Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 1 EKİM 2003 ÇARŞAMBA
SAGLIK
Strese çane:
Süs balıgı
• ANTALYA(AA)-
Akvaryum ve havr
uz süs
bahklannın stres topu
özelliği taşıdığı ve bu
balıklara olan ilgınin
giderek arttığı bildırildi.
AntaJya'da faalıyet
gösteren Kepez Su
Urünleri Ürefme
tstasyonu Müdürü Dr.
Yılmaz Emre, büyük
kentlerde süs balığı
tüketiminin arttığına,
Avrupa ülkelerinde de
talep patlaması
yaşandığına dikkati
çekti. Emre, "Onlara
yem atmak, o dünyada
dinginliğı ızlemek
insanlan gündelik
sorunlardan
uzaklaştınyor" dedi.
Hastanede hasta
haklan ünitesi
• ANKARA(ANKA)-
Doktor Zekai Tahır
Burak Kadın Sağlığı
Eğitim ve Araştırma
Hastanesi, Türkiye'de
hasta haklan konusunda
bir ilki gerçekleştirerek
"Hasta Haklan Ünitesi"
kurdu. Başhekim Leyla
Mollamahmutoğlu, hasta
haklan ve hastanın
bilgilendirilmesine
büyük önem verdiklerini
kaydettı. Başhekim,
hastalara uygulanacak
operasyonla ilgili
kasetler izlettirilerek
ameliyatlannın nasıl
gerçekleşnrileceğı
konusunda hastaya
aynntılı bilgi
verileceğini söyledi.
Dâhi
Bebek' seti
• İstanbul Haber Servisi
- "Dâhi Bebek" ısımlı
altı ay-dört yaş arası
bebeklere yönelik zekâ
gelişimi setinin ürün
tanıtım toplantısı
Kabataş Kültür
Merkezi'nde
gerçekleştirildi. Önceki
gün düzenlenen tanıtım
toplantısında konuşan
Dika AŞ Yönetim
Kunılu Başkanı Alhan
Yılmaz, "Dâhi Bebek
benzeri setlerin dünyada
birçok ömeğini gördüm,
önemli olan Türk aıle
yapısına uygun bir
program geliştırmekti,
kolay olmasa da
başardık. Eğitici setlerin
arkası gelecek" dedi.
Tıp ve eczacılık
sergisi
• İstanbul Haber Servisi
- tbrahim Etem Ulagay
Ilaç AŞ, "Hayallerin
Gerçekleştiği Yüzyıl"
adıyla bir tıp ve eczacılık
tarihi sergisi açıyor.
Yüzüncü yıl kutlamalan
çerçevesınde
eerçekleştirilen sergide,
Ibrahim Ethem'in.
ailesinin ve firmanın
geçirdiği dönemler
anlatıhyor. Sergide eski
ilaçlar. üretimle ilgili
aletler. fotoğraflar, ilaç
promosyon urünleri gibi
materyallar da yer alıyor.
Tarihi Darphane
Binasf nda 24 Eylül
günü açılan sergi, bir ay
süreyle gezilebilecek.
1 Ekim Dünya
Yaşlılar Günü
• KONYA(AA)-İlk
kez gerçekleştirilecek
"İkinci Bahar Şenliği"
ile Türkiye'nin farklı
huzurevlerinden 170
yaşlı, Konya'da
düzenlenen çeşitli
etkinliklerde buluşacak.
Sosyal Hizmetler îl
Müdürü Adem Özbekler,
170yaşlıyı "tkincı
Bahar Şenliği" ile 4 gün
Konya'da misafir
edeceklerini söyledi.
Etkinlik çerçevesinde
yaşhlar hünerlerini de
sergileyecek.
'Devlet borcunu ödemezse eylem yapacağız' diyen istanbul Eczacı Odası Başkanı:
Eczaneleriflasın eşiğindeGÖKÇE UYGUN
İstanbul Eczacı Odası baş-
kanlığına yeniden seçilen Za-
fer Kaplan, kamunun eczane-
lere olan borçlannı ödememe-
sinin çok sayıda eczacıyı ifla-
sın eşiğine getirdiğini söyledi.
Kaplan, "Türkiye'de devlet son
dönemlerde eczacılardan aldn
ğı ilacın parasını ödememe gi-
bi bir alışkantık edindi. Ödeme
süresi yerli Uaçta 60, ithal ilaç-
ta da 30 gün iken bu süre yerli
Uaçta 4 aya. ithal Uaçta da 80 gü-
ne kadar uzuyor. Önümüzdeki
aylarda bu sorun çözülmezse
e>1em yapacağız"' dedi. Kaplan
sorunun çözümü konusunda da
"sektörün tüm temsücilerini içe-
ren birflnans kurumu kurulma-
h ve ödemekrdeki gecikmeler,
bu kurum tarafından karşüan-
mah" önensıni getirdi.
Eczacılık alanında yaşanan
en önemli sorunlardan birinin,
ilacın üretiminden hastaya su-
numuna kadar geçen süreçte
eczacılann kontrol hakkının
bulunmaması olduğunu söyle-
• Oda başkanlığına yeniden seçilen Zafer Kaplan,
dolardaki düşüşe rağmen ithal ilaç fiyatlannın
azalmamasından şikâyet ederek ithalatçılann haksız
kazanç elde ettiklerini söyledi. Kaplan. kamunun
eczanelere olan borçlannı ödememesinin çok sayıda
eczacıyı iflas noktasma getirdiğini kaydederek, "Sorun
çözülmezse önümüzdeki aylarda eylem yapacağız" dedi.
yen Kaplan, "Bu süreçte ilaç
semıayesinehâkinıotankurum-
lar ve devlet tarafindan, toplum
sağlığıveeczacüannzararma ka-
raıiar ahnıyor. Biz buna karşı
çıkınca da çatışmalar yaşanı-
yor" diye konuştu.
Dolar düştü, fryatlar aynı
Eczacılann tüm ilaçlarda yüz-
de 20 olan payımn eski Sağlık
Bakanı Osman Durmuş zama-
nında azaltıldığını anımsatan
Kaplan, bu nedenle eczacıla-
nn zarar ettiğini kaydettı. Kap-
lan, dolardaki düşüşe rağmen it-
hal ilaç fiyatlannın azalmama-
sından, ithalatçılann haksız ka-
zanç elde ettiklerini ifade etti.
Kaplan, şu an Istanbul'da 11
hastanede uygulanan. yatan has-
talann ilaçlan konusundakı uy-
gulama hakkında şunlan kay-
detti:
"MaHye Bakannğı ve Türid-
ye Eczacılar Birtigi arasında im-
zalanan protokole göre kamu
hastanelerinde yatan Bağ-Kur
ve Emekli Sandigı'na bağh has-
talann ilaçlan, bölge eczanele-
rine sırayla dağınlacak. Amaç
hastane çevresinde rant elde
eden, mafya gibiişleyen sahteilaç
simsarlannı engellemek. top-
lum sağhğnu korumak ve has-
taya doğru ve kaJiteli ilaç sun-
mak. Ancak buna karşı çıkan-
laroldu. Bunlaretik çabşmayan
bazı eczacılar, bu duruma kar-
şı çıkûlar. Hatta karşı çıkanlar-
dan bazılan, kongrede bize ra-
kip olarak listeçıkardılar." Kap-
lan, bu uygulamadan çıkar el-
de etmek isteyenler olduğunu,
bu kişilerden biri olan Bakırköy
Devlet Hastanesi Başhekimi
Prof. Dr. Ali thsan Taşçı'nın,
uygulama için hastane vakfına
190 milyar Türk Lirası yardım
istediğini öne sürdü.
k
Eczane enflasyonu var'
Türkiye'de "eczane enflasyo-
nu" yaşandığını vurgulayan
Kaplan, bu durumun nedenini
ise şoyle anlattı:
" Ülkemizde her vıl 11 ecza-
ahkMültesindenyaldaşjk 1000
eczacı mezun oluvor. Ve bunla-
nn yüzde 90'run eczane açmak
dışmda aKernatifi yok. Biz 6197
sayıh yasanın değişnıesini ve ec-
zanelerin nüfusa ve mesafeye
göre suuriama getirilmesini is-
tiyoruz. Aynca yeni mezun ec-
zacılar başka bir eczacı vanın-
da 1 yıl ücretli staj imkânı sağ-
lansın. Böylece eczanelerde ça-
lışan nitetiksiz kalfa sorunu da
çözülmüş olur."
Eczacılık alanındaki bu so-
runlann çözümü için çalışma-
lar yapacaklarını ifade eden
Kaplan, şöyle devam etti:
"ÖnceBkle ekonomik sıkuı-
üda bulunan tüm eczacılara İs-
tanbul Ecza Kooperatifi ile bir-
likte işJetme, kredi. danışman-
hk gibi konularda destek ola-
cağız. Yasalann toplum sağtağı
ve eczacılann çıkarlan doğrul-
tusunda iyileştirilmesi için ve
bize verilen güvencelerin ko-
nuunası içinçahşacağız,Ve mes-
lek içi eğitim programlannı dü-
zenü ve sıkı bir biçimde uygu-
lamaya koyacağjz."
Toplumda hâlâ
yeterince
bilinmeyen ve
çekinilen bir
hastank olan
otizmin görülme
sıkbğı binde 1.
Türkiye'deld
birkaç otistik
okuluise
ihtrvacı
karşılayamryor.
Uzmanlar otizm hastası çocuklann toplumla yaşaması gerektiğini söyledi
Once aîleler eğitihnefiSAADETUSLU
Gelışim sürecine yön \ eren bir hastalık
olan otızm, istanbul'da tartışdıyor. Toplum-
da hâlâ yeterince bilinmeyen ve çekinilen
bir hastalık olan otizmde en büyük sorun
eğitim eksikliği. tstanbul Tıp Fakültesi
çocuk ve ergen psikiyatrisı anabilım dalı
ögrerim üyesi Prof. Dr. NahitMotavaft Vlu-
kaddes, otizmin çocuk psikiyatrisi içinde
en ağır alan olduğunu belirtti.
Gelişimsel Nöropsikiyatri Toplantılan
kapsamında düzenlenen Otizm Sempoz-
yumu, bugün Lütfi Kırdar Kongre ve Ser-
gi Sarayı'nda gerçekleşhriliyor.
Saat 9.00'dan iribaren başlayacak olan
toplantılarda, ailelerin uzmanlarla buluş-
ması sağlanacak.
Otizm hakkında bilgi veren Prof. Mu-
kaddes. hastahğın kendini "yaşammflkyı-
hnda konuşmada gecikme, donukhık, tek-
rarlavTCi davranışlar (el çırpma, saüanma
vb.), çevreye uyumsuzluk" gibi belirtiler-
le gösterdiğine dikkat çekerek şöyle de-
vam etti:
"En çok genetik faktörler ön planda.
Farklı beyin kimyası. beynin farklı bölge-
lerindeki işlev farkh olabiliyor. Beynin iki
yanm küresi arasında bağlann farkhhkla-
n da hastahğın nedenleri arasında. Otizm
• Çocuk ve ergen
psiktyatn Prof. Dr.
Mukaddes: Otizmin
erken tanısında en
büyük rol ailelere
düşüyor.
bir beyin hastahğı ama belirtileri davranış-
saL dflsel olarak ortaya çıkıyor."
Hastahğın görülme sıklığının binde 1 ol-
duğunu da söyleyen Prof. Mukaddes, ço-
cuklann topluma kabulünde ise zorluklar
yaşandığuıa dikkat çekti. Nahit Mukaddes
şöyle devam etti:
"Bu çocuklar için eğhselfirsatlarhenüz
yaraülrnış değiL Normal çocuklaıia kay-
naşnrma yok. Bazı veüler Çocuklanmız
kötıı etkilenır' drveçocuklannınotistikJer-
le temasmı engeDemeye çahşryorlar. Ruh-
sal sorunlar hep damga taşır. Türkiye'de
birkaç tane otistik okuhı var ancak bun-
larda ibtiyacı karşüamıyorr
Aileler önemli
Otizmin erken tanısında ailelerin çok
önemli olduğunu da ifade eden Prof. Mu-
kaddes, ailelere şu önerilerde bulundu:
"Çocuk yaşammın birinci yınnda ailej-
le göz göze gelmivorsa, gühnüyorsa, kuca-
ğagelince sanbnnorsa,çevTeden gelen uya-
ranlara karşı tepkisizse, 'ce' oyununu öğ-
renmi\orsa, 2 yaşında yaşrayla oynamı-
yorsa, yaşjt aranırvorsa. otizm degilse bile
sosyal ve duygusal açıdan sorun vanhr.
Ozellikie biryaşmda hâlâ tek kefimeieri söy-
lememişse, 2 yaşmda cümle kurmamışsa
hekiroe başvurubnah."
HERlOOKtŞİDENI't
İltihaplı
romatizma
kadınları
seviyor
GURSUKUNT
ANTALYA - Türkiye'de her
100 kişiden 1 'inde görülen
iltihaplı eklem romatizması
özellikle 30 yaş üstü kadınlan
tehdit ediyor. Genetik
özellikler taşımasına karşın
stres, psikoloji gibi çevresel
faktörlerin de etkili olduğu
hastalıkta erken tanı çok
önemli. Antalya'daki 5. Ulusal
Iç Hastalıklan kongresine
katılan Doç. thsan Ertenli,
iltihaplı eklem
romatizmasının erken ve iyi
teda\i edilememesi
durumunda, hastayı yatağa
bağımlı kıldığını açıkladı.
Hastahğın, kadınlarda 3 kat
daha fazla görüldüğüne dikkat
çeken Doç. Ertenli, "Ashnda
bütün romatizma türleri
kadınlarda daha sık
yaşanıyor" dedi. Eklemlerdeki
şişlik ve sabah rutukluğu
belirtilerinin görülmesi
durumunda bir hekime
danışıhnası gerektiğini
vıırgulayan Doç. Ertenli, "5-6
yıl öncesine kadar Dünya
Sağlık Örgütü tarafindan
tedavisi mümkün olmayan
hastanklar tablosunda yer
alan eklem romatizması, yeni
ilaçlar sayesinde tabtodan
çıkanldı. Erken tanı ve tedavi
çok önemM" diye konuştu.
Ertenli, hastahğın erken
tedavi edilmemesi
durumunda, bağışıklık
sisteminin olumsuz
etkileneceğirü, kalp, akciğer,
sinir sistemleri ve böbreklerin
zarar görebileceğini, hatta
ölümlerin görülebileceğini
vurguladı.
Ilk altı ay sadece anne sütü yeter
İstatistikler, Türkiye'de ortalama emzirme süresinin 12 ay olduğunu gösteriyor. Bu uzun süreye
karşın beslenme bozukluğu yaşanmasının nedeni uzmanlara göre, ek besinlere erken geçilmesi
AVRUPA'DAN
GURAY OZ
Almanya'da Türban
Tartışması
Almanya'da Anayasa Mahkemesi Afgan asıllı
öğretmen Fereshta Ludin'in türbanla ders verme
isteğini, Baden VVürtemberg eyaletinde bu konu-
da yasaklayıcı bir yasa, bir karar olmadığı gerek-
çesiyle haklı buldu. Deyim yerindeyse topu siya-
set alanına attı. Bu karardan sonra eyaletlerin na-
rekete geçmesi, şu ya da bu yönde kararlar alma-
lan beklenebilir.
Laik-seküler bir federal cumhuriyet olan Alman-
ya'da ilkelerzaman zaman tuhaf yorumlanabiliyor.
Almanya'da okullarda sınıfların duvarına haç asıl-
ması, öğretmenlerin dini kimliklerini belirtecek işa-
retler taşımalan genellikle hoş görülmüyor ve ba-
zı eyaletlerde de yasaktır. Ama her nedense dini
bir sembol olan, dahası dinin siyasallaşmasının
sembolü olan türbanın okullarda serbest bırakıl-
masını sağlayacak, bu kapıyı ardına kadar açacak
bir karan da Anayasa Mahkemesi alabiliyor.
• • •
Karann ardından, beklendiği gibi tartışmalaryo-
ğunlaştı.
Almanya'da bir türban yasağı söz konusu de-
ğil. Isteyen istediği gibi giyiniyor. Okullarda da
Müslüman kız öğrenciler türbanla okula gidebili-
yor, dersleri izleyebiliyoriar. Bu konudaki kısıtlama
okullarda öğretmenler için söz konusu. Bu kısıtla-
ma da herhangi bir yasadan kaynaklanmıyor, so-
runla karşılaşıldığında alınan kararlardan kaynak-
lanıyor. Yasadan kaynaklanmaması normal, çün-
kü yakın zamanlara kadar bu türden bir sorun or-
tadayoktu. Sorun, Müslüman "yabancılann" Al-
manya'ya gelmesiyle ortaya çıktı. özellikle kırsal
kesimlerden gelen kadınlann geldikleri yerlerdeki
geleneklere göre giyinmeyi sürdürdükleri, ama bu
giyimlerinin herhangi bir dinsel anlam taşımadığı
biliniyor.
Ama sonra işler değişti.
Türkiye'deki siyasal yelpaze yalnız solda değil,
sağda da Almanya'ya yansıdı. Türkiye'deki kök-
tendinci örgütlerin paralelleri Almanya'da boy gös-
terdi. Köln'de eski Adana Müftüsü Cemaleddin
Kaplan, "Islam Devleti" kurdu. Yine Köln'de Al-
man Anayasayı Koruma örgütü raporlannda "kök-
tendinci" olarak tanımlanan Milli Görüş örgütlen-
di. Berlin'de mahkeme karanyla bir Islami örgüt din
dersi verme yetkisi aldı.
Türkiye'nin demokratikleşmesi ile "çok, ama
çok yakından ilgili" olan Alman sivil toplum ku-
ruluşları da konuyu bir demokrasi sorunu olarak
görmeyi yeglediler. Ama yann başka şeyler olacak.
örneğin, tesettürlü bir bayan doktor, erkek hasta-
ları muayene etmeyi reddedecek, türbanlı bir ba-
yan hâkim insanlan yargılayacak ve o zaman da
herhalde Anayasa Mahkemesi bu karannı hatırla-
yacak.
Almanya'da yaşayan Müslüman Türk hanımla-
nn bir kısmı tarikatlarca öngörülen biçimde türban
taşıyor, babalannın, kocalarının ya da bağlı olduk-
lan tarikatların öngördüğü usule uygun tesertürü
tercih ediyor. Arap ülkelerinden, Afganistan'dan,
Iran'dan gelen kimileri ise kara çarşafı, çadın yeğ-
liyorlar. Türkiye'den gelen birinci kuşak hanımlar
başörtüsü taşıyorlar. ikinci, üçüncü kuşaklarda ise
ne başörtüsü ne de tesettüre uygun giyim, nüfu-
sun büyük çoğunluğunca tercih edilen bir giyim tar-
zıdır. Bu konularda yapılmış araştırmalann göster-
diği gerçek budur.
Ama köktenci bir inadın ortada olduğu da belli.
Almanlarda ise bu konuda ikili ya da başka tür-
lü söyleyelim, ikiyüzlü bir yaklaşım gittikçe egemen
hale geliyor. Almanlar başörtüsü ya da türban ta-
kan hanımlara küçümsemeyle bak/yorlar. Onlan "bir
türlü uyum gösteremeyenyabancılar" olarak ta-
nımlıyorlar. Oteyandan mahkemelerinden küçüm-
sedikleri türbanın, tesettürün önünü açan tuhaf
kararlar çıkıyor.
Şaşkınlıklannı ve bir kısım Alman'ın ikiyüzlülü-
ğünü anlayabilir miyiz?
• • •
Anlayabiliriz.
Gerçekte Almanlar yanlış bir "uyum" peşinde-
ler. Gelen "yabancılann" Alman kültürüne tabi
olmalannı bekliyorlar. Kendi kültürlerini, gelenek ve
göreneklerini terk etmelerini istiyorlar. Ama aynı za-
manda o kültürün geri öğelerini besleyecek adım-
lar atmaktan da geri kalmıyoriar. Bunun nedeni
"yabancılann" "uyum" gösteremeyeceğine olan
derin inançlandır. "Orada kalın ve bize bulaşma-
yın. Sizin uyum gösteremeyeceğinizi biz zaten
biliyorduk" diyorlar kısacası. Göçmenler yalnız
mekân olarak değil, kültürel olarak da gettolarda
kalsın, kendi kültürieriyle toplumun içinde yer al-
masın istiyorlar. Bu gelişmede Alman politikacıla-
nn Türkiye'ye karşı "işe yarar" kozlan elde tutma
çabasmın payı da yok değil.
Bu arada hem kendi toplumlarına hem de artık
"yabancı" değil, göçmen olan azınlığa yeni çatış-
ma tohumian ektiklerinin farkında değiller.
e-posta: guray.ozcumhuriyet.com.tr
İstanbul HaberMerke-
zi- Anne sütü, hem bebek
hem de annenin sağlığı
için uzmanlar tarafindan
mutlaka öneriliyor. Sağ-
lık Bakanlığı'nın 2002 ve-
rilerine göre, ülkemizde
canlı doğan her bin be-
bekten yaklaşık 38'i bir
yaşına gelmeden yaşamı-
nı yitiriyor. Bu bebekle-
rin ölüm nedenleri arasın-
da beslenme bozukluğu
ikinci sırada geliyor. Ista-
tistiklere göre ülkemizde
ortalama emzirme süresi
12 ay. Bu kadar uzun sü-
re emzirilmesine karşın
beslenme bozukluğu ya-
şanmasının nedenini uz-
manlar şöyle açıklıyor:
"Ülkemizde emzinne
vaygmohnasmakarşın,ek
besinlere gerekenden çok
daha erken ya da çok geç
dönemde başlanmaktadır.
Örneğin ilk 6 a\da sadece
anne sütü almalan gere-
kirken bu dönemde gerek-
onlara ek besin verilmeye
başlanabibnektedir. Yapı-
lan bir araştırma>a göre
0-3 a\tk bebeklerin anne
sütü alnıa oranı yüzde 83
iken, }^alnız anne sütü ile
beslenme oranıyüzde 10."
• Emzirme Haftası nedeniyle Anne Bebek
Dergisi'nin düzenlediği bilgilendirme toplantılan
şöyle: 1 Ekim'de Profilo Alışveriş Merkezi, 3
Ekim'de Bakırköy Carousel Alışveriş Merkezi, 4
Ekim'de Capitol Alışveriş Merkezi, 7 Ekim 'de
Migros Alışveriş Merkezi Beylikdüzü.
siz olduğu halde ishal ris-
kini artnran su üavesi ya-
pılabilmektedir. Ya da sin-
dirim sistemlerinin henüz
yeterti olgunhığa ulaşma-
dığı ilk alü avbk dönemde
Anne sütü ile beslenme
üzerine yapılmış 270 ça-
lışmanın bazı sonuçlan
şöyle:
• Anne sütü alan be-
beklerin ortalama IQ pu-
anlan daha yüksektır.
^Anne sütü mamadan
daha kolay hazmedilir.
•Anne sütündekimadde-
ler bebeği enfeksiyonlara
karşı daha etkili korur.
• Anne sütüyle besle-
nen bebeklerin ilk üç yıl-
da ölme olasıhklan nis-
peten daha düşüktür.
•Anne sütü doğal sa-
kinleştiricidir.
• Anne sütüyle besle-
nen kız çocuklannın me-
me kanserine yakalanma
riskleri daha düşüktür.
Emziren anneler de da-
ha kolay kilo veriyor, de-
mir eksikliğine bağlı kan-
sızlıkriskiazalıyor, ilerde
ortaya çıkacak kemik eri-
mesinden korunuyorlar.
2 öğrenciyle birlikte ders
Y.O'nun bobosı:
AİHM'yegiderim
YUSUFOZKAN
tZMİR-HTVtaşıyı-
cısı Y.O'nun okulunda
eğitimini sürdürmesi-
ne yönelik öğrenci ve-
lilerinin tepkileri üze-
rine Y.O'nun babası Na-
zif O. Avrupa İnsan
Haklan Mahkemesi "ne
(AÎHM) başvurabile-
ceğini söyledi. Dün sa-
dece Buket-UğurDayı-
oğhı ve Hüh a V^ıral ço-
cuklannı Y.O'nun sını-
fına gönderdi.
Hatay'daki Şerif Rem-
zi îlköğretim Okulu 1 -B
sınıfında eğitim gören 7
yaşındaki Y.O. dün oku-
la babası Nazif O. ve an-
nesi Neşe O'yla geldi.
Toplam 40 kişi ohnası-
na karşın, önceki gün 7
öğrencinin bulunduğu
smıfta, Y.O. dün sadece
2 arkadaşıyla ögrenim
görmek zorunda kaldı.
Suııfta hiç kimse kal-
masa da oğlunu okula
getireceğini belirten ba-
ba Nazif O. önceki gün
göndermelerine karşın
dün çocuklannı "7 ki-
şiyle sağlıklı eğitim ol-
muyor" gerekçesiyle
okuldan alan velileri
eleştirdi. Nazif O. "Bir
de bize birebir eğitimi
öneri>orlar. 7 kişiyle sağ-
hkh eğitimi kabul etmez-
ken,benim çocuğum için
bunu nasıl önerebUryor-
Iar" dedi.