Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 19OCAK2003PAZAR
12 PAZAR KONUKLAM
Prof.Dr. BerttAnüanmert ve Prof.Dr. Esin Küntay 120. kuruluşyıldönümünde Mimar Sinan Universitesi
y
ni anlattı
S Ö Y L E $ İ : LEYLA TAVŞAIMOCLU
leyla.tavsanoglu(a cumhuriyet.com.tr
Mimar Sinan Universitesi (htanbul Devlet Güzel Sanatlar
Akademisi) buyıl 120. kuruluşyıldönümünü kutluyor.
Ülkemizde sanat eğitiminin "öncü kurumu " konumunda olan
Mimar Sinan Universitesi 'nin 120. kuruluş yıldönümünde bir
dizi etkinlik de yer alıyor. Yıl boyunca sürecek etkinliklerin ilki
"Akademi-Tarih Buluşması" başlığı altındafarklı projeleri bir
araya getirirken kurumun zengin tarihi mirasına ışık tutarak
bu köklü birikimi bugüne taşıyor. Bu ilk etkinlik 5 Şubat günü
Tophane-i Amire Kültür ve Sanat Merkezi 'nde sunulacak.
Mimar Sinan Universitesi'nin (MSÜ) bu 120 yıllık köklü
geçmişi, ülkemizin kültür ve sanatyaşamındaki öncü rolü,
toplumumuzu nasıl etkîlediği konusunu MSÜ Rektör
Yardımcısı ve Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümü
Başkanı Prof. Dr. Beril Anılanmert ve Sosyoloji Bölümü
Başkanı Prof. Dr. Esin Küntay'la konuştum. îki hoca da 21.
yüzyıhn en önemli konusunun yaratıcı insan yetişmesini
sağlayan kaliteli eğitim ve bunun içinde de ağırhklı olarak
sanat eğitimi olduğunu vurguluyordu.
Sanatvebiliminiçiçegeçtigioku.- Sizler ülkemizin, toplumumuzun kültür düzeyini na-
sıl değerlendiriyorsunuz?
ANILANMERT - Bırçok sorunumuzun temehnde hıç
kuşkusuz kültür yatıyor. Hep eleştirdiğimiz kentsel düzenı-
mız, birçok sorunumuzun hep kültürel yozlaşmadan kaynak-
landığim görüyoruz.
Bana öyle geliyor ki bu da doğru hedefler saptamamak-
tan, doğru sosyal kahramanlar bulmamaktan kaynaklanıyor.
Ben hep yanlış hedefler, yanhş sosyal kahramanlar sundu-
ğumuzu düşünüyorum. Tabii ki bunun sanata yansıyan bo-
yutu çok büyük.
KÜNTAY -1980 sonrasında ülkemizde liberal ekonomı-
ye geçişle birlikte toplumda, toplumsal konumlar merdive-
ninde nasıl daha yukanlara atlayabilirim, nasıl köşeyi dö-
nebilirim gibi bir zihniyet oluştu. Bu zihniyet, özellikle de
genç kuşağı çok kötü etkiledi.
Korkanm ki bugün en önde gelen değer para oldu. Hep,
"Pazarda ne alabüuTZ?" düşüncesi egemen oldu. Aslında
söylemek istemiyorum, ama kişiler de kendilerini pazara çı-
kardılar.
- Bütün bunlar da toplumayansımıyor mu?
KÜNTAY -Yansıyor, tabiı. O zaman da bakıyorsunuz, kent
planlamasında olmaması gereken düzensizlikler, birdenbı-
re o toplumsal hareketin patlak verdiği fiziki mekâna yan-
sımalan gözümüzün önünde sergileniyor.
Tabii burada hukuk ve devlet anlayışı çok önemli.
Hukuka püven tam deflll'
- Sizce ülkemizde hukuk anlayışı kaldı mı?
KÜNTAY - Pek kalmadı gibi geliyor bana.
AMLANMEKT - Eğer hukuka olan güvenimiz tam olsa
bugün bireylerin toplum içindeki yerleri de daha farklı olur.
Az önce sözünü ettığım sosyal kahramanlar konusu hu-
kukun bazı konulardaki boşluğundan ya da yanlış yorum-
lanmasından, yanlış değerlendirilmesinden kaynaklanıyor.
Sanat dünyasından bir insan olarak özellikle yarahcılığın vur-
gulandığı toplumlann 21. yüzyıl hedefinin yaratıcı kışıler
olduğunu görüyorum. Sanat alanında da, bilim alanında da
yaratıcıhk vurgulanıyor.
Alternatif düşünce ortaya koyabilecek kişilere itibar edi-
liyor. Bu, yaratıcılığın o projenin içine girmesi olarak yo-
rumlanabilir. Bizim bu tür şeylere çok ıhtiyacımız var. Üre-
tim çok önemli. Ama bugün vurgulanan üretim, bir şeyler
ortaya koymak, yaratıcıhk değil. tnsanlann aklı fikn bun-
lann sonucu olan kazançta. Ama o kazanca gelinceye ka-
darki adımlar boş. Onu bir çırpı-
da atlamak istiyorlar.
KÜNTAY - Kazancı da göz ardı
etmeyelim. Hedef olarak sonuçta
tabii ki kazanç. Ama ne şekilde
kazancı hedeflediği, ondan sonra
da ne türden bir yaşamı tercih et-
tiği önemli.
Örneğin, 1980 öncesine, kendı
gençliğıme doğru gittığım zaman
varlıklının varhğını ortaya koy-
maktan çekindiği bir gizlilik zih-
niyeti vardı. Paraya doymuşluğun,
onun verdiği görgünün getirdiği
bir davranıştı bu.
- Tipik burjuvayaklaşımı değil
Prof. Dr. BERİLANILA3SMERT
mi?
KÜNTAY - Evet, öyleydi. Ama
bugün belirleyici unsur maddesel
olanaklar. Bunu da bir şekilde sem-
bolik olarak nasıl sergileyebilece-
ği kaygısı egemen.
Ben bugün ıçınde yaşadığımız
toplumsal kaostan korkuyorum.
Gelir gruplan arasında büyük bir
uçurum var. Bu, küreselleşmenin
getirdiği uluslararası bir hastahk.
Bir tarafta çok yoksul toplumlar,
öbür tarafta çok gücü olan, refah
içinde, üçüncü dünyanın dışında
bulunanlar. Bunun yansıması da
kendıni bizim toplumda buluyor.
Eğltlmln önemi
- Peki, sizce 21. yüzyıhn en
önemli konusu nedir?
KÜNTAY -21. yüzyılın en önem-
li konusu bence eğitim. Bıümsel bil-
giye sahip olmayan, hiçbir konu-
da uzmanlaşmamış bir kişinin de
bugün toplumda yeri yok.
Bizim toplumda suç olaylan art-
tı. Daha da artabilir.
- Öteyandan bizim ülkede hâ-
lâ sekiz yıllık temel eğitime yay-
gtn bir biçimde direnmediler mi?
KÜNTAY -Eğıtımin yılmı bence tartışmamak lazım. Onun
yanı sıra kaliteli eğitimi konuşmahytz. Ama bu kaliteyi na-
sıl yakalayacağız0
Her şeye karşın eğitımcinın de eğihlmesi gerekiyor.
- Yani ö'mür boyu sürekli eğitim mi?
ANILANMERT -Mutlaka, evet. Hayat boyu eğitim, de-
nilen olay... Bir de toplumun her aşamasında eğitim söz ko-
nusu. Örneğin her gün pohtikacılan görüyoruz. Toplumun
önüne çıkanbir insanın eğitimi çok önemli. Çünkü onlar önem-
li figürler. Eğitimleriyle, yaşam biçimlenyle, her şeyleny-
le modeller oluşturuyorlar, topluma.
Dediğim gibi, her toplumsal katmana kendi içinde eğitim
verilmesi şart. Bugün gelişmiş ülkelerde vurgulanan en
önemli olgu eğitim. Örneğin Japonya savaştan eğitime ver-
Ortaöğrenimini İzmir Amerikan
Koleji, yükseköğrenimini İstanbul
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi
(Mimar Sinan Universitesi)
Seramik Kürsüsü 'nde tamamladu
Aynı üniversitede 1976'da doçent,
1989'da profesör oldu.
Pek çok yarısmada pek çok ödül
aldu Yurtiçi ve yurtdışında
12 kişisel sergi açtu Yurtdışında
pek çok müze ve özel koleksiyonda
eserleri bulunuyor. MSÜ
Rektör Yardımcısı ve Seramik
Bölümü Başkanu
dıği önemle çıktı. Bır de kişi başına düşen yıllık gelır olçut
olarak alımyor.
Ama bana kalırsa bu asla ölçüt olamaz. Olsa, o zaman Arap
ülkelerinde çok yüksek olan kişı başına gelirle yaratılan
kültürel katma değerin bırbinne paralel gitmesi gerekirdi.
Oysa öyle değil...
KÜNTAY - Nüfus konusu en önemli sorunlardan binsi.
Çok büyük nüfus yerine çok kaliteli nüfusa yönelinmeli. Top-
lumda aile planlamasının yaygınlaşması, bu yönden kişile-
re eğitim verilmesi, bunun toplumun en ücra köşelerine ka-
dar götürülmesi zorunlu. Bır kere bölgeler arası dengesiz-
likler, eşitsizlikler var.
Bir de kadın eğitilmeli ki o toplum ileri gitsin. Toplumun
yansını eğitimsiz ve geri planda bıraktığımz zaman ortaya
çıkan manzara da bugünkü gibi oluyor. Bir de eğıtimin için-
de sanatvn çok büyük bir yeri olduğunu düşünüyorum.
ANILANMERT - Küçük yaşta alınan sanat eğitimi insan-
lara çok boyutlu düşünmeyi öğreti-
yor. Bu nokta, uygar dünyada çok
üzerinde durulan bir konu. Az ön-
ce dediğim gibi, yaratıcılığı vurgu-
ladığı ıçin uygar dünyada sanat eği-
timi çok küçük yaşlarda başlıyor.
Bizde ise ilkokulda biraz sanatsal
eğitim görüyorlar. Ortaöğrenimde
ise sanatla pek ahşverişleri kalmı-
yor. Çocuklar üniversite sınavlanna
kilitleniyorlar.
Merak duygusu
İT i
- Kendi öğrencilikyıllanmızdan
anımsayalım. Hepimizin en çok
kırdığı dersler resim ve müzik de-
ğil miydi?
KÜNTAY - Evet, öyleydi ya. Yal-
nız burada şunu vurgulamak istiyo-
rum. Artık uygar dünyadabugün il-
kokul öncesi eğitime çok önem ve-
riliyor. Hatta çocuklarda eğitimın
2-2.5 yaşında başlaması söz konu-
su.
Bu eğitimin içinde yavaş yavaş
oynayarak öğrenme ağırlık kazanı-
yor. Bu, yarahcılıktan öte çocuğu
düşünmeye yönlendirenbir yöntem.
Bu aradatoplumsal soranlarabile sa-
nat aracılığıyla çözüm bulunması
hedefleniyor.
ANILANMERT - Böylece kalıp-
lan sorgulayan beyinler, merak duy-
gusu ölmemiş insanlar ortaya çıkı-
yor. Bizim toplumsal yapımızda me-
rak duygusu geleneksel terbiyeyle,
eğitim sistemiyle küçücük yaştan
öldürülüyor. Merak duygusu ölmüş,
dış dünyaya kapah insanlar yetişti-
riyoruz. Gençlerin sosyal açılımla-
n sanat konusunda olmalı.
KÜNTAY - Kendi bölümümüzde
neler yaptığımızı söyleyecek olur-
sak.... Evet, biz sosyoloji bölümü-
yüz. Fakat sosyoloğun dünyaya ba-
kış perspektifinin çok geniş olması gerekiyor; dolayısıyla
bölümümüze birçok seçmeli ders koyduk. Bunlar felsefe ve
sanatla ilgih dersler.
Çünkü çağımızda da\Tanış biçimi ekip çahşmasıdır. O ne-
denle sanatçı, teknik adam ve bilim insanı hep bir arada olur-
larsa çok iyi bir ekıp çahşması ortaya çıkar.
Örneğin mimari salt sanat değildir. Onun içinde teknik de
var, bilim de var. Kişinin çocuk yaştan itibaren çok renkli
yetişmesi gerektiğıne inanıyorum. Universitemizde elimiz-
den geldiği kadar bunu yaparak daha renkli, daha farklı
perspektiften bakabilecek bireyler yetişmesine özen göste-
riyoruz.
ANILANMERT - Üniversitemizin en büyük avantajı da
bu. Sanat ve bilim arasında iç içelik, alışveriş var.
- Türkiye 'deki öncü etkisi de çok önemli, hiç kuşkusuz...
ANILANMERT - Evet. Çumhuriyet sonrası sanat tarihi-
ni yazmış bir üniversite. Böyle böyîe bu yıla geldik. Şimdi
120. yılımızı kutluyoruz. Bunu bütün yrla yayılmış etkin-
liklerle kutlayacağvz.
İlk etkinlik 5 şubafta
- iVe gibi etkinlikler bunlar?
ANILANMERT -Biz bu etkinlikleri üç başlıkta topladık.
Uluslararası, sosyal, bir de eğitim ve belgesel projelerimiz
var. Uluslararası projelerimizin içinde mart ayında Yunan
sanatçı Tsokns'ın yapıtlanrun sergilenmesı var. Bu etkinli-
ği Yunanistan Başkonsolosluğu'yla birhkte yapıyoruz. Yu-
nanistan'ın AB dönem başkanı olması da bu etkınliğin dü-
zenlenmesine katkı yaptı. Bu serginin büyük etki yapaca-
ğını umut ediyoruz. İlk etkinliğimiz 5 Şubat'ta olacak. Baş-
lığı "Akademi-TarihBuluşması" CD- Rom'uçıkacak,ser-
gisi olacak. Bir de Dipnot adında
bir dergimiz yayımlanacak. Bütün
bunlan Tophane-i Amire Kültür
Merkezi'nde sergileyeceğiz.
Ukrayna'dan, Meçnikov Univer-
sitesi'nden bir folklor grubu gele-
cek. Mayıs ayında gösteriler yapa-
cak. Fındıklı'daki Heykel Parkımız-
da bir heykel sempozyumu düzen-
leyeceğiz. Konservatuvanmız sos-
yoloji bölümüyle ortaklaşa bir et-
kinlik yapacak. Seramik Bölümü il-
kokul öğrencileriylebirprojeyapı-
yor. Bu etkrnliklere başlarken biz
konsept olarak "karşüaşma" sözcü-
ğü üzerinde durduk. Karşılaşma her
açıdan ele ahnacak çok geniş bir
konsept. Değişik sosyo-kültürel
gruplann karşılaşması olabilir. Pek
çok açıdan ele alınabilecek bir ko-
nu.
KÜNTAY - Karşı duruş kadar
kaynaşmayı da anlatan bir kavram.
Özgürlüğün, karşı görüşlere de kat-
lanma toleransı olduğunu düşünü-
yorum. Karşı göriişlerin konuşula-
bileceğı, diyalogla anlaşılabilecek
bir ortam.
•Ruhun cıdası' projesi
- Öbür etkinlikler neler?
ANILANMERT - Arkeolojı Bö-
lümü'nün, Arkeolojik Karşılaşma-
lar olarak konferanslar dizisi var.
Mayıs ayındabir baykuş sergisi açı-
lacak. Sanayi atıklanndan müzik
aletlen yapılması projesi hayata ge-
çecek. Bunu Heykel Bölümü ve
Konservatuvar birlikte programla-
dı. Bir de Heykel Bölümü'nün Ja-
pon sanatçılarla birlikte Değirmen-
dere'ye armağan edecekleri hey-
kellerden oluşan "Ruhun CHdasT
projesi var. Bunlann yanı sıra sem-
pozyumlar, söyleşiler olacak. Ti-
yatro Bölümü'nün "Karşüaşma" başlıklı bir sunumu ola-
cak.
KÜNTAY - Sanat ve sosyoloji arasındaki ilişkiyi ortaya
koyacak bir sempozyumu bizim Sosyoloji Bölümü hazırh-
yor. Şimdiden hazırlık çalışmalanmızı sürdürüyoruz. Sem-
pozyuma hem sanat alanının hem de toplumbihmin önde
gelen ısimleri katılacak. Sempozyumun kitap haline dönüş-
türülmesi projesi de var. En kısa zamanda yapılacak.
ANILANMERT - Bir de îtalyan sanatçı Fontananın ya-
pıtlanrun sergilenmesi için girişimde bulunduk. Gerçekle-
şirse bunun çok büyük bir etkinlik olacağını tahmin ediyo-
rum. Burada şunu vurgulamak istiyorum:
Bu okula gönül bağıyla girilıyor. Buraya girmek zordur.
Çeşitlı aşamalardan geçiliyor. Burayı bir gönül meselesi ol-
madan taşımak gerçekten zordur. Okullann tarutım fuarla-
Prof. Dr. ESÎN KÜNTAY
Ortaöğrenimini İstanbul
Arnavutköy Amerikan Kız
Koleji'nde, yükseköğrenimini tÜ
Hukuk Fakültesi'nde tamamladu
1963 'te İngiltere Swansea
ÜniversitesVnde sosyalpolitika ve
yönetim dalında lisansüstü
eğitimini tamamladu Çocuk suçlan
alanında uzman oldu. İstanbul
Emniyet Müdürlüğü Çocuk
Bürosu 'nda çalıştu 1973'ten beri
görevyaptığı Mimar Sinan
Universitesi (MSÜ) Sosyoloji
Bölümü Başkankğı'nı sürdürüyor.
nna gidenler anlatıyor. Gençler, "Buradan mezun ohınca kaç
parakazarunz" diye soruyorlarmış. Biz böyle sorularla kar-
şılaşınca şaşınyoruz. Burası bir gönül işi. însanın geçinmek,
kendini geliştümek için paraya ihtiyacı vardır. Bunu hiç
kimse yadsıyamaz. Ama burada hedef, öncelik para değil.
Bütün eğitim süresi boyunca burada öğrencilere yaratıcıh-
ğrnı sonuna kadar ortaya koyabihnesi, işini en iyi şekilde
yapabılmesi öğretiliyor. Daha doğrusu sanat zaten insana
kendini tanımasıru öğretiyor.
KÜNTAY - Bizi bir hizmet sektörü olarak alın. Müşteri-
miz öğrencilerimiz. Öncelikli hedefımiz müşteri doyumu,
müşteri tatminidir. Bu da kaliteyle olur. O nedenle biz o bi-
linçle hareket ederek ne kadar daha kaliteli eğitim verebi-
leceğimizin imkânlarına bakıyoruz. Bir de fıziki mekânla-
nmız yetersiz. Yetkıliler bize daha fazla imkânlar sağlar, bu
sesimize kulak verirlerse biz daha fazla sayıda insana ulaş-
mayı da hedefleriz.
ANILANMERT -Üniversitelerimizin araştırma merkez-
lerinde sanayi ile işbirliği zorunluluğu vardır. Bizim ortaya
koydugumuz potansiyeli sanayi bizden almalı, bizden talep
etmeli.
Uluslararası Işblrllfll
- Peki, sanayiden size böyle bir talep geliyor mu?
ANILANMERT - Öbür üniversıtelerde görüyorum. Tek-
nolojik alanda daha fazla girişim var, ama bizim araştırma
merkezimize henüz böyle bir talep gelmedi. Merkezin ku-
ruluş aşamasında bazı firmalarla göriişmüştük. Ama hâlâ
bir ses çıkmadı. Bilinç var, ama henüz çözümü yok. Birta-
kım sektörlerde tasanm sorunlan var. Ama yine onun çö-
zümü burada. Bu konular burada yetiştirilen ya da yetişti-
rilecek insanlarla çözülecek. Bu işbirliğüün daha yakın ol-
masıjazım.
KÜNTAY -Büyük bir tarihsel birikimi, zenginliği olan bir
ülkede yaşıyoruz. Sanatçı da büyük tarihi zenginlik ve folk-
lordan yararlanarak uluslararası pazarda rekabet edeceğinin
bilincinde olmalı.
- Üniversite olarak yakın gelecek için hedefleriniz ne-
ler?
ANILANMERT - AB'yle ilgili üniversitelere tanınan ba-
zı düzenlemeler konusunda çalışmalarımız var. Bunlar ak-
reditasyon ve öğrenci hareketliliğı olarak değerlendirilen baş-
lıklar. Biz bunlan şu sıra düzenlemekle meşgulüz. tleriye
dönük hedeflerimizde de mümkün olduğunca sanarı toplum-
la karşılaştırmak, topluma mal etmek, toplumla bütünleş-
tirmek için ugraşıyoruz.
KÜNTAY -Bir de uluslararası iş-
birliğine açılma çalışmalarımız baş-
ladı. Bu da bizim için çok önemli.
Öğrenci değiş tokuşu çalışmaları-
mız var. Böylece sadece ülke sırur-
lan içinde değil, dünyada dabirba-
kış perspektıfi kazandırmak, bilgi
ahşverişi yapmak ve bunlan geliş-
tirmek amacuvdayız.
ANILANMERT - Su anda Va-
lencia Üniversitesi'nden tspanyol
öğrencilerimiz var. Bizim Resim
Bölümü'nden de oraya öğrenci gi-
decek. Bu tür öğrenci hareketliliği-
ru daha da fazla özendirmeyi amaç-
lıyoruz. Zaten üniversitemizin bir-
çok üniversiteyle imzalamış oldu-
ğu protokoller var. Yurtiçi ve yurt-
dışında büyük atılım çalışmalan
içındeyiz.
Akademl baloları
- Size son bir soru. O pek ünlü
ve çarpıcı, geleneksel Akademi ba-
lolan ne oldu?
ANILANMERT - Akademi balo-
lan çok önemliydi. Onlarda yaratı-
cılık vardı. Bunlar Türkiye'de ilk
happening'lerdi. Çünkü bir konu
yanşma sonucu belirlenir; dekorlar,
kostümler seçilir; öğrencisi, öğret-
meni, miman, heykeltıraşı, ressamı,
hep birlikte çalışılır. dekorlar, kos-
tümler oluşturulurdu. Balo akşamı
dekorlar kamyonlara konur, arkasın-
dan da Akademililer giysileriyle
balonun yapılacağı yere giderlerdi.
Bunlar ilk happening'lerdi. Ama
şimdi bu balolar pek yapılmıyor.
Bu balolar 197O'lı yıllarda burjuva
hareketleri olaraktanımlanmışve ya-
pılmasından vazgeçilmışti. Daha
sonra, iki yıl önce Akademi balo-
lannın o canlı, renkli havasını can-
landırmak istediğimizde öğrenciler buna pek katılamadı.
-Neden?
ANILANMERT -Çünkü onlar Akademi balosunu eğlen-
ce olarak aldılar. Kendi tarzlannda eğlenmek istediler. Ör-
neğin DJ olmadan hiç kimsenin baloya gelmeyeceğini söy-
lediler. îkincı baloda DJ de geldi. Ama o birliktelik kurula-
madı. Çünkü bir halka kopmuştu. Akademi balolan gele-
nekti. Öğrenci ve öğretim üyesi, herkes birlikte eğlenirdi.
Ama ertesi gün herkes yine eski durumuna dönerdi. Hoca
hocaydı, öğrenci de öğrenci. Ama o kadar aradan sonra o
halkalar koptu.
- Peki o halkalaryeniden birbirine bağlanamaz mı?
ANILANMERT - Zaman ister. Hemen olacak bir şey de-
ğil. Bir de öğrencilerde o hafiza kalmadı. Onu yeniden oluş-
turmak lazım.