03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 KASIM 2003 CUMARTESİ HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN Demokrasinin Çıtasım İdiokrasiye İndirmek Perşembegecesi, NTV'deki BasınOdası prog- ramındaydım. Konu, çarşamba günkü resepsi- yondu. Katılanlann ileri sürdükleri görüşlere ve tar- tışmanın aynntılanna girmek istemiyorum. Bir ara Mehmet Barlas bir olay anlattı. Seda Sayan'ın programında izlemiş. Kendisi sakat olan bir yurttaş, evde satılmak üzere örgü örüyor, kansını da dışarda işe gönde- riyormuş. Seda Sayan, adamın kansını işe gön- dermesini pek takdir etmiş ve "Kannızı çalışma- ya gönderiyorsunuz, ne güzel" demiş. Adamın yanıtı ilginç: - Evet, laik değilim, ama kanmı dışarda çalışma- ya gönderiyorum. Mehmet buradan şu sonucu çıkanyor - Çok dikkatli olmak gerek, halk laikliği dinsizlik olarak algılıyor. Mehmet Barlas cin gibi zekidir, algılamasını doğ- ru kabul etmek gerekir. Peki de, bu durumda ne yapacağız? Izandan yana pek nasibi olmayan, garip vatan- daş yanlış anlamasın diye, laiklik kavramını, onun mantığının algıiayacağı bir düzeye indirip, onun is- tediği biçime mi sokacağız? Daha sonra, başka benzer yurttaşlara yaran- mak için, bir zamanlar "Ben odunu aday göster- sem seçtirihm" deyip, sonra da parti meclis gru- bunda infiale kapılan milletvekillerinin gıcıklanan noktalannı okşamak için, - Siz dilerseniz hilafeti bile getirebilirsiniz, türü bir milli irade tanımı mı yapacağız? • • • Türkiye'nin siyasi yaşamında sağ siyasetçiler halk dalkavukluğunu yalakalık düzeyine çıkararak ülkeyi bu hale getirmediler mi? Halkın, her söylediği doğru, her düşüncesi sa- lim midir? Her doğan insan, insan olarak doğduğuna gö- re, gerçeklere ulaşmak, doğruyu düşünmek yeti- sine sahipse, bunca eğitim çilesini neden çektiri- yoruz çocuklara ve gençlere? Halk dalkavukluğu, olaylann bu yönünü gör- mez, aslında halka ne donanım ne de refah götü- rür, aczini böbreklerini okşayarak gizlemeye, ta- lan düzenini, büyüktalandan geniş kittelerin önü- ne de bir şeyler atarak saklamaya çalışır. Şimdi Konyalı vatandaşı memnun etmek için, de- mokrasinin kurum ve kuruluşlannı, onun anlağı- nın kavrayacağı düzeye indirmek, demokrasinin çıtasını, idiokrasi alçaltısına düşümnek demek de- ğil midir? Zaten, ortalama eğitim düzeyi 3.5 yıl olan birtop- lumda yaşıyoaız, bir de halkçılık adına, 21. yüz- yılda, bütün kurumlanmızı ve kavramlanmızı, as- gari payda düzeyine mi indirgeyeceğiz? ••• Zibidoloji ile sosyolojiyi birbirine kanştırmış olan, halkını Manhattan'dan seven bir aklı evvel de or- taya bir yurttaş halk ikiliği çıkarıyon Sezer'i yurt- taşı kollayıp halkı dışlamakla suçluyor. Kendine göre örnekler de vermiş. Birini, tek par- ti dönemindeki bir CHP milletvekiline ait diye an- latryor. Aslında öykü doğru ya da yanlış o döne- min, ceberrut, ama dürüst Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'a yakıştınlır. Aynı yazının bir yerinde de aynen şöyle deniyor: "Cumhuriyet tarihine geçmesi gereken bir baş- ka lafda 'Şu öğrenciler olmasa Milli Eğitim'i ne gü- zel yönetirdik' lafıydı. Bu lafın da Cumhuriyet ile ilgisiyok, aslı 'Şu mek- tepler olmasaydı, Maarif'i ne güzel idare ederdik' olan sözün Abdülhamid'/n paşalanndan Marko Paşa'ya ait olduğu belirtilir. Her neyse, bu yapay halk-yurttaş aynmı, popü- list cahil politikacının kurnazlığıdır. Yurttaş, Fransız Devrimi'nin getirdiği devrimci bir kavramdır. Halk siyaset sahnesine ilk kez yurttaş olarak adım attığı için devrimcidir kavram. Halk yurttaş olmadan önce, kralın muti tebaası olarak görülürdü ve halkın yurttaş olarak milli ira- deyi öne çıkarması için bir devrim gerekti. Aydınlanmaya karşı olan popülist poHtikaadırTür- kiye'de bu halk-yurttaş aynmını gündeme geti- ren. Baskıcı, kaba, hödük, avantacı vetalancı po- litikacının sorumluluktan tüymek için bulduğu kur- naz aynma şimdi, kimi entelektüel çevreler sanlı- yorlar. Popülizmin, kurnaz polrtikacı türünü biliyorduk da entelektüelini hiç duymamıştık. Inanın Türkiye dışında hiçbir yerde bir arada yer alamaz bu iki kavram. Ama Türkiye'de oluyor. Türkiye'nin demokrasisi, asker postalından çok yavşak, yıvışık popülizmin ayak kokusundan za- rar görmüştür. Susurluk davası Yargıtay'da Başsavcıhk: Bucak mahkûm edilmeli ANK\RA(Ctunhuri- yet Bürosu) - Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı, 3 Kasım seçimlerinde parlamentoya giremeyen eskiDYPMılletvekiliSe- datEdipBucak'a. Susur- luk Davasf nda "cürüm işlemekiçinteşekküloiuş- turmak" suçundan veri- len beraat karanıun bo- zulmasını istedi. Yargı- tay Cumhuriyet Başsav- cıhğı, Istanbul Cumhuri- yet Başsavcılığı1 nın Bu- cak hakkındaki temyiz istemine ılişkin tebliğna- mesini tamamladı. Teb- lignamede, Sedat Bu- cak'a atılı suçun, Bu- cak'm Susurluk kazası öncesi ve kazada birlik- te olduğu kişileT ve orta- ya çıkan silahlar dikkate alındığında subuta erdi- ğine (gerçekleştiğine) işa- ret edildi. Bucak hakkında veri- len beraat karanrun esas- tan bozuhnası istenenteb- liğnamede, Bucak'ın mahkûm edilmesi gerek- tiği vurgulandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıhğı, tebliğnamesini, temyiz incelemesini yapacak olan Yargıtay 8. Ceza Da- iresi'ne gönderecek. Teb- liğnamenin bağlayıcıhğı bulunmuyor. Ancak, tem- yiz istemini yapacak da- ireden isteme aykın ka- rar çıkarsa, Başsavcıhk, gerekirse Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na itiraz edebüecek. Sendikalar ve sivil toplum örgütleri 5 Kasım'daki iş bırakma eylemi için yurttaşlara çağn yaptı SağhkçalışanlannadestekHaber Merkezi - Saglık çalışanlan- nın 5 Kasım'da yurt çapında yapaca- ğı iş bırakma eylemine, DlSK, KESK, Türk-tş, Hak-Iş, Türkiye Mimar ve Mühendisler Odaları Birliği (TMMOB), Hasta ve Hasta Yakınla- n HakJan Derneği de destek verecek. tstanbul Tabip Odası'nda (İTO) yapı- lan toplantıya katılan sendika temsil- cileri, 5 Kasım'da halkı da eyleme des- tek vermeye çağırdı. Istanbul Sağhk Platformu'nca dü- zenlenen toplantıda konuşan tTO Baş- kam Prof. Dr. Gencay Gûrsoy, sağlı- ğın pazar ekonomisine terk edilmesi- nin engellenmesi ve hekimlerin özlük haklanrun düzenlenmesi için bu eyle- mi gerçekleştirdiklerini belirtti. "Biz hastamn müşteri olarakgörül- mesine karşıyız" diyen Gürsoy şunla- n söyledi: "Hekimlik işi, sağhk hizmeti gönül bağı ile vapüması gereken bir iştir. Has- tanın müşteri olarak görülmesi, sağb- • DÎSK, KESK, Türk-îş, Hak-îş, TMMOB ile Hasta ve Hasta Yakınlan Haklan Derneği, Istanbul Tabip Odası'nda yapılan toplantıda eyleme destek verdiklerini açıkladılar. ÎTO Başkam Prof. Dr. Gencay Gürsoy, "Bu bir uyan eylemidir" dedi ve hükümetin vereceği tepkiye göre eylemlerini sürdürme karan alabileceklerini ifade etti. ğuı pazar ekonomisine terk edilmesl, sağhğumzı tehdit eden durumlar orta- ya çıkanr" dedi. Gürsoy, Sağlık Ba- kanı'nın, "eyleme kaülan çahşanlar hakkında gerekli kanuni işlemin yapı- lacağT açıklamasının anımsatüması üzerine, "Biz de bu ifadeye karşı soruş- turma açabinriz. Bakan sorun yarat- mak istiyorsabuyursun varatsm,biz de ona bunun cevabını veririz" diye ko- nuştu. "Bu bir uyan eylemidir'' diyen Gürsoy, hükümetin vereceği tepkiye gö- re eylemlerini sürdürme karan alabi- leceklerini ifade etti. DlSK Başkanı Sükyman Çelebi de toplantıda, eylemde sağlık cahşanla- nnın yanında yer alacaklannı belirte- rek yurttaşlann da o gün eyleme des- tek vermek amacıyla hastanelerde ol- malannı bekJediklerini söyledi. Istanbul Tabip Odası Yönetim Ku- rulu üyesi Dr. AB Çerkezoğlu da 5 Ka- sım"da acil sen'islere diğer bölümler- den takviye yapılacağını belirterek "Çocuklann, hamilelerin, diyatiz ve yoğun bakım hastalannın, kanserii hastalann, servislerdeyatan hastalann her türlü übbi işleminin aksatılmadan sürdüriileceğini'' söyledi. Ankara Tabip Odası Başkam Prof. E>r. Sinan Adıyaman ve yönetim ku- rulu üyeleri, Türk-tş Genel Merke- zi'nde Genel Başkan SaBh Kıhç'ı zi- yaret etti. Kabulde, sağlık alanında gerek yasal mevzuat, gerekse uygula- mada bazı değişiklikler yapıldığını, bu değişikliklerin sorunlan çözeme- yeceğini savunan Prof. Dr. Adıyaman, 5 Kasım'da yapacaklan bir günlük iş bırakma eylemi için destek istedi. Türk-Iş Genel Başkanı Salih Kılıç da, demokratik toplumlarda eylemin en doğal hak olduğunu belirterek "Sö- zün bittiği yerde eylemin hakbhk payı vardır. Biz Türk-tşolarak,5Kasun'da hekimlerin bu eylemine destekveriyo- ruz" dedi. Maddi lll$kl kabul edllemez Sağlık çalışanlannın uyan eylemiy- le ilgili basın toplantısı düzenleyen Antalya Tabip Odası Başkam ArifBu- lut, hastanın hekimle maddi ilişkisini tstanbul Tabip Odası'nda düzenlenen toplantrya Disk Başkam Sükyman Çelebi ve KESK Başkam Sami Evren de katiklı. tTO Başkanı Gürsoy, Sağbk Bakam'mn, tt ey1eme kaülan çahşanlar hakkında gerekli kanuni işlemin yapılacağı" açıklamasuun ammsatıhnası üzerine, "Biz de bu ifadeye karşı soruşturma açabiliriz. Bakan sorun yaratmak istiyorsa buyursun yaratsın, biz de ona bunun cevabını veririz'' diye konuştu. TÜRK CEZA YASA TASARISI Sarhoş terörüne ceza artUnmı geliyor ANKARA (CumhuriyetBürosu) - TBMM Adalet Ait Komisyonu, TürkCeza YasaTasansı'nın "kast" suçunu düzenleyen maddesine "oİasıkast" eylemini ekledi. Kişi- nin suç tipindeki unsurlann gerçek- leşebileceğini öngörmesine kar- şın hareket etmesi, "olası kast" olarak nitelendirilecek. Bu değişiklikle, dü- ğün ve maçlarda silah sıkarak ya da sarhoş olmasına karşm araba kullanan ve kırmızı ışıkta geçerek ölüme neden olan kişüeTe ve- rilecekhapiscezası 10- 13 yıl olacak. Mevcut yasada bu tür durum- lar için "dikkatsiztik ve tedbirsizHk"ten do- layı 2-3 yıl hapis ceza- sı veriliyordu. Olası kast, "bffinçh taksir" ile "kast" arasvnda bir ceza aşaması olarak öngörüldü. CHP'li Ait Ko- misyon üyesı Orhan Eraslan, "Bu yeni tanunla,örneğm Bağdat Cad- • Düğün ve maçlarda silah sıkarak ya da sarhoş araba kullanarak ölüme neden olan kişüere verilecek hapis cezası arttınlacak. desi'nde sarhoş araba ku&amrken kırmızı ışıkta durmayan ve üısan- lann öhımüne yol açan kişiler da- ha fazla ceza abcak" dedi. Komisyonun dünkü toplantısın- da 'kast' eylemini düzenleyen mad- denin yeni biçimi şöyle oldu: "Suçun ohışması kastm varhğı- na bagüdır. Kast, suç npindeldunsurtarm bi- lerek ve istey«rek ger- çekleştirilmesidir. Ki- şinin,suç tipindeki un- surlann gerçekkşebi- lecegini öngörmesine rağmen hareket etme- adurumundaolaakast vannr. Bu halde, ağırlaştinl- mış müebbet hapis ce- zasını gerektiren suç- larda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasım gerektiren suçlarda 20 yıldan az ol- mamak üzere hapis cezasına hük- molunur, diğer suçlarda ise temel ceza üçte bırden yansına kadar in- dirilir." BAŞBAKANLIĞA PROTESTO FAKSI KESK'ten kamu yönetimi tasansına tepki Haber Merkezi - Kamu Emek- çileri Sendikalan Konfederasyonu (KESK) Şubeler Platformu üye ve yöneticileri AKP hükümetince ha- zırlanan Kamu Yönetimi Temel Kanunu Taslağı'mn geri çeküme- si istemiyle tstanbul ve Ankara'da başbakanlığa protesto faksı çekti. Sirkeci Postanesi önünde toplanan yak- laşık 50 kişilik grup yasa taslağının geri çekilmesini istedi. KESK Genel Başka- nı Sami Evren, tasan ile demokrasiden uzaklaşıUacağını ifa- 4 yıldır kamu refor- mu adı anmdakamu- oyu yanıhıhnaya çab- şîhyor. Sosyal huicuk devkti bu yasa ile ortadan kakbn- bcakDT. Kamu tasfiye edflecek, ol- mayan sosyal devtet, çokuhıshı şir- ketİere peşkeş çekUecektir" dedi. KESK'e bağlı memurlar Kızı- lay'daki PTT önünde de tasanyı • KESK Başkanı Evren, tasan ile demokrasiden uzaklaşılacağını ifade ederek "Sosyal hukuk devleti bu yasa ile ortadan kaldınlacaknr" dedi. protesto etti. KESK adına açıkla- ma yapan dönem sözcüsü Erkan Sûmer, kamu yönetimi, yerel yö- netimler ve personel rejirninde hü- kümet tarafından yapılmak iste- nen değişikliklerin teknık ve yasal düzenlemeden ibaret olmadığını söyledi. Açıklamanın ardm- dan KESK'lileri temsi- len 4 kişi Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan'a yasal düzenleme giri- şimlerini protesto eden faks çekti. TürkEğinm-Sen Ge- nel Başkam ŞuayipÖz- can da düzenlemelerin uluslararası dayatmay- la çıkanhnak istendiği- ni belirtti. . ÖDP Genel Başkanı Hayri Kozanoğjhı ise konuya ilış- kin yaptığı yazılı açıklamada, ya- samn yürürlüğe girmesi halinde toplumun sorunlaruun artacağmı savundu. Kozanoğlu, "Kamusal abm piyasaya terk edffiyor" dedi. kabul etmediklerini, ancak hekimlerin durumu göz önüne alındığında, bıçak parasına devam etmekten başka çö- zümün görülmediğini söyledi. Kamu sağlık personeli gelirlerinin, 1980 sonrası yüzde 60 civannda ge- rilediğini vurgulayan Bulut, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ek iş yapan hekimlerin önemli bö- lünıü. 20 yıl önce tam gün çalışarak al- dıklan maaşın aJtında geür elde etme- ye başladı. Sağhk Bakanlığı'na bütçe- den aynlan pay yetersiz. Bakanhk büt- çeak^ndepersondücretkrininpayıyüz- de 75-81 düzeyinde. Sağhk Bakanhğı, icracı bakanhktan öte, personel para- sı ödeyen kuruma dönüştü." Türk Tabipleri Birliği Eskişehir- Bilecik Tabip Odası Yönetim Kuru- lu Başkanı Dr. Ahmet Uysal da üc- retsiz, eşit, ulaşılabilir sağlık hizme- ti için Türkiye Cumhuriyeti nüfus cüzdanmın yeterli sayılması gerek- tiğini belirtti. Okul yönetimi uyarıldı' Mezuniyeti kutlamaya ezan cezası ÇETtNYİĞENOĞLU ADANA - Özel Gündoğdu Okullan'nda geçen haziran ayında düzenlenen mezuniyet kutlamalannda yapılan ha^i fişek gösterilerinin ezan saatine rastladığı gerekçesiyle açılan soruşturmada okul yönetimine "uyan'' cezası verildi. tl Milli Eğitim Müdürü Ömer Şimşek tarafından açılan soruşturma Ilköğretim Müfettişleri Başkan Yardımcısı Refik Bozkurt tarafından yürütüldü. Soruşturma kapsamnıda ifadesi alman Özel Gündoğdu Okullan Genel Müdürü Mesut Gökkaya savunmasuıda, söz konusu kutlamalann her yıl geleneksel olarak yapıldığını, "havai fişek gösteruerini özefiıkle ezan saatine denk getirme" suçlamasını ise kabul etmediklerini belirterek bundan sonraki kutlamalarda buna dikkat edeceklerini söyledi. 'Kutlamalarda ezan saatlerlne dllcfcat edllmeir Milli Eğitim Müdürlüğü'nün 11.7.2003 tarihve 5251 sayılı yönergesiyle Ilköğretim Müfettişleri Başkanlığı'nca başlatılan soruşturma sonucu Özel Gündoğdu Okullan 'nın uyanbnasma karar verilen raporun karar bölümünde, "Özel Gündoğdu OkuDan'nuı yıl sonu kudamalannda hav^i fişek gösterilerinin özeDikle ezan saatkrinde yapıknğı iddiasının sübuta erdiğme, ancak olayda bir kastm buhınmadığının anlaşıkhğma, okıüa en yakm caminin 400-500 metre mesafede ve arada yüksek kath binalarm bulunduğuna" değinilerek şöyle denildi: "Gece saaüerine denk gelen güriiltülü kutlamalarda ezan saatlerine dikkat edilerek halkın hassasiyetkrini rencide etmeyecek şekflde programlarmı icra etmeleri yönünde okul yönetimi ve kurucularm uyanhnasnun uygun olacağu." IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne uyum için attığı adımtan değerlendiren "ller- leme Raporu" son şeklini alıyor. "Tür- ban krizi" tartışmalan arasında kamu- oyunun fazla dikkatini çekmeyen bu rapor, aslında Türkiye'nin çağdaş- laşma sorununa yanıt verecek önem- li bir belge niteliği taşıyor. Türkiye'nin Avrupa Birliği yolunda başanlı adımlar atması demek "şe- riat", "bölücüiük" gibi sorunlann da büyük ölçüde geride kalması anlamı- na gelecek. Türkiye'nin çağdaş bir ül- ke olmasıyla "llerleme Raporu" ara- sında çok önemli bir bağlantı oldu- ğunu görmemek mümkün mü? Son raporda özetle neler söyleni- yor: 1) Asker, RTÜK ve YÖK'ten çe- kilsin. Parlamento savunma bütçesi üzerinde tam bir kontrole sahip olsun. 2) Devlet güvenlik mahkemelerinin gücü, sorumluluklan ve işleyişi AB standartlannaçekilsin. Mahkemeler düşünce özgürlüğü konusunda de- mokratik ölçütlere uygun kararlarver- miyorlar. 3) Müslüman olmayan dini azınlıklar, yasal kişilikleri, mülkiyet 'Çok Yavaş îlerliyoruz' haklan, iç düzenlemeleri ve din ada- mı yetiştirme konulannda ciddi engel- lerle karşı karşıya. Dinsel özgürlük- ler konusunda uzman bir heyet, An- kara'da yaptığı temaslar sonucunda bu alandaki yasal reformların yeter- siz olduğu sonucuna vardı. 5) Işken- ce ve kötü muameleyi önlemek ama- cıyla yasal düzenlemeler güçlendiril- di. Uygulama bazj somut sonuçlar do- ğursa da durum kararsızlığını koru- yor ve işkence olaylanna rastlanıyor. 6) Basın özgürlüğü alanında yapılan değişikliklere rağmen uygulamalar endişe verici olmaya devam ediyor. Demekleşme alanında yasaklarazal- tıldıysa da halen kısrtlamalar devam ediyor. 7) Radyo ve televizyonlarda Türkçe dışındaki dillerde yayın ya- pılmasına ilişkin reform henüz somut bir sonuç doğurmadı. 8) Yolsuzlukla mücadele konusunda ciddi adımlar atıldı ise de yolsuzluk hâlâ ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. "Avrupa Birliği llerleme Rapo- rtj"nda daha başka ayrıntılar da yer alıyor. Bütün bu eleştiri ve dikkat çe- kilen noktalar, Türkiye'nin demokra- tikleşme, modernleşme konusunda ciddi engellerle karşı karşıya oldu- ğunu gösteriyor. Bu eleştiri ve uyan- ların hepsi gerçek, biz eleştirmeye kalktığımızda daha aynntılı eleştiriler yapabiliriz. • • • Türkiye'deki giyim kuşamın da bir modernleşme sorunu olduğunu dü- şünüyorum. Türkiye, çağdaşlaşma yo- lunda önemli adımlar atsa, söz konu- suengelleriortadan kaldırsa, "türban" tartışmasının da fazla bir önemi kala- cağını sanmıyorum. Bu nedenle hep bir- likte el ele versek; işkenceyi önlesek, baskıcı uygulamalan geride bıraksak, Türkiye'yi bir güvenlik devleti olmak- tan çıkanp bir refah devleti haline ge- tirsek... O zaman geri küttürün altya- pısını da ortadan kaldırmış olacağız. Şimdi ramazan ayındayız. Beledi- yeterin kurduğu ütar çadırlannı izleme- nizi, oradaki insanlann yaşadığı eko- nomik çıkmazlan gözlemenizi öneri- yorum. Türkiye'de adaletsizliğin, bas- kıcı devlet geleneğinin yol açtığı en önemli sonuç, toplum içindeki denge- lerin bozulmasıdır. örgütlenmeyi, sen- dikalaşmayı, itiraz etmeyi yasakiayan darbeler ve onlann yarattığı sistem, yoksulun daha dibe itilmesine, zengin- liğin ise aşın büyümesine neden oldu. Makas çok açıldı. Türkiye'nin demokratik bir ülke ha- line gelmesi ilezengin-fakirarasında- ki uçurumun kapanması arasında da birebir ilişki bulunuyor. Bu kadar bü- yük gelir dengesizliği olan bir ülke- de, insanlar ya dine sanlacaklar ya da milliyetçiliğe. Hep böyle olmadı mı? Siz gelişmiş bir ülkede şeriat tartış- ması yapılabileceğini düşünebiliyor musunuz? ••• Avrupa Birliği'ne karşı çıkanlann, "şeriat tehlikesi"n\ önlemenin yolu- nun bu konuda daha ileri adımlar atıl- masından geçtiğini görmelerini dili- yorum. Türkiye gibi dini inançlann güçlü olduğu bir ülkede demokrasi- nin önü nasıl kesildi: Dine ve milliyet- çiliğe güç vererek. Türkiye'yi yöne- tenler 1950'lerden bu yana böyle bir tercihte bulundular. Şimdi "şeriat" tehlikesinin var olduğunu söylüyor- lar, ama bazılan bu tehlikeye karşı da demokrasiden vazgeçmeyi öneriyor. Yani sonuç olarak demokrasi karşrt- lığı, çağdaşlık karşıtlığı temelinde bir çözüm üretiliyor. Bu ise yeni gerici- likler üretmekten başka sonuç ver- miyor. Gelin ülkemizde demokrasinin, in- san haklannın, çağdaşhğın gelişme- sini sağlayalım, AB'ye uyum konusun- da cesur adımlar atalım. O zaman ne ırkçılık, ne şeriatçılık ne de bölü- cüiük işler. Ne dersiniz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle