Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30EKİM 2003 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
EYET/HAYIR
OKTAY AKBAL
İşte Senin 'Vatan'ın
2ya Gökalp kim, biliyor musunuz? Şair, yazar, sosyo-
log... Gerçek biryurtsever... Cumhuriyet'ın sekseninci yı-
lında bu önemli Türk büyüğünü okurlanma anımsatmak is-
tedim. Kitaplan, şiirieri pek ortalıkta değil. Hele tüm ulusa
bir ders olsun diye yazdığı, ya da istediği, 'Vatan' şiiri!..
Biz 'Vatan' diye bir ülke topraklannı mı biliyoruz? Vatan
yalnızca toprak mı, yaJnızca insan mı? Gökalp 'Vatan'dan
ne anladığını güzel bir şiirde anlatmıştı. Ama, onun istedi-
ği 'Vafan 1a şimdiki Türkiye'nin hiçbir ilgisi yok! Oysa, Ata-
türk diye bir büyük insan çıkmış, hepsini gerçekleştirmiş-
ti. Anadolu'yu gerçek bir Vatan yapmıştı. Insanlan da, o,
tam bağımsız 'Vatan'm özgür yurttaşlan...
İşte Ziya Gökalp'in 'Vatan' derken ne anladığı, ne özle-
diği:
"Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur
Köylü anlar manasını narnazdaki duanın
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur'an okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hüda'nın
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın"
Türkçe ezanın sesini duyar gibiyim. "Tann Uludur" gü-
zel sesli müezzinlerin dilınde bir şiire dönerdi. öyle ses yük-
selticileryoktu, en güzel sesleniş insan sesiydi, ne çan, ne
gong ne de başka şey, güzel insan sesi... Ne zaman ki ge-
riciler, bilgisizler, oy avcılan iktidara geldi, her şey tersine
döndü, Gökalp'in 'Vafan'ı da böylece elden gitti...
Ziya Gökalp seksen yıl önce seslenmişti ulusuna. Vatan
dediğin bir toprak parçası değildir, duyan, anlayan insan-
lann yaşadıgi yerdir, diye... O güzel şiiri de bu amaçla yaz-
mıştı:
"Bir ülke ki toprağında başka ilin gözü yok
Her ferdinde mefkûre bir, lisan, âdet, din birdir
Meb'usanı temiz, orda Boşo'lann sözü yok
Hududunda evlatlan seve seve can verir
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın"
Şimdilerde Türk askerini onun bunun çıkanna yurtdışı-
na göndermeyi önemli bir üstünlük bilenlerimiz var! Üç beş
kuruş çıkar adına sınırlar dışına Memetçikleri yollama ka-
ran almayı bir başan sayanlanmız çok... Gökalp'in istedi-
ği, ülküde, düşüncede birlik diye bir şeyi arada bul!
Eskiden Vatan diye bir şey bilmezdik. llk kez bu sözcü-
ğü Namık Kemal kullandı. Nerdeyse yarattı... Vatan, hür-
riyet yalnızca birkaç harfin birleşmesiyle yaratılan boş söz-
ler değildi. Uğrunda canlar verilen, çabalar harcanan bir
ülkü idi. Vatan bir toprak değildi yalnız! Bir bütünleşmenin
anlamıydı.
"Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye
Sanatına yol gösteren ilimle fen Türk'ündür
Hirfetleh birbirini daim eder himaye
Tersaneler, fabrikalar, vapur, tren, Türk'ündür
Ey Türkoğlu, işte senin orasıdır vatanın."
Bir adam çıktı, "Her şeyi satanm, babalar gibi satanm"
diyor. Ulusal güvenlik için bazı yerteri yabancılara satamaz-
sın diyorlar, adam her şeyi satanm, önemli olan paradır pa-
ra! diyor. Bir zamanlar yabancılann elindeki her şey ulusal-
laştınlmıştı, trenler, gemiler, fabrikalar!.. Şimdi hepsi satılık!
Ülke topraklannda yabancılar istedikleri yerleri, evleri, arsa-
lan, çıftiikleri parayla alabilip yerieşebiliyor! Nerrje Gökalp'in
"Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye/ Sanatına yol
gösteren ilimle fen Türk'ündür" öğütlemesı...
Şimdi biz hangi Vatan'da yaş/yoruz? Söyler misiniz?
Gökalp'in Türkoğlu'na 'Vatan' diye gösterdiği yer mi bu-
rası, buralan?
Söyle ey Türkoğlu, söyle!
Türkiye Cumhuriyeti.
Vedü BİLGET Emekli Amiral
Mustafa Kemal' in "bütün kakleri zapt
edilmiş.bütün tersanelerinegirilmiş, bütün
ordulan dağrtılmış1
" koşullardaki ülkeye
gösterdiği hedef, "Ulusun bagımsızlığını
yine ulusun azim ve karan kurtaracaktır"
kadar açık ve somut olmuştur.
Bu tutum karşısında, Amenkan manda-
cılan yenık düşmüşlerdir. Ne hikmetse. o
süreçte de yıne Doğu illerimizde "incele-
me" gezısinde bulırnan Amerikan hükü-
meti temsilcisı General Harbor, Ankara'ya
koşup, Mustafa Kemal'e erişmiş ve bu ka-
rarlılığa karşın ya başaramazsa ne yapma-
yı düşündüğünü sormuştur Mustafa Ke-
mal'in yanıtı yine açık ve somut olmuştur:
"Bir uliıs, varhğnıı ve bağımsızhğını koru-
mak için düşünülebilen girişim ve özveriyi
vapbktan sonra mutiaka başanr. Ya başa-
ramazsa demek, o ulusu ölmüş saymak de-
mektir. Öyleyse, ulus yaşadıkça ve özverili
girişimkrini sürdürdükçe başansıziık söz ko-
nusu olamaz."
O şanh günler-
Olmamıştır da zaten. "Hürriyet ve istik-
lal benim karakterimdir'" demiştir ve "Esas
Türk miUetinin haysiyetii ve şerefli bir mü-
let olarak yaşamasıdır. Bu esas, ancak tam
bağımsı/Jığa sahip olmakla tcnıin olunabt-
Kr. Ne kadar zengin ve refaha kavuşruruf-
muş ohırsa olsun bağımsızlıktan mahrum
bir millet, medeni insanhk karşısında uşak
oimak mevkiinden yüksek bir muameleye
layık olamaz. Vabana bir devletin himaye
ve desteğini kabul etmek, insanlık özellikie-
rinden mahrumiyerL beceriksizük \? mis-
kinliği itiraftan başka bir şey değildir. Cer-
çekten bu aşağı dereceye düşmemiş olanla-
nn, isteyerek baslanna bir yabancı efendi
getirmelerine asla ihtinıal verilemez» Bun-
dan ötürii, ya bağınısıziık. \a ölıirıı!" şıan-
nı izleyerek savaşmıstır.
Verilen savaşın adı "Kurtuluş Savaşı"
olmuştur, "Bağunsızhk Savaşı" olmuştur.
"Biz, _ istikJaümizi emin buhındurabilmek
için heyeti-i umumiyemizce, heyet-i miIHye-
mizce bizi mahvetmek isteyen emperyaliz-
me karşı ve bizi vutmak isteven kapitaliz-
me karşı beyet-i milliyece mücahedeyi caiz
gören bir mesleği takip eden insanlarız»"
diyen Mustafa Kemal'in başkomutanlığın-
daki ordulanmız utkuya ulaşmış. emperya-
lizm ve kapitalizmden kurtulunmuş, ba-
ğımsız olunmuş, Türkiye Cumhuriyeti ku-
rulmuştur.
"Türk miUetinin karakterine ve âdeüe-
rine en uygun olan idare" olan "Cumhuri-
yet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere da-
yanan bir idaredir. Cumhuriyet fazüettir"
çünkü. Ve "Arzumuz dışanda bağımsızhk,
içeridekayıtsız veşartsız miffi egemenKği ko-
nımadan ibarettir."
Cumhuriyet'ın ilanından sonra "Bağım-
sızhğı için ölümü göze alan millet, insanhk
haysryet ve şerefınin icabı olan bütün feda-
kârlığı yapmakla teseDi bulurveelbetteesa-
ret zincirini kendi eliyle boynuna geçiren
miskin. haysiyetsiz bir millete nazaran dost
ve düşman nazanndaki mevkü farklı olur."
Bütün ezılen ve emperyalızmın boyundu-
ruğu altmdaki ülkelere kurtuluş ışığı yayar.
Cumhuriyetçilık, milliyetçilik, halkçılık,
devletçilik, iaiklik ve devrimcilik ükeleri tüm
bu ülkelerin de yol göstericisi olurken ulu-
sal egemenlik, ulusal bağımsızlık, yurtta ba-
nş dünyada banş, çağdaşlaşma, bilimsel-
lik, akılcılık da bütünleyici öğeleri oluştu-
rur.
Cumhunyet devrimi. yennde çakılı kal-
maz. Çünkü. "ülke kesinükJe uygar, çağdaş
veyenilikçi olacaktır. Bu bizim için hayat da-
vasıdır. Bütün fedakârtığmıızın sonuç ver-
mesi buna bağbdır." Yeni yasal düzenle-
melere geçilir. Devrim yasalan konulur.
Hilafet, şeriat mahkemeleri, aşar vergisi
kaldınlır... Öğrenim Birliği Yasası ve ikin-
ci anayasa kabul edilir. Dinin siyasal amaç-
larla kullanılamayacağma; şapka giyilme-
sine; tekke, zaviye, türbedarlıklann ve -
efendi, bey, paşa. ağa. hacı. hafız, hoca gi-
bi- birtakun unvanlann kaidınlmasuıa; ulus-
lararası saat, takvim ve ölçüler kullamlma-
sma; anayasadan dinsel içerikli sözcükle-
rin kaldınknasına; bazı kisvelerin (giysile-
rin) giyilemeyeceğine ılişkın yasalar çıka-
nlır. Medeni Kanun, Milli Sanayii Konıma
Kanunu, Soyadı Kanunu, yeni Türk Alfa-
besi kabul edilir. Türk Tarih ve Dil kurum-
lan, Devnm Tarihi Enstitüsü ve Halke\le-
ri kurulur. Uluslararası Kadınlar Kongresi
toplanır. Ezan bütün camilerde Türkçe
okunmaya başlanır.
Sonunda ABD bağımnhgi-
Artık Türkiye Cumhuriyeti'nde "her şey
için, medenivet için, hayat için. başan için
en gerçek yolgöstericiilimdirfendir."' Ve *tam
bağunsıznk, bizim~ üzerimize aknğumz va-
zifenin temel ruhu"dur. Ta ki 1947'lere,
"Truman Doktrini"ne kapılanmaya kalkı-
şıldığı güne değın...
12 Temmuz 1947 Anlaşması ile, 18 Ocak
1927'den bu yana Lozan Banş Antlaşma-
sı'nı onaylamayı reddetmiş olan Ameri-
ka'ya göbekten bağlanmayı kabul ettik.
Amerika'dan yardun aldık ve yardımın kul-
lanılışı "sırasuıda görevini serbestçe yapa-
bilmesini mümkün kümak için. Amerikan
misyon şefı ve temsikilerine >apılan yardı-
mın kuOanıhşı ve işle>işi hakkmda rapor, ma-
lumat ve müşahade şeklinde isteyebileceği
her tûriü kolaviık vevanhmı" ve hatta "Bir-
leşik Devletler basm ve radyo temsikileri-
ne, bu yardunın kııllamhşını serbestçe mü-
şahade etmeJeri ve müşahadelerini bildir-
meyi" bile sağlamayı kabullendik
O tanhten başla>arak. "Biz, „ istiklalimi-
zi emin bulundurabilmek için heyet-i umu-
miyemizce heyet-i miIHyemizce bizi mah-
vetmek isteyen emperyalizme karşı ve bizi
yutmak isteyen kapitalizme karşı beyet-i
miDivece mücahedeyi caiz gören bir mesle-
ği takip eden insanlar" olmaktan çıktık
Yurdumuzu baştan başa Amerikan askeri
üslen sararken, "Bütün kaleleri zapt edil-
miş, bütün tersanelerinegirilmiş" kılınma-
ya ızleyıci kaldık.
Mustafa Kemal' in "Tam bağunsıznk de-
nüdigi zaman, elbette si\-asi, nıali. iktisadi.
adU, askeri, kültürel ve benzeri her husus-
ta tam bagımsızhk vetam serbesttik demek-
tir. Bu saydıklanmın herhangi birinde ba-
ğımsjzhktan mahrumiyet, milletve memJe-
ketin gerçek manasıyta bütün bağımsıdığın-
dan mahrumiyeti demektir" sözlenni ilke
sayıp "Tam bağunsız Türkiye" dıyenleri
"komünist" olmakla suçladık "Üim ve fen-
nin dışında yol gösterici aramak gaflettir, ca-
hiIKktir, doğru yoldan sapmaktu-" sözleri-
ni unuttuk. "Solcu ve komünist" saydıkla-
nmıza karşı şeriat hükümlerini yol göste-
rici olarak dayatan dinci kesimlerle daya-
mşmaya girdik. Yetmedi, kendilerini "mil-
Kyetçi" diye tanımlayan tosuncuk'lan sal-
dık üzerlerine.
Emperyalizme tam bağımlılığı pekişti-
ren Ozal ekonomi polıtikalannı uygula-
mak için Kenan Evren cuntaian ılan ettik.
"Tam bağımsız Türldye" diye gösteri ya-
panlan suçlamak için Fethullah Gulen'e
"\ ar mı ResuIuDah'uı yüriîyüş yapbğı, var
mı slogan arbğı" diye vaazlar verdırtıp öte
yandan cunta erkini sürdürmek için Atatürk
devrimlerine sırt dönüp Nakşibendi tari-
kaö'ndan destek aldık. Genelkurmay Baş-
kanı'nrn. şeriat hukukuna geçiş faaliyetle-
rinin son aşaması olarak Pakistan'da "Isla-
mi \ergiler" uygulanmasını öngören katil
Ziya ül-Hak'a "kardeşim" diye sanlması-
nı, "Devietmidediniz?Dev1etişiniçinegir-
mişse iş batar" demesini bile yadırgama-
dık.
Taktık Amenkan boyunduruğunu, açık-
ça kapitalist ve emperyalist saldırganlığı sı-
nırlanmıza, soktuk devlet çarklan arasına
dinsel radikalizmi, aldık 650 bin kişiyi gö-
zaltına, fişledik 1 milyon 683 bin kişiyi, 7
bin kişı için ölüm cezası istedik, bunlardan
517'sine idam verdik, 50'sini asrık, 71 bin
kişiyi solculuktan, 98 bin 404 kişiyi "ör-
gütüyeaounak" suçundan yargıladık, 388
bin kişiye pasaport vermedık, 30 bin kişi-
yi "sakmcah" bulup işten attık, 14 bin ki-
şiyi yurttaşlıktan çıkardık. 30 bin kişi "si-
vasimüheci" olarak yurtdışına gitti; 444 ki-
şı kuşkulu bıçımde öldü; 171 kişınin "iş-
kenceden öldüğü" belgelendi; 23 bin 677
• Arkası 8. Sayfada
PENCERE
Petrol-lş Diyor ki...
Petrol-lş (uzun adı Türkiye
Petrol Kimya Lastik Işçileri
Sendikası) "Başka Bir Dünya
Mümkündür" adıyla bir kitap-
çık yayımladı.
Bizim "çamuriçindeki med-
yamız" uzun süreden beri 'sen-
dika' sözcüğünü sansür et-
miştir; sürekli olarak etnikçi-
lik, hortumculuk, dinciliK, sa-
vaşçılık üzerine şamata sür-
düğünden 'alın teri"ni vurgu-
layan emeği çoktan unuttuk...
Bugünkü yazımda Petrol-
Iş'in krtapçığından aJınttaryap-
mak istiyorum.
•
"Doğu Bloku 'nun yıkılması,
kurulması gibi insanhk tarihin-
de bir dönüm noktasıydı."
"Türkiye'yi yönetenlere ba-
kılırsa, ülkemizi çok partak bir
gelecek bekliyordu. Doğu Blo-
ku 'nun yıkılmasıyla dünya ar-
tık, demokrasinin, banşın, re-
fahın ve huzurun egemenliği-
negirmişti. Küreselleşmedün-
yanın kurtuluşu, umudagiden
tek çıkar yoldu."
"11 Eylül günü yeni binyıl
düşleri, ikiz kulelerie birlikte
hızla yıkıldı. Dokunulmaz sa-
nılana dokunulmuş, yeni bin-
yılda gezegeni bekleyen teh-
like çarpıcı biçimde özetlen-
mişti.
Bizlerhenüz 11 Eylül'ün şaş-
kınlığını atamamıştık ki, tarihi-
mizin en büyük kriziyle yüz yü-
ze geldik. Yıllarca bize söyle-
nen yalanlann üzerindeki ör-
tü ansızın kalktı. Yaşadığımız
şok çok büyüktü."
"Henüz olup bitenlerin şo-
kunu atlatamamıştık ki, böl-
gemizde savaş rüzgâhan es-
meye başladı. Türkiye hızla
savaşın içine çekilmeye çalı-
şılıyordu. öte yandan ülkemi-
zin kaderini savaşın sonuçla-
n kadar derinden etkileyecek
gelişmeler oluyor, başta Pet-
kim ve Tüpraş olmak üzere ül-
kemizin en stratejik kuruluşla-
n savaşın gölgesinde büyük bir
acele içinde satılmak isteniyor-
du."
•
Petrol-lş'e göre bu ortamda
ülkemizin yaşamında 'hısım'
olması gerekenler 'hasım' du-
rumunagetirilmişti.
Batı'da "İnsan insanın kur-
dudur" diye bir özdeyiş vardı,
bizde "Herağacın kurdu ken-
dinden olur" atasözü bunu ta-
mamlıyordu. Türkiye'de emek-
çi halk hem "atanmışlar"m,
hem "seçilmişler"\n maaşlan-
nı ödüyordu; ama sonuç orta-
daydı.
"Irak'ta savaşa hayır kam-
panyası Türkiye için önemli
bir fırsat, bir dönemeçti."
"...başannın kalıcı olması
için ilk sırada satılmak istenen
Petkim 'in özelleştirilmesini de
durdurmak gerekiyordu."
Çamur içindeki medya ne-
den savaşçılığı körüklemişti?..
Çünkü savaş, özelleştirmeyle
petrol alışverişine dahil olan
sermayenin çıkannaydı.
•
Petrol-lş diyor ki:
"Siyaset yalnızca parası
olanlann ve bu parayla zama-
nı satın alabilenlerin yapabile-
ceği bir işe dönüşmüştür, par-
tilerin, delege profillerinin tü-
mü de birbirinin aynıdır.
Unutmamalıyız ki, sendika-
cılık artık yalnızca ücret ve
sosyal haklar mücadelesiyle
sınııiı olamaz.
Bugün itirafetmeliyizki, so-
luyla, sağıyla, ortasıyla, ucuy-
la Türkiye toplumu radikal bir
özeleştiriye muhtaçtır."
Petrol-lş "Başka Bir Dünya
Mümkündür" kitapçığıyla bir-
likte iki adet "özelleştirme Suç
Dosyası" da yayımlamış, 18
yıllık özelleştirme serüvenin-
den örnekleri özetlemiş...
VahTürkıyemize..
Vah halkımıza..
Çamur içindeki medyamız
bunlan yazmıyor; ama hortum-
culuğun büyüğü özelleştirme-
lerdeyaşanıyor...
Devlet PlanlamaTeşkilatı ve-
rilerine göre 1985'te ilk özel-
leştirme yapıldı, 1998'edeğin
4 milyar 474 milyon dolar ge-
lir elde edildi; aynı tarihler ara-
sındaki özelleştirme giderı 4
milyar 572 milyon dolardı; gi-
dergelirden fazlaydı, resmi ra-
kam bu..
Yaözel rakam?..
Vurgun rakamı?..
Tatil Aboneliği Tanıtım Turları
1- Gökova'da Haftasonu
Nail Çakırhan'ın "AJahan Mimank Ödülü"
aldığı Akyaka Yöresi'nde, Yücelen Otel'de bir
gün tam pansiyon misafirimizsiniz.
Ulaşım Ücreti: Kişi başı 40.000.000 TL
Yola Çıkış: 31 Ekim 2003 Cuma, 21:30
Cumhuriyet Gazetesi Bahçesi
Geri Dönüş: 02 Kasım 2003 Pazar, 11:00
T a t s ı z t a t i l l e r e , p a h a l ı t a t i l l e r e , t a t i l s i z g e ç e n y ı l l a r a s o n !
Tatile abone olun!....
10 ay ödeyin, 10 yıl tatil yapın
2- Gökova'daISonfeahar Günleri
Tatil Aboneliği Tanıtım Fiyatlanyla Yücelen Otel'de
8 Gün 8 Gece, Yarım Pansiyon
Ulaşım Dahil, Kişi Baş1:
250.000.000 TL.
Yola Çıkış: 31 Ekim 2003 Cuma, 21:30
Cumhuriyet Gazetesi Bahçesi
Geri Dönüş: 09 Kasım 2003 Pazar, 11:00
İlave Paket Turlar;
Marmaris, Bozburun Turu,^ '
Gökova Kö>-ü Turu Vi'tX ' Jt ™
Köyceğiz, Dalyan, İztuzu TOTÛT ** "
Sedir Adası, İngiliz Limanı, .\kyaka Turu
* Ilave tur pakedmize kablım 20 kişi olarak hesaplanmıştır.
katdım bedeli kişi başı 100.000.000 TL'dir.
Bir hafta, iki hafta... Bir ay, iki ay...
Ne kadar isterseniz... temmuzda ya da mayısta... Ya da
ekimde, hatta şubatta...
Ne zaman isterseniz...
Nerede mi? Gökova — Akyaka'da,
Yücelen Otel'de...
Artık 10 yû abone olacağınız süre bo\ıınca,
tatiliniz güvence altında...
Artık tatile gidememek diye bir sorununuz olmaj'acak...
Dilediğiniz kadar 'tatile abone' olduktan ve 10 ayda
ödedikten sonra, her yıl elinizi kolunuzu sallayarak gidip
tatilinizi yapacaksınız. (Hem de kolayca anlaşıp dost
olacağınız Cumhuri\
r
et okurlanyla birlikte...)
Ne kadar mı ödeyeceksiniz?
'tatile abone' olmadığmız zaman ödeyeceğinizin çok
altında. (Doğal olarak, fiyatlar temmuzdan şubata doğru
kademeli olarak düşüyor.) Lütfen, daha ayrtntılı bilgi
almak, 'tatile abone' olmanın size sağla>acağı pek çok
avantajı ve inanmakta güçlük çekeceğiniz fiyatlan
öğrenmek için bizi arayın.
Dilerseniz avantajlara birkaç örnek verelim:
1. Başka bir devre-tatil sisteminde olmayan bir avantaj:
Kah^tı fiyatlann içinde.
2. Dilediğinizde tam pansiyon kalma seçeneği: Bu
durumda, kişi başına (yaz ya da kış, fark etmez)
öğle ve akşam yemekleri için günde çok düşük
ve abonelik süreniz boyunca değişmeyecek bir
ücret ödeyeceksiniz.
3. Diyelim, şubat ayında bir hafta tatile abone
oldunuz, ama temmuzda tatil yapmak istediniz.
Yer olduğu taktirde, aradaki fı\'at farkını
(yalnızca o yıl için) ödeyerek yapabilirsiniz.
4. Ya da tatile aboneliğiniz temmuz ayında ve şubatla
değiştirmek istiyorsunuz.Yıne yer varsa değiştirebilir
ve bir hafta yerine daha uzun süre tatil yapabilirsiniz.
5. Yalnızca Yücelen Otel'de bulabüeceğiniz bir
avantaj: Dilerseniz, tam donanımlı Yücelen
Hastanesi'nde size özel fîyatlarla çekap olanağı
Dikkat Yapacağınız 'tatile abonelik' sazleşmesi
Tüketiciyi Koruma Yasası ve 2003 Haziran ayında çıkanlan
Devre Tatil Yonetmenliğine uygundur
YAPI-C
"Tatile abone eder"
İstanbul Merkez: Türkocağı Cad. Basın Sarayı
No: 1 Kat: 4 (Gazeteciler Cemiyeti üstü)
Cağaloğlu-İstanbul
Tel: (0212) 520 21 91-92, (0212) 522 49 26
Faks:(0212)520 50 23
(Cumhuriyet Gazetesi)
(0212)512 05 05/550-561
www.yapic.com.tr
YAPI-C Bir Cumburiyet Vakfı Kuruluşudur.