23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 7 KASIM 2003 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 Karatepe'den ABO'ye kilim • OSMANİYE(AA)- Osmaniye'nın Kadirh ilçesine bağlı Karatepe köyünde tamaınen çiçek ve ağaçiardan elde edilen boyalarla boyanan ve yünden dokunan "KLaratepe kilimleri" sipanş üzerine yurtdışına gönderiliyor. IVIF Gürcistan'a yardım edecek • TtFLİS(AA)- Uluslararası Para Fonu'nun(IMF) Gürcistan'daki temsilcisi Jonathan Dunn, bu ülkeye yardım için ellerinden geleni yapmaya hazır olduklannı bildirdi. Barakadan çıkan sağhk • ANTALYA(AA)- Antalya'da Pekşen kardeşlerin, temizlik maddeleri üretımi ıçin sıfir sermaye ile bir barakada kurduklan Levent Kımya Ticaret AŞ, yurtdışına açılarak Rusya'da yatınm yapmaya başladı. Güngör Pekşen, Rusya'da 3 bin metrekare kapalı alanı olan tesislerde 2 milyon dolar yatınmla üretime başladıklannı ıfade etti. Gülom markalaşıyor • İSTANBUL(AA)- Gülom Tekstil, Polonya ve Macaristan blucin pazannda lider markalar arasuıda yer alan Redstar ile ABD ve Rusya'ya da girmeyi hedefliyor. Redstar markasınm üreticisi Gülom Tekstil'in Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nedim Özbek, halen 49 ülkede Redstar markasmı tescil ettirdiklenni \urguladı. HSBCkart kullanımından memnun • İSTANBUL(AA)- HSBC Bank Kart Yönetimi Grup Başkaru Fazıl Bener, vergi ödemesi, telefon, elektrik faturalan gibi tekrar eden ödemelerde kredi kartı kullanımına yönelik Maliye Bakanlığrnın çalışmalarına da destek verdiğıni aktardı. Anlaşmazlıklann keskinleşmesi, deri sektöründe flıar patlamasına yol açtı Deride ongünde üç fuar• Fiyatlar, tarihler ve sektörün dinlenmediği gerekçeleri yeni fuarları gündeme getirdi. Şimdi biri sektörün en eskisi Uluslararası Deri Günleri olmak üzere, 10 gün içinde üç ayn fuar düzenlenecek. OLCAYBÜYÜKTAŞ Bu yıl 13'üncüsü düzenlene- cek olan Uluslararası Deri Fu- an, sektörde ciddi anlaşmazlık- lann da su yüzüne çıkmasına neden oldu. Fuar gelirlerinin paylaşımı ile başlayan, ücret- ler, tarihler ve özellikle sektör temsilcilerinın dinlenmediği gerekçelen, sektörde fuar pat- lamasına yol açtı. Şımdi biri sektörün markalaşma ve ulus- lararası pazarda önemlı bir yer edinmesinde en büyük paya sa- hip Uluslararası Den Günleri olmak üzere, toplam üç fuar düzenlenecek. Ezgi Ajans, TÜ- YAP Beylikdüzü'nde düzenle- diği Uluslararası Deri Günle- ri'nin (UDG) yanı sıra 8-10 Ocak 2004 tarihlerinde Golden Horn adıyla yeni bir fuar daha düzenleyecek. Sektörde faaliyet gösteren dernek ve vakfın önavak oldu- Fuarahğın kolay bir iş olmadığuu anlatan Seydali GöneL, hedef pazarlann ta- nınması gerektiğini, bunun için de kamu kuruluşlan gibi "Bu yîl ihale ettim" deyip ilk yıl düzenlenen fuardan büyük bir beklentiye gjrikmeyeceğini sö>1edL ğu diğer fuar ise 15-17 Ocak'ta Dünya Ticaret Merkezi'nde gerçekleştirilecek. Den sektöründe yaklaşık 20 yıldır faaliyet gösterdiğini, ilk kez yabancı dilde yayınlar çı- kararak ve deri üriînlerinin en büyük pazan konumundaki ül- kelenn başta havaalanlan ol- mak üzere tanıtıma yönelik ça- lışmalar yaptığını anlatan Ezgi Ajans Başkanı Seydali GöneL bazı