05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19OCAK2003PAZAR DIZI Bağdat'ta gökyüzüne bakmak insanı ürkütüyor. Çünkü orada güneş yerine savaş uçaklan var Bombakoıkusuylayaşamak GUNLUGU ALTI SAATLİK ABLUKA: 3 BİN KİŞİ EVLERİNDE HAPSOLDU "Ânne,yann okula gitmesem ohnaz nu, belki okul bombalanır_~ Yeryüzünün neresinde olursa olsun, canı ertesi gün okula gitmek isteme- yen çocuk bin bir neden, bin bir baha- ne bulabilir: (Kendi çocukluğunuzu ya da çocuklannızı düşünün.) " Anne hastayım, anne başun ağn- yor, midem sancıyor,galiba ateşim çık- ü, zaten \ ann okul tatilmiş, öğretmen yokmuşvb^vb-" Ama "Belki yann okul bombalanır, gitmesem obnaz nu?" Bunu soran bir çocuğa ne yanıt verilebilir ki... Bağ- dat'ta bu soruyu ilk duyduklarında an- neler de ne yanıt vereceklerini biletne- mişler. Ama o günden sonra karar ver- mişler: Bir daha asla çocuklann yanın- da savaştan, bombalardan, savaş uçak- lanndan söz etmek yok. Onlar söz et- tiklerinde, ne yapıp yapıp sözü değiş- tiriyorlar... Ve yeryüzünün herhangi bir yerin- de çocuklar sokaklarda savaş oyunu oy- nayabilirler. Ama Irak'tald çocuklar, as- la! Çocuk ya da yetişkın. Bağdat'ta kimse gökyüzüne bakmak istemiyor. Çünkü baktıkJan gökyüzünde savaş uçaklanru görüyorlar. Bombalanmayı toeklemek Bağdat'ta üçüncü günüm. Bugün ilk kez korktum. Bugün hepimiz kork- tuk. Beş kişilik ekibimizde herkes korktuğunu ötekine belli etmemeye çalışıyor... Biraz önce ülkelerine dön- mek üzere otelden aynlanlar, vedalaş- tığımız kimseler, şaşkın bir durumda otele döndüler. Bağdafla dış dünya arasında gidip gelen ender havayolla- nndan biri olan Ürdün Havayollan'nın tüm uçuşlan iptal edilmiş. Bugün ve yann. Uçakla Bağdat'a kimse gele- mıyor, Bağdat'tan kimse gidemiyor... Hemen oturup karayolu hesaplan yap- maya başlıyoruz. Amman'a karayo- lundan kaç saatte gidilir? Ya Şam'a? Gidilebilir mi? Bağdat'ta kısunlıp kal- mak düşüncesi herkese korkunç geli- yor. Altı günlüğüne gelmiştik, altı gün kalıp güvenli yurdumuza, evlerimize, yuvalanmıza dönecektik. Öyle ya bi- zi bekleyen ailelerimız işimiz gücümüz ve daha nelerimiz nelerimiz vardı... Ya buradan çıkamazsak? Ya çıkıp gi- demezsek? Birden çok utandık. Kor- kumuzdan, aklımızdan geçenlerden, geçmeyenlerden... Onlar, hep bura- daydı, burada kalacaklardı. Burası ev- leri, yuvalan, yurtlanydı. Burası aile- leri, çocuklanydı. Hep buradaydılar, hep burada kalacakJardı. Burası Bağdat'tı. Bombalanmayı bekleyen Bağdat.. On- lar hiçbir yere gitmeyeceklerdi. Çün- kü yorgundular. Gidecek halleri yok- tu.... Gitmeyeceklerdi, çünkü gidecek- leri yerleri yoktu... Gitmeyeceklerdi, çünkü geçen savaşta yollara düşenler perişan olmuştu... GitmeyecekJerdi, çünkü geride bıraktıklan evlerinin yağ- malanmasından korkuyorlardı... Git- meyeceklerdi. çünkü kalıp direnecek- Bağdat'ta dördüncü günümde bir şey oldu. Havada müthiş bir gerilim var. Belli, görüştüğümüz herkesin yüzünden, tavnndan belli, bir şey oldu ama henüz ne olduğunu bilmiyoruz. Sonunda öğrendik. Sakın kimseye söylemeyin dediler. Yazılmamak koşuluyla dediler. Çünkü mesele çıksın istemiyoruz dediler. Olay büyümesin dediler. Ama iîti gün sonra kentte herkesin haberi vardı olaydan ve akşam haberlerinde kısacık değinip geçtiler. (Aradan bir hafta geçtiğine göre artık ben de yazabilirim.) O gün, Bağdat'ta, üniversitenin bulunduğu bölgede Cadriye'de, Bilim ve Araştırma Merkezi ve çevresindeki yapılar silah denetçileri tarafindan abhıkaya alındı. Yan yana büyük yapıiardan birinde arama yapacaklarmış denetçiler. Ama tüm çevre ablukaya alınmış. Ve altı saat boyunca üç bin insanın yerlerinden kıpırdaması yasaklanmış. Tüm girişler, tüm çıkışlar yasaklanmış. "Resmen işgal" diyordu bize olayı anlatan. Düşünebiliyor musunuz 3 bin insan, altı saat boyunca hapis! Kreşten, yuvadan, okuldan çocuklanru almak isteyen annelere izin verilmemiş. Saat 14.00 ile 20.00 arasında, kendi evine dönenler bile içeri alınmamış. Işi olan, hastaneye doktora gidecek olan, dışan salınmamış. ÖrnekJeri sıralayıp duruyorlardı. "Tamam, biz aydmlar, hükümettekiler, aman olay çıkmasın diye aşagıdan alıyoruz ama bunu halka nasâ anlaürsur diyordu konuşan. ünyanın herhangi biryerinde çocuklar sokaklarda savaş oyunu oynayabilirler. Ama Irak'taki çocuklar asla! Irak Başbakan Yardımcısı Tank Aziz, ekibimize şunları söylüyor: 'Dünyadaki namuslu, ahlaklı, onurlu her insan, ABD operasyonunun asıl nedeninin petrol rezervlerimize el koymak olduğunu biliyor." lerdı... Bağdat uçuşlannın kaldınldı- ğını öğrendiğimiz o birkaç dakika için- de bizim hissettikJerimiz, onların yıl- lardır her gün, her saat, her dakika his- settiklerinin yanında hiç kalırdı. Işte bombalanmayı bekleyen kentte yaşa- mak böyle bir şeydi... İki gün sonra Bağdat'ta uçuşlaraçıldı. Neden kaldı- nidığıru hiç öğrenemedik. Bağdat'ta- ki üçüncü ve dördüncü günlerimde, Başbakan Yardımcısı Tank Aziz ve Dışişleri Bakanı Nad Sabri, ile görüş- melerimız vardı. (Daha önce aktardı- ğım için, yeniden onlara dönmüyo- rum. 7 ve 8 Ocak Gumhuriyet.) Kadınlar arasında Bu yetkililer arasında gidip gelir- ken, arada Irak Kadın Federasyonu Başkanı Manal Al Aloussi'yi de ziya- ret etmekten geri kalmıyoruz. Irak'ta, kadın hareketinin çok öncelerden ör- gütlendiğini belirten Manal AJ Alous- si, şimdi gündemlerinde en önemli şe- yin sivil sa\r unma olduğunu söylüyor. Kadınlara, savaşta, saldında kendile- rini korumayı, hayatta kalabilmeyi öğ- retiyorlar. İki ay süren kurslarla dört mil- yon kadını eğitmişler: Yangın söndür- me, ilk yardım uygulama, çadır kurma. silah kullanma, yiyecek depolama, pa- raşüt saldınlanndan korunma vb... Kı- sacası, yaşamı sürdürebilme yollan... Bir rastlanh, o gün federasyonun ya- yımladığı derginin yıldönümü vardı. Bi- zi de kutlamaya çağırdılar. Kendimizi çok kalabalık bir kadın topluluğunun ortasında bulduk. Çoğu töreni izler- ken ben çevremdekilerle bol bol soh- bet olanağını buldum. Işte bu yazının en başındaki bölüm o sohbetten. Ka- dınlar bir de beş aylık yiyecek depola- dıklannı, özellikle su depolamanın güç- lüklerini, bu nedenJe çoğunun bahçe- de kuyu kazdıklannı anlattılar... Için- de bulunduklan yokluğu yoksulluğu da dile getirdiler. Gençlenn olanaksızlık- lardan, parasızlıktan evlenemedikleri- ni söylediler. Içlerinden biri şöyle de- dı: "Körfez Savaş'nda Bush,ordumu- zu yoketmekistenıişti. Ama buke/tüm ülkeyi, tüm halkı, bepimizi yok etmek istiyor." Bu son sözü başka yerlerde de duymuşrum. Halkın arasında Sad- dain'ın öncesine oranla güçlenmesinin bir nedeni de bu duyguydu. Saddam. Bush'a karşı direniyordu. 'Blz normal Insanlarız' Irak'ta karşılaştığım, tanıdığım ka- dınlar ıçinde hiç kuşkusuz beni en çok etkıleyen Huda SaJeh Ammaş oldu. O yaJnız ülkesinin ve Arap dünyasının en ünlü mikrobiyoloji uzmanlanndan bi- ri değil, aynı zamanda Baas Parrisi'nin en önde gelen kadınıydı. Partinin böl- ge sorumlusuydu ve bu yere 22 erkek rakibini geride bırakıp seçilmişti. Li- sans ve doktorasını ABD'de yapmış- u. Bağdat Ünrversitesı öğretim üyesiy- di, tıp fakültesi dekanlığı yapmıştı, uz- manlık alanında sayısız eser vermiş, sayısız ödül kazanmıştı. Elli yaşında ya vardı ya yoktu. Oysa otuzunda gös- teriyordu. Evinegittik. Heryeryapma çiçek doluydu. Ozür diledi. Tazeleri- ni bulamıyorlar diye... Alçak sesle, ta- ne tane, mükemmel bir Ingılizceyle konuşuyordu. Anlamamızı, her şeyi mutlak anlamamızı ister gibi konuşu- yordu. Önce uzun bir girişyaptı: Irak'ın binlerce yıllık kültür bınkıminden, uy- garük tarihinden söz edıyordu. Parn ide- olojisinden, gerçekleştirdikleri reform- lardan söz ediyordu... Onu mesafelı din- liyordum. Hatta uzak... Çok düz, çok sakin bir konuşma biçımi vardı. Ara- da"BJzuygarinsanlanz". "Bizkültür- lü insanlanz", "Biz vurtdışına gittiği- mizde Fransa'daysak LouvTe'a, İngil- tere'deysek British Museum'a gideriz" rap dünyasının ünlü mikrobiyoloji uzmanlanndan veBaas PartisVnin önde gelen kadınlanndan olan Huda Ammaş, (üstte) "Biz normal insanlanz, eğitimli insanlanz, onurlu insanlanz" dedikçe, yaşadıklarını anlattıkça, karşısında insanlık adına küçülüyorduk. Bağdat'ta 12yıllık ambargo ve yaptınmlann, amaçlananın tam aksine Saddam hayranlığını arttırdığım görecektiL Bugün yann bombalanmayı bekleyen Bağdat'ta sıradan Irakh,ya gidecekleri biryer olmadığıya da kalıp direnmeyi seçtikleri için olsa gerek telaşlı görünmüyor. Scilla ve 'sokaktaki adam' ambargo ve yapnnmlan konuşuyor. gibi tümceler kurdukça yadırgıyor- dum. Sık sık, "Biz normalinsanlanz" diye tekrarlıyordu... Yasamakta ısrar etmek Sonra onu dinledikçe boğazıma bir şeyler düğümlendiğıni. gözyaşlanmı tutabilmek için çok büyük çaba har- cadığırru biliyorum: "Bizcokdinamik bir toplumuz. Adapte olma yeteneği- miz var. Her şeye karşın havata u>nm gösterme\e çalışıyoruz. Vazgeçmiyo- ruz. \ aşanıakta inat ediyoruz. Yaşaya- cağız diye ısrar ediyoruz..." i4 BuradakiinsanlarBatıya.Baüu>war- hklanna. Baü düşünce tarzına saygüı- lar. Teknik getişmelerine hayranhk du- yanz. Bab'nın hem insanlanna, hem sistemlerine sa\gılı>TZ. Eğer bizim uy- garhğıımzı, bizi tanımakolanağını bul- salar belki Baü da bizi anlayabflir O>- sa }'azık ki, khnfleri uygarhk çaoşma- gmgerçekleşarebibnekiçin\atnızcakin üretiyor_. Evet, sistematik bir biçimde kin üretiyorlar._ Gelip bizi görsünler. Normalinsanlarolduğumuzu görsün- leıf Pslkolojik terör' "Evet sürekli tehdit alnnda \aşr\o- ruz. Tehdhten öte, psikolojik terör uv- gulanrv'or bize. Bizim eğitimimizvar,gö- riiyoruz. okuyoruz: Irak'ın haritadan silinmesinden, yok edilmesinden, par- calanmasmdan sözedtthor.Rejimin,sis- temin değiştirilmesinden söz ediliyor» Ülkemiz haritadan silinecek mi? Reji- tni nasıl değiştirecekler? Ne zaman bombalayacaklar? Kaçumzı öJdüre- cekler? Ünhersiteyerindeduracakmı? Evlerimiz? Çocuklar okula gidecek mi? Bu soruiarla nasıl u> kuya dalabi- lir bir çocuk? Bu psikolojik teröre na- sıl davanır insan?" "Ama başka çaremiz yok da> i ana- cağız. Direnecegiz.'' *BM kararlanna sa> gılr\T7, 8 \ıldır yüzlerce silah denet- çisi gekü ülkeye. Her birine günde bin dolar para ödedik, ödüyoruz. 1993'te Irak, silahlanndan anndı. Ama silah denetçileri gitmedi. Araştırnıalarını ünKersiteyeyajdılar" "Bütün ünrversitekrdeki gibi biz de mikrobiyoloji oğreoŞoruz. Her üç haf- tada bir geüp arama \-aparlardL Sak- sılann içinde khnyasal madde ararlar, steriüzasyon yapoğumz finnda, duva- nn alçısında, sıralann altında silah ararlardL Tam stna\ ortasmda smıfa da- lariar arama yaparlar™ ÇNN, BBC o zaman neredej di? Keşke gelip çekse- lerdL" (Daha önce Scilla, BBC'ye de- meç venp vermeyeceğinı sormuştu. O da elbet veririm demişti, şimdi ona gönderme yapıyordu.) "Sekiz yıl sürdü o işkence. O çocuk- lann hayatlan mahvoldu. Hem öğren- cilere hem akademisvenlere işkence>- di_" "Sandık ki, eğer BM üe işbirl^i yaparsak, onlara yarduncı olursak. ambargo kalkar. f ümden teslim ol- dukonlara. ha bugün ha yann kalkar diye._ Ambargo kalkmadı." Her soru- muzu yanıtlıyordu. Acısını içimizde du- yuyorduk. "Evet, korku>x)rum. Ailem için en- dişeJenhorum. Çocuklanm var, iki to- runum \ar.Onlariçin çok korkuyorum. Ama Irak'ı, ülkemi, toprak bütünlü- ğümüzü korumakbenim görevim. Bu- nun bflincinde\im." Keşke onu, Huda Ammash'ı göre- bilseydiniz. O boğuk sesiyle, denetle- meye çalıştığı sesiyle anlattıklannı dinleyebilseydiniz... Onu dinlerken hissettiklerimizi anlatmaya benim söz- cüklerim yetmiyor. O akşam oteldekı toplanümızda Av- rupa Birliği'ni harekete geçirmek, ara- buluculuk değilse de diyalog yollan aç- mada daha aktif bir rol oynaması için başvurulacak yollar, yöntemler sap- tanıyor. AB Başkanhğı Yunanistan'da. Zaten görüştüğümüz her yetkili Mar- garita Papandreu'yu görünce anne- oğul ilişkisinden çok şey bekledigini gizlemiyor. Biz de öyle... Arap Birli- ği ülkelen de harekete geçirilecek... Tür- kiye'den Başbakan Gül'ün Ortadoğu gezısi burada çok büyük ilgi gördü. çok olumlu tepkiler aldı. TankAziz'in "Ba- kahm Türkhe Amerikan basküanna nasıl dayanacak, ne kadar dayanabile- cek" sözü hâlâ kulaklanmda... Toplan- tıda Is\ r eçlilerumutlu. DenisHaDovvay karamsar: "AB olsun.Arap ülkelerioİ- sun, hepsi ABD ile yatağa girnüşler, hepsi işbirlikçiler" deyip duruyor... Asıl önemlisı Amerikan halkının ola- sı savaşa tepkileri arttuılmalı... O ak- şam odamda iktidannı dış politikasını petrol denetimini eline geçirmek, as- keri gücünü genişletmek üzere kur- muş Başkan Bush ile Huda Ammaş'ın sesi ve anlattıkJan arasında gidip geliyorum. Yann-. Ne yapmalı? PAZAR ORHAN BLRSALI Savaş Yılları Vietnam Savaşı'na "Beyaz Saray içinden" bakan "Savaş V7/fan"filmiTFrr-2'degösterildi. Johnson, Baş- kan. Bir "demokrat" iktidann, giderek daha fazla Vi- etnam batağına nasıl sürüklendiğini yeniden seyret- tik. Film seçimi, zamanlama bakımından çok iyiydi. Johnson, aslında savaşı sona erdirmek için çırpını- yor, fakat bunun yolunun da Kuzey Vietnam'a mut- laka boyun eğdirmekten geçtiğıni sanıyordu. Asker- lerin "savaşıbitirmek" için doymak bilmez "daha faz- la silah, para veasker" isteklerine, Johnson, evet de- mekten başka çıkar yol bulamıyordu. Sonucu biliyoaız: 500 bin Amerikan askerine ve bit- mek bilmez bombardımana rağmen, Ho Şi Minh za- fer kazandı ve ABD büyük yenilgi ve yara aldı. Top- lumda "Vıetnam Travması" azalarak da olsa sürü- yor. Vıetnam'da savaşan askerierden biri, şimdi, Irak'a giderek "Canlı Kalkan" olaraksavaşı önlemeeylemi yapacak gönüllülere önderlik ediyor. • • • Tabii, Irak ne Vıetnam, ne de Saddam Ho Şi Minh. Saddam, komşulanna saldıran bir haksız savaş şam- piyonu. Iran'la savaşta 1 milyon ölünün sahibi. Ya, Halepçe? Kuveyt'e saldın, Ortadoğu'nun tuzu bibe- ri oldu. Üniformayı üzerinden aslında hiç çıkarmayan bir savaş ağası. Devrim Komuta Konseyi, hep ikti- darda. Ama bütün bunlann hepsi ABD için bahane. Beyaz Saray, "ebedi hükümranlık" ve "ebedi dünya egemenliği" rüyasının, temellerini "döşüyor". Irak, Avrasya arasında, Ortadoğu petrollerinin dene- timi ve Ortadoğu'da ABD güvenlik bölgesi için vaz- geçilmez bir kale. Güncellik açısından da en önemli temel taş. ABD'nin bu "önleyici darbe" hazırlığı, Saddam'a ve Saddam'dan gelecek saldırılara, Saddam'ın "sa- hip olduğu" kftle imha sılahlanna karşı değil. Onlar işin göstermelikleri. Irak'a yönelik bu "önleyici darbe"nin esas anla- mı, yıkılmaz bir dünya egemenliği kurma stratejisin- de yatıyor. Ergin Yıldızoğlu'nun geçen hafta yayım- lanan iki gün süreli yazısında belirttiği gibi, Batı'da yük- selen ve gelişen bütünleşik bir Avrupa, Doğu'da uya- nan büyük dev Çin var. ABD, onlara karşı veya dünyada egemenliğini şu ya da bu şekilde sarsacak yeni güçlere karşı "önle- yici pozisyon" alıyor. Bütün dünyayı "besleyen" pet- rolün musluklannı tutarak. • • • Doğu'da Çin'in sesini yükseltme zamanı gelmedi. Büyük oranda ABD sermayesi ile henüz büyüyor ve güçleniyor. Japonya'nın da kendi derdi başından aş- kın. Ama Avrupa ilk kez ABD'yi bu kadar yalnız bırakı- yor. Hem de sesli ve fiili olarak. Avrupa'nın liderteri Paris ve Berlin, savaşa karşılar. Geleceğin dünyası- na ilişkin düşünceleri Beyaz Saray ile uyuşmuyor. Te- meldeki anlaşmazlıklan, 5-10 yıl sonrası için daha sert bir muhalefetin işaretlerini veriyor. Yeni üyelerle 450 milyonluk nüfusu ile ABD'yi katlayan AB, teknolojik ve ekonomik bakımdan ABD'yi sarsabılecek bir po- tansiyele sahip. Bir 10 yıla daha ihtiyacı var. Dünya ihracatındaki payı yüzde 20 (ABD: yüzde 15,4). Dünya ithalatındakı payı yüzde 20 (ABD: yüzde 23,5). Adam başına milli gelir 24,5 bin Euro (ABD: 38,8 bin Euro). Milli hasıla 11 bin 76 Euro (ABD: 11 bin 188 Euro). Askeri harcamalar 179 milyar Euro (ABD: 357) (Spi- egel, 1/02). • • • Avrupa, ABD ile askeri bakımdan baş edemez. Bu nedenle bugünkü koşullarda en önemli kartı, a) eko- nomik olarak güçlenmek ve b) uluslararası ilişkiler- de yasallık dayatması. Dünya sorunlannı BM karar- lan doğrultusunda çözmekten yana. Almanya'nın Güvenlik Konseyi üyeliğıne, hatta başkanlığına se- çilmesi bu açıdan önem taşıyor. Alman sosyolog Ulrich Beck, ABD ve AB'nin po- zısyonlannı şu sözcüklerle çok iyi özetliyor: Avrupa: "Make law, not war" (Savaş yapma, ya- sa yap). ABD: "Make war, not law" (Spiegel, 2/03). ABD, dünyadaki piramıdın tepesıne kendini koy- du; altında Birieşmiş Mılletler. Aslında epey bir süre- dır politik gerçek olan bu düzeni, şimdi tam anlamıy- la fiiliyata geçirmek istiyor. • • • Peki ABD, Irak'a saldırma kararından vazgeçirile- bilir mi? Hem evet hem hayır. Saddam kendiliğinden gitmez ve ABD'nin istedi- ği biryönetim Irak'ta işbaşınagelmezse, hayır. ABD'nin bu koşullarda vurma kararlılığı yüzde 99. Barışın şan- sı, bana göre yüzde 1. Yüzde 1 gerçekleşebılir mi? Teorik olarak evet. Peki, ABD'nin "ebedi egemenlik" hayalı? Bütün imparatoriuklar, geçmiştekilerin hep hata yaptıklarını düşünürter... İki haftalık bir yan tatil arasından sonra, merhaba... Yine Salı, Perşembe ve Pazar günleri birlikte olaca- obursali / cumhuriyet.com.tr. Av. Turgut INAL İNSAN HAKLARI ruz. llrcmlanmu hak \ (ta^tfik, ttun* gtnffit uhiıicriıı- kuibnıf br M»hlwmcierimix ıtfmılroA. a n cv lertmtz d u a bcnzctflccck rate mkte?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle