05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17OCAK2003CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 [5 BaadoktortarSSK'yl 5 neöea soymuş maUtp? 6 Muayene etmek için! l 1 Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 - Diyanette yeni yapılanmaya gidiliyormuş... «Şeyhülislam atavabilirier!» Lieberman «ABD bir yandan Irak'a savaş açmaya hazırlanıyor . - bir yandan da 2004 yılındaki başkanlık seçimlerine... George W. Bush'un bir amacı da "Bağdat Fatihi" olup seçimi garantilemek... Ancak, şu sıra en dikkat çeken aday adayı Joe Lieberman... Bush'un rakibi Al Gore'un başkan yardımcısı adayı olarak geçen seçime katılan Musevi asıllı Lieberman, seçim kampanyasını başlattı bile... Engin Aşkın'ın bildirdiğine göre Lieberman, kampanyasının "imana dayatı" bir çizgide olacağını açıklamış bulunuyor. Her gittiği yerde "Allah" sözcüğünü dilinden düşürmeyen Lieberman, belli ki Bush'un köktendinci oylanna göz dikmiş... Ancak Lieberman, Bush gibi takıyye yapmtyor; inançlan geregi Cuma akşamı güneş batınca işi gücü bırakıyor, Cumartesi günü bitene kadar zamanını dua etmekie geçiriyor. Böyle bir ABD Başkanı ile dünya hiç olmazsa haftada 1.5 gün pek rahat edecektir! ıbns'tasergilenen oyununnedenlı buyukve tehlikeli olduğunu anlamak için Yunan bası- nını izlemek yeterli olsa gerek... Yunan ba- sınında Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan sonra adada iki toplumu ayıran Yeşil Hat, Avrupa'nın son u- tanç duvarı olarak niteleniyor ve Kıbnslı Türk gençle- rin tel örgüleri yıkmasının zamanının geldiği söyleni- yor. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Roman- ya'nın devrik diktatörü Çavuşeskuyla özdeşleştirili- yor, Kuzey Kıbns'taki mitingler bir halk ayaklanması- na benzetiliyor... Meydanlardatoplanan Kıbnslı Türk- ler, Kıbrıs'ta kan dökülmesini engelleyen ve adaya barış getiren dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e hakaretler yağdırıyor. Araştırmacı yazar Ercan Çrtlioğlu, üniversitede ders vermek için Kıbns'a gidıp geliyor... Gelişmeleri yakın- dan izliyor.. Kışkırtmalann semeresini verdiğini varsa- yarak Çrtlioğlu ile "Yeşil Haf'ın yıkılmasını konuştuk... Yeşil HatKendilerini "Kıbnslı" olarak niteleyen ve "Türk" ol- duklarını kabul etmeyen gençlerin Yeşil Hat'ı yıkma- ya kalkışması durumunda Çitlioğlu, KKTC polisinin böylesi bir toplumsal olayı engelleyecek güçte olma- dığını söylüyor. Olaya ister istemez askerin müdaha- le edeceğini anlatıyor. Kıbns'ta iki askeri güç var... Bi- ri Kıbnslı Türklerden oluşan güvenlik kuvvetleri, öte- ki Türkiye Türklerinin kolordusu... Hani şu "işgalci" olarak nrtelenen askerler... Ercan Çitlioğlu "Yeşil Haf'tı yıkma girişiminin KKTC askerlerince de engelleme- sinin zor olduğunu belirtiyor... İster istemez olaylara müdahale görevi, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne düşecek. Kıbrıs'ta hazırlanan oyunun son perdesi hiç kuşku- suz, dünya televizyonlanndan canlı yayınlanmak üze- re kurgulanmış bir şekilde "Yeşil Haf'ın yıkılmak isten- mesi olacaktır... Böyle bir senaryo karşısında iki fark- lı final söz konusu... Çok zayıf bir olasılıkla, Türk ko- lordusu sınırın geçilmesine seyirci kalacak ve Rum- lar amacına ulaşacak. Büyük bir olasılıkla, Türk aske- ri sınırdaki olaylara müdahale edecek ve "dipçiği si- vil bir gence indirmekte olan asker" fotoğrafının ka- resi ile Türkiye dünya kamuoyu önünde yerden yere vurulacak, Rumlar yine amacına ulaşacak... Ercan Çitlioğlu, Kıbns'ta toplumsal bir olay yaratmanın ve halkla askeri karşı karşıya getirmenin amaçlandığını söylüyor, "Bu çok tehlikeli oyunun içinde ihanet de var" diyor. Çitlioğlu, son günlerde Lefkoşe ve Magosa'da sa- tın alınan arazilere dikkat çekiyor... Bu araziler, tartış- malı bölgelerde... Üstüne para verilse alınacak arazi- ler değil... Ancak birileri bunlan topluyor... Para nere- den geliyor, arazileri kimler topluyor, "Yeşil Hat" yıkıl- dıktan sonra kimler köşeyi dönecek bunu zaman gös- terecek! SESSIZSEDASIZO) Yüksek Yerilim Hatt erdincutkuwyahoo.com Kararsızlann oylanyla iktidara geldiği için mi AKP hükümeti her konuda böyle KARARSIZ? 17 deveyi üç kişinin paylaşmaması gibi Maliyeci Ersen Tanyar, önce bir öykü anlatıyor. "Arap ölmeden önce 'develeri- min 1/2'si büyük oğlumun, 1/3'ü ortanca oğlumun, 1/9'u da küçük oğlumun' diye vasiyet eder. Bir süre sonra ölür, sıra ço- cuklann develeri paylaşmasına gelir. Fakat 17 deve vardır; 2'ye bölünmez, 3'e bölün- mez, 9'a bölünmez. Çocuklar, amcalanna gjderter ve durumu anlatırtar. Amca bir an düşünür ve 'alm bir deve de ben vereyim size; 18 devenin 1/2'si 9 deve, 1/3'ü 6 deve, 1/9 u da 2 deve eder1 det Ancak amca daha sonra "9+6+2=17 eder, bu da benim verdiğim deve' diyerek verdiği de- veyi geri alır." Sonra sözü SSK'ye getiriyor "20 küsur yıl önce elime SSK bütçesi- ne ilişkin bilgiler geldi. Maliyeci kafası ile baktığımda sağlık kurumu, hastane, dis- panser ve ilgili kurumlan bünyesinde ba- nndırdığı müddetçe SSK'nin iflah olması mümkün değildi. Dönemin yöneticilerine birer mektup yazarak; SSK'nin bu hasta- nelerden süratle kurtulması gerektiğini uzun uzun anlattım ve SSK'nin üyelerine i- laç ve tedavi giderlerini faturası karşılığın- da nakden ödemesi halinde daha az para harcayacağını izah etmeye çalıştım. Işin ilk A başında devletin bir katkısının söz konu- • su olabileceğini ancak tam olarak ver- w gHendirilerneyensaghkkurumvekuruluş- \ lan ile doktor ve eczacılann bu yöntem içinde vergi verir hale geleceğini, devletin başta koyduğu parayı, hikâyedeki devenin, amca tarafından geri alınması gibi fazlası ile geri alacağını söyledim. Tahmin edece- ğiniz gibi hiçbirinden 'sen bu işlere kanş- ma' kabilinden dahi bir cevap gelmedi." Tarık Aziz ve Kızılderili Şef Seatde... (*> MURTAZA DEMİR Pir Sultan Abdal Kültür Vak Baş. Dünyanın birnumaralı silah, yoksulluk, kan ve gözyaşı üre- ticisi olan ABD, "Irak'ta nük- leer silah var" savıyla, savcı, hâkim, hem de infaz maka- mında... Şu sıra Irak'ın infazı- na uğraşıyor. Peki, sonra sıra kimde? Hangi ülkenin yeraltı kaynakları, ABD'li tüccarın ağzını sulandınyor? Türkiye mi, Iran mı, kim?.. ABD, Ortadoğu petrolünü istiyor. Bununla bırlikte, Israil ile Ermenistan'ın geleceğini güvenceye almak için Irak topraklannı yutmaya hazırla- nıyor. Bunu yaparken hiçbir insani değer, yasa ve kuralı da tanımıyor. Kendi yasalarını bi- le... Silah denetçilerinin başka- nı, "Dumanı tüten silaha rast- lamadık" dese de, ABD'li bü- yük şef, "Saddam suyu bu- landırıyor" diyerek Ortado- ğu'dayeniden kan görmek is- tediğini ortaya koyuyor. Yüz binlerce Iraklı çocuk ölüme mahkûm ediliyor. Kimi ülkeler, siyasetçi ve işadamlan da mil- yon dolar hesapları yapıyor. Neredeyse tamamı yan sö- mürge durumuna gelmiş Müslüman ülkelerin yönetici- leri, birebirgörüşmelerdeABD isteklerini "Yes sir" diye yanıt- larken, kendi halklanna "Sa- vaşa hayır" açıklamalan yapı- yor; gerçeği gizliyorlar. öyle birriya ki, herkes, hem savaşa karşı hem de savaştan yana! Iraklı çocuklann ölümü ve analann ağıtı, Müslümanın da Hıristiyanın da umurunda değil. Varsa yoksa "benim çı- kanm ne olacak" hesapları. I- rak'tan yükselen S.O.S. çığ- lıklanna yürekler de, imanlar da kapatılmış... Tank Aziz, "Türkiye, Iran ve Arap dünyasının savaşa 'ha- yır'ded/Wer/n/"belirterek, "A- ma" diyor, "öylesine alçak sesle söylenmiş bir hayır ki!.." Irak yönetimi umutsuzca ba- nş arıyor. Tarık Aziz, ABD yö- netimiyle diyalog kuramadığı- nı söylüyor. "Baba Bush'a söyledim, yanıt alamadım. Clinton'a söyledim, yanıt ala- madım. 9O'lı yıllarda defalar- ca ABD 'ye gittim. Tekyetkiliy- le, tek senatörle hatta eski dostlanmla bile görüşeme- dim" diye yakınıyor. Başkalannın emeği ve kanı üzerine projelendirilmiş sö- mürü düzeni ABD'linin genle- rinde var. 0, daha kuruluş aşamasında Kızılderili'nin ka- nı ve gözyaşı üzerine bina edi- len birdevlet. Şimdi birnuma- ralı dünya taciri: Silah satıyor, ölüm alıyor. Beyaz adam için kendinden ve çıkanndan baş- ka hiçbir şeyin değeri yoktur. Kızılderili kabile şefi Seattle da, Tank Aziz gibi umutsuz bir anındaoturup, topraklannı sa- tın almak isteyen VVashing- ton'daki büyük şefe yazdığı mektubunun bir bölümünde şöyle diyor: (Yıl 1954) "Gök- yüzündeki parlaklığın, toprak- taki sıcaklığın, doğadaki cö- mertliğin nasıl alınıp satılaca- ğını anlamıyorum. Bize ait ol- mayan suların berraklığını, rüzgânn tazeliğini size nasıl satabiliriz? Beyaz adam doğup büyü- düğü topraklan çabuk unutu- yor, fakat benim halkım, ölüle- ri bile çok sevdiğimiz bu top- raklardan hiçbir zaman aynla- mazlar. Bu topraklar bizim de- ğil, ama; biz bu topraklann malıyız. VVashington'daki bü- yük şef, bizim toprağımızı sa- tın almak istemekle bizden ne istediğini bilmiyor. Buna rağ- men istediğini yapmaya çalı- şacağız. Çünkû kaderin an- layamadığım biroyunu, onu kuvvetli yaptı, bizi zayıf!.. Beyaz adamın bizim gibi dü- şünmediğini biliyoruz. 0nun için, bir toprak parçasının di- ğerinden hiçbir farkı yoktur. Çünkü beyaz adam, doğa- ya, gecenin karanlığından gelip eline geçen her şeyi alıp götüren hırsızlar gibi davranryor. Beyaz adam top- rakla kardeş değil, toprağın düşmanı. Beyaz adam, kendi- sinin doğaya ait olduğunu bil- miyor: Doğayı kendi malı sanı- yor. Babasının mezannı bıra- kıp çocuklannın nerede doğa- cağını düşünmeksizin, ufak çı- kartan peşinde koşup duruyor. Beyaz adam, anası olan doğa- yı, alınıp satılan taş parçalan zannediyor. Korkanm iştahı bir gün toprağı cehenneme çevi- recektir." Beyaz adamın iştahı birçok coğrafyayı cehenneme çevirdi bile... Büyük şefin isteklerini si- neye çekip oturamayız! Sad- dam'ın despotluğu, büyük şe- fin yanında çok masum kalı- yor... <*) Sayın Zeynep Oral'ın 8 Ocak 2003 günü Cumhuri- yet'te yayımlanan Tarık Aziz röportajı üzerine... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakCa turk.net BULUT BEBEK NLRAYÇÎFTÇİ bulutbebek u hotmail.com Onunîafefanlaş^2 ÇtZGtLtK o o O o O KÂMİL o o MASARACI . ( o o O \$$\ o c İV \ 11 O o o O O o O o O 0 0 O 0 o TARİHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKA\ 17 Ocak SCOTT GÜNEYKUTBUNOA! 43f2'O£8U6ÜN, OAIÜJ İN6İÜZ KAÇİF ROg£RT FALCON scarr VE etdeı eûA/er KUTUP NOK- 7AS/MA ULAŞTl. FAKAT ONU\KI ACt 8İRSÛHP. Rİ2 BEnJvORÛU: KÜÇdJK BİR ÇAM& V£ MVSA LAUAN NORVSÇ &Y&iĞl!AA4UNl>££N, ONtAİ- DAH BİR AY ÖNCE KUTBA Ul/IŞMtŞT/. BÛ/ÛK Bif! MOZAL CÖKÜA/rİİSÜ /ÇİNPE HEMENOÖ\ NÜŞE 6EÇ7İL0?. ANCAK, GÜH£Y yABlUKÜ- RESİNİN YAZMEVSİMİ OLMASfA/A K4JZŞM HAVA ŞAGTLARI SOAJ PE2EC& /CÖTVL£Ç- MİÇrf. YÜZBAŞI SCJOTT; AI5tCACAÇL4lî/ EVANŞ, WILSON, BOU/£/?S VE OATBS fLE PÖNÜŞ YOLUMJ AŞAMIYAC4JÇLA/? VE DONA&iK yAÇAAHA£Wt YİrİB£CEtO£&>i. SOU>A,£CDTrvEAIl&IOAÇlA& G. ANKARA...AINKA,.. MÜŞERREF HEKİMOĞLU Gelin Konuşalım Ayla Hatıriı'ya selam. Sanırım 1980'li yıllarda tanıdım onu. Konserierde buluştuk, güzel söyleşi- ler yaptık; sevgisi, coşkusuyla çok etkiledi beni. ANAÇEV Başkanı. Bir duyurusunu aldım bu sabah. Cumnuriyetimizin 80. yılında Türkçemiz adlı bir kampanya yürütüyor. Güzel bir girişimin öncüsü olarak selamlıyor beni. Merhaba, diye elimi uzatı- yorum. Anadilini herkes sever değil mi? Ancak sevmek başka, dilin güzelliğini, özelliğini vurgulamak baş- ka bir olay. Meslek dalımda, çok içten hissettiğim bir üzüntü, bir olay bu. Güzel dilimizi çarpıtan, yoz- laştıran eylem ve söylemleri üzülerek yaşıyorum uzun süredir. Her zaman belli bir savurganlık var, aynca aldırmazlık. Sevgiyle, özenle değil, rastge- le kullanılıyor. Bir adet profesör, üç adet doktor, di- ye yazanlar var! Okurlanmdan sık sık uyan aldım, konuyu bu yazımla gündeme getiriyorum. Hepimi- zi ilgilendiren bir görev değil mi? Oysa, ANAÇEV'in yolladığı yazıda ilginç uyanlar var. Doğru Türkçe konuş ki, anlaşalım, diyor arkadaş! Anlaşmazlığın, karmaşanın nedeni bu mu acaba? Güzel dilimizi, konuşmayı, yazmayı da hayli unuttuk değil mi? özgürce yazmanın gizemi de yeteri kadar yaşan- mıyor çevremizde. Belki de bu nedenle yozlaşma, fakirleşme önlenemiyor. Dilimizi doğru yazmak, doğru konuşmak başan sayılıyor neredeyse. Ama giderek başan oluyor galiba! Kimi zaman arkadaş- larla konuşuyoruz, dildeki çarpıklığın nedenlerini tartışıyoruz. örneğin genç kuşaklaryazıyor, çiziyor ama yanlışlar içinde. Kuşaktan kuşağa tırmanıyor yanlışlar, daha acısı dilimize de yerleşiyor. Çıkar- mak olası değil artık. örnekleri alabildiğine! Dilin güzelliği, kulağın duyarlılığına yeni boyut- lar katar. Yüreğimize de yeni çarpıntılar duyurur, değil mi? Bir sevgi, bir özlem, bir hoşgörü sözcü- ğünü içimizden geterek, yanlışsız anlatınz. Dili ça- larak anlatan en güzel sözcükler de gülünç oluyor artık. Türkçemizi doğru konuşmanın, doğru söy- lemenin bir yolu, bir yöntemi var. Kuşkusuz güzel konuşmak için güzeli hissetmek, yanlışları doğru- ya çevirmek gerekiyor. Bir de dilin özgürtüğünü yaşamak. Dilin özgüriüğünü yaşayarak, anlatım gücünü geliştiriyor insan. Yoksa, belli sözler, belli deyimlerie anlatım özgürtüğü de sınırianıyor. Da- hası güzel dilimiz yozlaşıyor, etkisini, tepkisini yi- tiriyor bir süre sonra. İlginç bir gözlem, özgürlük yaşanmadan, yazı yazmak da kolay değil. Yazmak da özgürtüğü ya- şayarak güzel. Dil devriminin önemi de burada ga- liba. Düşünceözgürlüğü, kafalarda devrimle, yaz- mak da giderek güzelleşen bir uğraş oluyor. Ayla Hatıriı'ya teşekkür ediyorum. Güzel uyardı beni. Dil devriminin önemini anlamak da, anlatmak da güzel bir uğraş gerçekten. Saygın bir uğraş. Bu uğraşı desteklemek, yeni boyutlara ulaştırmak da güzel bir görev. Bu görevin bilincini yaşamak da çok önemli. Yoksa dil üretkenliğini yitiriyor. Düşün- ce yüzey çizgilere saplanıyor. Ayla Hatıriı, hepimizi göreve çağınyor galiba. Di- limizi güzel kullanalım, güzel konuşalım, diyor. Gelin biraz konuşalım! B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/1815'teN»- polyon'un son ve kesin ye- nilgisiyle so- 3 nuçlanan sa- 4 vaşın adı. 2/ Elemeye ya- rar araç... Prensip. 3/ Yurdumuzun batısında bir körfez... "De- 9 li --": PtrideCelâl'in romanı. 4/ Ince ve keskinses... Belli bir durum için konmuş o olan bir hukuk kura- lının içerdiği ilkenin benzeri durumlarda da uygulanması. 5/ Bir yere ya da birine bırakılan eşya... Ku- zu sesi. 6/Halk dilin- de havuca verilen ad. 7/ Eski Islam devletlerinde yönetici ya da yönetici vekili... Radyum elemen- tinin simgesi. 8/ Genellikle büyük yerleşim mer- kezlerinin üzerinde toplanan kirli hava... Nâzmı Hikmet'in soyadı. 9/ Soyundan gelinen kimse... Çanakkale ilinde, ünlü bir antik kent. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Kovboy filmi. 2/ "Izler, nişanlar" anlamında eski sözcük... Birinin buyruğu altında olan görev- li. 3/Cçer dizelik bentler halinde yazılan Italyan şiir türü. 4/Yankı... Italya'nın en uzun ırmağı. 5/ Güldürü türünde kısa oyun... Galyum elementi- nin simgesi. 6/ Adlan sıfat yapan biryapım eki... Güzel koku. 7/Önemli tarihsel olgu... Bir ilimiz. 8/ Denizli yöresinde, kına gecesinde gelin için okunan maniye verilen ad... "Anonim OrtakJık" anlamında kısaltma. 9/Bakan ve elçiden başlaya- rak cumhurbaşkanlığına değin yükselen yabancı- lara verilen onur unvanı. 12 OCAK 2003 HADı CâMAN TıYSTROSU NOA TURKUSEVERLER C N •f - "UFUK KARAKOÇ KONSERi" i&ISVİÇRf HASTANfSİ s Tesvikıye Cad. Karatıol Ka's: Hez l e l : 0212 219 36 29 tSTANBUL 5. ASLİYE HLTOJK MAHKEMESİ'NDEN DOĞU KARADENtZ AVCILAR DERNEĞİ BAŞKANISIFATI İLE DAVALISEBAHATTİN KÖMBE'YE DUYURUDUR DosyaNo:2001 532 Davacı K.H. tarafından davah Sebahattin Kömbe, Doğu Karadeniz Avcılar Derneği Başkaıu aleyhine açılan dernek feshi da\'ası sebebiyle, Da\acı K.H. adına Istanbul Cumhunyet Savcısı Nurten Altınok tarafmdan Doğu Karadeniz Avcılar Derneğı'nın Yönetun Kurulu Başkanı'nın davalı Sebahattin Kömbe olduğu, demek tüzüğünün 15. maddesine göre iki yılda bir Ocak ayında yapılması gereken genel kurul toplantısının yapılmadığını belirterek, Doğu Karadeniz Avcılar Demeğı'nın feshine karar venlmesını, 2908 sayılı Dernekler Kanunu'nun 50 2. maddesı uyarınca kamu adına talep etmış olmakla, davalı Sebahattin Kömbe'nin (Doğu Karadeniz Avcılar Demeğı Baş- kanı) Şehit Asun Caddesı, 45 3 Beşiktaş-lstanbul adresine yapılan zabıta tahkıkatına rağmen teblıgata sanh adresi tespıt edılememesı nedeniyle dava dilekçesi ve duruşma gününün kendisine gazete marifetiyle ilanen teblığine karar verilmış olup, adı geçenin 22.01/ 2003 günü saat 10.00 da mahkememızdekı duruşmada hazır bulunmadığı, kendisını bir vekille temsil ettirmediği takdirde HUMK'nun 213-377. maddelen uyannca duruşmaya yokluğunda devam olunacağı. dava dılekçesınin özeti yerine kaim olmak ve ilan tarihınden itibaren 7 gün sonra tebligat yapılmış sayılacağı üzere ilanen teblığ olunur. Basın: 8087 7 AYDEV1. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 2001,1386 Karar No: 2002/1387 Davacı Maliye Hazınesı vekili tarafindan davalılar Mürü\ r vet Başaran mirasçılan aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan açık yargılaması sırasında veri- len karar uyannca, Davalılardan Mehmet oğlu Mehmet, Mustafa oğlu Mehmet, Mus- tafa kızı Hediye, Cengız oğlu Mustafa, Cengız oğlu Mehmet'in yapılan yargılamalar sırasvnda dava dilekçesi ve dunışma günü ilanen tebliğine karar verilmiş olup, verilen karann aynı şekilde 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve 29. maddesi gereğince ilanen tebliğine, ilan tanhınden itıbaren 15 gün içerisinde ışbu karanmızın davalılar tarafından temyiz etmekie, süresi içerisinde temyiz ermedıği takdirde karann kesinle- şeceğinin HUMK. 3156 sayılı yasanın değişik 213. maddesı gereğince yenne kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 1378
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle