Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17OCAK2003CUMA CUMHURİYET SAYFA
17
[5 BaadoktortarSSK'yl
5 neöea soymuş maUtp?
6 Muayene etmek için!
l
1 Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44
- Diyanette yeni yapılanmaya
gidiliyormuş...
«Şeyhülislam atavabilirier!»
Lieberman
«ABD bir yandan
Irak'a savaş
açmaya hazırlanıyor
. - bir yandan da 2004
yılındaki başkanlık
seçimlerine... George
W. Bush'un bir amacı
da "Bağdat Fatihi" olup
seçimi garantilemek...
Ancak, şu sıra en dikkat
çeken aday adayı Joe
Lieberman... Bush'un
rakibi Al Gore'un
başkan yardımcısı
adayı olarak geçen
seçime katılan Musevi
asıllı Lieberman, seçim
kampanyasını başlattı
bile... Engin Aşkın'ın
bildirdiğine göre
Lieberman,
kampanyasının "imana
dayatı" bir çizgide
olacağını açıklamış
bulunuyor. Her gittiği
yerde "Allah"
sözcüğünü dilinden
düşürmeyen
Lieberman, belli ki
Bush'un köktendinci
oylanna göz dikmiş...
Ancak Lieberman, Bush
gibi takıyye yapmtyor;
inançlan geregi Cuma
akşamı güneş batınca
işi gücü bırakıyor,
Cumartesi günü bitene
kadar zamanını dua
etmekie geçiriyor. Böyle
bir ABD Başkanı ile
dünya hiç olmazsa
haftada 1.5 gün pek
rahat edecektir!
ıbns'tasergilenen oyununnedenlı buyukve
tehlikeli olduğunu anlamak için Yunan bası-
nını izlemek yeterli olsa gerek... Yunan ba-
sınında Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan sonra
adada iki toplumu ayıran Yeşil Hat, Avrupa'nın son u-
tanç duvarı olarak niteleniyor ve Kıbnslı Türk gençle-
rin tel örgüleri yıkmasının zamanının geldiği söyleni-
yor.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Roman-
ya'nın devrik diktatörü Çavuşeskuyla özdeşleştirili-
yor, Kuzey Kıbns'taki mitingler bir halk ayaklanması-
na benzetiliyor... Meydanlardatoplanan Kıbnslı Türk-
ler, Kıbrıs'ta kan dökülmesini engelleyen ve adaya
barış getiren dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e
hakaretler yağdırıyor.
Araştırmacı yazar Ercan Çrtlioğlu, üniversitede ders
vermek için Kıbns'a gidıp geliyor... Gelişmeleri yakın-
dan izliyor.. Kışkırtmalann semeresini verdiğini varsa-
yarak Çrtlioğlu ile "Yeşil Haf'ın yıkılmasını konuştuk...
Yeşil HatKendilerini "Kıbnslı" olarak niteleyen ve "Türk" ol-
duklarını kabul etmeyen gençlerin Yeşil Hat'ı yıkma-
ya kalkışması durumunda Çitlioğlu, KKTC polisinin
böylesi bir toplumsal olayı engelleyecek güçte olma-
dığını söylüyor. Olaya ister istemez askerin müdaha-
le edeceğini anlatıyor. Kıbns'ta iki askeri güç var... Bi-
ri Kıbnslı Türklerden oluşan güvenlik kuvvetleri, öte-
ki Türkiye Türklerinin kolordusu... Hani şu "işgalci"
olarak nrtelenen askerler... Ercan Çitlioğlu "Yeşil Haf'tı
yıkma girişiminin KKTC askerlerince de engelleme-
sinin zor olduğunu belirtiyor... İster istemez olaylara
müdahale görevi, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne düşecek.
Kıbrıs'ta hazırlanan oyunun son perdesi hiç kuşku-
suz, dünya televizyonlanndan canlı yayınlanmak üze-
re kurgulanmış bir şekilde "Yeşil Haf'ın yıkılmak isten-
mesi olacaktır... Böyle bir senaryo karşısında iki fark-
lı final söz konusu... Çok zayıf bir olasılıkla, Türk ko-
lordusu sınırın geçilmesine seyirci kalacak ve Rum-
lar amacına ulaşacak. Büyük bir olasılıkla, Türk aske-
ri sınırdaki olaylara müdahale edecek ve "dipçiği si-
vil bir gence indirmekte olan asker" fotoğrafının ka-
resi ile Türkiye dünya kamuoyu önünde yerden yere
vurulacak, Rumlar yine amacına ulaşacak... Ercan
Çitlioğlu, Kıbns'ta toplumsal bir olay yaratmanın ve
halkla askeri karşı karşıya getirmenin amaçlandığını
söylüyor, "Bu çok tehlikeli oyunun içinde ihanet de
var" diyor.
Çitlioğlu, son günlerde Lefkoşe ve Magosa'da sa-
tın alınan arazilere dikkat çekiyor... Bu araziler, tartış-
malı bölgelerde... Üstüne para verilse alınacak arazi-
ler değil... Ancak birileri bunlan topluyor... Para nere-
den geliyor, arazileri kimler topluyor, "Yeşil Hat" yıkıl-
dıktan sonra kimler köşeyi dönecek bunu zaman gös-
terecek!
SESSIZSEDASIZO)
Yüksek Yerilim Hatt
erdincutkuwyahoo.com
Kararsızlann oylanyla iktidara geldiği için mi
AKP hükümeti her konuda böyle KARARSIZ?
17 deveyi üç kişinin paylaşmaması gibi
Maliyeci Ersen Tanyar, önce bir öykü
anlatıyor. "Arap ölmeden önce 'develeri-
min 1/2'si büyük oğlumun, 1/3'ü ortanca
oğlumun, 1/9'u da küçük oğlumun' diye
vasiyet eder. Bir süre sonra ölür, sıra ço-
cuklann develeri paylaşmasına gelir. Fakat
17 deve vardır; 2'ye bölünmez, 3'e bölün-
mez, 9'a bölünmez. Çocuklar, amcalanna
gjderter ve durumu anlatırtar. Amca bir an
düşünür ve 'alm bir deve de ben vereyim
size; 18 devenin 1/2'si 9 deve, 1/3'ü 6
deve, 1/9 u da 2 deve eder1
det Ancak
amca daha sonra "9+6+2=17 eder, bu da
benim verdiğim deve' diyerek verdiği de-
veyi geri alır."
Sonra sözü SSK'ye getiriyor
"20 küsur yıl önce elime SSK bütçesi-
ne ilişkin bilgiler geldi. Maliyeci kafası ile
baktığımda sağlık kurumu, hastane, dis-
panser ve ilgili kurumlan bünyesinde ba-
nndırdığı müddetçe SSK'nin iflah olması
mümkün değildi. Dönemin yöneticilerine
birer mektup yazarak; SSK'nin bu hasta-
nelerden süratle kurtulması gerektiğini
uzun uzun anlattım ve SSK'nin üyelerine i-
laç ve tedavi giderlerini faturası karşılığın-
da nakden ödemesi halinde daha az para
harcayacağını izah etmeye çalıştım. Işin ilk
A başında devletin bir katkısının söz konu-
• su olabileceğini ancak tam olarak ver-
w gHendirilerneyensaghkkurumvekuruluş-
\ lan ile doktor ve eczacılann bu yöntem
içinde vergi verir hale geleceğini, devletin
başta koyduğu parayı, hikâyedeki devenin,
amca tarafından geri alınması gibi fazlası
ile geri alacağını söyledim. Tahmin edece-
ğiniz gibi hiçbirinden 'sen bu işlere kanş-
ma' kabilinden dahi bir cevap gelmedi."
Tarık Aziz ve
Kızılderili Şef Seatde...
(*>
MURTAZA DEMİR
Pir Sultan Abdal Kültür Vak Baş.
Dünyanın birnumaralı silah,
yoksulluk, kan ve gözyaşı üre-
ticisi olan ABD, "Irak'ta nük-
leer silah var" savıyla, savcı,
hâkim, hem de infaz maka-
mında... Şu sıra Irak'ın infazı-
na uğraşıyor. Peki, sonra sıra
kimde? Hangi ülkenin yeraltı
kaynakları, ABD'li tüccarın
ağzını sulandınyor? Türkiye
mi, Iran mı, kim?..
ABD, Ortadoğu petrolünü
istiyor. Bununla bırlikte, Israil
ile Ermenistan'ın geleceğini
güvenceye almak için Irak
topraklannı yutmaya hazırla-
nıyor. Bunu yaparken hiçbir
insani değer, yasa ve kuralı da
tanımıyor. Kendi yasalarını bi-
le...
Silah denetçilerinin başka-
nı, "Dumanı tüten silaha rast-
lamadık" dese de, ABD'li bü-
yük şef, "Saddam suyu bu-
landırıyor" diyerek Ortado-
ğu'dayeniden kan görmek is-
tediğini ortaya koyuyor. Yüz
binlerce Iraklı çocuk ölüme
mahkûm ediliyor. Kimi ülkeler,
siyasetçi ve işadamlan da mil-
yon dolar hesapları yapıyor.
Neredeyse tamamı yan sö-
mürge durumuna gelmiş
Müslüman ülkelerin yönetici-
leri, birebirgörüşmelerdeABD
isteklerini "Yes sir" diye yanıt-
larken, kendi halklanna "Sa-
vaşa hayır" açıklamalan yapı-
yor; gerçeği gizliyorlar.
öyle birriya ki, herkes, hem
savaşa karşı hem de savaştan
yana! Iraklı çocuklann ölümü
ve analann ağıtı, Müslümanın
da Hıristiyanın da umurunda
değil. Varsa yoksa "benim çı-
kanm ne olacak" hesapları. I-
rak'tan yükselen S.O.S. çığ-
lıklanna yürekler de, imanlar
da kapatılmış...
Tank Aziz, "Türkiye, Iran ve
Arap dünyasının savaşa 'ha-
yır'ded/Wer/n/"belirterek, "A-
ma" diyor, "öylesine alçak
sesle söylenmiş bir hayır ki!.."
Irak yönetimi umutsuzca ba-
nş arıyor. Tarık Aziz, ABD yö-
netimiyle diyalog kuramadığı-
nı söylüyor. "Baba Bush'a
söyledim, yanıt alamadım.
Clinton'a söyledim, yanıt ala-
madım. 9O'lı yıllarda defalar-
ca ABD 'ye gittim. Tekyetkiliy-
le, tek senatörle hatta eski
dostlanmla bile görüşeme-
dim" diye yakınıyor.
Başkalannın emeği ve kanı
üzerine projelendirilmiş sö-
mürü düzeni ABD'linin genle-
rinde var. 0, daha kuruluş
aşamasında Kızılderili'nin ka-
nı ve gözyaşı üzerine bina edi-
len birdevlet. Şimdi birnuma-
ralı dünya taciri: Silah satıyor,
ölüm alıyor. Beyaz adam için
kendinden ve çıkanndan baş-
ka hiçbir şeyin değeri yoktur.
Kızılderili kabile şefi Seattle
da, Tank Aziz gibi umutsuz bir
anındaoturup, topraklannı sa-
tın almak isteyen VVashing-
ton'daki büyük şefe yazdığı
mektubunun bir bölümünde
şöyle diyor: (Yıl 1954) "Gök-
yüzündeki parlaklığın, toprak-
taki sıcaklığın, doğadaki cö-
mertliğin nasıl alınıp satılaca-
ğını anlamıyorum. Bize ait ol-
mayan suların berraklığını,
rüzgânn tazeliğini size nasıl
satabiliriz?
Beyaz adam doğup büyü-
düğü topraklan çabuk unutu-
yor, fakat benim halkım, ölüle-
ri bile çok sevdiğimiz bu top-
raklardan hiçbir zaman aynla-
mazlar. Bu topraklar bizim de-
ğil, ama; biz bu topraklann
malıyız. VVashington'daki bü-
yük şef, bizim toprağımızı sa-
tın almak istemekle bizden ne
istediğini bilmiyor. Buna rağ-
men istediğini yapmaya çalı-
şacağız. Çünkû kaderin an-
layamadığım biroyunu, onu
kuvvetli yaptı, bizi zayıf!..
Beyaz adamın bizim gibi dü-
şünmediğini biliyoruz. 0nun
için, bir toprak parçasının di-
ğerinden hiçbir farkı yoktur.
Çünkü beyaz adam, doğa-
ya, gecenin karanlığından
gelip eline geçen her şeyi
alıp götüren hırsızlar gibi
davranryor. Beyaz adam top-
rakla kardeş değil, toprağın
düşmanı. Beyaz adam, kendi-
sinin doğaya ait olduğunu bil-
miyor: Doğayı kendi malı sanı-
yor. Babasının mezannı bıra-
kıp çocuklannın nerede doğa-
cağını düşünmeksizin, ufak çı-
kartan peşinde koşup duruyor.
Beyaz adam, anası olan doğa-
yı, alınıp satılan taş parçalan
zannediyor. Korkanm iştahı bir
gün toprağı cehenneme çevi-
recektir."
Beyaz adamın iştahı birçok
coğrafyayı cehenneme çevirdi
bile... Büyük şefin isteklerini si-
neye çekip oturamayız! Sad-
dam'ın despotluğu, büyük şe-
fin yanında çok masum kalı-
yor...
<*) Sayın Zeynep Oral'ın 8
Ocak 2003 günü Cumhuri-
yet'te yayımlanan Tarık Aziz
röportajı üzerine...
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakCa turk.net
BULUT BEBEK NLRAYÇÎFTÇİ bulutbebek u hotmail.com
Onunîafefanlaş^2
ÇtZGtLtK
o
o
O
o
O
KÂMİL
o
o
MASARACI
. (
o o
O
\$$\
o
c
İV
\ 11
O
o
o
O
O
o
O
o
O
0
0
O
0
o
TARİHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKA\ 17 Ocak
SCOTT GÜNEYKUTBUNOA!
43f2'O£8U6ÜN, OAIÜJ İN6İÜZ KAÇİF ROg£RT
FALCON scarr VE etdeı eûA/er KUTUP NOK-
7AS/MA ULAŞTl. FAKAT ONU\KI ACt 8İRSÛHP.
Rİ2 BEnJvORÛU: KÜÇdJK BİR ÇAM& V£ MVSA
LAUAN NORVSÇ &Y&iĞl!AA4UNl>££N, ONtAİ-
DAH BİR AY ÖNCE KUTBA Ul/IŞMtŞT/. BÛ/ÛK
Bif! MOZAL CÖKÜA/rİİSÜ /ÇİNPE HEMENOÖ\
NÜŞE 6EÇ7İL0?. ANCAK, GÜH£Y yABlUKÜ-
RESİNİN YAZMEVSİMİ OLMASfA/A K4JZŞM
HAVA ŞAGTLARI SOAJ PE2EC& /CÖTVL£Ç-
MİÇrf. YÜZBAŞI SCJOTT; AI5tCACAÇL4lî/
EVANŞ, WILSON, BOU/£/?S VE OATBS fLE
PÖNÜŞ YOLUMJ AŞAMIYAC4JÇLA/? VE
DONA&iK yAÇAAHA£Wt YİrİB£CEtO£&>i.
SOU>A,£CDTrvEAIl&IOAÇlA& G.
ANKARA...AINKA,..
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Gelin Konuşalım
Ayla Hatıriı'ya selam. Sanırım 1980'li yıllarda
tanıdım onu. Konserierde buluştuk, güzel söyleşi-
ler yaptık; sevgisi, coşkusuyla çok etkiledi beni.
ANAÇEV Başkanı. Bir duyurusunu aldım bu sabah.
Cumnuriyetimizin 80. yılında Türkçemiz adlı bir
kampanya yürütüyor. Güzel bir girişimin öncüsü
olarak selamlıyor beni. Merhaba, diye elimi uzatı-
yorum.
Anadilini herkes sever değil mi? Ancak sevmek
başka, dilin güzelliğini, özelliğini vurgulamak baş-
ka bir olay. Meslek dalımda, çok içten hissettiğim
bir üzüntü, bir olay bu. Güzel dilimizi çarpıtan, yoz-
laştıran eylem ve söylemleri üzülerek yaşıyorum
uzun süredir. Her zaman belli bir savurganlık var,
aynca aldırmazlık. Sevgiyle, özenle değil, rastge-
le kullanılıyor. Bir adet profesör, üç adet doktor, di-
ye yazanlar var! Okurlanmdan sık sık uyan aldım,
konuyu bu yazımla gündeme getiriyorum. Hepimi-
zi ilgilendiren bir görev değil mi? Oysa, ANAÇEV'in
yolladığı yazıda ilginç uyanlar var. Doğru Türkçe
konuş ki, anlaşalım, diyor arkadaş! Anlaşmazlığın,
karmaşanın nedeni bu mu acaba? Güzel dilimizi,
konuşmayı, yazmayı da hayli unuttuk değil mi?
özgürce yazmanın gizemi de yeteri kadar yaşan-
mıyor çevremizde. Belki de bu nedenle yozlaşma,
fakirleşme önlenemiyor. Dilimizi doğru yazmak,
doğru konuşmak başan sayılıyor neredeyse. Ama
giderek başan oluyor galiba! Kimi zaman arkadaş-
larla konuşuyoruz, dildeki çarpıklığın nedenlerini
tartışıyoruz. örneğin genç kuşaklaryazıyor, çiziyor
ama yanlışlar içinde. Kuşaktan kuşağa tırmanıyor
yanlışlar, daha acısı dilimize de yerleşiyor. Çıkar-
mak olası değil artık. örnekleri alabildiğine!
Dilin güzelliği, kulağın duyarlılığına yeni boyut-
lar katar. Yüreğimize de yeni çarpıntılar duyurur,
değil mi? Bir sevgi, bir özlem, bir hoşgörü sözcü-
ğünü içimizden geterek, yanlışsız anlatınz. Dili ça-
larak anlatan en güzel sözcükler de gülünç oluyor
artık. Türkçemizi doğru konuşmanın, doğru söy-
lemenin bir yolu, bir yöntemi var. Kuşkusuz güzel
konuşmak için güzeli hissetmek, yanlışları doğru-
ya çevirmek gerekiyor. Bir de dilin özgürtüğünü
yaşamak. Dilin özgüriüğünü yaşayarak, anlatım
gücünü geliştiriyor insan. Yoksa, belli sözler, belli
deyimlerie anlatım özgürtüğü de sınırianıyor. Da-
hası güzel dilimiz yozlaşıyor, etkisini, tepkisini yi-
tiriyor bir süre sonra.
İlginç bir gözlem, özgürlük yaşanmadan, yazı
yazmak da kolay değil. Yazmak da özgürtüğü ya-
şayarak güzel. Dil devriminin önemi de burada ga-
liba. Düşünceözgürlüğü, kafalarda devrimle, yaz-
mak da giderek güzelleşen bir uğraş oluyor.
Ayla Hatıriı'ya teşekkür ediyorum. Güzel uyardı
beni. Dil devriminin önemini anlamak da, anlatmak
da güzel bir uğraş gerçekten. Saygın bir uğraş. Bu
uğraşı desteklemek, yeni boyutlara ulaştırmak da
güzel bir görev. Bu görevin bilincini yaşamak da
çok önemli. Yoksa dil üretkenliğini yitiriyor. Düşün-
ce yüzey çizgilere saplanıyor.
Ayla Hatıriı, hepimizi göreve çağınyor galiba. Di-
limizi güzel kullanalım, güzel konuşalım, diyor.
Gelin biraz konuşalım!
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/1815'teN»-
polyon'un son
ve kesin ye-
nilgisiyle so- 3
nuçlanan sa- 4
vaşın adı. 2/
Elemeye ya-
rar araç...
Prensip. 3/
Yurdumuzun
batısında bir
körfez... "De-
9
li --": PtrideCelâl'in
romanı. 4/ Ince ve
keskinses... Belli bir
durum için konmuş o
olan bir hukuk kura-
lının içerdiği ilkenin
benzeri durumlarda
da uygulanması. 5/
Bir yere ya da birine
bırakılan eşya... Ku-
zu sesi. 6/Halk dilin-
de havuca verilen ad. 7/ Eski Islam devletlerinde
yönetici ya da yönetici vekili... Radyum elemen-
tinin simgesi. 8/ Genellikle büyük yerleşim mer-
kezlerinin üzerinde toplanan kirli hava... Nâzmı
Hikmet'in soyadı. 9/ Soyundan gelinen kimse...
Çanakkale ilinde, ünlü bir antik kent.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Kovboy filmi. 2/ "Izler, nişanlar" anlamında
eski sözcük... Birinin buyruğu altında olan görev-
li. 3/Cçer dizelik bentler halinde yazılan Italyan
şiir türü. 4/Yankı... Italya'nın en uzun ırmağı. 5/
Güldürü türünde kısa oyun... Galyum elementi-
nin simgesi. 6/ Adlan sıfat yapan biryapım eki...
Güzel koku. 7/Önemli tarihsel olgu... Bir ilimiz.
8/ Denizli yöresinde, kına gecesinde gelin için
okunan maniye verilen ad... "Anonim OrtakJık"
anlamında kısaltma. 9/Bakan ve elçiden başlaya-
rak cumhurbaşkanlığına değin yükselen yabancı-
lara verilen onur unvanı.
12 OCAK 2003 HADı CâMAN TıYSTROSU NOA TURKUSEVERLER C N
•f - "UFUK KARAKOÇ
KONSERi"
i&ISVİÇRf HASTANfSİ
s Tesvikıye Cad. Karatıol Ka's:
Hez l e l : 0212 219 36 29
tSTANBUL 5. ASLİYE HLTOJK MAHKEMESİ'NDEN
DOĞU KARADENtZ AVCILAR DERNEĞİ BAŞKANISIFATI İLE DAVALISEBAHATTİN KÖMBE'YE DUYURUDUR
DosyaNo:2001 532
Davacı K.H. tarafından davah Sebahattin Kömbe, Doğu Karadeniz Avcılar Derneği Başkaıu aleyhine açılan dernek feshi da\'ası sebebiyle,
Da\acı K.H. adına Istanbul Cumhunyet Savcısı Nurten Altınok tarafmdan Doğu Karadeniz Avcılar Derneğı'nın Yönetun Kurulu Başkanı'nın davalı Sebahattin Kömbe olduğu,
demek tüzüğünün 15. maddesine göre iki yılda bir Ocak ayında yapılması gereken genel kurul toplantısının yapılmadığını belirterek, Doğu Karadeniz Avcılar Demeğı'nın feshine
karar venlmesını, 2908 sayılı Dernekler Kanunu'nun 50 2. maddesı uyarınca kamu adına talep etmış olmakla, davalı Sebahattin Kömbe'nin (Doğu Karadeniz Avcılar Demeğı Baş-
kanı) Şehit Asun Caddesı, 45 3 Beşiktaş-lstanbul adresine yapılan zabıta tahkıkatına rağmen teblıgata sanh adresi tespıt edılememesı nedeniyle dava dilekçesi ve duruşma gününün
kendisine gazete marifetiyle ilanen teblığine karar verilmış olup, adı geçenin 22.01/ 2003 günü saat 10.00 da mahkememızdekı duruşmada hazır bulunmadığı, kendisını bir vekille
temsil ettirmediği takdirde HUMK'nun 213-377. maddelen uyannca duruşmaya yokluğunda devam olunacağı. dava dılekçesınin özeti yerine kaim olmak ve ilan tarihınden itibaren
7 gün sonra tebligat yapılmış sayılacağı üzere ilanen teblığ olunur. Basın: 8087
7
AYDEV1. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 2001,1386 Karar No: 2002/1387
Davacı Maliye Hazınesı vekili tarafindan davalılar Mürü\
r
vet Başaran mirasçılan
aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan açık yargılaması sırasında veri-
len karar uyannca, Davalılardan Mehmet oğlu Mehmet, Mustafa oğlu Mehmet, Mus-
tafa kızı Hediye, Cengız oğlu Mustafa, Cengız oğlu Mehmet'in yapılan yargılamalar
sırasvnda dava dilekçesi ve dunışma günü ilanen tebliğine karar verilmiş olup, verilen
karann aynı şekilde 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 28 ve 29. maddesi gereğince
ilanen tebliğine, ilan tanhınden itıbaren 15 gün içerisinde ışbu karanmızın davalılar
tarafından temyiz etmekie, süresi içerisinde temyiz ermedıği takdirde karann kesinle-
şeceğinin HUMK. 3156 sayılı yasanın değişik 213. maddesı gereğince yenne kaim
olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 1378