dernek ve sektörel kuru- luşlann fuar alanlannı kendı yandaşlan ve egolannın tatmi- ni için kullanmaya başladığını dıle getirdi. Sektörel refcabet yok "Yaşananlar normal bir re- kabetin sonucu olsaydı normal karşüanırdL Ama sektörel siya- setçilerin her şeye hükmedip yönlendirme istekleri söz konu- su" diyen Gönel, fuann ticari bir iş olduğunu ve şirketlerin yarar sağladığı sürece kaüldı- ğını vurguladı. Anlaşmazlığın, Deri Vakfı'nın, UDG'nin tüm gelirleri ve hukuksal haklanna dönük isteklerini karşılamadı- ğı için çıktığını anlatan Gönel, "20 yıldır bu sektördeyim. Fu- ann başan kazanması için çok uğraşüm. Şimdi de deride mo- da ve marka olunması için eü- mizden geleni yapryoruz. Evet, fuarda belli kazanımlanmız oluyor ama bunlan > ine sektö- re yaünyoruz. Dünyada ilk kez bizim üİkemizde deri tasanm yanşmalan yapüıyor. Sektöre tasaruncı ve nıoda kazandın- yoruz. Bunlar sektörel ve küM- rel vergidir" dedi. Bütünlük sağladık Türkiye Deri Vakfı tarafın- dan oluşturulan Fuar Komitesi Başkanı SaduDah Sipahioğhı, niçin yeni bir fuar düzenlendi- ği sorusunu, fuarlann amaçla- nm ticari çıkar sağlamak ola- rak özetledikten sonra, sektöre katma değer kazandırmak iste- diklerinı dile getirdi. Sektörde, birliktehareketet- mezlerse kalkınamayacaklan- nı söyleyen Sipahioğlu, "Fuar- lar derneğin mi sektörün mü, burada fuarlar sektöre zarar verir bale gelmiştL Düzenleyen kuruluş, sektör temsilcilerini dinlemiyor, kendi kafasına gö- re hareket ediyordu. Fiyatian da yüksekti" dedı. Ezgi Ajans'ın bir tekele dönüştüğü- nü anlatan Sipahioğlu, yeni bir tekel oluşturmamak için CNR değil fuar şirkeri olarak RDF'yi tercih ettiklerini belirtti. 20 bin metrekarelık alanın tamamnıa yalanımn satıldığun dile getiren Sipahioğlu, fuara Rusya'dan 300 konuğun ulaşım ve konaklama masraflannın da karşılanarak davet edildığını ifade ettı. Şirketin yıl sonu hedefi satışlarda yüzde 35'lik artış Mudo mdirnııi sürecek BAŞAKSEZEN Yeni yıla da bir dizi indirim ve hediye kampanyası ile girmeyi planlayan Mudo, hedefine füketiciyi memnun ederek ulaşmayı amaçhyor. Bu yıh, geçen yıla oranla yüzde 35 fazla satışla kapatmayı hedefleyen Mudo mağazalannda, 11 Kasım 2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere başlatılan indirim kampanyası yeni riudooutlet ^ııağazalarmdl özel, ihraç fa/Jası kumaş vc ipliklcrdcn tasarianan üninler de sabşa sunuluvor. sezonun tüm modellerini kapsıyor ve 50 milyona kadar varan indirimleri içeriyor. Kazaktan pantolona, monttan atkıya, gömlekten eteğe yeni sezonun tüm ürünlerini kapsayan indirimler bayram öncesı alışverişleri için önemli bir firsat olarak sunuluyor. Mudo'nun 2004 yılında da tüketici memnuniyetine yönelik kampanyalarmı sürdüreceğini belirten mağazacılık bölümü yetkilileri, sezon başından beri en iyi fiyat sloganıyla yola çıkan Mudo'nun, müşterilenne dünya modasmı en uygun fıyatlarla sunmaya devam edeceğini söylediler. Bu ilke doğrultusunda yeni yılda da sezonun en yeni ürünleri, yine uygun fiyatlarla Mudo müşterilerinin beğenisine sunulacağmı kaydeden yetkihler, 2003 yıl sonu rakamlannm yüzde 35 oranında arttınlmasmm hedeflendiğini belirttiler. Üç çeşlt mağaza Mudo'nun 14'ü Istanbul'da, 11 'i tstanbul dışında bulunan mağazalan 90 m2 ile 4 bin m2 arasında değişim gösteriyor. Mağazalarm kendi içlerinde City, marka ve konsept mağazalan olarak üçe aynldığını söyleyen Mudo yetkilileri, City Mağazalan'nda. 1000 m2 ve üzerinde olan Mudo'da bulunan tüm marka ve ürün çeşitlerinin satışa sunulduğu yerler olduğunu belirttiler. Marka Mağazalan'nın öncelıklı olarak Mudo Collection marka ürünlerinin satışa sunulduğu mağazalar olduğu belirtilirken Concept Mağazalan'nm ise Mudo Concept marka ürünler ve az sayıda tekstil ürünlerinin sarışa sunulduğu mağazalar olduğu ifade edildi. 30üyeden 28i onayladı Türkiye OECD'nin ihracatesasını reddetâ OSMANÇUTSAY FRANKFURT - Ekonomik tşbirliği ve Kalkınma Teşkila- h (OECD) tarafından önceki gün karara bağlanan yeni "th- racat Garantisi EsasİarT An- kara'dan kırmızı kart gördü. 30 OECD üyesinden 28'inin onayladığı yeni esaslara Irlan- da çekince koyarken Türkiye bu yeni kriterleri kabul etme- yeceğini bildirdi. _ ^ ^ _ _ Yeni esaslara gö- re ihracat garantisi veren kredi kurum ve kuruluşlan. 10 milyon dolan aşan ihracat projelerinı "çevre kirtiliği ve sosyal duyaruhk" açısından da dene- time tabi tutacak. Buna göre, ihracat ~ ~ " " " " " projeleri kategorilere aynlacak ve bunlann içinde özellikle tehlikeli bulunanlar "A Kate- gorisT başlığı altında toplana- rak yayımlanacak. Böylece ih- racat garantisi için karar veri- lip kredi sağlanmadan önce ka- muoyu bilgilendirilmiş olacak. Yeni esaslann, ihracat kredi- leri üzerinden birçok kuşkulu ve sakıncah projenin yeniden mercek altına alınmasını sağ- layabileceğine dikkat çeken sektör uzmanlan, kısmi bir • Özellikle Bakû-Ceyhan petrol boru hattının, yeni durumdan olumsuz etkilenmesinden korkuluyor. saydamlık beklentisi içinde. Uzmanlar, Dünya Bankası ve bölgesel kalkınma bankala- nnın, kendi yönergelerine da- yanarak bu ölçütlerin üzerin- den atlanmasını kolaylaştırabi- leceğıne inanıyor. Böyle istis- nalar üzerinden OECD esasla- nnın gündem dışı bırakılması mümkün görülüyor. Hem ken- dısi ihracat kredileri veren, hem de yabancı yatınmlara ye- ^ _ ^ _ nialanlaraçan Tür- kiye'nin bu yeni koşullardan rahat- sız olduğu uzun sü- redir biliniyordu. Yabancı yatınmcı- lar, Türkiye'ye ya- tınm için kredi ararken bu projele- rin "insan haldan ve azmhklar gibi konulan olumsuz etkilemeınesi konusunda" ya- pılan uyanlan Ankara'ya da aktanyordu. Tartışmah Ilısu Barajı çerçevesinde, bu konu- da ciddi sorunlar ortaya çık- mıştı. Batı Avrupa, Ilısu Bara- jı'nın "kurulacağı bö^ede ya- şayan Kürt azuüığuı koşullan- nı ohımsuz etküe>eceği" görü- şünü uzun süre gündeminde tutmuştu. Şimdi ise özellikle Bakû-Ceyhun petrol boru hat- tının OECD esaslanna "kur- ban gftmesmden" korkuluyor. ÖR ÜŞ / AZtZ ÇELtK Kristal-lş Sendikası Eğitim Dairesi Müdürü AB Komisyonu Türkiye 2003 llerteme Raporu'nun siyasal sorunlara ilişkin bö- lümleri yoğun tartışmalara yol açarken diğer bölümleri; özellikle de sendikal ve sosyal haklara ilişkin bölümü pek yankı yaratmadı. Oysa 1998'den bu yana bü- tün ilerleme raporlannda ülkemizdeki sendikal ve sosyal haklara ilişkin eksik veyasaklareleştirilmekte, sendikal hak- lann eksiksiz tanınması ve uygulanma- sı gereğine vurgu yapılmaktadır. Ilerleme raporunun demokratikleşme süreci ile ilgili temel yaklaşımı kâğıt üze- rinde yapılan değişikliklerin uygulama- yayansımadığı şeklindedir. Ilerleme ra- poru şu değerlendirmeyi yapıyor "Kimi olumlu gelişmelere rağmen reformlar uygulamada sınıriı etkiler yarattı. Şim- cfı/e kadar uygulama yavaş ve ağır ak- s&kaidı". Rapor, "Ayinesiiştirkişininla- fa bakılmaz" deyişiyle özetlenebilir. Bu durum sendikal ve sosyal haklar açısın- dan fazlasıyla geçerlidir. Çünkü sendikal h^klar alanında hem uygulamadan hem de anayasa ve yasalardan kaynaklanan ciddi sorunlar, vartığını koruyor. AKP hiçbir adım atmadı Raporun sendikal ve sosyal haklarla ilçıli bölümlerinde geçen yıl olduğu gibi ögütlenme. toplusözleşme ve grev hak- kna ilişkin sınıriamalara dikkat çekiliyor. Yeni rapor, 2002 raporu gibi Türkiye'nin "fksiksiz sendikal haklar" yönünde iler- lenesi gereğinin altını çiziyor. Sendikal huklar, AB uyum sürecinde siyasal kri- Sendikal Haklarda lerleme Yok terlerinin bir parçası olarak değerlendi- rilmekte ve ilerleme raporunda Kopen- hag kriterlerine uyum sürecinin değer- lendirildiği sryası kriterler bölümünde ele alınmaktadır. AKP hükümeti sendikal haklar konu- sunda hiçbir adım atmadı ve AB reform paketlerinde sendikal haklara yer ver- medi. Tam tersine geri adımlar attı. Hü- kümet 2003 Temmuz ayında açıkladığı yeni AB Ulusal Programı ile 2001 Ulusal Programı'nda yer alan sendikal haklara ilişkin hedefleri işveren örgütlerinin is- temleri doğrultusunda budadı. Uygulamada gerilemeler " 2001 Ulusal Programı'nda "sendikal haklarta ilgili mevcutsınırlamalann göz- den geçirilmesi.. hakgrevine imkân ta- nıyacak şekilde anayasanın ilgili mad- delennin gözden geçirilmesi ve sendi- kal haklann 87 ve 98 sayılı ILO Sözleş- meleri ve Avrupa Sosyal Şartı doğrul- tusunda yeniden düzenlenmesi" hede- fine yer venliyor ve "grevyasağının kap- samınm darattılması, yüzde on yetki ba- rajının kaldınlması ve kamu personeli- nin sendikalaşma hakkı" tanınması ön- görülüyordu. AKP hükümeti bu hedef- leri yerine getırmek bir yana yeni Ulusal Program'ın metninden de çıkarttı. öte yandan uygulamada gerilemeler yaşandı. Hükümet Temmuz 2003'te bir lastik fabrikasındaki grevi "milli gûven- liği tehlikeye attığı" gerekçesiyle ertele- di. Kamu çalışanlannın "toplu görüşme" sürecinde antıdemokratik davranmaya devam etti. Raporun açıklandığı gün KESK yöneticileri hakkında bir gösteri nedeniyle 8 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı ve sendikalaştığı için iş- ten atılan Paşabahçe işçileri 40 gündür fabrika kapısında bekliyordu. Ilerleme raporu ülkemizin bütün bir modern tarihine damgasını vuran de- mokratikleşmeyle ilgili ikircimli ve kuş- kucu yaklaş|mın henüz değişmediğini gösteriyor. Üİkemizde "evef, ancak" söylemi ile bir üst hukuk kuralı ile tanı- nan bir hakkın bir alt hukuk kuralı ile iş- lemez hale getirilmesinin sayısız örnek- leri vardır. Orneğin, sendikalaşma ana- yasal bir haktır. Ancak sendikalaşma ne- deniyle yoğun işten çıkarmalar devam etmektedir. Grev anayasal bir haktır. An- cak uygulamada "milli güvenlik" gerek- çesiyle hükümet tarafından ortadan kal- dınlmaktadır. Türkiye, sendikalaşma ve toplu pazariık hakkına ilişkin 98 sayılı ILO sözleşmesini 1952 yılında imzala- mıştır. Ancak 51 yıl sonra 2003 Ilerleme Raporu'nda Türkiye'de toplu pazariık ve örgütlenme hakkının yetersiz olduğu ve işgücünün sadece yüzde 15'inin toplu- sözleşme kapsamında olduğu vurgu- lanmaktadır. Bu oranın pek çok AB ül- kesinde yüzde 80-90 arasında olduğu düşünülecek olursa üİkemizde sendikal ve sosyal haklar alanındaki "ilerleme" daha iyi anlaşılabilir. Türkiye kısmen onayladı Rapor, kamu çalışanlanna yönelik sendikal engelleri; sendikalaşma yasak- lan, toplusözleşme hakkının yokluğunu ve grev yasağı ile işçi sendikalanna uy- gulanan işkolu barajını eleştirmektedir. flerleme raporu, "örgütlenme hakkı", "toplu pazariık ve grev hakkına" ilişkin Avrupa Sosyal Şartı hükümlerinin kabu- lüne ilişkin hiçbir ilerleme olmadığını vur- gulamaktadır. Avrupa (Konseyi) Sosyal Şart, Avrupa Biriiği Kurucu Antlaşma- sı'nın 136. maddesinde atıf yapılan sos- yal haklara ilişkin temel bir kılavuz bel- gedir. Avrupa Sosyal Şart, Insan Hak- lan Avrupa Sözleşmesi'nin sosyal hak- lar alanındaki tamamlayıcısı olarak ka- bul ediliyor. Türkiye bu şartı pek çok te- mel hükrnüne çekince koyarak kısmen onaylamış durumda. Oysa aynı şartın daha gelişmiş bir düzenlemesi olan 1996 Avrupa Sosyal Şartı (gözden ge- çirilmiş) diğer aday ülkeler, Bulgaristan ve Romanya tarafından kabul edilmiş durumda. Türkiye, yeni sosyal şartı (1996) ise henüz onaylamış değil. Rapor, bu eksikliğin de altını çizmektedir. Raporun saptadığı bir diğer gerçek- se özellikle özel sektörde "sosyal diya- log" yokluğudur. Rapora göre özel sek- tör işletmelerinin pek çoğunda "sosyal diyalog" söz konusu değil. "Sosyal di- yalog" sosyal taraflann birbirlerini birer sosyal olgu olarak tanımalan, özellikle çalışanlann örgütlü varlığının tanınması anlamına geliyor. Sosyal diyalog kavra- mı AB'nin sosyal politika yaklaşımında merkezi bir öneme sahiptir. Rapora gö- re "özgür ve gerçek bir sosyal diyalog" için yapılması gereken çok şey var. Ra- por sosyal diyaloğun sadece özel sek- tör açısından değil, devlet açısından da sorunlu olduğunu vurguluyor. Üç taraflı sosyal diyalog için kurulan Ekonomik ve Şoysal Konsey'in yapısal yetersizlikJeri, özellikle hükümetin konseydeki ezici ço- ğunluğu nedeniyle önemsiz hale geİdi- ğini vurguluyor. Sendikal hak temel haktır Türkiye'de "sosyal boyutsuz" bir Av- rupa Biriiği arayışı içinde olan çevrelerin ve bu konuda ipe un seren hükümetin bir noktayı dikkatten kaçırmaması gere- kiyor. Sosyal ve sendikal haklar, bütün karşı girişimlere rağmen Avrupa Birli- ği'nin müktesebatı içinde daha fazla yer almaya devam ediyor. Nice 2000 zirve- sinde kabul edilen AB Temel Haklar Şar- tı, "Avrupa Biriiği Anayasa" taslağımn temel haklar bölümünü oluşturuyor. Ve bu şart, sendikal ve sosyal haklan temel insan haklan olarak tanıyor. azizcelik(a yahoo.com İŞÇİMNEVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER Spor ve Siyaset UEFA'nın karannın, terör eylemlerinin kendisi kadar olmasa da sokaktaki insanı sarstığı, dün bü- tün bayram ziyaretleri, sokak konuşmalannın baş gündemine oturması ile ortada. Her sınrftan, her kültürden insanı sardığı için spor, günümüzdefut- bol, siyasetin etkili aracı olarak kullanılmaktadır. Insanlık tarihi diktatörlerin, dünyaya egemen ol- mak isteyen güçlenn sporu nasıl etkili bir araç ola- rak kullandıklarının sayısız örnekleri ile doludur. UEFA'nın sporculann can güvenliklerinin tehdit altında olduğu gerekçesi ile aldığı karar, sonuç olarak Türkiye'yi, Istanbul'u terörün kol gezdiği topraklar olarak ilan etme anlamında önemli, bomba etkisi yaptı. Içimizdeki haksızlığa uğra- mışlık, eziklik, isyan duygulannı besledi. Sonuç olarak Istanbul'da patlayan bombalarda, kuralsız düzenin kuralsız savaşlannda taraf olanlar, toprak- lanmızı doğrudan tarafı olmadığımız savaşın ala- nı yapmakta elbirliği yapmış gibiler.. Tetikçileıi bizden olsa da Istanbul'da patlayan bombaiar, terörün eylemlerinin gerekçeleri ABD, Israil işgal politikalan. Gelin görün ki terör, israil'e, ABD yandaşlan, Ingiltere'ye yanıt vermek adına, Istanbul'da bizi hedef alıyor. Sonra ABD, Irak iş- galinde ABD'ye yandaşlık yapmış ülkeler, vatan- daşlanna Tünkiye'ye gitmeme uyan kararlan alı- yoriar. Yetmiyor, siyasetten uzak olması gereken spor işin içine sokularak, UEFA kararı ile Türkiye, Istanbul terörün kol gezdiği ülke ve şehir olarak dünyaya ilan ediliyor. Terör örgütleri besbelli eylemlerini gerçekleşti- rebilecek taşeron terör örgütlerini kolayca bula- bildikleri için Türkiye'yi savaş alanlannın kapsa- mına alıyorlar. Daha ürkütücü bir başka gerekçe, vatandaşlannın çoğu Müslüman olan Türkiye'de- ki Cumhuriyet, laiklik rejimi, Atatürk devrimleri ile kazanılmış yaşam biçiminin şeriat düzenine aykı- n görülmesi. Türkiye'nin şeriat adına cihat alanı ilan edilmesi, söz konusu düşünce ve terörist ey- lemlerin ülkemizden önemli ölçülerde yandaş bu- lup destek görmesi... öte yanda Irak'ı, Afganistan'ı, Filistin toprakla- nnı üstün askeri güçle işgal edebilen zengin ku- zey cephesinin, kendi, tekelcı çıkarlan adına ya- rattığı, sonra kendileri için de tehdit oluşturan te- rör örgütleriyle baş edebilmek üzere, kuralsız dü- zenin kuralsız savaş alanlannı topraklanndan uzak tutmastratejileri.. Irak'ı işgal etmek kolay, Irak'ta işgalci olarak kalmak zor olduğundan, her aşamada Türkiye'yi işin içine bulaştıracak yollann aranıp bulunması, denenmesi... Bizler, başımıza her terör belası bu- laştığında, Batı'nın hem teröre kaynaklık yapan, hem de sonunda bizi zor durumda bırakan politi- kalan karşısında haksızlığa uğramanın, ezilmenin isyanında daha ne kadar şaşınp kalacağız, ne za- man akıllanacağız hiç bellı değil? Başbakan Erdoğan, iktidarını zengin kuzey cephesinin desteğine oturtmaya çalışırken, iktida- nnı borçlu olduğu geçmişi, siyasal Islamla da kop- mama çabasında. Istanbul'da patlayan bomba- lardan sonra, çok daha fazla iki arada bir derede. Hem iktidarının geleceğini Bush, Berlusconi, Blair iktidarlarının desteğine bağlayacak, dedik- lerini yerine getirecek, şahin poltikalarına aracı olacaksın; hem de Islami terör örgütleri kendileri nasıl bir dünya istediklerini, şeriat için cihat sava- şı verdiklerini ilan etmişlerken Islami terör tanımı- nın kanına dokunduğunu söyleyeceksin. Gerçekten şeriat düzenine, bu düzenin özel ya- şam alanından çıkarılarak siyasete alet edilmesi- ne, Islamcılann ahlak dini ilkelerinden saparak te- röre bulaşmalanna karşı ise, laik Türkiye Cumhu- riyeti'nin seçimle iktidara gelmiş hükümetinin ba- şı olarak, şeriat düzenini isteyenler ve bunun için cihat ilan edenlerle arasına kesin çizgi çekmesi gerek. Şeriat düzenini geçerli kılmak isteyenler, cihadı yol seçenler birey olarak terör örgütü üyesi olma- salar, terör tetikçiliği yapmasalar bile suç ortağı ko- numundadırlar. Bunun arası, aması yok. Erdoğan Hükümeti, sadece bombardımanda suç ortaklığı yapmış örgütler ve tetikçilerine karşı değil, siyasal Islami yol seçmişlerin, Cumhuriyet, laiklik, insan haklan, demokrasi değerlerini takıyye yaparak bu anlamda kullanmak isteyenlerin tümüne karşı sa- vaşım vermek, yollarını ayırmak konumunda. Ne yazık ki iktidara geldikleri günden bu yana izledikleri politikalar, iktidar uygulamalan yanında tek başına "Islami terör tanımı kanıma dokunu- yor" söylemi ile bile güven vermiyor. Türkiye'de- ki siyasal Islamcılar, siyasi terör örgütleri her fır- satta dinden, yoldan çıkmışlan yola getirmenin görev alanlan içinde olduğunu ilan edip dururiar- ken, Islam adına, şeriat düzenini geçerli kılmak üzere cihat ilan edip dururlarken açık çelişkiye düşüyor. Islami terörün yaratıcısı, birinci elden sorumlu- su ABD iktidan, Erdoğan'ın çok güvendiği Ingil- tere'nin, Erdoğan'ın ricasını yok sayarak Türki- ye'yi vatandaşları için tehlikeli bölge ilan etmele- ri, UEFA'nın siyasete bulaştınlması, sorumluluk boyutunda haksız kararlara isyan etmek, ne ya- zık ki bir işe yaramıyor. Türkiye'nin terör bataklı- ğına açık koşullarını ortadan kaldırmıyor.. sonerıg cumhuriyetcom.tr Pamukçuya çifte bayram • İZMtR (Cumhuriyet Ege Biirosu) - Dünya pamuk fıyatlannnı giderek yüksehnesi, pamuk üreticilerine çifte bayram sevinci yaşatıyor. îzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Yemişçi. fıyatlann yükselmesi ile gelecek yıl daha fazla pamuk ekileceğını ve ıthalata bağımldığnı azalacağını söyledi. îki sezon önce son 30 yılın en düşük seviyelerine inen dünya pamuk fiyatlan, yeniden yükselişe geçti. Yemişçi, tekstil ve konfeksiyon sektörlerimızin en büyük silahı olan kaliteli Ege pamuğunun, fiyatlardaki hızlı yüksehşle birlikte yeniden gündeme geldiğini söyledi. Fiyat artışlannda 3 yıldır dünya mevsim sonu stoklannda görülen azaknanuı da etkih olduğunu belirten Yemişçi, önceki yıllarda 11 milyon balya olarak oluşan dönem sonu stoklannın, 2004 yıh ağustos ayuıda 7 milyon balyaya düşmesinin beklendiğini dile getirdi. Izmir Ticaret Borsası Meclis Başkanı Şadi Kanrcıoğlu pamuktaki fiyat arhşuıı; Çin'in 2004 ithal kotalanru arttırma talebine, ABD'de geçen hasat dönemi öncesindeki kasu-galarla rekoltenin düşmesine, dünya stoklannın yan yanya azahnasına bağladı. ,- ->
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle