Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 7 KASIM 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Karatepe'den
ABO'ye kilim
• OSMANİYE(AA)-
Osmaniye'nın Kadirh
ilçesine bağlı Karatepe
köyünde tamaınen çiçek
ve ağaçiardan elde
edilen boyalarla boyanan
ve yünden dokunan
"KLaratepe kilimleri"
sipanş üzerine
yurtdışına gönderiliyor.
IVIF Gürcistan'a
yardım edecek
• TtFLİS(AA)-
Uluslararası Para
Fonu'nun(IMF)
Gürcistan'daki temsilcisi
Jonathan Dunn, bu
ülkeye yardım için
ellerinden geleni
yapmaya hazır
olduklannı bildirdi.
Barakadan
çıkan sağhk
• ANTALYA(AA)-
Antalya'da Pekşen
kardeşlerin, temizlik
maddeleri üretımi ıçin
sıfir sermaye ile bir
barakada kurduklan
Levent Kımya Ticaret
AŞ, yurtdışına açılarak
Rusya'da yatınm
yapmaya başladı.
Güngör Pekşen,
Rusya'da 3 bin
metrekare kapalı alanı
olan tesislerde 2 milyon
dolar yatınmla üretime
başladıklannı ıfade etti.
Gülom
markalaşıyor
• İSTANBUL(AA)-
Gülom Tekstil, Polonya
ve Macaristan blucin
pazannda lider markalar
arasuıda yer alan
Redstar ile ABD ve
Rusya'ya da girmeyi
hedefliyor. Redstar
markasınm üreticisi
Gülom Tekstil'in
Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Nedim
Özbek, halen 49 ülkede
Redstar markasmı tescil
ettirdiklenni \urguladı.
HSBCkart
kullanımından
memnun
• İSTANBUL(AA)-
HSBC Bank Kart
Yönetimi Grup Başkaru
Fazıl Bener, vergi
ödemesi, telefon,
elektrik faturalan gibi
tekrar eden ödemelerde
kredi kartı kullanımına
yönelik Maliye
Bakanlığrnın
çalışmalarına da destek
verdiğıni aktardı.
Anlaşmazlıklann keskinleşmesi, deri sektöründe flıar patlamasına yol açtı
Deride ongünde üç fuar• Fiyatlar, tarihler ve
sektörün dinlenmediği
gerekçeleri yeni fuarları
gündeme getirdi. Şimdi
biri sektörün en eskisi
Uluslararası Deri
Günleri olmak üzere, 10
gün içinde üç ayn fuar
düzenlenecek.
OLCAYBÜYÜKTAŞ
Bu yıl 13'üncüsü düzenlene-
cek olan Uluslararası Deri Fu-
an, sektörde ciddi anlaşmazlık-
lann da su yüzüne çıkmasına
neden oldu. Fuar gelirlerinin
paylaşımı ile başlayan, ücret-
ler, tarihler ve özellikle sektör
temsilcilerinın dinlenmediği
gerekçelen, sektörde fuar pat-
lamasına yol açtı. Şımdi biri
sektörün markalaşma ve ulus-
lararası pazarda önemlı bir yer
edinmesinde en büyük paya sa-
hip Uluslararası Den Günleri
olmak üzere, toplam üç fuar
düzenlenecek. Ezgi Ajans, TÜ-
YAP Beylikdüzü'nde düzenle-
diği Uluslararası Deri Günle-
ri'nin (UDG) yanı sıra 8-10
Ocak 2004 tarihlerinde Golden
Horn adıyla yeni bir fuar daha
düzenleyecek.
Sektörde faaliyet gösteren
dernek ve vakfın önavak oldu-
Fuarahğın kolay bir iş olmadığuu anlatan Seydali GöneL, hedef pazarlann ta-
nınması gerektiğini, bunun için de kamu kuruluşlan gibi "Bu yîl ihale ettim"
deyip ilk yıl düzenlenen fuardan büyük bir beklentiye gjrikmeyeceğini sö>1edL
ğu diğer fuar ise 15-17 Ocak'ta
Dünya Ticaret Merkezi'nde
gerçekleştirilecek.
Den sektöründe yaklaşık 20
yıldır faaliyet gösterdiğini, ilk
kez yabancı dilde yayınlar çı-
kararak ve deri üriînlerinin en
büyük pazan konumundaki ül-
kelenn başta havaalanlan ol-
mak üzere tanıtıma yönelik ça-
lışmalar yaptığını anlatan Ezgi
Ajans Başkanı Seydali GöneL
bazı dernek ve sektörel kuru-
luşlann fuar alanlannı kendı
yandaşlan ve egolannın tatmi-
ni için kullanmaya başladığını
dıle getirdi.
Sektörel refcabet yok
"Yaşananlar normal bir re-
kabetin sonucu olsaydı normal
karşüanırdL Ama sektörel siya-
setçilerin her şeye hükmedip
yönlendirme istekleri söz konu-
su" diyen Gönel, fuann ticari
bir iş olduğunu ve şirketlerin
yarar sağladığı sürece kaüldı-
ğını vurguladı. Anlaşmazlığın,
Deri Vakfı'nın, UDG'nin tüm
gelirleri ve hukuksal haklanna
dönük isteklerini karşılamadı-
ğı için çıktığını anlatan Gönel,
"20 yıldır bu sektördeyim. Fu-
ann başan kazanması için çok
uğraşüm. Şimdi de deride mo-
da ve marka olunması için eü-
mizden geleni yapryoruz. Evet,
fuarda belli kazanımlanmız
oluyor ama bunlan > ine sektö-
re yaünyoruz. Dünyada ilk kez
bizim üİkemizde deri tasanm
yanşmalan yapüıyor. Sektöre
tasaruncı ve nıoda kazandın-
yoruz. Bunlar sektörel ve küM-
rel vergidir" dedi.
Bütünlük sağladık
Türkiye Deri Vakfı tarafın-
dan oluşturulan Fuar Komitesi
Başkanı SaduDah Sipahioğhı,
niçin yeni bir fuar düzenlendi-
ği sorusunu, fuarlann amaçla-
nm ticari çıkar sağlamak ola-
rak özetledikten sonra, sektöre
katma değer kazandırmak iste-
diklerinı dile getirdi.
Sektörde, birliktehareketet-
mezlerse kalkınamayacaklan-
nı söyleyen Sipahioğlu, "Fuar-
lar derneğin mi sektörün mü,
burada fuarlar sektöre zarar
verir bale gelmiştL Düzenleyen
kuruluş, sektör temsilcilerini
dinlemiyor, kendi kafasına gö-
re hareket ediyordu. Fiyatian
da yüksekti" dedı. Ezgi
Ajans'ın bir tekele dönüştüğü-
nü anlatan Sipahioğlu, yeni bir
tekel oluşturmamak için CNR
değil fuar şirkeri olarak RDF'yi
tercih ettiklerini belirtti.
20 bin metrekarelık alanın
tamamnıa yalanımn satıldığun
dile getiren Sipahioğlu, fuara
Rusya'dan 300 konuğun ulaşım
ve konaklama masraflannın da
karşılanarak davet edildığını
ifade ettı.
Şirketin yıl sonu hedefi satışlarda yüzde 35'lik artış
Mudo mdirnııi sürecek
BAŞAKSEZEN
Yeni yıla da bir dizi indirim ve hediye
kampanyası ile girmeyi planlayan Mudo,
hedefine füketiciyi memnun ederek
ulaşmayı amaçhyor. Bu yıh, geçen yıla
oranla yüzde 35 fazla satışla kapatmayı
hedefleyen Mudo mağazalannda, 11 Kasım
2003 tarihinden itibaren geçerli olmak
üzere başlatılan indirim kampanyası yeni
riudooutlet
^ııağazalarmdl
özel, ihraç
fa/Jası kumaş
vc ipliklcrdcn
tasarianan
üninler de
sabşa
sunuluvor.
sezonun tüm modellerini kapsıyor ve 50
milyona kadar varan indirimleri içeriyor.
Kazaktan pantolona, monttan atkıya,
gömlekten eteğe yeni sezonun tüm
ürünlerini kapsayan indirimler bayram
öncesı alışverişleri için önemli bir firsat
olarak sunuluyor.
Mudo'nun 2004 yılında da tüketici
memnuniyetine yönelik kampanyalarmı
sürdüreceğini belirten mağazacılık bölümü
yetkilileri, sezon başından beri en iyi fiyat
sloganıyla yola çıkan Mudo'nun,
müşterilenne dünya modasmı en uygun
fıyatlarla sunmaya devam edeceğini
söylediler. Bu ilke doğrultusunda yeni yılda
da sezonun en yeni ürünleri, yine uygun
fiyatlarla Mudo müşterilerinin beğenisine
sunulacağmı kaydeden yetkihler, 2003 yıl
sonu rakamlannm yüzde 35 oranında
arttınlmasmm hedeflendiğini belirttiler.
Üç çeşlt mağaza
Mudo'nun 14'ü Istanbul'da, 11 'i tstanbul
dışında bulunan mağazalan 90 m2 ile 4 bin
m2 arasında değişim gösteriyor.
Mağazalarm kendi içlerinde City,
marka ve konsept mağazalan olarak üçe
aynldığını söyleyen Mudo yetkilileri,
City Mağazalan'nda. 1000 m2 ve
üzerinde olan Mudo'da bulunan tüm
marka ve ürün çeşitlerinin satışa
sunulduğu yerler olduğunu belirttiler.
Marka Mağazalan'nın öncelıklı olarak
Mudo Collection marka ürünlerinin
satışa sunulduğu mağazalar olduğu
belirtilirken Concept Mağazalan'nm ise
Mudo Concept marka ürünler ve az sayıda
tekstil ürünlerinin sarışa sunulduğu
mağazalar olduğu ifade edildi.
30üyeden 28i onayladı
Türkiye OECD'nin
ihracatesasını reddetâ
OSMANÇUTSAY
FRANKFURT - Ekonomik
tşbirliği ve Kalkınma Teşkila-
h (OECD) tarafından önceki
gün karara bağlanan yeni "th-
racat Garantisi EsasİarT An-
kara'dan kırmızı kart gördü. 30
OECD üyesinden 28'inin
onayladığı yeni esaslara Irlan-
da çekince koyarken Türkiye
bu yeni kriterleri kabul etme-
yeceğini bildirdi. _ ^ ^ _ _
Yeni esaslara gö-
re ihracat garantisi
veren kredi kurum
ve kuruluşlan. 10
milyon dolan aşan
ihracat projelerinı
"çevre kirtiliği ve
sosyal duyaruhk"
açısından da dene-
time tabi tutacak.
Buna göre, ihracat ~ ~ " " " " "
projeleri kategorilere aynlacak
ve bunlann içinde özellikle
tehlikeli bulunanlar "A Kate-
gorisT başlığı altında toplana-
rak yayımlanacak. Böylece ih-
racat garantisi için karar veri-
lip kredi sağlanmadan önce ka-
muoyu bilgilendirilmiş olacak.
Yeni esaslann, ihracat kredi-
leri üzerinden birçok kuşkulu
ve sakıncah projenin yeniden
mercek altına alınmasını sağ-
layabileceğine dikkat çeken
sektör uzmanlan, kısmi bir
• Özellikle
Bakû-Ceyhan
petrol boru
hattının, yeni
durumdan
olumsuz
etkilenmesinden
korkuluyor.
saydamlık beklentisi içinde.
Uzmanlar, Dünya Bankası
ve bölgesel kalkınma bankala-
nnın, kendi yönergelerine da-
yanarak bu ölçütlerin üzerin-
den atlanmasını kolaylaştırabi-
leceğıne inanıyor. Böyle istis-
nalar üzerinden OECD esasla-
nnın gündem dışı bırakılması
mümkün görülüyor. Hem ken-
dısi ihracat kredileri veren,
hem de yabancı yatınmlara ye-
^ _ ^ _ nialanlaraçan Tür-
kiye'nin bu yeni
koşullardan rahat-
sız olduğu uzun sü-
redir biliniyordu.
Yabancı yatınmcı-
lar, Türkiye'ye ya-
tınm için kredi
ararken bu projele-
rin "insan haldan
ve azmhklar gibi
konulan olumsuz
etkilemeınesi konusunda" ya-
pılan uyanlan Ankara'ya da
aktanyordu. Tartışmah Ilısu
Barajı çerçevesinde, bu konu-
da ciddi sorunlar ortaya çık-
mıştı. Batı Avrupa, Ilısu Bara-
jı'nın "kurulacağı bö^ede ya-
şayan Kürt azuüığuı koşullan-
nı ohımsuz etküe>eceği" görü-
şünü uzun süre gündeminde
tutmuştu. Şimdi ise özellikle
Bakû-Ceyhun petrol boru hat-
tının OECD esaslanna "kur-
ban gftmesmden" korkuluyor.
ÖR ÜŞ / AZtZ ÇELtK Kristal-lş Sendikası Eğitim Dairesi Müdürü
AB Komisyonu Türkiye 2003 llerteme
Raporu'nun siyasal sorunlara ilişkin bö-
lümleri yoğun tartışmalara yol açarken
diğer bölümleri; özellikle de sendikal ve
sosyal haklara ilişkin bölümü pek yankı
yaratmadı. Oysa 1998'den bu yana bü-
tün ilerleme raporlannda ülkemizdeki
sendikal ve sosyal haklara ilişkin eksik
veyasaklareleştirilmekte, sendikal hak-
lann eksiksiz tanınması ve uygulanma-
sı gereğine vurgu yapılmaktadır.
Ilerleme raporunun demokratikleşme
süreci ile ilgili temel yaklaşımı kâğıt üze-
rinde yapılan değişikliklerin uygulama-
yayansımadığı şeklindedir. Ilerleme ra-
poru şu değerlendirmeyi yapıyor "Kimi
olumlu gelişmelere rağmen reformlar
uygulamada sınıriı etkiler yarattı. Şim-
cfı/e kadar uygulama yavaş ve ağır ak-
s&kaidı". Rapor, "Ayinesiiştirkişininla-
fa bakılmaz" deyişiyle özetlenebilir. Bu
durum sendikal ve sosyal haklar açısın-
dan fazlasıyla geçerlidir. Çünkü sendikal
h^klar alanında hem uygulamadan hem
de anayasa ve yasalardan kaynaklanan
ciddi sorunlar, vartığını koruyor.
AKP hiçbir adım atmadı
Raporun sendikal ve sosyal haklarla
ilçıli bölümlerinde geçen yıl olduğu gibi
ögütlenme. toplusözleşme ve grev hak-
kna ilişkin sınıriamalara dikkat çekiliyor.
Yeni rapor, 2002 raporu gibi Türkiye'nin
"fksiksiz sendikal haklar" yönünde iler-
lenesi gereğinin altını çiziyor. Sendikal
huklar, AB uyum sürecinde siyasal kri-
Sendikal Haklarda lerleme Yok
terlerinin bir parçası olarak değerlendi-
rilmekte ve ilerleme raporunda Kopen-
hag kriterlerine uyum sürecinin değer-
lendirildiği sryası kriterler bölümünde ele
alınmaktadır.
AKP hükümeti sendikal haklar konu-
sunda hiçbir adım atmadı ve AB reform
paketlerinde sendikal haklara yer ver-
medi. Tam tersine geri adımlar attı. Hü-
kümet 2003 Temmuz ayında açıkladığı
yeni AB Ulusal Programı ile 2001 Ulusal
Programı'nda yer alan sendikal haklara
ilişkin hedefleri işveren örgütlerinin is-
temleri doğrultusunda budadı.
Uygulamada gerilemeler "
2001 Ulusal Programı'nda "sendikal
haklarta ilgili mevcutsınırlamalann göz-
den geçirilmesi.. hakgrevine imkân ta-
nıyacak şekilde anayasanın ilgili mad-
delennin gözden geçirilmesi ve sendi-
kal haklann 87 ve 98 sayılı ILO Sözleş-
meleri ve Avrupa Sosyal Şartı doğrul-
tusunda yeniden düzenlenmesi" hede-
fine yer venliyor ve "grevyasağının kap-
samınm darattılması, yüzde on yetki ba-
rajının kaldınlması ve kamu personeli-
nin sendikalaşma hakkı" tanınması ön-
görülüyordu. AKP hükümeti bu hedef-
leri yerine getırmek bir yana yeni Ulusal
Program'ın metninden de çıkarttı.
öte yandan uygulamada gerilemeler
yaşandı. Hükümet Temmuz 2003'te bir
lastik fabrikasındaki grevi "milli gûven-
liği tehlikeye attığı" gerekçesiyle ertele-
di. Kamu çalışanlannın "toplu görüşme"
sürecinde antıdemokratik davranmaya
devam etti. Raporun açıklandığı gün
KESK yöneticileri hakkında bir gösteri
nedeniyle 8 yıla kadar hapis istemiyle
dava açılmıştı ve sendikalaştığı için iş-
ten atılan Paşabahçe işçileri 40 gündür
fabrika kapısında bekliyordu.
Ilerleme raporu ülkemizin bütün bir
modern tarihine damgasını vuran de-
mokratikleşmeyle ilgili ikircimli ve kuş-
kucu yaklaş|mın henüz değişmediğini
gösteriyor. Üİkemizde "evef, ancak"
söylemi ile bir üst hukuk kuralı ile tanı-
nan bir hakkın bir alt hukuk kuralı ile iş-
lemez hale getirilmesinin sayısız örnek-
leri vardır. Orneğin, sendikalaşma ana-
yasal bir haktır. Ancak sendikalaşma ne-
deniyle yoğun işten çıkarmalar devam
etmektedir. Grev anayasal bir haktır. An-
cak uygulamada "milli güvenlik" gerek-
çesiyle hükümet tarafından ortadan kal-
dınlmaktadır. Türkiye, sendikalaşma ve
toplu pazariık hakkına ilişkin 98 sayılı
ILO sözleşmesini 1952 yılında imzala-
mıştır. Ancak 51 yıl sonra 2003 Ilerleme
Raporu'nda Türkiye'de toplu pazariık ve
örgütlenme hakkının yetersiz olduğu ve
işgücünün sadece yüzde 15'inin toplu-
sözleşme kapsamında olduğu vurgu-
lanmaktadır. Bu oranın pek çok AB ül-
kesinde yüzde 80-90 arasında olduğu
düşünülecek olursa üİkemizde sendikal
ve sosyal haklar alanındaki "ilerleme"
daha iyi anlaşılabilir.
Türkiye kısmen onayladı
Rapor, kamu çalışanlanna yönelik
sendikal engelleri; sendikalaşma yasak-
lan, toplusözleşme hakkının yokluğunu
ve grev yasağı ile işçi sendikalanna uy-
gulanan işkolu barajını eleştirmektedir.
flerleme raporu, "örgütlenme hakkı",
"toplu pazariık ve grev hakkına" ilişkin
Avrupa Sosyal Şartı hükümlerinin kabu-
lüne ilişkin hiçbir ilerleme olmadığını vur-
gulamaktadır. Avrupa (Konseyi) Sosyal
Şart, Avrupa Biriiği Kurucu Antlaşma-
sı'nın 136. maddesinde atıf yapılan sos-
yal haklara ilişkin temel bir kılavuz bel-
gedir. Avrupa Sosyal Şart, Insan Hak-
lan Avrupa Sözleşmesi'nin sosyal hak-
lar alanındaki tamamlayıcısı olarak ka-
bul ediliyor. Türkiye bu şartı pek çok te-
mel hükrnüne çekince koyarak kısmen
onaylamış durumda. Oysa aynı şartın
daha gelişmiş bir düzenlemesi olan
1996 Avrupa Sosyal Şartı (gözden ge-
çirilmiş) diğer aday ülkeler, Bulgaristan
ve Romanya tarafından kabul edilmiş
durumda. Türkiye, yeni sosyal şartı
(1996) ise henüz onaylamış değil. Rapor,
bu eksikliğin de altını çizmektedir.
Raporun saptadığı bir diğer gerçek-
se özellikle özel sektörde "sosyal diya-
log" yokluğudur. Rapora göre özel sek-
tör işletmelerinin pek çoğunda "sosyal
diyalog" söz konusu değil. "Sosyal di-
yalog" sosyal taraflann birbirlerini birer
sosyal olgu olarak tanımalan, özellikle
çalışanlann örgütlü varlığının tanınması
anlamına geliyor. Sosyal diyalog kavra-
mı AB'nin sosyal politika yaklaşımında
merkezi bir öneme sahiptir. Rapora gö-
re "özgür ve gerçek bir sosyal diyalog"
için yapılması gereken çok şey var. Ra-
por sosyal diyaloğun sadece özel sek-
tör açısından değil, devlet açısından da
sorunlu olduğunu vurguluyor. Üç taraflı
sosyal diyalog için kurulan Ekonomik ve
Şoysal Konsey'in yapısal yetersizlikJeri,
özellikle hükümetin konseydeki ezici ço-
ğunluğu nedeniyle önemsiz hale geİdi-
ğini vurguluyor.
Sendikal hak temel haktır
Türkiye'de "sosyal boyutsuz" bir Av-
rupa Biriiği arayışı içinde olan çevrelerin
ve bu konuda ipe un seren hükümetin
bir noktayı dikkatten kaçırmaması gere-
kiyor. Sosyal ve sendikal haklar, bütün
karşı girişimlere rağmen Avrupa Birli-
ği'nin müktesebatı içinde daha fazla yer
almaya devam ediyor. Nice 2000 zirve-
sinde kabul edilen AB Temel Haklar Şar-
tı, "Avrupa Biriiği Anayasa" taslağımn
temel haklar bölümünü oluşturuyor. Ve
bu şart, sendikal ve sosyal haklan temel
insan haklan olarak tanıyor.
azizcelik(a yahoo.com
İŞÇİMNEVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Spor ve Siyaset
UEFA'nın karannın, terör eylemlerinin kendisi
kadar olmasa da sokaktaki insanı sarstığı, dün bü-
tün bayram ziyaretleri, sokak konuşmalannın baş
gündemine oturması ile ortada. Her sınrftan, her
kültürden insanı sardığı için spor, günümüzdefut-
bol, siyasetin etkili aracı olarak kullanılmaktadır.
Insanlık tarihi diktatörlerin, dünyaya egemen ol-
mak isteyen güçlenn sporu nasıl etkili bir araç ola-
rak kullandıklarının sayısız örnekleri ile doludur.
UEFA'nın sporculann can güvenliklerinin tehdit
altında olduğu gerekçesi ile aldığı karar, sonuç
olarak Türkiye'yi, Istanbul'u terörün kol gezdiği
topraklar olarak ilan etme anlamında önemli,
bomba etkisi yaptı. Içimizdeki haksızlığa uğra-
mışlık, eziklik, isyan duygulannı besledi. Sonuç
olarak Istanbul'da patlayan bombalarda, kuralsız
düzenin kuralsız savaşlannda taraf olanlar, toprak-
lanmızı doğrudan tarafı olmadığımız savaşın ala-
nı yapmakta elbirliği yapmış gibiler..
Tetikçileıi bizden olsa da Istanbul'da patlayan
bombaiar, terörün eylemlerinin gerekçeleri ABD,
Israil işgal politikalan. Gelin görün ki terör, israil'e,
ABD yandaşlan, Ingiltere'ye yanıt vermek adına,
Istanbul'da bizi hedef alıyor. Sonra ABD, Irak iş-
galinde ABD'ye yandaşlık yapmış ülkeler, vatan-
daşlanna Tünkiye'ye gitmeme uyan kararlan alı-
yoriar. Yetmiyor, siyasetten uzak olması gereken
spor işin içine sokularak, UEFA kararı ile Türkiye,
Istanbul terörün kol gezdiği ülke ve şehir olarak
dünyaya ilan ediliyor.
Terör örgütleri besbelli eylemlerini gerçekleşti-
rebilecek taşeron terör örgütlerini kolayca bula-
bildikleri için Türkiye'yi savaş alanlannın kapsa-
mına alıyorlar. Daha ürkütücü bir başka gerekçe,
vatandaşlannın çoğu Müslüman olan Türkiye'de-
ki Cumhuriyet, laiklik rejimi, Atatürk devrimleri ile
kazanılmış yaşam biçiminin şeriat düzenine aykı-
n görülmesi. Türkiye'nin şeriat adına cihat alanı
ilan edilmesi, söz konusu düşünce ve terörist ey-
lemlerin ülkemizden önemli ölçülerde yandaş bu-
lup destek görmesi...
öte yanda Irak'ı, Afganistan'ı, Filistin toprakla-
nnı üstün askeri güçle işgal edebilen zengin ku-
zey cephesinin, kendi, tekelcı çıkarlan adına ya-
rattığı, sonra kendileri için de tehdit oluşturan te-
rör örgütleriyle baş edebilmek üzere, kuralsız dü-
zenin kuralsız savaş alanlannı topraklanndan uzak
tutmastratejileri..
Irak'ı işgal etmek kolay, Irak'ta işgalci olarak
kalmak zor olduğundan, her aşamada Türkiye'yi
işin içine bulaştıracak yollann aranıp bulunması,
denenmesi... Bizler, başımıza her terör belası bu-
laştığında, Batı'nın hem teröre kaynaklık yapan,
hem de sonunda bizi zor durumda bırakan politi-
kalan karşısında haksızlığa uğramanın, ezilmenin
isyanında daha ne kadar şaşınp kalacağız, ne za-
man akıllanacağız hiç bellı değil?
Başbakan Erdoğan, iktidarını zengin kuzey
cephesinin desteğine oturtmaya çalışırken, iktida-
nnı borçlu olduğu geçmişi, siyasal Islamla da kop-
mama çabasında. Istanbul'da patlayan bomba-
lardan sonra, çok daha fazla iki arada bir derede.
Hem iktidarının geleceğini Bush, Berlusconi,
Blair iktidarlarının desteğine bağlayacak, dedik-
lerini yerine getirecek, şahin poltikalarına aracı
olacaksın; hem de Islami terör örgütleri kendileri
nasıl bir dünya istediklerini, şeriat için cihat sava-
şı verdiklerini ilan etmişlerken Islami terör tanımı-
nın kanına dokunduğunu söyleyeceksin.
Gerçekten şeriat düzenine, bu düzenin özel ya-
şam alanından çıkarılarak siyasete alet edilmesi-
ne, Islamcılann ahlak dini ilkelerinden saparak te-
röre bulaşmalanna karşı ise, laik Türkiye Cumhu-
riyeti'nin seçimle iktidara gelmiş hükümetinin ba-
şı olarak, şeriat düzenini isteyenler ve bunun için
cihat ilan edenlerle arasına kesin çizgi çekmesi
gerek.
Şeriat düzenini geçerli kılmak isteyenler, cihadı
yol seçenler birey olarak terör örgütü üyesi olma-
salar, terör tetikçiliği yapmasalar bile suç ortağı ko-
numundadırlar. Bunun arası, aması yok. Erdoğan
Hükümeti, sadece bombardımanda suç ortaklığı
yapmış örgütler ve tetikçilerine karşı değil, siyasal
Islami yol seçmişlerin, Cumhuriyet, laiklik, insan
haklan, demokrasi değerlerini takıyye yaparak bu
anlamda kullanmak isteyenlerin tümüne karşı sa-
vaşım vermek, yollarını ayırmak konumunda.
Ne yazık ki iktidara geldikleri günden bu yana
izledikleri politikalar, iktidar uygulamalan yanında
tek başına "Islami terör tanımı kanıma dokunu-
yor" söylemi ile bile güven vermiyor. Türkiye'de-
ki siyasal Islamcılar, siyasi terör örgütleri her fır-
satta dinden, yoldan çıkmışlan yola getirmenin
görev alanlan içinde olduğunu ilan edip dururiar-
ken, Islam adına, şeriat düzenini geçerli kılmak
üzere cihat ilan edip dururlarken açık çelişkiye
düşüyor.
Islami terörün yaratıcısı, birinci elden sorumlu-
su ABD iktidan, Erdoğan'ın çok güvendiği Ingil-
tere'nin, Erdoğan'ın ricasını yok sayarak Türki-
ye'yi vatandaşları için tehlikeli bölge ilan etmele-
ri, UEFA'nın siyasete bulaştınlması, sorumluluk
boyutunda haksız kararlara isyan etmek, ne ya-
zık ki bir işe yaramıyor. Türkiye'nin terör bataklı-
ğına açık koşullarını ortadan kaldırmıyor..
sonerıg cumhuriyetcom.tr
Pamukçuya çifte bayram
• İZMtR (Cumhuriyet Ege Biirosu) - Dünya
pamuk fıyatlannnı giderek yüksehnesi, pamuk
üreticilerine çifte bayram sevinci yaşatıyor. îzmir
Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul
Yemişçi. fıyatlann yükselmesi ile gelecek yıl
daha fazla pamuk ekileceğını ve ıthalata
bağımldığnı azalacağını söyledi. îki sezon önce
son 30 yılın en düşük seviyelerine inen dünya
pamuk fiyatlan, yeniden yükselişe geçti.
Yemişçi, tekstil ve konfeksiyon sektörlerimızin
en büyük silahı olan kaliteli Ege pamuğunun,
fiyatlardaki hızlı yüksehşle birlikte yeniden
gündeme geldiğini söyledi. Fiyat artışlannda 3
yıldır dünya mevsim sonu stoklannda görülen
azaknanuı da etkih olduğunu belirten Yemişçi,
önceki yıllarda 11 milyon balya olarak oluşan
dönem sonu stoklannın, 2004 yıh ağustos ayuıda
7 milyon balyaya düşmesinin beklendiğini dile
getirdi. Izmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı
Şadi Kanrcıoğlu pamuktaki fiyat arhşuıı; Çin'in
2004 ithal kotalanru arttırma talebine, ABD'de
geçen hasat dönemi öncesindeki kasu-galarla
rekoltenin düşmesine, dünya stoklannın yan
yanya azahnasına bağladı. ,- ->