29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SSAYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 2003 ÇARŞAMBA HABERLER Tayyip Erdoğan'ın son dönemde yerel seçimler sonrasına dönük mesajlan dikkat çekiyor AKP'nin '28Mart' planıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tay- yip Erdoğan'ın son dö- nemlerde "Derin demok- rasiyi güçlendireceğiz, daha sağlam bir sistem kuracağız, Önümüzdeki seçimde parnıak ısırtacak ba- şarımız, derin demokrasi bi- lincine karşı her tür- ~ lü provokasyonu da akim bırakacakûr" sözleri, AKP'nin ye- rel seçimler sonrasına dönük planlannı açığa vuruyor. Yüz- de 40-45 oranında oy hesabı ya- nan AKP'nin. bu hedefe ulaşıl- ması durumunda geri adım • Yüzde 40-45 oranında oy hesabı yapan AKP'nin, bu hedefe ulaşılması durumunda geri adım atmak zorunda kaldığı imam hatip, türban ve Kuran kurslan gibi laik rejimle çatışmaya dönük konulan daha ısrarcı biçimde gündeme getirmesi bekleniyor. atmak zorunda kaldığı imam hatip, türban ve Kuran kurslan gibi laik rejimle çatışmaya dö- nük konulan daha ısrarcı biçimde gündeme ge- tirmesi bekleniyor. Erdoğan'ın son dönemde yerel seçimler son- rasına dönük mesajlan dikkat çekiyor. Erdoğan. "Rejimi değil sistemi değiştirerek derin demok- rasiyi güçlendirmek istediklerini" belirtirken bunun için 28 Mart seçımındeki sonucun önem- li olacağını söyledi. Anayasal rejim üzerinde hiç- bir tartışma olmadığını savunan Erdoğan, "Se- çimde parnıak ısırtacak başanmız, demokratik cumhuriyete ve derin demokrasi bilincine kar- şı her türlii provokasyonu da akim (başansız) bı- rakacakbr,buböylebDme''dedi. Erdoğan'ın bu sözleri, 28 Mart seçimlerinde en az yüzde 40- 45 oy hedefleyen AKP'nin planlan konusunda ilk ipuçlannı veriyor. AKP'nin bu hedefin tut- turulması durumunda yerel seçimler sonrasın- da bugüne kadar büyük tepki çekeceği gerek- çesiyle gündeme getiremediği ya da geri adım atmak zorunda kaldığı pek çok anayasal ve ya- sal değişikliği gündeme taşıması bekJeniyor. Bu konular arasuıda üniversitelerde türban ser- bestliği, imam hatip lisesi öğrencilerüıe tüm üniversitelerin açılması, Kuran kurslarmın ser- best hale getirilmesi, orman arazilerinin satışı için anayasa değişikliği yer alıyor. AKP'nin, ye- rel seçimlerden güçlü çıkması durumunda baş- kanlık sistemini de tartışmaya açacağına dik- kat çekilirken, bu girişimlerine yönelik tepki- leri ise "Halk bizim projelerimia destekJediği için yüzde40-45 oranında oyverdi* gerekçesiy- le görmezden geleceği belirtiliyor. 'Demokrasinin derlni, yüzeyseli olmaz' Erdoğan'ın "derin demokrakrasi, şifre ve kod" gibi sözcüklerle süslediği konuşmasına par- ti içinden de tepkı geldı. Ankara Millervekili Er- sönmezYarbay. "Demokrasi demokrasidir,de- mokrasinin derini ya da yüzeyseli ohnaz. Fğer yerel seçimlerde adaylan ön seçimle değil de merkez yoklamasıyla belirierseniz o zaman de- mokrasi sözde kahr" dedı. Yarbay, "şifrt ve kod"lu konuşmalar yerine yalın ve anlaşılabi- lir açıklamalar yapılması gerektiğıni söyledi. YSK kararı SHP ile DTP seçime katılamıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüksek Seçim Kurulu (YSK)" 28 Mart 2004 tarihinde yapılacak yerel seçimlere katılabilecek partileri belirledi. Yüksek Seçim Kurulu. 21 partinin katılacağı seçimlere, SHP ile DTP'nın katılamayacağına hükmetti. Her iki parti de YSK'nin karanna itiraz edeceğini bildirdi. Yüksek Seçim Kurulu'nun belirlemelerine göre, seçimlere katılacak 21 parti şöyle: "AKP, AINAP, ATP, BTP, BBP, CHP, DP, DEHAP, DSP, DYP, EMEP, GP, İP, LDP, MP, MHP, ÖTP, ÖDP, SP, TKP ve YTET Teşkilatlanma koşulunu yerine getirdiği, ancak büyük kongresini seçimden 6 ay önce yapmış olma şartını taşımadığı belırlenen AKP. TBMM'de grubu olduğu için seçimlere katılabilecek. CHP ise teşkilatlanma, büyük kongresini • Yerel secime 21 y a p m a v e w lereı seçime z ı TBMM"de grubu partinin katılacağmı bulunma açıklayan Yüksek koşullannın Seçim Kurulu'nun tümünü taşıdığı listesinde SHP ve 'Ç i n seçimlere DTPyeralmıyor. katılacak. Dığer o , , J partıler ise oy Genel kongre ve v e r m e g ö n 6 a d e a teşkilatlanma koşullannı yerine getirmediği için seçime girecek listeler partisine alınmayan SHP ve DTP karara itiraz edecek. IU'lü öğrencilereyemek desteği en az 6 ay önce genel kongrelerini yaptıklan ve gereklı teşkilatlanma koşulunu yerine getirdikleri için seçime katılabilecekler. YSK, Sosyal Demokrat Halk Partisi (SHP) ve Demokrat Türkiye Partisi nin (DTP) genel kongre veya teşkilatlanma koşulunu yerine getirmediği gerekçesiyle seçimlere katılamayacağına karar verdi. Bu partilerin, kurulun karanna itiraz hakkı bulunuyor. SHPveDTPtepkili SHP lideri Murat Karayalçın, partili arkadaşlannın konuyla ilgili olarak bilgi aldıkJannı ve bunun ardından YSK'nin karanna itiraz edeceklerini belirtti. Karayalçın, YSK'nin karannın şaşırtıcı olduğunu savunarak, bu duruma üzüldüğünü söyledi. DTP Genel Başkanvekili Önder Günay da, karann haksız olduğunu ve itiraz edeceklerini söyledi. Günay, partinin kongre ve teşkilatlanmasında bir sıkıntı olmadığını savundu. Istanbul İ nrversitesi (1Ü) Rektörü Prof. Dr. Kemal AlemdaroğhTnun tezinin çahnu olduğuna dair iddialaıia ilgili basın açıklaması yapüklan ve 19 Arahk Hayata Döniiş OperasyonıTnun yddönümünde düzenlenen bir etkinliğe kankhklan için haklannda soruşnırma açılan 42 öğrenci tdare Mahkemesi'ne itiraz başMirusu yapn. Soruşnırma boyunca okula girmeleri ihnyati tedbir karan ile yasaidanan öğrenciler dün önce İÜ İkbsat Fakühesi önünde toplanarak merkez kampusun araç girişine kadar yürüdüler. Öğrenciler burada okula ahnmayan arkadaşlanna yemekhaneden getirdikleri tabldot yenıekleri verdfler. Arkadaşlanna destek vermek için açıklama yapan öğrenciler, "Gayri meşru bir biçimde haklan gasp edflen arkadaşlanmızı destekbyonız. Onlan okula almayan. üniversiteyi şirkeüeştirmeye çahşan nhniyrt parçalanana kadar her türhl soruşturma terörüne ve baskıya karşuı mücadelemiz devam edecektir" dediler. Hep birükte halay çeken öğrenciler «Eğitim hakkmuz engellenemez"', "Soruşturmalar, tuhıklamalar, baskılar bizi yıkhramaz", "Soruşnırmalar geri ahnsnT sloganlan attılar. Oğrencüer daha sonra ihtiyati tedbir karannın iptali için Yenibosna'daki İdare Mahkemesi'ne itiraz başvurusunda buhındular. (ALPER TURGUT) Seçim yasasma veto Cumhurbaşkanı hesabı bozdu ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Cumhurbaşkanı Ahmet Nec- det Sezer, 340 beldeyi köy haline getiren ve Denizli'de bazı beledi- ye ve köyleri merkeze bağlayan iki yasayı "seçim yasası değişikliği ni- teliğuıde" olduğu gerekçesiyle TBMM'ye iade etti. Sezer'in Bazı Belediyelerin Kal- dınlması Hakkında Yasa'nın iade ettiği geçici 1. maddesi, nüfusu 2 binin altında olan belediyelerin tü- zeUdşiliklerinin, 27 Mart 2004 gü- nünde kalkması, bu yerlerin aynı adla köye dönüşmesi ve buralar- da belediye yerine köy tüzelkişi- liği organlannın seçihnesini öngö- rüyordu. Sezer. iade gerekçesinde anayasanın 67. maddesinin, seçim yasalannda yapılan değişiklıkle- rin, yürürlüğe girdıği günden baş- layarak 1 yıl içinde yapılacak se- çimlerde uygulanmayacağını ku- rala bağladığını anımsattı. Sezer şu görüşleri dıle getirdı: "Seçimlerie doğrudan ilgili olan düzenleme- nin,3 aysonra yapılacak seçimler- de uygulanması olanakh kıhnmış- ör. Bu içeriğiyle, yasanın geçici 1. maddesinin seçimİerledoğrudanil- gili olduğu veseçim yasası değişik- liği niteliginde buhınduğu görül- mektedn-." Sezer, 5026 sayılı Ba- zı Belediye ve Köylerin Denizli Be- ledıyesı'ne Kahlmasına tlışkin Ya- sa'nın geçici 3. maddesinı de ay- nı gerekçeyle iade etti. DSİ Müdürü Eroğlu îstanbul, Petkim Müdürü Mutlu ise Gaziantep'ten aday adayı AKPTi adaylar isfifaya başladı HaberMerkezi-DSl Genel Mü- dürü Veysel Eroğlu, AKP'den Îs- tanbul Büyükşehir belediye başkan aday adayı olduğunu açıkladı. Îstan- bul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolan Müdürü Muharrem Er- gül de, 28 Mart yerel seçimlerinde AKP'den Beykoz Belediye Baş- kanlığı'na aday olacağını belirterek görevınden istifa etti. Petkim Ge- nel Müdürü Mustafa Mutlu da AKP'den Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday ol- mak için görevinden istifa etti. DSİ Genel Müdürlüğü'nde dü- zenlediği basın toplantısında Baş- bakan RecepTayyip Erdoğan'abir- çok kez teşekkür eden Eroğlu, Îs- tanbul sevdalısı olarak hizmette bulunmak için görevinden istifa et- tiğını belirtti. Eroğlu, "1994'teki şevide tstanbul'a bizmetetmekiçin îstanbul Büyükşehir Belediye Baş- kanhğı'na AKP'den aday okhığu- mu ilan ediyorum. Mevladan dile- ğim, son nefesime kadar özeflfldets- tanbul ve Türkiye'ye hizmet nasip etsin" dedi. Istanbul'da AKP'nin ilk resmi aday adayı olan Eroğ- lu'nun, başka ilden de aday göste- rilebileceği belirtiliyor. Belediye başkan adayı olmak is- teyen Erğül ise Îstanbul Büyükşe- hir Belediyesi ŞehirTiyatrolan'nda 1996-1998; 2000-2002 ve 2002- 2004 yıllannda üç dönem müdür- lükyaptı. Ergül'ündöneminde Şe- hir Tiyatrolan, Ümraniye Sahnesi açıldı. Muammer Karaca Tiyatro- su, Şehir Tiyatrolan'nın sahneleri arasına katıldı. Atakent'te açılacak bir sahnenin çalışmalan başlatıldı. Şehir Tiyatrolan, bilet satışından rezervasyonuna ve oyunlarhakkın- da internet üzerinden bilgi erişimi- ne kadar birçok alanda teknolojik olanaklarla buluştu. 14 mülki amir aynldı tçişleri Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre, Merkez Valileri Be- hiç Çelik, Ertuğrul Dokuzoğlu. Personel Genel Müdürlüğü Daıre Başkanı HasanTürkoğhı, Mahal- li Idareler Genel Müdürlüğü Da- ire Başkanı Veysel Tiryaki, Mül- kiye Başmüfettişi MehmetÇetin, Hukuk Müşavıri MesutSankaya, Karacabey Kaymakamı Mevlüt Kurban. Gediz Kaymakamı AB Nazım Bakıoğlu, Bursa Valı Yar- dımcısı Mehmet Demir. Konya Vali Yardımcısı Nadi Kıhnçars- lanj Çankın Vali Yardımcısı Kad- ri Oner^ Denizli Vali Yardımcısı Orhan Oztürk, îstanbul Vali Yar- dımcısı Celal Dinçer, Adana Vali Yardımcısı Ramazan MangaloğJu da 28 Mart 2004 tarihınde yapıla- cak mahalli idareler genel seçi- minde aday olmak üzere görevle- rinden istifa ettiler. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Erzurum'da HIV virüsü taşıyan Ukraynalı kadını teşhir eden Er- zurum Valisi Mustafa Malay yap- tıklan için şunlan söylüyor: "Suç- luyu teşhir etmek heryerde var. Bu kadın zaten fahişeliği meslek edinmiş. Ülkesinden kalkmış gel- miş, buralarda fuhuş yapıyor. In- sanlar, biz açıklamasaydık nasıl tedbiralacaklardı?" Erzurum Em- niyet Müdürü Tahsin Demir ise gelen tepkiler üzerine şu açıkla- mayı yapıyor: "O arkadaşlann bir gafleti. Böyle bir talimat verme- dik. Ayakta durması diye bir du- rum olmaması gerek. Arkadaş- lann unutkanlıklan. Kasıtlı birdu- rumyok. Bu türkadınlaıia müca- deleye devam edeceğiz." Vali Mustafa Malay'la, Emniyet Müdürü Tahsin Demir'in açıklama- lan birbirini tutmuyor. Vali, "Kadı- nı biz teşhir ettirdik" diyor ve bu- nun doğru olduğunu savunuyor. Emniyet Müdürü ise, anlaşılan Emniyet Genel Müdürlüğü'nden gelen uyanlar üzerine geri adım atıp yanlış bir iş yapıldığını belirt- 'Bu Kadm Zaten Fahişe...' mek ihtiyacını hissediyor. Bu arada Ukraynalı kadınla iliş- kiye giren ve test yaptıran erkek- lerin fotoğraflan ise gözleri kapa- tılarak, isimleri gizlenerekyayım- lanıyor. Bir kadının AIDS hastalı- ğı nedeniyle teşhir edilmesi tar- tışması, Hürriyet gazetesinin yap- tığı habercilik yoluyla kamuoyu- na mal oldu, iyi de oldu. Bu ko- nu etik açısından, toplum sağlığı açısından tartışılmalı, bu tür ko- nularda ne gibi önlemler alınma- sı gerektiği konunun uzmanlann- ca bir sonuca ulaştınlmalı. Buraya kadar söylenecek bir şey yok. Asıl tartışılması gereken valinin sözlerinde ifadesini bulan yönetim anlayışı. Ne diyor: "Suç- luyu teşhir etmek heryerde var." Neresinden tutsan sakat bir an- layış. Mustafa Malay acaba han- gi okul mezunu? Siyasal Bilgiler Fakültesi mi, Hukuk Fakültesi mi? Her iki okulda da okutulan en te- mel hukuk anlayışlanndan birisi, herhangi bir olay nedeniyle yaka- lanan kişiye, mahkeme tarafın- dan kesin hüküm verilene kadar sanık denir. Suçlu ise hükmü ke- sinleşen kişidir. Ikinci olarak, "Sanıkteşhiredi- lir" anlayışı, Türkiye'deki emni- yet sisteminde çok uygulanan bir yöntemdir ve çağdışı olduğu için terk edilmiştir. Hatırlarsınız, eski- den "komünistler", "bölücüler", "teröristler" yakalandı diye basın toplantılan yapılırdı. Suç unsuru olarak da sanıklann yanına kitap- lar konundu. Bu uygulamadan hu- kuk dışı olduğu için vazgeçildi. Çünkü yakalanan kişilerle ilgili polisin mahkemeyi etkileyecek böyle birgirişimde bulunması hu- kuka aykırıydı. Tabii vali ve emniyet müdürü bu sözünü ettiğimiz gelenekler- den geliyorlar. Hatta onlann an- layışına göre; onlar suçlulan ya- kalıyor, mahkemeler serbest bı- rakıyordu. Halbuki, hukukagöre yakalanan kişiler suçlu değil sa- nıkb. Onlar böyle bir aynmı bile bil- meyecek, ya da kabul etmeyecek kadar kendi hükümlerini kendile- ri vermek istiyorlardı. Onlann is- tediklerinin yapıldığı yer hukuk devleti değil polis devletiydi. O kadın fahişeyse, onunla iliş- ki kuran erkekler acaba hangi ka- tegoriye giriyordu? Erkek ege- men anlayışa göre, böyle ilişkiler- de suç ve günah kadına aitti, er- kekler ise normal erkeklik fonk- siyonlarını yerine getirmiş sayılı- yorlardı. Evli bir erkeğin bir baş- ka kadınla para vererek ilişki kur- masında eğer bir suç varsa, bu yalnızca kadının suçu mudur? "Ülkesinden kalkmış gelmiş, buralarda fuhuş yapıyor" sözü- nün arkasında kaba bir erkek an- layışı yatmıyor mu? Bu kadın uzayda mı bu işi yapıyor? Herkes bilirki, paraylacinsel ilişki erkek- lerin tercihlerinden birisidir. Er- keklerin, erkekliklerini gösterdi- ğini düşündükleri bu tercihler, er- kek egemen bu dünyada son de- rece normal kabul edilir. Birçok yerde himaye görür, bazı erkek- ler de bu işlerden para kazanır. Pa- ranın bir kısmı kadına giderse bir kısmı örgütleyen erkeğe ve buna göz yuman yetkililere gider. Ka- dın pazariamak, belli koruma ve çıkarilişkileri içinde yürütülen bir ticari faaliyettir. Bu faaliyerte her- kes, kadından bir şey elde etme- ye bakar. "Fahişe" sözcüğü bile, yüzyıl- lann erkek egemen anlayışının yarattığı bir aşağılamayı içinde banndınyor. Halbuki bu ilişkinin bir tarafı da erkektir. O ise böyle bir ilişkiden aşağılanmak bir yana övünç duyuyor. Bu anlayış böyle sürdüğü sü- rece, dünyanın yansı olan kadın- lar üzerindeki cinsel baskı orta- dan kalkmayacaktır. GLOBALpOLtTtKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Annus Horribilis ABD'de büyüme hızı üçüncü üç aylık dönemde yüzde 8.7'ye vurdu. Yıl boyunca toplam yüzde 24'ten fazla yükselen borsada "ayılar" kış uyku- suna yattı. "Teröre karşı savaşta" da önemli ba- şanlar var Irak işgal edildi, Saddam yakalandı. ABD güçlerine yönelik saldırılar günde ortalama 30'dan 15'e geriledi. Bunlara bakarak 2003'ün Bush için iyi geçtiği söylenebilir. Beyaz Saray ve muhafaza- kâr yayın organlan bu izlenimi yaymaya çalışıyor- lar. Halbuki 2003, sunulmayaçalışılanın aksine bir annus horribilis (çok kötü bir yıl) oldu! Ekonomik toparlanma (mı?) Bush yönetimi iktidara geldikten sonra elinde pat- layan ekonomiye, resesyonun fazlalıklan temizle- mesine, dünya ekonomisindeki ABD talebine bağ- lı dengesizligin biraz olsun düzelmesine yardımcı olacak bir soğukkanlılıkla yaklaşamadı. Aksine, paniğe kapıldı. Büyük çaplı vergi indirimleriyle, as- keri harcamalarla resesyonu yanda kesti. Böyle- ce 1990'larda oluşan en önemli çarpıklıklar, kapa- sitefazlası sorunu, hane halkı ve şirket borçlan bü- yümeye devam etmekle kalmadı, kamu borçlan da hızla arttı. Ayrıca, özel tüketimi finanse eden gayrimenkul piyasası köpüğüyle, cari açık büyümeye devam ederken, buna bir de bütçe açığı eklendi. Ikinci, ABD'ye yönelik, özel yabancı sermaye hareketle- ri (borçlar) duraklayarak yerini, Çin, Japonya gibi devletlerin doları desteklemek için yaptıklan ope- rasyonlarda verdikleri kredilere bıraktı. Ama dolar yine de 2003'te ortalama yüzde 16 geriledi, cefe- risparibus, 2004'te de gerilemeye devam edecek gibi görünüyor. Bu yüzden, 2003'ün en önemli tartışma konu- lan, ABD'de ekonomik toparianmanınsürmesiha- linde daha da bozulmaya devam edecek denge- lerin, büyüyecek sorunlann yanı sıra, Asya'nın, özellikle Çin'in dünya ekonomisinde önemli bir lo- komotif olarak yükselmeye başlamasına, dolar dö- neminin kapanmakta olup olmadığına ilişkindi. Yıl sonuna doğru birçok ekonomist iki soruya özel- likle dikkat çekmeye başladılar: Iç kaynaklara da- yanmayan bir ekonomik büyüme daha ne kadar finanse edilebilir? Bu büyüme ilerledikçe kaçınıl- maz olarak genişleyecek cari açık ve bütçe açığı karşısında dolann çöküşü engellenebilir mi? özellikle siyasi sonuçlan açısından çok önemli bir sorun daha var: ABD'de ekonomik büyüme yeni iş yaratamıyor; ileri teknoloji alanında, ABD şir- ketleri özellikle vasıflı işlerde, ucuz iş gücü alanla- nna göç ediyortar, böylece işsizlik, "beyaz yakalı- lar"arasındaartmayadevam ediyor. L.A. Tlmes'ın aktardığına göre iş aramayanlar (tutuklular hariç) ve eksik istihdam edilenler de katıldığında işsizlik oranı rahatlıkla yüzde 10'a yaklaşıyor. Amerikan sos- yal güvenlik sisteminin ve polis örgütünün mali kaynaklan böyle bir işsizlik oranının getirdiği top- lumsal sorunlarta baş edebılecek bir konumdan çok uzak. Bu, geçen aylarda güçlenen, ordunun iç gü- venlik sorunlanna bulaştırılması egilimini de açık- lar sanırım. Imparatorluk köpüğü Bush yönetiminin 2003 yılındaki dış politika ba- şarılarıysa George Soros'a göre adeta bir borsa köpüğüne benziyor f'Tne Bubble of American supremacy", Atlantic Monthly, Arahk). Soros, Ne- ocon'lan çıldırtan (örneğin: "George Soros maybe a nut case, but he's still dangerous" Wall Street Journal, 29/12) yorumunda, dış politikanın, bir bor- sa köpüğü gibi illüzyona dayanarak şiştiğini, Irak'ta bir başannın bu köpüğü daha da şişireceğini, da- ha büyük bir felakete yol açmaması için, köpüğün acilen söndürülmesi gerektığini savunuyordu. Soros haklı: ABD 1950'den bu yana ilk kez dün- ya kamuoyu önünde bu kadar yalnız, müttefikle- riyle arası bu kadar açık. Irak'ta Saddam yakalan- dıktan sonra Tikrit bölgesinde direnişte bir durak- lama olsa bile geçen haftasonu çok kanlı geçti. Işgalin, faşist Latin Amerika diktatörlerinin yöntem- lerini benimseye başlamış olmasıysa aynca ibret verici: Irak'ta direnişi bastırmak için, sivil halka yönelik şiddetin arttırılması bir yana, artık "ölüm mangalannın" da kullanılmaya başladığını göste- ren kanıtlar var. Bir süredir Irak haberlerinde, so- kaklarda kafası siyah kar başlıklı, üniforması rüt- besiz, silahlı adamlar göruyoruz. The Indepen- dent'dan Robert Fisk de bu adamların eski Ba- asPartililehinfazettiğiniyazıyor, "Bunlarkim"di- ye soruyordu. 2003 ABD'nin hegemonyasının za- yıflamaya, bunu restore etme çabasının ise her- kese çok pahalıya mal olmaya devam ettiğini ka- nıtlayan bir yıl oldu. Korsakoff hastaları için gösteri EzOenlerin Sosj-aBst Patformu (ESP) iheleri, ölüm orucu eviemi >aparken VVernicke Korsakoff hastalığına yakalandddan için tahliye edilen tutuklu ve hükümlüJerin. sağlam raponi)la tekrar cezaev lerine konulnıasını protesto etti. F tipi cezaevterindeki tecrit uygulamalannı protesto etmek için başlaraklan ölüm orucunda hafizalannj \itiren tutuklu ve hükünüülerin AdH Tıp Kurumu'nun raporuyla serbest bırakıldığını anımsatan ESP üyesi Hüİ>a Gerçek, "AKP hükümetinin değiştirdiği Adli Tıp Kurumu kadrolan arnk hasta insanlara sağlam raponi vermeye başladı. Bu 19 Arahk'tan sonra ikinci cezaevi kıyımi olacakor. Aynı dönemde D tipi cezaevJerinin açılması tesadüf değildir" dedi. 90 gimlük ölüm orucu e\ lemi sonrası VVernicke Korsakoff'a yakalanan Başak Otiu da " Yaşadıklannun büyök bölümünü haürtayamıyorum. Bedenen ve fıziken wr koşullar altında yaşıyoruz" diye konuştu. Cerrahpaşa"daki Adii Tıp Kurumu önünde gerçekleştirien eylem, alınan geniş gflvenlik önlemleri arasınüa sona erdi. ( HlLAL KÖSEV
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle