Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 EKİM 2003 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Kaotik İstikrar
CHP'li Inal Batu doğru söyledi: Yüksek Seçim
Kurulu istifa etmelîdir.
Hiç değilse, vicdanî açıdan.
Yoksa, ortaya çıfcan şimdiki kargaşa, YSK'nin
d e öncesinde, uç uca eklenmiş başka ihmaller ve
sorumsuzluklar dizisinin sonucudur: ilçelerden
tepeye doğru, yanlış bilgileri toplayan ve onayla-
yanlardan başlayıp Cumhuriyet Başisavcılığt'na ka-
dar gelen bir dizi. Arna, Cumhuriyet Başsavcısı'nın
hayli gecikmeyle de olsa yaptığı uyanya aldırış et-
meyerek "Gümrük kapılannda oylama başladı, oy
pusulaları basıldı; değiştirmek ek masraf ister"
gibi nedenlerle gerekeni yapmayıp tartışmalı ola-
cağı belli bir seçime gitmek, pek doğru bir hukuk-
çu yaklaşımı olmarnıştır.
Hem Başsavcılığa karşı güvensizlik taşıyan,
hem de sonuçta ülkenin başına şimdiki büyük der-
di açan.
Bu gözle bakınca, dün "Kamu vicdanını rahat-
latacak karan alınz " diyen Kurul Başkanı'nca söy-
lenenin aksine, rarıatlatılması gereken, kamunun
değil, onun vicdamdır.
Ne yazık ki, ne yapılırsa yapılsın, artık iş işten
geçmiştir. Çeşitli açılardan ortaya sürülen
çözümlerin ve şimdiki YSK'nin ya da istifa eder-
lerse oluşacak yenîsinin varacağı herhangi bir ka-
rann yine değişik açılardan sakıncaları olacak.
Sistemin tuhaflığı dolayısıyla zaten tartışmalı olan
son seçim sonuçlarının üstüne bir de bu eklenin-
ce, şimdiki yasama ve yürütme süreçleri de tar-
tışmalı duruma girmiştir.
Türkiye'yi ancak yeni bir genel seçim paklar.
Ama, AKP'nin istediği türden çok erken bir
seçim değil.
Gözden geçirilmiş, boşlukları doldurulup yan-
lışlan düzettilmiş yeni seçim yasalan ve siyasal par-
ti düzeniyle gidilecek sağlam bir genel seçim.
Bunlara ilişkin değişikliklerin, 1950'deyapıldı-
ğı gibi kısa erimli parti hesaplanndan annmış bir
bilim kurulunca ya da 1961 'de olduğu gibi siya-
sal niteliği en aza indirilmiş bir seçim komisyo-
nunca hazırlanması düşünülmelidir.
Yaratılan kaosun tek yaran bu olabilir.
AKP'nin başka alanlardaki meydan okuyucu-
luğunu bu alana da yansıtmasına ve aşın, ama yan-
lış özgüveni yüzünden tartışmalı bir seçimle ül-
keyi sonu karanlık bir maceraya sürüklemesine
müsaade edilemez.
Bu arada, asıl müsaade edilmemesi gereken,
Avrupa Birliği'ni yönetenlerin bu konuya da
burunlannı sokmalandır. "Türkiye'de istikrar bo-
zulmasın" diye kendi isteklerine pek uygun dü-
şen böyle bir "istikrar"ı sürdürmek onlann işleri-
ne elbet gelir ve şu rezalet sonucu bile kabulle-
nebilirler.
Kaosun istikrar sayılması, herhalde Avrupa'nın
son icadıdır.
Cumhuriyet
k ı t a p 1 a r ı
KÖY ENSTİTÜLERİ
ÖZGÜRLEŞME EYLEMİ
Mehmet Başaran
I Tarihsel koşulların sağladığı
| olanaklardan yararlanarak;
eğitimi; emekçi üretici halkı
bilinçlendirerek, siyasal bir
güç durumuna getirici;
sömürü düzenini zorlayıcı,
değişmeyi hızlandırıcı bir
eyleme; özgürleşme
eylemine dönüştürmekti.
. Bu kitabında Mehmet
Başaran eğitim devrimini,
1
doğal ve toplumsal çevreyi
değıştiren, bunu yaparken kendisi de değişen
insanların öyküsünü anlatıyor.
8.000.000.TL
Çağ Pazarlama A.Ş. Türkocağı Cad No.39 41
Cagaloğlu-lstanbul
AB Muhiplerinin Uyum Etkinlikleri!..
Avrupa Birliği, Türkiye'de aydın ve bağımsız görüşlü gençlerin yetişmesini
istemiyor. Ülke yönetiminde Avrupa'daki ortaçağ örneği din baskısı altmda
bir bilim varlığmdan yana tavır koyuyor. Kendileri içtn vazgeçilmez hak gör-
dükleri laikliğin, Türkiye'de varlığından rahatsız oluyorlar. Türkiye'yi Avru-
pa Birliği'ne kavuşturarak kurtarmakta kararlı olan iktidanmız, bu konuda
da göz yaşartıcı bir içtenlikle uyum çalışmalan gösteriyor.
Doç. Dr. Tonguç GÖRKER
• ktidanyla muhalefetiyle yasama orga-
I
nımızın üyelerine göre, Avrupa Birli-
ği'ne katılma beklentimiz 2004 yılın-
da sona erecek. 2004 yılında bizi tö-
renle aralanna alacaklar. Neden mi
bekJetiyorlar? Uyum sağlama etkinlikleri-
miz henüz tamamlanmadığı için.
Ülkemizde, Avrupa Birliği'nin Türkiye için
istediği degişikliklere uyum sağlaması ge-
rekiyor. Mütareke basını benzeri medyamı-
zın ve saltanat dönemi benzeri iktidanmı-
zın yorumlarını bir yana bırakıp Avrupa
Birliği'nden çıkan sesleri göz önüne alırsak,
Avrupa Birliği'nin bizden ne gibi değişik-
likler beklediğini açıkça eörürüz.
Geçen ağustos ayında lsveç'in başkenti
Stockholm'de SevT Antlaşmasrnın 83. yıldö-
nümü nedeniyle bir toplanh yapılıyor. Top-
lanhya katılan Isveçli politikacüar, hükümet
sözcüleri, bilim adamlan, Avrupa Birliği'yle
ilgili parça parça görüşlerin kısaca özetini
yaparak şu öneriyi hazırhyorlar:
"Kopenhag kriterieri, Sevr Antlaşması
demektir. Kürdistan kurulmadan Türkiye
Avrupa Birliği'ne ahnmamabdır."
SevT Antiaşması yalnızca Kürdistan ku-
rulmasuıı mı öneriyor? Elbette Ermenistan
da var, Pontus Rum devleti de. Geri kalan
topraklanmızın paylaşımı ve geçersiz ant-
laşmayı geçerli kılma çabasıyla Anado-
lu'nun silahsız halkı üstüne saldırtılan Yu-
nan ordusunun işgal ettiği Ege ve Trakya da
unutulmamalı. Bunların üstüne yaratılan
Kıbns dayatması ve Ege kıyılan sorunu da
cabası.
Avrupa Birliği'nin zaman zaman açıkça,
bazen de dolaylı isteklerini görelim. Önce-
likle Türk ordusunun zayıflatılmasını ve et-
kinliğinin azalhlmasını istiyorlar. Bizim Av-
rupa Birliği muhiplerimiz(!) hemen gereğı-
ni yenne getiriyorlar. Önce Milli Güvenlik
Kurulu'nu etkisiz duruma getirme değişik-
likleri yapıyorlar. Sonra askerlik süresini
kısaltıp asker sayısını dolaylı olarak azaltı-
yorlar. Türkiye'yi dost olarak değil, potan-
siyel düşman olarak gören Avrupalılann iç-
lerini rahatlahyorlar. YAŞ (Yüksek Askeri
Şûra) kararlannın yargı denetimine açık ol-
masını öneriyorlar ve kararlann altına mu-
halefet şerhleri koyuyorlar. Avrupa însan
Haklan Mahkemesi'nin kararlan da onlan
ilgilendirmiyor. Türk askerine sözlü yazılı
saldınlara da yanıt vermiyorlar.
Avrupa Birliği, yeni Türkiye'yi oluştur-
muş buhtnan devrimleribenimsemiyor. Ken-
di toplumlannda var olan kadın haklanm,
Anayasa Mahkemesi'ni, üretim seferberti-
ğini, üretimde deviet sübvanshonunu, emek-
çi haklannı, sendikal örgütlenmeleri, de-
mokratik kitle örgütlerini istemiyor. Sık sık
bunlann da> atma olduğunu dile getirip Tür-
kiye Cumhuriyetfnin kurucusu Mustafa
Kemal Atatürk'e sakhnyorlar. Bizim ABD
ve AB muhipJerimiz, onlan bu konuda mem-
nun etmek için eDerinden geleni yapnıakta
kusur etmiyorlar. Sübvansivonlan kesiyor-
lar, memur emekçilerini ve işçi emekçiİeri-
ni azartayorlar, sokağa dökülenleri patakn-
yorlar, yandaşlan olan işadamlannın sırö-
nı sıvazlayıp kendilerine karşı olan işadam-
lannı perişan ediyorlar, ülkenin içinden ve
dışından Atatürk'e yapılan saldınlan da
görmezlikten gelmeye devam ediyorlar.
Avrupa Birliği üniversite özerkliğini is-
temiyor. Ülkemizde bilimin yol gösterici
olmasını değil, emirleri uygulayıcı olması-
nı istiyor. Yalnızca Avrupalıya ait olması ge-
reken bilim üstünlüğünün, ülkemizde ol-
masından rahatsız oluyorlar. Bilim üretimi-
nin Avrupa ve Amerika'da olmasını, bilim
ürünlerinin Türkiye ve onun paralelinde
olan ülkelerde tüketilmesini buyuruyorlar.
AB muhipleri olan iktidanmızın özellikle
bu konudaki sadakati, göz yaşartıcı ölçüde
kendisini gösteriyor. Acil eylem planı ismi
yakıştınlarak giriştikleri yasal düzenleme-
lerde, üniversite konusu baş sırayı alıyor.
Özerklik kalkanı ile özgür bilimsel çalışma-
lar yürüten, ülke yönetimi konusunda gö-
rüşlerini özgürce dile getiren üniversitele-
rimizi, en kısa zamanda medreseye çevir-
me çabasına girişiyorlar. tçlerindeki iktidar
çekişmeleri nedeni ile bazı hizipleri bann-
dıran üniversiteleri, sanki düzeltip şikâyet-
leri giderecekmiş süsü verip ivedi yasa de-
ğişikliği hazırhyorlar ve oldubittiye getirip
sonuca gitme girişiminde bulunuyorlar. O
telaş arasında Milli Eğitim Bakanlığı'nın is-
mini "OsmanhMaarifNezareti" olarak de-
ğiştirmeye vakit bulamıyorlar. Ancak yük-
seköğretimde birkaç çatlak ses dışında, bek-
ledikleri bölünmeyi sağlayamıyorlar. Bu
kez üniversitenin kendi tasansını hazırlama-
sına olumlu tavır koyar gibi yapıyorlar. tki
tasannın birleştirilmesi gibi çok masum gö-
rünüşlü bir öneri ile üniversitenin hazırla-
dığı tasanya kendi düzenlemelerini satır
aralannda yerleştirerek sonuca gitme ha-
zırlıkları yapıyorlar.
Avrupa Birliği, Türkiye'de aydın ve ba-
ğımsız görüşlü gençlerin yetişmesini iste-
miyor. Ulke yönetiminde Avrupa'daki orta-
çağ örneği din baskısı altında bir bilim var-
lığından yana tavır koyuyor. Kendileri için
vazgeçilmez hak gördükleri laikliğin, Tür-
kiye'de varlığından rahatsız oluyorlar. Tür-
kiye'yi Avrupa Birliği'ne kavuşturarak kur-
tarmakta kararlı olan iktidanmız, bu konu-
da da göz yaşartıcı bir içtenlikle uyum ça-
lışmalan gösteriyor. llköğretime konulan
zorunlu din dersleri ile bir dinin bir mezhe-
binin îslamın kitabı olan Kuran'da yazılı
bulunmayan kurallannı öğretıyor. Çocuğun
ailesinin dini ya da mezhebi sorulmadan
zorunlu eğitim yürütülüyor. Yine yalnız bu
mezhebin eğitimi ile destekli ortaöğretim
okullan çoğaltılıyor, bu okullara ayncalık-
lar sağlanıyor. Islam dininde ruhban sınıfı
bulunmadığı halde, bu okullann mezunla-
nna imam unvanı veriliyor. Ve imamhk bir
meslek olarak isimlenip bu okullara mes-
lek lisesi deniyor. Sünni mezhebinden ol-
mayan Müslümanlar dinsiz sayılıyor. Yobaz
kalabalıklan tarafından, Sünni Müslüman
olmadıklan için yakılarak öldürülen 37 va-
tandaşm katillerini salıvermeyi sağlayacak
af kanunlan çıkanlıyor. Imam okulu mezun-
lannın tüm üniversite dallanna girmesini sağ-
layarak tüm yükseköğrenimlilerin imam ol-
ması hedefleniyor.
Sonuç: Peki Avrupa Birliği'ne uyum uğ-
runa yapılan bunca özverili çabadan sonra,
Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi aralanna ka-
bul edecekJerine gerçekten iktidanmız ve
yandaşlan inanıyorlar mı dersiniz? Bu ko-
nuda bir bilgimiz yok. Ama Avrupa Birliği
tutkusunu sömürerek ülkemizde yeniden
din devleti kurma yolunda adım adım iler-
lediklerine inandıklan kuşkusuz. Bir de hi-
lafet ordusu kursalar, başka sorunlan kal-
mayacak...
Müz'ler Zeytin Ülkesinde...
2^eytinli Belediyesi'nin gerçekleştirdiği 5. Zeytin Şenlikleri eğitici,
öğretici ve eğlendirici nitelikleri içeriyordu.
Yi
^ kltap kulubU Tel (0212) 514 01 96Faks.(0212)514 01 95
BahattinFIRTINA,
ücesanatlanntan-
nçalan, Zeus'un
kızları Musalar
(Müz'ler, sanat perileri)
ayncalık tanıyorlar zey-
tin ülkesine. Kaz Dağı yö-
resindeki belde yönetici-
lerini daha çok esinliyor-
lar. Ağustosta, ekinsel ve
sanatsal etkinlikler yeti-
şilmez bir ivme kazanı-
yor. Çamlıbel, Altınoluk,
Güre, Zeytinli, Kozak, Sa-
rıkız (hayır yemekleri ve
şenlikleri) Adatepe Taş-
mektep yaz semınerleri
art arda, üst üste geliyor.
Yerli, yazlıkçı binlerce ki-
şi, kuş alaylan gibi, birin-
den öbürüne savrulup dur-
du. Ortalık cıvıl cıvıl se-
vince kesiyordu.
Zeytinli Belediyesi'nin
gerçekleştirdiği 5. Zeytin
Şenlikleri eğitici, öğreti-
ci ve eğlendirici nitelikle-
ri içeriyordu. Düşün ve
duygu evreni, insan ve do-
ğa sevgisiyle donanmış
Belediye Başkanı Şadan
Aytaç ve yardımcılan gü-
zel bir düzenlemeyle Fat-
ma GüreL Öner Yağcı,Arif
Damar. Burçak Evnen, Dr.
Mustafa Tan, Oktay Ekin-
ci gibi değerli yazarlan.
ozanlan, sanat ve bilim
insanlannı, yetenekli OD-
8.ÜLISLARRMSI
tSTAMBUL
BİEIUUJ
20EYIÜL-1BKASIM2003
lHEczacıbaşı
istanbul Kültür ve Sanat Vakfı,
8. Ulusiararası İstanbul Bienali'nin
gerçekleştirilmesinde destek sağlayan
Türkiye'den Katılan Sanatçılar Sponsoru
Eczacıbaşı Holding A.Ş.'ye teşekkür eder.
jrn (İ)
TÜ öğrencilerini yöre hal-
kı ve konuklarla etkinlik
sürecine sokuyorlar. Üç
gün gönül şenelten, be-
yinleri ışıtan sanatm, sö-
zün, sazuı, oyunun, söy-
leşinin sergilendiği bir şö-
len yaşanıyor. Insana en
değerli yatınm oluyor ya-
pılanlar.
tsmail Erten, Vüsuf Zi-
ya Özdemir ve Nail Sön-
mez,yürekleri dostluk, sa-
nat ve yurt sevgisiyle yük-
lü, yaklaşık yüz elli kişi-
yi Kozak Yaylası'nda.
Mehmet Akkın'ın doğa
korusunda topluyor. Si-
yasal savaşım tarihimizin
en güçlü düşünce muha-
lefetini yapan dört yiğit
Marko Paşa'cının Saba-
hattin AK, Aziz Nesin, Rı-
fat Ugaz. Mim Uyku-
suz'un, adlanna dört çınar
dikiliyor. Duygu ve mut
yüklü FıHzAJi, babası adı-
na dikilen çınan elleriyle
toprağa yerleştiriyor. Ko-
nuşmalannı bitirir bitir-
mez SamiKaraören,Meh-
met Başaran, Hıfn Aksoy
konuşmacı olduklan baş-
ka bir etkinliğe, Altıno-
luk'taki panele yetişmek
için yola çıkıyorlar.
Altınoluk'ta aynca Tür-
kan Saylan. An' Sirmen,
Yalçm Bayer'in kahldık-
lan, ilgiyle izlenen çevre
ve yasama saygı konulu
bir panel daha yapılıyor.
Antandros amfi tiyatro-
sunda Tuncel Kurtiz, \â-
znn Hikmet ın Sima\na
Kadısıoğlu Şeyh Bedret-
tin Destanı'm coşkuyla
sahneliyor. Izleyenlerin
gönüllerinde insanca ya-
şama ateşleri tutuşuyor.
Altınoluk Şenlikleri Be-
lediye Başkanı İsmail Ay-
nur'un çabalanyla gele-
nekselleşiyor.
Dağ, deniz, gök arasın-
da Çamlıbel köyüne yer-
leşen Tuncel Kurtiz, Kaz
Dağı'nın çamına, çınan-
na, zeytinine, pınanna tut-
kun değil salt; insana sev-
dah. O nedenle Deli Dum-
rul gibi çalışıyor, şenlik-
ler düzenliyor. Astsubay
olma sınavını kazandığı
halde, koca köyde bir ke-
fıl bulamadığı için okuya-
mayan Çamlıbel Muhta-
n Mehmet AhKaya ile el
ele, gönül gönüleler. Ba-
şaran'la, Tuncel'i elinde
ses ileticisi haUcın içine
kanşmış, avazını Da\"ut
gibi semaya salarken bu-
luyoruz. Yavuz Tanyel bu
yıl, asırlık bir zeytin ağa-
cı kütüğünde söylence ki-
şi Sankız'ın yontusunu
boyutlandınyor. Mehmet
Güleryüz'le MedihaDip-
şo köy çocuklannın se-
vinçlerini renklerle du-
varlara aktarma uğraşı
içindeler. Bu etkinlikleri
köylülerime soruyorum,
Şerife Sanbaş: "Halkın
aydınlanmasına katlada
bulunuyor. Çevreji tanı-
üyor." Âyşe Fu-nna: "Et-
kintikleri iyi buhıyorum.
Topluma güzel mesajlar
veriyor. U>Tiyan halkı
uyandmyor." Hasan De-
niz: "tyL Köy değer ka-
zamyor. Genelde uygar-
laşma getiriyor" diyorlar.
Güre Belediye Başkanı
Kamil Saka ile Cengiz
Bektaş'ın ömek alınası iş-
birliği sayesinde bin kişi-
lik bir amfi tiyatro kazan-
mış. Çağdaşlığın simge-
si bir ekin ve ahlak oku-
lu. Köylüler orada, Gen-
co Erkal \ e ZeKha Berk-
soy ve arkadaşlarından
Brecht'i, Nâzım'ı, Aziz
Nesin'i, Aydın Engin'ı
dinliyorlar. Banşın güzel-
liğini, savaşm korkunçlu-
ğunu, müUdyerin insanoğ-
lunun başma getirdiği yı-
kımlan, toplumsal den-
gesizliğin nedenlerini ve
sonuçlannı öğreniyorlar.
Oyunculan dakikalarca
ayakta, beğeniyle alkışlı-
yorlar. Yepyeni insanlar
olarak tiyatrodan çıkıyor-
lar. Gözlerindeki panltı,
yüzlerindeki anlamlı çiz-
giler, adımlanndaki gü-
ven, buna tanıklık ediyor.
Konser, eğlence ve hayır
yemeği ile üç gün sürüyor
Güre Sankız şenlikleri.
Konuşmalardan ve yo-
ğun ilgiden anlıyorum ki,
yerel yöneticilerin şenlik-
ler için tükettikleri emek,
zaman ve para boşa gitmi-
yor. Insanm en du\r
arh ye-
rine, doyumsuz bırakıl-
mış iç evrenine sesleni-
yorlar. Yakından, uzaktan
akın aknı koşuyorlar. Ye-
rel değerlerle birlikte su-
nulan tiyatro, müzik, re-
sim. karikatür, yontu, şi-
ir gibi sanatsal etkinlik-
lere, söyleşilere, sosyal
ve politik konulann tartı-
şıldığı panellere katılıyor-
lar. Görüyor, dinliyor, dü-
şünüyor, konuşuyorlar.
Yürekleri ısınıyor, uslan
ışınıyor, yüceliyor, ince-
liyorlar. Bundan değerli
ve yararlı hizmet olur mu?
Selam olsun düzenle-
yenlere, pişiren, kotaran-
lara!.. Selam olsun katılan
sanatçı ve konuşmacıla-
ra!.. Ne mutlu izleyenle-
re!.
SAKARYA tŞ MAHKEMESİ'NDEN
1999 '449-2000 121
Da\acı: S.S.K. Başkanlıgı - Ankara Vetalr Av. Deniz Karabayır - Av. N. Çak Erkan - SS ll
Müd.'ADP. Davalılar: 1. Başak Sigorta A.Ş. - Halaskârgazi No: 15 Haıbiye / İstanbul.
2. Nazım Boyacı - Adresi meçhul.
Dava: Rücuen tazminat Dava Tanhı: 2.11.1999
Karar Tanhı: 27.6.2000, tavzıh talebı Davacı SSK Başkanlıgı adına vekili tarafından
davalılar aleyhıne açılan rücuen tazminat davasında. Davalı vekılı tarafından mahkememi-
ze göndenlen dılekçede mahkememiz karannın "e" bendınde yer alan nispi karar ve ilam
harcının 309.668.345.-TL olarak yazıldığı ancak harcın müddeabihın miktan dıkkate alın-
dığında 22.5O0.O0O.-TL yazılması gerektiğı anlaşıldığından, davalı vekilının tavzıh taleplı
dilekçesı HUMY'nın 455-459. maddeleri uyannca kabulüne karar venlmiştır. tlanın dava-
lı Nazım Boyacı'ya teblığen kayyum olunur. Duyurulur. Basın: 45263
PENCERE
Şahtekârlık Uzerine
JsdkpapKundaHrmi?..
Utangaç bir taşra çocuğu Sait Faik'i görmeye
gitmiş, ne yapacağını bilemiyor, koca yazann kar-
şısında ezile büzüle oturuyor, sık sık soruyormuş:
- Sizi rahatsız etmiyorum ya...
Bir, iki, üç, dört, beş...
Sait Faik sonunda patlamış, ayağa kalkıp bağır-
maya başlamış:
- Rahatsız ediyorsun be herif, yetti artık, bırak
şu rahatsızlık lâfını!..
Gazetelerin ekonomi köşelerindeki uzman yazar-
lanmız son günlerde sık sık soruyorlar:
- Ekonomide istikrar bozulacak mı?..
Sık sık sormasalar daha iyi olur.
•
Ikinci Dünya Savaşı ertesinde Amerikan Dotan
120 kuruş değil miydi?..
Sonra 280 kuruşa çıktı; 'istikrar' içinde arta arta
650 bin liraya dayanmışken 1 milyon 400 bin lira-
yaerişti.
Istikrann değişik yorumlan vardır; bir ülke istik-
rar içinde ne kadar sömürülebilir?..
Yargıtay, DEHAP yöneticilerinin 3 Kasım seçim-
lerinde şahtekârlık yaptığına ilişkin Ağır Ceza Mah-
kemesi karannı onaylayınca çoğu kişinin keyfi kaç-
tı..
Gazetelerde haberler çıkıyor:
"DEHAP karan piyasalan sarstı."
Sahtecilik çok ayıp, çok kötü, yüz kızartıcı birsuç
değil mi?..
Kimse kanuna manuna metelik vermiyor...
Kaygımız piyasa!..
Ve de istikrar!..
•
Çağdaş ceza ve yargılama hukuku ne din tanır,
ne ırk, ne milliyet, ne soy, ne de sop...
Uygariık budur!..
Suçu işleyene yasayı uygulamak yargıçların gö-
revidir; bunun ne politikayla ilgisi var..
Ne ekonomiyle..
Ekonomide düştüğümüz duruma bakın: Tepe-
den tırnağa özelleştirmeci bir süreçte deviet adı-
na 23 bankaya el konmuş, bu arada 43 milyar do-
larortalıktan kaybolmuş, hortumculann peşinde ol-
duğunu söyleyen başımızdaki iktidarın başta ordu
olmak üzere kavgalı olmadığı deviet kurumu yok...
İstikrar, siyasal iktidann üniversitelere savaş aç-
masında mı yatıyor?..
Ne istikran?..
Bir parti yönetimi seçim belgelerinde sahtecilik
yapmış; bu suçu işleyenler insan içine nasıl çıka-
caklar, partilerinin başında nasıl kalacaklar?..
Bir deviet sahtecilik üzerine düzenlenmiş seçim
sonuçlannı sineye çekip 1 milyon 900 bin yurtta-
şın oyunu olmadık partilere dağıtan yetkililere afe-
rin mi diyecek?..
Sahtecilik üzerine yükselen istikrar arayışı ola-
bilir mi?..
•
Tüm seçmenlerin yüzde 25'i kasım seçimlerin-
de AKP'ye oy vermiş..
AKP sandığa gidenlerin yüzde 34'ünün oylannı
almış..
Parlamentonun yüzde 66 çoğunluğunu ele ge-
çirmiş..
3 Kasım seçimlerinde DEHAP şahtekârlık yap-
mış..
Ancak bu şahtekârlık sonradan kesinleştiği için
DEHAP'ın 1 milyon 900 bin oyu partiler arasında
yasal ve hakça dağıtılmamış..
Bu nedenle Doğru Yol Partisi Meclis dışında bı-
rakılmış..
Varın bu gerçekler üzerine istikrar kurun...
Kurabilir misiniz?..
KONFERANS-RESITAL
PROF.SERVER TANİLLİ
Çağdaş Türk Şiirinde
4
Savaşa karşı Banş
Saz Eşliğinöe
3 Ekim 2003
Cuma, saat:18.00
Ş M A C
mumcuJîî!!1
""Pans Caddesı No 14
KavaMıdere - Ankara
Tel (0312) 417 77 20 pbx
FakS (0312)417 57 46
e-poata umag@umag org tr
www umag org tr
SEMRA ÎSTENGİ
Üe
RIDVAN KANOĞULLARI
Evlendiler.
28 Evlüi 2003 Pazat / BURSA
AYŞE RENÇBER
ile
MURAT ŞAHÎN
Evlendiler.
27 Eylül 2003 Cumartesi / Istanbul