02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 EKİM 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 OHMM kreasâânrnHf. Uestoentf Etektronik posta: denizsomecumhuriyetcom.tr Tet: 0,212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Hükümet sicil affı getirecekmiş... "Kendilerine de bir sevler düseri" Usküdar'da Emekli binbaşı Erol Soysever, yitirdiği sürücü belgesinin ^enisini almak için Usküdar'da Emniyet Müdürlüğü'ne gidiyor... Belge için 24.5 milyon lira harç, belgeyi vermek için de 10 milyon lira bir dernek adına bağış istiyoriar. Soysever, bağış yapmak istemediğini söylüyor... Emniyetteki yetkililer, bağışın Üsküdar Kaymakamlığı'nın yazılı talimatı ile alındığını bildiriyor. Soysever, talimatı görmek istryor. Gösterdikleri yazıda kaymakamlığın, karakol yaptırma derneğine bağış toplama yetkisi verdiği yazıyor. Soysever, polislere bu yazıya dayanarak bağış toplayabileceklerini ancak kimseden de rızası olmadan bağış alamayacaklannı aksi halde bunun bağış değil haraç almak olduğunu söylüyor. Fakat polislere derdini anlatamıyor. Emniyette haraç vermek zorunda kalıyor... Öyle değil mi Üsküdar Kaymakamı; sizin imzanızla haraç toplanmıyor mu? D emokrasiyi, sözcük anlamından başlayarak içerdiği ilkelere kadar geniş bir yelpazede ta- nımlayabilirsiniz. Hatta demokrasiyi, dema- goji yapma yeteneğiniz ölçüsünde kendi çı- kartannıza göre yontabilirsiniz de. Ama demokrasiyi ta- nımlarken birtek şey yapamazsınız. Demokrasinin içi- ne bir tutam bile sahtekâriık katamazsınız. Yargıtay'ın DEHAP yöneticileri hakkında verdiği ka- rar, siyaset sahnesinde büyük yankı buldu... Hemen herkes, bu karann Meclis'e nasıl yansıyacağını tartı- şıyor... Yargı karan ile seçime katılma hakkı olmadığı anlaşılan DEHAP'ın aldığı oylann geçersiz sayılması ve ülke barajının yeniden hesaplanmasıyla bazı AKP ve CHP'lilerin yerine DYP'lilerin Meclis'e girebileceği söyleniyor. DEHAP'a verilen oylann geçertiliğini koru- duğu ve dolayısıyla Meclis'teki sandalye dağılımının değişmeyeceği söyleniyor... Yargrtay karan ile "tam ka- nunsuzluk" halinin ortaya çıktığı belirtilerek 3 Kasım seçiminin tümüyie iptal edilebileceği ve seçimin yeni- Sahtecilik lenebileceği söyleniyor... Her şey söyleniyor ama, DEHAP yöneticilerinin iş- lediği suç üzerine hiçbir şey söylenmiyor... Siyasi Partiler Yasası'nagöre, birpartinin seçime ka- tılabilmesi için illerin yandan bir fazlasında yani 42 il- de örgütlenmesi gerekiyor. DEHAP, 3 Kasım seçimine gidilirken, Yargrtay Cum- huriyet Başsavcılığı'na 63 ilde örgütlendiğini beyan ediyor. Partilerin örgütlenmesini inceleme ve araştır- makla yükümlü Başsavcılık, beyanlan esas alarak Yüksek Seçim Kurulu'na seçime katılabilecek parti- leri bildiriyor. Ancak kısa bir süre sonra Başsavcılık, DEHAP'ın örgütlenmesini araştınyor ve sadece 22 il- de örgütlü olduğunu saptıyor. Bu durumu Yüksek Se- çim Kurulu, itiraz süresi bittiği ve seçim takvimi kesin- leştiği için dikkate almıyor. Daha sonra Başsavcılık, DEHAP yöneticilerinin "resmi evrakta sahtecilik" su- çu işledikleri iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcı- lığı'na suç duyuru yapıyor; dava açılıyor; mahkeme DEHAP'tan dört yöneticiyi suçlu buluyor; Yargrtay 6. Ceza Dairesi de karan onayarak kesinleştiriyor. 22 ilde örgütlenmişken 63 ilde örgütlenmiş gibi ev- rakta sahtecilik yapan bir siyasi parti... Ve demokra- si... Yanyana gelmeyecek iki unsur: Demokrasi ve sahtecilik... DEHAP yöneticileri, Yargrtay karannın siyasi oldu- ğunu söylüyoriar; davadaki suçun tanımının yanlış ve eksik olduğunu söylüyoriar; Avrupa Insan Haklan Mahkemesi'ne gideceklerini söylüyoriar... Gitmeleri gerek... Demokrasinin ve sahteciliğin yan yana gelemeye- ceğini Türkiye'de siyaset yapanlara belki ancak Avru- pa ınsan Haklan Mahkemesi öğretebilir! SESSİZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincırtku ' yahoo.com Amerikan mandası yuva yapmış anayurt dalına! Dünyanın en büyük kütüphane gemisi Gazetelerde çıkan haberlere göre, içinde 500 bin kitap bulunan dünyanın en büyük kütüphane gemisi M/V Doulos, Istanbul'a gelmiş... Ne var ki polis, ya- bancı dildeki bazı kitaplann satışına izin vermiyormuş... Arkadaşımız Öznur Oğraş, gemi- ye gitti... Döndüğünde M/V Doulos'un dünya edebiyatından, dünya bilimin- den, dünya sanatından en seçkin eser- lerin yer aldığı bir "kütüphane" olmadı- ğını söyledi. Gemi, Hıristiyanlık propa- gandası yapmak için hazırianmış ve için- de 40 ülkeden Protestan misyonerierin görev aldığı bir "misyoner gemisi" çıktı. Gemide kitap satışı yasak değil, satışa sunulan kitaplar gerçekten çok ucuz; 1.5 milyon lira... Ancak bu kitaplar Isa pey- gamberin hayatını, öğretilerini anlatıyor. Gemi Istanbul'a gelmeden bir ay ön- ce Stuttgart'taki arkadaşımız Ahmet Ar- paddaCumhuriyet'teyazmış... (vW Do- ulos, Almanya'daki "Operation Mobili- sation" adlı kuruluşa bağlı olarak çaJı- şıyor. "Operation Mobilisation"un Is- tanbul ve Ankara'da da bürolan var; bugüne dek Türkiye'de beş milyon ki- şiye posta yoluyla Incil ve Hıristiyanlık üzerine dini kitaplar göndermişler... Ah- met Arpad, "Istanbul'a bir gemi geliyor" başlıklı yazısında Operation Mobilisati- on'un Türkiye'de dini propaganda için yeğlediği gruplar arasında üniversiteli gençler ile Kürt asıllı yurttaşlann olduğu- nu bildiriyor. Akdeniz turuna çıkan gemi, Istan- bul'dan sonra Izmir, Antalya ve Mersin li- manlannagidecek... ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ Demre'nin 'Noel Ana'sı.. Her yıl 6 Aralık günü Demre çok güzel kutlamalarla şenlenir... Kentin simgesi Nod Babayaban- cı konuklarla birlikte anılır; et- kinlikler düzenlenir... Çünkü. Demre'deki antik Myra kentinin "Patarah" pisko- posu Noel Baba, yani asıl adıyla St Nicholaus Aralık 343 'te ölün- ce, Romadöneminden kalma bir lahite konarak buradakı kiliseye gömülür. Demreliler, bu "hümanis" ve "yardımsever'' aziz hemşerile- riyle öylesine gurur duyarlar ki, kentin "resmi logosu" bile artık sadece Noel Baba'dır... 43 yaşın- da ölmesine rağmen tüm insan- lığın efsanevi "yılbaşı dedesi" Yıldız Hanım'ın her "Şurasmıda açahm" demesinin ardından, bi- raz ilerdeki dağa yaslanan Myraya doğru "kent dokusu- nun" kalıntılan uzanıyor... Yani, Nobel Baba Kilisesi, as- lında "çevresi boş" bir alanda tek başına değilmiş. Şimdiki gibi, ta- rihte de belli ki ait olduğu kentle birlikteymiş... Işte bu tarihsel gerçek toprak altında "gizfi" kalmaktan kurtul- dukça. hele Myra ile St. Nicho- laus Kilisesi arasında bile "boş arari" yerine "antik yerieşme- nin" bulunabileceği anlaşıldık- ça, bunun aynı zamanda "arke- olojik sitin genişlemesT anlamına geleceğini bilen Demreliler, Yıl- St Nicholaus'un kilisesi kaaidıkça, "kentiyle" de buluşuyor. olan St. Nicholaus ve Myra ile sağladıklan turizm gelirinden ötürü de herhalde durup oturup. "kenderinin tarihine" şükredi- yorlardır... Yalruzlaşan arkeolog Ne var ki, Noel Baba'nın anı- lanru ve adıru taşıyan tarihi kili- sede arkeolojik kazılan yürüten Prof. Dr. YıldızOtüken,aynı sev- giden artık pek pay alamıyor... Daha doğrusu, kazıya başlarken Demrelilerin yüzûndeki gülü- cükler. şimdi yerini "asık surat- lara"bırakmış... Hatta. yine ilk tanışmalannda- kı "Hocam, bir ihtiyacınız var mi" sorulan giderek azalırken. -Bu kazı ne zaman bitecek" dı- yenler gün be gün çoğahyor... Kendini adeta "NodBaba'nın kentme" adayan Yıldız Hanım, tarihin gün ışığına çıkmasından "çıkarlan zedeleıraıeyen" yöre aydınlan ile Belediye Başkanı Adnan Genç de olmasa, Dem- re"de konuşacak kimse bulama- yacak... Gün ışığma çıkanlar Acaba bu "soğukhığun" ardın- da ne var dersiniz?.. Tarihi birki- lisenin çağlar boyu toprak altın- da kalmış mekânlanna yeniden kavuşması kime ne zarar verebi- lir?... Eğer bu eski kısımlar. şimdiki yapırun tam altında ya da sadece bahçesinde bulunsaydı, sorunun yanıtı elbette "Mç" diye verilebi- lirdi... Ama kazı ilerledikçe. ta- nhsel yapı kalıntılan da kilise- den kuzeye doğru açığa çıkıyor... dız Ötüken'den selamı sabahı kesmiş durumdalar... En büyük armağan Oysa Noel Baba, tarihin Dem- re'ye bir "lütftı" olduğu gibi, kendisi de bunca sevgi ve saygı- yı "armağanlanna" borçlu... Örneğin, ünlü öyküsüne göre. yoksul bir babanın iki kızından biri evlenmek isteyip de çeyiz pa- rası bulunamayınca, diğeri ken- disini esir pazannda satmak is- ter... Bunu duyan St. Nicholaus da her gece pencerelerinden giz- lice "bir kese ahm" atarak baba- yı da kızlan da kurtarmış olur... Yıldız Hanım'ın da toprak al- tından çıkardığı her bir antik ya- pı kalıntısı, aslında bu arazileri "imara açmak" ya da "parsefle- >ip satmak" yerine, yeni ve çok daha görkemli bir "tarih ve tu- rizm hazinesini" tüm Demrelile- re kazandrracak "binlerce keseal- ün" değerinde değil midir? Sakrn Noel Baba, o çağlardan bu günleri de görüp şu "arsa ran- ü" denen kirlilikten Demrelileri kurtarabihnek için. kiliseyi boş arazide değil de kentin içinde yaptırmış ohnasın?.. Belki aynı nedenle geleceğin tarihçileri Yıldız Ötüken'i "No- elAna" olarak anacaklardır... îyi- si mi. Demrebler buna şündiden karar versinler; kentlerini beton- laşma yerine tarihin büyüklüğüy- le buluşturan bu St. Nicholaus tutkunu hanımın heykeh'ni, kili- senin önündeki Noel Baba'nın- kiyle yan yana diksinler... Oekinciy cumhuriyet.com.tr. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakı turk.net ÇÎZGİLİK KÂMİL MASAR4CI kamilmasaraci" mynet.com HARBİ SEMİH POROY semihporoyıı yahoo.com -AJ6 HAYAT EPÎK TtYATROSU MLSTAFA B/LC/A , , ABI SELPAK ALSANA / L _ HADİ ABİ fırt TARİHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN lEkim incuj.munUaz-arikan.com "BÛYÛCÜNÜN CIRAĞr tS3S'TS BU6ÜU,£RA*1SIZ 8E£T£Cİ£İ PAUL PU&1S, PROFESÖKLÜK YAf#N Oa/t/i^; BESTEC/ OLAKAK, ÖAJCS*:/ fKt SÜYÛK {JS7XA/t<V KALM/ŞTf :OeeuSSY VBGAVeL.. PUMCAS'IN YAP/TLARI, BİR-İK/St PfŞfHOA, 'BÜYÜCÜNÜN V£ SUNLAR ARAStNOAN &Y&LAN ÇJ&46I " APLI O/St£SnsA BİR ÎLGt GÖ/ZGC£K SfK DiUL£Y/'C/HİA/ &£ĞEMS/ PU&IS'IN ÖCÛMÜAJO£A/ &/&C4Ç YfL SOUIZA, "6ÜYÜ- CÜUÛU ÇtRAĞl* , M4LTÜ/SAJEY"£ " * FİLMİ İÇİfJ İCHAM tZAYNAe/ CUACAKT7/?. FİIMİN, KONUYLA /IŞİLİ 8t# SAHAIESİ GĞH PANO DENİZ KAVÜKÇUOĞLU Hep Birincilik Beklemek Geçen hafta gazetelerin spor sayfalanna qöz atan biryabancı, hiçdüşünmeden hakkımızda, \şte, vo- leybolcu bir millet!" kanısına varabılirdi. Gazetele- rimizin salt son sayfalan değil, baş sayfaları da ulu- saJ takımımızın Avrupa Bayanlar Voleybol Şampiyo- nası'nda kazandığı zaferierin haberieriyle doluydu. Sporcular, bir hafta içinde ailemizden biri olmuşlar- dı. Bahar, Özlem, Aysun, Natalia ve öbürleri "bi- zim kızlanmız"d\. "Filenin Sultanlan"yd\. Pazargün- kü fınalde Polonya'yı da yenip bize "layık" olduğu- muz şampiyonluğu getireceklerdi. Spor basınının yazarları, habercileri gibi hepimiz voleybol yorum- cusu olmuştuk. Yaşamlannda hiç voleybol oynama- mış, hiç voleybol maçı izlememiş insanlar evlerde, kahvelerde, berber saJonlannda, bakkal dükkânla- rında voleybol konuşuyorlardı. Neyazık ki beklenen olmadı, yenildik. Avrupa ikinciliği ile "yetinmek" zo- runda kaldık. Benzer "düş kınklığı"n\ bir süre önce ulusal atle- timiz Süreyya Ayhan, Paris'teki Avrupa Şampiyo- nası'nda Rus"a geçilip ikinci olduğunda da yaşa- mıştık. Yorumlar yorumlan izlemiş, hatta bir ara at- letimize, antrenörüne, teknik ekibine sinirlenir gibi olmuştuk. Süreyya "kızımız"\n onca başanlı yanş- lardan sonra tam bize "layık" olduğumuz şampiyon- luğu kazandıracağı gün "beşpara etmez bir Rus"a geçilmesi anlaşılır, kabul edilebilir değildi. Ikincilikle yetinmek ulusal yazgımızdı sanki. İki yıl önce, Avrupa Basketbol Şampıyonası'nda "12 Dev Adam "final maçını kaptırdığında nasıl dayıkılıp kal- mıştık televizyonlanmızın başında? • • • Biz ilginç insanlardık. Şampiyonalar dışında hiç il- gilenmediğimiz, yılın 358 günü adlannı ağzımıza al- madığımız spor dallarında "kaçınlan" birincilikler nedeniyledüş kınklığı yaşayabiliyor, üzülebiliyor, öf- kelenebiliyorduk. Voleybol kaç kişiyleoynanırsoru- suna yanrt veremeyecek insanlar "birinci" olmadı- ğımız için ağlayabiliyoriardı. Galatasaray Kulübü bu yıl bayanlar voleybol şu- besini kapatmıştı. Tofaş Kulübü de "12 Dev Adam"\n final oynadığı yılda basketbol şubesini... Bir hafta içinde voleybol uzmanı kesilen, "kızlan- mız"dan Avrupa Şampiyonluğu bekleyen spor ya- zariannın gözünde Galatasaray Kulübü'nün karan en ufak bir haber değeri taşımadığı için gazeteler- de yer almamıştı. Süreyya Ayhan'ın başanlarına sevinen, "Türkat- letizmi"ne şampiyonluğu layık gördüklerinden Av- rupa ikinciliğini içlerine sindiremeyen spor yazarla- rı daha düne kadar futbol stadyumlanndan atletizm pistlerinin kaldırılmasını alkışlıyorlardı. Türkiye'de düzenlenen atletizm turnuvalannda tribünlerin boş- luğu kimseyi rahatsız etmiyor, hiç kimsenin aklına atletizmi çekici kılmak için bir şeyler yapmak gelmi- yordu. • • • Gerçekten ilginç insanlardık. Kendi çabaianyla, bir avuç insanın özverileriyle bir yere gelmeyi başara- bilen sporcularımızın başanlanna hemen ortak olu- veriyorduk. Beklediğimiz sonuçlan, özlediğimiz bi- rincilikleri elde edemediklerinde onları yerden yere vurma hakkını görüyorduk kendimizde. Isveç'teki son Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda sporcula- nmız elenince kabaran öfkemiz karşısında ulusal takımımızın antrenörü Aydın Örs görevinden ayrıl- mak zorunda kalmış, kendisinden beklediğimiz per- formansı gösteremeyen sporcumuz Hidayet Tür- koğlu ise eleştiri bombardımanı karşısında ne söy- leyeceğini, ne yapacağını bilememişti. Oysa örs de, Türkoğlu da iki yıl önceki "12 Dev Adam" efsa- nesinin yaratıcılarındandı. Kendimiz bir şeyler yapmadan başkalanndan bi- rincilik beklemek "takıntısı" bizi salt "ilginç" değil, "nankör" de kılıyordu. (e-posta: dkavukcuoglu ' superonline.com) (Faks:0212 234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAH SOLMNSAĞA: 1/ Bluza ben- zer bir kadın giysisi. 2/ Bir 2 hayvan... Bir seçmede, bır smavda başa- 4 nlı sayılmak için aranan zo- runlu koşul. 3/ Soğanh bir süs bitkisi... Bir nota. 4/ Birine dokunsun diye 1 2 söylenen söz... Şen- liklerde caddelere ku- rulan süslü kemer. 5/ Osmanlılarda taşra- daki nüfuzlu ailelere verilen unvan... Gitar eşliğinde seslendin- len Portekiz halk şar- kısı. 6/Diyarbakıryö- resine özgü, sütle ya- 8 pılan bir hamur tatlı- 9 sı... Eski dilde su. II Utanç duyma... Gündüz yapılan tiyatro ya da sinema gösterisi. 8/Lenf düğümleri yangısı. 9/Sözleşme, ba- ğıt... Pamuk kozası. YUKARIDAN AŞAĞEtA: 1/ Başa geçirilen enlice bağ ya da verev katlanmış eşarp. 2/Aza... At arabalannda tekerlek parmağı. 3/ Birkelertürü... Yapısmagirdiği sözcüğe "iki, çift" anlamı katan yabancı önek. 4/ Savaşta düşmandan ele geçirilen mal. 5/Türktuluattiyatrosunda başko- mik görevindeki uşak tiplemesi... Taraf. 6/Matem... Tapuurcasma sevilen şey ya da kimse. II Rütbesiz asker... Uzaklık işareti... Itici neden, güdü. 8/Azpi- şirilmiş yumurta. 9/Merkeziyetçi demokrasi yanda- şı cumhuriyetçilere verilen ad. MUSTAFA ULAŞ ÖZKAN Aramıza hoşgeldin. Dedesi: MUSTAFA OZKAN Haklan: SABİRE, ŞERÎFE, NESRİN ÖZKAN 29.9.2003
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle