05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19OCAK2003PAZAR 8 HABERLERIN DEVAMI G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı 1. Sayfada örneğin, dünden bugüne ABD yönetimlerine egemen olan, değişmeyen, daha doğrusu ABD'nin Türkiye'ye müstemleke gözüyle bakan bakış açısı. Zaman zaman özellikle dar görüşlü, olanaklan bol insanlara özgü basit kafalı ABD başkanları- nın, dost ve müttefik, stratejik ortak diye övdük- leri Türkiye'yi (maddi manevi destek veriyorlar ya) emre amade bir ülke olarak görmeleri... 1965'lerde bir Başkan vardı, adı Johnson. Tür- kiye'nin antlaşmalardan doğan müdahale hakkı- nı önlemek için, ABD'nin verdiği silahlarla Kıbrıs'a müdahale edemeyeceğimiz yolunda, terbiye sı- nıriarını aşan, kaba, uluslararası nezaket kuralla- rına uymayan bir mektupla Ankara hükümetini tehdit etmişti. Başbakan Gül'ün Meclis dışındaki muhalefet li- derlerine açıklamalarından anlaşılıyor ki, John- son'dan beri Amerika'nın Türkiye'yi küçük gö- ren, ne emrederse yerine getireceğini bekleyen yargısında yıllar sonra değişiklik olmamış. Kovboy Johnson gitmiş, aradan kırk yıl geçmiş, yerine gelen bir başka kovboy, Başkan Bush ay- nı kafada. Başbakan, hükümetin göreve gelmesinin üze- rinden bir hafta geçtikten sonra Başkan Bush'- tan gelen mektubun şok etkisi yaptığını söylüyor. Zira Başkan Bush, mektubunda (eğer siyaset ve diplomasi gereği Başbakan yalanlamazsa) Amerika'nın değiştiği sanılan malum yüzünü bir kez daha gösterdi. Kapısındaki uşağa emir verir- cesine; "üç gün içinde taleplerine yanıt verilme- sini ve yerine getirilmesini istedi". Başkan Johnson'un, ABD'nin verdiği silahlar- la meşru haklarınızı savunamazsınız diyen mek- tubuyla; bugün görgü, bilgi açısından Johnson'la aynı ayardaki Başkan Bush'un Irak savaşı için gerekli gördüğü talepleri üç gün içinde yerine ge- tirmemizi isteyen mektubu arasında, içerdiği an- lam itibarıyla kıl payı fark yok! Al Başkan Johnson'u vur Başkan Bush'a: Işte ABD'nin gerçek yüzü! • • • Başbakan'ın açıklamaları kafalan kanştıran pek çok soruyu yanıtlıyor. Başkan Bush'un üç gün içinde emriniz başüs- tüne diyerek "taleplerini" karşılasaydık -uzun sü- redir sözü edilen ancak doğrulanmayan haberler- de yer aldığı gibi- Türkiye'de "geldikleri gibi git- meyecek" 80-100 bin askeri konuşlandıracaktık. Gül diyor ki; Türkiye Bush'un bu çıkışına "sıcafc bakmamış". Oysa Başbakan'ın açıklamalarında rastlamadık; Bush'a (1965'lerde Başbakan Is- met Inönü'nün Başkan Johnson'a yazdığı karşı mektup gibO 'Türkiye'nin bir çadır devleti olma- dığını" içeren yeterince okkalı bir mektupla hak ettiği karşılığı verdi mi acaba? Yoksa sadece buradaki büyükelçileri aracılığıy- la, konuşlandırma konusunun ancak TBMM ka- rarı ile gerçekleşeceğini bildirmek ve Bush'un üs- lubundan duyulan üzüntüyü aktarmakla mı yetin- di? • • • Başkan Bush'u bağımsız, demokratik bir dev- lete karşı, bu denli kaba davranmaya sadece tek süper güç olması mı cesaretlendirdi? Bir başka, ancak güçlü olasılık: Başkan Bush'un sergilediği (oysa yapay) yakınlıktan esin- lenen RTE'nin Beyaz Saray'daki görüşmede, da- ha sonra kaldığı otelde Wolfowitz ve Grossman ile uzun süreli meşveretlerde ABD'nin isteklerini yerine getirecek bir kişilik, kararlılık sergilemesi Amerikalı'yı bu denli cesaretlendirmiş olamaz mı? Bu ve benzeri daha birçok sorunun yanıtı ar- şivlerde. GUn gelir açılır. • • • Ne ki, Başbakan'ın açıklamalanna göre, son- raları ABD hem "daha nazik hale gelmiş", hem de asker sayısı 100 binlerden 15-20 bine inmiş. Washington'dan gelen son haberler; Gül'e ko- şut. Ankara ile ABD'nin "Türkiye'ye 15 bin asker konuşlandınlması konusunda anlaşmaya çokyak- laştığını" bildiriyor. Son Çankayazirvesinde ABD isteklerine "sınır- lı" karşılık verileceği açıklandı. 15 bin askeri ko- nuşlandırma, saptadığımız sınırın içinde mi dışın- da mı? Ancak ABD Genelkurmay Başkanı Ric- hard Myers'in yannki Ankara ziyaretinden son- ra hükümetin yapacağı bir açıklamayla anlaşıla- cak. Tabii bu bilgiler yarın, yarından sonraki gün es- kimez ya da yalanlanmazsa! Başbakan Yardımcısı Sener: Yurttaşa acı reçetemiz yok EBRUTOKTAR ANKARA-Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Abdüllatif Şe- ner, ekonomi başta ol- mak üzere pek çok konu- da AKP ile hükümet ara- sında sorun yaşandığı yönündeki eleştirilere "Parti ve hükümet uyumunnn çok iyi ol- duğuna inanıyorum" dedi. AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan ın baş- bakan olması gerektiğini belirten Şener, Çankaya Köşkü ile atamalar konu- sunda sorun yaşamadığı- nı, sadece Sermaye Piya- sası Kurulu (SPK) üyeli- ğine yaptıklan atamanın teknik gerekçe nedeniy- le reddedildiğini söyledi. Şener, Başbakanlık muhabirleri ile sohbet toplantısında siyaset ve ekonomiye ilişkın mesaj- lar verdi. AKP ile hükü- met arasındaki ilişkilerin uyumlu bir çizgide oldu- ğunu aktaran Şener, "Erdoğan'ın TBM- M'ye girmesi sizi rahat- latır mı" sorusuna, "Er- doğan Meclis'e girmeli ve Başbakan olmah" yanıtını verdi. Şener, Genelkurmay Başkanlığı ile hükümet arasındaki ilişkiler konu- sunda da değerlendirme- lerde bulundu. Başbakan ve Milli Savunma Baka- nı'nın YAŞ kararlanna muhalefet şerhi koyması üzerine Genelkurmay Başkanlığı'ndan sert bir açıklama yapılmasmm anımsatılması üzerine şunlan söyledi: "Genel- kurmay Başkanhğı da hükümet de anayasal kurumlar. Hükümet ve Genelkurmay, millet için işbirliği halinde. Devlette mutlak güç or- taya çıkamaz, aksi hal- de totaliter rejim olu- şur. Demokrasi demek, karşıhklı yetki ve so- rumluluk demek. Her- kes bunu kabullenecek. Herkesin yetkileri belli- dir." Uyguladıklan prog- ramla yurttaşlan acı re- çeteye maruz bırakmaya- caklannı belirten Şener, IMF ve Dünya Bankası ile yapılan görüşmeler- de olası Irak savaşı için ek kaynak isteme- diklerini ifade etti. Çukurova Grubu, bazı yayın organlannda yer alan 'dolandırıcılık' iddialannı yalanladı Suç duyurusu çarpıtıldıtstanbul Haber Servisi - Çuku- rova Grubu tarafindan dün yazılı bir açıklama yapılarak Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuru- mu'nun (BDDK), Şişli Cumhuri- yet Başsavcılığı'na suç duyurusun- da bulunduğuna ilişkin haberlerin bazı basın organlannda kasıtlı ola- rak çarpıtıldığı belirtildi. Doğan Grubu'na ait bazı gazete- lerin dünkü sayılannda yer alan Çukurova Grubu'na ilişkin habere, Çukurova Grubu'ndan açıklama geldi. "Doğan Grubu'na mensup basın organlanmn 18.01.2003 ta- rihli yayınlannda, Şişli Cumhu- riyet Başsavcılığı'na intikal eden bir suç duyurusu, kasıtlı olarak çarpıtılmıştır" denilen açıklama- da, henüz ortadabir yargı karan ol- mamasına karşm Çukurova Gru- bu'nun "dolandıncıhk" suçu iş- • Çukurova Grubu'ndan yapılan açıklamada Etibank'tan kullanılan kredilerin anapara ve faizi ile birlikte geri ödendiği, Pamukbank tarafindan kullandınlan kredilerde ise yasal düzenlemelere aykınlık olmadığı belirtildi. lediği yolunda yayın yapıldığı be- lirtildi. Çukurova Grubu'nun açık- lamasında şöyle denildi: " Yasalara aykın olarak Çuku- rova Grubu'nun kamuoyu önün- de küçük düşürülmeye ve mağ- dur edilmeye çalışıldığı, bu hak- sız ve dayanaksız isnat ve yakış- tırmalar karşısında bütün yasal hakJanmız) kullanmaktayiz. Cumhuriyet Savcıhğı'na intikal eden bir olayda, yetkiU mercile- rin tam bir tarafsızlık içinde gö- revlerini yapmalarını teminen her türlü, telkin ve polemikten korunuhnası gerektiğine ilişkin duyarlı olduğumuz ilkeler göze- tilerek kamuoyunun aydınlatıl- ması gerekliliği doğmuştur. 1. Öncelikle Doğan Grubu ya- yın organlanmn, yasalara aylo- rı olarak yürüttükleri kampan- yanın tamamı maksatlıdır. Ya- landır. Hiçbir hukuki karara da- yanmamaktadır. Doğan Grubu, yasalan çiğnemektedir. Perva- sızca grubumuzu yıpratmak pa- hasına kasıtlı ve önyargılı bir şe- kilde yayınlara devam ediyorlar. Hukuk önünde bunun hesabını vereceklerdir. 2. Doğan Grubu yayın organ- Gazetemh Marmara Üni- versitesi tletişim Fakültesi öğren- cileri,Türk ba- sın tarihi ve geli- şimi dersini ga- zetemiz müze- sinde yaptılar. Marmara tleti- şim Tanıtım Ajansı isimli öğ- renci kulübünün düzenlediği "Adım Adım Ba- bıali" gezisinde öğrenciler, Tür- kiye'de basın-ya- yın tarihini öğ- reniyorlar. (VEDATARIK) lannın yazılannda yer alan Çu- kurova Grubu'nun Etibank'tan kuUandığı krediler 14.11.2000 tarihinde tamamen anapara ve faizi ile birlikte geri ödenerek kapatümıştır. Bu husus, banka kayıtiannda da yer almıştır. Bu itibarla söz konnsu kredilerden dolayıÇukurova Grubu firmala- nnın haksız yarar sağlaması, hiçbir şekilde söz konusu değil- dir. 3. Pamukbank tarafından kal- landınlan kredilerde bankacıhk teamüUerine ve yasal düzenle- melere aykınlık yoktur. Kredi- nin kullandınldığı tarihte adı ge- çen kişilere ait grubun kredi ye- terliliğinin bulunduğu, herfces ta- rafindan malumdur. 4. Pamukbank'ın kullandırdı- ğı kredilere faiz yürütmediğine ilişkin yayınlar da tamamen yan- lış, kasıth ve meri mevzuata aylo- rıdır. Zira 30.6.2001 tarih ve 24448 sayıh Resmi Gazete'de ya- yunlanan 'Bankalarca karşılık ay- nlacak kredilerin esas ve usulleri' hakkındaki yönermeu'gin 10/1-e maddesindeki donuk hale gelen ve tahsil edilemeyen krediler için faiz yürütülmeyeceği, hüküm al- tına alınmıştır. Bu nedenle Pa- mukbank'ın kullandırdığı kredi- ler için faiz yürütmemesi, kasdi veya bir grubu korumaya yönelik ve Pamukbank'ı zarara sokma amacı ile değil,yasal zorunluluk- tan kaynaklanmaktadır. Kredile- rin tahsis ve kullandınlmasında tamamen yasal prosedüre ve ban- kacılık teamüUerine uygun dav- ranılmıştır. Türk Ceza Kanu- nu'nda tanımı yapılan dolandırı- cılık suçu unsurlanmn oluşma- dığı açıktır. Bu hususun yetkili adli mercilerce hukuka uygun olarak değerlendirileceğine olan inancımız tamdır." Borç ödemek için, sağlık, sosyal güvenlik ve yatmmlarda kısmtıya gidiliyor Kemerler sıkılacakHACER BOYACIOĞLU ANKARA - Hükümet 2003 yı- lmda borç ödemelerini gerçekleş- tirilebilmek için; sosyal güvenlik, sağlık ve kamu yatınmlannda ke- merleri sıkma karan aldı. Başba- kan Abdullah Gül başkanlığında gerçekleşhrilen Yüksek Planlama Kurulu (YPK) toplantısında, 2003 yılı faiz dışı fazla hedefinin sağ- lanması için alınacak önlemler be- nımsendi. Buna göre, yaklaşık 650 projenin yatınm programm- dan çıkanlmasıyla 900 trilyon li- ra, kullanılmayan ödeneklerin ge- lecek yıla kaydınlmasıyla 1 katril- yon lira. sosyal güvenlik kuruluş- îanmn alacağı önlemlerle de 2.5 katrilyon liralık tasarruf sağlan- ması planlanıyor. Bürokratlann hükümete, "Faizlerin düşmesiis- teniyorsa, güven ortamı sağlan- malı" uyansında bulundugu top- lantı, hükümetin benimsediği ta- sarruf paketınin uygulanmadan delindiğini de ortaya çıkardı. 2.5 katrilyon liralık gelir paketi kapsa- mında, 900 triryon liralık tasarruf yapması istenen SSK," Yapabile- ceğimiz tasarruf 300 trilyon li- rayla smırlı" yanıtım verdi. Vüksek Planlama Kurulu'nun 58. hükümet dönemindeki ilk top- lantısı dün gerçekleştirildi. Eko- nomiyle ilgili bakanlar ve bürok- ratlan bir araya getiren toplantı yaklaşık 4 saat sürdü. Edinilen bil- giye göre, yüzde 6.5'lik faiz dışı fazla hedefinin tutturulması için alınması gereken önlemlerin tartı- şıldığı toplantıda şu konulara de- ğınıldı: •Alınacak önlemlerle 19.5 kat- rilyon liralık faiz dışı fazla hede- finin tutturulması konusunda hü- kümetin kararlı olduğu vurgulan- dı. Bu hedefin gerçekleşeceği var- sayımıyla yapılan projeksiyonlar- da da 2003 yılı bütçesi 145 katril- yon lira olarak hesaplanıyor. Büt- çe açığının 30 katrilyon lira, gelir- lerin 115 katrilyon lira, vergi ge- lirlerinin 83 katrilyon lira, ulusal gelirin de 355 katrilyon lira sevi- yesinde olacağı öngöriilüyor. • Ağırlıklı olarak sosyal güven- lik, sağlık ve yatınmlar konulann- da alınacak önlemler tartışıldı. Bu çerçevede, Emekli Sandığı, Bağ- Kurve SSK'nin alacağı önlemler- le 2.5 katrilyon liralık tasarrufta bulunması benimsendi. Tasarru- fun prim tahsilatmda etkınliğin sağlanması, kaçak işçiliğin önlen- mesi ve sosyal güvenlik kurumla- DÜNYA BANKASI 'UYGULAMALARI GÖRELÎM' MESAJIVERDÎ Ödeme takvimiyerine öğüt ANKARA (CumhuriyetBüro- su) - Dünya Bankası, AKP hükü- metine Türkiye'ye aktaracağı kre- di dilimleri için "ödeme takvimi" vermedi. Hükümet yetkililerine, "Kredi dilimlerinin geleceğini hükümetin niyeti belirler" diyen Dünya Bankası Başkan Yardımcı- sı Johannes Linn, Kamu thaleYa- sası'nın uygulanması, ekonono- mikprogramdaki reform adımlan- nın atıhnası ve kemer sıkma poli- tikasının ödünsüz uygulanması uyanlannda bulundu. Linn, "Tür- kjye'nin temel ekonomik adım- lannı sağlam atabilmesi halinde her türlü savaş karşısında eko- nomik göstergeler gücünü koru- yabilecek" dedi. Dünya Bankası Başkan Yardım- cısı Johannes Linn, Ankara'daki te- maslanm dün de sürdürdü. Görüş- meler sonrasında açıklamalarda bulunan Linn, 1 miryar350miryon dolarlık 2. Program Amaçlı Kamu ve Mali Sektörü Uyum Kredisi'nin (PFPSAL-H) 900 mifyon dolarlık İasmıyla ilgili olarak ödeme planı- nın görüşülmediğini belirtti. Bu konuda Devlet Bakam Ali Baba- can'm gerekli adımlann atılması için çalışmalar yapacağını belirten Linn, "Birkaç hafta içinde tek- rar bir araya gelerek kaydedilen ilerleme gözden geçiriîecek ve zamanlama planlanacak. Elbet- te bu bağlamda hükümet tara- findan atılacak adımlann netleş- mesinden sonra da biz bu mik- tann ödenmesi, belirlenmesi ile ilgili gereken kararlan alacağız" diye komıştu. Bu arada AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da aksam saatlerinde IMF lcra Direktörii Willy Kiekens ile AKP Genel Merkezi'nde yaklaşık 1 sat 40 da- kika süren bir göriişme yaptı. nnın alacağı önlemlerle gerçek- leştirilmesi kararlaştınldı. • Ancak, 2.5 katrilyon liralık paket, yaşama geçirilmeden delin- di. Paket kapsamında 900 trilyon liralık tasarrufta bulunması iste- nen ŞSK, resmi olarak bu tasarru- fiı yapamayacağını bildirdi. SSK, "Bizim yapabileceğimiz tasar- ruf 300 trilyon lirayla sınıriı" bilgisini aktardı. \/ Toplantıda, yatınmlann ras- yonelleştirilmesiyle 900 trilyon li- ralık bir gelirin sağlanacağı öngö- rüldü. Buna göre, yaklaşık 650 projenin 2003 yılı yatırım progra- mından çıkanlması planlanıyor • Yatınm ve kurumlara aynl- masına karşm 2003 yılı içinde harcanmayan ödeneklerin bir sonrakı yıla kaydınlmasıyla 1 katrilyon liralık tasarruf yapılma- sı benimsendi. • Toplantıya katılan ekonomi bürokratlan hü- kümete, "Faizler, ancak güven ortamıyla düşer" uyansında bulundu. • Toplantıda, DPT mak- ro büyüklüklerle ilgili, Ha- zine faiz ve borç stokuyla ilgili, Maliye Bakanlığı da konsolide bütçeyle ilgili birer sunum yaptı. Kamu işçilerine yönelik olarak alınması gereken önlemler gündeme gelmedi. Şener: Büyüme hedefı yûzde 5 Toplantı sonrasında açıklamalarda bulunan Başbakan Yardımcısı Ab- düllatif Şener, büyüme hedefinin 2003 yılı sonu itibanyla yüzde 5 olduğu- nu söyledi. AL GÖZÜM SEYRETLE / IŞIL ÖZGENTÜRK • Baştarafı Arka Sayfada Biz üç kişiyiz ama Fransızlar, tngilizler, Almanlar çok kalabalık. Özellikle en az kırk kişilik Fransız ekibinin içinde çok sayıda yüksek düzeyde devlet görevlisi var. Fran- sızlar adeta bir çıkarma yapmışlar. Cannes Festivali Başkanı da orada, Dışişleri Bakan Yardımcısı da. Ti- caret Bakanlığı temsikisi de. İlk günlerde bunun üstünde pek dur- muyorum ama günler geçtikçe Fransızlann İran'la ticaret ilişkile- rini geliştirmek amacıyla bu kadar kalabalık geldiklerini anlıyorum. Insan haklan kahramanı Fransa, lran'da kadın haklannı, insan hak- lannı bir tarafa koyup ne kadar uçak satacağınm peşinde. Bu arada Azeri bir şoförün tak- sisiyle Humeyni'nin mezanna doğru yol alıyorum. Türkçe bilen şoför, "Boşver kardaş" diyor, Enayisi biz miyiz? "Amerikan mallarını yasakla- dık ama onlar Kanada ve Japon mallan olarak başka bir yoldan ülkeye gene geldiler". Bu gördüklerim, duyduklanm beni çok etkilemişti, hâlâ da etki- ler. Vallahi biz millet olarak sağcı- sıyla, solcusuyla, işvereniyle, dev- rimcisiyle çok safiz. Bu saflığımı- zı Moskova'da yaşadığım bir olay- da rüm açıklığıyla görmüştüm. Gorbaçov zamanı 2. Uluslararası Kadın Kongresi için davet edilmiş, Moskova'ya gitmişim. Dünyanın her yerinden gelmiş 2500 kadın Moskova'da aynı otelde kalıyoruz. Biz Türk heyeti 5 kişiyiz, aynca yurtdışuıda yaşamak zorunda ka- lan yirmi kişilik siyasi mülteciler- den oluşan bir Türk heyeti daha var. Konferanslar, yuvarlak masa toplantılan birbirini izliyor. Bu arada Kıbns Rum kesimi otelin gı- rişine panolar asmış; panolarda Türk askerini katliam yaparken gösteren çocuk resimleri yer alı- yor. Bizden ilk itiraz geliyor: pano- lar kaldınlsın. Ardından Kıbns Rum kesimi bir özel toplantı talep ediyor. Türkler, Yunanlılar ve Kıb- ns Rum kesimi hep birlikte bir ma- sanın çevresinde oturup sorunlan- mızı tartışacağız. Biz Türkler, çok Yunan severiz ya, güzel güzel kar- deşlikten, dostluktan söz eden ko- nuşmalanmızı hazırhyonız. Top- lantı başlıyor, o da ne, daha ilk Yu- nan konuşmacı "faşist Türk hal- kı" diye söze başlıyor, ardından birYunan televizyon ekibi toplan- tıya geliyor ve biz şaşınp kalıyo- ruz. Bu basına kapalı bir toplantı olacaktı ve "faşist Türk halta" ne demek? Tabii itirazlar ve Türk ekibi toplantıyı terk ediyor. Bu olayı da sonralan çok düşün- müştüm. Biz Türk solculan kadar başka ülke solculanm, halklannı sevenini bulmak gerçekten çok zor. Ama bu olay benim aklımı ba- şmıa getirmişti; pek çok Yunanlı dostum olmasına rağmen, rahat- lıkla söyleyebilirim, Yunan solcu- lan daYunan halkı daTürkleri pek sevmezler. Biz onJann oyunlanna, mezelerine, şarkılanna hayTanız a- ma onlar bize hayran değiller ve en önemlisi romantik değiller ve ül- kelerinin çıkarlan söz konusu ol- duğunda son derece gerçekçiler. Bugünlerde derim ki. ne pahası- na olursa olsun, ülke çıkarlan he- pimizin meselesi olmalı. Söz ko- nusu, ülkemiz! sey reyleisilıa yahoo.com G U N D E M MUSTAFABALBAY • Baştarafı 1. Sayfada mez! Bu tür romanların patent hakkını alıp, dün- yanın dört bir bucağına ihraç ederek de ayrı bir gelir kaynağı oluşturulabilir. Yolsuzluklara verdiğimiz ad bile edebiyatımızın yıllarca özlemi olan Nobel'e giden yolları döşeye- bilir. Işte bir örnek: Hayali ihracat... Biri insanın ruhunu öteki cebini dolduran iki un- sur; hayal ve ihracat birleşiyor ve Anadolu'ya öz- gü endemik bir girişim türü olarak karşımıza çıkı- yor. Üstelik bu ihracat türünün giderek gelişme- si, çağa ayak uydurması da ayrıca takdir edilecek boyutlarda. Bir zamanlar, hayali ihracat için ge- miler tutuluyordu, kaliteli mobilya diye suntalar satın alınıyordu, dışandan adreslerbulunuyordu... Bütün bunların karşılığında birkaç milyon dolar- cık vergi iadesi alınıyordu. Yani, devleti 3-4 mil- yon dolar dolandırmak bile ciddi bir emek istiyor- du... Şimdi bu alanda da otomasyona geçildi. Masa başında, faturaları doldururken cebini de doldu- ruyorsun. Bordro mahkûmları bu yolla elde edi- len paralann sıfırlarını görse, hayrerten altını dol- durur. Pek çok alanda olduğu gibi burada da örgüt- süzlüğümüzün altını çizmek gerekiyor. Hayali ih- racat sektörüyle uğraşanlar neden bir demek kur- mazlar, anlamam. Üstelik kısaltılmışı da tam ken- dilerini ifade etmek istedikleri gibi olur: Haysiyed! Hayali Sektörünü llerletme ve Yerleştirme Der- neği! Entelektüel sanıklar Koca bir roman türünü tek bir konuya bağlamak haksızlık olur... Türkiye'de yükselmek için, savcı- lıktan temiz kâğıdı getirmek yerine, mahkemeden kabarık dosya getirmenin daha geçerii olduğu bir dönemdeyiz. Bunun örneklerinin de ayrıca ince- lenmesi gerekir. Onlann tarihin tozlu raflarınater- kedilmesi haksızlık olur. Yolsuzluk olaylanna bulaşanlann entelektüel bi- rikimi ve uzmanlığı aynca hayranlık uyandıran bir özellik. Diyelim ki, arkadaş ihaleyasasının orasıy- la burasıyla oynamış ve kazanç elde etmiş. Mah- keme karşısına çıkıyor. öyle bir hukuk bilgisine sa- hip ki, TCY'den giriyor, CMUK'tan çıkıyor. Hâkim ve savcılanmızı kesinlikle küçümsemiyoruz ama, kimi sanıkların hukuk bilgisinin onları katladığını görmek insanı aynca mutlu ediyor. "Işte" diyor- sunuz, "birikim diye buna denir. Sanıklan bile hu- kuk fakültesi mezunlanna taş çtkartacak hukuk bil- gisine sahip bir ülkede yaşıyoruz"... Ve gözleriniz yaşarıyor... Devletin kârlı bir şirketi özelleştirilecek. Tepesin- deki kişi devlet memuru. Şirketi almak isteyenler- den bazılanyla özel ilişkiye giriyor. Girer girer, za- ten iş özelleştirme değil mi? Içerden tüm bilgile- ri veriyor. Şirket o kişiye satılınca, devletten istifa edip, orada genel müdürlüğe başlıyor. Girişimci ruh dediğimiz bu değil mi? AKP'nin vergi banşı adı altında vergiye, fatura- ya dayalı tüm yolsuzlukları affetmesi, bizde bu duygulan uyandırdı. Hangi iktidar gelirse gelsin, kişiler değişiyor sistem değişmiyor. Kitabına uyduramayıp yargı önüne çıkmanız ge- rekiyorsa, bu kez hükümetler imdadınıza yetişi- yor ve sizi affediyor. Af kapsamına girdikten son- ra da sizi mahkeme önüne götüren kişilerden he- sap sormaya başlıyorsunuz. "Benim itibanmla oy- nadınız, hesap verin" diyorsunuz. Ne kadar güzel bir sistem. İnsan haklan denilen şey bu değil mi? Dünyanın bütün ülkelerinde şu an yolsuzlukla suçlanan, yargılanmakta olan kişiler, hemen mah- kemeye bir dilekçe verin, "Türkiye'de yargılan- mak istiyorum" deyin... Haklanacağınıza "AK"\an\n\ [email protected] Tayyip Erdoğan'la görüştü Eroğlu: BM planı Türklerin tasfîyesi ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - KKTC Başbakanı Derviş Eroğ- lu, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın plammn bugünkü koşullarda ka- bul edileceğini umanla- nn "yamldıklannı an- ladıklannı" söyledi. Eroğlu ile görüşen AKP lideri Recep Tayyip Er- doğan'm ise "Kuzey Kıbns'taki 28 Şubat süreciyle ilgili atılan adımlar ve başlamış olan müzakere süreci, inşallah hayırla sonuç- lanır" açıklaması yap- ması dikkat çektı. Tayyip Erdoğan ile Derviş Eroğlu, dün AKP Genel Merkezi'nde yak- laşık 50 dakika süren bir göriişme yaptı. Görüş- menin ardından açıkla- ma yapan Erdoğan, Eroğlu ile görüş alışveri- şinde bulunduklanm kaydederek şöyle konuş- tu: "Kuzey Kıbns'taki 28 Şubat süreciyle ilgi- li atılan adımlar ve baş- lamış olan müzakere süreci, temennimiz o- dur ki, inşallah hayırla sonuçlanır, şu andaki sıkıntılı dönemler de aşümış olur diye düşü- nüyorum. Bu konuda, başta Sayın Denktaş ol- mak üzere Sayın Baş- bakan'a ve heyetine başarılar diliyorum." AB Kopenhag Zirve- si'nin sonuç bildirgesin- de, Kıbns'm AB üyeli- ğine yeşil ışık yakılmış. taraflara da Annan Planı çerçevesinde 28 Şubat 2003 'e kadar müzakere- lerin sonuçlandınlması uyansmda bulunulmuş- tu. Eroğlu, Erdoğan ile görüşmesinden önce ka- tıldığı ATO'nun panelin- de ise Annan Planı'na sert eleştiriler yöneltti. Planm, olabilecek en kö- tü zamanda gündeme ge- tirildiğine işaret eden Eroğlu, Kıbns Türkleri ileTürkiye'nin demokra- si ve özgürlüğün bedeli- ni kanlanyla ödedikleri- ni vurguladı. Belgenin egemenlik, siyasi eşitlik ve mülkiyet bölümlerine bakıldığında, adadan ön- ce Türkiye'nin, sonra da Kıbnslı Türklerin çıka- nlmasının amaçlandığı- nın anlaşıldığı görüşünü dile getiren Eroğlu, pla- nın 55-60 bin kişinin yer değiştirmesini öngörme- sinin, adadaki banşı teh- dit eder nitelikte olduğu- nu belirtti. 'KKTC slogandan ibaret değir Eroğlu, KKTC'deki mitinglerin Kuzey Kıb- ns'ta demokrasi olduğu- nun göstergesi olduğunu kaydederken toplanılan düzenleyenlerle bunlara katılanlann tamamen ay- nı görüşte ohnadıklannı belirterek"KKTC,ban kişilerin attığı slogan- lardan ibaret değüdir" dedi. Eroğlu, Kofi Annan'ın "KKTC'deki miting- lerdeki seslere kulak verilsin" şeklindeki açıklamalarından üzüntü duyduğunu ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle