13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8EYLUL 2002 PAZAR S HABERLERİN DEVAMI G U N C E L CÜIVEYT ARCAYfREK H Baştarafı 1. Sayfada Basın (medya) 4 No'lu DGM'nin karanndan uzun jzadıyasöz ediyor. Nedense haberlerde yorumlarda wyasal tarihımizin belleğine altı çizilerek yazılması fereken, Recep Bey'i terterniz kimliğine kavuşturan .arara imza atanlaria karşı çıkanın isimlerini vermiyor. $u eksıği tamamlayalım: Recep Bey'in başvurusuna "olumlu görüş bildi- rsn' mahkeme savcısı Ender Karasu, Recep Bey lehine karar veren Mahkeme Başkanı îükrü Bozer ıle üye Hakkı Yalçınkaya, Recep Bey'ın sabıkasının adli sıcilden silinmesine terşı pkan üye Mehmet Inan. jşte, son aşamada "unutulmayacaklarlistesi"ne gi- rwı dört isim. ABD'nın 3. Cumhurbaşkanı Thomas Jefferson di- yor ki: 'Niçın bu kadar çokyasa var? Çünkü gerçekyasa- Cıyok.' • • • DGM karanndan sonra yeni bir yalakalık dönemi acılıyor hattaaçıldı. Recep Bey'i daha önceki günden milletvekili yap- makla yetinmeyerek başbakanlık koltuğuna oturtan- lann (hangi meslekten olursa olsun) önümüzdeki gün- leıde AKP merkezinı, Recep Bey'ın ofisini daha sık zi>aret etmeye, saygılannı sunmaya başladıklannı işı- tirsenız şaşırmayınız. I3GM karanndan sonra kimi insanlanmız neden de- ğişmesın? jlkemizde yalaka/ık da insan haklan arasında. Kanıt mı anyorsunuz? Adli yılın açılışı nedeniyle Yagıtay Başkanı'nın kokteylindeki Recep Bey'le çev- resine üşüşenleri sergileyenTV manzaralarını -olanak buursanız- bir kez daha ızleyin. • • • Recep Bey değişti ha! Ya iki gün önceki türbanlı sözleri ne anlama geliyor? Bugun genç kızlanmızın örttüğü başörtüsünü -bi- le- türban kabul etmiyor. Bu, "bonenin adeta değişik bırşekli" imiş. Ya başörtüsü? Şimdilık Kuran'ın em- ridir demiyor, "Inancımızın emridir" diyor. "Değışim"\ kaypak söylemlerie idare ediyor, kım't- lerine pekâlâ yutturuyor. Idarei maslahatçılık AKP Ge- nel Başkanı'na özgü. • • • Oeniz Baykal dışında Kemal Derviş e "sen" di- yebilen, "senli benlı" sorularta söyleşebilen Hasan Cemal dostumuzun ikı gündür Milliyet'te tam sayfa yazdıklanna göre.. .. Ekonomik krizlerin (acaba Ecevrt mi desek) ya- rattığı siyasal mucize, söylendiğine göre yannların vazgeçilmez devlet adamı Derviş, daha bugünden dayatıyor: Ey seçmen; Derviş diyor ki, birinci koşul tek parti iktıdarı. Bu koşulu gerçekleştirmek için aklını ve de oyunu kullan. Yöksa? Yoksası moksası yok! Ne diyor Derviş: "CHP san- dıktan tek başına çıkmaz, ekonomi sorumluluğum al- tına venlmezse, her şey daha kötüye gidecek." Hasan Cemal ustüne gıdiyor Derviş'in: "Baykal'ın ve 'senın' açıklamalanndan çıkan bir iddia var; eko- nomiyi CHP kurtanr, Derviş kurtanr! CHP sandıktan tek başına çıkmaz, ekonomi de Derviş'e verilmezse, ekonomi daha kötüye gıder. ûyle mi?" Derviş'ten taşgibi yanıt: "Evet, öyle". Kısacası ben- den sonra tufan! Velakin anketler Derviş'i doğrulamıyor. CHR Der- viş fırsatıyla ancak ve ancak yüzde 14'lerde! CHP çıtayı daha ne kadar yükseltebilir? Yüzde 5 mi,.? mi, 10 mu? Zor! Ustelik başbakan adayı Recep Bey, "başansız" di- yenitelediği Kemal Derviş'e "ekonomiyi teslim etme- yeceklerinı" açıkladı. Recep Bey'in "değişmeyen"tek yönü Kasımpaşalı karakten. Karakteri gereği birsöy- lediğini bir daha değiştirmiyor. Işte bu noktada insanın içine bir kuşku düşüyor. Derviş, Recep Bey'i duymamış gibi; ne kı 3 Ka- sım'dan sonra (CHP'nin tek başına ıktıdara geleme- yeceğini hesaplayarak) şimdiden görevden kaçma- nm kapısını mı açıyor? Derviş bu! Yarınlara bugünden kurduğu oyunları bılemeyiz kı... 360 bin metrekarelik alanın her köşesinde bir başka güzellik vardı GUNDEM Bu yıl fuar bir başkaydıÜMİT ZİLELİ Sahne arkasındaki küçük odada, elimi uzatsam futabile- ceğim kadar yakınımda duran. daha önce hiç karşılaşmadığım, hiç dinlemediğim, o güne dek yollanmızın hiç kesişmediği ama çok iyi tanıdığım o adama baktım... Oydu işte; kaybedenlerin, ezilenlerin, paramparça hayat- larm ve teslim oluşun ve isyan- lann ve zapt edilemeyen kala- balıklann sahnedeki temsilcisi, kendi deyişiyle "damardan şarkıların" yorumcusu "Müs- lüm Baba"... Müslüm Gfir- ses... Ama o, şarkılanyla çıldıran kalabalıklara inat sessiz, konser alanlannı harabeye çeviren hayranlanna inat, olabildiğince dingin, öfkeden uzak ve seve- cendi... - Ve o kadın... Müthiş bir tevazu ile erkeği- nin arkasmda dimdik duran, en ince detayına varana dek ilgile- nen. daha önce yüzlerce benze- rini izlediği konseri sahne geri- sindeki küçücük monitörden el- leri titreyerek, gözleri yaşararak izleyen o kadın... Şöhret basa- maklannın en tepesinden yıllar içinde en dibe savruian, bir za- manlann büyük film yıldızı Muhterem \ur... Geneîlikle olduğu üzere; Müslüm Baba konserlerinin na- sıl yanm kaldığını da o akşam bizzat yaşayarak gördüm!.. Yal- nızca kırk dakika sürebilen konser sırasında havuz ve çev- resinin nasıl tarumar edildiğini izledim, jiletlerin göğüslerde, kollarda, damarlarda nasıl ge- zindiğini de!.. Bu işlerde tecrü- beli bir güvenlik görevlisinin dediği gibi; - Tipik bir Müslüm Baba konserivdi!.. Fuarda on binler Müslüm Giirsesin konserini coşkuyla Lzledi. Ama olsun; o akşam iki kı- nk hayatın, iki kayıp insanın el ele yaşamın üzerine nasıl yürii- düklerini, nasıl tek yürek haline gelebildikJerini görme şansını yakaladım... - Az şey mi?!.. îzmir bu yıl yine çok güzel- di... Fuann tadı bir başkaydı... 360 bin metrekarelik fuar alanı- nın her köşesinde bir başka et- kinlik. bir başka güzellik vardı. Rengârenk ürün standlan, Dans gösterileri, dünyanın dört bir yanından sihir ustalannın katıl- dığı "îllüzyon Festivali", yoga semınerleri, rüya analizleri, mekânla insanın ruhsal uyumu- nu konu edinen Feng Shui öğre- rileri, sergiler, canlı televizyon şovlan, daha neler neler... tzmir Anakent Belediye Başkanı Ahmet Piriştina, bir- kaç ay önce TRT 2'de yaptığı- mız "Pazar Söyleşileri" sıra- sında Izmir Fuan'nda bundan böyle eğlence ve kültür-sanat etkınliklerinin "katılımcr bir anlayışla ve iç içe yaşanacağını söylemişti. Bu başanlmış... Pi- riştina, ftıan tamamen hanımla- nn ellerine bırakmış, çok da iyi yapmış!.. Halk konserlerinin organi- zasyonunu sevgili Nebil Öz- gentürk üstlenmiş... Ve ortaya 16 "sihirli gece" çıkıvermiş!.. Tabii avlarca süren ölümüne tempolu bir çalışma sonrası... Ve bu konserler, Muazzez Abacı'dan Leman Sam'a. Emel Sayın'dan Mogollar a. Erol Evgin'den Ali Kocate- pe'ye. Erkin Koray'a, Moğol- lar'a bu ülkenin sanatçılannın katıldığı şenlikJere dönüşmüş... Hele o anlatıla anlatıla bitirile- meyen, Âşık Mahzuni, Zeki Müren ve Banş Manço'ya saygı gecelerinin sıcaklığı... Nasıl yaşandığını nasıl an- latsam acaba?.. Ben yalnızca iki geceye tanıklık edebildim. Müslüm Gürses ve Timur Sel- çuk konserlerini izledim. Kon- serler dev bir perdede sözlerini Nebil'in yazdığı, Ali ve Aysun Kocatepe'nın söylediği "Bir Fuar Masalı" şarkısı eşliğinde 70 yılın fuar görüntüleriyle açı- lıyor... Ardından o müthiş ener- jisiyle Erkan Yolaç çıkıyor sahneye ve kendisinin de içinde yer aldığı eski fuarlardan bir demet anı sunuyor seyirciye... Sonra o gecenin sanatçısı sahne alıyor, ama önce dev perdede, belgeseliyle!.. "Bir Yudum Hayat Gece- leri" önce o sanatçuun yaşa- mından ve şarkılanndan kesit- ler sunuyor, geçmişten bugü- ne... Uzun ytllann anılanndan süzülüp bugüne ulaştığınız an- da karşınızda gördüğünüz sa- natçıyı çok ama çok yakmdan tanıyormuş hissine kapılıyorsu- nuz... - Işte ben Timur Selçuk'ta tam da öyle oldumL Taa, delikanlılık yülanma kadar uzandım... "Bugûn, Va- rın ve Daima" ile ilk aşklanma döndüm... "Aynlanlann Şar- kısı" ile ilk aşk acılanma ağla- dım... "tspanyol Meyhane- si"nde yıkılırcasına sarhoş, "\ereye Payidar"da alabıldi- ğine hüzünlü, "Karantina'b Despina"da ölümüne öfkeliy- dim... - Ve "1 Mayıs" ile umutlan- mı tazeledim!.. Bu izlenimleri bir müjdeyle bitirelim; Eğer bu yıl Izmir Fu- an'nı kaçırdıysanız, gelecek yıl mutlaka yolunuz oradan geçsin!.. Fuar Genel Müdürü Dilara Ersözlü'nün yalancısı- yım; o devasa alandakı tüm bi- nalar yıkılıyor, sanayi standlan hemen o alanın yanındaki 30 bin metrekarelik bir başka yere kaydınlıp arada bağlantı kuru- luyor ve 360 bin metrekarelik şimdiki gezi sahası tamamen yeşil alan haline getiriliyor... Üstünde birbirinden farklı kü- çük kafeler olması kaydıyla ta- bii!.. Düşünebiliyor musunuz, 360 bin metrekare yeşilin üze- rinde rüya gibi bir fuar... Dın- ledikçe İcıskandım. "Ah, ahh" diye iç geçirdim; - Ahhh İs- tanbulü! TiirkiyeMe 10 milyon okıımaz-yazınaz var FtGENATALAY Bugün, tüm dünyada "Okuma Yazma Günü" olarak kutlanıyor. Türki- ye'de okuryazarhk oranı >üzde 85,1. Kadın okur- yazarlığı oranı ise yüzde 72. Okuma yazma bilme- menin, bagımlılık, özgü- ven eksikliği ve utanma duygusu gibi olumsuz et- kileri bulunuyor. Okumaz-yazmazlar, en temel haklan olan eği- tim hakkından yoksun kalıyor, gündelik ve top- lumsal yaşamda zorluk- lar çekiyor, özgür ve ba- ğımsız birey ve yurttaş obnalan mümkün olamı- yor. "'cahil" sıfatıyla damgalanarak toplumsal yaşamdan dışlanıyorlar. Bu durumda olan kadın- lar, kendileri açısından olduğu kadar yetiştirdik- leri çocuklar açısından da aynı olumsuzluklarla karşı karşıya kalıyorlar. Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV), bu sorun- lara çözüm bulabilmek amacıyla yıllardır yetiş- kin okumaz-yazmazlara yönelik olarak Işlevsel Yetişkin Okuryazarlığı Programı (IYOP) uygu- luyor. 2002 Haziran sonu itibanyla yüzde 98'ı ka- dın olan 30 bin kişi bu programı tamamlayarak olcuryazarlık belgesi aldı. Bu programlar. okuma yazma becerileri yanı sı- ra kent yaşamında karşı- laşılan ve okuma yazma becerisinin kullanımını gerektiren, elektrik fatu- rası okuma, alışveriş lis- tesi yapma, oy kullanma, baş\-uru formu doldurma gibi günlük yaşamın ge- rektirdiği pek çok ışi de içeriyor. Teşekkür 30 Ağustos 2002 tarihinde kaybettiğimiz değerli varlığımız Prof. Dr. Hüsnü A. Göksel'in hastalığı sırasında olağanüstü bir özveriyle onu bize kazandırmaya çalışan, hiçbir konuda yardımlarını esirgemeyen ve son günlerinde acımızı hafifletmek için ellerinden geleni yapan, başta yıllarca birlikte çalıştığı, çok sevdiği dostu ve değer verdiği meslektaşı Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal olmak üzere, Prof. Dr. Nevzat Bilgin, Prof. Dr. Rengin Erdal, Prof. Dr. Gülnaz Arslan, Prof. Dr. Lale Atahan, Prof. Dr. Meral Beksaç, Prof. Dr. Sedat Boyacıoğlu, Prof. Dr. Zeynep Kayhan, Prof. Dr. Haldun Müderrisoğlu, Prof. Dr. Hakan Özkardeş, Doç. Dr. Fatih Boyvat, Doç. Dr. Aslı Dönmez, Doç. Dr. Füsun Öner Eyüpoğlu, Doç. Dr. Hamdi Karakayalı, Doç. Dr. Mehmet Emin Korkmaz, Doç. Dr. Gökhan Moray, Doç. Dr. Siren Sezer, Yrd. Doç. Dr. Müşerref Şule Akçay, Yrd. Doç. Dr. Arash Pırastehfar, Yrd. Doç. Dr. Adnan Torgay, Uzm. Dr. Selim Candan, Uzm. Dr. Turan Çolak, Uzm. Dr. Mahmut Can Yağmurdur, Uzm. Dr. PınarZeyne- loğlu, Dr. Oya Altaş, Dr. Cem Aydoğan, Dr. Ibrahim Ayvaz, Dr. Çiğdem Erkaya. Dr. Sarp Kaya Görür, Dr. Özgür Karacan, Dr. Aylirt Özsancak, Dr. Şerife Savaş, Dr. Şinasi Sevmiş, Dr. Emin Türk, Dr. Alper Yazıcı ve Dr. Insu Yılmaz'a ve Başkent Hastanesi C-7 Transplantasyon Koordinatör Hemşiresi Hatice Akkoç, transplantasyon ve yoğun bak/m hemşireleri Buket Aybas, Sibel Demiray, Yeliz Dökmeci, Nihan Eren, Firdevs Ersöz, Han- ife Ipek, Özgül Karakulak, Banu Küçük, Sibel özel, Yasemin Sertdemir, Songül Sıvaz. llknurŞengel ve Pınar Yıldınm'a, diyaliz hemşireleri Zeynep Akın, Özlem Arabacı, Songül Arslan, Arzu Göktepe. Meltem Güller, Işılay Inanoğlu, Esra Öksüz, Yasemin Torun ve Ayşenur Vatandaş'a, diyaliz teknisyenleri Hüseyin Ayan, Ercan Aslan, Müjdat Demiral, Abdullah Kaygısız, Eyüp Koç ve Deniz Tufan'a, radyoloji teknisyen- leri Hayrettin Demir, Faruk Güner, Atıf Kılıç, Şevket Sırmacı, Şafak Tanyeri, Erkan Taymaz, Abdullah Ünvermez ve Volkan Yalçın'a, diyetisyenler Pınar Gülşener, Bilge Günaydın, Ümit Kızay, Yeter Köseömür, Irem Olcay, Neşe Oskay, Perim Türker ve Özlem Yalçın'a, fizyoterapistler Bilal Akşit, Şerife Albayrak veAynurEvşen'e, sekreterSabahatBaşaran'a, evekonomistleri Ibrahim Demirağ, Hasan Hüseyin Keser, Hülya Açıkgöz, Ebru Ertuna ve Sesil Savaş'a, yemekhane personeli Fatma Gül Aytemız, Hasan Bozkurt, Izzet Karagöz ve Olcay Tosun'a, yardımcı personeller Eylem Akkurt, Ertan Bilir, Metin Öztürk ve Hüseyin Yıldız'a ve Hacettepe Hastanesi radyoterapi teknisyenlerine ve hastalığının ilk dönemlerinden itibaren kendisini yalnız bırakmayan dost ve meslektaşlanna ve özellik- le her türlü gereksiniminde büyük bir şefkat ve sabırla evladı gibi yardımına koşan Tülay Özbulut'a ve cenaze törenine katılan, hayır kurumlarına bağış yapan, telgraf, telefon ve e-postayla mesaj gönder- erek acımıza ortak olan, Ankara, istanbul ve defnedikjiği Silivri'de bizi yalntz bırakmayan akraba, dost ve yakınlarımıza en içten minnet ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. Ailesi Büyükelçi atamalan yapıldı OZGENACAR ANKARA - Dışişleri Bakanlıgrnda uzun süredir beklenen yeni büyükelçi atamalan, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel arasında yapılan görüşmeyle dün son biçimini aldı. Ismail Cem'in görevinden aynlma- dan önce hazırladığı, ancak Çankaya Köşkü'ne sunamadan istifası ile erte- lenen büyükelçi atamalanyla ilgili Iis- tede yeni bakanın bazı degişiklikler yaptığı gözlendi. Cumhurbaşkanı Se- zer, bürokratlar arasında atamalann seçim sonrasına bırakılması karannı büyükelçiler için uygulamadı. Cumhurbaşkanı Ozel Kalem Müdü- rü Tacan İldem ilk kez büyükelçi olurken Lahey"e. Başbakan Bülent Ecevit'in iki dönem dış siyasa danış- manlığını yapan Erdal Tümer Lük- semburg'a atandı. Lahey'den Aydan Karahan, Ender Arafın yerine Bu- dapeşte'ye atanırken Lüksemburg'dan Yalçın Oral ise merkeze dönüyor. Önemli merkezlerden Londra Bü- yükelçisi Korkmaz Haktanır kendi isteği ile Kahire'ye, yerine Müsteşar Yardımcısı Akın Alptuna; Yaman Başkut'un boşaltacağı Jokyo'ya ka- dın büyükelçi Solmaz Ünaydın; AB Genel Sekreteri Volkan Vural. L'ğur Akıncı'nın merkeze dönüşü ile Mad- rid'e; Müsteşar Yardımcısı Aydemir Erman, Erhan Yiğitbaş'ın yerine Ot- tavva'ya atandılar. Aynca, Cenk Duatepe Hatay Sa- vaşçı'nın yerine Prag'a, Nad Akın- cı'nın yerine Akın Algan Fas'a, Gü- naltay Şibay'ın yerine Berki Dibek Dublin'e, Kaya fnal'ın yerine Yahya Akkurt Vietnama. Ahmet Acet'in yerine Hasan Servet Öktem Belg- rad'a, Ahmet Erozan'ın yerine Sina Baydur Saraybosna'ya. Osman Pak- süt, Mehmet Akat'ın yenne Bağ- dat'a, Duray Polat'ın yerine AJi Ya- kıtal Hartum'a, Varol Ozçelik ise Na- irobi'ye atandılar. Bu arada Bakanlık Sözcüsü Hüseyin Diriözün ataması ise ertelendi. Hafta başuıda yeni bü>oi- kelçiler için ilgili ülkelerden olur is- teneceği bildiriliyor. Alevi-Bektaşi edebiyatı sempozyumu ANKARA (AA) - Devlet Bakanı Yılmaz Karakoyunlu. Alevi- Bektaşi edebiyatmda aruz kalıplannın örneklenne rastlandığım belirterek "Bir iddia ifade etınek istiyorunı. Alevi-Bektaşi edebiyatınm içerisinde aruz kalıplannın en kısa fornılarını, en mükemmel Örneklerini. Divan edebiyatınm başka hiçbir şiir türünde bulmanız mümkün değildir" dedı. Hüseyin Gazi Vakfi ile Hüseyin Gazi Derneği tarafından Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi Konferans Salonu'nda düzenlenen "Alevi-Bektaşi Edebiyatı Sempoz>umu"nun açıhşında konuşan Karako\oınlu, Divan edebiyatı ile Alevı-Bektaşı edebiyatınm ilk örneklennın görülmeye başladığı yıllardan itibaren karşılaştmnasını yaptı. Alevi-Bektaşi edebiyatı örneklerinin estetik değerler, konu içerikleri, anlatım bakımından zengin olduğunu \r e hallon anlayabileceğı dilde ortaya konulduğunu anlatan Karakoyunlu, bu edebiyat türünde insan sevgisinin egemen olduğunu söyledi. Bu edebiyat türünde verilen ömekJerin toplumun ekonomik def erlerinden, kahır, acı ve sıkıntılardan etkilendiğini \oirgulayan Karakoyunlu, tanhsel değerlerin mutlak surette muhafaza edildiğini, sosyolojik gerçeklerin ise nazıkane bir üslupla ele alındığını kaydetti. Konuşmasının ardından Devlet Bakanı Karakoyunlu'ya Hüseyin Gazi Vakfı ile Hüseyin Gazi Derneği tarafından bir şilt ile kunıluşlann bilim kuruluna katılım belgesi sunuldu. • Baştarafı 1. Sayfada rını görmek bıle olası. Milletvekili aday listelerinin 11 Eylül günü kesin- leşecek olması CHP'nin Hatay mitingini deyim ye- rindeyse aday adayları mitingi haline çevirmiş. Baykal ı karşılayanlar arasında örgüt temsilcileri- nin yanı sıra aday adayı temsilcileri var. Kimi aday adayları mütevazı davranmış. bir kişinin taşıyaca- ğı büyükçe bir pankartın sağında Atatürk'ün res- mi. solunda Baykal'ın, ortasında aday adayının renkli bir portresi. Baykal, otobüste gazetecilerle sohbet ederken yanına Kemal Derviş'i de almış. Baykal'ın verdiği mesajların satırbaşları şunlar: - Hedefimiz tek başına iktidar. - Bu seçimde, birinci olduğumuz 1989 yerel se- çimlerinin havasını görüyorum. - Ismail Cem'den Bülent Ecevit'e kadar daha önce yaptığım birliktelik çağrısını sürdürüyorum. - Türkiye'de artık rejım sorunu olmaz. - Bu seçim sosyolojik olarak ikı turlu olacak. Baykal'dan sosyolojik iki turu biraz açmasını is- tedik. Değerlendirmesi şöyle: "Seçmen sandığa gittiğinde ülkeyi tek partinin yönetmesı için ne yapması gerektiğini düşünecek. Işte o aşamada belli partilerde topartanma olacak. Siyasetin en dağınık olduğu an belki de toparfan- maya en yakın olduğu an." Baykal'a sunulan Hatay raporu Antakya'da Uğur Mumcu Meydanfnda gençler- le sohbet ediyoruz. Adları Abdullah, Simon, Atil- ia, George, Mutiu. Müslüman, Hıristiyan Antakya'nın kendi dokusu içinde gençler banş içinde arkadaşça yaşadıkları- nı söylüyorlar. Ancak sıkıntıları ortak: İyi bir eğitim almak, geleceğe güvenle bakmak, özgürce siyaset yapmak. Içlerinden bıri atılıyor: "Hersıyasetçi umudun gençlerde olduğunu söy- lüyor. Ancak gençler seçimden seçime hatırlanı- yor." CHP'nin Antakya mitingi öncesi genel merkez yönetimi iki günlük bir alan çalışması yapmış. So- nucunu da 6 sayfalık bir raporla Deniz Baykal'a ilet- miş. Raporda rakip olarak adı geçen tek kişi Re- cep Tayyip Erdoğan. Parti ıçinden adı geçen tek kişi ise Kemal Der- viş. Derviş'in CHP içindeki artıları eks/leri bu rapor- da da dikkatı çekiyor. 4. sayfada Derviş'in seçmen bazında bir güven unsuru olarak algılandığı özen- le vurgulanıyor. 5. sayfada ise Hataylıların pamu- ğun tükenmesinden, tütünün kurumasından ya- kındığı vurgulandıktan sonra, şöyle deniyor: "Serbest piyasa ekonomisine geçiş yaklaşımı ile devlet desteğinin çekilmesi ve IMF politikaları du- rumu daha da kötüleştirmektedir. Bu konudakıpo- litıkalan bitirdiği düşünülen ve yürütücüsü olarak al- gılanan Kemal Derviş 'in CHP bünyesinde olması- na dıkkat edilmesi bahsi geçen algılamanın gide- nlmesi gerekmektedir." Hatay; Alevi, Sünnı, Kürt, Türk, Arap, Hıristiyan, Musevi, Süryani nüfusun iç içe yaşadığı bir ilimiz. Bu kesimlerin kendi içinde oluşturduğu mozaik si- yasete aynı ölçüde yansımıyor. Yakın geçmişte so- fun da kendi içindeki ilişkilerinden çok çelişkileri öne çıkıyordu. Bu kez hava biraz daha değişmiş görünüyor. CHP'den belediye başkanı seçilen Iris Şentürk'ün yeniden partıye döneceği yönünde beklentiler var. Sol içinde kişilere dayalı öteki bö- lünmelerin de CHP'nin, genel merkezin sağlıklı bir açılım sağlaması halinde ikincil kalacağı görüşü hâkim. Miting alanında konuştuğumuz çeşitli illerden gelen partililerin heyecanı, hırsı tabanda bir rüzgâr estiğini gösteriyor. Şimdi sırada bu rüzgârı enerji- ye çevirebilmek var... Bunu da önümüzdeki 1-1.5 aylık süreç gösterecek. an [email protected] AL GÖZÜIVI SETREYLE IŞIL ÖZGENTÜRK Babam Öldü M BaştarafıArka Sayfada bayrağının hemen gön- dere asılmasını istiyor. Bayrağı asıyorlar. Ve Is- tiklal Marşı söyleniyor. Alican'ın dedesi her seferinde tam burada, Istiklal Marşı söylenir- ken ağlardı. Bu, torun- lar için her seferinde ona sıkı bir sanlma fir- satıydı. Işte hemen tek tek sanlıp dedenin artık kelleşen kafasını sev- giyle öpüyorlar. O Istik- lal Marşı'nı okumaya devam ediyor. Beni en çok seven bi- ri yok artık, babam öl- dü. Artık kimse arka ayakları titreyerek ölen yavru bir köpeği benim- le birlikte evimizin bah- çesine gömmeyecek, o- nun için ağıtçıya para verıp en güzel ağıtları okutmayacak. Artık kimse 40 derece kıza- mık ateşiyle yatan bir kız çocuğu için karlann yolu kestiği vadilerde, çılgınca araba sürüp, kurtları peşine takma- yacak. Artık doktorlar, "bakalım bizim anar- şist hasta bugün neler yapacak?" diye onun oda kapısını çalmaya- caklar. En büyük oyu- nunu oynadı. Kalktı, en güzel be- yaz takımlarını giydi, mendil cebine annemin her zaman ütüleyip ko- laladığı mendillerinden birini yerleştirdi, saçla- nm arkaya doğru sıkıca taradı ve hanımının ya- nına gitmek için yola çıktı. Bize hoşça kahn derken, hiç üzgün de- ğildi. Çünkü onu bekle- yen annemdi ve anne- min her zaman anlata- cak pek çok hikâyesi vardı, babamın en çok istediği onlan yeniden duymak ve güzel hanı- mını belinden kavradığı gibi bir dans pistine sü- rüklemekti. Hoşça kal baba. An- nemle yan yana yattığı- nız mezara beyaz güller bıraktım. Her taraf gül koktu, ama ben üzgü- nüm. Çünkü artık beni en çok seven biri yok. Hem yetim hem öksü- züm artık. Ve birdenbi- re büyüdüm. Demek ki, babasız kalmak biraz da büyümekmiş, bunu öğ- rendim. Son öğrettiğin şey için de teşekkür ederim. Not: Babam öldüğü gece bizim evde şenlik vardı. Tüm dostlarım, içkisini alan gelmişti. Içki seven babam için güldük, anılar anlattık ve çok ağladık. Beni o gün ve daha sonraki günler yalnız bırakma- yan herkese minnetta- rım. Bu arada bir şey daha öğrettin, bazı kalpleri ölüm bile yu- muşatamıyormuş. Oy- lesine donuk ve ölüler- miş. seyrej leisil(« yahoo.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle