Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 ŞUBAT 2003 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JV LJ Li J. U X\ kuftur(5 cumhuriyet.com.tr 15
Taırtou'dan bir aşk Nmi daha
• Kültür Servisi - Fransız sanatçı Audrey
Tautou, yeni bir aşk filmine hazırlanıyor.
Filmde. evli bir doktora âşık olan üniversite
öğrencisi Angelique'i canlandıran oyuncu
'Seviyor, Sevmiyor' gibi bir papatya falı aç-
mak zorunda kalıyor. Ancak film, romantik
ve mizahi tarzdan uzaklaşarak gerilime dö-
nüşüyor. Fransız sınemasının 'Amelie'si ola-
rak tanınan Tautou'nun, yeni fılminin yö-
netmenliğini ise Laetitia Colombani yapı-
yor. Genç sanatçınin beyazperdeye yansıya-
cak diğer bir filmi de Stephen Frears'ın yö-
nertiği 'Dirty Pretty Things*. Tautou, bu
filmde Şenay adlı Türk kızı rolünde.
Iskender Ijjdır amlıyor
• Kültür Servisi -Atlas dergisı, katografya
servisinin kurucusu Iskender Iğdır'ı ölümü-
nün üçüncü yıhnda Afetlerde ve Doğa
Sporlannda Kurtarma" adlı bir panel ve say-
dam gösterisi ile anacak. 22 Şubat'ta 13.30-
16.30 saatleri arasında Kadir Has Üniversi-
tesi Cibali Merkez Kampusu Konferans Sa-
lonu'nda düzenlenecek panele Daniel Can-
ton, Emın Pehlivan, Nazan Cömert, Cem
Baytok ve Uğur Uluocak katılacak. (0 212
622 14 94)
Kassovrtz yiie kamera arkasnda
• Kültür
Ser\isi -
Fransız sine-
masının başa-
nlı ismi Mat-
hieu Kasso-
vitz başrolle-
rini Halle
Berry ve Pe-
nelope
Cruz'un pay-
laştığı, konu-
su
bir akıl hasta-
nesinde geçen 'Gothika' adlı korku filmini
yönetecek. Halle Berry'nin bir psikiyatr,
Cruz'un ise hastayı oynayacağı film, hasta
ile doktorun zaman zaman yer değiştirme-
siyle izleyiciyi şaşırtacak. Senaryosunu Se-
bastian Gutierrez'in yazdığı filmin, 'Cadılar
Bayramı'nda gösterime girmesi planlanıyor.
Adını ilk olarak 'La Haine-Protesto' adlı fil-
miyle duyuran Mathieu Kassovitz, 'Ame-
He'nin sempatik sevgilisinden sonra Costa
Gavras'ın 'Amen' filminde Vatikanlı cizvit
papazı canlandırmıştı.
BiHcent Oda Müziği Konserleri
• Kültür Servisi - Bılkent Oda Müziği
Konserleri başlığı altındaki konserlerin ilki
19 Şubat günü saat 20.00"de Bilkent Konser
Salonu'nda gerçekleşecek. 'Ulvi Cemal Er-
kin'in Anısına" yapılacak konsere katılan sa-
natçılar Bılkent Müzik ve Sahne Sanatlan
Fakiiiltesi öğretim görevlilerinden oluşuyor.
Aynı zamanda Bilkent Senfoni Orkestrası
üyesi de olan sanatçılar Irina Nikotina, Adil
Azizov (keman). Yelena Gnezdilova (viyola)
ve Artur Rahmatullayev (viyolonsel) konser-
de Ulvi Cemal Erkın'in 'Yaylı Sazlar Kuvar-
teti'ni seslendırecekler. Kuvartete bestecinin
'Piyano ve Yaylı Sazlar Için Beşli' adlı ese-
rinde Gülnara Azizova (piyano) katılacak.
Biletler, Bılkent Konser Salonu Gişesi'nin
yanı sıra Beymen, Çarşı Mağazası, Dost Ki-
tabevi ve Dıapason^dan edinilebilir.
Jules Verne Öykü Yanşması
• Kültür Servisi - Ithakı Yayınlan bilim-
kurgu ve fantastik- kurgu yazınının gelişimi-
ne katkıda bulunmak amacıyla ödüllü bir ya-
nşma düzenleyecek. Yanşmaya katılmak is-
teyenlerin daha önce herhangi bir kitap ya da
antolojide yer almamış en az 3, en fazla 5
öykü ile 'îthaki Yayınlan, Mühürdar Caddesi
Ilter Ertüzün Sokak, 4/6 Kadıköy / Istanbul'
adresine başvurmalan gerekiyor. Birincinin
600 milyon. ikincinin 400 milyon, üçüncü-
nün de 200 milyon alacağı yanşmanın so-
nuçlan ise seçici kurulun gerekçeli karan ile
basın yoluyla duyurulacak. Yanşmaya son
katıhm tanhı 30 Nısan. (0 216 330 93 08)
Postanede antik eserler
• GtRESUN (AA) - Giresun'un Görele
ilçesinde bir köşesinde yüze yakın antikanın
sergılendiği PTT şubesi büyük ilgi görüyor.
îlçenin Çavuşlu beldesindeki PTT şubesinde
görevli memur Ismail Türkmendağ,
"Sergimizde başta yöre külîürümüzü
yansıtan 1850 ile 1910 yıllanndan kalma
yüze yakın tarihi eser ve antika niteliğinde
eşya var. Bunlar arasında en çok Istiklal
Harbı'nden kalma tarihi tüfekler, top
mermileri, çakmaklı tabancalar ve kamalar
ilgi çekiyor" dıye konuştu. Sergide, Osmanlı
döneminden kalma saat, tepsi, ev aletleri,
1907"de yazılan Isviçre Anayasa kitabı,
tarihi sobalar. testıler, gramofonlar yer
alıyor.
m 7 Erendiz Atasü son kitabmda 68 kuşağmın izlerini taşıyan insanlan anlatıyor
/feride, Serhatvediğerleri...ECE BAKTIAYA
Bireyleri yalnızca toplumun bi-
rer figürü olarak görmekten uzak,
kişilerin iç dünyalanna uzanan, de-
ğişik insan psikolojilerinde konak-
layan bir yolculuk sunuyor 'Bir
Yaşdönümü Rüyası'. Erendiz
Atasü'nün, Can Yayınlan'ndan
okuyucusuna ulasan kitabı, aynı za-
manda 68 kuşağınrn aktif sol sava-
şımın birer parçası olan kahraman-
larıyla, dönemin çalkantılannı ve
kişilerin insanlık dramı karşısında-
ki konumlannı sorguluyor.
- Kitabınızın kurgusu nasıl
oluştu? Czerinde çok çalışmanız
gerekti mi?
ERENDİZ ATASÜ - Kıtabın
fikri birdenbire oluştu. Bilmiyorum
başka yazarlar için de aynı mıdır;
bende bir romanın ya da bir öykü-
nün fikirleri, imgeleri sahneler ha-
linde beliriyor ve bir süre sonra
"beni yaz, beni yaz" diye içünde
söylenmeye başhyor. Ilk doğuş her
zaman böyle oluyor. Cok farkh psi-
kolojileri dile getirmesi nedeniyle
zor bir kitap bu.. Onlan doğru otur-
tabilmem için çok çalışmam gerek-
ti. Girit gibi hiç görmediğim, çok
görmek istediğim bir yerde geçıyor
bir bölümü. Onun için epeyce tarih
ve coğrafya okudum. Kendi biçi-
miyle birlikte doğar bir eser. Son-
raki aşamaysa biçimi mümkün ol-
duğu kadar kusursuzlaştırmaya uğ-
raşmak.
Karakterlerin iç dünyası...
- Romanınızdaki karakterler
aktif değiller, ama yine de siyasi
kimlikleri var...
ATASÜ - Dar alanda siyasi birer
kişilik değiller, ama geniş anlamda
Kamuran ve Şırin'in dışındaki ki-
şiler, yani 68 kuşağının birer ferdi
olanlar, gençliklerinde aktif sol mü-
cadelenin içindeler. Silahlı eylem
içinde olmasalar da örgütlü sol mü-
cadelenin birer parçası her biri. O
liiendt/
BIRYAŞDONIMİ
Rl'YASI
Erendiz Atasü'nün
'Bir Yaşdönümü
Rüyası' adlı ronıanı,
68 kuşağmın aktif sol
savaşımın birer
parçası olan
kahramanlarıyia,
dönemin
çalkantılannı ve
kişilerin insanlık
dramı karşısındaki
konumlannı
sorguluyor.
anlamda da son derece siyasetin et-
kisini taşırlar. Romanın kahramanı
Feride de aktif hayattan çekilse bi-
le sonuna kadar sol fikirlenni ko-
ruyan bir kişi. Siyasetten bu anlam-
da tamamen uzak değiller Ama ta-
bii romanın anlatmak istediği o in-
sanlarm iç dünyalan, psikolojileri,
insan olarak dramlan, insanlık dra-
mı karşısındaki konumlan ve dö-
nemin çalkantılanndan nasıl etki-
lendiklen.
- Karakterleri oluştururken
psikolojik çözümlemeler de yapı-
yorsunuz. Kitabın fonunu oluş-
turmak. dönemi doğru aktarmak
üzere izlediğiniz bir yol mu bu?
ATASÜ - Romancı karakterlerin
psikolojisini olduğu gibi yansıta-
bilmeli. Sonuçta edebiyatın konu-
su insan ve insanın psikolojisi. Ay-
nı zamanda dönemin yansımalan-
nı da verebilmek için dönemin et-
kilerini taşıyan karakterler yarat-
mak istedim. Feride, Serhat ve di-
ğerleri... 68 kuşağının izlerini taşı-
yan, iyi insanlar. O iyi insanlar özel
ilişkilerinde birbirlerine ne yapı-
yorlar? lyilik adına birbirimizde
birçok yara açabiliyoruz. Bunlan
sorgulamak istedim. Eserin kendi
iç dinamiği, yarattığınız insanlann
bir sahicilik taşıması halinde onla-
ra bağımsız eylem yapabilme gücü
veriyor. Siz onlan şu yola itmek is-
teseniz bile, onlar 'hayır, biz bu yo-
la gideceğiz' diyorlar.
Kadın kimliğine bakış
- Reşat Nuri Güntekin'in ro-
manı ıÇalıkuşu'nun kahramanı
Feride ile sizin Feride'niz arasın-
da bir bağ var romanınızda..
ATASÜ - Çalıkuşu bizim edebi-
yatımızm belki de en çok okunan
romanı. Çalıkuşu'nun Feride'sin-
den bu yana kadın kimliğinde, ka-
dının hayatın içindeki dunışunda
büyük değişiklikler var. Onu okura
anımsatmak istedim. Çünkü iki Fe-
ride de aşağı yukan aynı toplumsal
kesimin çocuklan. Dolayısıyla de-
ğişkenlerden birisi sabit. Birisi bur-
juva çocuğu, diğeri köy kökenli ya
da işçi çocuğu değil. Oyle olsaydı
değişimlerin bir kısmını sınıfsal
olaylara bağlayabilirdik. Ama bun-
lar aynı sınıfın çocuklan olmalan-
na rağmen yine de aralannda fark-
lann yanı sıra ortak yönler var. Ör-
neğin ikisi de çok romantik ve fe-
dakar. Bu tür bir bağ kurarak, kadın
kimliğinde değişen, değişmeyen
noktalan okura yansıtmak ve sev-
diğim bir yazar olan Reşat Nuri'ye
bir saygı göndermek istedim.
- Kitapta anlattıklarınız aynı
zamanda sizin yaşantınızın da bi-
rer izdüşümü diyebilir miyiz?
ATASÜ - Benim yaşadıklanm-
dan çok fazla iz taşımıyor aslında.
Kitaptaki kişilerin hiçbiri benim
hayahmdaki insanlann bire bir yan-
sıması değil. Ama edebiyatın do-
ğasmda olan birşeydir; yazar kendi
duygulannı, düşüncelerini ve hatta
kendi kişilik yapısmı elinde olarak
ya da olmayarak romanın içine ya-
yar. Bundan başka türlü olması da
beklenemez gibi geliyor bana.
Bir hesaplaşma dönemi
- Neden 'Bir Yaşdönümü Rü-
yası'?
ATASÜ - Yaşdönümü özellikle
kadmlar için bir hesaplaşma döne-
mi. Eksik kalmış yaşantılann he-
sap sorduğu bir dönem... Vücudun
bütün biokimyasının degiştiği bir
dönem. Kadın hayatının, özellikle
kadınm devreleriyle ilgili yaşantı-
lan hakkında efsaneler dolaşıyor.
Bunlann bir kısrm geleneklere da-
yanırken. birkısmı da bilimsel yar-
gılann aşın basitleştirilmesinden
doğuyor. O yüzden anlatılacak şey-
lerden biri de yaşdönümü... Feri-
de'nin karakterine bakacak olursak,
gerçekçi olmasına karşın bir yanı
çok romantik. Hayatındaki aşklar-
sa hep eksik kalmış. Artık o eksik-
Iikleri tamamlaması içinse çok geç.
Bu nedenle kendini bir rüyaya kap-
tırmış. O nedenle de 'Bir Yaşdönü-
mü Rüyası'.
- Bir sonraki kitabınızın içeri-
ğini belirlediniz mi?
ATASÜ - Başka bir roman daha
var, ancak henüz taslak halinde.
Bundan önce o kitaba başlamıştım
aslında. Türkiye'deki hayatın tımar-
haneye benzemesine yönelik bir ki-
tap olacak. Kafamdaki ilk metafor
o şimdilik.
Gri bölgenin neresindeyiz?
Auschwitz'de yakılmış Yahudi kadınlardan arta kalan saç demetleriyle Israil tankları
karşısında düşen Filistinli çocukların kanlı kejıyeleri aynı soruyu çarpıyor yüzümüze
AYŞE EMEL MESCl
"Hayal kınklığına uğramış insanlar arı-
yordu gücü, bu da Lager (Nazi toplama kam-
pı) mikrokozmosunda totaliter toplumun
oluşturduğu makrokozmosu yeniden üreten
bir çizgidir. Her ikisinde de güç, kapasitenin
ve hak etmiş olmanın dışında. hiyerarşik oto-
riteye bağlı kalma eğilimi gösteren ve bu yol-
la başka türlü erişemeyeceği bir toplumsal
konumu arayan kişilere cömertçe verilir." (1)
Primo Levi'nin "Boğulanlar. Kurtulan-
lar" adlı yapıtında Auschwitz toplama ve im-
ha kamprndaki insan ve iktidar ilişkilerini de-
ğerlendınrken yaptığı bu yorum, aslında çok
daha geniş bir bağlamda, devletler, insan top-
luluklan ve bireyler arasındaki güç ilişkilerine
de şu ya da bu oranda uygulanabilecek bir çer-
çeve sunuyor.
1919"da Torino'daki küçük Yahudi cema-
atinin bir üyesi olarak doğan Primo Levi, 2.
Dünya Savaşı'nda Kuzey Italya'daki direniş
hareketine kanlmış, ancak 13 Aralık 1943 'te
yakalandıktan sonra önce Italya'daki bir top-
lama kampına, 21 Şubat 1944'te de Ausch-
witz
-
e gönderilmişti. 27 Ocak 1945'te Kızıl
Ordu askerleri tarafindan kurtanlıncaya dek
toplama kamplannda ve dönüş yolunda ya-
şadıklanru, savaştan sonra kaleme aldığı çe-
şitli yapıtlannda anlatan Primo Levi, 1986'da
yayımlanan "Boğulanlar, Kurtulanlar"ırı
ardrndan, 11 Nisan 1987'de üıtihar etti.
Cri bölge
Yazann bu son kitabı, Arthur Miller'in ya-
zıp, Yıldınm Türker'in Türkçeye çe\-irdiği
ve mart ayında prömiyeri yapılacak "Orkest-
ra" adlı oyunu Bursa Devlet Tiyatrosu'nda sah-
neye koyma sürecünde yanımdan hiç ayırma-
dığım başucu kitaplanndan biri haline geldi.
Acıyı (üstelik Auschvvitz gibi bir yerde yaşanan
ve insanın kavramakta gerçekten güçlük çekti-
ği boyutta bir acıyı) damıtıp, bir yaşam dersi-
ne, insan denen varlığı anlama çabasına dönüş-
türmek; en öznel biçimde, etüıde, kanrnda ya-
şanmış cehennemi araya mesafe koyup nesnel
bir bakışla ve çok daha aşkın bir düziemde yo-
rumlayabilmek ayn bir bilgelik işı. Primo Le-
vi, toplama kampını bir mikrokozmos olarak da
aldığı "Boğulanlar, Kurtulanlar"da bunun
kusursuz bir örneğıni verirken, çok ilginç bir ta-
nımlama geliştiriyor. Gri bölge. tnsanoğlunun
gerek tarih, gerekse yaşadığı gün içindeki ye-
rini "biz" ve "ötekiler", "aklar" ve "kara-
lar", "iyiler" ve "kötüler" basitleştirmesine
dayandırma gereksuıiminden söz ettikten son-
ra. aslında toplama kamplannda tutuklu-görev-
A. uschwitz'dekiler
açısından, "gri bölge"nin
hemen yanı başındaki
diğer yol doğrudan ölüme
açılıyordu; biz ise "gri
bölge"de kalmayı seçtikçe
bedenlerimizi değil belki,
ama ruhlanmızı
öldürüyoruz. Tehlikeli
oyunlar, tehlikeli
yakınlaşmalar içine
sürükleniyoruz.
tmntarmntfuivıe Contemporaine)
lilerden oluşan karma srnıfın söz konusu mik-
rokozmosun gerçek iskeletini ve en tedirgin edi-
ci çehresini oluşturduğunu belirtiyor: "Efendi-
ler ile kölelerin oluşturduğu iki kampı hem
ayıran hem birleştiren, sınırları belli belirsiz
çizilmiş gri bir bölgedir burası."
TehHReH oyunlar
Çok zengin yan anlamlarla ve çağnşımlarla
yüklü bu tanımlama, insana günümüz dünyası-
nı olduğu kadar, ülkemizin geçmekte olduğu
darboğazı daanımsatıyoristeristemez. Tekku-
tuplu dünyanın aşağıya doğru bir ağ gibi yayı-
lıp çöken çıkar ilişkilen içinde. "gri bölge-
ler"in ahlaksız çıkmazlan kaçınlmaması gere-
ken seçenekler olarak sunuluyor önümüze.
Auschvvitz'dekiler açısından, "gri bölge"nin
hemen yanı başındaki diğer yol doğrudan ölü-
me açılıyordu; biz ise "gri bölge"de kalmayı
seçtikçe bedenlerimizi değil belki, ama ruhla-
nmızı öldürüyoruz. Başkaldrnyı, öfkeyi, tavrr
almayı, bizi biz yapan her şeyi unutuyoruz. Teh-
likeli oyunlar, tehlikeli yaİanlaşmalar içine sü-
rükleniyoruz. Hiçbir belirleyicilik şansına sahip
olmadığımız mevzilenmeler arasında, bir ora-
ya bir buraya savruluyoruz. Kamu kurumlan-
nın içleri boşaltılır, örneğin kesinlikle Cumhu-
riyet'in kazanımlan içinde değerlendirilmesi
gereken Devlet Tiyatrolan'nın, "61 yaş zorun-
lu emekliligi" gibi sahne sanatlanyla hiç bağ-
daşmayan "bürokratik tedbirler"le (üstelik
başta söz verildiği halde, TOBAV gibi meslek
kuruluşlanna hiç danışılmadan) kadrolan bu-
dandıktan sonra yerel yönetimlere devTedile-
ceği söylentileri dolaşırken, ılenci olarak bıli-
nen kimi sanat adamlannın "gri bölge^de ales-
ta beklediği fısıldanıyor sağda solda. Gri bir
pus çökmüş üsrümüze. Hükümet, bir yandan
banş gırişünlerini desteklergörünüp, diğer yan-
dan çok önceden yapıldığı belli anlaşmalar uya-
nnca ve "elden ne gelir" timsah gözyaşlany-
la kirli savaşın "gri bölgesi"nde kamp kuruyor.
Kapanmayan yara: Flllstln
Gaz odalanna, fınnlara gönderilmiş Yahudi
kadınlardan arta kalmış saç demetleri, Primo
Levi'nin sözleriyle, Auschvvitz Müzesi'ni ge-
zen "ziyaretçiye suskun suçlamalannı fısıl-
damayı sürdürürken", Golyat'ın karşısında-
ki Davut gibi Israil tanklannın karşısına ellerin-
deki sapanlarla dikilen Filistin çocuklannın so-
kaklara düşüp kahmş kanlı kefiyeleri, babası-
nın kucağında Israil kurşunlanyla vurulup ölen
12 yasındaki Muhammed Durra'nın gözleri
de aynı suskun suçlamayla "gri bölge"nin gö-
beğinde utanmazca duranlara soruyor: Neden?
Neden bizi yalnız brrakıyorsunuz? tsrail devle-
tinin Filistin üzerinde kurduğu aynmcı, totali-
ter sisteme neden dur demiyorsunuz? Bizim öl-
düriiünemize neden seyirci kalıyorsunuz? Filis-
tin sorunu çözühneden Ortadoğu'ya banş ge-
lir mi sanıyorsunuz?
"Irak'ta Savaşa Hayır" Koordinasyonu, 15
Şubat'tan itibaren her gece saat 20.00'de ışık-
lanmızı bir dakika süreyle kapatıp açarak I-
rak'taki kirli savaşa tepkiyi topluca dile getir-
meye çağınyor herkesi. Işıklanmızı hem I-
rak'taki savaşa karşı, hem de Irak'ta, Filistin'de,
Vietnam'da öldürülen çocuk "Davuflann anı-
sına açıp kapatalım.
(1) Primo Levi, Boğulanlar, Kurtulanlar, çe-
viren: Kemal Atakay; Can Yayınlan, 1996, Is-
tanbul.