Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 ŞUBAT 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
- Bûtçe denkleştirilememiş...
"Irak'ta cenkiçin vacnlan
hesao/ar tutmuvordurt*
Nereye?Milli Eğitim Bakanı
Erkan Mumcu, il milli
eğrtim müdüıiüklerine
gönderdiği genelge ile
fotoğraflannın okullara
asılmasını istedi ya,
Akif Kökçe de
"Emriniz olur Sayın
Bakan" diyor ama
sormadan da
edemiyon "Atatürk'ün
fotoğraf ve
resimlerini
kaldınp yerine
mi asalım yoksa
yanına mı?"
Bafa Gölü
Milas Kapıkın Köyü
muhtan Orhan Seçkin
diyor ki: "Bafa Gölü,
Bafa kasabasında ,
belediyenin ve •
zeytinyağı •
fabrikalannın atık \
sulannı göle
akıtması nedeniyle
büyük bir kirlenme
yaşıyor. Sirkülasyonu
olmayan gölde,
ekolojik sistem yok
olma tehlikesi içinde
bulunuyor. Bölgemizin
en önemli sulak
alanlarından ve aynı
zamanda bir turizm
cenneti olan Bafa
Gölü'nün yaşatılması
için ilgili kurum ve
kuruluşlar bir an önce
gereğini yapmalıdır."
izden günah gittı... Allah'ın izniyle ezelden
ebede Amerika'nın yanındayız... Takdiri ila-
hikarşısındakimseduramaz...lnşallahcep-
hede din kardeşlerimize karşı savaşmaya-
cağız; Amerikalı kardeşlerimiz savaşırken biz nama-
zımızı kılacağız... Çünkü elhamdülillah Müslümanız...
Allah'ın bildiği kuldan saklanmaz; camiler kışlamız,
minareler süngümüz, kubbeler kalkanımızdır.
Amerikalı kardeşlerimiz de kiliselerinde bizim için
duaedeceklerdir... Bundan kimsenin şüphesi olma-
sın...
Maşallah elimizden gelen her şeyi yaptık...
Bağdat'a da gittik; VVashington'a da gittik...
Biz Bağdat'a girmeyeceğiz.
Amerikalı kardeşlerimiz Bağdat'a girebilir.
Çünkü Amerikalılardan da günah gitti...
Bu işte kimsenin günahı yok...
Herkes bigünah...
Allah kimseye günah yazmasın... Allah cemi cüm-
Gunahsız
lemizi bütün günahlardan uzak tutsun... Amin.
Bağdat'taki din kardeşlerimiz VVashington'a gire-
miyorsa biz ne yapalım? Günah bizde değil... Onlar-
da... Onlar da çalışsınlar çabalasınlar... Peygamber
efendimiz Mekke'yi imanıyla fethetmiştir... Allah gü-
nah yazmasın ama biz VVashington'un fethinden ya-
na değiliz. Zaten VVashington, Mekke'de de gerekli
tedbirierini almış bulunmaktadır. Arabistan toprakla-
n VVashington'un topraklan sayılır... Şimdi bize düşen
bizim topraklarımızı da Amerikalı kardeşlerimize aç-
mak için gereken tezkereyi mübarek Kurban Bayra-
mı'ndan sonra çıkartmaktır. Biliyorsunuz iki bayram
arasında tezkere uğursuzluk getirirmiş. Onun için
bayram sonrasını bekliyoruz.
Amerikalı kardeşlerimiz, belgeleri açıkça açıklaya-
rakyüreğimize su serptiler. İki kişi konuşuyor... Bizim
mahallenin Kuran kursu hocası, iki kişinin arasında-
ki konuşmanın Arapça olduğunu beyan etti. Bundan
güzel belge olur mu? Allah, Amerikalılardan razı ol-
sun... Bir ayeti kerime "iki topluluğun karşılaştığı gün
size gelip çatan musibet, Allah'ın izniyle gelip çatmış-
tı" buyurmaktadır... Atasözümüzün dediği gibi bir
musibet, bin nasihatten iyidir...
Ayeti kerimenin devamında, "Onlann bütün gizle-
diklerini Allah bilir" deniyor... Belgeleri gördük, din
kardeşlerimizin gizlediklerini Amerikalı kardeşlerimiz
bulup çıkardı...
Allah Amerikalılardan bir kere daha razı olsun...
Bin kere razı olsun...
Peygamber efendimizin bir hadisi şerifinde buyur-
duklan gibi kaderimize razıyız.
Allah ne yazdıysa o olur.
Bizden günah gitti.
Amerika'nın yanındayız...
SESŞİZSEDASIZ(l)
Yüksek Yerilim Hatt
ordincutkuıg yahoo.com
Tatlı söze diyet uygulamayalım abiler..
Bize tuzluya pathyor!
Fada bilinmeyen Kıbrıs demeçleri
BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın
Kıbns'ta çözüm için önerdiği plan
konusunda çok şey söyleniyor...
Vasfi Yılmaz, satır aralannda kalan
görüşlerden bazılannı deriemiş.
Lord Kilclooney: "Plan uzun
vadede Türk toplumunun
ortadan kalkmasına neden
olacaktır. Türklerin yaşadığı
yuzde 28'lik nüfus alanı, Rum
alanı haline gelebilecektir."
Prof. Dr. Clement Dodd:
"Annan Planı Türk
toplumunun intihan anlamına
gelmektedir. Plan, Türkçe
, yazılarakevlere
j « k gönderilmelidir."
^^^fngiliz eski pariamenter
JL Michael Stephen: 'Türkiye
savaş alanlanndan değil, kelimelerie
yürütülen mücadelelerde
kaybediyor."
" Karen Fogg. "Kıbns'taki
Türkler, Türkiye'den kurtulmak
için gerekirse yollara
dökülmelidirier. Kıbns'ın
Türklerden kurtulması için uzun
vadeli mücadele politikası
uygulamak gerekir."
Güney Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanı
Kasulides: "Kıbnslı Türklerie
yeniden birleşme talebinden
vazgeçerek statükonun devamına
olanak verirsek, bunun anlamı Kuzey
Kıbns'ın kesin olarakterk
edilmesi ve taksimin
gerçekleşmesidir. 0 zaman
vay halimize!"
Nasıl Bir Üniversite
Istiyorum?
Prof. Dr. METE TAPAN
Yazılı ve görsel medyada, üni-
versitelerde yoğun bir tartışma
ile karşı karşıyayız. Tartışmanın
konusu Yüksek Öğretim Kanunu
ve dolayısıyla da Yüksek öğre-
tim Kurumu. Kısacası iki adet
YÖK üzerinetartışmalarsürüyor.
Kanımca, bu iki YOKIen Yüksek
öğretim Kanunu daha önemli-
dir. Çünkü, ikinci YÖK'ün dayan-
dığı ve elindeki güç bu kanundan
ileri gelmektedir. Kanunla (yasa)
ilgili bir dizi olumlu değerlendir-
meler yapıldı ve halen de yapılı-
yor. Konunun uzağında olan ve
zaman zaman politik anlatımlar-
la (yonjmlaria) devreye gıren ve
medyada boy göşteren kişilerin
değerlendirmeleri, Yüksek öğ-
retim Kanunu ile ilgili yapılması
düşünülen değişiklikleri genelde
olumsuz etkiliyor. Aynca konuyu
bilen öğretim üyelerinin de ka-
nunla ilgili değeriendirmelerinde
bir birlikteliğin olmaması, insan-
lann kafalannı iyice kanştınyor.
Bu kısa yazımda, ana hatlanyla
"Ben nasıl bir üniversite istiyo-
rvm?" biçimindeki bir soruyu
kendi kendime sorarak,
"YÖK'teki yapılması varsayılan
değişikliklerin hangi yönde ol-
ması gerektiği konusunda bazı
ipuçlan vermeye çalışacağım. O-
tuz dört yıllık bir deneyimin so-
nucunda ortaya çıkan aşağıdakı
noktalann yine de eksik olacağı-
nın bilincindeyim. Birincil olarak
değinmek istediğım hususlar
şunlardır
• Üniversiteler evrensel ku-
rumlardır. Her konu üniversiteler-
de araştınlmalı, sonuçlan kamu-
oyuna, bilim dünyasınasunulma-
lı ve değerlendirilmelidir. Üniver-
siteler özerk olmalıdır. Bu özerk-
lik, mali, bilimsel hem de yöne-
timsel alanlan kapsamalıdır. Yö-
netimin her boyutu şeffaf olmalı-
dır. Üniversiteler, dekanlannı, rek-
törlerini kendileri seçmelidir.
• Yüksek öğretim Yasası bir
çerçeve yasası ile sınıriandınlrna-
lıdır. Fakültelerin işleyişi ile ilgili
yönetmelikleri ve tüzükleri her
üniversite kendi koşullanna gö-
re saptamalıdır. Fakültelerin
özelliklerine göre örgütlenmele-
rine olanak veren bir model ge-
liştirilmelidir. Tıp fakültesinin ör-
gütlenmesiyle, mühendislikveya
edebiyat fakültelerinin örgütlen-
meleri aynı olmayabilir.
• Üniversiteler arasında eği-
tim düzeyinde eşitlik şağlanma-
lıdır. Her üniversitede öğrenci ba-
şına düşen öğretim üyesi sayısı
eşit veya eşrte yakın olmalıdır.
• Üniversite mezunlannın dü-
zeyleri üniversrteden üniversite-
ye değişmemelidir.
• Üniversitelerimizin çoğunda
yeterii üniversite elemanı yoktur.
aynca, bazı üniversitelerde ele-
man fazlası vardır. Dengenin
sağlanması gereklidir. Gereki-
yorsa rotasyon yoluyla veya ele-
man eksik olan üniversitelerde-
ki öğrenciler belli bir dönem ge-
lişmiş üniversitelerde öğrenim-
lerine devam ederek bu denge
gerçekleştirilebilir.
• Üniversiteyönetimi; öğretim
elamanlan, öğrenci temsilcileri
ve yönetimdeki çalısanlann tem-
silciterinden oluşmalıdır. Ancak,
olanak dahilinde tüm öğretim
üyeleri yönetimde rol almalıdır.
Başka bir deyişle, öğretim ele-
manlannın tümü alınan karartar-
da etkili olmalıdır.
• özdenetim sağlanmalıdır.
Üniversiteler hem bilimsel hem
de mali yönden kendi kendileri-
ni denetleyebilecek bir modele
sahip olmalıdır.
• Üniversiteler bilimsel alanda
yanşma ortamıdır. Dolayısıyla,
araştırma ve eğitim elemanlanna
yanşabilme olanağı sağlanmalı-
dır. Bu elemanlar yaşamlannı
sürdürebilmeleri için başka uğ-
raş içine atılmamalıdır. Uygar bi-
çimde yaşayabilmeleri için ikin-
ci, hatta üçüncü iş peşinde koş-
mamalıdır. özellikle, genç akâ-
demisyenlerin uluslararası dü-
zeyde yetıştirilebilmeleri için ge-
rekli maddi koşullar sağlanmalı-
dır. ..
• Üniversiteler toplumdan ko-
puk olamazlar. Toplumsal sorun-
lara çözüm üretmek veya çö-
zümlere katkıda bulunmak üni-
versitelerin başlıcagörevleri için-
de olmalıdır.
• Üniversiteterin her türiü alt-
yapı sorunlan çözülmelidir.
• Eğitim, parası olan için pa-
ralı, parası olmayan için de pa-
rasız olabilmelidir.
• Araştırmalann ülke düzeyin-
de programlanması gerekir. Ay-
nı ve benzer araştırmalar farklı
kurumlarda birbirinden habersiz
gerçekleştirilmemelidir.
• Üniversiteler endüstriyle iş-
birtıği içinde olmalıdır.
• Üniversiteler salt yurtiçine
değil, yurtdışına da açılan bir
pencere olmalıdır. Yurtdışındaki
benzeri kuruluşlarla işbirliği sağ-
lanmalı ve ortak programlar yü-
rütülmelidir. Bu tür programlann
rahatlıkla gerçekleşebilmeleri
için eğitim dili ne gerekiyorsa o
dil olabilır. Onun dışında eğitim
dili zorunlu otarak "Türkçe" ol-
malıdır. BirTürk'ün birTürk'eya-
bancı dilde eğitim vermesi ka-
daryanlış birşey olamaz. Yaban-
cı dil konusunun ortaöğretimde
çözülmemiş olması nedeniyle
bugün üniversiteterimiz bu açığı
kapatma endişesindedir. Ancak
bu uğraş, eğitimin tümünün ya-
bancı dilde olmasına yol açma-
malıdır. öğrencilehn yabancı ter-
minolojiye sahip olabilmeleri için
gerekli meslek derslerinin ya-
bancı dilde okutulması söz ko-
nusu olabilır.
• Üniversitelerin şirketler gibi
çalışmalan söz konusu olmama-
lıdır. Ancak, üniversiteler, yaptık-
lan projelerden, bilimsel rapor-
lardan, araştırmalardan gelir el-
de edebilirler. Bu gelirler üniver-
sitelerin bütçelerine doğrudan,
herhangi bir kesinti yapılmadan
aktanlmalıdır.
• Üniversitedeki araştrmalann
büyük bir bölümü ülke sorunla-
nnayönelik olmalıdır. Ancak, ev-
rensel sorunlaria da ilgili araştır-
malann yürütülmesi gereklidir.
• Üniversite eğitimimiz geliş-
miş ülketerin düzeyinde olmalı-
dır. .
• Ülkedeki yükseköğretim po-
titikalannın sağlanması, üniver-
sitelerarası koordinasyonun ger-
çekleşmesi için devlette üniver-
siteler arasındaki ilişkiyi kuran bir
kuruma gereksinme vardır. Bu
kurumun oluşumunda üniversi-
telerin temsilcileri ağırlık kazan-
malı ve başkanını kendisi seç-
melidir.Yukarıda değinilen nok-
talara ilavede bulunmak olanak-
lıdır. Bunlann nasıl gerçekleşe-
ceği ile ilgili aynntılar ve bunlann
yasa maddeleri haline dönüş-
mesi, üniversitelerin başını çe-
kecegi bir çalışmayı da bera-
berinde getirmektedir.
KÎM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakuı turk.net
ÇtZGtLÎK KÂMÎLMASARACI
BULUT BEBEK MRAYçtFrçt bulutbebekohotmail.com
yarati£ili^ kıt s^vsş karşıüannın Buş'a " iği çaîmdı kuiagtma /..
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 7Şubat
18f2'P£ 8U6ÜN, ÜNLÜ İNGİUZ ROUANC1SI CHA&-
LES DlC&NSrpİKINZ) OOĞDU. 8 ÇOOiKLU
YOKSUL &ift AİLBSİ OLDUĞUNDAH DUZSH-
u e&'riu GöeeMeMiş, K&utiNÎ VETişriz-
MiŞTİ.YAŞADIĞt IÛDŞÜUAf!.lOAUA SGt&A
WZACAĞI RCHJANLARIN MALZEMeSİNİ
oLuşniGACAKTt- PKJceus'iN evuuĞiyce
İLK KJTA&MN YAVlkMAUMflSI AYNI 2AMA-
NA RASTLiyA<yVC,KJSA SÜZSOE ÜUE KA-
VUŞACAKCl. PIOC£HS, YAPtrLA/StfijPA Ml-
ZAH V£ ROAAAUriZMi USTAG4 YOGUBA-
CAK,/IM/t EU ÖAJ£MÜS/}
VlCTOftA ÇAĞI
İMGIÜ2 TOPIMMUNü. eUOÜSTfZİLeÇAAeHİU
BASLAUGlCiNPA, SOSYAL ELEŞTÎRİYLE
AHLATMAYA ÇAUÇACAtcTdS,.
BORNOVA1. ASLtYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN
2001/573 Esas
Davalr. Osman Yavuz
Davacı Zeüha Yavuz tarafından Osman Yavuz aleyhine açılan boşanma davasında;
Da\r
acı; davahyla 1991 senesinden beri resmen evli olduğunu davalı ile evlendiği günden beri fikren ve ruhen anlaşamadığını, dava-
luıın evle ilgileranediğini e\in uıfak ve iaşesi ile alakadar olmadığını bu nedenle boşanmalanna karar verilmesiıü, müşterek iki çocuk-
lannın velayetlennin davalı babaya verilmesini, ve 700.000.000.-TL. yoksulluk ve tedbir nafakası verilmesini istemiştir.
Mahkememizce yapılan tüm araştırmalara rağmen adresiniz tespit edilemediğinden ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir.
Duruşma: 12.03.2003 günü saat 10.00'dadır.
Belirtilen günde mahkememizde hazır bulunmanız, hazır bulunmadığınız ve bir cevapta vennediğiniz takdirde tabkikat gıyabınızda
yapılarak karar verileceğı hususu ilanen tebliğ olunur. 27.1.2003 Basur. 5220
ANKARA...ANKA
MÜŞERREF HEKİMOfcLU
Yalnız Değiliz
Her gün birkaç kez telefon çalıyor, dostlar anyor
uzaktan, yakından. Gündemde aynı sorular. Ne
olacak halimiz? Yanıt ararken nerelere uzanıyor,
ruh sağlığını yitiriyor insan.
Ancak sırası değil! Sorunlara gömülüp kararmak
yok. Aydınlığı aramak gerekiyor, ama nerede?
Dünyamız da çok hızlı dönüyor, durdurup inmeye
vakit kalmıyor.
• • •
Şaşılası olaylar yaşanıyoryakın ve uzak çevrem-
de. Diplomat dostlanm üçüncü bahara ulaşt. Dör-
düncüyü sorunlaria karşılıyor, umutla değil, umut-
suzlukla. Bunca emek, bunca savaş, sonunda ba-
nşa ulaşamamanın küskünlüğü var. Kim küskün,
kim banşık karar vermek olası değil. Olaylann için-
de değil dışında yaşıyoruz. Belirsizliğin resmini ya-
pamıyoruz.
En güzel resim penceremde oluşuyor galiba.
Günün her saati başka bir olay. Yağmur, fırtına,
sonra güneş çıkıyor, bulutlar ağlıyor, çocuklar şar-
kılar söylüyor ama öz şarkımızı söyleyemiyoruz.
Vakit çok geç diyebilir miyiz acaba? Ekranda izle-
diklerimiz yeni sorular getiriyor gündeme. Karar-
sızlık başlıyor yeniden. Gün değil saatler geçemi-
yor, yerimizi, yöntemimizi bulamıyoruz.
Acı ama gerçek, belli güçler var dünyamızda,
çevremizde, dahası dar çevremizde. Belli amaç-
lara yönelmiş gidiyor, bizi de sürüklüyor, sesimize
kulak vermiyor hiç.
• • •
Biraz önce son haberteri dinledim radyoda. Dün-
ya tersine dönüyor, kısa sürelerde neler yaşanıyor,
kaç kişi gündemden siliniyor, kaç kişi gündeme ge-
liyor yeniden. Düşünürken ipler kopuyor, boşluk-
ta kalıyor insan. Öysa boşluğu doldurmak, yerini,
yöntemini bulmakyolunda ileriemek gerekiyor. Ba-
kalım nerelere?
Son haber bülteninde neler dinleyeceğiz kimbi-
lir! Biraz önce birkaç telefon. Güleyim mi ağlaya-
yım mı şaşınyorum. Kimler neler söylüyor, nasıl
tepki gösteriyor. Dağ otellerinden, turizm cenne-
tinden, kıyı kentlerinden, bir gecede milyariardan
söz edenlere karşın dış borçlardan, dar bütçeden
sızlananlar da var. Çoğunluk da onlarda ama vur
patlasın, çal oynasın! Kimileri de bilimsel tablolar
çiziyor, milyonlann, milyarlann yerini şaşırmadan il-
ginç hesaplar yapryor. Dağlara yükselen tırmanış-
laria geleceğini de siliyor ama kim okur, kim din-
ler! Galiba belli bir çizgiden sonra her şeye duyar-
sız kalıyor insanlar. Ama nereye kadar? Çok uzak
değil. 0 günleri de yaşayacagız hep birtikte. Her-
kesi yerine koyarak, yeni bir düzende buluşaca-
Sevgili okurianm, can çıksa huy çıkmıyor. Ben
de Polyanna'y\ oynamaktan geri kalmıyorum hiç.
Güzel günlerin geleceğini düşünüyorum, dahası
inanıyorum. Sanınm siz de inanıyorsunuz.
Yalnız değiliz.
BULMACA SEDAT YAŞAK4N
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Yuvasın-
dan Çin mut-
fağının en
seçkin yeme-
ği yapılan bir 4
deniz kırlan-
gıcı. 2/ Bil-
giçlik tasla-
yan kimse...
Roman-
ya'run para
birimi. 3/Tıp-
ta en gelişmiş gö-
rüntüleme tekniği-
nin kısa yazılışı... »
Ekmek, peynir ve
süt ya da et suyuyla
yapılan bir tür ye-
mek. 4/ Sert bir iç-
ki... Cehennem. 5/
35'lik rakıya verilen
ad... Süsü, gösterişi
olmayan. 6/ Yalnız ®
kendine özgü bir nitelik taşıyan; özgün. 7/A5ya'da
bir ırmak... Rusya Federasyonu'nda özerk bir
cumhuriyet olan Başkırdistan'uı başkenti. 8/ Is-
kambildeki karo rengine verilen bir başka ad... Eli
işe yatkın, becerikli. 9/Yeryüzündeki beş büyük
kara parçasından her biri: kıta.
YUKARIDAIV AŞAĞIYA:
1/ Yurdumuzun sulak alanlarında da yaşayan bir
deniz kırlangıcı... Evin bölümü. 2/Yükseklikkor-
kusu. 3/ Bir nota... Yat lımanı. 4/ Yiğit, kahra-
man... tlgi eki... Hayvanlara vurulan damga. 5/Hz.
Muhammed'i övmek ve ondan şefaat dilemek
amacıyla yazılan kaside... Isviçre-Fransa sınınnın
her iki yanında yer alan sıradağ. 61 Büyük Okya-
nus'a verilen bir başka ad. 7/Balık avlamakta ya
da yük taşımakta kullanılanbüyük kayık. 8/" Pab-
lo — " : Şilili ünlü şair... Tümör. 9/ Şaşma belir-
ten bir ünlem... Vücuttaki AIDS virüsünü sapta-
makta kullarulan test.
KULTUM • SANM
CANNES FILM FESTIVALI 2002
' > » * ; 55. Yrtdönûmû Jüri Öwl MCüü dahil TOPUM11 ÖDUL
"TFT1K MUUKLISl
\\IKR1K\N
THH.IMIMIV
SIRF(,FIFN
S1I \H1..\NM \ \ V Şl\>l>F.TI
IRDFI.FVFNHVRIKVBIK
SİNEM.A 1>ENFMF.S1
HnilvvunKİ Reptırter
r Michael Moore Filmi
__ CiCi
AHBOtVLING FOR COLUMB\HC
SİLAHA HAYIR... SAVAŞA HAYIR.
waıw.uıw1sııiıt.coın.tf - ıw».bo«linjfi)rcolııııb ne.con • rww.midMtoıoofexcn
BEYOÛLU ALKAZAN
LEVENT K_M- StNBMA TORSAK
KADIKÖY KAOtKÖY
ANKARA METROPOL
" TpZE »BMADA
Z»3 24 66
326 13 31
337 7* OO
4ÜO 74 78
1 M 5 ' 4 O Q 1 « 3 O 1 9 OO-21
12 3&-1* SS-17 1O-19 3O Z1
«1 0O-'3 3O-1» 3O-1» OO-21
11 3O14 OÛ16 3O 1» OO-Z1 3O
8 1>g1 ^S |
O Û 6 3O » O
1Ş-16 45-18 1