13 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 EYLUL 2002 PAZAR 14 KULTUR kultur(â cumhuriyet.com.tr ŞevketAltuğ, beş yıllık aradan sonra ekranlara Türkan Detyanın yöneteceği yeni bir diziyle dönüyor Oyunculuk, oynamamaktırGAMZE AKDEMtR tlk, orta ve liseyi Galatasaray Lisesi'nde oku- yan Şevket Altuğ, yaşamını yönlendiren en önemli olaylan orada yaşamış. Dördüncü sınıf- ta okuduğu dönemler... Birpiyes sahneye koy- mak isteyen beşinci smıflar, dördüncü sınıflar- dan da bir öğrenci aramaktadır. Hocalan gelir ve "tçinizde o işe kaülmak isteyen var mı?" di- ye sorar. O an nasıl olduğunu bılemese de ka- tılmak ister Şevket Altuğ. Kimse el kaldırmazsa seçme yapılacaktır. Ya- nında da Muammer Karaca'nın oğlu, yakın ar- kadaşı Sinan Karaca oturmaktadır. Kaygılanır, eğer Sinan Karaca el kaldırmazsa bir şansı ol- duğunu düşünmektedir çünkü. "Muammer Ka- raca'nın oğlu kim, garibim Şevket Altuğ kim" der kendi kendine. Hıç unutamadığı bir 30 sa- niyenin ardından son saniyelerde olan olur, Si- nan Karaca elini kaldınr. Altuğ gülümseyerek, meslek yaşamının ilk ve son düş kınkhğı oldu- ğunu söylüyor o günün. Lise yıllanna geldiğinde nedenini niçinini bi- lemese de tiyatro yapma isteği artık iyiden iyi- ye mayalanmıştır yüreğinde. Ve sekizinci sı- nıfta ilk fırsatı yakalar. Sınıf abisi Çetin tpek- kaya sayesinde sahneye çıkar. Çıkar dediği. şöy- le bir geçer sahneden. 'Evhamlı adamım vesselam' Onuncu sınıfta Galatasaray'ın tiyatro koluna çömez olarak girer. Ama dediği gibi 'evhamb adamdır vesselam' Kuşkulan vardır, kendisini sorulanyla sınamaktadır. 'Bu işi istemek yeter- li midir?'. 'Acaba yeteneği var nudır?'. 'Bu işi yapabilecek midir?' On ikinci sınıfa geldiğin- de hâlâ aynı sorularla boğuşmaktadır. Bir aksi- lik olur, o yıl oyunda oynayamaz. Bilerek, iste- yerek bir ders bırakır ve bir yıl daha bekler. Bir yıl sonra Rıfat Sirer, Mehmet Ulusoy, Mehmet Aü Birand ile birlikte 'Partinin Sonu' adlı bir oyunda oynar. Ve yaşamı o oyundan sonra de- ğişir. Tüm kuşkulan dağılır. Bunu Fransız Di- li ve Edebiyatı hocası Mösyö Thompson'aborç- ludur. "Mösyö Thompson bir efsaneydi. Oyun btt- tikten sonra kuHse geldi. Nasıl bacaklanm titri- yor. Acaba ne diyecek? Ya beni görmezlikten gelecek ya da öylesine bir şey ler diyecek. Geldi herkesle tokalaşü, ben en sondaydun. Yüreğim küt küt aüyor. Elini uzatü, yüziime dikkatJice baktı ve "Vous etes doue pour le theatre" yani 'Sen tiyatro için yaratılmışsın" dedi. Düşünün 19yaşmda henüztam kararverememiş bir genç, bu lafi Mösyö Thompson gibi büyük bir hoca- dan duyuyor. O an kararverdim. Hemen gittim, şimdiki Swiss Otel'in olduğu yerdeki Taşlık Ga- zinosu'nda Marmara'ya karşı buz gibi bir bira içtim ve bunu kutiadım." Profesyonel anlamda sanat yaşamına 1962 Ekiminde Asaf Çiyiltepe'nin kurduğu Arena Tiyatrosu" nda stajyer oyuncu olarak Umur Bu- sanat yaşamının kırkıncı yılını devirdiği şu günlerde kendi deyimiyle 'bir dinozor' Şevket Altuğ. En son, yapımcılığını da yaptığı 'SüperBaba' adlı televizyon dizisindeki 'Fiko' rolüyle izlediğimiz sanatçı bu kez 'sıfın tüketmiş, can havliyle yaşayan bir adam'ı oynayacak. gay ile aynı yerde, aynı saatte, aynı dakikada baş- layan Şevket Altuğ, Arena Tiyatrosu'nu "Tür- kfye'nin ilk perdesiz sahnesiydi. Seyirciyle halk iç içeydi. İlk çağdaş tiyatro adımımn atıldığı yer- di" sözleriyle niteliyor. 'Aslan AskerŞvayk' oyununda iki askeri can- landırdıklannı söyleyen Altuğ, Umur Bugay ile önceleri hiç para kazanmadıklannı ve bunu da umursamadıklarını söylüyor üstüne basa basa. "tkinıiz de annelerimizden aldığımız harçlıkla- n biriktirir, üst üste ekler, gereğinde bir sandvi- çi ikiye bölerdik. Sonra 1963 Mayısında bize sonradan annelerimize göndereceğimiz ve o za- man için çok iyi para olan beşer bin lira \erdi- ler. Akhmızdan para geçmiyordu, çünkü bu işi çok seviyorduk. Bu işte tutunmak istiyorduk." Arena Tiyatrosu'nda sezon sonuna kadar ça- lışır Şevket Altug. Asaf Çiyiltepe'nin ardından gittiği Ankara'da kısa süreli bir AST dönemı... Sonra ekonomik nedenlerle îstanbul'a dönüş... Derken Istanbul Cniversitesi'nde gazetecilik eğıtimi. aynı zamanda 'Keşanh MDestanı'nda bıleyci rolüyle tekrar sahne... Sonrasında Dost- lar Tiyatrosu'nun kuruluşu -ki kendisi de ku- rucuları arasındadır-. Ve 1973 yılında uzun bir süre ara verir tiyatroya. 'Sevdiğin işe dön. 1x1' Babası tüccar, annesı ev hanımı, ablalan ev kızıdır. Aılesinde tek sanatçı, Güzel Sanatlar me- zunu ressam abisidir. Abisinin atölyesinde ça- lışır bir süre. Kurdeşenler döker. Gittiği cildi- yeci kendisini psikiyatra gönderene dek tam anlayamaz bunun nedenini. Psikiyatnn ilaç yaz- dığını sandığı kendisine tiyatroya kesin dönüş > aptırtacak olan reçetede aynen şunlar yazılı- dır: "Derhal sevdiğin işe dön. 1x1". Ve Egemen Bostancf nın Şan Tiyatrosu'nda- dır. 'Hababam Sınıfi'nda oynar. Sonra Arzu Fılm'ın kadrosuna gırer. Orada Ertem Eğil- mez'in güçlü ekibiyle unutulmaz günler geçi- rir, çok şey paylaşır. 1978'de televizyona ilk adımını, Sadri Ahşık, Zihni Göktay'lar ile oy- nadığı, AüfYılmaz'ın AzizNesin'in hikâyesin- den uyarlayarak yönettiği 'Seyahatname' adlı diziyle atar. Beş yıl süreyle AEG reklamlann- da oynar. Ardından iki yıl süreyle izlenme rekorlan kı- ran, güçlü kadrosuyla mahalle dizilerini başla- tan 'Perihan Abla'da 'Şakir' rolündeki perfor- mansı belleklere kazınır. Ve ara verir bir süre. Daha doğrusu uygun proje bulamaz. Oynaya- bileceği. izleyiciyle özdeşleşebilen, özdeşleşir- ken onlarla bir iki adım ileriye gidebilen. çok didaktik olmayan ama birtakım doğrulan, gü- zellikleri o dramatik yapı içinde izleyiciye ya- lın bir dille aktaran projeler arar. 1991 'de çok yakın arkadaşı, AEG reklamla- nnda da birlikte çalıştıklan usta yönetmen Ya- vuz TurguTa gider ve..." 'Yavuzben evde kal- dım. Bana bir proje yapar mısın?' dedim. Ya- vuz'un Elbette' cevabmı izleyen iki yıl süresin- ce yapımcılığını da benim yaptığım 'Süper Ba- ba' projesi üzerinde çalışüdı ve 1993'te yayım- lanmaya başlayıp 1997'ye kadar sürdü. Bu ara- da Turgul'un yönettiği 'Gölge Oyunu'nda Şe- ner Şen ileoynadık.Çok müthişbir projeydL Şun- di yine aynı senaryo ekibi, beyin takumyla yeni bir projeye başbyorum." Ustalan deyince, aynı tiyatroda çalışmak kıs- met olmasa da bir Uhi Uraz'ı, genç yaşta yitir- diği babası yerine koyduğunu söylüyor Altuğ. " Bana çok da çaknrmadan, çok didaktikolma- dan ileriye dönük mesajlar verirdi" dediği bir Asaf Çiyiltepe'nin yaşamında çok önemli bir yeri var. Keza sinemacılardan SaHh Tozan, Sup- hi Kaner'den çok etkilenmiş. Kendisine usta demek, kendi deyimiyle, 'küs- taUıgında' bulunmuyor Altuğ. Bu işin kolektif bir iş olduğuna inanıyor. Çalışacağı bütün oyun- culann çok iyi oyuncular olmalannı istiyor. Za- ten yapımcılığı yapmasının nedenlerinden biri de bu. Çünkü yapımcı olduğunda kalite kont- rol. her alanda inisiyatif elinde olabiliyor. 'Biz oyuncular neyiz?' Ne komedıde, ne de dramda. Hayatta ne var- sa orada olduğunu vurguluyor Şevket Altuğ. Asıl star. her şeyin alfabesi olan senaryo oldu- ğuna göre kendisine soruyor hep 'Biz oyuncu- lar neyiz?'. "Bu işin asıl stan senaryodur. Ben- ce komedi oyunculuğu, dram oyunculuğu diye bir şey yoktur. Oyunculuk oyunculuktur. Bana bir metin verilir, orada ne varsa ben onu oyna- run. Oradaki durum komiktir, ben değilim. Ko- medi komiklik yapmak değildir. Yaşanılan çe- Hşkiler vardır, o çelişkikri izleyiciye geçirdiğiniz zaman, ya bazı şeyler yaşıyoruz sonra geri dö- nüp kafanuzdan geçirirken gülüyoruz onlara ama yaşarken çok ciddi yaşıyoruz. Seyrederken gülüyoruz. Yani hep şey derler, küçük adanun büyük adanu dÖNTnesi. Dövebiür sahiden. Ama seyrederken gülünür™ Ashnda oyunculuk, oyna- mamaktır. 'Aman ne güzel oynuyor' dedirtme- mektir. Bunun için oynamamak gerek." çekimlere eylül sonunda başlanacak Sıfın tüketmiş adamlann öyküsü Şevket Altuğ, 'Süper Baba' ve 'tkinci Bahar'ı gerçekleştiren beyin takımıyla yeni bir televizyon dizisine başhyor. Kanal D'de yayımlanacak olan diziyi Türkan Derya yönetecek. Adı henüz belli olmayan bu proje, Altuğ'un bugüne kadarki çalışmalannın içinde en çok sevdiği proje olmuş. "Sıfin tüketmiş iki adanun öyküsü, can havtryle yaşayanlann Öyküsü" sözleriyle nitelediği dizide dibe vuruşun ve yüze çıkma gayretinin resmedildiğini söylüyor Altuğ. "Gelen vurmuş, giden vurmuş, bir tanesi gariban, berbat durumda, artık hırsızlık y apmay a başhy or. Metin Şentürk'ün canlandıracağı diğeri kör. Bu adamlann tesadüfen karşdaşmalan ve önce bir kavgayla başlayıp sonra 'Sen de sıfırsın, ben de sıfırun. Sen bana yardım et, ben de sana yardım edeyim' düşüncesiyle birbirlerine sırt vermelerini, birbirlerini dipten yüze çekmelerini, hiçbir şeyin güDük güüstanhk olmadığu olamadığı bir ortamda temiz yürekleriy le y aşanu paylaşmalannı anlatan bir proje". Adı ve___===^. kadronun gen kalan kısmı henüz tam kesinleşmeyen dizinin çekimlerine eylül sonlanna doğru başlanacak. Ekimin sonlanna doğru da yayına girecek olan dizinin en fazla 1.5 yıl sürmesi planlanıyor. Halktan kopmadığını söyleyen Altuğ, 'îzleyici benim moral kaynağımdır' diyor Şöhretin büyüsüne kapılmadım • Oyuncu her rolü canlandınr. Türk toplumuna ış yapıyorum. Hedef kitlemi çok iyi tanımak zo- rundayım. İzleyici. ekranda gör- düğü karakterle özdeşleşmek ıs- tiyor. Büyük bir keyifle onlardan karakterleri oynamayı tercih et- memin sebeplerinden biri de bu. Onlar benim moral kaynağım. 'Ya bizim gibi kısa boylu, çarpık çur- puk bir adam geliyor, burada va- pıyor bu işi. Demek ki bu çok ola- ğanüstü insanlann yapoğı bir iş değil. bizden birisi de y apabilir- miş' dıyorlar çünkü. Hiçbir za- man şöhret denilen melun şeyin büyüsüne kapılmadım. Şöhret çok tehlikeli bir şey. Koparsınız halk- tan. Benim malzemem halk. So- nuçta hepimiz bir iş yapıyoruz. Benim de\amlı alışveriş ettiğün kasabıma ta Sanyer'den gelenler var. Çünkü adam işini iyi yapı- yor. Benim işim de oyunculuk ve işimi iyi yapmaya gayret ediyorum. Bir de benim işim daha zor, çün- kü ben yalnız Sanyer'e değıl, Hak- kâri'ye de et satıyorum." • 'Gö^eOyunu' benim hiç unu- tamadığım bir projedir. Senarist- liğıni ve yönetmenliğini Yavuz Turgul'un yaptığı filmde başrolü 'GölgeOyıuıu'nun ekibi: YavuzTurgul, ŞenerŞen, FüreyaKoral, LarrissaLiticheNskayave ŞevketAltuğ. paylaştığım Şener Şen günümüz- de usta denihnce aklıma gelen ilk isimlerdendir. "Gölge Oyımu'nu oyunculuk adına çok gızemli ve oyunculuk gehştınci bir serüven olarak düşünürüm hep. Ertem Eğümez setlennın tadını ve zihni- yetini taşıyan bir çalışmaydı. • Eski dönemlerin büyüsü. oyoınculuğun kalitesi bıraz da tek- nolojiye yenildı. însanlan şımart- tı. Gençler önlenne çıkan fırsat- lan çok cömertçe harcamamalı. de- ğerinı bilmeli. Amıyane deyimle işportaya düşmemelı. Cem Yıl- maz'ı çok se\ıyorum. İşportaya çıkmadı o. Hep dozunda gitti. • Tiyatro için bıraz karamsanm. güneşli günlerını özlüyorum. Uy- gun proje olduğu takdirde tiyat- royu her an düşünebüirim. 75-100 kişilik salonlarda sadece elit tabir edilen tabakaya değil. daha bü- yük salonlarda, daha büyük pro- düksiyonlarda daha büyük kitle- lere hitap edecek bir şey çıkarsa se\eseve oynarun. TAIUHCt Venedik'te 11 Eylül krizi • Kültür Senisi - Venedik Fihn Festivalf nde dünyanın değişik coğrafyalanndan gelen 11 farklı yönetmenin gözüyle izleyenler 11 Eylül'ü yeniden yaşadı. ABD'yi açıkça eleştiren bazı yönetmenler "11 '09'01 September 11" isimli 11 kısa filmden oluşan fiknin gösterimi ile Amerikalı izleyicileri öfkelendirdiler. Gazeteci ve sınema dünyasının ünlü isimleri ise her biri 11 dakika ve 9 saniye uzunluğundaki katılımcı filmlerin çoğunu alkışladılar. Diğer yandan Mısırlı yönetmen Yusuf Şahin ise İsrail'deki bir Filistin intihar saldınsını konu alan fılmiyle hem yuhalamalann hem de alkışlann odağı oldu. ABD'ye bir düşmanlığı olmadığını ifade eden Şahin, Amerika'ya karşı olan öfkenin Ortadoğu'daki şiddeti körüklediğini söyledi. Suçun önemli bir kısmını Washington'a yükleyen filmin bir sahnesinde intihar eylemcisinin babası; "Israil herkesi kandınyor. Bush, onlann istediklerini terörist ilan etmelerine izın veriyor. Siz kendi evinizin ya da atalanmzın diktiği zeytin ağaçlannın buldozerler alrında yıkıldığını hayal edebiliyor musunuz?" sözlerini sarf ederken bir başka adam Vietnam Savaşı'nı ve Japonya'ya atılan atom bombalannı ABD zulümü olarak nitelendiriyor ve ABD vatandaşlarıru meşru hedefler olarak gösteriyor. OOTİrnün pesmi olmayan tarihi • Kültür Senisi - Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nin kuruluş yılı 1956'dan 12 Eylül askeri darbesıne kadar olan tarihi Nurettin Çalışkan tarafından kitaplaştınldı. Arayış Yayuılan'ndan ODTÜ-Tarihçe ismiyle çıkan kitapta, üniversitenin kurulduğu dönem Türkiyesi, TBMM'deki tartışmalar ve ODTÜ öğrencilerinin akademik-demokratik talepler çerçevesinde geliştirdikleri muhalefet hareketi kronolojik bir çahşma ile bir araya getırildi. ABD'nin Türkiye ve bölgedeki dığer ülkelerde "Amerikan kültürü alrruş" teknik eleman ihtiyacmı karşılamak için kurulmasına öncülük ettiği Ortadoğu Teknik Üniversitesi bir süre sonra kuruculann istemleri dışında bir gelişme gösterdi. DP iktidan tarafından komünizme karşı işbirliği açısından ABD ile ittifakta önemli bir işbirliği 'alanı' olarak görülen ODTÜ kısa bir süre sonra sol muhalefeün en güçlü olduğu üniversitelerden biri halıne geldi. Bu açıdan bakıldığında ODTÜ tarihi aynı zamanda Türkiye'de 6O'lı yıllarla birhkte ivme kazanan antiemperyalist öğrenci muhalefetinin de belgesi niteliğinde. Bilgi Eğitim'de yeni dönem • Kültür Senisi - Bilgi Eğitim, Mayıs 2000 tanhinden bu yana 181 farklı programa katılan 3703 katılımcının enerjisi ve desteğinı de yanına alarak 2002-2003 dönemine 72 farklı programla giriyor. Yaşamı sanata dönüştürmeyi hedefleyen 'Bilgi Eğitim' yeni döneminde kültür-sanat bölümüne bağlı 50 atölye, dünya dillerine bağlı 9 farklı dil ve TOEFL programlan ile bilgisayar bölümüne bağlı 12 program sunuyor. Düşünmek. tartışmak, müzik yapmak, yazmak, görüntülemek, dans etmek ve çeşitli sanat dallannda kendini ıfade edebilme fırsatını arayan herkese bu olanağı sunmayı hedefleyen Bilgi Eğitim Kültür-Sanat Atölyeleri 50 farklı program ile uzman eğirmenlen katılımcılarla buluşturuyor. Bunlar arasında, Orhan Cem Çetın'den fotoğraf, Serdar Akar'dan film, Selçuk Erdem'den karikatür, Galip Tekin'den çizgi-roman, Buket Uzuner. Celıl Oker, Lale Müldür, Pınar Kür ve Tomris Uyar'dan yazarhk, Mercan Dede'den müzik ve dans terapi gibi atölyeler bulunuyor. Bilgi Eğitim'in ilk defa açılacak olan programlar arasında ise Müzikal Oyunculuğu. Afro- Haiti Danslan. Tap Dans, Ses Terapi, Aile Dizimı. Yemek'e Dair, Arkeoloji. Türk Pop Tarihi, Çocuklar ve Yarattıklan atölyeleri bulunuyor. (Avrınhlı bilgi için: 0 212 293 50 10) 'Ses ve Kişilik' seminerleri • Kültür Senisi - Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasanm Fakültesi Müzik ve Sahne Sanatlan Bölümü'nün iki yıldan bu yana devam ettirdiği 'Ses ve Kişilik' başlıklı şan derslerinin ön dinletileri 12-13 Eylül tarihleri arasında yapılacak. 16-20 Eylül'de ise kurslar başlayacak. Prof. Yıldız Dağdelen tarafından yürütülecek seminerlerde 12 katılımcı ahnacak. Yaş sınırlaması olmayan seminerler için gerekli olan şartlar, iyi bir müzik kulağına sahip olmak, şan tekniği konusunda temel teknik sorunlan aşmış ve yapılacak çalışmalara uyum sağlayabilecek kapasitede olmak. Seminerin gidişatını Mozart, Schubert ve Barok Antiche eserler belirleyeceğınden, seminere aktif olarak katılmayı düşünenlerin bu doğrultuda eser hazırlamalan gerekiyor. Son başvuru tarihi 11 Eylül. (0 212 259 70 70-2978)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle