12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 19 EYLÜL 2002 PERŞEMB HABERLER Zanlının yakınlanna haber verilecek, gözaltı süresi savcının emriyle 4 gün uzatılabilecek GözaltınaAvrupa normuANKARA (Cumhurryet Bürosu) - Yakalama, Gözaltına Alma ve Ifade Alma Yönetmeliği'nde yapılan değişiklilde, bir kişinin yakalanması durumunda yakınJanna haber verme şartı getirildi. Kişinin istemesi durumunda yakınlannın yanı sıra "beHriediği bir diğer kjşiye" de haber veriJecek. Değişiklikle gözaltı sürelerinin hâkim karşısına çıkantmadan uzatılması da engelleniyor. OHAL bölgesindeki gözaltı sürelerinin uzatılması durumunda ise hakim, kişiyi dinleyerek karar verecek. Anayasa ve yasalarda yapılan değişiklikler kapsamında, "Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma YönetmeliğTnde değişiklik yapıldı. Adalet ve îçişleri bakanlıklannca ortaklaşa • Anayasa ve yasalarda yapılan değişiklikler, zanlı yaranna hükümleri içeriyor. Yakalanan kişinin yakınlan ve kendi belirlediği bir kişiye hemen haber verilmesi hüküm altına almırken, gözaltı sürelerinde de DGM görev alanına giren suçlar dahil, değişikliğe gidiliyor. yapılan değişikliğe göre, yakalama sırasında kişiye, geçmişte olduğu gibi, suç aynmı gözetilmeksizin yakalanma sebebi, müdafiden yararlanma ve susma haklan bildirilecek. Kişiye "hakkmdaki iddialar" da iletilecek. İtiraz hakkı da var Değişikliğe göre, yakalama ve yakalama süresinin uzattlmasına ilişkin emir, cumhuriyet savcısf nın karanyla kişinin bir yakınına haber verilecek. Kişinin yakınlannın yanı sıra "befirlediği bir kişiye'' de olay bildirilecek. Yakalanan kişiye, yakalanmaya itiraz etme hakkı bulunduğu iletilecek ve bu hakkın nasıl kullanılacağı da açıkJanacak. Yakalanan kişinin doktor muayenesi sırasındaki çekinceler de kaldınldı. Buna göre muayene, doktor-hasta ilişkisi çerçevesinde yapılacak. Ancak doktor veya yakalanan kişi, kişisel güvenlik endişesini ileri sürerek muayenenin kolluk kuvvetleri gözetiminde yapılmasını isteyebilecek. Önceki hüküm, "soruşturmanın selameti iie doktor veya yakalanan kişinin güvenliği bakımından saianca bulunmayan haBerde" doktor ile yakalanan kişinin yalnız kalabilmesini öngörüyordu. DeğişikJikle, gözaltı süreleri de yeniden düzenlendi. Buna göre, DGM'lerin görev alanına giren suçlar da dahil gözaltı süresi, savcının yazılı emriyle 4 gün uzatılabilecek. Gözaltı süresi kısaldı Önceki yönetmelikteki, *4günlük uzatmaya rağmen soruşfurma tamamlananıazsa, cumhuriyet savcısuun istemi ve hâkim karan üe şüphelüerin hâkim önüne çıkarîlmalan 7 güne kadar uzaDJabifir" hükmü kaldınlarak yerine "Kimse, bu süreier geçtikten sonra hâkim karan otmaksızm hürriyetinden yoksun bıraJalamaz" ibaresi getirildi. DGM'lerin görev alanına giren suçlann olağanüstü hal ilan edilen bölgelerde işlenmesi durumunda, 4 günlük süre cumhuriyet savcısının istemiyle ve hâkim karanyla 7 güne kadar uzatılabilecek. Hâkim, bu uzatmaya karar vermeden önce yakalanan kişiyi dinleyecek. Önceki hükümde, bu süre 10 güne kadar uzatılabiliyordu ve hâkimin yakalanan kişiyi dinleme zorunluluğu bulunmuyordu. Yönetmelik degişikliğine göre, her kolluk biriminde yakalanan kişi ile müdafinin görüşmesi için uygun gorüşme yeri aynlacak. Yönetmelikte yapılan değişiklikler, şüpheli sanık haklan formuna da yansıtıldı. AB'ye uyum yasaları Anadilde öğrenim tamamANKARA (Cumlıuriyet Bürosu) - Milli Eğitim Bakanlıgı, AB'ye uyum yasalan kapsamında, 2 aydır üzerinde çalıştığı 'anadOde öğreniın' yönetmeliğini tamamladı. Resmi Gazete'nin bugünkü sayısuıda yayımlanacak yönetmeliğe göre, anadilde öğrenim veren kurslarda, MEB Talim Terbiye Kurulu tarafindan belirlenecek Türkiye Cuinhuriyeti yurttaşlan öğretmen olarak görev alabilecek. Öğrenciler 18 yaşın üzerinde değilse, veli iznine başvurulacak. Milli Eğitim Bakanı Necdet Tekin dün düzenlediği basın toplantısıyla, Tahm Terbiye Kurulu ve Özel Öğretim Genel Müdürlüğü'nün yaklaşık 2 aydır üzerinde çahştığı tt Farkh dil ve lebçelerin öğrenimi" hakkmdaki yönetmeliği açıkladı. Tekin, anadilde öğrenim yapacak kurslann mevcut kurslardan hiçbir farkı olmayacağını belirtti. Anadilde öğretim vermek üzere kurs açmak için, Türkiye vatandaşı olan herkesin başvurabileceğini ifade eden Tekin, Özel Öğretim Kurumlan Genel Müdürlügü'ne başvurmanın kurs açmak için yeterli olacagını söyledi. Tekin, "Oğretmen sorunu nasıl çözülecek" sorusu üzerine u Oğretmen nitefiği beffidir, zaman gösterecek" cevabını verdi. 18 yaşından küçüklerin, ancak veli izniyle katılabıleceğı kurslarda, öğrenciler Türk toplum yapısına aykın kryafetler giyemeyecekler. Öğretmen seçüni ise YÖK tarafindan denkliği tanınmış üniversiteler ve dil enstitüleri ile 'usta eğitid merkezlerinden' sağlanacak. Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe konulacak olan yönetmelikle getirilen düzenlemeler şöyle: i^ Kurs açmak için başvuranlar Türk olacak, v* Öğretmenier Türk olacak ve YÖK tarafindan denkliği kabul edilen üniversiteleri bitirmiş olacak, v* Oğretmenleri TaHm Terbiye Kurulu beürleyecek, W Kılık Kıyafet Yönetmeliği diğer kurslardan farklı olmayacak, f Öğretimi usta öğreticüer yapacak, ^ Öğrenciler en az ilkokul mezunu olacak, v0 18 yaşm alündaki öğrencOer için veli izni aranacak, J> Kurs açmak isteyen, öğretim programını bakanhğa onaylatacak, ^ Dköğretim öğrenciJeri, sadece hafta sonlan ya da yaz tatiflerinde öğrenim görebijecekler. • Yönetmeliğe göre öğrenciler 18 yaşın üzerinde değilse veli iznine başvurulacak. Kurs açmak isteyenler ve öğretmenler Türk olacak. Kurtce isim hâlâ sorun 'Berivan' yine mahkemelik DÎYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) - Bitlis'in Hizan ilçesinde 7 aylık kızına ''Berivan'' adını toymakta ısrar eden Ahmet Şimşek, îlçe Nüfus Müdürü Fahreöin Ateş ile mahkemeük oldu. Hizan'ın Koçyiğit Köyü nüfusuna kayıtlı Ahmet Şimşek, kızına Berivan adını vermek için Hizan Nüfus Müdürlügü'ne gitti. Ancak Nüfus Müdürü Fahrettin Ateş, gelen talimat doğrultusunda Berivan ismini kayda geçiremeyeceklerini, jeçirmeleri halinde de savcdığa ihbarda tulunmak zorunda olduklannı söyledi. Şimşek, Berivan isminde ısrar edince Nüfus Müdürlüğü, tleme onay verdi, ardından da savcdığa übarda bulundu. Savcıük da hem Şimşek hem «e Ateş hakkında dava açtı. ÎHD Diyarbakır Şube Başkanı Demirtaş, çocuklanna Kürtçe isim «rmek isteyenlerin, îçişleri Bakanlığ'nca }ayımlandıgı iddia edilen gizli bir genelge Kdenıyle engellendiğini öne sürdü. • 7 yıldır devam eden davada, müdahil vekili ve Manisa Barosu Başkanı Serhat Özbek, işkence suçunun Yargıtay karanyla kesinJeştiğüıi, geç de olsa adaletin tecellisinin mağdurlar ve ülke açısından yaşamsal önemi olduğunu söyledi. Sanık Başkomiser Halil Emir (ortada) ve polis memunı Ramazan Kolak avukadarrvla birlikte. (AA) Liseli gençlere işkence gerekçesiyle yargılanan polislerin davası son kez ertelendi Manisa'da soııa doğruYÜKSEL GÖRDES MANİSA - Manisa Emniyet Müdürlü- ğü polislerinden Hatil Emir,AtiDaGürbûz, Levent Özvez, Turgut Demirel, Engin Er- doğan. Fe\ziAydoğ, Musa Geçer, Emin Dal Turgut Özcan ve Ramazan Koiak'ın 16 öğrenciye işkence yaptıklan gerekçesiyle yargılandığı dava, dün bir kez daha erte- lendi. Manisa Ağır Ceza Mahkemesi 'nde- ki dava 7 yıldır sürüyor. Dünkü duruşmaya sanık polislerden Ra- mazan Kolak, Engin Erdoğan, Musa Ge- çen ve Halil Emir katılırken diğer sanık po- lisler de yeni avukatlan Rıza Kınay,Haluk Tartu,NedpKaya,N%in Duman,Selim Ka- rakoyun, Cemil Bugan, AbduDah Pişdin, Emine Ergâl ve Hasan Kanath tarafindan temsil edildi. Müdahil vekili ve Manisa Baro Başka- nı Serhat Ozbek, esas hakkındaki iddiası- nı son kez yineleyerek şunlan söyledi: "Davanın geçirmiş bulunduğu aşamaiçe- risinde mahkemenizin vermiş olduğu îld beraat karanna karşın Yargıtay 8. Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Kurulu, sanıklar- la Ugili ve kararlaruıda saydığı mağdurlar- ia ilişkin olarak işkence suçunun işlenmiş olduğunu behrtmişlerdir. Dava ne yazık Id geçirdiği aşamalar içerisinde adil yargda- ma hakkmın makul süre ölçûtûnün tama- men dışma çıkmışûr. Bunda sanıklarm davayı zaman aşunma uğratma gayretlerietidliolurken davaya ir- tibatb olarakklari makamlann,çeşnti hatafa yargılamalann buna neden olduğunu düşünüyoruz. Yargrtay 'm da vermişolduğu karar, her yönüyle örnek bir karardır. Geç de olsa adaletin tecellisinin mağdur- lar açısından, Türkiye Cumhuriyeti açısın- dan yaşamsalönemivannr. 7yılönceişken- ce gören mü vekkillerimiz, 7yılda,beride iş- kencegörmeye hatta daha da ağır bir şekfl- deaaçekmevtmahkûmolmuşlardır.Bune- denledaha da geciknıeveneden olmaksızm Yargrtay 8. Dairesi ve Ceza Genel Kurulu karanna uygun olarak sanık polislerin ce- zalandınlmasını istiyonım." Mahkeme heyeti, sanık avukatlannın savunmalannı hazırlamalan için duruş- mayı son kez erteledi. Eşref Bitlis'in oğlu Tank Bitlis, babasının ölümüyle ilgili karanlık noktalara dikkat çekti: Sorular Güreş'e sorulmalıALPER TURGUT Jandarma Genel Komutanı Orgeneral EşrefBitns'in ölümü- nün üzerinden yaklaşık 10 yıl geçmesine karşın kafalardaki soru işaretleri hâlâ dağılmadı. Dönemin Jandarma Asayiş Bölge Komutanı emekJi Orge- neral Necati Özgen, Bitlis'in ölümünden tam bir ay önce içinde bulunduklan helikopte- rin Amerikan jetleri tarafmdan Kuzey Irak'ta iki kez taciz edil- diğini, bu nedenle de helikop- terin çok ciddi bir düşme teh- likesi yaşadığını açıkJadı. Eşref Bitlis 'in oğlu Tank Bit- lis ise bu sorulann, dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Gûreş'e yöneltilmesi gerekti- ğini öne sürerek "Bugün hâlâ ' derin devlet" ten bahsediyonız. Bitlis'in ölünı nedenini oğlu ola- rak ben mi araşüracağun, yok- sa devletmi? Haikm kafasmda- ki Eşref Bitns ve Uğur Mum- cu'yia ilgili sorular çözülmek zorundadır" dedi. •Burası bize ait' mesajı Eşref Bitlis'in ölümünden bir ay önce, 17 Aralık 1992 günü içinde bulunduklan Skorsky ti- pi helikopterin iki Amerikan jeti tarafindan taciz edildiğini anlatan emekli orgeneral Özgen sözlerini şöyle sürdürdü: "\aklaşık 2 ay sfiren 4 bin 500 PKK'Iinin öldürüldüğü 'Kazıma' operasyonunun ar- duıdan Selahattin kentine git- mek için havalandık. Hem böl- geji kontrol edecekhem de Me- sud Barzani ve Celal Talaba- ni'yle görüşecektik. Zaho'yu geçtikten bir süre sonra 1500 metre yükseldikte bize bildiril- meyen iki F-15'le karşüaşok." Amerikan jetlerinin bulun- duklan helikoptere alttan üst- ten dahş yaptığmı vurgulayan Özgen, şunlan söyledi: ğu 17 Ocak 1993 tarihli uçak kazasıyla ilgili olarak da "Bir gün önce görüştük. Havanın çok bozuk olduğunu söyledim. Diyarbakır'a ertesigün gebne- sini istedim" diye konuştu. 'Devfet ciddi olnıalı' Bitlis'in oğlu Sabancı Spas- tik Çocuklar Merkezi Müdürü Tank Bitlis ise bu tür olaylar çö- • Dönemin Jandarma Asayiş Bölge Komutanı emekli Orgeneral Necati Özgen, Eşref Bitlis'in ölümünden bir ay önce bindiği helikopterin ABDjetleri tarafindan Kuzey Irak'ta taciz edildiğini açıkladı. 'Dürüst bir komutanın' bu konulan yeniden 1 ' gündeme getirmesinin olumlu olduğunu belirten Tank Bitlis ise "Babamın ölüm nedenini oğlu olarak ben mi araştıracağım, yoksa devlet mi? Halkm kafasındaki Eşref Bitlis ve Uğur Mumcu'yla ilgili sorular çözülmek zorundadır" dedi. " Jetierin egzoz gaa vevakum etkisi nedeniyle heUkopterin motoru duracakû. trtifa kay- bederekyere doğru hızla alçal- dık. Neredeyse düşüyorduk. ABD uçaklan bir süre sonra aynı dalışı bir kez daha tekrar- ladı. Diyarbakır'a gidildiğinde çok büyük tepki verildi. Bu olay, Bitlis paşaya gözdağı değildj. Bence, 'Biz buradayız işte, bu- ranın sorumluluğu bize ait...' gi- bi bir imaj vermek istediler." Özgen, Bitlis'in şehit oldu- zülmedikçe devletin ciddi ola- mayacağmı öne sürerek şunla- n söyledi: " Jetierin tacizi olayı yeni bir şey değıLArşivierdebunlar var. Dürüstbir komutanın açüdanıa- lan nedeniyle konunun kamu- oyu gündemmetekrargetirimıe- si olumlu. Asıl bunu dönemin Genelkurma\ r Başkanı Doğan Güreş'e sormak lazım. Yetldü- lerzamamnda 'sabotaj' açıkla- malan yapmışO. Hiçbir ülke- nin Jandarma Genel Komuta- nı faiti meçhule kurban gider mi? Bir neden olması gereld- yor. Vbksa bu bir savaş nedeni- dir. Aradan bunca yıl geçmesi- ne karşm sokaktald insanlar ob>i unutmadıve benimgibion- larin da kafasındahala soruişa- retieri var. w Belki yıllar sonra gerçekle- rin ortaya çıkabileceğini vurgu- layan Bitlis, toplumun Eşref Bitlis ve Uğur Mumcu'nun ölümleriyle ilgili gerçekleri bil- mek istediğini kaydetti. Bitlis,"Basında 'sabotajla il- gili dava açıldı' gibi şeyler ya- ZIML Böyie bir dava söz konu- su değ3, aynca yetkimiz de yok. Sadece uçağın püotlarından Yüzbaşı Tuğrul Sezginler'in aMası kazada pilotaj hatası ol- madığı gerekçesiyle tazminat davası açü." dedi. 'Çekiç Gfiç raporu' 1990 yılında Jandarma Ge- nel Komutanlığı'naatanan 1933 Malatya doğumlu Bitlis'in, Çe- kiç Güç'le ilgili rapor hazırla- dığı öne sürülmüştü. "ABD'nin faaliyetlerinin Kuzey Irak'ta bir Kürtdevleti kurulmaya yö- nefik olduğu"nu öne süren ra- por nedeniyle ABD Büyükel- çiliği'nin Bitlis'i hükümete bir- kaç kez şikâyet ettiği iddia edil- mişti. Bitlis'in uçağının, Di- yarbalor'a gitmek için Ankara Güvercinlik Askeri Havalima- nı'ndan kalktıktan 9 dakika sonra "buzlanma" nedeniyle düştüğü açddanmıştı. PERŞEMBE ORHAN BURSALI Can Alıcı Soru L'Atalante isimli Fransız bilim gemisi, Marma- ra'y kesen fay üzerinde yaklaşık bir milyon dola- ra ç/kacak araştırmasına başladı. Aslında Marmara Oenizi'ndeki ana fayın bilinme- dik bir yönü pek kalmadı gibi. önceki çalışmalarla, Marmara dünyanın en iyi bilinen denizlerinden biri oldu. Türkiye'nın cebin- den neredeyse kırk para çıkmadan, esas olarak Fransızlann, daha cüzi olarak Italyan ve Amerika- lılann, parasal, teknik ve bilımsel yardım ve katkı- lanyla Marmara'yı yanp geçen ana fay ve diğer fay- lar çok iyi tanınır oldu. Şımdi ise eski depremlerin izleri sürülüyor. Marmara Bölgesi'nde büyük tarihsel depremler- den biri 1766'da oldu. Küçük Kıyamet olarak da tarihe geçen bu depremin büyüklüğü ve şiddeti üze- rinde sadece tahmıni bilgiler var. Birgörüş, bu depremin, ana Marmara fayının Iz- mit'ten belki de Saroz'a kadar boydan boya kırıl- masıyla gerçekleştiği ıddiasında. Bu tezı güçlen- diren epey bilgi var elde. Bir de yakın zamanda yaşanan 1912 Saroz dep- remi var. Marmara'daki fayın en uzun parçalanndan biri Küçük Çekmece açıklarından Tekirdağ-Saroz'a kadar uzanıyor. 110 km'lik bu parça 1912 depre- minde batı ucundan kınldı mı, kınldıysa ne kadan kınldı... Bilim adamlannın yanrtını çok merak etti- ği bir soru. Bu fay tehlikeli ve korkulu. Eğer 1912 depreminde batı ucu kınldıysa, yeni kınlacak fayın boyu kısalacak ve beklenen depre- min büyüklüğünde bir azalma olacak. örneğın şimdikı durumda 7.4 ve üstü bekleni- yorsa, 7.4 ve altında, örnegin 7.2 büyüklüğünde bir depremden bahsedilebilir olacak. • • • Ancak bu defaki araştırmada işlerzor. Kesin bir bilgi elde edilemeyebilir de. Bundan önceki araştırmalarda elde edilen de- niz tabanı hantalannda, Marmara Denızi'nde eski depremlerin yol açtığı kınklar tabak gibi görünü- yor. Deprem, tıpkı yer üstünde yol açtığı yarıklar gibi, deniz tabanında da benzer izler bırakıyor, de- niz tabanını yanyor ve falezler oluşturuyor. Yer üs- tünde insan ve doğa bu izleri gerçi kısa sürede yok edebiliyor, ancak derin denız tabanında bu ızler bo- zulmadan yüzlerce yıl kalabil/yor. L'Atalante ve robot denizaltısı, denız tabanında depremin yol açtığı falezleri dahayakından, 1 met- re çözünürlükte inceleyecek. İşte can alıcı nokta: Acaba bu falezler ne ka- dar eski? 1912 yılı depreminın neden olduğu kı- nklar mı, yoksa daha önceki, örneğin 1766 dep- reminden mi kalmalar? Derin deniz tabanında aşınma çok yavaş olur. Falezlerin kenarlarının keskinliği daha yakın za- manı, yuvarlaklığı ise daha uzun zamanı işaret ede- cek. Ancak yine de falezlerin yaşını, zamanını sap- tamak oldukça zor olacak. Kesin bir bilgi alınama- yabilir de. Bilim insanlan, meraklannın doğrultusunda, res- mi tamamlamak için, ellerindeki olanaklan kulla- narak sorulara daha aynntılı yanıtlar anyor. Örneğin, gelecek yıl Marmara fayına, bu defa ın- sanlı dalış yapılacak. Fransızlar bu defa bir batis- kaf ile gelecekler ve fayı en yakından çıplak göz- le izleyecek ve en dolaysız bilgiye ulaşmaya ça- lışacaklar. Ve Marmara fayı üzerindekı bilimsel program esas olarak tamamlanmış olacak. Celal Şengör, gelecek yıl ben de dalacağım, di- yor. Şengör, Xavier Le Pichon aracılığıyla Fran- sız bilim kurumlannı Marmara Denizfne yönelten bilimcimiz. önceki programlann Şengör'le birlik- te eşbaşkanı Le Pichon'dan sonra, şimdiki araş- tırmalann Fransız Başkanı Rolando Armijo. Bü- tün bu çalışmalann koordinasyonunu da Naci Gö- rür üstlenmiş durumda. Onlara, diğer Fransız ve Türk bilimcılere ve iki tarafın bilim kurumlanna, en azından kocaman bir teşekkür borçluyuz. Yeni çalışmalarında başarılar dileyelim. obursalifl cumhurfyet.com.tr ÖLÜME SEBEBÎYET DAVASI 'Doktorlarhastaya müdahaleetmedV • Müdahil avukatı Ayşegül Kaya, 1999 yılında yüksekten düşme sonucu Şişli Etfal Hastanesi Acil Cerrahi Polikliniği'ne kaldınlan Banş Durgut'un röntgen ve film çekilmeden taburcu edildiğini söyledi. îstanbul Haber Ser- visi- "Ölümesebebhet verdflderi" gerekçesiy- le yargılanan Şişli Et- fal Hastanesi'nde gö- revli 3 doktor hakkın- daki davaya devam edildi. Şişli 3. Asliye Ceza Mahkemesi 'nde görü- len duruşmaya, tutuk- suz yargılanan sanık- lardan Dr. Harun Gül- cemal katılırken Soner Gürsu ve Sertaç Öz- türk gelmedi. Duruş- mada söz alan müdahil avukatı Ayşegül Kaya, doktorlann röntgen ve film çekmeden hasta- yı taburcu ettiklerini belirterek "Tarafinız- ca istenen raporları doktorlargetiremiyor- lar. Çünkü olay akşa- mında hastaya hiçbir müdahalede bulunma- nuşlardn*" dedi. Mahkeme heyeti. dosyadaki eksiklikle- rin giderilmesi için du- nışmayı erteledi. Cumhuriyet Savcısı Turgut Aslan tarafin- dan hazırlanan iddiana- mede, maktul Banş Durgut'un 1999 yılın- da yüksekten düşme sonucu Şişli Etfal Has- tanesi Acil Cerrahi Po- likliniği'ne kaldınldığı ve gerekli gözlem sü- resi dolmadan taburcu edildiği için Ölüme se- bebiyet verildiği belir- tiliyor. Iddianamede, Adli Tıp Kurumu'nca yapılan otopsi sonu- cunda maktulün, "genel beden trmmasma bağ- h omurga kuıkhklan ile içorganyırüunasm- dan gefişen iç kanama sonucu öldüğü" ifade ediliyor. Sanıklarm TCK'nin455.madde- si gereğince 2 ile 5 yıl arasında hapis cezasıy- la cezalanduılmalan is- teniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle