22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 ŞUBAT 2003 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK DÜKÜST TABİATLî ÎSTASBUL EFESDÎSÎ ASDÜLCAKBAZ 1 HARİKÜULE MACZHALAEI KIŞIH TDMİIİ BÎRI3EN 1876 tarihli Kanun-i Esasi'den bu yana tüm anayasalar milletvekilini yargıya karşı koruma altına aldı Dokunulmazlık 126 yaşında ZamanTinef maltun@ixir.com A Mehmet Altuı Adalet ve Kalkınma Partısi'nin se- çim taahhütleri arasında yer alan, ama çeşitli gerekçelerle bir türiü Mec- lis gündemıne getirilmeyen "yolsuz- hıkla mücadeie" konusu. son olarak Malıye Bakanı Kemal UnakKan ın da aklanmasını sağlayan "Vergi Affi w yasasıyla bir kez daha gündeme gel- di. Yolsuzlukla mücadelenin köşe taşlanndan birini, şüphesiz milletve- kili dokunulmazlığı oluşturuyor. Yıl- lardan beri kanayan bir yara halini alan bu konu, tarihimizde de uzun bir geç- mişe sahip. Türkiye'nin parlamenter yönetime geçişçabalan 1876yıhnakadaruza- nır. Bu, aynı zamanda ilk Türk ana- yasası olan Kanun-i Esasi'nin ilan edildiği yıldır. Sultan Abdüihamkfın üzerindeki iç ve dış baskılan hafif- letmek için 23 Aralık 1876'da ilan et- tiği bu anayasa. hak ve özgürlük gı- bi konulann yanı sıra, ertesi yıl açı- lacak olan Meclis-i Mebusan'ın ça- lışma ilkelerini de belirliyordu. Ne yazık ki bu Meclis fazla uzun ömûrlü olmadı. "KukJa" olarak ta- sarlanan, ancak sanılandan daha et- kili olan Meclis iktidan tedirgin et- meye başlayınca 1878'de tatil edildi. II. Meşrutiyet'in ilanına kadar da bir daha açılmadı. 1908 "de açılan ikinci Meclis de aynı anayasayı temel alıyordu. Ancak özellilde 1912seçimle- rinden sonra Ittihat ve Terak- ki'nin tek güç haline gelmesi, Meclis'teki denerim mekanizmala- nnı tamamen işlevsiz bıraktı. Ülkenin oldubittilerle yönetildiği bu dönemde, dokunulmazlığın tartışıl- dığı bir ortam asla oluşmadı. Enver, Talat ve Cemal paşalar gibi güçlü isimler, ellenndeki yetkiieri hiçbir yasal endişe duymadan diledikleri gibi kullandılar. Meclis üyelerinin yetki kullanım- lannın ciddi olarak sorgulandığı ve mercek altında tutulduğu dönem 1923 sonrasıdır. Ülkeyi büyük bir yıkım- Örnek bir olay: TBMM'nin tarihi günlerinden birL Tarih 26 Ocak 1928. Meclis, "Yavuz-Havuz" davasında soruşturmasını tamamlayan Tahkikat Encümeni'ni dinüyor. MiDetvekiDeri az sonra yapılacak o>1ama ile eski Bahriye Bakanı thsan Bey'in (solda) dokunulmazlığını kaldıracak ve onu Yüce Divan'a sevk edecek. Yüce Divan'da görülen dava, iki ay içinde tamamlandı ve thsan Bey suçlu bulundu. thsan Bey vazifeyi suiistimal ve ihaleye fesat kanşürma su- çundan iki sene hapis ve memuriyetten men cezasına çarpünkü. dan kurtarmaya çahşan Mustafa Ke- mal v e tsmet Paşa, özellikle yolsuz- luklar karşısında hiç taviz vermeyen bir tavır sergilediler. împaratorluk yıllannda acımasızca sömürülen ve Birinci Dünya Savaşı yıllannda ya- şanan onca sıkıntıya rağmen tstan- bul'da iktidara yakın çevrelerin bü- yük vurgunlanna şahit olan kamuoyu da bu konuda çok hassastı. Cumhu- riyet'le birlikte yeni bir başlangıç yaptığına inanan ve devrim coşkusuy- la dolu toplumun artık böyle olayla- ra hiç tahammülü yoktu. Gerçekten gelerin korunması ve oy kaygısı gi- bi nedenler de bu kanayan yaranın ik- tidarlar tarafindan görmezden gelin- mesine yol açtı. Anayasalardaki koruma Milletv ekilı dokunuhnazhğı, Tür- kiye'nin ilk anayasası olan 1876 ta- rihli Kanun-i Esasi'den bu yana tüm anayasalarda yer alır. Kanun-i Esa- si, mebusanlar heyetinin dokunul- mazlığını 79. madde ile sağlarken hiçbir miüetvekilinin, itham edıhnek ıçin yeterli sebep bulunduğuna dair • Milletvekili dokunulmazlığı, 1876 tarihli Kanun-i Esasi'den bu yana tüm anayasalarda yer alır. Kanun-i Esasi, hiçbir milletvekilinin, itham edilmek için yeterli sebep bulunduğuna dair Meclis'in çoğunluk oyu olmadıkça, yahut bir suç işlerken ya da cinayet işlerken suçüstü yakalanmadıkça tutuklanamayacağnıı ve yargılanamayacağını belirtir. de sadece 1928-30 yıllan arasında 20'yi aşkm milletvekili incelemeye alındı ve bunlardan beşinin dokunul- mazlığı kaldınldı. Anayasal düzenleniş şekli itibany- la dokunulmazlık, Cumhuriyet'in ilk yıllanndan bu yana önemli bir deği- şikliğe uğramadı. Ancak arkasında- kı "toplum iradesinin hür bir şekilde temsifi" fikri, zaman içinde önemli bir erozyona uğradı. Bir anlamda si- yası dokunulmazlık, yerini çıkar do- kunulmazlığına bıraktı. Siyasi den- Meclis'in çoğunluk oyu olmadıkça, yahut bir suç işlerken ya da cinayet işlerken suçüstü yakalanmadıkça tu- tuklanamayacağını ve yargılanama- yacağını belirtir. Cumhuriyetin ılanından sonra, 1924'te kabul edilen Teşkilat-ı Esa- siye ise 17. maddede konuyu biraz da- ha genişlerilmiş ve netleştirilmiş ola- rak ele alır. Bu madde, ilke olarak ken- dinden sonraki anayasalara da temel teşkil etmiştir. Buna göre bir millet- vekili ne meclis ıçındekı oy, düşün- ce ve demeçlerinden, ne de bunlan Meclis dışında söylemekten sorum- ludurtar. .Seçiminden önce ya da sonra hak- kında suçlama bulunan bir milletve- kili Meclis karan olmadıkça sanık olarak sorgulanamaz, tutulamaz ve yargılanamaz. Cinayetten suçüstü ya- kalanma hali bu hükmün dışındadır. Bir milletvekili hakkında verilmiş bir ceza hükmünün yerine getirilme- si milletvekili süresinin sonuna bıra- kılu-. MilletvekiUiği süresi içinde za- manaşunı yürümez. Yine Teşkilat-ı Esasiye, 27. maddede bir millet- vekilinin vatana ihanet ve mil- lervekilliği sırasında rüşvet su- çuyla sanık olduğu takdirde, TBMM'nin üçte iki oyuyla mil- letvekili sıfaünın kalkacağını söy- ler. Hırsızhk, sahtecilik, dolandı- ncılık, inancı kötüye kullanma, dolaylı iflas gibi suçlardan biri- nin sabit görülmesi de aynı sonucu doğurur. 1961 Anayasası'nm 79. maddesi ve halen yürürlükte olan 1982 Anaya- sası'nm 83. maddesi, içerik olarak Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ile büyük benzerlik gösterir. Ancak önemli bir fark, dokunul- mazlık konusunun, "MechYteki si- yasi parti gnıplannca yasama doku- nuhnazfağı ile ilgüi görüşme yapüa- maz ve karar annamaz" yasağı ile güvence alrına alınmış olmasıdır. 1927'de patlak veren "Yavuz-Havuz" olayı Meclis'in tavn bakımından örnek bir davadır Cıımhuriyet'in ilk yolsıızhık davası Ya\Tiz-Havuz davası olarak tari- he geçen olay 24 Aralık 1927'de, Başbakan tsmet Paşa'mn eski Bah- riye Bakanı thsan Bey(Eryavuz) hak- kûıda verdiği sonı önergesiyle pat- lak verdi. "Topçu" lakabıyla tanı- nan Ihsan Bey, daha önce 3. hükü- met döneminde (1925-27) tsmet Pa- şa'nın kabinesinde de yer almıştı. Ancak hükümet bozulup yerine 4. hükümet kurulduğunda, Ismet Pa- şa'mn kulagına Ihsan Bey'in yol- suzluklanyla ilgili bazı söylentiler çahndı. Bunun üzerine Ismet Paşa ko- nuyu araştırdı ve iddialann doğru olduğunu gördü. thsan Bey, Mecliste güvenilir bir isim olarak tamnmıştı. Mustafa Ke- mal'e yakınlığı olan bir isimdi. An- cak Ismet Paşa ve Mustafa Kemal, herhangi bir şüpheye yer bırakmamak için konuyu Meclis gündemine ge- tirmeye karar verdiler. Ihsan Bey, al- dığı savaş yaralan yüzünden kulla- nılamaz durumda yatan Yavuz zırh- lısının onanlması ve bu onanm için gereken yüzer havuzun satm alın- ması ihalelerinde yolsuzluk yapmak- la suçlanıyordu. Havuzun yapım işi, 1925'te Al- man Flander şirkerine verilmişti. Bu şirketi bir dönem temsil eden Nâzrnı Bey adlı işadamı, Oısan Bey'in ve yi- ne bir milletvekili olan Dr. Fikret Bey'in (Onuralp) eski iş ortağıydı. 1926'da Yavuz'un tamirini üstlenen Fransız Saint Nazaire şirketi ise Ih- san Bey'in yirmi yıllık arkadaşı olan Sapancalı Hakkı Bey tarafindan tem- sil ediliyordu. Sonışturma sûreci Üısan Bey, bu şirketle olan bazı ih- tilaflara ve Bakanlar Kurulu'nun ak- si yöndeki karanna rağmen o srralar- daki hükümet değişikliğini firsat bi- lerek işi apar topar Fransız şirketine vermişti. tsmet Paşa'mn bu konuda Mecli- s'e sunduğu soruşturma önergesi oy- birliğiyle kabul edildi ve konuyu de- rinlemesine araştırmak üzere bir ko- 27 Arahk 1927'de Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir karikatür: "Topçu thsan Bey topun ağzmda." misyon kuruldu. Komisyon tarafin- dan bir ay içinde hazırlanan rapor, id- dialan doğrular nitelikteydi. Bunun üzerine Ihsan Bey'in dokunuhnazh- ğı kaldınldı ve yargılanmak üzere Yüce Divan'a sevk edildi. Bir süre sonra Bilecik milletveki- li Dr. Fikret Bey de ona katıldı. Yü- ce Divan'da görülen dava, üd ay için- de tamamlandı ve her iki milletve- kili de suçlu bulundu. Üısan Bey va- zifeyi suiistimal ve ihaleye fesat ka- nştırma suçundan iki sene hapis ve memuriyetten men, Dr. Fikret Bey ise dört ay hapis ve yüz lira ağırpara ce- zasına çarptınldılar. Cumhuriyet tarihi YüceDivan 12 bakanı yargüadı 1928 Eski Bahriye Bakanı thsan Bey: Yavuz zırhlısının onanmı için bir Fransız şirketiyle usulsüz sözleşme yaptığı iddiasıyla hakkında soruşturma açıldı. 2 yıl hapis ve 2 yıl memuriyetten men cezasına çarptınldı. Eski Ticaret Bakanı An" Cenani: Un ve zahire fiyatlannm yükselmesini önlemek için Ticaret Bakanlığı emrine verilen 500 bin liranın harcanmasında usulsüzlük yaptığı tespit edildi. 1 ay hapis ve 170 bin lira tazminat cezası verildi. 1929 Eski Bahriye Bakanı Mahmut Mnhtar Paşa: Anadolu Demiryolu Kumpanyası için bir Ingiüz firmasına kefaletsiz 20 bin Ingiüz lirası ödeyerek Hazineyi zarara uğratmak suçundan yargılandı. Yol açtığı zaran yüzde 5 iskontoyla tazmin etmesine karar verildi. 1947 Eski Gûmrük ve Tekel Bakanı Suat Hayıi Ürgöplü: Kibrit üretimi ve kereste alurunda yolsuzluk yaptığı iddialan üzerine kendi isteğiyle Yüce Divan'a sevk edildi. Suçsuz bulunarak beraatına karar verildi. 1964 Esld Ticaret Bakanı Mehmet Baydur: Hakkındakı iddialardan suçsuz bulunarak beraat ettı. 1981 Eski Sosyal Gûvenfik Bakanı Hflmi tşgüzar: Adam kayrrma, yolsuzluk, nüfuz ricaretı, vazifeyi suiistimal ve menfaat temini suretiyle devleti zarara uğratmaktan yargılandı. 9 yıl 8 ay ağır hapis ve 5 milyon lira para cezasma çarphnldı. Eski Gümrükve Tekel Bakanı Tuncay Mataraa: Rüşvet almak suçundan yargılanarak 36 yıl hapis ve 787 milyon lira para cezasma çarptınldı. 1982 Eski Bayındırtak Bakaru Şerafettin Elçi: Rüşvet alma ve göre\ini kötüye kullanma iddialanyla Yüce Divan'a sevk edildi. Rüşvet almaktan beraat ederken görevini kötüye kullanmaktan 2 yü 4 ay hapis cezasına çarphnldı. Eski Baymdırhk Bakanı Selahattin Kıbç: Görevini kötüye kullanma iddiasıyla yargılandı. Beraat etti. 1985 Eski Devlet Bakanı tsmafl Özdağjar: Rüşvet alma ve görevini kötüye kullanma iddialanyla yargılandı. Görevini kötüye kullanmaktan 2 yıl hapis ve 30 bin lira para cezasına çarpnnldı. 1993 Eski Bayımhriık bakanlan Safa Giray ve Cengiz Atankaya: Otoyol ihalelen sözleşmelerinde yolsuzluk yaptıklanna dair iddia üzerine yargılandılar ve suçsuz bulundular. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Anayasa Hem Var, HemYok Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama orga- nı da dahil özel ve tüzel tüm kişileri bağladığı, ana- yasada açıkça yazılı. Ama iktidar partileri, geçmişten bu yana, kendi- lerinin ve dolayısıyla da Meclis'teki çoğunluklan- nın bu zorunluluktan bağışık olduklannı sanma gö- rüşlerinde direniyorlar. Geçmişte benzerieri anayasaya aykınlık nede- niyle iptal edilmiş yasalar, degişik nedenlerle tasa- rı haline getirilip Meclis'e sunuluyor, Anayasa Ko- misyonu'ndan da "Anayasaya uygundur" gerek- çesiyle geçiriliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) de bu yön- den eski iktidarlardan bir farkı yok. Olmadığı, Cumhurbaşkanı Sayın Sezer tarafin- dan iade edilen 4792 sayılı "Vergi Banşı Yasası" olarak tanımlanan yasanın yeniden aynen kabul edi- leceğinin açıklanmasından ortaya çıkıyor. Anılan yasa, iki tutartı gerekçeyle geri gönderil- di. Birincisi, doğaıdan af getiren hükümler içerme- siydi. Türkiye Büyük Millet Meclisi af yasası çıkart- makta yetkiliydi ama anayasa en az 330 oyla ka- bul edilmiş olmasını zorunlu tutuyordu. Bu kurala uyulmadığı için anayasaya aykınlık oluşmuştu. Gerekçenin bu bölümünde "vergi kaçakçılığı"ile "sahtecilik suçu " arasındaki yakın ilişkinin yok sa- yıldığı belirtilerek şöyle denilmektedin "Incelenen 4 792 sayılı yasanın 14'üncû madde- sinin 1'inci fıkrası ile Vergi Usul Yasası 'nın deği- şik 359'uncu maddesinde yazılı eylemleri 31.08.2002 gününden önce gerçekleştirenler hak- kında hökmolunacak ya da hûkmolunmuş hapis ve ağır hapis cezalan ortadan kaldınlmaktadır. Anılan fıkrada, kapsamdaki eylemler nedeniyle suç duyurusunda bulunulmayacağının, soruştur- ma aşamasında olanlar için takibat yapılamaya- cağının, açılmış bulunan kamu davalannın ortadan kaldınlacağının ve kesinleşmiş mahkûmiyet ka- rahannın infaz edilmeyeceğinin öngörülmesi, ya- pılan düzenlemenin af niteliğinde olduğunu gös- termektedir." Gerekçede, getirilen düzenleme ile "herkesin yasalyollardan yargı yerierinde davacı olma " hak- kını kullanmalannın da engellendiği vurgulanmak- ta, benzer hükümler taşıyan 4616 sayılı yasanın Ana- yasa Mahkemesi'nce 2001 yılında iptal edildiği de belirtilmektedir. • • • özetlenen gerekçelere karşın yasa yann büyük bir olasılıkla aynen kabul edilecek, ancak nitelikli çoğunluk yani en az 330 oy aranacaktır. Anayasaya öteki aykınlıklar yok sayılarak aynen kabul edilmesonrasında Sayın Cumhurbaşkanı, ya- sayı yayımlatma zorunda kalacak ve sonuçta ya- sa yürüriüğe girecektir. Bundan sonraki hukuksal aşamayı ise Sayın Cumhurbaşkanı'nın iptal davası açması oluştura- caktır. Ancak yasa yürüriüğe girdiği için amaç gerçek- leşmiş ve özellikle de sahteciler kurtanlmış ola- caktır. Anayasa Mahkemesi karartan geriye doğru et- kili olmadığı için yeniden hesap sorma dönemine de girilemeyecektir. Anayasa Mahkemesi karariannın geriye işleme- mesi bir hukuk kuralıdır. Ancak Türkiye'deki kötü- ye kullanmalan izledikçe insanın "keşke geçmişi de kapsasa" diyesi geliyor. Ne yazık ki hukuka uygunluk, ülkemizde sade- ce benzer uygulamalann yapılmasında geçerli sa- yılıyor. Doğrusunu itiraf etmek gerekirse, çoğun- luk tarafindan da yadırganmıyor. oerinc@ cumhuriyet.com.tr. »- AHMET NAIR 1933 - 2OO3 Samsun'un yiğit devrimcisi, cesur yoldaş, 1971 -80 darbelerinin yıkamadığı taş duvar 28.01.2003'te yoldaşları Ertan'ların, Mahir'lerin, Deniz'lerin, Hüseyin'lerin yanlarında yerini aldı. Anısı kalanlara rehber olsun. Ailesi ve 68-78 Kuşağı SAMSUN DEVRİMCİLERİ NİĞDE ASLİYE 1. HUKUK MAHKEMESt'NDEN 2000/475 Esas Davacısı Anadolu Anonim Türk Sigorta, davalılar Bilgınler Petrol ve Ahmet Eşref Tekin olan itirazın iptali davasının mahkememızden verilen ara karan gereğince; Aşağıda açık kimliği yazılı davalıya dava dilekçesi tebliğ edilemediğinden ve gazete ilanı ile tebliğ edil- mesine karar verldiğinden, davacı vekilının talebi üzerine, mahkememizde duruşma günü olan 29.04 2003 günü saat 10.20'de adı geçen davalının duruşma salonunda hazu bulunması, hazır bulunma- dığı ve kendisini bir vekille temsil ettirmedıği takdir- de davanın yokluğunda bitırilip, karar verileceği hu- susu aynca dava dilekçesınin kendisine tebliğ yapıl- mış sayılacağı hususu ilanen tebliğ olunur. 23.01. 2003 Davalı: Ahmet Eşref Tekın Bilginler Petrol şoforü Yahyab'KayseriBasın: 4597 Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür DEMÜM UZCAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle