Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYTA CUMHURİYET 29 EYLUL 2002 PAZAR
12 PAZAR KONUGU
Ulııslararası îlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Bassam Tibi ile Islam teröriinü ve siyasalîslamı konu
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞAIMOĞLU
leyb.tav$anoghı@cumhuriyet.conı.tr
11 Eylül 2001 'in dünyayı dehşete düşüren anısı
belleklerde kazınmış; duruyor. O nedenledir ki, özellikle
kendisine uygar ve çağdaş dünya süsü veren Batı
ülkeleri îslam köktendinciliği şiddetini, ya da siyasi
îslam 'ın teröriinü tanıdılar. "Biz başkalarına karşı
siyasi îslam 'ı besleyelim, nasılsa bizim denetimimizde;
bize bir şey yapamaz " zihniyetiyle gözleri bağlananlar
dehşet içinde gaflet uykulanndan uyandılar. Şimdi,
gelecekte başlarına daha büyük belalar gelmemesi için
önlemlerini alıyorlar. Öteyandan ülkemizde ise birileri
irticayı her zaman beslediği bilinen siyasi oluşumları
"birinci parti" olarak iktidara taşıma hevesinde.
Aymazlar bize dışandan bakanları ağlatacak,
içler acısı bir durumdalar. Hatta belki Türkiye 'nin
gerçeklerini çok iyi bilen Suriye asıllı uluslararası
ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Bassam Tibi 'nin
"Esas tehlike ılımlı siyasi Îslam 'dan gelir "
sözlerini de ciddiye almayacaklardır.
11Eylül'den sonra
irtica tehlikesi artü- Türkiye ve tslamiyete bu kadar büyük il-
gi duymanızın nedeni nedir?
İİBİ - Bir kere ben Suriye doğumluyum ve
Müslümanım. Ama öyle yobaz Müslümanlar-
dan değilim. Gayet liberalim o konuda... Be-
nım dedem Osmanlı Ordusu'nda paşaydı. Do-
ğal olarak Türkiye'ye ve Müslümanhğaçocuk-
luğumdan beri büyük ilgi duydum.
- Sizîn bir Etıro-Islam fikriniz var. Bunu
bize anlatır mısınız?
- Evet. Ben Euro-Islam'ın fikir babasıyım.
Ben laik bir insanım; imam filan değilim. Eu-
ro-Islam da îslamuı laiklik içinde yeni bir an-
layışı. Bu anlayış da sadece Avrupa'ya özgü
ohnalı, dünyanın başka hiçbir yerine uyarla-
namamalıdır. Avrupa toplumlan genelde laik
toplumlardır.
1992'de Fransa'ya davet edilmiştim. Avru-
pa'daki en büyük Müslüman toplum Fransa'da
yaşar. Bunlann çoğu Kuzey Afrikalıdır. Şim-
di Fransa'da bir de 300-400 bin kişilik bir Türk
toplumu var. Almanya'daki Müslüman toplu-
munun çoğunluğunu Türkler, îngıltere'deki-
ni de Güney Asya ülkeleri göçmenleri oluş-
turur.
Müslümanlan Avrupa vatandaşı nasıl yapa-
biliriz, düşüncesi ortaya atılmıştı. Biliyorsu-
nuz, Müslüman toplumlar dınlenne çok bağ-
hdır.
Böylece ortaya bir soru atıldı. Hem Müslü-
manhğa, hem de Avrupa'ya nasıl bağh olu-
nabilirdi. Böylece Müslümanlıkla Avrupa'nin
bağdaştınlması kavramına Euro-Islam ismi-
ni verdik. Avrupa îslamı, dini politikadan kes-
kin hatlarla ayırır. Demokrasiye sıkı sıkıya
bağhdır. Sadece siyasi bir sistem olarak de-
ğil, aynı zamanda yaşam biçimi olarak kesin-
likle demokrasiyi kabul eder.
- Siz kitaplannızı hangi dillerde yazdınız?
- Ben Müslümanım. Ama 22 kitabım Alman-
ca, ABD'de yayınüanan tslamla ügili altı ki-
tabım Ingilizcedir. Bu kitaplanmda ben îsla-
ma yeni bir anlayış getirecek bir temelin taş-
lannı döşedim. îslam, bir yaşam biçimi, Tan-
n'ya ibadetin bir biçimi, bir inanç, bir ahlak
anlayışıdır, ama siyasi bir sistem değildir.
Benbeş yıl süreyle ABD Sanatve Büim Aka-
demisi'nde (American Academy of Arts and
Sciences) çalıştım. 40 kişiydik ve sekiz mil-
yon dolar gibi çok zengin bir bütçemiz vardı.
Din ve siyaset araştırmalan ve çalışmalan
yapmak için bütün dünyayı geziyorduk.
Bir de baktık ki bütün dünya dinlerinde bir
siyasallaşma var. Bütün bu dinlerde dinin si-
yasallaşması ise köktendinciliğe (fundamen-
talism) yol açmaktadır. îslam köktendinciliği
de bireysel bir olay değildir. Bunu Hinduizm,
Budaizm, hatta Hıristıyanlıkta açık biçimde
görüyoruz. Ama Hıristiyan köktendinciliği
ABD'de kendini gösteriyor; Avrupa'da böyle
bir şey yok.
Dini depolitize etmek çok büyük önem ka-
zanıyor. Dolayısıyla Euro-Islam'ı siyasallaş-
tınrsanız artık bu Euro-Islam, ya da Avrupa
Müslümanlığı ohnaktan çıkar.
Din senin kendi ibadetindir. Bunu toplum
yaşamına katmaman lazımdır. Özel yaşamın-
da çok inançlı bir Müslüman olabilirsin. Beş
vakit namazını kılar, camiye gider, Müslü-
manhğın bütün gereklerini yerine getirirsin.
Ama toplum yaşanun ayndır. Orada sen bir
yurttaşsın, birvatandaşsın. Işte, buanlayışa Eu-
ro-Islam adını verdik.
islamda siyasi sistem
-Ama Müslümanltkta böyle biranlayışyok,
değilmi?
-Yok, tabii. Dolayısıyla da Islama yeni tef-
sırler gerekiyor. Şöyle anlatayım:
Kuran'ı okuduğum zaman burada devlet
kavrammın ohnadığını görüyorum. Üstelik
şenat sözcüğü de Kuran'da sadece birtek yer-
de geçiyor. Bunu çok iyi biliyorum, çünkü
ben defalarca hatim indirmiş bir hafizım.
Şeriatın geçtiği bölümde deniyor ki:
"Sana Îslam ahlakıverflmiştir. Hırazhkya-
punazsuı, yalan söyleyemezsin."
Bunu siyasallaştınrsanız bir hükümet etme
sıstemi haline getirirsıniz. Ama islamda böy-
le bir şey yoktur. Dolayısıyla ben islamda ye-
m biryol buldum. Türkiye'de dikkat ettim; in-
sınlar diyorlar ki:
"tslama dönmek Cumhuriyefe karşı geJ-
•ek demektir."
İslamda siyasi sistem yoktur. Bu konuda
ben kendimi sadece köktendinci değil, gele-
nekçi Müslümanlarla da ters düşmüş görüyo-
rum. Bunlar da."Şeriat sadece anlak kavTamı
değfldir. Bunun da üzerindedir'' diyorlar.
Oysa benim Euro-Islam'da tefsirim şeriatın
sadece kişinin özel yaşamını düzenleyen ah-
lak kavramı ve ilkelerı olduğudur.
-Sizydlarca Türkiye'deyaşadımz, Türki-
ye 'de Müslümanlığın etkisini nasıldeğerlen-
diriyorsunuz?Sizce köktendincilik hiç Tür-
kiye için bir tehdit, bir tehlike oldu mu?
- Ben Ankara'da yaşarken Almanca bir ki-
tap yazmıştım. Kitabın ismi "Avrupave tslam
ArasındaTürkiye''dir. Kitapta şu tezi işledım:
Türkiye Avrupalı kimliğini alırsa toplum
tam anlamıyla dini siyasetten ayırmayı öğre-
necektir.
Türtclye'nln Imajı yaralı
-AmaAvrupa Türkiye'yireddediyor, hiç-
bir zaman bünyesine kabul etmek istemi-
yor. O zaman ne olacak?
- Evet. Türkiye bugün için laik bir ülke. Ben
Avrupahlarla Türkiye'yi konuştuğumda bana
diyorlar ki:
"On yıl sonra da Türkiye'nin laik kalacağı
konusunda elimizde gûvence yok ki. Bugün
demokratbilinen Türkiyeyannbir tslam dev-
leti olursa ne yapacağız?" Dolayısıyla Avru-
palılara cumhuriyetin laik kimliğine hiçbir
zaman halel gelmeyeceği, bunun hep kalıcı ola-
cağı güvencesi venlmelidir. Çünkü ülkeniz-
de dinci partiler var ve bunlar Avrupalılan
korkutuyor.
Necmedin Erbakan'uı başbakan olduğu yıl
bana göre Türkiye'nin Avrupa'daki ünajı bü-
yük yara aldı. Dolayısıyla Avrupalılar aym
durumun tekrarlanmasından çekiniyorlar.
Ben Ahnanya'da, Avrupa'nın başka ülkele-
rinde yaptığım konuşmalarda, verdığim kon-
feranslarda, yazdığım kitaplarda ve makale-
lerde Türkiye'nin Avrupalı kimliğe kavuşma
hedefini hep destekledün, desteklemeye de
devam ediyorum.
Bunun için de iki aşama gerekli:
Birincisi Türkiye'nin AB üyesi ohnak yo-
lunda kendi ev ödevini hakkıyla yapmasıdır.
Ikincisi de Avrupalılann Türkiye'yle ilgili ev
ödevlerini hakkıyla yapmalandır. Avrupalı-
lann esas yapmalan gereken çalışma da Av-
rupa'dayaşayan Türklere, gerçek Avrupalı ol-
malannı sağlayacak yolu açmaktır.
- İyideAvrupalımn Türkiye'yeyaklaşımın-
da çifte standartyok mu? Bir yandan 10 yıl
sonra Türkiye 'nin şeriatçüara teslim olup ol-
mayacağı kaygısını taşırlarken öte yandan
da Türkiye'nin demokrat olup şeriatçüara
hoşgörüyla bakmasını telkin etmiyorlarmı?
Bu ne biçim politikadır, sizce?
- Evet, doğru. Bu, demokrasinin resmi yü-
zü.
- Îslam köktendinciliğinin biryüzü de te-
roriznu 11 Eylül sonrası sizce dünyada ne
değişti?
- Biliyor musunuz ki 11 Eylül saldınsı Al-
Prof. Dr. BASSAM TÎBİ
Suriye'nin başkenti Şam'da doğdu. 18
yaşında Suriye'den aynlarak Almanya'ya
yerleştL AilesiŞam'ın eşrafindan. Dedeleri
ûyüzyıl boyunca Şam 'da kadüık ve
müftülükyaptu Babasmın babası ise aile
geleneğini bozarak dinle uğraşmadu
Osmanlı Ordusu 'nda subay oldu, Paşalık
rütbesineyükseldL 1907'de Yemen isyanım
bastırmak için verilen savaştaşehit oldu.
Yükseköğrenimini Frankfurt Universitesi
Felsefe Bölümü 'nde tamamladu Daha
sonra lisansüstü çalışmasını uluslararası
ilişkiler alamnda yaptu 28 yaşında
Göttingen Universitesi'nde Lluslararası
İlişkilerprofesörü oldu. Pek çok
üniversitede konuk öğretim üyesi olarak
dersleryerdL 1995 ve 1998'de iki kez
Bilkent Ûniversitesi'nde konukprofesör
oldu. İslamiyet, şeriat düzeni, Türkiye
üzerine çalışmalan ve kitapları var.
manya'da hazırlanmıştı?
Beş yıl süreyle bunlar Hamburg'daki El Ku-
düs ve El Nur camiilerinde gizli gizli çahşma-
lar yapmışlar. Bir grup Mısırh, Lübnanh, Ye-
menli ve Suutmuş bunlar... Içlerinde sadece
bir Türk varmış. Bilıyorsunuz, sonra bu Tür-
kü Afganistan'da yakaladılar.
Ahnanya'da bu şeriatçılann, din ve ibadet
özgürlüğü namı altında serbestçe faaliyet gös-
termelerine izin verilıyor. "Demokrasilerde
insanlarancaksuçoluşturabilecek bir hareket
yapüklan zaman rutuklanabuirierr diyorlar.
Aksı halde de serbestçe faaliyet göstermele-
rine göz yumuluyor.
Üstelik Avrupalılar, köktendincilik tehlike-
si bulunan Mısır, Endonezya, hatta Türkiye gi-
bi ülkeleri de töhmet altında tutuyorlar.
Avrupahlar eskıden ne kadar şenatçı grup
varsa bunlann, ülkelerinde serbestçe faaliyet
göstermelerine göz yumarlardı. Ama 11 Ey-
lül saldınsından sonra ışler değişti. Yasalan
çok daha sıkılaştırmaya başladılar.
Bakın, ABD'de 10 milyon Müslüman yaşı-
yor. Ama 11 Eylül'ü yapanlann hepsinin Av-
rupa'dan geldikleri tespit edildi. Dolayısıyla
Avrupa ülkelerinin şeriatçılann cenneti oldu-
ğu da ortaya çıktı.
- Eh, Almanya'da Milli Görüş Teşkilatı
yok mu, örneğin?
- Olmaz olur mu? Milli Göriiş Türkiye'de
yasaklı... Mıllı Görüş'ün Tayyip Erdoğan'la
da bir yakınlığı var, yanılmıyorsam. AKP ka-
muoyuna şeriatçı ohnadığmı söylüyor. Ama
gerçekte ciddı olarak şenatçılar.
Arada kalmıs gençllk
- Takıyye yapmakla suçlanıyorlar...
- Evet. Şeriatçılarda da çıfte standart var, gör-
düğünüzgibi... Ahnanya'da Milli Göriişçüler,
kamuoyuna,"Biz Ahnan AnayasasTnın gerek-
lerindenbiradrnıdışancıkmavTZ," diyorlar, ama
gerçekte şenat duzerunı istiyorlar. Aynı şey Tür-
kiye için geçerlı.
Türkiye'nin Almanya, Avrupa'daki Müslü-
man toplum üzerinde etkılı ohnası çok önem-
li. Ahnanya'ya Türkiye'den imam gönderili-
yor. Ama bunlar genelde Atatürkçü değıller
ve laik sisteme kesinlikle prim vermiyorlar. Bu
imamlar, Ahnanya'da yaşayan Türklerin Al-
man toplumuna entegre ohnalanna da karşı çı-
kıyorlar.
Dolayısıyla Ahnanya'daki genç kuşak Türk-
ler kendilenni iki arada bir derede hissedi-
yorlar. "Kz Avnıpah nuyız? Değilsek neyiz?"
duygusu içindeler. Türkiye'nin bu toplum üze-
rindeki etkisı çok önemli.
Çeşitli Müslüman ülkelerden Almanya'ya
gelen Müslümanlar gettolarda yaşıyorlar. Bu
da Ahnan toplumunda korku yaratıyor. Çün-
kü bu insanlar Alman toplumuna entegre ol-
mayı reddediyorlar. Oysa bunlar entegre ol-
muş olsalar Türkiye'nin de işi rahatlayacak.
Ben Istanbul'da Isriklal Gaddesi'nde yürür-
ken hep modern kılıklı ve tavırlı insanlar gö-
rüyorum. Ama Berlin'de Kreuzberg'de öyle de-
ğil. Karşılaştığınız kadınlann hepsi ya çarşaf-
lı, ya türbanlı. Bu da doğal olarak Türkiye'nin
imajını bozuyor.
Bu durumun kesin olarak değişmesi lazım.
-Nasıl?
- Bu konuda Almanya'yla Türkiye birlikte
hareket etmelıler. Örneğin camilerde kültürel
bazı etkilerin verihnesi yerinde olur, kanısın-
dayım. Bu anlamda Diyanet Işleri Başkanlı-
ğı olumlu bir rol oynayabilir. Ama açıkça söy-
lemek gerekirse halihazırda Diyanet Işleri
Başkanhğı bu konuda hiç de pozitif bir rol oy-
namıyor.
Çünkü Diyanet Işlen Başkanlığı'nm Al-
manya'ya gönderdiği imamların hiçbiri laik
sisteme inanan kişiler değil.
SP ve AKP
takıyyesi
-Sizceşeriatçütk 11 Eylülsaldırüanndan son-
ra da dünyada güçlenip yükselmeye devam
ediyor mu?
- Buradaiki pozisyonvar. Birincipozisyon Fran-
sız tslamiyet bilgini Jnks Keppel'inki. Jules
Keppel "İslamK^in tni^'' (Le Declin de l'Isla-
mısme) adlı bir kıtap yazdı. Keppel Islamiyetin
inişte olduğu görüşünü büyük bir güçle savunu-
yor. Ben de ona meydan okuyorum ve
tt
tdaı»
köktendincüîği iniştedeğil,vükseBşte,'' dıyorum.
Burada iki şeyi biroirinden ayırmalısınız. Tero-
rizm inişte, bu doğru. Ama tslam köktendinci-
liği yükselişte. îslam köktendincıhğiyle Îslam te-
rorizmini birbirine kanştırmamak lazım. Kök-
tendinciler îslam devleti istiyorlar. Eh, bunun da
terorizmle bir ilgisi yok. Şeriatçılann çoğunlu-
ğunun teronzmle uzaktanyakından ilgileri yok-
tur. Onlar bir tslam devleti kurulması hayaliyle
yaşıyorlar. Bu da onlar için laik cumhuriyete al-
ternatif olmalıdır. Bu eğilim inişte değil; tam
aksine, gitokçe gehşıp güçleniyor.
- Peki, buşeriatçılann hâlâ Türkiye üzerin-
deki büyük oyunlan sizce sürüyor mu?
- Sürdüğüne inanıyorum.
- Bu konuda somutkanıtlar, belirtiler varmı?
-Türkiyede ıkı tür Îslam var. Bınsı şıddetepnm
veren îslam. Örneğin Hizbullah. Bu inişte. Bir
de ılımlı, banşçı, siyasi îslam var.
Ilımlı islama dikkat
- Esas tehlikenin bu ılımlı, siyasi tslamdan
geleceğini düşünmüyor musunuz?
• Uzun vadede, evet. Bu ılımlı, siyasi îslamı-
destekleyenler belli kurumlarda çalışıyorlar ve
gerçek eğüimlerini, düşüncelerini, amaçlannı
da hep gizliyorîar. Ama gerçekte ne olursa ol-
sun bir şeriat devleti kurulmasını amaçhyorlar.
- Yani bunlar takıyye miyapıyor?
-Evet, öyle. BenimEuro-Islam felsefem de bu
insanlarla iki alanda çarpışılabüeceğını öğütlü-
yor. Bunlardanbirisi, "Ben laüdm.Siziistenûyo-
rum.Sizinle hiçbir abşverisimyok" dıyebilirsi-
niz. Ya da şu gerçeğı ortaya atarak onlarla sava-
şırsunz: "Sizşeriatdevletiisthorsunuz.Ama Ku-
ran'daböytebir şey yok." Bence bu ıkıncı yol da-
ha başanh sonuç verecektir. Zaten Euro-Islam
yaklaşımı başanlı sonuç \ermiştir. Çünkü îs-
lamcılardiyorlarki w
Müslümanlığıntemsücüe-
ribizferitîslaırû^et bizim>iireğinıiz.canımc.kiil-
türümüzdür.Üstelik tslamiyet Baü fıkirlerine de
akernatiftirr Ama ben de şu göriişü saNiınuyo-
rum: "Ben de size Bberal tslam'ı getiriyoruın.
Kuran'dave Müslümanöğretideşeriatdevleti di-
ye bir fikir yoktur. Dini devlet Kuran'da yer al-
maz." Devlet ve din iki ayn kavramdır ve ayn
tutulur. Oysa şenatçılar bunlan birleştirmek is-
tiyorlar.
- Batı dünyasında 1980 'liyıllann sonundan
başlayarak bütün 1990'hyülar boyunca İsla-
miyet'le ilgili onbinlerce kitap yayımlandu
Ama 11 Eylül'den sonra bu eğilim azalmaya
yüz tuttu gibi. Buna katılıyor musunuz?
- 11 Eylül'den önce gerçekten azalmaya yüz
tutmuştu. ABD'de son olarakyayımlanan bir ki-
tabım var. tsrru "Köktendincfliğin Meydan Oku-
yuşu ve Yeni Dünya Düzensizliği'" Bu kıtap 11
Eylül'den sonra yayımlandı ve en çok satan ki-
taplar listesine girdi. Geçen ay da ikinci baskı-
yı yaptı. 11 Eylül'den önce ABD'de îslam araş-
tırmalannın hızı kesilmişti; hatta azahnıştı.
ABD'de üniversiteler çoklukla özeldir. Dolayı-
sıyia da para alamazsanız işinizi yapamazsınız.
îslam araştırmalan yapabilmek için de para ge-
rekhdir. 11 Eylül'den sonra akademik kuruluş-
lara, araştırmamerkezlerine. üniversitelere siya-
sal Îslamkonusundaaraştırmalar, çahşmalar ya-
pılması için para akıtılıyor.
-Neden?
- Çünkü artık siyasal îslam bir tehdit olarak
kabul ediliyor.
- YanisiyasalÎslamyeniden tehditolarakal-
gılanıyor, öyle mi?
- Evet. 11 Eylül'den önce de tehdit olarak gö-
rülüyordu. Ama bu görüş gücünüyitirmeye yüz
tutmuştu. Şimdi yeniden güçlendi.
- İyi de, siyasiİslamtn böylesinegüç kazan-
masına çanaktutan. YeşilKuşakprojesinin mi-
man ABD'nin kendisi değil mi?
- Burada da farklan gözetmeliyiz. Siyasi îs-
lam Mısır'da 1928'de Müslüman Kardeşler'le
başladı. îslam terorizminin başlaması da o tari-
he denk düşer. Bu hareketin önderi de Hasan el
Banna'dır Bu terör siyasetini de Risalet -ül Ci-
had adlı kitabmda yazmıştır. Amaca ulaşmak
için düzensiz savaşın açılması gereğini savunur.
-Peki, bugün Türkiye'deşeriat tehlikesi var
mı?
- Türkiye için iki şey söyleyebiliriz. Bugün Tür-
kiye'de siyasi Îslamı savunan iki parti var. Biri-
si Saadet Partisi, öbürü de AKP. Ama ikisi de ta-
kıyye yapıyor. Fakat esas takıyyeci AKP. Yine
de Türkiye'de bugün siyasi îslamın tehdit ya da
tehlike olmadığını söyleyebilirim. Siyasi Îslam
sisteme bir meydan okumadan başka bir şey
değil.