Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 ARALIK 2003 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
İzmihlâl
FUTBOLU bilenler, bilmekle kalmayıp felsefesini
yapanlar karar verdiler ki, Türk futbolunun son on yıl-
d a pariayan yıldızı brten yılla birtikte sönüşe geçmiş-
t i r Onümüzdeki yıl, onlara göre, bu sönüşün noktala-
rıacağı bır dibe vuruş yılı olacaktır.
Olmasın diye oturup dua etmek mi gerekir, yoksa
düşünüp bir şeyler yapmak mı?
Cumhuriyetin yıldızı bakımından da biraz öyie değfl
mi? Son aylarda olupbitenler sekseninci yılda bile tam
toir kötümserlik havası estirdi. Yerel seçimlerin sonuç-
lan, şimdilik görünebilen durumuyla, bu havayı daha
d a yoğunlaştırabilirve "cumhuriyetin sonugeldi" söz-
leri en cumnuriyetçi ağızlarda da doiaşmaya başlar.
m Ohalde?
• stiklal Marşı'nın prozodi bozukluğu MehmetÂkifin
• şiirindeki tümceleri parça parça ettiği için, güfte söz-
lerinin gerisindeki anlamı ve sözcüklerin bağlantısını
sezmek kolay degildir. Hece kesintileri, ikinci krtadaki
"hilâk ve helâl" sözcükleriyle "celâl ve istiklâl" arasın-
daki düşünce çizgisinin inançtan kalkarak savaşma-
sonuçta bağımsızJığa vanşındaki sesli uyumu bo-
zaı.
llginçtir, aynı sözcüklerÂkif in on krtalık şiirindeki son
cıtada yeniden sahneye çıkmıştır. Yalnız, öbürierinden
iarklı olarak beş mısralı olan o kıtada "izmihlâr alır "ce-
â/"in yerini.
Ama, sözcüğün hüzünlü anlamını tersine çeviren,
îlumlu, kararlı ve azimli bir kapsam içinde: "Ebediyen
lana yok, ırkıma yok izmihlâl!" der Akif.
Osmanlıcanın Arapça kökenli "izmihlâl" sözü, "yok
olup gitme, yeryüzünden silinme" anlamına ge-
Ir. Istiklal Marşı'nın ilk Meclis'te kabul edildiği günleri
düşünürseniz, öyle bir sözün böyle bir marş güftesi-
ne niçin girdiğini anlamak kolaydır: Yıl 1921 ve "ma-
Kis talih"'m ne yöne dönecegi henüz tam belli olma-
\an aylar. Yok oluşu kabullenmeyip "Hakkıdır, hürya-
şamış bayrağımın hürhyet" diyenler ile Mütareke Mat-
buatı'nın yenilgiye boyun eğmiş işbiriikçi kalemlen1
ça-
tşmaktadır.
Bugün, "Kemalist Cumhuriyetin namazını kılarak
bambaşka nitelikli bir İkinci Cumhuriyet'in doğumunu
razıriayanlar gelecek yıllara dönük kendi beklentileri-
nn herkesçe benimsenmesi için görünürdeki kötüm-
seriiği gelen yıla da yaymak isteyebilirier.
Kendi iyimserliklerini daha da abartarak, sahip ol-
auklan kudretten fazlasını vehmederek, karşılannda-
k dağınıklığı dönülmez ve döndürülmez bir yenilginin
belirtisiymiş gibi göstererek.
Oysa, öyle dibe vuruşlar vardır ki, bir bakarsınız Arş'a
değecek yükselışlerin de başlangıcı oluvermişler.
Yeni yılı böyle karşılamak ve gidişi tersine çevirmek
gerekmez mi?
Demokrasi, Birey ve Felsefe
Eğitimin yeni baştan düzenlenmesini ve bu yeni eğitimde
felsefenin mutlaka yer almasını önemli görüyorum.
Prof. Dr. Bedia AKARSU
ÜMRANİYE 2. ASLÎYE HUKUK MAHKEIVIESİ
:OU2 11 •"" Esas- 2003 645 Karar
Da\acı Alı Koç \ekılı tarafından da\alı Gûlzade KCH; alevhı-
ne mahkememızde açılan boşanma davasında venlen karar u>a-
nnca. Davalı Gulzade Koç'un teblıgata sanh açık adresının tes-
pıt edılemedığınden dava dılekçesımn gazete rlanı joluvla teb-
lığ edıldığınden. \ukanda esas \e karar numarası >azılı ve
03.10.2003 tanhınde \enlmış olan kararda. dasacının açmjş ol-
duğu boşanma davasının terk nedenı ıle kabulüne karar \enldıği
hususu teblıg olunur 17.12.2003 Basın. 64964
T
oplumumuzda
60 yıldan beri
üzerinde tartı-
şılan, eleştirilen
Cumhuriyet ve özlenen
demokrasi kavramlanna
yeniden bir göz atmakta
yarar var. Dünyada ilkin
İö 5. yüzyılda Yunan si-
telerinde karşımıza çıkan
demokrasi halkın egemen
olduğu, yurttaşlann yö-
nettiği bir devlet biçimi.
Demokrasi ve Cumhuri-
yet sözcük anlamıyla
eşanlamlı sözcükler. Yu-
nanca demokrasi (demos-
kratos) halk erkliği, .Arap-
ça Cumhuriyet, Latince-
siyle res-publica yine halk
erkliği anlamınageliyor;
çeşitli anlamlar ve uygu-
Iamalarla günümüze de-
ğin gelmiş hemen her ül-
ke hatta çeşitli partiler
kendilerini cumhuriyet
ya da demokrasi olarak
nitelemişler, ama herbiri
birbirinden farkh uygula-
mışlar. Şunu da baştan
belirtmek gerek diye dü-
şünüyorum: Gerçek bir
demokrasi, üısan hakla-
nna sonuna kadar saygı-
lı, eşitlikçi, özgürlükçü
laik bir demokrasi uygu-
lamast, dünyanın bugün-
kü durumu göz önünde
rutulduğunda, daha ol-
dukça uzak görünüyor.
Cumhuriyet, devlet yö-
nerimi anlamına geliyor-
du başlangıçta, kamusal
olanı. siyasal toplumu
karşılıyordu; günümüz-
de ise halkın oylanyla se-
çilmiş temsilcilerle yö-
netilen devlet biçimi ola-
rak anlaşılır genelde, ulus
egemenliğine dayanan bir
devlet düzeni olarak ka-
bul edilir. Cumhuriyetin
ilkesi seçimdir, demok-
rasi ile özdeşleşmiştir bu
bakımdan. Montesquieu
"Yasalaruı Ruhu" adlı
kitabında "Cumhumet-
te egemen güç halk oldu-
ğuna göre bu bir demok-
rasdir" diyordu (II, II).
Atatiirkdel930'daAfet
Hanım'a yazdırdığı
"YtottashkBügüerP ki-
tabında "demokrasi flke-
sinin en çağdaş, en akılcı
uygulayımınısağtavanyö-
netim biçimi cumhuriyet-
tir" der (Çağdaş Y. Ist.
1989; s. 38). Cumhuri-
yette kamu yaran önce-
liklidir. Bireysel girişim-
lere de yer verilir, ama
öncelik kamu yarandır,
sosyal adaleti temel alır,
özel girişimin yapama-
yacağı işleri devlet üze-
nne alabilir. Oysa demok-
rasilerde "bireysellik"
önem kazanır, her çeşit
görüşe de yer vardır.
Cumhuriyet özel çıkar-
lan, kâr etmeyi değil, ka-
muyu düşünür. Kısaca:
Öcisinde de halk egemen-
liği söz konusu, ama uy-
gulama farklıdır. Birin-
de temel birey, ötekinde
kamudur, kamu yaran-
dır, toplumun yaran ön-
celiklidir. Demek ki de-
mokraside birey, cumhu-
riyette toplum öne çıkı-
yor, ama her iki durum-
da da birey vetoplumiliş-
kisi aynı biçimde önem
kazanıyor. Ama asıl
önemli olan, her iki du-
rumda da halk söz konu-
su olduğuna göre, ister
demokrasi olsun, ister
cumhuriyet, yönetim bi-
çiminin temelini kuran
halkın, bireylerin yetiş-
tirilmesidir. Toplum bi-
reylerden kurulu olduğu
gibi, bir birey olma da
ancak toplum içinde ge-
lişir, toplum içinde ger-
çekleşebilir. Burada top-
lumun da topluluktan (ce-
maat) farkh olduğunu,
demokrasilerin ancak top-
lumda ortaya çıkabilece-
ğini ve yaşayabileceğini
vurgulamamız gerek.
Toplum, aralannda ilişkı-
nin duygusal bağlarla de-
ğil, hukuksal düzenleme-
lerle kurulmuş olan bi-
linçli bireylerden ve ara-
lannda karşılıklı görevler
bulunan kişilerden kuru-
lu bir toplumsal varlık.
Topluluk (cemaat) ise
üyeleri birbirine duygu-
sal bağlarla bağlı, duy-
guian ve düşünceleri bağ-
lı olduğu topluluğun ru-
hu ile sınırlanmış ve o
toplulukla bütünleşmiş
insanlann olusturduğu bir
toplumsal küme. Burada
tek insanın istencı, bağlı
olduğu örgürün istenci-
nin dışına çıkamaz. Oy-
sa birey olma herhangi
bir otoriteye bağlı olma-
dan kararlannı kendi ve-
rebilmektir. Birey olmak
insanın kendi olması, ken-
dinin bilincine varması
demektir. insanın kendi
akiı, kendi deneyimleri,
kendi görgüleriyle karar
verebilmesi demektir. Bi-
rey, özgür istenci ile, öz-
gürce tavır alabilmesiyle
toplumsal olaylar içinde
yer alabilir. Böyle birey-
lerden kurulu bır toplum-
da insanlar artık kul ol-
maktan çıkmış, buyruk-
lan yerine getiren kullar
değil, birer yurttaş olmuş-
lardır. Bundan dolayı bi-
rey olma ancak toplum
içinde olanaklıdır. însan
bireysel varlık olduğu ka-
dar toplumsal varhktır ay-
nı zamanda. Toplumun
gelişmesi de bireysellik-
le toplumsallığın iyi dü-
FASHIOri
zenlenmiş olmasına bağ-
lıdır Bu da toplumdaki
insanlann gerçek birer
birey olmalanyla, yani
sürü içinden biri olarak
değil de, özgür birer kişi
olmalanyla olanakh. Öz-
gür bireylerin yetişebile-
ceği ortam da demokra-
si ile yönetilentophımlar-
dır. Birey ancak temeli
laüdik olan demokratik
birtoplumda gelişme ola-
nağını buhır. Bunu da sağ-
layacak olan laik bir eği-
timdir.
Eğitim Birliği Yasası
daha 1924'te kabul edil-
diği ve laik eğitimiii zo-
runlu olduğu anayasa-
mızda yer aldığı halde
bugün ülkemizde gerçek
anlamıyla laik bir eğitim
uygulaması olduğu öne
sürülebilir mi?
Düşünen insan~
80 yıllık Cumhuriyet
tarihimize bir göz atarak
kısaca demokrasimizin
nasıl bir gelişme çizgisi
gösterdiğini anımsatmak
istiyorum. 1. Dünya Sa-
vaşı yenilgisi ile Osman-
h dönenıinin kapanma-
sından sonra üç buçuk yıl
savaşarak bağımsızhğı-
mızı kazandık ve 29 Ekim
1923'teTürkiyeCumhu-
riyeti 'ni kurduk.
Bağımsızlık savaşını
niçin verdik, niçin birbi-
ri ardına devrimleri ger-
çekleştirdik. Boyun eğen
değil, düşünen insanlar
yetiştirilmesini istiyordu
Atatürk ve halkımız. Top-
lumumuzun çağdaş uy-
garlık düzeyine eriştiril-
mesi için insanlanmızın
kul olmaktan çıkanlıp bi-
rer yurttaş yapılmas», ni-
telikli birey yetiştirilme-
si gerekiyordu. Türk in-
sanının kendi kimliğini
kazanması gerekiyordu.
Bunun için devrimler bir-
birini izledi; yazı devri-
mi ile birlikte okuma yaz-
ma seferberliği başlatıl-
dı. Millet Mektepleri,
Halkevleri açıldı. Türk
Dil Kurumu, Türk Tarih
Kurumu kuruldu. Eğitim
seferberliği yanında dil
seferberliği gerçekleşti-
rildi. Üniversite reformu
yapıldı, Konservatuvar-
lar, Köy Enstitüleri ku-
ruldu. 15 yıl içinde dün-
yanın hayranlığını kaza-
nan bir üUce haline geldi
Türkiye Cumhuriyeti.
Ama her devrim karşıtla-
nnı da birlikte ortaya çı-
kardığı gibi, Atatürk'ün
ölümünden sonra su yü-
züne çıkan karşıdevrim
harekeri 1946'dademok-
rasiye geçmemizle bir-
likte daha bir ivme ka-
zandı. 1947'de Köy Ens-
titüleri kapatıldı ve yeri-
ne Îmam-Hatip Okullan
açıldı. 1932'de açılmış
olan Halkevleri 1951 'de
kapatıldı. Demokrat Par-
tieliylel960"ta"Tahki-
kat Komisyonu" kurma-
ya kadar vardırdıklan tu-
rumlanyla özlemle iste-
dikleri demokrasi zorba
biryönetime dönüşmüş-
tü artık. 21 Mayıs 1960
DevTİmi'nibüyükbircoş-
ku içinde sevinçle karşı-
ladı daha önceleri aydın-
hk günler yaşayan halkı-
mız. Ne yazık ki 3-5 yıl
sonra halkın uyanmasını
istemeyen çıkar çe\Tele-
ri yeniden harekete geç-
tiler ve karşıdevrim hare-
keti bu kez adım adım
ılerleyerek 1980'lerde do-
ruğa erişip bugünlere ge-
tirdi Türkiyemizi. De-
mokrasi bahanesi ile (de-
mokrasiyi araç olarak
gördüklerini saklamadan)
Aydınlanma Devrimi ile
kazanılmış olan Türk ulu-
su kimliğini yeniden yok
etmek ve yerine tslam-
ümmet kimliğini koy-
maktır istedikleri kimi-
lerinin. Varlığını yıllarca
savaştıktan sonra Aydın-
lanma ile kazanan bir top-
lumda özgür bireylerin
yerini şimdi tarikatlann
koşullanmış insanlan alı-
yor ve gittikçe çoğalıyor-
İar; toplumun yerini de
cemaatler alıyor. Cema-
atler içinde özgür ve ki-
şilikli, kendinden sorum-
lu bireyleryetiştirilmesi-
nin olanaksız olduğunu
bilmıyorlar mı? Cemaat-
lerde birey yoktur. çünkü
birey olmak özgür olmak-
tır, oysa cemaatlerde in-
sanlann özgür istençleri
yok edilmiş, topluluk ru-
hu içinde eritilmiştir is-
tençlen de, kimlikleri de.
Son günlerde fmam-Ha-
tıp Okullanna birtakım
haklar vererek yeniden
genişletmek, Kuran kurs-
lannı bütün Türkiye'ye
yaymak yolundalar; Tür-
kiye Cumhuriyeti 'nin ge-
leceği için son derece teh-
lıkeli olan bu tutum ke-
sınlikle önlenmelidir. Ço-
cuklara anlamadığı bir
dılde eğitim yapılması
nerede görülmüştür, ne-
den Kuran"ı Türkçe ola-
rak okutmazlar da Kuran
kurslanna gerek görür-
ler? Aynca birtakım tari-
katlarda çocuklara ve
gençlere birtakım düşün-
celertelkin ediliyor, söy-
lenenlerin doğruluğuna
inandınlıyor.
Sonunda özgür birkim-
lik oluşturulamıyor. Oy-
sa özgürlük demokrasi
yonetimi ile de sıkı sıkı-
ya bağlı.
Demokrasi özgür ka-
falı, kendinden sorumlu,
sorumluluk yükJenmesi-
ni bılen, kendine güve-
nen, olaylar karşısında ta-
vır takınabilen özgür yurt-
taşlar gerektirir.
Daha çocuk yaşta dili-
ni bılmediği, anlamadı-
ğı bir kutsal kitabı ezber-
leyerek yetiştirilmeye ça-
hşılan bir insanda, bıra-
kuı özgür olmayı, sağlam
bir kafa kalır mı dersi-
niz? Daha fazla vakit yi-
tirmeden eğitimcilerin
seslerini yükseltmeleri-
nin, eğitim sisteminin ye-
niden laik düzene dönüş-
türülmesi için gereken
önlemlerin alınmasının
gerekli olduğu inancın-
dayım. Eğitimin yeni baş-
tan düzenlenmesi ve bu
yeni eğitimde felsefenin
İcesinlikle yer almasını
önemli görüyorum. Ni-
çin felsefenin, hatta bü-
tün toplumumuz için ge-
rekli olduğunu bundan
sonraki yazımda ele ala-
cağım.
Cumhurtyej
kitap kulübü
Sevgili Kitap Kurtlan!
Sizın için hazırladığınıız hediye
paketlerini görmeden sevdiklerinize
yılbaşı hediyesi almayın.
PENCERE
İki Bir Numara
Türkiye'de iki adet bir numara var... ı
Birinci bir numara icranın başı:
Tayyip Erdoğan..
İkinci bir numara:
Ömer Dinçer... ,
Çünkü 'Bir Numaralı Bürokrat...'
Erdoğan Başbakan..
Dinçer, Başbakanlık Müsteşan..
Türkiye bu ikisine emanet!.. ~ '•'•-
•
Başbakan RTE, Başbakan olmadan önce, din-
ci siyaset edebiyatına girecek nice nutuk atmıştı;
ama, en çok akılda kalan şu ünlü manzumedir:
"Camiler kışlamız
Kubbeler miğferimiz
Minareler süngümüz
Müminler askerimiz"
RTE Başbakan olduktan sonra "Ben artık o in-
san değilim, değiştim" anlamına gelen laflar etmiş-
ti; ama, bu işlerin içyüzünü ve perde arkasını bi-
lenler ne diyorlardı:
- Takıyye yapıyor..
GerçekteAKPiktidarınınbirnumaralısıhepkuş-
kuyla izleniyordu; 'icraat'ına da bakılırsa 'takıyye'
yaptığı açıktı.
Yine de RTE'ye kapıyı açık bırakmak çoğu kişi-
nin işine geliyordu.
Derken 'İkinci Bir Numara' gündemegirdi..
ömer Dinçer.
Başbakanlık Müsteşan..
Bir numaralı bürokrat..
Devletin en önemli noktasındaki kilit adam..
Ne diyordu:
"- Iktidara geimek, yolun sonu değil, yeni bir baş-
langıçtır. Iktidara gelince yapılması gerekenlerbit-
miş gibi düşünülürse, Islam ıktidara geliş aracı gi-
bi kullanılmış, istismar edilmiş gibi olur. Iktidara ge-
lince, tüm dünya Müslüman olsa da, düşmanlara
karşı Cıstünlük sağlansa da, Müslümanlık kavgası
münkire, harama ve kötüye karşı devam eder."
Vay.. Vay.. Vay..
'İkinci Bir Numara'n\n bağnazlığı, yobazlığı, sof-
talığı ne Suudi Arabistan'da bulunur, ne Iran'da.'..
•
Işin ilginçyanı ne?..
Başbakanlık Müsteşan -ki bir numaralı bürokrat-
tır- takıyye kuşkusunu da açıkça ortadan kaldın-
yor...
Gazetecılerin önünde açık seçik yazdıklarını sa-
vunuyor; Başbakan Tayyip Erdoğan kadar strate-
ji ya da taktik bilmiyor İkinci Bir Numara', takıy-
yeyi de bir yana itiyor ve diyor ki:
"- Yazdıklanm, Türkiye ve dünyadaki gelişme-
ierle doğruianıyor."
Ne denir böylesine?..
Gözü kara mürteci!..
•
Ne var ki gözü kara mürteci takıyye yapanlardan
daha dürüst sayılmaz mı?..
"Bir Numaralı Bürokrat" amacını, hedefini, öz-
lediği rejimi dosdoğru söylediği için öteki dinciler-
den daha namusludur; "Hele şu laik devleti ele ge-
çirelim, sonra yapacağımızı yaparız" diyenlerden
aynlıyor, zamirini daha başlangıçta ortaya koyuyor...
Aşkolsun!..
KutlanzL
'İki Bir Numara' medyamıza, dincilerimize, nu-
maracı cumhuriyetçilerimize, mütareke basınımı-
za, gözü kapalı iyi niyetlilerimize helal olsun...
Çok değerli
eşim-babamız-dedemiz
HÜSEYİN TALAYOGLU
aramızdan ayrılışının
13. senesine girsek de
Sen her zaman yanımızdasın
Seni çok özledik...
Seni seviyoruz...
Seni hiç unutmadık...
Eşi: Münevver Talayoğlu
Çocuklan: Sultan-Mehtap-Şenay-Gönül
Damaöan: Vahap-A/iekber-Alinza-Erkan
Torunlan: Cansu-Ceyda-Hüseyin-Ozan-Cem
BAŞSAĞLIĞI
Sevgili hocamız, dost insan, değerli bilim insanı
Prof. Dr.
AYDIN AKGERMAN
27 Aralık 2003'te vefat etti.
Texas A&M Üniversitesi
Kimya Mühendisliği
College Station öğrencilerine,
ailesine ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz.
Sıla Çednkaya - Halit Üsten
YILBAŞI GECESI
2G:DO'DEN İTİBAREN CNBC-E KAHRAMAN LARIN DAN YILBAŞI MACERALARI
23:DD KYLIE MINDGUE 24:GD VICTDRIA'S SECRET FASHIDN SHDW
Çünkü En Güzel Hediye Kiîaptır.
tstiklal Cad. Zambak Sok. No:4 D:l (Fransız Konsolosluğu Yam)
Beyoğhı / İSTANBUL Tel: 0212 252 3S 81-82
Türkiye GazetecilerCemıyeti'nin yayınladığ/ günlük
BizimGaıete
Ölke sorunlanna ilişkin raporlanyla, araştırmalanyla,
köşe yaalanyla, tarafsız habertenyle SMI toplumlann gazetesi.
Düzenli okumak için abone ofun. Tel: 0.212.51108 75