04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 2003 ÇARŞAMBA 14 U.K. [email protected] Sabahattin Eyuboğlu ölümünün 30. yılmda sevenleri tarafmdan bir etkinlikte anıldı Bir aydmlanma kahramanı• Türkiye Yazarlar Sendikası tarafından Cumhuriyet Kitap Kulübü'nde düzenlenen anma toplantısında dostlan, Türk aydınlanmasının öncülerinden yazar, düşünür Sabahattin Eyuboğlu'nun değişik yönlerini ve onunla ilgili anılarını anlattılar. İstanbulHaberServisi-Sa- bahattin Eyuboğlu, ölümü- nün 30. yıldönümünde, Cum- huriyet Kitap Kulübü'nde (CKK), Tüıkiye Yazarlar Sen- dikası'nca (TYS) düzenle- nen sohbet toplantısıyla anıl- dı. Sohbet toplantısında ko- nuşan, gazetemiz imtiyaz sa- hibi Dhan Selçuk, Sabahat- tin Eyuboğlu'nu "Bir aydın- lanmakahramanı,birdüşün- ce adamı" diye niteledi. Selçuk, Sabahattin Eyu- boğlu'nun her zaman nerede olduğunu çok iyi bildiğini ifade ederek "Bir insanm ta- rihte hangi zamanda, hangi yerde, toplumda ve bilinçte olduğunu düşünebihnesiçok uzun yıDann sonunda elde edibnişbirbiMnçtir. Sabahat- tin Eyuboğlu, hapisanede VedatGünyoI'a Bız nerede- yiz' diyesorduğunda,gerçek- te neredeolduğunuçokiyibi- Byordu" diye konuştu. Eyuboğlu'nun aydınlanma- nın önderlerinden bıri oldu- ğu için cezaevine de atıldığı- na dikkat çeken tlhan Selçuk, onun Türkiye'nin özgün ta- rihi içinde özgün insanlardan biri olduğunu vurgulayarak "Köy Enstitüsü onun bilinci- nin bir yanı. O,halkçocukla- Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün Taksim Salonu'ndaki etldnüğin bitimindc konuşmacdar bir arada: Cengiz Bektaş, Cevat Çapan, tlhan Selçuk, Mehmet Başaran, Şükran Kurdakul ve toplanüya türküleriyle renk katan Hasan Mutlucan. (Fotoğraf: HİLAL KÖSE) ruu ahp onlara aydınlanma- nın eğitimini ve öğretimini vermeninöneminiçokiyi an- lamış bir insandT diye ko- nuştu. Eyuboğlu ile çok sa- yıda aydının cezaevlerine atıl- masmın ilkellik ve aşağılık bir davranış olduğunu söyleyen Selçuk, "Aydnüan- manın bir bedeli vardır. Bak- üğnuzzaman Ban ya.çokda- ha beterleri yaşannuş" dedi. Selçuk, ayrıca, Eyuboğ- lu'nun gençlere de anlatıl- ması gerektiğini vurguladı. Yazar YaşarKemal de Eyu- boğlu'nun çok yönlü, engın bir ınsan olduğunu dile getı- rerek onun, aynı zamanda Türkçeyi çok iyi bildiğini ve vebunuTürkçeyi Anadolu'da öğrenmiş olmasına borçlu olduğunu söyledi. Kemal, "Eğer Türkiye'de ciddi işler yapnuş ciddi insanlar varsa, Sabahattin Eyuboğlu'nun tez- gâhından geçmişlerdir. Onu tammasalar bik iyi okumuş- lardır" diye konuştu. Kişiliği ve yaşama bakışı Sabahattin Eyuboğlu'nun kardeşi Mustafa Eyuboğlu da ağabeyi ile çocukluk anı- lannı anlatarakkendi hayatın- da onun çok önemli bir yeri olduğunu vurguladı. Öğren- cılik yıllannda ağabeyınin kendisine okul seçme konu- sunda çok yardımcı olduğu- nu anlatan Eyuboğlu, "Ben pariak birögrenciolamanuş- üm. Ağabeyim bana'Seni se- veceğın bir okula göndere- ceğim' dedL Halkah Ziraat Okulu'nayazdırdı" diye ko- nuştu. Toplantıyı yöneten TYS Genel Başkanı Cengiz Bek- taş da toplantının açılış konuş- masında Eyuboğlu'nun kişi- liğini ve hayata bakış açısı- nı anlattı. Şair, yazar Şükran Kurda- kul Eyuboğlu'nun yazın yaşamına başladığı yıllan an- latarak Eyuboğlu'nun düşün dergılennde yazdığı makale- leriyle Türkiye'nin düşünce hayatına önemli katkılarda bulundugunu dile getirdi. Köy Enstitûlerine katlası Gazetemiz yazarlanndan Mehmet Başaran da Saba- hattin Eyuboğlu'nun dostlu- ğaverdiği önemi ve Köy Ens- titûlerine katkılannı anlattı. Şaır yazar CevatÇapan ise onun öğrencilerine, birlikte yaşama sanatını öğrettığine dikkat çekti. Anma toplantı- sma gazetemiz yönetim ku- rulu başkanı Alev Coşkun, TYS yönetim kurulu üyele- n Aydm Hatipoğlu, Gülsüm Cengiz, Egemen Berköz. halk müziği sanatçısı Hasan Mut- lucan, Kas Hastalıklan Der- neğı Başkanı Prof. Dr. Coş- kun Özdemir, Mazhar Alp- han, Ada Dostlan Derneği Başkanı Perihan Ergun ve çok sayıda Sabahattin Eyu- boğlu dostu katıldı. Amerikalı aktör John Savage 5. Uluslararası Sinema-Tarih Buluşması için îstanbul'daydı Şimdihoşgörülü olmanınzamanı ASU SELÇUK Amerikalı aktör John Savage, 5. Uluslara- rası Sinema-Tarih Buluşması'nm Uluslara- rası Uzun Metraj Yanşmasf nda jüri başkan- lığı yapmak için îstanbul'daydı. Türkiye'den ve Türklerden çok etkilendiğinı sık sık belır- ten Savage, bu tür tematik festivallerin sür- dürülmesini, çok sayıda sponsortaranndandes- teklenmesi gerektiğini vurguladı. Söyleşimiz- de kendisine filmlerinın listesini gösterdi- ğimde: "Devil'sKnight'daki(2002)Frankka- rakteriniinanın hiç anımsamıyorum. Belkide fümin adınıdeğiştirduer. Dahaçokşiddet,da- ha çok seks ohnah diyerek bazı sahneleri rü- miiyieatryorlar" diye açıklayıp Amerikan si- nemasının son yıllardaki tecimsel dunımunu irdeledi. "Örneğin 'Dark Angel' adh TV di- zisini neden James Cameron'm çektiği soru- labih'r, başka biri de çekebilirdi." 'Her zaman Istedlklerlm olmadı* John Savage (Youngs), 25 Ağustos 1949, Long Island, New York doğumlu. New York'ta- ki ünlü Amerikan Dramatik Sanatlar Akade- misi'nde oyunculuk öğrenimi gördü. Anne- sinin Hollandah, babasının Iskoç olduğunube- lirten Savage, çok kitap okuduğunu, öyküle- re bayıldığım vurgulayarak sonunda oyuncu olma kararmı nasıl verdiğini açıklıyor. 70'ler- de küçük rollerle sinemaya giren Savage, önemli çıkışını MichelCimino'nun "TheDe- erHunter"ındaki (Avcı/78) rolüyle yaptı. Bu filmi "Hair" (M. Forman/79), "Maria'nın ÂşıklarT (A. Konçatovski/84), "Salvador" (O. Stone/86) izledi. "Çok şanshydım. Yap- makistediğimfîhnler her zaman kolayhklagel- miyordu. Bu büyük yönermenlerle çahşmak benim için bir ayncaİıktL Evet dediğûn çalış- malarher zamanistedikkrim olmadı. Onlar- da da efimden gelenin en iyisini yapüm, işimi yapüm." Savage'ınkızkardeşi Robin,Boston'da yerel bir TV kanalı ve radyo istasyonunun sahibı, diğer kardeşi Gail ise oyuncu Robert Duvaü'ın eşiymiş. Kızı Jeniffer da babası gi- bi oyuncu olmayı seçmiş. 80Tenn sonuna doğru 70'lerde oynadığı gibi düzeyli filmler- de rol alamayan Savage, 90'larda ise "inceKır- mızı Hat", "Baba 3", "Message in a Bottfc" gibi dikkat çeken çahşmalarda yardımcı rol- lerdeydi. irkçılıfla karşı savaşım verdl 1988-94 yıllannı Güney Afrika'da Nelson Mandela grubu içinde ırkçılığa karşı etkin- zaman insanlar çıldınyorlar. Bu savaşlar bir tür şeker, aksiyon filmleri, uyuşturucu, seks gibi bir şey, sıradanlıktan zevk almaya başlayınca bu alışkanlıklar her şeyiniz olmaya başlıyor. Savaşta bunungibi... Irak savaşı neden gerekli, bilmiyorum. Sanınm bizim çok fazla silahımız var, çok çok fazla, neden bu kadar basit' liklerde çalışarak geçirdi: "Mandelaoradakar- şılaştığım insanlardansadecebiriydi,çoksay- gı duyduğum bir insan. Orada Arnerika'dan, Avrupa'dan pekçok değerli kişi vardı. Örne- ğin, Hıristiyan GeHşim Grubu'nun görüşüne her zamanhayrankalmışundır.Oradaki tüm insanlar eşitük için olağanüsrü bir çaba gös- tererek çabşülar." 95'te "The Crossing Gu- ard"da onu yöneten meslektaşı Sean Penn"in Irak'a gittiği günlerde Savage da Îstanbul'day- dı. Söyleşüniz doğal olarak Amerikan aydın- larınuı, Hollywood oyunculannın savaş kar- şıtı protestolarına yöneldi. Savage öncelikle dedesinden, babasından söz ederek girdi ko- nuşmasına: "Ailemintümerkeklerisavaştılar diyebilirim. Dedem, I. Dünya Savaşı'nda ül- kesi için sa\aşüğında çokgençti. 2. Dünya Sa- vaşı'nda da babam DenizKu« etterTndeydi Savaş bitti, gündelik yaşama dönüldü ama babam sa\aşm onda bıraküğı izkrdenbir tür- lü kurtulamadı, her gece gördüğü kâbuslar- la uyanryordu. Onlarayurt göre\i içingönde- riküniz dense desanınm kullaıuldılar. Sordu- ğumda biz oralara ülkemize hizmet amacıy- la gönderildik dediler fakat savaşta olup bv- tenleri de bence anlamadılar. Döndüklerinde yalnız acı çektiler. n Sava; Karşıtlarını destekllyor ABD'nin Irak'la savaşına gelince, Sava- ge'ın yorumları çok ilginçti, deneyimli oyun- cunun bu konudaki düşünceleri şöyle: "Pro- testo ederek, karşı çıkarak dünyanın bu nok- tasmdaki insanlan bir anlamda desteküyo- ruz. Insanlann bombalanmasma elbettekar- şıçüayoruz. Her savaşınzorluğu baskıdan ge- çiyor. Tıpkı Yugoslavya'daki gibi, bir hiç uğ- nına binlerce insan öldü. Sırbistan'da kadın- larveçocuklaralanlardaBderierinekarşı ara- sızprotestoda bulundular, liderkr etkiknme- di Zamanzamaninsanlarçıldınyorlar.Bu sa- vaşlar bir tür şeker, aksiyon fHmleri, uyuştu- rucu, seks gibi bir şey, sıradanlıktan zevk al- maya başlayınca bu alışkanlıklar her şeyiniz olmaya başlıyor. Savaşta bunun gibi. Bazıla- nnın savaştan elbette çıkarlan olacak. Güç, kazanç edinecekler, bu durum nerdeyse her hderle hep aynı sonuçlara varmıştır. tnsanla- n öldürme,yolunuzdan silme, korkurma, sin- dirme teorisi zamanı geür, işte bu silah size de döner. Irak savaşı neden gerekü, bilmiyorum. Sanınm bizim çok fazla silahımız var,çokçok fazla, neden bu kadar basit Ya sUahı olma- yanlar ne yapıyorlar, Mandela, Güney Afri- ka halkı. çocuklan.. yıUardır banş içinde, re- jimdeki ötekileıie birlikte değişmeyi, birbu-- lerini anlamayı sürdürüyorlar. Şimdi ise de- ğişim en zor yerde, kaos gibL Avrupa'nın as- keri desteği, Müslüman ülkelerin onayı ol- maksızm böyie bir savaşı başlatmak zor ben- ce. Ama işin içinde dünyanın en büyük gücü - güçderkenolumsuzbb"güçtensözediyorum- Amerika tarafından dışlanmaktavar. Budış- lanma korkusu da şiddeti doğurur. Şiddetk oluşabilecek bir tepkime bile bir nedendir. Örneğin banş yanhsı gösterilerde bile çoğun- lukşiddetemaruzkahnır. Dilerimkiakdla,iş- birfigiilebukaosen kısazamandacözülür.ŞJm- di sabırh, hoşgörülü olmanın tam zamam. Çok güçlü bir ülkeyiz ama haberleşme soru- nu da yaşıyoruz, kendi insaıüanmca öklürü- yoruz, bu gerçekten saçma bir şey. Şu anda çölde özel operasyon rimi var, ola- ğanüstüiyieğitflmiş, modern donannnhasker- ler orada, aynca sanınm çok özel casuslar da var, oradalar ama açıkça bilmiyorum. l ma- nm o kişiler de orada diplomatik olarak bu- lunuyorlardır. Orada bulunmalanndan dola- yi da sonunda bir savaş çıkmaz...** DEFNE GÖLGESt TURGAY FtŞEKÇİ Barış Düşüncesi Zeynep Oral'ın Irak ızlenimlerini okudunuz mu? Savaş, barış, bomba, uçak, üs, asker, petrol vb. dışında ortada insani bir sorun olduğu ilk kez bu denli etkileyıci bir bıçimde yazıldı. Evet, savaş, o ünlü sözdeki gibi, siyasetin bir başka biçimde sürdürülmesidir. Ama siyasetin bu denli ınsan karşıtı olması gerekli midir? Çıkariar söz konusu olduğunda bu denli körleşebilir mi si- yaset? Göz konulan topraklar, günümüzden on bin yıl geriye dek tarihlenen, Dıcle ve Fırat'ın bereketli kollannın arasında gelişmiş, yeryüzünün ilk büyük uygartıklannın kurulduğu yerler. Insanlığın avcılık ve toplayıcılıkla yaşadığı dönemden yerieşik düzene geçip, tanm ve hayvancılıkyapmaya başladığı, Sü- merler döneminde tarihin en büyük buluşlarından yazının ortaya çıktığı topraklar. Buralarda peşpeşe kurulan Sümer, Akad, Babil, Asur uygartıkları, ticaretten edebiyata, dinlerden hukuka ve astronomiye dek günümüz kültür ve uygarlığının temellerinin ortaya çıktığı ileri geliş- melen sagiamış toplumlar. llkçağın ünlü yapıtlarından ölümsüzlüğü arayan bir kralın serüvenlerini anlatan Gılgamış destanı da bu toprakların ürünü. Bugünkü Irak halkı, bu uygarlıklan yaratan insan- lann torunlan. Işleri, aşlan ellerinden alınmış, sabah okula giden çocuğun, dünyada başka hiçbir ço- cuğun aklına gelmeyecek, "bugün okulum bom- balanır mı?" düşüncesıyle yola çıktığı umarsız in- sanlar topluluğu. Bir halkı böylesi koşullarda yaşamaya zorunlu kıl- mak da günümüz uygarlığının utançlanndan biri. Barış nedir aslında? Savaşın olmaması mı? Insan aklı, bir yanda insanlığın düşlerin bile öte- sinde mutluluk koşullarında yaşayabileceğı ola- naklan yarartı, öte yanda insanlığı ve yerküreyi bir anda yok edebilecek silahları ve teknolojiyi. Ne şaşılası bir çelişkı değil mi? Pekı bu çelişki nasıl aşılacak? Çelişkiyı yaratan koşulların aşılmasıyla. Nedir bu çelişkiyi yaratan koşullar? Insanlığın bugün düşünce ve kültürüne egemen olan ekonomik ilişkıler. Paranın ve kazancın en önemli güç olması. Ekonomik çıkariar söz konusu olduğunda egemen güçlerin gözlerinin başka bir şey görmemesi. Bu egemen ekonomik anlayış değişmedikçe, çı- karı değil, insan mutluluğunu temel amacı sayan yeni bir dünya düzeni kurulmadıkça banşa ulaşa- bilmek de olanaklı görünmüyor. Bugün Iraktoprak- lannaodaklanan çıkar savaşı, masum bir halkı hiç- bir önemleri yokmuşçasına ölüme sürüklüyor. Ya- rın çıkariar başka bir noktaya yönelebilir ve başka insanlar benzer yıkımlara uğrayabilir. Hem sonra banş yalnızca savaşın olmaması mı- dır? Yüzyıllardır süren çıkara dayalı insan ve toplum ilişkileri öylesine yeıieşmiş ki insanlık kültürüne, bunlar tümüyle ortadan kalkmadıkça, insan bılin- cinden izleri silinmedikçe gerçek bir banştan da söz edilemez. Çocukların, kadınların dövüldüğu, ınsanın içın- deki şiddet duygularını ortaya döken trafik kaza- larının olduğu, sokakta ıtiş kakışın sürduğu, küfrün bir dil güzelliği değil de şiddet unsuru olarak kul- lanıldığı vb. günlük ayrıntılardan başlayıp sılahla- nn, orduların, hatta sınırlann olduğu bir dünyada gerçek bir banştan söz edilebilir mi? Ama insanlık gerçek banşın ne olduğunu yine de biliyor. Ozanlar onu herkesten önce söylemiş çün- kü: Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba elinde yemiş dolu bir sepet; ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak bir testi gibi ter damlalarıyla alnında barış budur işte. Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman ağaçlar dikildığinde top mermilerinin açtığı çukuriara, yangının eritip tükettıği yüreklerde ilk tomurcuklan belirdiği zaman umudun, ölüler rahatça uyuyabıldiklerinde, kaygı duymadan artık, boşa akmadığını bilerek kan/annın, banş budur işte. (Yannis Ritsos, Çev: Ataol Behramoğlu) K Ü L T Ü R » Ç Î Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle