23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYTA CUMHURİYET 29 EYLUL 2002 PAZAR 12 PAZAR KONUGU Ulııslararası îlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Bassam Tibi ile Islam teröriinü ve siyasalîslamı konu S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞAIMOĞLU leyb.tav$anoghı@cumhuriyet.conı.tr 11 Eylül 2001 'in dünyayı dehşete düşüren anısı belleklerde kazınmış; duruyor. O nedenledir ki, özellikle kendisine uygar ve çağdaş dünya süsü veren Batı ülkeleri îslam köktendinciliği şiddetini, ya da siyasi îslam 'ın teröriinü tanıdılar. "Biz başkalarına karşı siyasi îslam 'ı besleyelim, nasılsa bizim denetimimizde; bize bir şey yapamaz " zihniyetiyle gözleri bağlananlar dehşet içinde gaflet uykulanndan uyandılar. Şimdi, gelecekte başlarına daha büyük belalar gelmemesi için önlemlerini alıyorlar. Öteyandan ülkemizde ise birileri irticayı her zaman beslediği bilinen siyasi oluşumları "birinci parti" olarak iktidara taşıma hevesinde. Aymazlar bize dışandan bakanları ağlatacak, içler acısı bir durumdalar. Hatta belki Türkiye 'nin gerçeklerini çok iyi bilen Suriye asıllı uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Bassam Tibi 'nin "Esas tehlike ılımlı siyasi Îslam 'dan gelir " sözlerini de ciddiye almayacaklardır. 11Eylül'den sonra irtica tehlikesi artü- Türkiye ve tslamiyete bu kadar büyük il- gi duymanızın nedeni nedir? İİBİ - Bir kere ben Suriye doğumluyum ve Müslümanım. Ama öyle yobaz Müslümanlar- dan değilim. Gayet liberalim o konuda... Be- nım dedem Osmanlı Ordusu'nda paşaydı. Do- ğal olarak Türkiye'ye ve Müslümanhğaçocuk- luğumdan beri büyük ilgi duydum. - Sizîn bir Etıro-Islam fikriniz var. Bunu bize anlatır mısınız? - Evet. Ben Euro-Islam'ın fikir babasıyım. Ben laik bir insanım; imam filan değilim. Eu- ro-Islam da îslamuı laiklik içinde yeni bir an- layışı. Bu anlayış da sadece Avrupa'ya özgü ohnalı, dünyanın başka hiçbir yerine uyarla- namamalıdır. Avrupa toplumlan genelde laik toplumlardır. 1992'de Fransa'ya davet edilmiştim. Avru- pa'daki en büyük Müslüman toplum Fransa'da yaşar. Bunlann çoğu Kuzey Afrikalıdır. Şim- di Fransa'da bir de 300-400 bin kişilik bir Türk toplumu var. Almanya'daki Müslüman toplu- munun çoğunluğunu Türkler, îngıltere'deki- ni de Güney Asya ülkeleri göçmenleri oluş- turur. Müslümanlan Avrupa vatandaşı nasıl yapa- biliriz, düşüncesi ortaya atılmıştı. Biliyorsu- nuz, Müslüman toplumlar dınlenne çok bağ- hdır. Böylece ortaya bir soru atıldı. Hem Müslü- manhğa, hem de Avrupa'ya nasıl bağh olu- nabilirdi. Böylece Müslümanlıkla Avrupa'nin bağdaştınlması kavramına Euro-Islam ismi- ni verdik. Avrupa îslamı, dini politikadan kes- kin hatlarla ayırır. Demokrasiye sıkı sıkıya bağhdır. Sadece siyasi bir sistem olarak de- ğil, aynı zamanda yaşam biçimi olarak kesin- likle demokrasiyi kabul eder. - Siz kitaplannızı hangi dillerde yazdınız? - Ben Müslümanım. Ama 22 kitabım Alman- ca, ABD'de yayınüanan tslamla ügili altı ki- tabım Ingilizcedir. Bu kitaplanmda ben îsla- ma yeni bir anlayış getirecek bir temelin taş- lannı döşedim. îslam, bir yaşam biçimi, Tan- n'ya ibadetin bir biçimi, bir inanç, bir ahlak anlayışıdır, ama siyasi bir sistem değildir. Benbeş yıl süreyle ABD Sanatve Büim Aka- demisi'nde (American Academy of Arts and Sciences) çalıştım. 40 kişiydik ve sekiz mil- yon dolar gibi çok zengin bir bütçemiz vardı. Din ve siyaset araştırmalan ve çalışmalan yapmak için bütün dünyayı geziyorduk. Bir de baktık ki bütün dünya dinlerinde bir siyasallaşma var. Bütün bu dinlerde dinin si- yasallaşması ise köktendinciliğe (fundamen- talism) yol açmaktadır. îslam köktendinciliği de bireysel bir olay değildir. Bunu Hinduizm, Budaizm, hatta Hıristıyanlıkta açık biçimde görüyoruz. Ama Hıristiyan köktendinciliği ABD'de kendini gösteriyor; Avrupa'da böyle bir şey yok. Dini depolitize etmek çok büyük önem ka- zanıyor. Dolayısıyla Euro-Islam'ı siyasallaş- tınrsanız artık bu Euro-Islam, ya da Avrupa Müslümanlığı ohnaktan çıkar. Din senin kendi ibadetindir. Bunu toplum yaşamına katmaman lazımdır. Özel yaşamın- da çok inançlı bir Müslüman olabilirsin. Beş vakit namazını kılar, camiye gider, Müslü- manhğın bütün gereklerini yerine getirirsin. Ama toplum yaşanun ayndır. Orada sen bir yurttaşsın, birvatandaşsın. Işte, buanlayışa Eu- ro-Islam adını verdik. islamda siyasi sistem -Ama Müslümanltkta böyle biranlayışyok, değilmi? -Yok, tabii. Dolayısıyla da Islama yeni tef- sırler gerekiyor. Şöyle anlatayım: Kuran'ı okuduğum zaman burada devlet kavrammın ohnadığını görüyorum. Üstelik şenat sözcüğü de Kuran'da sadece birtek yer- de geçiyor. Bunu çok iyi biliyorum, çünkü ben defalarca hatim indirmiş bir hafizım. Şeriatın geçtiği bölümde deniyor ki: "Sana Îslam ahlakıverflmiştir. Hırazhkya- punazsuı, yalan söyleyemezsin." Bunu siyasallaştınrsanız bir hükümet etme sıstemi haline getirirsıniz. Ama islamda böy- le bir şey yoktur. Dolayısıyla ben islamda ye- m biryol buldum. Türkiye'de dikkat ettim; in- sınlar diyorlar ki: "tslama dönmek Cumhuriyefe karşı geJ- •ek demektir." İslamda siyasi sistem yoktur. Bu konuda ben kendimi sadece köktendinci değil, gele- nekçi Müslümanlarla da ters düşmüş görüyo- rum. Bunlar da."Şeriat sadece anlak kavTamı değfldir. Bunun da üzerindedir'' diyorlar. Oysa benim Euro-Islam'da tefsirim şeriatın sadece kişinin özel yaşamını düzenleyen ah- lak kavramı ve ilkelerı olduğudur. -Sizydlarca Türkiye'deyaşadımz, Türki- ye 'de Müslümanlığın etkisini nasıldeğerlen- diriyorsunuz?Sizce köktendincilik hiç Tür- kiye için bir tehdit, bir tehlike oldu mu? - Ben Ankara'da yaşarken Almanca bir ki- tap yazmıştım. Kitabın ismi "Avrupave tslam ArasındaTürkiye''dir. Kitapta şu tezi işledım: Türkiye Avrupalı kimliğini alırsa toplum tam anlamıyla dini siyasetten ayırmayı öğre- necektir. Türtclye'nln Imajı yaralı -AmaAvrupa Türkiye'yireddediyor, hiç- bir zaman bünyesine kabul etmek istemi- yor. O zaman ne olacak? - Evet. Türkiye bugün için laik bir ülke. Ben Avrupahlarla Türkiye'yi konuştuğumda bana diyorlar ki: "On yıl sonra da Türkiye'nin laik kalacağı konusunda elimizde gûvence yok ki. Bugün demokratbilinen Türkiyeyannbir tslam dev- leti olursa ne yapacağız?" Dolayısıyla Avru- palılara cumhuriyetin laik kimliğine hiçbir zaman halel gelmeyeceği, bunun hep kalıcı ola- cağı güvencesi venlmelidir. Çünkü ülkeniz- de dinci partiler var ve bunlar Avrupalılan korkutuyor. Necmedin Erbakan'uı başbakan olduğu yıl bana göre Türkiye'nin Avrupa'daki ünajı bü- yük yara aldı. Dolayısıyla Avrupalılar aym durumun tekrarlanmasından çekiniyorlar. Ben Ahnanya'da, Avrupa'nın başka ülkele- rinde yaptığım konuşmalarda, verdığim kon- feranslarda, yazdığım kitaplarda ve makale- lerde Türkiye'nin Avrupalı kimliğe kavuşma hedefini hep destekledün, desteklemeye de devam ediyorum. Bunun için de iki aşama gerekli: Birincisi Türkiye'nin AB üyesi ohnak yo- lunda kendi ev ödevini hakkıyla yapmasıdır. Ikincisi de Avrupalılann Türkiye'yle ilgili ev ödevlerini hakkıyla yapmalandır. Avrupalı- lann esas yapmalan gereken çalışma da Av- rupa'dayaşayan Türklere, gerçek Avrupalı ol- malannı sağlayacak yolu açmaktır. - İyideAvrupalımn Türkiye'yeyaklaşımın- da çifte standartyok mu? Bir yandan 10 yıl sonra Türkiye 'nin şeriatçüara teslim olup ol- mayacağı kaygısını taşırlarken öte yandan da Türkiye'nin demokrat olup şeriatçüara hoşgörüyla bakmasını telkin etmiyorlarmı? Bu ne biçim politikadır, sizce? - Evet, doğru. Bu, demokrasinin resmi yü- zü. - Îslam köktendinciliğinin biryüzü de te- roriznu 11 Eylül sonrası sizce dünyada ne değişti? - Biliyor musunuz ki 11 Eylül saldınsı Al- Prof. Dr. BASSAM TÎBİ Suriye'nin başkenti Şam'da doğdu. 18 yaşında Suriye'den aynlarak Almanya'ya yerleştL AilesiŞam'ın eşrafindan. Dedeleri ûyüzyıl boyunca Şam 'da kadüık ve müftülükyaptu Babasmın babası ise aile geleneğini bozarak dinle uğraşmadu Osmanlı Ordusu 'nda subay oldu, Paşalık rütbesineyükseldL 1907'de Yemen isyanım bastırmak için verilen savaştaşehit oldu. Yükseköğrenimini Frankfurt Universitesi Felsefe Bölümü 'nde tamamladu Daha sonra lisansüstü çalışmasını uluslararası ilişkiler alamnda yaptu 28 yaşında Göttingen Universitesi'nde Lluslararası İlişkilerprofesörü oldu. Pek çok üniversitede konuk öğretim üyesi olarak dersleryerdL 1995 ve 1998'de iki kez Bilkent Ûniversitesi'nde konukprofesör oldu. İslamiyet, şeriat düzeni, Türkiye üzerine çalışmalan ve kitapları var. manya'da hazırlanmıştı? Beş yıl süreyle bunlar Hamburg'daki El Ku- düs ve El Nur camiilerinde gizli gizli çahşma- lar yapmışlar. Bir grup Mısırh, Lübnanh, Ye- menli ve Suutmuş bunlar... Içlerinde sadece bir Türk varmış. Bilıyorsunuz, sonra bu Tür- kü Afganistan'da yakaladılar. Ahnanya'da bu şeriatçılann, din ve ibadet özgürlüğü namı altında serbestçe faaliyet gös- termelerine izin verilıyor. "Demokrasilerde insanlarancaksuçoluşturabilecek bir hareket yapüklan zaman rutuklanabuirierr diyorlar. Aksı halde de serbestçe faaliyet göstermele- rine göz yumuluyor. Üstelik Avrupalılar, köktendincilik tehlike- si bulunan Mısır, Endonezya, hatta Türkiye gi- bi ülkeleri de töhmet altında tutuyorlar. Avrupahlar eskıden ne kadar şenatçı grup varsa bunlann, ülkelerinde serbestçe faaliyet göstermelerine göz yumarlardı. Ama 11 Ey- lül saldınsından sonra ışler değişti. Yasalan çok daha sıkılaştırmaya başladılar. Bakın, ABD'de 10 milyon Müslüman yaşı- yor. Ama 11 Eylül'ü yapanlann hepsinin Av- rupa'dan geldikleri tespit edildi. Dolayısıyla Avrupa ülkelerinin şeriatçılann cenneti oldu- ğu da ortaya çıktı. - Eh, Almanya'da Milli Görüş Teşkilatı yok mu, örneğin? - Olmaz olur mu? Milli Göriiş Türkiye'de yasaklı... Mıllı Görüş'ün Tayyip Erdoğan'la da bir yakınlığı var, yanılmıyorsam. AKP ka- muoyuna şeriatçı ohnadığmı söylüyor. Ama gerçekte ciddı olarak şenatçılar. Arada kalmıs gençllk - Takıyye yapmakla suçlanıyorlar... - Evet. Şeriatçılarda da çıfte standart var, gör- düğünüzgibi... Ahnanya'da Milli Göriişçüler, kamuoyuna,"Biz Ahnan AnayasasTnın gerek- lerindenbiradrnıdışancıkmavTZ," diyorlar, ama gerçekte şenat duzerunı istiyorlar. Aynı şey Tür- kiye için geçerlı. Türkiye'nin Almanya, Avrupa'daki Müslü- man toplum üzerinde etkılı ohnası çok önem- li. Ahnanya'ya Türkiye'den imam gönderili- yor. Ama bunlar genelde Atatürkçü değıller ve laik sisteme kesinlikle prim vermiyorlar. Bu imamlar, Ahnanya'da yaşayan Türklerin Al- man toplumuna entegre ohnalanna da karşı çı- kıyorlar. Dolayısıyla Ahnanya'daki genç kuşak Türk- ler kendilenni iki arada bir derede hissedi- yorlar. "Kz Avnıpah nuyız? Değilsek neyiz?" duygusu içindeler. Türkiye'nin bu toplum üze- rindeki etkisı çok önemli. Çeşitli Müslüman ülkelerden Almanya'ya gelen Müslümanlar gettolarda yaşıyorlar. Bu da Ahnan toplumunda korku yaratıyor. Çün- kü bu insanlar Alman toplumuna entegre ol- mayı reddediyorlar. Oysa bunlar entegre ol- muş olsalar Türkiye'nin de işi rahatlayacak. Ben Istanbul'da Isriklal Gaddesi'nde yürür- ken hep modern kılıklı ve tavırlı insanlar gö- rüyorum. Ama Berlin'de Kreuzberg'de öyle de- ğil. Karşılaştığınız kadınlann hepsi ya çarşaf- lı, ya türbanlı. Bu da doğal olarak Türkiye'nin imajını bozuyor. Bu durumun kesin olarak değişmesi lazım. -Nasıl? - Bu konuda Almanya'yla Türkiye birlikte hareket etmelıler. Örneğin camilerde kültürel bazı etkilerin verihnesi yerinde olur, kanısın- dayım. Bu anlamda Diyanet Işleri Başkanlı- ğı olumlu bir rol oynayabilir. Ama açıkça söy- lemek gerekirse halihazırda Diyanet Işleri Başkanhğı bu konuda hiç de pozitif bir rol oy- namıyor. Çünkü Diyanet Işlen Başkanlığı'nm Al- manya'ya gönderdiği imamların hiçbiri laik sisteme inanan kişiler değil. SP ve AKP takıyyesi -Sizceşeriatçütk 11 Eylülsaldırüanndan son- ra da dünyada güçlenip yükselmeye devam ediyor mu? - Buradaiki pozisyonvar. Birincipozisyon Fran- sız tslamiyet bilgini Jnks Keppel'inki. Jules Keppel "İslamK^in tni^'' (Le Declin de l'Isla- mısme) adlı bir kıtap yazdı. Keppel Islamiyetin inişte olduğu görüşünü büyük bir güçle savunu- yor. Ben de ona meydan okuyorum ve tt tdaı» köktendincüîği iniştedeğil,vükseBşte,'' dıyorum. Burada iki şeyi biroirinden ayırmalısınız. Tero- rizm inişte, bu doğru. Ama tslam köktendinci- liği yükselişte. îslam köktendincıhğiyle Îslam te- rorizmini birbirine kanştırmamak lazım. Kök- tendinciler îslam devleti istiyorlar. Eh, bunun da terorizmle bir ilgisi yok. Şeriatçılann çoğunlu- ğunun teronzmle uzaktanyakından ilgileri yok- tur. Onlar bir tslam devleti kurulması hayaliyle yaşıyorlar. Bu da onlar için laik cumhuriyete al- ternatif olmalıdır. Bu eğilim inişte değil; tam aksine, gitokçe gehşıp güçleniyor. - Peki, buşeriatçılann hâlâ Türkiye üzerin- deki büyük oyunlan sizce sürüyor mu? - Sürdüğüne inanıyorum. - Bu konuda somutkanıtlar, belirtiler varmı? -Türkiyede ıkı tür Îslam var. Bınsı şıddetepnm veren îslam. Örneğin Hizbullah. Bu inişte. Bir de ılımlı, banşçı, siyasi îslam var. Ilımlı islama dikkat - Esas tehlikenin bu ılımlı, siyasi tslamdan geleceğini düşünmüyor musunuz? • Uzun vadede, evet. Bu ılımlı, siyasi îslamı- destekleyenler belli kurumlarda çalışıyorlar ve gerçek eğüimlerini, düşüncelerini, amaçlannı da hep gizliyorîar. Ama gerçekte ne olursa ol- sun bir şeriat devleti kurulmasını amaçhyorlar. - Yani bunlar takıyye miyapıyor? -Evet, öyle. BenimEuro-Islam felsefem de bu insanlarla iki alanda çarpışılabüeceğını öğütlü- yor. Bunlardanbirisi, "Ben laüdm.Siziistenûyo- rum.Sizinle hiçbir abşverisimyok" dıyebilirsi- niz. Ya da şu gerçeğı ortaya atarak onlarla sava- şırsunz: "Sizşeriatdevletiisthorsunuz.Ama Ku- ran'daböytebir şey yok." Bence bu ıkıncı yol da- ha başanh sonuç verecektir. Zaten Euro-Islam yaklaşımı başanlı sonuç \ermiştir. Çünkü îs- lamcılardiyorlarki w Müslümanlığıntemsücüe- ribizferitîslaırû^et bizim>iireğinıiz.canımc.kiil- türümüzdür.Üstelik tslamiyet Baü fıkirlerine de akernatiftirr Ama ben de şu göriişü saNiınuyo- rum: "Ben de size Bberal tslam'ı getiriyoruın. Kuran'dave Müslümanöğretideşeriatdevleti di- ye bir fikir yoktur. Dini devlet Kuran'da yer al- maz." Devlet ve din iki ayn kavramdır ve ayn tutulur. Oysa şenatçılar bunlan birleştirmek is- tiyorlar. - Batı dünyasında 1980 'liyıllann sonundan başlayarak bütün 1990'hyülar boyunca İsla- miyet'le ilgili onbinlerce kitap yayımlandu Ama 11 Eylül'den sonra bu eğilim azalmaya yüz tuttu gibi. Buna katılıyor musunuz? - 11 Eylül'den önce gerçekten azalmaya yüz tutmuştu. ABD'de son olarakyayımlanan bir ki- tabım var. tsrru "Köktendincfliğin Meydan Oku- yuşu ve Yeni Dünya Düzensizliği'" Bu kıtap 11 Eylül'den sonra yayımlandı ve en çok satan ki- taplar listesine girdi. Geçen ay da ikinci baskı- yı yaptı. 11 Eylül'den önce ABD'de îslam araş- tırmalannın hızı kesilmişti; hatta azahnıştı. ABD'de üniversiteler çoklukla özeldir. Dolayı- sıyia da para alamazsanız işinizi yapamazsınız. îslam araştırmalan yapabilmek için de para ge- rekhdir. 11 Eylül'den sonra akademik kuruluş- lara, araştırmamerkezlerine. üniversitelere siya- sal Îslamkonusundaaraştırmalar, çahşmalar ya- pılması için para akıtılıyor. -Neden? - Çünkü artık siyasal îslam bir tehdit olarak kabul ediliyor. - YanisiyasalÎslamyeniden tehditolarakal- gılanıyor, öyle mi? - Evet. 11 Eylül'den önce de tehdit olarak gö- rülüyordu. Ama bu görüş gücünüyitirmeye yüz tutmuştu. Şimdi yeniden güçlendi. - İyi de, siyasiİslamtn böylesinegüç kazan- masına çanaktutan. YeşilKuşakprojesinin mi- man ABD'nin kendisi değil mi? - Burada da farklan gözetmeliyiz. Siyasi îs- lam Mısır'da 1928'de Müslüman Kardeşler'le başladı. îslam terorizminin başlaması da o tari- he denk düşer. Bu hareketin önderi de Hasan el Banna'dır Bu terör siyasetini de Risalet -ül Ci- had adlı kitabmda yazmıştır. Amaca ulaşmak için düzensiz savaşın açılması gereğini savunur. -Peki, bugün Türkiye'deşeriat tehlikesi var mı? - Türkiye için iki şey söyleyebiliriz. Bugün Tür- kiye'de siyasi Îslamı savunan iki parti var. Biri- si Saadet Partisi, öbürü de AKP. Ama ikisi de ta- kıyye yapıyor. Fakat esas takıyyeci AKP. Yine de Türkiye'de bugün siyasi îslamın tehdit ya da tehlike olmadığını söyleyebilirim. Siyasi Îslam sisteme bir meydan okumadan başka bir şey değil.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle