Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2003 PAZARTESİ
HABERLER
Perinçek: ABD-
hgüzoyunu
llstanbul Haber Servisi -
I$çiPartisi(tP)Beyoğ]u
ilçe örgütünün Tank Zafer
Tunaya Kültür
Merkezi'nde düzenlenen
6 Olağan Kongresi'nin
açılışında konuşan Genel
Başkan Doğu Perinçek.
"Denktaş'ın
önderliğindeki KKTC,
-Annan planına taviz
vermeyi kabul etmiyor"
dedi. Perinçek, KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf
Denktaş ıle Lefkoşa'da
yapugı görüşmeden söz
etti. "Annan planının
ABD ve îngiliz oyunu
olduğunu" belirten
Perinçek, Irak'ta savaşa
karşı olan ülkelerin
KKTC'yi resmen
tanımalan gerektiğini
belirterek "Türkiye'nin
savaşa direnmesi,
dünyanın direnmesi
olacaktır." diye konuştu.
Sondakika
miüdesi
• ANKARA (ANKA)-
TBMM Başkanı Bülent
Annç'ın istemi üzerine,
Meclis'te geçici
mevsimlik işçi statüsünde
görev yapan kişilere
ikramiyelerinin bayram
öncesinde ödenmesi
kararlaştınldı. TBMM'den
yapılan yazılı açıklamaya
göre, Annç'uı bu
konudaki talimatı üzerine
Meclis'te mevsimlik işçi
olarak görev yapanlann
ikramiyelerinin arife gûnü
banka hesaplanna
yatınlması işlemi hafta
sonunda tamamlandı.
Düzettme
• Gazetemizin dünkü
sayıstnda yer aJan
"Nacar'dan Gül'e tepki"
başlıklı haberde yazar
lsmail Nacar'ın açıklaması,
cümlenin eksik gırmesi
nedeniyle yanlış anlamalara
yol açmıştır. Nacar'ın, AKP
iktidannın Irak politikasını
eleştıren açıklaması
şöyledir: "îslam inancında
açık prensiplerle hareket
edilir. Rüyalarla amel
edilmez. 'Zulme alet olmak
da zulümdür' kuralıyla
baktığımızda kendilerine
karşı olan iç rahatsızlıklan
dengelemek maksadıyla,
düvel-i muazzamayı
memnun etmek noktasından
hareket eden Damat Ferit
Paşa'lan örnek almalan ve
emperyalistlerin Irak'ta
yapacaklan bir katliama
Türkiye'yi alet etmeye
kalkışmalan da bir
zulümdür. Onun içindir ki
Başbakan rüyalarla halkın
dmi duygulanru sömüren
tarikat reisi şeyhlerin
davranışlannı bıraksın
da partisinin Irak
poütikasui] Allah'a ve
vıcdanlara izah etsin."
Islamcı görüntüsünden kurtulmak için tercihini Avrupalı muhafazakârlardan yana yaptı
AKP, Hıristiyan DemokratANKARA (CumhuriyetBü-
rosu) - AKP, Avrupa 'daki tem-
sil yerini "Hnistiyan Demok-
rat Grup" olarak belirledi.
AB'deki temaslannda sık sık
"Biz tslamcı değil muhafaza-
kâr demokraüz" diyen Tayyip
Erdoğan ın partısi, Avrupalı
muhafazakârlarla hareket ede-
cek.
AKP yönetimi, Avrupa'daki
temsil konumuyla ilgili olarak
Hıristiyan Demokrat ve Libe-
ral gruplardan gelen iki ayn
öneriyi değerlendirdi. Brük-
sel'deki kaynaklardan alınan
bilgiye göre, Avrupa Konvan-
siyonu'nda liberal grupta yer
Yasağı sona eriyor
• "Islamcı değil, muhafazakâr demokratız" diyen Tayyip Erdoğan'ın
partisi, Avrupalı muhafazakârlarla aynı grupta yer alacak. Böylece,
temelinde siyasal Islamcı kadronun olduğu bir siyasi hareket ilk kez
Avrupa'da Hıristiyan kimliğini öne çıkaran grubun içinde yer alacak.
alan AKP milletvekilleri Ibra-
him Özal ve Zekeriya Akçam
artık AKP'yi Hıristiyan De-
mokrat grubu içinde temsil ede-
cek.
Erdoğan'm söylemi
Böylece, temelinde siyasal
Islamcı kadronun olduğu bir
siyasi hareket ilk kez AvTupa'da
Hıristiyan kimliğini öne çıka-
ran grubun içinde yer alacak.
AKP'nin A\Tupa'daki tercihi,
"İslamcı" yakıştumasına kar-
şı önlem ve Tayyip Erdoğan'ın
"medeniyeder buluşmasT söy-
Iemini temel alan bir adım ola-
rak yorumlamyor.
AKP'nin Avrupa Konvansi-
yonu'nda tercih ettiği konu-
mun, Avrupa Parlamento-
su'ndaki gruplaşmaya da yan-
sıması bekleniyor. AvTupalı Hı-
ristiyan demokratpartilerin Av-
rupa Birliği organlannda tem-
sil edildikleri grup, resmi ola-
rak "Avrupa Haklan Hareke-
ti" olarak adlandırüıyor. AB'ye
üye ve aday ülkelerin temsilci-
lerinden oluşan AvTupa Kon-
vansiyonu'nda Türkiye'yi AKP
IzmirMületveldli Zekeriya Ak-
çam, AKP tstanbul Milletveki-
li İbrahim Özal, CHP Istanbul
Milletvekili Kemal Derviş ve
CHP Edirne Milletvekili Nec-
det Budak temsil ediyor.
Ülkelerini temsil eden iktidar
ve muhalefet partisine üye mil-
letvekilleri, partilerin ideolo-
jik kimliklerine uygun grupla-
ra üye oluyor. 57. hükümet dö-
neminde Mesut Yümaz baş-
kanlığında DSP, MHP, ANAP
ve DYPTi 4 milletvekili Türki-
ye'yi Avrupa Konvansiyo-
nu'nda temsil etmişti. DSP'li
AJi Tekin sosyalist, MHP'li
Kürşat Eser ulusal çizgideki
partilerin yeğlediği Milletler
Birliği, DYP'lı Ayfer Yıhnaz
liberal, ANAP'lı Emre Koca-
oğhı ise muhafazakâr grupla-
ra üye olmuşlardı.
Erbakan
'emaneti'
gerialıyor
• Necmettin Erbakan, 23 Şubat'tan
itibaren SP'nin başına geçiyor. Recai
Kutan da 'koordinatör yardımcı'
unvanıyla 'ikinci adam' olacak. Erbakan,
3 Kasmı'da yüzde 2.5 oy alan partüıin
personeline yüzde 5 maaş zammı yaptı.
BÜLENTSARIOĞLU
ANKARA-MilliGö-
riiş'ün yasakh lideri Nec-
mettin Erbakan, 5 yıl-
lık siyasi yasağının sona
ereceği 22 Şubat'tan son-
ra Saadet Partisi'nin (SP)
başına geçmeye hazırla-
nıyor. Erbakan, SP'nin
mevcut genel başkanı
Recai Kutan'ı ise "ko-
ordinatör başkan yar-
dtmasT unvanıyla diğer
genel başkan yardımcı-
lannın üstünde tutacak.
Necmettin Erbakan, 3
Kasım seçiminin ardın-
dan Hazine yardımından
yoksun kalan SP'de *ta-
samıf öoJemi" aldı. Se-
çimde yüzde 2.5 oranın-
da oy alan partinin per-
soneli, yüzde 5 oranında
maaş zammı nedeniyle
düş kınklığına uğradı.
RP'nin kapahlmasına
neden olduğu için 22 Şu-
bat 1998'denberi siyasi
görev alamayan Erba-
kan'ın yerine başkanlığı
yürüten Recai Kutan, 5
yılın ardından "emane-
ti adeeüneye" hazırlanı-
yor. Erbakan'ın yasağı
22 Şubat gûnü sona eri-
yor. Erbakan, kurucular
kurulu karanyla görevi
devralmayı kararlaşhrır-
sa 23 Şubat Pazar gü-
nünden itibaren genel
başkanlık koltuğuna otu-
rabilecek. Partinin ola-
ğan kongre dönemi de
yaklaştığı için Erba-
kan'ın kongreyle dön-
mek istediği belirtiliyor.
FP'nin kapatümasının
ardından "Tortınlanma
valdtayırmakistiyonjm*
diyerek siyasetten çekil-
mek isteyen Recai Ku-
tan'ın bu konudaki ikin-
ci isteminin de Erba-
kan 'dan döndüğu öğre-
nildi. Alınan bilgiye gö-
re Erbakan, yeni dönem-
de Recai Kutan için "ko-
ordhıatör genel başkan
yardımcKi*' veya "koor-
dinatör daıuşman" un-
vanıyla diğer yönetici-
lerin üstünde bir görev
düşünüyor.
Erbakan, genel baş-
kanlığı devralmasının ar-
dından, RecepTayyip Er-
doğan'ı yasaktan kurtar-
mak için çıkanlan ana-
yasa değişikliği ve ya-
salardan yararlanarak ge-
lecek dönemde millet-
vekili adayı da olabile-
cek. Ancak Erbakan'ın
önünde olası bir engel
olarak kamuoyunda "ka-
yıp triryon davası" diye
bilinen dosya da bulu-
nuyor. Ankara 9. Ağır
Ceza Mahkemesi,
RP'nin kapatılmasının
ardından Hazine'ye dev-
redilmesi gereken kay-
nağı usulsüz biçimde
harcanmış gibi gösterdi-
ği gerekçesiyle Türk Ce-
za Yasası'nın "özel bd-
gede sabtedfik" hükmü-
nü içeren 80 ve 345.
maddeleri uyannca Nec-
mettin Erbakan'12 yıl 4
ay hapse mahkûm etmiş-
ti. Ceza mahkemesinin
dosyası temyiz süreci ne-
deniyle Yargıtay'da bek-
liyor. Yargıtay'ın bu ce-
zayı onaması durumun-
da Erbakan ömür boyu
siyaset yasağıyla karşı-
laşabilecek.
Babacan 'a savaş ve ikramiye tepMsi
Ekonomiden sonımlu DevietBakanı AB Babacan,
KDV oranlanrun indbümeshıin, ancak kısa vadede
meydana geiecek gefir kaybmı telafi edecek bir
çözüm buhınması halinde ntümkfin oiabikceğini
söyiedi Ankara'da dedesmin ve babasmın uzun
yıflarticaretyapöğı Çıknkçılar Yokuşu'nda
esnafla bayrambşırken gazetetikrin sonılannı
caapfayan Babacan "KDV oranı ciddi bir getör
kaJemi 1-2 puanhk düşüşün mafiyeti çok büyük
oJur" dedL MaKye, 2002 yıhnda 18.2 katrilyon'ira
oiarak KDV gefiri topbıdı. Bu nüoun, devktin
topbm vergi getirinin nçte birini ofuştunıyor.
UzmanJara göre yüzde İ'iik oran indnimi devlete 1
katrilyon Brahk bir geor kaybına neden ohıyor.
Babacan ve beraberindeldler Çıknkçüar Yokuşu
zryareti sraanda yoğunJuk yüznnden sık^ıkfak
yaşandL Baa yurttaşbr da Babacan'a
"İkramiyeter nerede', "Irak Savaşı çıkarsa vay
naibnize" diye tepki gösterdüer.
(Fotoğraf: KEREM GEZER)
İki hostesi rehin alan Durbak'ın Örgüt bağlantısı saptanamadı
Hava korsanı tutuklandı
kanbul Haber Servisi-Ankara-îs-
tanbul seferini yapan THY uçağın-
da 2 hostesi bir süre rehin tutan ve
daha sonra güvenlik güçlerince etki-
siz hale getırilen AHÖkerDurbakru-
tuklanarak cezaevine gönderildi. Dur-
bak'ın herhangi bir terör örgürüyle
bağlantısı saptanamadı. — ^
Istanbul Terörle Mü-
cadele Şube Müdürlü-
ğu'ndeki işlemlerininta-
mamlanmasınm ardın-
dan Bakırköy Cumhuri-
yet Başsavcıhğı'na gö-
rörle Mücadele Şube Müdürlü-
ğü'nden yapılan açıklamada, 7 Şu-
bat Cuma günü THY'ye ait "Aksu"
adlı uçağın, Atatürk Havalimanı'na
inerek 104 numaralı körüğe yanaş-
tığı ve yolculannı indirdiği anımsa-
nldı. Elındeki siyah bantla sanlı bom-
• Ankara-Istanbul seferini yapan THY
uçağuıda iki hostesi rehin alan Ali Ilker Durbak
sorgusunda ekonomik kriz nedeniyle ruhsal
durumunun bozoılduğunu söyiedi.
ce Moskova'ya, ardından Londra'ya
götürmek istediği bildirildi. Dur-
bak'ın "savaş karşıo göriişünü dün-
yayaduyurmakiçin uçak kaçrrma e>-
lemigerçekfcştird^ini'' söyledığı ifa-
de edilen açıklamada, bu kişinin 2 sa-
at süren göriişmelerin ardnıdan ya-
kalandığı, üzerinde pat-
layıcı süsü verilmiş 9
adet ince aydınlatma mu-
mu ve kendi el yazısıyla
yazdığı "savaşa hayir"
bildirisi çıknğı kaydedil-
di.
türiilen ve Cumhuriyet Savcısı Aydm
ŞenertaraİTndan sorgulanan Durbak,
tutuklanması istemiyle sevk edildi-
ği Bakırköy Nöbetçi 3. Asliye Ceza
Mahkemesi'nde yeniden yapılan sor-
gusunun ardından tutuklanarak Met-
ris Cezaevi'ne konuldu. Istanbul Te-
balı süsü verilmiş paketi patlatmak-
latehditediportayaçıkan Durbak'rn,
2 hostesi rehin alarak cebinden çıkar-
dığı bir bildiriyi dışandaki görevli-
lere ohımalan amacıyla hosteslere
verdiği belirtilen açıklamada, bu ki-
şinin uçağı, yakıt aldıktan sonra ön-
Durbak'ın, Evinde yapılan arama-
larda herhangi bir örgütle bağlantı-
sının da saptanmadığı anlanlan açık-
lamada Ali îlker Durbak'ın, sorgu-
sunda "ekonomikkriznedoınienıb-
sal durumunun bozulduğunu" söy-
ledığı kaydedildi.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@mynet.com oralcalislar@yahoo.conr
Düsseldorf Üniversitesi öğrenci
Briiği'nin (ASTA) davetlisi olarak sa-
vaş konusunda bir konuşma yap-
rrak üzere Düsseldorf'a gittim. İki
dıli (Almanca-Türkçe) yapılan söy-
leşiye Benin'den Arjantin'e kadarde-
ğşik milliyetlerden öğrenciler katıl-
d Meral ve Hakan, ASTA adına bu
tcolantıyı düzenlemişlerdi.
Düsseldorf Üniversitesi öğrencile-
n
v
den ve eski ASTA yöneticisi Abi-
dn, Almanya üniversitelerindeki ör-
gıtlenme biçimini anlattı: ASTA yö-
nftimi için her yıl bir kez biitün öğ-
reıcilerin oy kullandığı bir seçim ya-
pıır. Bu seçimlere, siyasi partilerin
gifiçlik kollan ve onlann dışında her-
k s ve her grup katılabilir. Seçimin so-
mnda bir öğrenci pariamentosu olu-
ş/. Bu parlamento ASTA yönetimi-
nseçer. ASTA yönetimi, öğrencile-
rii taleplerini savunur, yayınlar çıka-
nyeni gelen oğrencilerin okula uyu-
rrj için çalışmalar yürütür. Aynı za-
mnda siyasi, kültürel etkinlikler dü-
zeiler.
!)ğrenciler okul yönetimine şu şe-
Alman Öğrencilerinin Siyaset Pratiği...
kilde katılıriar Üniversitede temel ka-
rarian alan organın adı 'senafo'dur.
Senato, öğretim üyelerinin, oğrenci-
lerin, üniversite personelinin seçtiği
temsilcilerden oluşur. Senato üyele-
rinin üçte ikisi öğretim üyeleri, diğer
üçte biri ise öğrenciler ve diğer üni-
versite çalışanlandır. Rektörü sena-
to seçer. Bu seçim kesindir ve bu se-
çime ne siyasi iktidarlar ne de baş-
ka bir üst kurum kanşamaz. Üniver-
sitelerözerktir. Rektör kendi yardım-
cılannı ve bölüm başkanlannı da se-
nato onayı yoluyla atar.
Üniversite rektörlerinin oluşturdu-
ğu bir üst karar kurulu daha vardır. Bu
kurul üniversitelerin içişlerine kanş-
maz. Bu kurulun görevi daha çok ko-
ordinasyon nrteliğindedir. Genel yö-
netim kurallannı ve bilimsel çalışma
kurallannı belirler. Hükümetle ve mil-
li eğitim bakanlığıyla ilişkileri düzen-
ler;
Üniversitelerde her grup, her siya-
si akım istediği gazeteyi, bildiriyi, ki-
tabı, dergiyi çıkanp özgürce dağıta-
bilir. Buralarda herhangi bir müda-
hale olmaz. Polis üniversiteye gire-
mez, zorunlu olarak girmesi gerekti-
ğinde silahsız ve şapkasız geiir. Bir üni-
versite rektörü, siyasi baskı amacıy-
la polis çağırmaya kalksa, zaten onun
yönetimi o anda sona erer. Çok bü-
yük tepki görür.
• • •
Almanya eğitim geleneğinin en
ö'nemli ayaklanndan birisi, üniversi-
telerde ve hatta liselerde, siyasi akım-
lara kadro yetiştirmektir. örneğin şu
anda Almanya politik yaşamının ön-
de gelen birçok ismi geçmişte üniver-
sitelerde ASTA yönetimlerinde yetiş-
tiler. Başbakan Gerard Schröder,
eski bir Juso (Alman SPD Gençlik
Kolu) Başkanı ve ASTA yöneticisidir.
Alman siyaset dünyasının ünlülerinin
mutlaka böyle bir geçmişi vardır.
Alman sisteminin, Türk sistemiyie
karşılaştınlması ilginç olabilir. Türki-
ye'de partilerin ciddi bir gençlik ör-
gütlenmesi geleneği yoktur. Hele de
üniversitelerde yasak ve baskılar ne-
deniyle bu hiç mümkün olamaz. Türk
siyaset dünyasının birçok ismi, üni-
versite ve gençlik yıllarında siyasi,
kültürel ve sosyal etkinlikler içinde
yeralmamıştır. Bu nedenle siyasi ya-
şama girdiği andan itibaren, bir alt-
yapısı ve hazıriığı olmadığı için inti-
bak zoriuğu çeker. Bu nedenle top-
lumu anlaması da çok zordur.
Almanya'da ise siyasi örgütlenme
gençlikte başlar. Partiler ve üniversi-
teler, bu örgütlenmeyi ortaklaşa bi-
linçli bir hazırtık olarak ele alıriar. Bu
çalışmalar için maddi kaynak aynlır,
siyasete yatkın gençler daha o yıllar-
da ortaya çıkmaya başlar. Sağlam
bir demokratik geleneğin ve siyaset
biçiminin altyapısı bu şekilde hazır-
lanır. Parti kadrolan ve yaşamın diğer
alanında çalışacak insanlar böyle bir
sistemli eğitimletercihlerini yapariar.
• • •
Alman sistemini izlerken Türkiye'nin
eğitim ve üniversiteler sisteminin ne-
den çıkmaz içinde olduğunu daha iyi
anlayabiliriz. Türkiye'deki sistemin
ana mantığı, yasaklar ve tabular üze-
rine kuruludur. Üniversitelere siyase-
tin sokulmaması bir marifet sayilır. Bir
yandan her türlü ırkçı ve gerici siya-
si fikirler gençlere zoria ve eğitim yo-
luyla aşılanır, ama gençlerin kendi öz-
gür iradeleriyle tercihler yapmaları
zorbalıkla önlenir. İlginç noktalardan
birisi ise rektöriük seçimi. Almanya'da
öğrenciler ve üniversite memurtan da
bu seçimlerde söz sahibidir. Türki-
ye'de ise bırakın öğrencileri, memur-
ları, öğretim üyeleri bile özgürce ken-
di seçimlerini yapamazlar ve sürekli
YÖK'ün tercihleri altında ezilirler. Ne-
den oğrencilerin örgütlenmesi zarar-
lı olsun ki! Düsseldorf'ta yaptığım söy-
leşi sırasında tanıdığım gençler, bu
sistemin çok daha iyi olduğunu dav-
ranışlarıyla ve düşünce üretebilme
alışkanlıklarıyla gösteriyorlardı.
2000
9
Lt YILLARDA
ERDAL ATABEK
Karnelerdeki
Kırık Notlan...
Her karne döneminde yetkililerin demeçleri, ba-
sında yer alan uzman uyanlan hep benzer şeyle-
re dikkat çeker "Çocuklannıza kötü davranmaym,
onlann gururlannı kırmayın, kınk notlan düzelte-
bilecekterini söyleyin." Bu uyanlar, karne dönem-
lerinde evlerde yaşanan olaylara, onlann ardından
gelen acı sonuçlara karşı yapılmaktadır. Kınk not-
lan gören öfkeli aile büyüklerinin çocuğa karşı gös-
terdiği şiddetin acı sonuçlan her karne dönemin-
de yaşandığı için bu uyanlar yerinde olmaktadır.
Ama madalyonun öbür yanına hiç değinilmemek-
tedir. Kamedeki kınk notlann anlamı nedir? Neden
çocuklanmız eğitimde bu denli başansızdır?
Yapılan bütün araştırmalar, ülkemizdeki eğitimin
genel değeriendirmesindeki başansızlığı ortaya
koymaktadır. Matematik ve fen derslerinde genel
bir başansızlık vardır. Sosyal bilimlerdeki durum da
farklı değildir. Anadil eğitimi de başansızdır. İkinci
dil eğitimi de pariak değildir, üçüncü dil hemen he-
men yoktur. llköğretimin başansızlığı lisede de sür-
mektedir. Üniversite eğitimi de böyle bir temelde
orta düzeyde meslek insanlan yetiştirmekten öte-
ye gitmemektedir.
Her alanda başanlı pariak öğrenci sayısı çok
azalmış durumdadır. oğrencilerin öğrenme güdü-
leri (motivasyonlan) giderek azalmaktadır.
Konulara ilgi duyma, merak etme, araştırma,
'Bakalım öyle mi?' türü farklı düşünme, olumlu
kuşku geliştirme, seçenek oluşturma, başka tür-
lüsünü yaratmak isteme gibi biigi ışleme gücü öğ-
rencilik yıllannda görülmezse ne zaman görüle-
cektir?
7 ile 15 yaşlar arasındaki ilköğretim yıllan zekâ
işlevlerinin en açık, sınırian en geniş, yeni ufukla-
rayönelen dönemi değil midir? Büyük yelkenli kor-
san gemilerine binip de açık denizlerde gezmeyi,
define adalanna gidip gizli demir sandıklan bulma-
yı hayal etme yaşlan bu yaşlar değil midir? Hadi,
bu elektronik dönemde 'defineadası'r»n yerini in-
ternet sitelerindeki 'gizli gezegenler' almış olsun.
Gene de bu yaşlar, öğrenmenin en güçlü yıllan de-
ğil midir?
Nedir ilköğretimdeki bu bıkkınlık? öğrenciyi böy-
lesine konulann dışına iten, öğretmeni bezdiren, ba-
şansızlıkla sonuçlanan bu yıllann gizi nedir? Oku-
mayazma bilmek, birölçüde basit matematiği öğ-
renmek, biraz fen bilgisi, biraz sosyal bilgiler, ya-
nm yamalak ikinci dil eğitimi yeterii midir?
Her şeyi bir yana bırakalım, biz çocuklanmızı
okur-yazar yapabiliyor muyuz? Ne demektir okur-
yazariık? Okuma ve yazmayı bilmektir, değil mi?
Çocuklanmız okumayı biliyor da ne okuyor? Yaz-
mayı biliyorda ne yazıyor? Gerçekten toplumumuz
okuma bilip de ne okuyor? Okuma bilmek ne de-
mektir. Okuma bilmek, bir yazıyı okumayı bilmek,
o yazının ne anlattığını anlamak, sonra da bu an-
ladığından bir sonuç çıkarmak, o sonucu da ak-
lında gerektiği zaman işe yarar biçimde tutmak
değil midir? Okumayı bildiğiyle övündüğümüztop-
lumumuzda bunu yapabilen 'okuyabilir" sayısı aca-
ba yüzde kaçtır? Bizim toplumumuzda 'okuma',
göz gezdirme, okuyup geçme, şöyle bir göz atma-
nın ötesine geçememiş durumda. Bunu da en iyi
Tün<çe öğretmenleri' biliyor ve Öğrenci kayıtsız-
lığı karşısında ellerinden geleni yapmak için uğra-
şıyoriar. Okumayı gerçek anlamda öğrenmemiş
birtoplumda 'anlama' ne düzeyde olabilir? Onun
için de iş ezberiemeye kalıyor. Okuyup anlamayı
başaramayan bir öğrenci hiçbir konuda başanlı
olamaz, öyle de oluyor.
Yazmaya getelim. Bizim toplumun 'yazı yazmak'
edimiyle başı hiçbir zaman hoş olmamıştır. Nede-
ni de yazmanın gerçekten çaba isteyen bir iş ol-
masıdır. Okuduğu kitabın yanlanna not almaktan
tutun da, birtoplantıda not almak, günlük tutmak,
yazmayı denemek, yazı ile düşüncelerini, duygu-
lannı saptamak, sonra bunlar üzerinde düşünmek,
değişiklikler yapmak, birolayın raporunu yazmak,
özetini çıkarmak gibi 'zihinselişleve dayalı' işler bi-
zim toplumun sıkıcı bulduğu işlerdir. Ama işte bu
sıkıcı 'okur-yazar' işleri, ne çare ki 'öğrenme ba-
şansı'nın artın anahtandır. Günlük gazete okuma-
yan, dergi okumayan, kitap okumayan, dahası
okuduğundan ne anladığını düşünmeyen, ne an-
laması gerektiğinden haberi olmayan, neden an-
laması gerektiğini yaşamı boyunca da düşünme-
yecek olan bir insanın ne gibi bir 'öğrenme başa-
nsı' olabilir.
'Kamedekikınk notlar'dan çok daha önemli olan
bu konular ise ne yetkililerin üzerinde durduğu ko-
nulardır ne de uzmanlann dikkat çektiği işler. 'Kı-
nk not getirdi' diye çocuğunu aşağılamak ile döv-
mekten başka şey bilmeyen babaların durumu ise
aslında sonuç değil nedenlerdir. Kanımca işe her
şeyden önce 'okuma yazma eğitimi' ile başlamak
gerekiyor.
e-mail: erdalataka superonline.com
faks:0212-51390 98
RahmiKumaş'tan MileteSeslenişetepki:
Gül kendisine
başvekil desin
tstanbul Haber
Servisi-
Eski Türk Dil
Kurumu üyesi ve eski
CHP Trabzon
Milletvekili Rahmi
Kumaş, Başbakan
AbduOah Gül'ün
"UhısaSesleniş"
programınm admı
"MaJeteSesteniş"
olarak değiştirmesini
eleştirerek "Saym
başbakan o zaman
kendisine'Başvekil'
demeh"" göriişünü
savundu.
Rahmi Kumaş, yazılı
açıkJamasuıda
Abdullah Gül'ün
konuşmasında kimi
öz Türkçe sözcükler
kullandığmı. bunlarm
eski karşılıklanm
tercih etmediğini
belirtri. Gül'ün buna
karşm programın
ismini degiştirdiğini
kaydeden Kumaş,
"Başbakan kendisine
başvekil, korkmazsa
sadrazam demetiydi"
açıklamasında
bulundu.