12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SA?ITFA CUMHURİYET 8 EYLUL 2002 PAZAR 12 PAZAR KONUGU TBMMBaşkan Vekili Murat Sökmenoğlu ile RTÜKyasasının nasıl görüşüldüğünü konuştuk S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞAIMOĞLU leyla.tavsanoglu(ttcumhuriyet.com.tr Türkiye bir seçim atmosferine girdi. Anayasaya göre genel seçimlerin her beşyüda bir yapılması gereğine karşın nedense 1991 seçimlerinden buyana hep üç buçuk, dÖrtyılda bir erken seçim kararı alınıyor. Demek ki yönetime gelen güçsüz koalisyon hükümetlerini Türk halkı çok çabuk tüketiyor, yıpratıyor. Bu sefer de öyle olmadı mı? Şimdi Ankara toz duman. Kimin neyaptığı, kimlerin, kimlerle koalisyon kurdukları ya da kıınıp kuramayacaklan belli değil. Her kafadan bir ses çıkıyor. Irak operasyonu nedeniyle seçimlerin erîelenebileceği bile konuşuluyor. Öbür yanda medyamız en şenlikli dönemlerinden birisini yaşıyor. Kimin kimin safını tuttuğu ya da satışa getirdiği de belli değil. Bu arada birileri istedikleri yasaların TBMMden geçmesi, istemediklerinin de geçmemesi için TBMM Başkanı ya da vekillerine telkinlerde bulunma cesaretini gösterebiliyorlar. Bu kritik dönemeçte, gerek içte gerek dışta bizleri nelerin beklediğini kestirmek çok zor. Ama çok dikkatli, uyanık olmamız gerektiği de kesin. Bütün bu noktaları, ayrıca RTÜK Yasası 'nın TBMMde görüşülmesi ve oylanması oturumları sırasında nelerin yaşandığını TBMM Başkan Vekillerinden Murat Sökmenoğlu 'yla konuştuk. Milletin bölünmüşlüğüne göz yummamak gerekli- Sizce 3 Kasım seçimlerinden nasılbir so- nuç çıkar? Şimdiden önünüzü görebiliyor musunuz? SÖKMENOĞLU-3 Kasım seçımlerinde çı- kacak olan sonuç mıllete nefes aldınr. Gerçek demokrasiye ulaşmak için en iyi çare seçim- lerdir. Zaten seçimlerin özelliği budur. Mille- tin iktıdarlara karşı öfkesi sandıkta gideriliyor Doğru yaptınız ya da eğri yaptınız. Sonuç- ta karneyi millet veriyor. Milletin önüne böy- le bir imkânı koymak bana göre demokrası- nin supabıdır. Işler seçim sandığında halledi- lir. "Efendim, bu seçimlerde ne değişir?" di- yemezsiniz. Sandıktan sonuç aynı çıksa bile bir rahatlama olur. - İyi de beşyıllık seçim sürecinin 3.5 yıl- da işletilmesi sizce normal mi? Çünkü hep erken seçim kararı alınıyor... -Hayır, değil. Ama Türkiye'nin önünün tı- kandığını gördüğünüz anda milletin önüne seçim sandığmı koyarsanız hem milletin hem de kendinizin demokrasiye inancını tazele- miş olursunuz. Ama gönül isterdi kı anayasa- da yerini bulan beş yıllık süreç, bu iktidarla devam etsin. Olmuyor. - Peki, neden olmuyor? -Gitmiyor. Ben 1983'ten sonra milletvekil- liği yaptım. Hep böyle oldu. O zaman demek kı hukuk sistemimizdekı bu beş yıh dörde in- dırmek zorundayız. Demek kı Türk milletı kendisinin aynı kadrolar tarafından dört yıl- dan fazla yönetilmesindenrahatsız oluyor; se- çim istiyor. Milletin istikrar istedıği açık. Bu ıstikran da yeni seçimde buluyor. Bir koalisyon hükümetinin ömrü Türkiye'de ilk kez 3.5 yıl oldu. Koalisyon ortağı üç siya- si partinin ayn ayn programlan olmasına rağ- men bır koalisyon protokolüyle Türkıye'yı yönetmeleri ancak 36 ay sürdü. 36 ayın sonun- da o protokolün yürümeyeceğine karar venl- di. Ama bu karar dış etkenlerin etkisiyle alın- dı. Sadece bu üç siyasi partinin kendilerinden kaynaklanan bir hadise değildı. Sayın Başba- kan'm hastalığı bahane edilerek partisınin bir başka kombinezon içıne sokularak aynşıma tabı tutulması sonuçta Saym Devlet Bahçe- B'nin de dediği gibi Ece\it'siz ve MHP'siz bir iktidar arayışı ortaya çıkardı ve sandık başı- na gitme karan oluştu. Bu bir gerçek. Bu ger- çek karşısında siyasi partilerin üç yıl içinde ortaya koyduklan sıkı para politikası, acı re- çeteler milleti bunalttı. Milletin haynna ol- masına karşın milleti bunalttı. Acı reçete - Sizce böyle acı bir reçete nasıl milletin haynna olabilirdi? - Bunun sonuçları 2003'ün sonunda alına- caktı. Türkiye yeniden yüzde beş büyüme hı- zma kavuşacaktı. Çok kritik kararlar alındı. Bundan önce sizinJe yaptığımız konuşmada, bır enkaz devraldık, moloz yığını üzerine hü- kümet kurduk gibi sözler söylemediğimızi, bir uzlaşma kültürünü TBMM'ye yayarak sos- yal banşa çok dikkat ederek bu ekonomik programın sürdürülmesi gerektiğine ınandığı- mızı söylemiştim. Çünkü bu acı reçeteye, IMF'ye bizi mahkûm edenlerin çarpık ekono- mik tablolardan bu noktaya geldıkleri bir ger- çek. Sadece rant ekonomisıyle, faız ekonomi- siyle Türkıye'yi ıdare etmeye çalışıp 127 kat- rilyon lira iç borcun, 117 milyar dolar dış bor- cun nasıl ödenebileceğini artık Türk milletı- nin önüne koyamazsınız. Bu durumda Türk mil- leti önünde hiçbir siyasi partinin şansı ola- maz. Türk milleti öncelikle oturup şunu dü- şünmeli: Hangi siyasi parti, bu borçlarm nasıl öde- nebileceğini. milli gelirin nasıl arttınlacağı- nı, ışiru aşını kaybetmiş insanın bu ıstıraplar- dan kurtulması çarelerini önüme koyarsa ben ona oy vereceğim. Çeşitli varsayımlarla yola çıkılsa da bugün ülkenin en önemli sorunu iç ve dış borçlardır; milli gelirin arttınlması,istindama yönelik iyi- leştirmedir. Hiç kimse para kaybetmek istemez. Para kaybedecegini bile bile iş yeri açılmasının ola- naksız olduğunu Türkiye bılmeli. Devlet ola- rak bır taraftan ışçiyi, bır taraftan da işvereni düşüneceksiniz. Kapitalin ortadan kalkması- nı engelleyici önlemlen almanız gerekir. Yurt- dışma giden paralann nıçın ve hangi koşullar altında gittiğim görmelisiniz. - Bugün 100 milyar dolar gibi birparanın yurtdışında olduğu söyleniyor... - Evet. Bu senaryolar açıkça konuşuluyor. Bütün bunlann ortadan kalkması gerekiyor kı Türkiye rahata kavuşsun, kendi ayaklannın üzennde durabilsin. Kendi özsermayesının yurtdışına kaçmasını önleyemeyen bır dev- let. yabancı sermayenin gelmesını sağlaya- maz. Sayın KemalDerviş'in sosyal dokunun üze- nne kurmak ıstediğı sistemın bence en önem- li ayağı faiz ekonomısiydi. Sayın Derviş, Türk ekonomisıni bir buçuk yıla yakın süre yönet- ti. Hazine'in başında çok acı ve sert bır reçe- tenin uygulayıcısı oldu. Ama bunun sosyal polikitalarla desteklen- mesi gerektiğıni bugün kendisı de itıraf edi- yor. Ama bakanken bu ihtıyacı Saym Başba- kan'ın önüne gehrmesi, onun dikkatinı önem- le buna çekmesi gerekıyordu. İnsanlann ışi- ni, aşını kaybettiği bır Türkıye'de bu tür poli- tıkalarla bir yere varmanız mümkün değildır. Sıyasetin bölünmüşlüğünden çok rahatsız ol- sanız da milletin bölünmüşlüğüne göz yum- mamanız lazımdır. Yani sosyal devletın ıcap- lannı yerine getiremiyorsanız. mıllı eğitımde, sağlıkta. güvenlikte, adalette sosyal devletin gereklen yapılmıyorsa, bunlar ıçın bütçeye paralar konamıyorsa, kuşaktan kuşağa geç- mesi gereken cumhuriyetı teslım edeceğimiz ve cumhunyetin teminatı olan gençlere bu ımkânlan tanımıyorsanız, Türk milletine bu- nu yapmıyorsanız neyi nasıl toparlayacaksı- nız, belli değil. Zaten MHP'nin bu konulardakı tıtizliğinden dolayıdır kı zaman zaman Sayın Kemal Der- viş'le çatıştığı iddıa ediliyor. Ama bu gerçek- leri görmeden de bir yere varamayız. Sonuç almak zor - 3 Kasım 'dagenelseçimlerinyapılması ka- ran alındı. Ancak yıllardır herkes tarafın- dan değiştirilmesi gerektiği kabul edilen, ancak bir türlü değiştirilemeyen Seçim Ya- sası ve Siyasi Partiler Yasası var. Hal böy- leyken bu seçimlerle ne değişebilir ki? Eski tas eski hamam olmayacak mı? - Sayın Başbakan bir dönem, "Aman bu de- ğişiklik laflannı ağzınıza bile almayın. Çünkü herkes seçime gideceğimizi sanır. O yüzden de piyasalar altüst olur" demiştı. Ama bu, bana göre yanlış bır yaklaşımdı. Se- çimlerden hemen sonra Siyasi Partiler Yasa- sı ve Seçim Yasası'nda değişiklıklen yapmak gerekıyordu. Ama bu değişiklıkleri seçimle- re 10 gün kala ortaya atarsanız hiçbir sonuç alamazsınız. Bugün, gerek ANAP'ın, gerek- se de öbür siyasi partilerin arayışları belkı doğru, ama seçım sathı maıline gıren bir ül- kede bunun yapılmayacağı da bır başka ger- çek. - Üç dört ay önce TBMM'den RTÜK Ya- sası geçti. Bu yasa geçmeden de onunla il- giligeniş tartışmalaryapıldu Siz, RTÜK Ya- sası 'nın oylandığı oturumuyöneten TBMM Başkan Vekili 'ydiniz. Birkere, oturum ön- cesinde büyük baskılar altında tutulduğu- nuz söylendi. Ayrıca da o oturum sırasında MURAT SÖKMENOĞLU 1945 Hatay doğumlu Sökmenoğlu, İsviçre'de halkla ilişkiler, İstanbuVda iktisat öğrenimi gördü. TBMM'de "Cumhurbaşkam oğlu" olarak tammyor. Genel başkanı Süleyman Demirel'in yerinde oturmasına karşın, Cumhurbaşkam Kenan Evren 'in 18. yasama dönemini açış konuşmast için Meclis salomma girdiğinde ayağa kalkması, "Cumhurbaşkanlarma olan saygısı" biçiminde yorumlanmıştu 22 yıllık evli ve iki çocuğu var. Fransızca, İngilizce ve az İtalyanca biliyor. kalbinizin sıkıştığı ve daha sonra GATA'da (Gülhane Askeri Tıp Akademisi) geçirdiği- niz anjiyografide by-pass ameliyatı olmanı- za karar verildiği biliniyor. Bunun öykiisü- nü bize anlatır mısınız? - Yok, pek öyle değil. O oturumdan 21 gün sonra GATA'ya yoklamaya gittiğimde ameli- yat olmam gerektiği tanısı kondu. Esas sıkın- tı da oturum idaresi konusundan kaynaklan- dı. Yani 1 Mayıs'taki oturumda RTÜK Yasa- sı görüşülürken dışandan müdahaleler geldi. Dışandan, benden usul tartışması açmamam istendi. Bu istek gayet centilmence. kibarca ba- na iletildı. Halbukı ben ve öbür başkan veki- li arkadaşlanm TBMM'yı ıdare ederken önü- müzde düsturumuz ıçtüzük ve anayasadır. De- mokrasi bır kurallar rejımıdir. O kurallann dı- şına çıkamazsınız. Bu parlamentoda uzlaşma kültürü varsa hem sayın millervekillerinın öz- venleri hem de kurallara dikkat eden TBMM başkan vekillennin çabalan ve çalışmalan sa- yesindedir. Evet, dışandan telkinler geldi. Ben o sinir- le kürsüye çıktım Ben AB uyum yasalan gö- rüşülürken tarafsızlığımla nasıl TBMM'nin ıda- re edileceğıni göstermişsem RTÜK'te de ay- nısını yaptım. RTÜK Yasası'nm görüşüldüğü oturumda da aynı Murat'tım. Benım RTÜK Yasası'na karşı olmak gibi bır saplantım da yok- tu. Ama dışandan müdahaleler insanın sınırle- nni fena halde bozuyor. Nitekim bız kürsüye çıkmadan önce Kanun ve Kararlar Daire- si'nden tüzüğe göre gelecek olası sorulara karşı hazırlanınz. Içtihatlara bakarız. Başkan- lık öyle kolay iş değildir. Başkanlık kolay değil Önceden Sayın TBMM Başkanı'yla da ko- nuştum. Usul tartışması açmaya mecburdum. Usul tartışmasını açarken hem muhalefet hem de iktidardan tepkiler gelmeye başladı. Der- ken Sayın Hüsamettin Ozkan, çok sevdiğim ve saygı duyduğum bazı bakanlan da tahrik ederek oturumu yanlış idare ettığimı ıfade et- tı. Bunun üzerine parlamento oturumunu be- nim idare ettiğimi, bunun yanlışını doğrusu- nu kendünin bileceğini söyledim. Ve yeni mü- essif bir olaya meydan vermekten kaçındım. Biliyorsunuz, bir süre önce bır arkadaşımız TBMM yönetimi sırasında vefat ettı. O neden- le ikazda bulundum; sonra da TBMM Başka- nı'ndan ızin istedim. Dedim ki: "Her iki taraf da çok elekrrikli bir ortamda. Ben bu ortamda karşdıkh adem-i itimat (gü- vensiztik)gördüm. Ertesi gün ben kürsüye çık- mayayun." Gerçekten de ertesi gün kürsüye çıkmadım. Evet. belki beni GATA'ya o kürsü gönderdi. Ama orada bir gerçek var. Benden sonra otu- rumu yöneten Sayın Başkan da aynı uygula- mayı yaptı. Ve sonuçta Sayın Özkan ve öbür yönetenlerbir kez daha benım haklılığımı gör- düler. Sayın Özkan'ın GATA'ya gelip, "He- lalleştik" demesinin nedeni oydu. Bence TBMM'yi yönetirken meydana gelen olaylar orada kalmalı. İşı kan davası halıne getirme- meli. Başkandan, başkanın idaresinden mem- nunsanız, işinize gelmediğı zaman da mem- nun kalmanız lazım. - Yani, bundan ne anlamamız lazım? -Yani, "Bugün benim işime bu başkanın ru- tumu geliyor, ama yann benimle ilgili bir ka- nunda bu başkan başkanlık etmesin" diye- mezsınız. Dersenız Türkiye kaosa gider. Bu kaos da TBMM'den başlar, aşağılara kadar gıder. Burası Kaddafi'nin ülkesi değil. Burası Bü- yük Atatürk'ün bize emanet ettıği demokra- tik bır cumhunyet. Zaman zaman inkitaya (kesmtiye) uğrasa da demokrasmın yerleşme- si için TBMM çok önemli işlevler görmüştür. TBMM Kuvayı Mılliye ruhuyla bezenmiştır; sıkıntılan her zaman aşabılen bir Meclıs'tir. îşte, onun için ben seçimden söz edıyorum. İşimize kimseyi karıştırmayız - Yalnız burada size sormak istediğim bir nokta var. Eğer dışandan birileri TBMM Başkanı 'na, başkan vekiline birtakım telkinler yapma cesaretini kendilerinde buluyorlarsa bu nasıl iştir? - Bız kendi işimize hiç kimseyi kanştırmayız. Kanşmak isteyen olabilir. Ama biz buna izin vermeyiz. Biz de sayın bakanlann işlerine kanşmıyoruz. AB uyum yasalan görüşülürken de aynı şey oldu. Bir iki bakan arkadaşımız Adalet Bakanı'nın konuşturulmaması gerektiğini iddia ettiler. Ama ben, kendi partimden olmasına rağmen tüzüğü uyguladım, kurallan uyguladım; ara vermek mecburiyetinde kalınca ara verdim. Sayın Bakan'ın o konuda konuştnaması gerektiğini belirleyecek kişi Başbakandır, o olmadığı zaman başbakan yardımcısıdır. Ben Sayın Bakan'dan nca ettim, konuşmadı. Ama ben öbür bakanlann arzusu dogrultusunda hareket etmedim. Benim siyasi hayatıma mal olsa bile bunu yapmam. Çünkü o kürsü Mustafa Kemal'in kürsüsüdür. O nedenle o kürsüyü koruyup kollamak bize düşer. - Yakm geleceğe yönelik bir tahminde bulunabilir misiniz? Türkiye nereye doğru gidiyor? Sizin ABD 'nin Irak 'a yapacağı operasyonla ilgili tahminleriniz var. Siz bu operasyonun bu ay içinde yapılacağım söylüyorsunuz- Bu değerlendirmeyi hangi verilere dayanarak yapıyorsunuz? • «i - Alınan izlenimler bu ay içinde bile olabileceği dogrultusunda. Ama yine de j? bunu Başkan Bnsh'tan başka birisinin ^g*" bilebilmesi mümkün değil. Kırmızı ~%^'; düğmeye ne zaman, hangi koşullarda .,; basar. bilemem. Ama bir harekete '*»-• geçmeden önce Türkiye'yi haberdar edeceklerini Amerikalılar Sayın - .* Başbakan'a söylemişlerdi. Bakın, AB'yle ilişkiler bağlamında Türkiye'nin en önemli meselesi Kıbns'tır. Karşımıza bır Kıbns meselesi çıkacaktır. Bu kaçınılmazdır. Ve Kıbns'la birlikte Irak da atbaşı giderek önümüze çıkmaya başladı. Savaş öyle kolay kolay göğüslenebilecek bır olay değildir. Türkiye Mustafa Kemal Atatürk'ün ' . "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesiyle bu coğrafyada dostlanyla bir arada yaşayarak 80 yıldır ayakta kalmıştır. Çok dikkatli politikalar izleyerek bu noktaya kadar gelmiştir. Ama önümüze bir hak meselesi çıkar ve tercih hakkunız da ortadan kalkarsa yapabileceğimiz bir şey yoktur; o ayn... Yalnız burada 15-20 bin Mehmetçiğin savaşa gitmesi meselesi var. Mehmetçiğin ne olacağını düşünmek de TBMM'ye düşer. Yüce Meclis vereceği kararda da çok titiz davranır. Bunu herkes bilmeli. Cumhunyet hükümetleri arkalanna TBMM'yi almadan hiçbir şey yapamazlar. Türk Silahlı Kuvvetleri de siyasi otoritenin arkasında olmasını ister. Şimdi, Kıbns meselesi AB'nin önüne çok ciddi bıçimde çıkacak. Ben de diyorum ki: Irak meselesi gündemdeyken niçin Türkiye hükümeti ABD'yi, KKTC'yi tanıması için girişimde bulunmuyor? Sayın Ecevit Kıbns Fatihi. Kıbns Türk milleti için çok fazla hassas bir konu. O nedenle Saym Başbakan'ın ABD nezdinde böyle bir girişimde bulunması gerektiğine ben artık inanıyorum. Kıbns sorununun çözümü buna bağlanmah. KKTC'nin tanınması AB meselesinin de önünü açacaktır. Hayalci olmadan Türkiye gerçeklerini de göz ardı edemeyiz. - Irak operasyonu nedeniyle seçimlerin iptalinin söz konusu olacağı söylentileri var. Siz buna ne diyorsunuz? - O gün gelmeden böyle bir şeyi ortaya atmak son derece yanlış. Çünkü Türkiye seçim sathı mailine girdi. Irak harekâtı da olsa, başka harekât da olsa artık bu yoldan dönüş yoktur. Tabii ki bir savaş ortamında başka bir şey düşünülemez. Ama şimdiki halde böyle bir operasyonun ne zaman, nasıl yapılacağı belli değil. Ankara'da birtakım senaryolardan söz ediliyor. O senaryolar içinde boğulmadan hareket etmek zorunda olduğumuzu da burada ifade etmek istiyorum. Şimdi neden bu ay içinde Irak operasyonunun yapılabileceği ihtimali üzerinde durduğuma gelince... "^ Müslüman dünyaya ramazan kasım ayında gelecek. Türkiye gerek siyasi, gerekse de ekonomiir" açıdan çok kritik bir süreçten geçiyor. Ben hepimizin çok dikkatli olmamız gerektiğine inanıyorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle