20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 EKİM 2003 PERŞEMBE CUMHURİYE1 SAYFA 17 |S ş mââaetttlmrfey Etefctronik posta: derazsom©cumhunyetcom.tr www.denizsoni.cofn Te»: 0,212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Sıcak para piyasadan kaçıyormuş... "Arkasından kovalayan vardır!" SapmaMardin'den Haluk Özdemin "Cumhuriyet Halk Partisi, Mardin'den ki milletvekili çıkarttı: Muharrem Doğan ve Mahmut Duyan... Muharrem Doğan, Dumhuriyet Halk 3 artisi'nin eski il başkanı ve Cumhuriyet Halk Partili bir aileden geliyor. Mahmut Duyan se eski bir Doğru Yol Partili ve Doğru Yol Partisi'nin eski milletvekili. Cumhuriyet Halk Partisi Kururtaymda Parti Meclisi'ne, Cumhuriyet Halk Partisi kökenli Muammer Doğan değil Doğru Yol Partisi kökenli Mahmut Duyan seçildi... Partinin politika üreten ve strateji belirieyen en önemli karar organı için yapılan bu 'seçim' sanınm Cumhuriyet Halk Partisi'ndeki sağa kaymayı, sağa sapmayı en somut şekilde gösteriyor." Fazlalık § Akrf Kökçe: "Dış ^ ^ ticaret açığımız 13.1 milyar dolarmış. lyimser olalım; dış savaş fazlamız da 8.5 milyar dolar." ıp Kurumu Genel Sekreteri Dr. Ali Rıza Üçer anlatıyor: "Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasansı ile Sağlık Bakanlığı taşra teşkilatı diğer bakanlıklann taşrateşkilatları gibi ye- rel yönetimlere yani il özel idarelerine ve belediyele- re devrediliyor. 'Sağlık Reformu' denilen bu planla Sağlık Bakanlığı'na bağlı devlet hastaneleri piyasa koşullannda kâr amaçlı özerk(!) işletmelere dönüştü- rülmek isteniyor. Ancak yalnızca devlet hastanelerinin değil, SSK hastanelerinin de kâr amaçlı işletmelere dönüştürül- mesi hedefleniyor; SSK hastanelerinde çalışanlar da sözleşmeli düzene geçiriliyor. Bu küresel plan AKP hükümetinin icadı değil, IMF ve Dünya Bankası'nın çizdiği rota ile AB'nin yerelleş- me önkoşulu tam anlamıyla çakışıyor. ANAP'ın tek başına iktidarda olduğu 80'li yıllardan günümüze her hükümet bu rotanın sadık izleyicisi ol- duğunu kanıtlamaya uğraştı. Mevcut hükümet bu Desantralizasyon zincirin yaşanan halkasını oluşturuyor. Sağlık alanında da diğer alanlarda da ortaya çıkan tıkanıklığın aşılması için tıkanıklığa yol açan etkenler altemat'rfi olmayan çözüm yolları olarak karşımıza çı- kanlıyor. Merkezin (ulus devletin) yetkileri çevreye (müstakbel eyaletlere) dağıtılıyor. Yetkilerin merkez- den yerele devri (desantralizasyon) mucizevi küresel çözüm reçetesi. Merkezdeki tıkanıklığa alternatif ola- rak yerel güç odaklan (tarikatlar, mafyatik çıkargrup- lan, aşiretler, yerel sermaye gruplan) öne sürülüyor. 'Sağlık Reformu'nda öncelikle sosyal güvenlik ku- rumlarının birleştirilmesi ve 'Genel Sağlık Sigorta- sı'na (GSS) geçilmesi hedefleniyor. AKP hükümeti- nin 'Acil Eylem Planı'nda da yer alıyordu bu hedef. Ancak bu tekleştirmenin o kadar da kolay olmadığı- nı yaşayarak gördü AKP hükümeti. Bu küresel plan- da SSK hem hizmeti sunan hem de finanse eden ku- rum olarak hedefte duruyor. 'Hizmet sunumu ile fi- nansmanı aynlmalıdır' sloganı her fırsatta tekrar edi- liyor. Bu plan 'desantralizasyon' planı ile eşleştiriliyor. Sosyal güvenlik kurumları içinde SSK hem hizmet sunan hem de finanse eden kurum olarak bir yanda, yalnızca hizmet finanse eden Emekli Sandığı ve Bağ- Kur diğer yanda. SSK'de, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur modeline geçmeli deniyor... SSK'yi Emekli Sandığı ve Bağ-Kur gibi yalnızca hizmet finanse eden ve dışandan satın aldığı mal ve hizmetlerde toplu ilaç alımlannda sağladığı avantaj- lar gibi toplu alım gücünü kullanamayan bir kuruma dönüştürdüğünüzde ortaya çıkacak zarar 'Sağlık Re- formu' denkleminin sonucunu açık seçik ortaya ko- yuyor. Bu denklem ulusal sağlık harcamalarımızın katlandığı, ulus ötesi şirketlerin kârlanna kâr kattığı küresel bir denklemdir." SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku ' yahoo.com Kendınize güveniyorsanız, solda "ulusal blok" oluşturun sosyal demokrat geçınen abıler' Tepkisizliğin vardığı son nokta Bir zamanlar Ingiltere'de yaşanan ola- yı Andre Maurois'ten naklen Ayşegül Tokatlı anlatıyor "Ünlü virtüöz piyanonun başına otur- muş ve salonu hıncahınç dolduran seyir- cilerin önünde, konserine başlamıştı. An- cak tuşlara basıp çalıyor görünmesine rağmen, telleri önceden sökülmüş olan piyanodan hiçbir ses çıkmıyordu! Dinleyiciler, birbirine göz ucuyla baka- rak ne yapmalan gerektiğini araştınyor- lar, fakat nedense tepki göstere-^ miyorlardı. Iki saat süren sessiz konserden sonra ünlü virtüöz otur-~ duğu yerden kalkarak büyük bir ciddiyet- le dinleyicileri selamladı. Salon sürekli alkış sesleriyle çınlıyor- du.lngiltere'de yaşanan bu olaydan son- ra piyanist, kendisiyle röportaj yapan te- levizyon spikerine, Insanlardakı tepkisiz- liğin nereye kadar varacağını öğrenmek istedim. Meğer sının yokmuş' diyordu. It l o l f İ I # Q UmutVakfı'ndan: "Kaybedecek zaman kalmadı: Dünyadası- U u l l l l l f l lahlı şiddetten bir kişinin öldüğü herdakika, 15 yeni silah üre- tiliyor. önümüzdeki aylar ve yıllarda silahlı şiddet nedeniyle acı çekeceği ya da öleceğı kesin olan kadın, erkek ve çocukların sorumluluğunu kim üstlenecek? Sılah ticareti kontrolden çıktı. Her gün milyonlarca kadın, erkek ve çocuk silahlı şiddet korkusuyla yaşıyor. Her dakika biri öldürülüyor. Bu silahla- rı katillerin ellerine ulaştıran küresel silah ticareti büyük bir sektör ve kontrolsüz!" Cumhuriyet Erdemliğinde Seksen Yıl t. GÜRŞEN KAFKAS Etık değerler üstünlüğüne dayanan Cumhuriyet, top- lumsal erdemdır. Düşünce özgürlüğünün Türk kültürüy- le doğru yolda kullanımı Cumhuriyetle başlamıştır. "Bağımsızlık ve Cumhuriyet benim karakterımdir" dıyen Mustafa Kemal, ulusunun özgürce yaşayabilmesi ve kendi yönetimini yine ken- dince gerçekleştirebılmesini anlatmaktadır. Cumhuriyet yönetimi, demokratik devlet şeklidir. 29 Ekım 1923'te ku- rulan Cumhuriyet, Ata- türk'ün Türk ulusuna arma- ğanı olan en büyük ulusal bayramdır. Varılan karar önemliydi. "Ulusal egemen- liğe dayalı, kayıtsız şartsız bağımsız bir Türk devletiya- ratmaktı." Altı yüz yıllık Os- manlı yürüyüşünde yorgun ve yoksul düşmüş halkın öz- gürlüğe ve egemenliğe ulaş- ması gerekiyordu. Savaşlar, antlaşmalar, ulusal birliğin sağlanması, ümmetçi bir toplumdan çağdaş bir ulu- sun oluşturulması uzun so- luklu çabalann sonunda ger- çekleştı. Ulusun, onuruna yaraşır bir yöntemle yönetil- mesi Cumhuriyetle olacaktı. Mustafa Kemal ve çalışma arkadaşları Türk halkının Cumhuriyetle yönetilmesi ile özgür ve demokratik hakla- ra kavuşacağı karanndaydı. Bu hak, kaynağını ınsan onu- runa yaraşan ulusunun gü- cünden alacaktı. Kurtancı, kurucu ve uygulayıcı bir lider olan Mustafa Kemal, kendi- sini ulusuna adamış bir dü- şünce lideriydi. O, Cumhuri- yet yönetimini Türk ulusuna uygun görmüştü. Türk ulu- suna en çok yaraşan, onu çağdaş uygarlık düzeyine çı- karacak yönetimi öngör- müştü. Cumhuriyet, Atatürk'ün Türk ulusuna taktığı devrim çiçeklerinden örülmüş bir taçtır. Bu taçla, Türk gençli- ği onu Atatürkçü düşünce- lerle gelecek kuşaklara ve sonsuza ulaştıracaktır. "Cumhuriyeti biz kurduk, onu yaşatacak olan sizlersi- niz" özdeyişi gençlere ses- lenişidir. Atatürk'ün misyonu, ilkeleri, vizyonu devrimlerini yarattı. 20 Ocak 1921'de Teşkilatı Esasiye Kanu- nu'nda belirtilen "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletin ola- caktır" özdeyişi ulusun sö- zünün geçerliğidir. O, yüzü kalkınmış Batı ulkelenne dö- nük, yaşam biçimi Batılı de- ğer yargılanyla yoğrulmuş bir Türkiye özlemi içindeydi. Cumhuriyet yönetiminin say- gın bir halk yönetimi ve ge- niş boyutlu sistem olduğunu biliyordu. Halk, kulluk yerine bir vatandaş, saygın bir birey olacaktı. Yani halk yönetimi, halkm kendi kendini yönet- me şekliydi. Böylece Cum- huriyetle aydınlık, çağdaşlık ve özgürlük dönemi Türk haJkını saracaktı. Cumhuri- yetle, yeni bir ulus devlet ku- rulmuş, çağdaş ve aydın yö- netim ilkeve devrimlerle ger- çekleştirilmişti. 1923-1932 yıllan "yasal düzenlemeler", 1931-1945 yıllan da ilke ve devrimlerin ulus genelinde "araştınlması, uygulanması" dönemidir. Toplumun düşmanının bil- gisizlik olduğu biliniyordu. Bu nedenle eğitimde yeni- leşme ve aydınlanmaya ön- celikverildi. "Tevhidi Tedrisat (eğitimde biriik) Yasası, mil- let mektepleri gibi düzenle- melere gidıldi." "Eğitim so- runlarında başarı sağlanma- lıdır" diyerek eğitim önceli- ğine değinmiştir. Daha son- ra siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik, hukuksal ve insa- ni değerierde bir dizi yenilik- leri ulusunun hizmetine sun- du. Böylece Türkiye'nın ye- nileşme ve aydınlanması gerçekleşecekti. Ikinci sınıf olarak görülen Türk kadını- na haklar tanındı. Atatürk, ulusunun kurtuluş felsefesi- ni "aklın ışınlan karanlığı de- liyor, tanyeri ağarıyor, dünya sarsılıyor ve yaşama yansıtı- lıyor" diye algılıyordu. Cumhuriyet aydınlanması ile kültürde, sanatta, mede- ni verilerde çağdaş ülkeleri kıskandıracak yenilikler ger- çekleştiriliyordu. Atatürk'ün umudu ve güveni Türk genç- liğiydi. "Ey Türk Gençliği" seslenişiyle ulusu, Cumhuri- yeti vetemeli akılcılığa daya- lı laikliği onlara emanet edi- yordu. O, "Gençlerbizim ge- leceğimizdir" diyordu. Seksen yıllık aydınlanma ve çağdaşlaşma yolunda gösterilen çabaya ve verilen emeklere sevgi ve saygı du- yulmalıdır. "Cumhuriyetin te- meli kültürdür" özdeyişinde- ki kültür kavramında ilerici, aydın ve çağdaşlık deyişi vardır. Aydınlanmanın dışın- da başka bi r söyleme yer ve- rilmemelidir. Çağdışı, karan- lık ve gerici söylem ve eylem- ler bunca emeği zedeler. Çağdışı eğilimlerletoplumun değişim ve gelişimi önlen- memelidir. Atatürk'ün yeni ulusu, ye- ni değişimlerie aydıntığa ve geleceğeyürüyecektir. Cum- huriyet çağdaşlığı ve aydın- lığı Türk ulusunu ilelebet gö- nenç içinde yaşatacaktır. Hiçbir aynk görüş ve düşün- cenin ulusal ilerieyiş ve dö- nüşe gücü yetmeyecektir. Yücelmenin ve başarmanın yolu ve yöntemi Atatürk ilke ve devrimlerindeki aydınlan- madır. Ulusal görevimiz bu aydınlanmayı tüm ulus bü- tünlüğüne taşımaktır. Cum- huriyetin sekseninci yılı tüm verileriyle ulusumuza kutlu olsun. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakm turk.net ÇİZGİLİK KİMİL MASARACI kamilmasaraci ı mynet.com H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(ayahoo.com LM Ö&UJM, ÜZOUASL HAYAT EPtK TÎYATROSU MUSTAFA TARİHTE BUGÜN MİMTAZARIKA* 30Ekim ıcıcur.mumlaz-arikan. com KADINİAR/ SEVMErEN PAOIŞAHİ SUGÜ/U, 27. O&MAMLI PHDtŞAHf ÜL- (J İ ^*(J ^ TÜ. üç YtLDAN O/tHA AZ BHS SÜRE 77tHrm KALAN Hl. OSMAN'tA/ 2AMAN!, SÜrÜK fS77WgUt MNGffJ- re ^ES/t sALeM/Yi^i eeçM/şrr. CWE**U /V, SfNf£Lf, SEYMEZDt / SÜSLENMeLE&fAII 6/L£~ SIN/ İSrTEMED/ĞfNPBfJj S£S VAPAU ÇJVİLf PABÜÇLARLA DOLAŞf/ZOI. gELICı DE SUNUtJ OOĞAL SOUUCU OLA£AK: UIÇ ÇOCUĞCt YOKW<. C*) Silındiği gibi, 13. padlfaU Yavuz Su/fm* Bejirrı de. "</"' h«si-Mht*J*ın ö/müft-ü- DÜZ ÇtZGİ UMTT ZILELI Bıçak Kemigi Kesmesin!.. O saati sordu.l Paşalar "üç" dediler./ San- ş/n bir kurda benziyordu./ Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı/ Yürûdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdul Bıraksalarince, uzun ba- caklan üstünde yaylanarakf Ve karanlıkta akan biryıldız gibi kayarakl Kocatepe'den Af- yon ovasına atlayacaktı. Bir ülkenin kanıyla, canıyla kazandığı ulusal kur- tuluş savaşını, emperyalizmin ağıryenilgisini muh- teşem birfürkçe ile destanlaştıran büyük şair Nâ- zım Hikmet'in "Kuvayı Milliye" şiirinden, her okuduğumda yüreğimi titreten dizeler bunlar. Cumhuriyetin 80. yılında bir okul müdürü ve yar- dımcısı, öğrencilerine işte bu destanı okuttuğu için haklannda soruşturma açıldı!.. öğretmenlere gön- derilen yazıdaki mantığa bakın: - Nâzım Hikmet Ran'a olan büyük sevginizden dolayı "Kuvayı Milliye" şiirinin ısrarla okunmasına göz yumduğunuz anlaşılmaktadır... Milli eğitimi gömmeye yeminli kafa, işledikleri "cürüm" için öğretmenlerden 29 Ekim'e kadar sa- vunmalannı istiyor... Hem de 80 yıldır karanlıkta besleyip büyüttüğü intikamını tam da Cumhuriye- tin kurulduğu günde almanın keyfini çıkanyor!.. - Cumhunyet Bayramınız kutlu olsunü! • • • Devam edelim: Cumhuriyetin Manisa Valisi, Cumhuriyet yürü- yüşünün yapılacağı 26 Ekim Pazar günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı'nın yanına ikı de AKP milletvekili alıp cami açılışı yapacağını öğreniyor. Tesadüfe bakın, açılış tam da Cumhuriyet yürü- yüşünün yapılacağı saate rastlıyor!.. Peki, Cum- hunyetin valisi ne yapıyor? Müthiş bir hızla il dü- zeyinde dağıtılmış olan kutlama kitapçığını iptal edip yeni bir kitapçık bastınyor ve Cumhuriyet yü- rüyüşünü aynı gün başka bir saate erteliyor!.. - Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsunü! • • • Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi kurumu Diyanet Işleri Başkanlığı'na bağlı bir kısım imam, ülkenin saygın bilim adamlannı hem de basın toplantısı ya- parak tehdıt ediyor: - Cenazelerini yıkamayız!.. Yobaz, sırtını sıvazlayanlardan aldığı cesaret ve de büyük bir cüretle Cumhuriyete ve takipçilerine kinini kusuyor. Kimin cenazesini yıkayıp yıkama- yacağına bile karar verebiliyor. Bıraksalar "kâfir" ilan etmeye bile hazır!.. - Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsunü! • • • Sırtını ABD ve Avrupa'ya yaslayan faşist artığı liberaller, solcu eskileri, karanlığın uşaklan, kale- minı satmış işbırtikçıler kol kola "Kemalizm bit- ti- Cumhuriyet sizlere ömür" şarkılan söylüyor. Cumhurbaşkanı, kadını köleleştiren, ülkeyi adım adım karanlığa sürüklemenin, Cumhuriyeti dönüş- tünrnenin simgesi olan türbana karşı çıktığı için bu ittifak tarafından ağır hakaretlere, karalamalara, tehditlere hedef oluyor. Aynı ittifak, Cumhuriyeti savunmak için on bin- lerie birlikte yürüyen üniversite rektörterıni değil, "ordu göreve" pankartı açan bir avuç provokatö- rü öne çıkanp, Cumhuriyeti dönüştünmek ısteyen- lere büyük bir hizmette daha bulunuyor... - Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsunü! • • • Çok ağır değil mi?. Ustelik bunlar yalnızca son günlerden ve yalnız- ca birkaç örnek... Ağır evet, ama Mustafa Ke- mal'in "19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktım" sözleriyle başladığı "Nutuk"Xa çizdiği tablo kadar ağır değil!.. O zaman devletin başında bulunan padışah da, sadrazam da, Hürriyet ve Itilaf ileri gelenleri de, şeyhülislam da, mütareke basını da haindi, satıl- mıştı... Halk bezgin ve umutsuzdu. O muhteşem destan, her türlü ihanete karşın o imkânsız şart- lar aşılarak yazıldı. 80 yıl sonra bugün, bu cumhu- riyeti kanı, canı pahasına savunacak on milyonlar- ca aydınlık insan var. Cumhurbaşkanı var, Cum- huriyetin kurumlan var. Gerçek aydınlar var. Başı dik, onurlu gazeteciler, gazeteler var. Yeter ki aya- ğa kalkalım, yeter ki üzerimızdeki ölü toprağını sıl- kip atalım... Bıçak kemiğe dayandı... - Kesmesin/ beklemeyelimü! E-posta: umitzileli v ttnet.net.tr B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 SOLDANSAĞA: 1/ Büyük ve türlü renkler- de çiçekler açan bir süs bıtkisi. 2/ Iz- mir'in bir il- çesi... Uzak- lık işareti. 3/ Birmeyve. 47 Halk dılinde bulgurpilavı- na verilen ad... Yatak doldurmaya yarayan yün, pamuk, kıtık gıbı şeyler. 5/îlaç... Dışlenn taç kısmını kaplayan beyaz ve 4 sert doku. 6/Taraf... 5 Omurganın bel ile kalça arasındaki bö- lümü. II Yolsuz ya 8 da emeksiz elde edi- 9 len şey... Galyum elementinin simgesi. 8/Değer- li madenlerin saflık derecesi... Değişenlerin özün- de değişmeden kaldığı varsayılan idealist kav- ram. 9/ Bir renk... Işe eyleme dayanan. YUKARTOAN AŞAGIYA: 1/ San, turuncu ya da beyaz çiçekler açan bir süs bıtkisi. 2/Hısse, pay... "Ihsan Oktay —": Yazan- mız. 3/ Kaynağı antik çağlara dayanan kirişli bir çalgı... Fazla bön, avanak. 4/ Hizmet eden, yar- dımcı olan... Bir nota. 5/ "Rahatı Kaçan —": Me- Mh Cevdet Anday'ın şiir kitabı... Genellikle arka- sından yağmur getıren sert ve geçici yel. 6/ Ge- mılerde cıvadra donanımını desteklemek için yer- leştirilen ek yapı öğesi. II "Süsen" de denilen bir süs bıtkisi... Bırcetvel türü. 8/Köpek... Bursa'nın bir ilçesi. 9/ Orta veDoğu Avrupa kökenli Yahu- îlilere verilen ad.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle