14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2003 ÇARŞAMBA OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Kaotik İstikrar CHP'li Inal Batu doğru söyledi: Yüksek Seçim Kurulu istifa etmelîdir. Hiç değilse, vicdanî açıdan. Yoksa, ortaya çıfcan şimdiki kargaşa, YSK'nin d e öncesinde, uç uca eklenmiş başka ihmaller ve sorumsuzluklar dizisinin sonucudur: ilçelerden tepeye doğru, yanlış bilgileri toplayan ve onayla- yanlardan başlayıp Cumhuriyet Başisavcılığt'na ka- dar gelen bir dizi. Arna, Cumhuriyet Başsavcısı'nın hayli gecikmeyle de olsa yaptığı uyanya aldırış et- meyerek "Gümrük kapılannda oylama başladı, oy pusulaları basıldı; değiştirmek ek masraf ister" gibi nedenlerle gerekeni yapmayıp tartışmalı ola- cağı belli bir seçime gitmek, pek doğru bir hukuk- çu yaklaşımı olmarnıştır. Hem Başsavcılığa karşı güvensizlik taşıyan, hem de sonuçta ülkenin başına şimdiki büyük der- di açan. Bu gözle bakınca, dün "Kamu vicdanını rahat- latacak karan alınz " diyen Kurul Başkanı'nca söy- lenenin aksine, rarıatlatılması gereken, kamunun değil, onun vicdamdır. Ne yazık ki, ne yapılırsa yapılsın, artık iş işten geçmiştir. Çeşitli açılardan ortaya sürülen çözümlerin ve şimdiki YSK'nin ya da istifa eder- lerse oluşacak yenîsinin varacağı herhangi bir ka- rann yine değişik açılardan sakıncaları olacak. Sistemin tuhaflığı dolayısıyla zaten tartışmalı olan son seçim sonuçlarının üstüne bir de bu eklenin- ce, şimdiki yasama ve yürütme süreçleri de tar- tışmalı duruma girmiştir. Türkiye'yi ancak yeni bir genel seçim paklar. Ama, AKP'nin istediği türden çok erken bir seçim değil. Gözden geçirilmiş, boşlukları doldurulup yan- lışlan düzettilmiş yeni seçim yasalan ve siyasal par- ti düzeniyle gidilecek sağlam bir genel seçim. Bunlara ilişkin değişikliklerin, 1950'deyapıldı- ğı gibi kısa erimli parti hesaplanndan annmış bir bilim kurulunca ya da 1961 'de olduğu gibi siya- sal niteliği en aza indirilmiş bir seçim komisyo- nunca hazırlanması düşünülmelidir. Yaratılan kaosun tek yaran bu olabilir. AKP'nin başka alanlardaki meydan okuyucu- luğunu bu alana da yansıtmasına ve aşın, ama yan- lış özgüveni yüzünden tartışmalı bir seçimle ül- keyi sonu karanlık bir maceraya sürüklemesine müsaade edilemez. Bu arada, asıl müsaade edilmemesi gereken, Avrupa Birliği'ni yönetenlerin bu konuya da burunlannı sokmalandır. "Türkiye'de istikrar bo- zulmasın" diye kendi isteklerine pek uygun dü- şen böyle bir "istikrar"ı sürdürmek onlann işleri- ne elbet gelir ve şu rezalet sonucu bile kabulle- nebilirler. Kaosun istikrar sayılması, herhalde Avrupa'nın son icadıdır. Cumhuriyet k ı t a p 1 a r ı KÖY ENSTİTÜLERİ ÖZGÜRLEŞME EYLEMİ Mehmet Başaran I Tarihsel koşulların sağladığı | olanaklardan yararlanarak; eğitimi; emekçi üretici halkı bilinçlendirerek, siyasal bir güç durumuna getirici; sömürü düzenini zorlayıcı, değişmeyi hızlandırıcı bir eyleme; özgürleşme eylemine dönüştürmekti. . Bu kitabında Mehmet Başaran eğitim devrimini, 1 doğal ve toplumsal çevreyi değıştiren, bunu yaparken kendisi de değişen insanların öyküsünü anlatıyor. 8.000.000.TL Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad No.39 41 Cagaloğlu-lstanbul AB Muhiplerinin Uyum Etkinlikleri!.. Avrupa Birliği, Türkiye'de aydın ve bağımsız görüşlü gençlerin yetişmesini istemiyor. Ülke yönetiminde Avrupa'daki ortaçağ örneği din baskısı altmda bir bilim varlığmdan yana tavır koyuyor. Kendileri içtn vazgeçilmez hak gör- dükleri laikliğin, Türkiye'de varlığından rahatsız oluyorlar. Türkiye'yi Avru- pa Birliği'ne kavuşturarak kurtarmakta kararlı olan iktidanmız, bu konuda da göz yaşartıcı bir içtenlikle uyum çalışmalan gösteriyor. Doç. Dr. Tonguç GÖRKER • ktidanyla muhalefetiyle yasama orga- I nımızın üyelerine göre, Avrupa Birli- ği'ne katılma beklentimiz 2004 yılın- da sona erecek. 2004 yılında bizi tö- renle aralanna alacaklar. Neden mi bekJetiyorlar? Uyum sağlama etkinlikleri- miz henüz tamamlanmadığı için. Ülkemizde, Avrupa Birliği'nin Türkiye için istediği degişikliklere uyum sağlaması ge- rekiyor. Mütareke basını benzeri medyamı- zın ve saltanat dönemi benzeri iktidanmı- zın yorumlarını bir yana bırakıp Avrupa Birliği'nden çıkan sesleri göz önüne alırsak, Avrupa Birliği'nin bizden ne gibi değişik- likler beklediğini açıkça eörürüz. Geçen ağustos ayında lsveç'in başkenti Stockholm'de SevT Antlaşmasrnın 83. yıldö- nümü nedeniyle bir toplanh yapılıyor. Top- lanhya katılan Isveçli politikacüar, hükümet sözcüleri, bilim adamlan, Avrupa Birliği'yle ilgili parça parça görüşlerin kısaca özetini yaparak şu öneriyi hazırhyorlar: "Kopenhag kriterieri, Sevr Antlaşması demektir. Kürdistan kurulmadan Türkiye Avrupa Birliği'ne ahnmamabdır." SevT Antiaşması yalnızca Kürdistan ku- rulmasuıı mı öneriyor? Elbette Ermenistan da var, Pontus Rum devleti de. Geri kalan topraklanmızın paylaşımı ve geçersiz ant- laşmayı geçerli kılma çabasıyla Anado- lu'nun silahsız halkı üstüne saldırtılan Yu- nan ordusunun işgal ettiği Ege ve Trakya da unutulmamalı. Bunların üstüne yaratılan Kıbns dayatması ve Ege kıyılan sorunu da cabası. Avrupa Birliği'nin zaman zaman açıkça, bazen de dolaylı isteklerini görelim. Önce- likle Türk ordusunun zayıflatılmasını ve et- kinliğinin azalhlmasını istiyorlar. Bizim Av- rupa Birliği muhiplerimiz(!) hemen gereğı- ni yenne getiriyorlar. Önce Milli Güvenlik Kurulu'nu etkisiz duruma getirme değişik- likleri yapıyorlar. Sonra askerlik süresini kısaltıp asker sayısını dolaylı olarak azaltı- yorlar. Türkiye'yi dost olarak değil, potan- siyel düşman olarak gören Avrupalılann iç- lerini rahatlahyorlar. YAŞ (Yüksek Askeri Şûra) kararlannın yargı denetimine açık ol- masını öneriyorlar ve kararlann altına mu- halefet şerhleri koyuyorlar. Avrupa însan Haklan Mahkemesi'nin kararlan da onlan ilgilendirmiyor. Türk askerine sözlü yazılı saldınlara da yanıt vermiyorlar. Avrupa Birliği, yeni Türkiye'yi oluştur- muş buhtnan devrimleribenimsemiyor. Ken- di toplumlannda var olan kadın haklanm, Anayasa Mahkemesi'ni, üretim seferberti- ğini, üretimde deviet sübvanshonunu, emek- çi haklannı, sendikal örgütlenmeleri, de- mokratik kitle örgütlerini istemiyor. Sık sık bunlann da> atma olduğunu dile getirip Tür- kiye Cumhuriyetfnin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'e sakhnyorlar. Bizim ABD ve AB muhipJerimiz, onlan bu konuda mem- nun etmek için eDerinden geleni yapnıakta kusur etmiyorlar. Sübvansivonlan kesiyor- lar, memur emekçilerini ve işçi emekçiİeri- ni azartayorlar, sokağa dökülenleri patakn- yorlar, yandaşlan olan işadamlannın sırö- nı sıvazlayıp kendilerine karşı olan işadam- lannı perişan ediyorlar, ülkenin içinden ve dışından Atatürk'e yapılan saldınlan da görmezlikten gelmeye devam ediyorlar. Avrupa Birliği üniversite özerkliğini is- temiyor. Ülkemizde bilimin yol gösterici olmasını değil, emirleri uygulayıcı olması- nı istiyor. Yalnızca Avrupalıya ait olması ge- reken bilim üstünlüğünün, ülkemizde ol- masından rahatsız oluyorlar. Bilim üretimi- nin Avrupa ve Amerika'da olmasını, bilim ürünlerinin Türkiye ve onun paralelinde olan ülkelerde tüketilmesini buyuruyorlar. AB muhipleri olan iktidanmızın özellikle bu konudaki sadakati, göz yaşartıcı ölçüde kendisini gösteriyor. Acil eylem planı ismi yakıştınlarak giriştikleri yasal düzenleme- lerde, üniversite konusu baş sırayı alıyor. Özerklik kalkanı ile özgür bilimsel çalışma- lar yürüten, ülke yönetimi konusunda gö- rüşlerini özgürce dile getiren üniversitele- rimizi, en kısa zamanda medreseye çevir- me çabasına girişiyorlar. tçlerindeki iktidar çekişmeleri nedeni ile bazı hizipleri bann- dıran üniversiteleri, sanki düzeltip şikâyet- leri giderecekmiş süsü verip ivedi yasa de- ğişikliği hazırhyorlar ve oldubittiye getirip sonuca gitme girişiminde bulunuyorlar. O telaş arasında Milli Eğitim Bakanlığı'nın is- mini "OsmanhMaarifNezareti" olarak de- ğiştirmeye vakit bulamıyorlar. Ancak yük- seköğretimde birkaç çatlak ses dışında, bek- ledikleri bölünmeyi sağlayamıyorlar. Bu kez üniversitenin kendi tasansını hazırlama- sına olumlu tavır koyar gibi yapıyorlar. tki tasannın birleştirilmesi gibi çok masum gö- rünüşlü bir öneri ile üniversitenin hazırla- dığı tasanya kendi düzenlemelerini satır aralannda yerleştirerek sonuca gitme ha- zırlıkları yapıyorlar. Avrupa Birliği, Türkiye'de aydın ve ba- ğımsız görüşlü gençlerin yetişmesini iste- miyor. Ulke yönetiminde Avrupa'daki orta- çağ örneği din baskısı altında bir bilim var- lığından yana tavır koyuyor. Kendileri için vazgeçilmez hak gördükleri laikliğin, Tür- kiye'de varlığından rahatsız oluyorlar. Tür- kiye'yi Avrupa Birliği'ne kavuşturarak kur- tarmakta kararlı olan iktidanmız, bu konu- da da göz yaşartıcı bir içtenlikle uyum ça- lışmalan gösteriyor. llköğretime konulan zorunlu din dersleri ile bir dinin bir mezhe- binin îslamın kitabı olan Kuran'da yazılı bulunmayan kurallannı öğretıyor. Çocuğun ailesinin dini ya da mezhebi sorulmadan zorunlu eğitim yürütülüyor. Yine yalnız bu mezhebin eğitimi ile destekli ortaöğretim okullan çoğaltılıyor, bu okullara ayncalık- lar sağlanıyor. Islam dininde ruhban sınıfı bulunmadığı halde, bu okullann mezunla- nna imam unvanı veriliyor. Ve imamhk bir meslek olarak isimlenip bu okullara mes- lek lisesi deniyor. Sünni mezhebinden ol- mayan Müslümanlar dinsiz sayılıyor. Yobaz kalabalıklan tarafından, Sünni Müslüman olmadıklan için yakılarak öldürülen 37 va- tandaşm katillerini salıvermeyi sağlayacak af kanunlan çıkanlıyor. Imam okulu mezun- lannın tüm üniversite dallanna girmesini sağ- layarak tüm yükseköğrenimlilerin imam ol- ması hedefleniyor. Sonuç: Peki Avrupa Birliği'ne uyum uğ- runa yapılan bunca özverili çabadan sonra, Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi aralanna ka- bul edecekJerine gerçekten iktidanmız ve yandaşlan inanıyorlar mı dersiniz? Bu ko- nuda bir bilgimiz yok. Ama Avrupa Birliği tutkusunu sömürerek ülkemizde yeniden din devleti kurma yolunda adım adım iler- lediklerine inandıklan kuşkusuz. Bir de hi- lafet ordusu kursalar, başka sorunlan kal- mayacak... Müz'ler Zeytin Ülkesinde... 2^eytinli Belediyesi'nin gerçekleştirdiği 5. Zeytin Şenlikleri eğitici, öğretici ve eğlendirici nitelikleri içeriyordu. Yi ^ kltap kulubU Tel (0212) 514 01 96Faks.(0212)514 01 95 BahattinFIRTINA, ücesanatlanntan- nçalan, Zeus'un kızları Musalar (Müz'ler, sanat perileri) ayncalık tanıyorlar zey- tin ülkesine. Kaz Dağı yö- resindeki belde yönetici- lerini daha çok esinliyor- lar. Ağustosta, ekinsel ve sanatsal etkinlikler yeti- şilmez bir ivme kazanı- yor. Çamlıbel, Altınoluk, Güre, Zeytinli, Kozak, Sa- rıkız (hayır yemekleri ve şenlikleri) Adatepe Taş- mektep yaz semınerleri art arda, üst üste geliyor. Yerli, yazlıkçı binlerce ki- şi, kuş alaylan gibi, birin- den öbürüne savrulup dur- du. Ortalık cıvıl cıvıl se- vince kesiyordu. Zeytinli Belediyesi'nin gerçekleştirdiği 5. Zeytin Şenlikleri eğitici, öğreti- ci ve eğlendirici nitelikle- ri içeriyordu. Düşün ve duygu evreni, insan ve do- ğa sevgisiyle donanmış Belediye Başkanı Şadan Aytaç ve yardımcılan gü- zel bir düzenlemeyle Fat- ma GüreL Öner Yağcı,Arif Damar. Burçak Evnen, Dr. Mustafa Tan, Oktay Ekin- ci gibi değerli yazarlan. ozanlan, sanat ve bilim insanlannı, yetenekli OD- 8.ÜLISLARRMSI tSTAMBUL BİEIUUJ 20EYIÜL-1BKASIM2003 lHEczacıbaşı istanbul Kültür ve Sanat Vakfı, 8. Ulusiararası İstanbul Bienali'nin gerçekleştirilmesinde destek sağlayan Türkiye'den Katılan Sanatçılar Sponsoru Eczacıbaşı Holding A.Ş.'ye teşekkür eder. jrn (İ) TÜ öğrencilerini yöre hal- kı ve konuklarla etkinlik sürecine sokuyorlar. Üç gün gönül şenelten, be- yinleri ışıtan sanatm, sö- zün, sazuı, oyunun, söy- leşinin sergilendiği bir şö- len yaşanıyor. Insana en değerli yatınm oluyor ya- pılanlar. tsmail Erten, Vüsuf Zi- ya Özdemir ve Nail Sön- mez,yürekleri dostluk, sa- nat ve yurt sevgisiyle yük- lü, yaklaşık yüz elli kişi- yi Kozak Yaylası'nda. Mehmet Akkın'ın doğa korusunda topluyor. Si- yasal savaşım tarihimizin en güçlü düşünce muha- lefetini yapan dört yiğit Marko Paşa'cının Saba- hattin AK, Aziz Nesin, Rı- fat Ugaz. Mim Uyku- suz'un, adlanna dört çınar dikiliyor. Duygu ve mut yüklü FıHzAJi, babası adı- na dikilen çınan elleriyle toprağa yerleştiriyor. Ko- nuşmalannı bitirir bitir- mez SamiKaraören,Meh- met Başaran, Hıfn Aksoy konuşmacı olduklan baş- ka bir etkinliğe, Altıno- luk'taki panele yetişmek için yola çıkıyorlar. Altınoluk'ta aynca Tür- kan Saylan. An' Sirmen, Yalçm Bayer'in kahldık- lan, ilgiyle izlenen çevre ve yasama saygı konulu bir panel daha yapılıyor. Antandros amfi tiyatro- sunda Tuncel Kurtiz, \â- znn Hikmet ın Sima\na Kadısıoğlu Şeyh Bedret- tin Destanı'm coşkuyla sahneliyor. Izleyenlerin gönüllerinde insanca ya- şama ateşleri tutuşuyor. Altınoluk Şenlikleri Be- lediye Başkanı İsmail Ay- nur'un çabalanyla gele- nekselleşiyor. Dağ, deniz, gök arasın- da Çamlıbel köyüne yer- leşen Tuncel Kurtiz, Kaz Dağı'nın çamına, çınan- na, zeytinine, pınanna tut- kun değil salt; insana sev- dah. O nedenle Deli Dum- rul gibi çalışıyor, şenlik- ler düzenliyor. Astsubay olma sınavını kazandığı halde, koca köyde bir ke- fıl bulamadığı için okuya- mayan Çamlıbel Muhta- n Mehmet AhKaya ile el ele, gönül gönüleler. Ba- şaran'la, Tuncel'i elinde ses ileticisi haUcın içine kanşmış, avazını Da\"ut gibi semaya salarken bu- luyoruz. Yavuz Tanyel bu yıl, asırlık bir zeytin ağa- cı kütüğünde söylence ki- şi Sankız'ın yontusunu boyutlandınyor. Mehmet Güleryüz'le MedihaDip- şo köy çocuklannın se- vinçlerini renklerle du- varlara aktarma uğraşı içindeler. Bu etkinlikleri köylülerime soruyorum, Şerife Sanbaş: "Halkın aydınlanmasına katlada bulunuyor. Çevreji tanı- üyor." Âyşe Fu-nna: "Et- kintikleri iyi buhıyorum. Topluma güzel mesajlar veriyor. U>Tiyan halkı uyandmyor." Hasan De- niz: "tyL Köy değer ka- zamyor. Genelde uygar- laşma getiriyor" diyorlar. Güre Belediye Başkanı Kamil Saka ile Cengiz Bektaş'ın ömek alınası iş- birliği sayesinde bin kişi- lik bir amfi tiyatro kazan- mış. Çağdaşlığın simge- si bir ekin ve ahlak oku- lu. Köylüler orada, Gen- co Erkal \ e ZeKha Berk- soy ve arkadaşlarından Brecht'i, Nâzım'ı, Aziz Nesin'i, Aydın Engin'ı dinliyorlar. Banşın güzel- liğini, savaşm korkunçlu- ğunu, müUdyerin insanoğ- lunun başma getirdiği yı- kımlan, toplumsal den- gesizliğin nedenlerini ve sonuçlannı öğreniyorlar. Oyunculan dakikalarca ayakta, beğeniyle alkışlı- yorlar. Yepyeni insanlar olarak tiyatrodan çıkıyor- lar. Gözlerindeki panltı, yüzlerindeki anlamlı çiz- giler, adımlanndaki gü- ven, buna tanıklık ediyor. Konser, eğlence ve hayır yemeği ile üç gün sürüyor Güre Sankız şenlikleri. Konuşmalardan ve yo- ğun ilgiden anlıyorum ki, yerel yöneticilerin şenlik- ler için tükettikleri emek, zaman ve para boşa gitmi- yor. Insanm en du\r arh ye- rine, doyumsuz bırakıl- mış iç evrenine sesleni- yorlar. Yakından, uzaktan akın aknı koşuyorlar. Ye- rel değerlerle birlikte su- nulan tiyatro, müzik, re- sim. karikatür, yontu, şi- ir gibi sanatsal etkinlik- lere, söyleşilere, sosyal ve politik konulann tartı- şıldığı panellere katılıyor- lar. Görüyor, dinliyor, dü- şünüyor, konuşuyorlar. Yürekleri ısınıyor, uslan ışınıyor, yüceliyor, ince- liyorlar. Bundan değerli ve yararlı hizmet olur mu? Selam olsun düzenle- yenlere, pişiren, kotaran- lara!.. Selam olsun katılan sanatçı ve konuşmacıla- ra!.. Ne mutlu izleyenle- re!. SAKARYA tŞ MAHKEMESİ'NDEN 1999 '449-2000 121 Da\acı: S.S.K. Başkanlıgı - Ankara Vetalr Av. Deniz Karabayır - Av. N. Çak Erkan - SS ll Müd.'ADP. Davalılar: 1. Başak Sigorta A.Ş. - Halaskârgazi No: 15 Haıbiye / İstanbul. 2. Nazım Boyacı - Adresi meçhul. Dava: Rücuen tazminat Dava Tanhı: 2.11.1999 Karar Tanhı: 27.6.2000, tavzıh talebı Davacı SSK Başkanlıgı adına vekili tarafından davalılar aleyhıne açılan rücuen tazminat davasında. Davalı vekılı tarafından mahkememi- ze göndenlen dılekçede mahkememiz karannın "e" bendınde yer alan nispi karar ve ilam harcının 309.668.345.-TL olarak yazıldığı ancak harcın müddeabihın miktan dıkkate alın- dığında 22.5O0.O0O.-TL yazılması gerektiğı anlaşıldığından, davalı vekilının tavzıh taleplı dilekçesı HUMY'nın 455-459. maddeleri uyannca kabulüne karar venlmiştır. tlanın dava- lı Nazım Boyacı'ya teblığen kayyum olunur. Duyurulur. Basın: 45263 PENCERE Şahtekârlık Uzerine JsdkpapKundaHrmi?.. Utangaç bir taşra çocuğu Sait Faik'i görmeye gitmiş, ne yapacağını bilemiyor, koca yazann kar- şısında ezile büzüle oturuyor, sık sık soruyormuş: - Sizi rahatsız etmiyorum ya... Bir, iki, üç, dört, beş... Sait Faik sonunda patlamış, ayağa kalkıp bağır- maya başlamış: - Rahatsız ediyorsun be herif, yetti artık, bırak şu rahatsızlık lâfını!.. Gazetelerin ekonomi köşelerindeki uzman yazar- lanmız son günlerde sık sık soruyorlar: - Ekonomide istikrar bozulacak mı?.. Sık sık sormasalar daha iyi olur. • Ikinci Dünya Savaşı ertesinde Amerikan Dotan 120 kuruş değil miydi?.. Sonra 280 kuruşa çıktı; 'istikrar' içinde arta arta 650 bin liraya dayanmışken 1 milyon 400 bin lira- yaerişti. Istikrann değişik yorumlan vardır; bir ülke istik- rar içinde ne kadar sömürülebilir?.. Yargıtay, DEHAP yöneticilerinin 3 Kasım seçim- lerinde şahtekârlık yaptığına ilişkin Ağır Ceza Mah- kemesi karannı onaylayınca çoğu kişinin keyfi kaç- tı.. Gazetelerde haberler çıkıyor: "DEHAP karan piyasalan sarstı." Sahtecilik çok ayıp, çok kötü, yüz kızartıcı birsuç değil mi?.. Kimse kanuna manuna metelik vermiyor... Kaygımız piyasa!.. Ve de istikrar!.. • Çağdaş ceza ve yargılama hukuku ne din tanır, ne ırk, ne milliyet, ne soy, ne de sop... Uygariık budur!.. Suçu işleyene yasayı uygulamak yargıçların gö- revidir; bunun ne politikayla ilgisi var.. Ne ekonomiyle.. Ekonomide düştüğümüz duruma bakın: Tepe- den tırnağa özelleştirmeci bir süreçte deviet adı- na 23 bankaya el konmuş, bu arada 43 milyar do- larortalıktan kaybolmuş, hortumculann peşinde ol- duğunu söyleyen başımızdaki iktidarın başta ordu olmak üzere kavgalı olmadığı deviet kurumu yok... İstikrar, siyasal iktidann üniversitelere savaş aç- masında mı yatıyor?.. Ne istikran?.. Bir parti yönetimi seçim belgelerinde sahtecilik yapmış; bu suçu işleyenler insan içine nasıl çıka- caklar, partilerinin başında nasıl kalacaklar?.. Bir deviet sahtecilik üzerine düzenlenmiş seçim sonuçlannı sineye çekip 1 milyon 900 bin yurtta- şın oyunu olmadık partilere dağıtan yetkililere afe- rin mi diyecek?.. Sahtecilik üzerine yükselen istikrar arayışı ola- bilir mi?.. • Tüm seçmenlerin yüzde 25'i kasım seçimlerin- de AKP'ye oy vermiş.. AKP sandığa gidenlerin yüzde 34'ünün oylannı almış.. Parlamentonun yüzde 66 çoğunluğunu ele ge- çirmiş.. 3 Kasım seçimlerinde DEHAP şahtekârlık yap- mış.. Ancak bu şahtekârlık sonradan kesinleştiği için DEHAP'ın 1 milyon 900 bin oyu partiler arasında yasal ve hakça dağıtılmamış.. Bu nedenle Doğru Yol Partisi Meclis dışında bı- rakılmış.. Varın bu gerçekler üzerine istikrar kurun... Kurabilir misiniz?.. KONFERANS-RESITAL PROF.SERVER TANİLLİ Çağdaş Türk Şiirinde 4 Savaşa karşı Banş Saz Eşliğinöe 3 Ekim 2003 Cuma, saat:18.00 Ş M A C mumcuJîî!!1 ""Pans Caddesı No 14 KavaMıdere - Ankara Tel (0312) 417 77 20 pbx FakS (0312)417 57 46 e-poata umag@umag org tr www umag org tr SEMRA ÎSTENGİ Üe RIDVAN KANOĞULLARI Evlendiler. 28 Evlüi 2003 Pazat / BURSA AYŞE RENÇBER ile MURAT ŞAHÎN Evlendiler. 27 Eylül 2003 Cumartesi / Istanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle