Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19OCAK2003PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
örneğin, dünden bugüne ABD yönetimlerine
egemen olan, değişmeyen, daha doğrusu
ABD'nin Türkiye'ye müstemleke gözüyle bakan
bakış açısı.
Zaman zaman özellikle dar görüşlü, olanaklan
bol insanlara özgü basit kafalı ABD başkanları-
nın, dost ve müttefik, stratejik ortak diye övdük-
leri Türkiye'yi (maddi manevi destek veriyorlar
ya) emre amade bir ülke olarak görmeleri...
1965'lerde bir Başkan vardı, adı Johnson. Tür-
kiye'nin antlaşmalardan doğan müdahale hakkı-
nı önlemek için, ABD'nin verdiği silahlarla Kıbrıs'a
müdahale edemeyeceğimiz yolunda, terbiye sı-
nıriarını aşan, kaba, uluslararası nezaket kuralla-
rına uymayan bir mektupla Ankara hükümetini
tehdit etmişti.
Başbakan Gül'ün Meclis dışındaki muhalefet li-
derlerine açıklamalarından anlaşılıyor ki, John-
son'dan beri Amerika'nın Türkiye'yi küçük gö-
ren, ne emrederse yerine getireceğini bekleyen
yargısında yıllar sonra değişiklik olmamış.
Kovboy Johnson gitmiş, aradan kırk yıl geçmiş,
yerine gelen bir başka kovboy, Başkan Bush ay-
nı kafada.
Başbakan, hükümetin göreve gelmesinin üze-
rinden bir hafta geçtikten sonra Başkan Bush'-
tan gelen mektubun şok etkisi yaptığını söylüyor.
Zira Başkan Bush, mektubunda (eğer siyaset
ve diplomasi gereği Başbakan yalanlamazsa)
Amerika'nın değiştiği sanılan malum yüzünü bir
kez daha gösterdi. Kapısındaki uşağa emir verir-
cesine; "üç gün içinde taleplerine yanıt verilme-
sini ve yerine getirilmesini istedi".
Başkan Johnson'un, ABD'nin verdiği silahlar-
la meşru haklarınızı savunamazsınız diyen mek-
tubuyla; bugün görgü, bilgi açısından Johnson'la
aynı ayardaki Başkan Bush'un Irak savaşı için
gerekli gördüğü talepleri üç gün içinde yerine ge-
tirmemizi isteyen mektubu arasında, içerdiği an-
lam itibarıyla kıl payı fark yok!
Al Başkan Johnson'u vur Başkan Bush'a: Işte
ABD'nin gerçek yüzü!
• • •
Başbakan'ın açıklamaları kafalan kanştıran pek
çok soruyu yanıtlıyor.
Başkan Bush'un üç gün içinde emriniz başüs-
tüne diyerek "taleplerini" karşılasaydık -uzun sü-
redir sözü edilen ancak doğrulanmayan haberler-
de yer aldığı gibi- Türkiye'de "geldikleri gibi git-
meyecek" 80-100 bin askeri konuşlandıracaktık.
Gül diyor ki; Türkiye Bush'un bu çıkışına "sıcafc
bakmamış". Oysa Başbakan'ın açıklamalarında
rastlamadık; Bush'a (1965'lerde Başbakan Is-
met Inönü'nün Başkan Johnson'a yazdığı karşı
mektup gibO 'Türkiye'nin bir çadır devleti olma-
dığını" içeren yeterince okkalı bir mektupla hak
ettiği karşılığı verdi mi acaba?
Yoksa sadece buradaki büyükelçileri aracılığıy-
la, konuşlandırma konusunun ancak TBMM ka-
rarı ile gerçekleşeceğini bildirmek ve Bush'un üs-
lubundan duyulan üzüntüyü aktarmakla mı yetin-
di?
• • •
Başkan Bush'u bağımsız, demokratik bir dev-
lete karşı, bu denli kaba davranmaya sadece tek
süper güç olması mı cesaretlendirdi?
Bir başka, ancak güçlü olasılık: Başkan
Bush'un sergilediği (oysa yapay) yakınlıktan esin-
lenen RTE'nin Beyaz Saray'daki görüşmede, da-
ha sonra kaldığı otelde Wolfowitz ve Grossman
ile uzun süreli meşveretlerde ABD'nin isteklerini
yerine getirecek bir kişilik, kararlılık sergilemesi
Amerikalı'yı bu denli cesaretlendirmiş olamaz mı?
Bu ve benzeri daha birçok sorunun yanıtı ar-
şivlerde. GUn gelir açılır.
• • •
Ne ki, Başbakan'ın açıklamalanna göre, son-
raları ABD hem "daha nazik hale gelmiş", hem de
asker sayısı 100 binlerden 15-20 bine inmiş.
Washington'dan gelen son haberler; Gül'e ko-
şut. Ankara ile ABD'nin "Türkiye'ye 15 bin asker
konuşlandınlması konusunda anlaşmaya çokyak-
laştığını" bildiriyor.
Son Çankayazirvesinde ABD isteklerine "sınır-
lı" karşılık verileceği açıklandı. 15 bin askeri ko-
nuşlandırma, saptadığımız sınırın içinde mi dışın-
da mı? Ancak ABD Genelkurmay Başkanı Ric-
hard Myers'in yannki Ankara ziyaretinden son-
ra hükümetin yapacağı bir açıklamayla anlaşıla-
cak.
Tabii bu bilgiler yarın, yarından sonraki gün es-
kimez ya da yalanlanmazsa!
Başbakan Yardımcısı Sener:
Yurttaşa acı
reçetemiz yok
EBRUTOKTAR
ANKARA-Başbakan
Yardımcısı ve Hükümet
Sözcüsü Abdüllatif Şe-
ner, ekonomi başta ol-
mak üzere pek çok konu-
da AKP ile hükümet ara-
sında sorun yaşandığı
yönündeki eleştirilere
"Parti ve hükümet
uyumunnn çok iyi ol-
duğuna inanıyorum"
dedi. AKP lideri Recep
Tayyip Erdoğan ın baş-
bakan olması gerektiğini
belirten Şener, Çankaya
Köşkü ile atamalar konu-
sunda sorun yaşamadığı-
nı, sadece Sermaye Piya-
sası Kurulu (SPK) üyeli-
ğine yaptıklan atamanın
teknik gerekçe nedeniy-
le reddedildiğini söyledi.
Şener, Başbakanlık
muhabirleri ile sohbet
toplantısında siyaset ve
ekonomiye ilişkın mesaj-
lar verdi. AKP ile hükü-
met arasındaki ilişkilerin
uyumlu bir çizgide oldu-
ğunu aktaran Şener,
"Erdoğan'ın TBM-
M'ye girmesi sizi rahat-
latır mı" sorusuna, "Er-
doğan Meclis'e girmeli
ve Başbakan olmah"
yanıtını verdi.
Şener, Genelkurmay
Başkanlığı ile hükümet
arasındaki ilişkiler konu-
sunda da değerlendirme-
lerde bulundu. Başbakan
ve Milli Savunma Baka-
nı'nın YAŞ kararlanna
muhalefet şerhi koyması
üzerine Genelkurmay
Başkanlığı'ndan sert bir
açıklama yapılmasmm
anımsatılması üzerine
şunlan söyledi: "Genel-
kurmay Başkanhğı da
hükümet de anayasal
kurumlar. Hükümet ve
Genelkurmay, millet
için işbirliği halinde.
Devlette mutlak güç or-
taya çıkamaz, aksi hal-
de totaliter rejim olu-
şur. Demokrasi demek,
karşıhklı yetki ve so-
rumluluk demek. Her-
kes bunu kabullenecek.
Herkesin yetkileri belli-
dir."
Uyguladıklan prog-
ramla yurttaşlan acı re-
çeteye maruz bırakmaya-
caklannı belirten Şener,
IMF ve Dünya Bankası
ile yapılan görüşmeler-
de olası Irak savaşı için
ek kaynak isteme-
diklerini ifade etti.
Çukurova Grubu, bazı yayın organlannda yer alan 'dolandırıcılık' iddialannı yalanladı
Suç duyurusu çarpıtıldıtstanbul Haber Servisi - Çuku-
rova Grubu tarafindan dün yazılı
bir açıklama yapılarak Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kuru-
mu'nun (BDDK), Şişli Cumhuri-
yet Başsavcılığı'na suç duyurusun-
da bulunduğuna ilişkin haberlerin
bazı basın organlannda kasıtlı ola-
rak çarpıtıldığı belirtildi.
Doğan Grubu'na ait bazı gazete-
lerin dünkü sayılannda yer alan
Çukurova Grubu'na ilişkin habere,
Çukurova Grubu'ndan açıklama
geldi. "Doğan Grubu'na mensup
basın organlanmn 18.01.2003 ta-
rihli yayınlannda, Şişli Cumhu-
riyet Başsavcılığı'na intikal eden
bir suç duyurusu, kasıtlı olarak
çarpıtılmıştır" denilen açıklama-
da, henüz ortadabir yargı karan ol-
mamasına karşm Çukurova Gru-
bu'nun "dolandıncıhk" suçu iş-
• Çukurova Grubu'ndan yapılan açıklamada
Etibank'tan kullanılan kredilerin anapara ve faizi ile
birlikte geri ödendiği, Pamukbank tarafindan
kullandınlan kredilerde ise yasal düzenlemelere
aykınlık olmadığı belirtildi.
lediği yolunda yayın yapıldığı be-
lirtildi. Çukurova Grubu'nun açık-
lamasında şöyle denildi:
" Yasalara aykın olarak Çuku-
rova Grubu'nun kamuoyu önün-
de küçük düşürülmeye ve mağ-
dur edilmeye çalışıldığı, bu hak-
sız ve dayanaksız isnat ve yakış-
tırmalar karşısında bütün yasal
hakJanmız) kullanmaktayiz.
Cumhuriyet Savcıhğı'na intikal
eden bir olayda, yetkiU mercile-
rin tam bir tarafsızlık içinde gö-
revlerini yapmalarını teminen
her türlü, telkin ve polemikten
korunuhnası gerektiğine ilişkin
duyarlı olduğumuz ilkeler göze-
tilerek kamuoyunun aydınlatıl-
ması gerekliliği doğmuştur.
1. Öncelikle Doğan Grubu ya-
yın organlanmn, yasalara aylo-
rı olarak yürüttükleri kampan-
yanın tamamı maksatlıdır. Ya-
landır. Hiçbir hukuki karara da-
yanmamaktadır. Doğan Grubu,
yasalan çiğnemektedir. Perva-
sızca grubumuzu yıpratmak pa-
hasına kasıtlı ve önyargılı bir şe-
kilde yayınlara devam ediyorlar.
Hukuk önünde bunun hesabını
vereceklerdir.
2. Doğan Grubu yayın organ-
Gazetemh
Marmara Üni-
versitesi tletişim
Fakültesi öğren-
cileri,Türk ba-
sın tarihi ve geli-
şimi dersini ga-
zetemiz müze-
sinde yaptılar.
Marmara tleti-
şim Tanıtım
Ajansı isimli öğ-
renci kulübünün
düzenlediği
"Adım Adım Ba-
bıali" gezisinde
öğrenciler, Tür-
kiye'de basın-ya-
yın tarihini öğ-
reniyorlar.
(VEDATARIK)
lannın yazılannda yer alan Çu-
kurova Grubu'nun Etibank'tan
kuUandığı krediler 14.11.2000
tarihinde tamamen anapara ve
faizi ile birlikte geri ödenerek
kapatümıştır. Bu husus, banka
kayıtiannda da yer almıştır. Bu
itibarla söz konnsu kredilerden
dolayıÇukurova Grubu firmala-
nnın haksız yarar sağlaması,
hiçbir şekilde söz konusu değil-
dir.
3. Pamukbank tarafından kal-
landınlan kredilerde bankacıhk
teamüUerine ve yasal düzenle-
melere aykınlık yoktur. Kredi-
nin kullandınldığı tarihte adı ge-
çen kişilere ait grubun kredi ye-
terliliğinin bulunduğu, herfces ta-
rafindan malumdur.
4. Pamukbank'ın kullandırdı-
ğı kredilere faiz yürütmediğine
ilişkin yayınlar da tamamen yan-
lış, kasıth ve meri mevzuata aylo-
rıdır. Zira 30.6.2001 tarih ve
24448 sayıh Resmi Gazete'de ya-
yunlanan 'Bankalarca karşılık ay-
nlacak kredilerin esas ve usulleri'
hakkındaki yönermeu'gin 10/1-e
maddesindeki donuk hale gelen
ve tahsil edilemeyen krediler için
faiz yürütülmeyeceği, hüküm al-
tına alınmıştır. Bu nedenle Pa-
mukbank'ın kullandırdığı kredi-
ler için faiz yürütmemesi, kasdi
veya bir grubu korumaya yönelik
ve Pamukbank'ı zarara sokma
amacı ile değil,yasal zorunluluk-
tan kaynaklanmaktadır. Kredile-
rin tahsis ve kullandınlmasında
tamamen yasal prosedüre ve ban-
kacılık teamüUerine uygun dav-
ranılmıştır. Türk Ceza Kanu-
nu'nda tanımı yapılan dolandırı-
cılık suçu unsurlanmn oluşma-
dığı açıktır. Bu hususun yetkili
adli mercilerce hukuka uygun
olarak değerlendirileceğine olan
inancımız tamdır."
Borç ödemek için, sağlık, sosyal güvenlik ve yatmmlarda kısmtıya gidiliyor
Kemerler sıkılacakHACER BOYACIOĞLU
ANKARA - Hükümet 2003 yı-
lmda borç ödemelerini gerçekleş-
tirilebilmek için; sosyal güvenlik,
sağlık ve kamu yatınmlannda ke-
merleri sıkma karan aldı. Başba-
kan Abdullah Gül başkanlığında
gerçekleşhrilen Yüksek Planlama
Kurulu (YPK) toplantısında, 2003
yılı faiz dışı fazla hedefinin sağ-
lanması için alınacak önlemler be-
nımsendi. Buna göre, yaklaşık
650 projenin yatınm programm-
dan çıkanlmasıyla 900 trilyon li-
ra, kullanılmayan ödeneklerin ge-
lecek yıla kaydınlmasıyla 1 katril-
yon lira. sosyal güvenlik kuruluş-
îanmn alacağı önlemlerle de 2.5
katrilyon liralık tasarruf sağlan-
ması planlanıyor. Bürokratlann
hükümete, "Faizlerin düşmesiis-
teniyorsa, güven ortamı sağlan-
malı" uyansında bulundugu top-
lantı, hükümetin benimsediği ta-
sarruf paketınin uygulanmadan
delindiğini de ortaya çıkardı. 2.5
katrilyon liralık gelir paketi kapsa-
mında, 900 triryon liralık tasarruf
yapması istenen SSK," Yapabile-
ceğimiz tasarruf 300 trilyon li-
rayla smırlı" yanıtım verdi.
Vüksek Planlama Kurulu'nun
58. hükümet dönemindeki ilk top-
lantısı dün gerçekleştirildi. Eko-
nomiyle ilgili bakanlar ve bürok-
ratlan bir araya getiren toplantı
yaklaşık 4 saat sürdü. Edinilen bil-
giye göre, yüzde 6.5'lik faiz dışı
fazla hedefinin tutturulması için
alınması gereken önlemlerin tartı-
şıldığı toplantıda şu konulara de-
ğınıldı:
•Alınacak önlemlerle 19.5 kat-
rilyon liralık faiz dışı fazla hede-
finin tutturulması konusunda hü-
kümetin kararlı olduğu vurgulan-
dı. Bu hedefin gerçekleşeceği var-
sayımıyla yapılan projeksiyonlar-
da da 2003 yılı bütçesi 145 katril-
yon lira olarak hesaplanıyor. Büt-
çe açığının 30 katrilyon lira, gelir-
lerin 115 katrilyon lira, vergi ge-
lirlerinin 83 katrilyon lira, ulusal
gelirin de 355 katrilyon lira sevi-
yesinde olacağı öngöriilüyor.
• Ağırlıklı olarak sosyal güven-
lik, sağlık ve yatınmlar konulann-
da alınacak önlemler tartışıldı. Bu
çerçevede, Emekli Sandığı, Bağ-
Kurve SSK'nin alacağı önlemler-
le 2.5 katrilyon liralık tasarrufta
bulunması benimsendi. Tasarru-
fun prim tahsilatmda etkınliğin
sağlanması, kaçak işçiliğin önlen-
mesi ve sosyal güvenlik kurumla-
DÜNYA BANKASI 'UYGULAMALARI GÖRELÎM' MESAJIVERDÎ
Ödeme takvimiyerine öğüt
ANKARA (CumhuriyetBüro-
su) - Dünya Bankası, AKP hükü-
metine Türkiye'ye aktaracağı kre-
di dilimleri için "ödeme takvimi"
vermedi. Hükümet yetkililerine,
"Kredi dilimlerinin geleceğini
hükümetin niyeti belirler" diyen
Dünya Bankası Başkan Yardımcı-
sı Johannes Linn, Kamu thaleYa-
sası'nın uygulanması, ekonono-
mikprogramdaki reform adımlan-
nın atıhnası ve kemer sıkma poli-
tikasının ödünsüz uygulanması
uyanlannda bulundu. Linn, "Tür-
kjye'nin temel ekonomik adım-
lannı sağlam atabilmesi halinde
her türlü savaş karşısında eko-
nomik göstergeler gücünü koru-
yabilecek" dedi.
Dünya Bankası Başkan Yardım-
cısı Johannes Linn, Ankara'daki te-
maslanm dün de sürdürdü. Görüş-
meler sonrasında açıklamalarda
bulunan Linn, 1 miryar350miryon
dolarlık 2. Program Amaçlı Kamu
ve Mali Sektörü Uyum Kredisi'nin
(PFPSAL-H) 900 mifyon dolarlık
İasmıyla ilgili olarak ödeme planı-
nın görüşülmediğini belirtti. Bu
konuda Devlet Bakam Ali Baba-
can'm gerekli adımlann atılması
için çalışmalar yapacağını belirten
Linn, "Birkaç hafta içinde tek-
rar bir araya gelerek kaydedilen
ilerleme gözden geçiriîecek ve
zamanlama planlanacak. Elbet-
te bu bağlamda hükümet tara-
findan atılacak adımlann netleş-
mesinden sonra da biz bu mik-
tann ödenmesi, belirlenmesi ile
ilgili gereken kararlan alacağız"
diye komıştu.
Bu arada AKP Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan da aksam
saatlerinde IMF lcra Direktörii
Willy Kiekens ile AKP Genel
Merkezi'nde yaklaşık 1 sat 40 da-
kika süren bir göriişme yaptı.
nnın alacağı önlemlerle gerçek-
leştirilmesi kararlaştınldı.
• Ancak, 2.5 katrilyon liralık
paket, yaşama geçirilmeden delin-
di. Paket kapsamında 900 trilyon
liralık tasarrufta bulunması iste-
nen ŞSK, resmi olarak bu tasarru-
fiı yapamayacağını bildirdi. SSK,
"Bizim yapabileceğimiz tasar-
ruf 300 trilyon lirayla sınıriı"
bilgisini aktardı.
\/ Toplantıda, yatınmlann ras-
yonelleştirilmesiyle 900 trilyon li-
ralık bir gelirin sağlanacağı öngö-
rüldü. Buna göre, yaklaşık 650
projenin 2003 yılı yatırım progra-
mından çıkanlması planlanıyor
• Yatınm ve kurumlara aynl-
masına karşm 2003 yılı içinde
harcanmayan ödeneklerin bir
sonrakı yıla kaydınlmasıyla 1
katrilyon liralık tasarruf yapılma-
sı benimsendi.
• Toplantıya katılan
ekonomi bürokratlan hü-
kümete, "Faizler, ancak
güven ortamıyla düşer"
uyansında bulundu.
• Toplantıda, DPT mak-
ro büyüklüklerle ilgili, Ha-
zine faiz ve borç stokuyla
ilgili, Maliye Bakanlığı da
konsolide bütçeyle ilgili
birer sunum yaptı. Kamu
işçilerine yönelik olarak
alınması gereken önlemler
gündeme gelmedi.
Şener: Büyüme
hedefı yûzde 5
Toplantı sonrasında
açıklamalarda bulunan
Başbakan Yardımcısı Ab-
düllatif Şener, büyüme
hedefinin 2003 yılı sonu
itibanyla yüzde 5 olduğu-
nu söyledi.
AL GÖZÜM SEYRETLE / IŞIL ÖZGENTÜRK
• Baştarafı Arka Sayfada
Biz üç kişiyiz ama Fransızlar,
tngilizler, Almanlar çok kalabalık.
Özellikle en az kırk kişilik Fransız
ekibinin içinde çok sayıda yüksek
düzeyde devlet görevlisi var. Fran-
sızlar adeta bir çıkarma yapmışlar.
Cannes Festivali Başkanı da orada,
Dışişleri Bakan Yardımcısı da. Ti-
caret Bakanlığı temsikisi de. İlk
günlerde bunun üstünde pek dur-
muyorum ama günler geçtikçe
Fransızlann İran'la ticaret ilişkile-
rini geliştirmek amacıyla bu kadar
kalabalık geldiklerini anlıyorum.
Insan haklan kahramanı Fransa,
lran'da kadın haklannı, insan hak-
lannı bir tarafa koyup ne kadar
uçak satacağınm peşinde.
Bu arada Azeri bir şoförün tak-
sisiyle Humeyni'nin mezanna
doğru yol alıyorum. Türkçe bilen
şoför, "Boşver kardaş" diyor,
Enayisi biz miyiz?
"Amerikan mallarını yasakla-
dık ama onlar Kanada ve Japon
mallan olarak başka bir yoldan
ülkeye gene geldiler".
Bu gördüklerim, duyduklanm
beni çok etkilemişti, hâlâ da etki-
ler. Vallahi biz millet olarak sağcı-
sıyla, solcusuyla, işvereniyle, dev-
rimcisiyle çok safiz. Bu saflığımı-
zı Moskova'da yaşadığım bir olay-
da rüm açıklığıyla görmüştüm.
Gorbaçov zamanı 2. Uluslararası
Kadın Kongresi için davet edilmiş,
Moskova'ya gitmişim. Dünyanın
her yerinden gelmiş 2500 kadın
Moskova'da aynı otelde kalıyoruz.
Biz Türk heyeti 5 kişiyiz, aynca
yurtdışuıda yaşamak zorunda ka-
lan yirmi kişilik siyasi mülteciler-
den oluşan bir Türk heyeti daha
var. Konferanslar, yuvarlak masa
toplantılan birbirini izliyor. Bu
arada Kıbns Rum kesimi otelin gı-
rişine panolar asmış; panolarda
Türk askerini katliam yaparken
gösteren çocuk resimleri yer alı-
yor. Bizden ilk itiraz geliyor: pano-
lar kaldınlsın. Ardından Kıbns
Rum kesimi bir özel toplantı talep
ediyor. Türkler, Yunanlılar ve Kıb-
ns Rum kesimi hep birlikte bir ma-
sanın çevresinde oturup sorunlan-
mızı tartışacağız. Biz Türkler, çok
Yunan severiz ya, güzel güzel kar-
deşlikten, dostluktan söz eden ko-
nuşmalanmızı hazırhyonız. Top-
lantı başlıyor, o da ne, daha ilk Yu-
nan konuşmacı "faşist Türk hal-
kı" diye söze başlıyor, ardından
birYunan televizyon ekibi toplan-
tıya geliyor ve biz şaşınp kalıyo-
ruz. Bu basına kapalı bir toplantı
olacaktı ve "faşist Türk halta"
ne demek? Tabii itirazlar ve Türk
ekibi toplantıyı terk ediyor.
Bu olayı da sonralan çok düşün-
müştüm. Biz Türk solculan kadar
başka ülke solculanm, halklannı
sevenini bulmak gerçekten çok
zor. Ama bu olay benim aklımı ba-
şmıa getirmişti; pek çok Yunanlı
dostum olmasına rağmen, rahat-
lıkla söyleyebilirim, Yunan solcu-
lan daYunan halkı daTürkleri pek
sevmezler. Biz onJann oyunlanna,
mezelerine, şarkılanna hayTanız a-
ma onlar bize hayran değiller ve en
önemlisi romantik değiller ve ül-
kelerinin çıkarlan söz konusu ol-
duğunda son derece gerçekçiler.
Bugünlerde derim ki. ne pahası-
na olursa olsun, ülke çıkarlan he-
pimizin meselesi olmalı. Söz ko-
nusu, ülkemiz!
sey reyleisilıa yahoo.com
G U N D E M MUSTAFABALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
mez! Bu tür romanların patent hakkını alıp, dün-
yanın dört bir bucağına ihraç ederek de ayrı bir
gelir kaynağı oluşturulabilir.
Yolsuzluklara verdiğimiz ad bile edebiyatımızın
yıllarca özlemi olan Nobel'e giden yolları döşeye-
bilir. Işte bir örnek:
Hayali ihracat...
Biri insanın ruhunu öteki cebini dolduran iki un-
sur; hayal ve ihracat birleşiyor ve Anadolu'ya öz-
gü endemik bir girişim türü olarak karşımıza çıkı-
yor. Üstelik bu ihracat türünün giderek gelişme-
si, çağa ayak uydurması da ayrıca takdir edilecek
boyutlarda. Bir zamanlar, hayali ihracat için ge-
miler tutuluyordu, kaliteli mobilya diye suntalar
satın alınıyordu, dışandan adreslerbulunuyordu...
Bütün bunların karşılığında birkaç milyon dolar-
cık vergi iadesi alınıyordu. Yani, devleti 3-4 mil-
yon dolar dolandırmak bile ciddi bir emek istiyor-
du...
Şimdi bu alanda da otomasyona geçildi. Masa
başında, faturaları doldururken cebini de doldu-
ruyorsun. Bordro mahkûmları bu yolla elde edi-
len paralann sıfırlarını görse, hayrerten altını dol-
durur.
Pek çok alanda olduğu gibi burada da örgüt-
süzlüğümüzün altını çizmek gerekiyor. Hayali ih-
racat sektörüyle uğraşanlar neden bir demek kur-
mazlar, anlamam. Üstelik kısaltılmışı da tam ken-
dilerini ifade etmek istedikleri gibi olur:
Haysiyed!
Hayali Sektörünü llerletme ve Yerleştirme Der-
neği!
Entelektüel sanıklar
Koca bir roman türünü tek bir konuya bağlamak
haksızlık olur... Türkiye'de yükselmek için, savcı-
lıktan temiz kâğıdı getirmek yerine, mahkemeden
kabarık dosya getirmenin daha geçerii olduğu bir
dönemdeyiz. Bunun örneklerinin de ayrıca ince-
lenmesi gerekir. Onlann tarihin tozlu raflarınater-
kedilmesi haksızlık olur.
Yolsuzluk olaylanna bulaşanlann entelektüel bi-
rikimi ve uzmanlığı aynca hayranlık uyandıran bir
özellik. Diyelim ki, arkadaş ihaleyasasının orasıy-
la burasıyla oynamış ve kazanç elde etmiş. Mah-
keme karşısına çıkıyor. öyle bir hukuk bilgisine sa-
hip ki, TCY'den giriyor, CMUK'tan çıkıyor. Hâkim
ve savcılanmızı kesinlikle küçümsemiyoruz ama,
kimi sanıkların hukuk bilgisinin onları katladığını
görmek insanı aynca mutlu ediyor. "Işte" diyor-
sunuz, "birikim diye buna denir. Sanıklan bile hu-
kuk fakültesi mezunlanna taş çtkartacak hukuk bil-
gisine sahip bir ülkede yaşıyoruz"... Ve gözleriniz
yaşarıyor...
Devletin kârlı bir şirketi özelleştirilecek. Tepesin-
deki kişi devlet memuru. Şirketi almak isteyenler-
den bazılanyla özel ilişkiye giriyor. Girer girer, za-
ten iş özelleştirme değil mi? Içerden tüm bilgile-
ri veriyor. Şirket o kişiye satılınca, devletten istifa
edip, orada genel müdürlüğe başlıyor.
Girişimci ruh dediğimiz bu değil mi?
AKP'nin vergi banşı adı altında vergiye, fatura-
ya dayalı tüm yolsuzlukları affetmesi, bizde bu
duygulan uyandırdı. Hangi iktidar gelirse gelsin,
kişiler değişiyor sistem değişmiyor.
Kitabına uyduramayıp yargı önüne çıkmanız ge-
rekiyorsa, bu kez hükümetler imdadınıza yetişi-
yor ve sizi affediyor. Af kapsamına girdikten son-
ra da sizi mahkeme önüne götüren kişilerden he-
sap sormaya başlıyorsunuz. "Benim itibanmla oy-
nadınız, hesap verin" diyorsunuz. Ne kadar güzel
bir sistem. İnsan haklan denilen şey bu değil mi?
Dünyanın bütün ülkelerinde şu an yolsuzlukla
suçlanan, yargılanmakta olan kişiler, hemen mah-
kemeye bir dilekçe verin, "Türkiye'de yargılan-
mak istiyorum" deyin...
Haklanacağınıza "AK"\an\n\
ankcum@ttnet.nettr
Tayyip Erdoğan'la görüştü
Eroğlu: BM planı
Türklerin tasfîyesi
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - KKTC
Başbakanı Derviş Eroğ-
lu, BM Genel Sekreteri
Kofi Annan'ın plammn
bugünkü koşullarda ka-
bul edileceğini umanla-
nn "yamldıklannı an-
ladıklannı" söyledi.
Eroğlu ile görüşen AKP
lideri Recep Tayyip Er-
doğan'm ise "Kuzey
Kıbns'taki 28 Şubat
süreciyle ilgili atılan
adımlar ve başlamış
olan müzakere süreci,
inşallah hayırla sonuç-
lanır" açıklaması yap-
ması dikkat çektı.
Tayyip Erdoğan ile
Derviş Eroğlu, dün AKP
Genel Merkezi'nde yak-
laşık 50 dakika süren bir
göriişme yaptı. Görüş-
menin ardından açıkla-
ma yapan Erdoğan,
Eroğlu ile görüş alışveri-
şinde bulunduklanm
kaydederek şöyle konuş-
tu: "Kuzey Kıbns'taki
28 Şubat süreciyle ilgi-
li atılan adımlar ve baş-
lamış olan müzakere
süreci, temennimiz o-
dur ki, inşallah hayırla
sonuçlanır, şu andaki
sıkıntılı dönemler de
aşümış olur diye düşü-
nüyorum. Bu konuda,
başta Sayın Denktaş ol-
mak üzere Sayın Baş-
bakan'a ve heyetine
başarılar diliyorum."
AB Kopenhag Zirve-
si'nin sonuç bildirgesin-
de, Kıbns'm AB üyeli-
ğine yeşil ışık yakılmış.
taraflara da Annan Planı
çerçevesinde 28 Şubat
2003 'e kadar müzakere-
lerin sonuçlandınlması
uyansmda bulunulmuş-
tu.
Eroğlu, Erdoğan ile
görüşmesinden önce ka-
tıldığı ATO'nun panelin-
de ise Annan Planı'na
sert eleştiriler yöneltti.
Planm, olabilecek en kö-
tü zamanda gündeme ge-
tirildiğine işaret eden
Eroğlu, Kıbns Türkleri
ileTürkiye'nin demokra-
si ve özgürlüğün bedeli-
ni kanlanyla ödedikleri-
ni vurguladı. Belgenin
egemenlik, siyasi eşitlik
ve mülkiyet bölümlerine
bakıldığında, adadan ön-
ce Türkiye'nin, sonra da
Kıbnslı Türklerin çıka-
nlmasının amaçlandığı-
nın anlaşıldığı görüşünü
dile getiren Eroğlu, pla-
nın 55-60 bin kişinin yer
değiştirmesini öngörme-
sinin, adadaki banşı teh-
dit eder nitelikte olduğu-
nu belirtti.
'KKTC slogandan
ibaret değir
Eroğlu, KKTC'deki
mitinglerin Kuzey Kıb-
ns'ta demokrasi olduğu-
nun göstergesi olduğunu
kaydederken toplanılan
düzenleyenlerle bunlara
katılanlann tamamen ay-
nı görüşte ohnadıklannı
belirterek"KKTC,ban
kişilerin attığı slogan-
lardan ibaret değüdir"
dedi.
Eroğlu, Kofi Annan'ın
"KKTC'deki miting-
lerdeki seslere kulak
verilsin" şeklindeki
açıklamalarından üzüntü
duyduğunu ifade etti.