12 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAITFA + CUMHURİYET 8 AĞUSTOS 2002 PERŞEMBE O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R o»[email protected] EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Uzak Bir Diiş! "TBMM uyum /asaiannı kabul etti. Artık top AB'nin ayağında Bizim tam üyeliğimiz için ta- nh vermeye mecburtar." öyle mi dersinz? Idamı kaldırdık Kiirtçe vb. dillerde yayınlara, eğitimine özgürlüktanıdık... Kopenhag ölçütle- rine uyduk işte! Daha ne olsun? Iktisatçı Güngör Uras, "Bizim yaptıklanmız, bizim yapmak zorunda oldukiarımız, sadece Türkiye 'ye özgü şartlar ve istekler değil. ..AB'ye üye olmak isteyen her ü/ke bunlan yapmak zo- iında" diyor. Bir de M aastricn ötçütleri var. Onlan yerine ge- tirmeden AB konusunda önemli biraşamayap- -nış sayılamayız. Medir onlar? Önce enflasyon!.. AB ülkelerinde yüzde 2.2... Türkiye'de ise yüz- de 45!.. Bütçe açığı AB'de eksi bir buçuk, bizde yüz- de 25!.. Faiz ortalaması.. AB'de yüzde 7.1. Bizde yüz- de 70! Kamu borcu: AB ülkelerinde yüzde 60. Biz- de yüzde 110!.. Ya işsizlik, ya yan işsizlik? AB ülkeleriyle öl- çülemeyecek kadar yüksek oranda!.. Halkımı- zın yandan çoğu yan aç yan tok, hatta daha da çok aç yaşamını sürdürmek çabasında... Han- gi Avrupa ülkesinde bu denli işsiz, bu denli aç insan var? Bir aldatma ile karşı karşıyayız. Bunu halkı- mızın önemli bölümü anladı. Gün geçtikçe da- ha derinden anlamaya başlıyor... Avrupa Birliği bizi içine almaz! Nasıl alsın ki!.. ölçülerde bu den- li uçurum olursa!.. Prof. Erol Manisalı "Türkiye - Avrupa llişki- lerinde Sessiz Darbe" adlı kitabında diyor ki: "Bugün Türkiye - Avrupa Birliği ilişkileri üze- rinde oynanan oyunu iyi görmemiz ve anlama- mız gerekiyor: Türkiye yannın Avrupa Birleşik Devletleri'nde yer almayacak... AB bunu iste- miyor. Ancak Türkiye, AB kapısı önünde yıllar- dır yapıldığı gibi oyalanırken tek yanlı bağlan- ma süreci kemikleştirilecek. Veyann hiçbirgüç tek yanlı bile olsa bu yapılanmayı değiştireme- yecek." TBMM'de alınan karariar kendi açımızdan ya- rarlıdır. Idam uygulaması yıllardır gerçekleştiril- miyordu. Bundan böyle kent meydanlarında in- sanlar asılmayacak! Böyle bir karan AB begen- sin diye değil, kendi açımızdan gerekli olduğu içinaldık, iyiettik... Biz her şeyden önce kendimizi düşünmeliyiz, o, bu ne diyecek diye değil! Avrupa'nın parça- sı olmak için önce kendi bünyemizde çağa ya- kışan bir düzeyi yakalamak zorundayız. Işsizli- ği azaltmak, açlık vegeçinme koşullannı düzelt- mek, çağdaş uygarlığın yeniliklerine uymak... Tunaya'nın dediği gibi "Yüz yıldır uygariığın bekleme odasındayız". Avrupalı olmak yolun- da büyük çaba ve heyecan içindeyiz. Kimimiz, bir kez AB'li olunca, her işimizin düzeleceğini, ekonomikvetoplumsal yaşantımızın çıkmazlar- dan kurtulacağını sanıyor. Bu boş umudu, özel hesaplanna göre besleyenler de, ne yazık ki bir- takım iş çevreleri ve onların yakını tv'ler, gaze- teler, yazarlar çizerler... Boş umutlarla, aldatıcı düşlerle ancak yeni umutsuzluklaravannz. Prof. Erol Manisalı'nınşu sözlerine kulak verelim: "Türkiye 'nin A3 'nin neresinde olduğunu an- lamak için Baltalirnanı'ndan, Tanzimat ve Isla- hat'a, Kemalist Devrim'den günümüze, geri dönüş ve uygularnalanna uzanan bir yolculu- ğun yapılması ve olaylann tarihsel birbütünlük içinde ele alınması şarttır. Bu yapılmadan ya- şanan olumsuzluklara karşı önlem almak ve Türkiye 'nin geleceğine yön vermek mümkün ol- mayacaktır." MERStN 2. tCRAMÜDÜRLÜĞÜNDEN GAYRtMENKÜLÜN AÇIK AKTTIRMA İLANI DosyaNo: 1998-1895 Tal. Satılmasına karar verüen gayrimenkulün einsi, kıyme- ti, adedi ve evsafi: Iç«el tli, Mersin ilçesi. Mezitli köyü, Girit mevkii, 1513 parsel, 14 pafta üzerinde B Blok, 2. Kat, 32 No'lu mesken olarak kullanılan yapıdır. Taşın- maz Soli Tatil Sitesi_ B Blck, K.at: 2. No: 32 Mezıtli- Mersin adresindedir. Yapı krymeti: 2 oda, 1 salon ve müştemilatuıdan iba- ret olan bu daire bata cephelidir. Zemini karo kaplıdır. Duvarlan plastik badanadır Doğramalan ahşaptır. 85 m2'dir. Dairenin balkonu bulunmamaktadır. Islak me- kânlan seramik kaplıdır. Pencereleri alüminyumdur. Her türlü belediye hizmetenden faydalanmaktadır. Bugünkü alım satım fiyatlarnna göre kıymeti 7.5OO.OOO.OOO.- TL'dir. Sabş şaıüan: 1- Yıalcarıda anlatılan taşuunazın birinci satışı 24.09.2002 SaJı günû Mersin 2. Icra Müdürlü- ğü'nde saat 10.00-10. 15 araanda açık arttınna suretiyle yapılacaktır. Bu arttırrnada tıhrmn edilen kıymetin yüz- de 75'ini ve rüçhanlı alaoakldar varsa alacaklan mecmu- unu ve satış masraflauTiu geçtnek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıoı çıknuzsa. en çok arttıranın taah- hüdü baki kalmak şartıyla 04.10 2002 Cuma günü Mer- sin 2. Icra MüdürlüJğünde saaı 10.00-10.15 arasında ikinci arttırmaya çık anlacaltır Bu arttırrnada da rüç- hanlı alacaklılar vars-a alacaklan mecmuunu, satış pay- laştırma masraflannı _geçmesı ve tahmin edilen kıymetin yüzde 40'ından az o-ılrnamat şirtıyla en çok arttırana ihale olunur. 2- Arttırmaya iştinak edeceklerin, tahmin edilen kıy- metin yüzde 20'si nis-petüıde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanm teninat mektubunu vermeleri lazımdır. Satış, peşin para ikdir. alıcı istediğinde 20 gü- nü geçmemek üzere mehil venlebilir. KDV, tellaliye, resmi ihale pulu, tap-u harç ve masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiler satı^ bedebıden ödenir. 3- Ipotek sahibi alsacaklılffla Jiğer ilgililerin (ilgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri ck dahildir) bu gayrimen- kul üzerindeki haklar-anı husısiyle faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayamağı be »eleri ile on beş gün içinde dairemize bildirmelerıı lazndbr. Aksi takdirde haklan tapu sicili ile sabit oİMmadıkça pjylaşmadan hariç bırakı- lacaklardır. 4- Satış bedeli heeanen >;ya verilen mühlet içinde ödenmezse, Icra îfla.s Kanurnı'uun 133. maddesi gere- ğince ihale feshedilir_ ki ihıle arasuıdaki farktan ve te- merrüt faizinden ah«=ı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet k^^lmadaa kendilerinden tahsil edile- cektir. 5- Şartname gazet^s lsn arîMndea ıtıbaren herkesin görebilmesi için dair^sde açu olup masrafı verildiği tak- dirde isteyen alıcıya h>irörne|i gonderilebilir. 6- Satışa iştirak ^denle-in >artnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş iayJacaklan, başkaca bilgi almak isteyenlerin 1S>98/18C 5 1ı\. sayılı dosya numara- sıyla müdürlüğüm <.-«iıe bışvarmaları ilan olunur. 01.08.2002 BasiL 4-J429 Uçüncü Köprü Asla!.. Gülhan KARAÖRS TÜRELİ Yük. Müh. Mimar, Kadın Mühendis ve Mimarlar Der. Bşk. S on sıralarda, 3. Boğaz ması, istanbuTun trafık sorunsa- Köprûsü'nün yapılıp lını daha da içinden çıkılmaz kıl- yapılmaması tartışıl- maktadır. tstanbul'da, günlük yol- maktadır. Köprünün culuk miktannın yüzde 89'u oto- yapılmasına taraflar ol- büs, minibüs, otomobil, yüzde 7'si Köprüsü'nün yapılıp yapılmaması tartışıl- maktadır. Köprünün yapılmasına taraflar ol- ma ya da karşı çıkma eylemleri, duygusal ya da siyasal kaygılar- dan ne kadaruzak olursa, şehirci- lik biliminin ve teknolojinin veri- leri göz önünde bulundurularak yapılırsa, gerçekçilik, kente ve topluma yararlılık payı o kadar fazla olur. Ülke ve kent planlaması dikka- te alınmadan yapılacak yatınmla- nn, istenilen yaran sağlamayaca- ğı göz önüne alınmalıdır. Gerçekten Istanbul'da yaşayan- lar, çocuklar, işçiler, memurlar her sabah ve her akşam işlerine, okul- lanna giderken ya da işlerinden, okullanndan dönerken saatlerce trafikte kalmaktadır. Bu durum bireysel ve toplumsal zarar yarat- maktadır. Tıkanan trafık sebebiy- le, hem insanlann zamanı ve pa- rası ziyan ohnakta, hem psikolo- jileri bozuhnakta ve hem de ben- zin sarfîyatı, oto parçası eskime- si gibi etmenlerle, ekonomimize olumsuz etkisi obnaktadır. Tür- kiye'nin akaryatık tüketiminin yüzde 20'si tstanbul kent içi ula- şunında harcanmaktadır. Sadece bu sakıncalar değil, tra- fık yoğunluğu, sosyal hayatunızı daetkilemektedir. Istanbul'daya- şayaninsanlar, dostlan, akrabala- n üe gerektiği kadar görüşeme- mekte, Anadolu'daki gibi birbi- riyle bağlantı ve ilgi kuramamak- tadır. Yerel ve merkezi yönetim- ler tarafından kent içi toplu taşı- macıhğın ihmal edilip özel otomo- billerin teşvik edihnesi, öte yan- dan halkımızın da özel araba kul- lanımını bir statü olarak algıla- raylı sistemler, yüzde 4'ü deniz yolu ile yapılmaktadır. Geüşmiş ül- ke kentlerinde, rayh sıstemin pa- yının, yüzde 20 ile yüzde 70 ara- sında olduğu düşünülürse, bizde- ki yüzde 7 oranınuı çok az oldu- ğu hemen görülür. tstanbul'da mevcutrayh sistem- lerin uzunluğu, metro 8.2 km., ha- fıf metro 17.5 km, tramvay 11.2 km. nostaljik tramvay 1.6 km. ve kent içi yolcu taşıyan TCDD 72 km. olmak üzere toplam 110.5 km.'dir. Tüm kentte trafikteki araç- ların yüzde 78'inıotomobülerteş- kil etmektedir. Toplu taşuna araç- lannın oranı ise yüzde 22'dir. Ken- timizde, günde 400 Ua600 yeni ara- ba trafiğe çıkmaktadır. Bir oto- mobil ancak 5 kişiyi taşıyabilmek- tedir. Özel otolarda ise bu sayı or- talama 1 8'dir. Otolann çoğahna- sı, yeni yollar gerektirmektedir. Şu sıralarda, tstanbul'un iki yaka- sı arasuıdaki trafık sorununu çöz- mek üzere, dünyada birbenzeri da- ha bulunmayan, tarihi, kültürel ve tabii değerleri barındıran tstanbul Boğazı'nın üzerine, 3'üncü bir köprünün daha yapımı gündeme getirilmekte ve bu köprünün, Ax- navutköy ile Kandilli arasına ya- pılacağı söylenmektedir. Arnavutköy ve Kandilli, tstan- bul Boğazı'nın iki yakasında ko- runması gerekli olan iki nadide semttir. Bu semtlerin sahip oldu- ğu tarihi ve kültürel varlıklan tah- rip etmek, yıkmak anlamına ge- len 3. köprünün alternatifı tüp ge- çittir, rayh sistemler üe deniz ta- şımacılığının entegrasyonudur. Her ne kadarköprüyü savunanlar, Boğaz'da genç ve diri faylann ol- duğunu iddia ediyorlarsa da çoğu yerbilimci, bu tezlerin eksik ve yanlış olduğunu, böyle bir duru- mun köprü için de mahzur teşkil edeceğini, halkın deprem korku- sunu öne koymadan tartışmanın doğru kuramlara dayanılarak bi- limsel verilerle yapılmasının doğ- ru olacağını ifade etmektedirler. Kültürel ve tarihi varlıklannı bilerek yok etmek, toplumsal bir cinayetle eşdeğerdir. Cinayet işle- yen kişi, elbette kabul edilemez; ancak o, belki bir can almakta; ama kültürel ve tarihi değerleri yok edenler, tüm toplumun geç- mişini katletmekte ve gelecek ne- sülerle olan bağlantısını kesmek- tedirler. Kendi zenginliklerini mu- hafaza edemeyenlerin, yeni zen- ginliklermeydana getirmesi düşü- nülemez. Bu proje gerçekleştiği takdirde, köprüye gelinceye ka- dar bazı semtler, özellikle Zincir- likuyu ve Göztepe trafıği, motor- lu araçlann baskısı altında kalacak, aynca gürültü ve hava kirliliği meydana gelecektir. Yapılacak olan 3. köprü 1.1 km. uzunluğunda, 3 şerit gidiş, 3 şerit geliş ohnak üzere 6 şeritlidir. Av- rupa ayagı Arnavutköy'ün üst ta- rafinda, Kandilli'deki ayağı ise ya- lılann arkasmda olacaktır. Arna- vutköy'den gelen bağlantı yolu, birtünel ile Etiler - Akatlar'da Ak- merkez'in alhndan Zincirlikuyu Mezarlığı'na, oradan havadan bir \iyadükle Alibeyköy'e gidecek- tir. Bu viyadüğün uzunluğu 1.5 km. civannda olacaktır. Köprü- nün ortasına konan 2 hatlı rayh sistem, Levent ve Etiler'in alhn- dan Taksim - Levent metro hattı- na bağlanacaktır. Denizlerle çevTİli bir kent olan tstanbul'da, deniz taşımacılıgının toplu taşrmacılık içindeki payı ise yüzde 4 gibi çok düşük bir oran- dır. Bu oran ivedilikle arttırüma- lıdır. Gemi sayısı fazlalaşunhna- h, konfor sağlanmalı, kullanılma- yan iskeleler tekrar kullanıma açd- mah, yeni hatlar konmalı. Trafi- ğin yoğun olduğu sabah ve akşam saatlerinde ek seferler konmalı, iskele otoparklan çoğalhlmahdır. Toplu taşuna sistemlerinin çö- zümünden sonra, büyük kentler- de, özellikle tstanbul'da, özel oto- mobillerin kullanımırun caydınl- ması ve toplu taşıma araçlannm ter- cih edihnesi için gereken önlem- ler alınmalıdır. Orneğin kentin merkezine araba sokulmayarak ve otopark alanlan tesis etmeyerek araba kullanımı en aza indirilebi- lir. tnsanlar toplu taşuna durakla- nnda arabalannı park edip kent merkezlerinde toplu taşıma araç- lannı kullanabilirler. Çe\Te yollannuı yapüması, vi- yadüklerin yapüması, istimlakler, gürültü ve hava kirlüiği gibi sağ- lüc etmenleri de eklenince ve ken- tin gelişme aksuun değişmesiyle su havzalan ve ormanlann da kay- bedilecek olması gibi etmenler göz önüne alındığında, 3. Boğa- ziçi Köprüsü'nün yapımının ran- tal olmadığı açıkça ortaya çık- maktadu'. îstanbul kentinin ulaşı- mı ile ilgili kamu kuruluşlanmn yetküeri de tek elde toplanarak birbirinden ayn kararlar alınma- sının önüne geçümelidir. Kent içi ulaştırmasında, deniz- yoJu, demiryohı ve rayt karayohı ulaşürma sistemlerinin, fizikseL, tarife, bOet entegrasyoııu sağlana- rak ve kombine olarak gerçekleş- tirihnesi, hem Istanbullulan mut- lu edecek, sosyal yaşantısını ge- liştirecek ve tstanbul'u yaşanrr bir kent yapacak ve hem de benzin, oto parçası, işgücü vs. tasarrufu üe ülke ekonomisine yarar sağlaya- cakhr. Basketbolda Sevinç ve Endişe... HÜlya COŞKUN Ankara Üniversitesi îletişim B asketbolda Dünya Kupası heyecanı yaşadığımız gün- lerbaşladı. Futboldan son- ra en çok sevilen ikinci spor dalı basketboldan, Av- rupa Şampiyonası'nda ka- zanılan büyük başandan sonra şimdi Dünya Şampi- yonluğu bekliyoruz. An- cak basketbola yönelik böylesine büyük bir bek- lenti ve heyecan sürecinde tüm sporseverleri üzen şa- şırtıcı kararlara tamk ol- maktayız. Alınan şaşırtıcı kararlar hem basketbolda başan yakalamamızrn hem de bu başanlan bundan sonraki yülara taşımamızın önünde büyük bir engel teşkü etmeİcte. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşüctaş... Türk spor ta- rihinin en önemli küomet- re taşlan. Ne var ki bu üç nadide kulübümüzün bas- ketbol takımlan liglerden çekilme karan aldılar. Ah- nan bu karar, sadece bas- ketbol üe ügüi gibi görün- se de aslında Türk spor ta- rihini derinden sarsacak önemli birkarardır. Bu ka- rann alınmasında elbette ki kulüp başkanlaruıın da kendüerine göre hakh söy- lemleri var, ancakkapatma karan ahnmadan önce ge- rekli kaynak arayışına gi- dümediği de açücça görü- len bir gerçek. Basketbolda uzun yıllar yeni bir yapılanmaya gi- dihnemesi bugün hepimi- zin uzülerek tamk olduğu bu olumsuz sonuçlan do- ğurmuştur. Kapanma nede- ni kulüplerin yaşamakta olduğu büyük fınansal so- runlardır. Bu finansal sonmlan aş- makta kulüp başkanlan- nın önünde iki yol \-ardi. Ya sonmlan büyütiç vazgeçe- ceklerdi ya da çözüm yol- lan arayarak bugünkü nok- taya gelinmesini engelleye- ceklerdi. Üç büyüklerin kapatma karannı ahnadan önce Federasyon Başkanı ve Spordan Sorumlu Dev- let bakanı Fikret Ünlü ile fücir ahşverişinde bulun- mamış ohnalanyapüan se- çimi açıkça ortaya koy- Fakültesi Spor Okutmanı maktadır. Peki, çözüm yol- lan yok muydu? Basketbol maçlannda "tzleyici neden az" soru- sunda başanlı sporculann belirli tabmlarda toplan- ması nedeniyierekabethe- yecanının alt seviyeye in- mesi en önemli gösterge- dir. Bu sonmu aşmakve re- kabeti arttırmak amacıyla gelirlerin eşit paylaşılma- sıyla beraber, başanlı spor- culann farklı takımlarda yer ahnası sağlanarak bas- ketbolün kalitesi yüksel- tilmelidir. Bunun yanında tüm dünyada yaygın bir alana sahip olan sponsor- luk çalışmalanna da bir an önce başlanmahdır. Bugün dünyanuı tüm büyük ku- lüpleri sponsorlan üe ayak- ta durmakta ve büyük ba- şanlara imza atmaktadıriar. Ülkemizde spora yapüan doğru sponsorluklar izle- yici tarafindan çok net al- gılanmakta ve her iki tara- fa da kazandırmaktadır. Bu amaçla basketbol şubele- rinde sponsorluk birimi- nin kurulması gereksini- mi ortadadır. Basketbolü artık rutbolun başkanı ol- mak için bir basamak ol- maktan kurtaracak ve tüm basketbol şubelerinin özerkleşmesini sağlayacak kararlann bir an önce alı- narak uygulamaya konma- sı gerekmektedır. Yukandaki öneriler bu- güne kadar bu spor dalın- da hiçbir şeyin yapıhnadı- ğı anlamını taşımasın. Fe- derasyon, basketbolün ye- niden kitlesel ilgiyi kazan- ması amacıyla her türlü ça- bayı ortaya koymuş, doğ- ru bir sponsorluk çalışma- sıyla binlerce insanı spor salonlanna ve ekran başı- na taşımıştır. Ancak ulus- lararası bir organizasyon- da gerçekleştirihniş olan bu ve benzeri sponsorluk- lann ulusal düzeyde de uy- gulanması gerekmektedir. Bu uygulamalar hem ku- lüplere finansal geri dö- nüşler sağlayacak hem de basketbolün hak ettiği ye- re gehnesine yarduncı ola- cakhr. îşte bu noktada çok önemli bir soru dikkat çek- mektedir. Şirket sahibi olan kulüp başkanlan ve yöne- ticüeri böyle bir bunalım ortarrunda neden basket- bol takımlanna sponsor- luk yapmayı düşünmemiş- lerdir? Bu kulüplerimizin kendi bünyelerinde sahip ohnalan gereken sponsor- luk birimlerinin üstlene- ceği işi Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Fikret Ün- lü'nün üstlenmiş ohnası da hayret vericidir. Yaşananlann dogruluğu ya da yanlışlığı bir yana, basketbolda yaşanan bu bunalımın aşılması için gösterüen çaba tüm spor- severleri mutlu etmekte- dir. Ancak bu sorunlann bir daha yaşanmaması için basketbolün artık kurum- sallaşması, kulüplerin özerkleşmesi ve tüm dün- yada kabul gören sponsor- luk çalışmalannın bir an önce uygulamaya konma- sı gerekmektedir. Bunun için basketbol ulusal takımımızın dünya şampiyonasına kahldığı ve bütün bir ulusun başarüa- n için tek yürek olduğu bir dönemden daha iyi bir za- man olabilir mi, bilmi- yorum... Erken Açan Papatyalar Hidayet KARAKUŞ Yazın Öğretmeni S on yülarda edebiya- ümızdaki öykü pat- laması hayranhk ve- rici. Uzun süre kendi evren- lerinde öyküleriyle birhkte yaşayan genç yazarlann da- n patlar gibi peş peşe öykü kitaplanyla boy gösterme- leri edebiyatımızın gelece- ği adına umutlandınyor in- sanı. Zaman zaman yazdık- lanmızın ne işe yaradığını sormuşumdurkendime. Sa- nınm pek çok yazar da umutsuzluk anlannda bu soruyla dolaşmıştrr. Bu so- ru, gerçekte saçma bir an- layışın sorusudur. Çünkü edebiyat birdenbire işe ya- rayan bir sanat değüdır. Da- hası, birdenbire işe yaradı- ğını, bizi değiştirdiğini dü- şündüğümüz yapıtlann bi- le yıllar sonrasma uzanan etkılerini yaşayarüar bilir- ler. O nedenle sacmadıryaz- dıklanmızın ne işe yaradı- ğını sormak. Türkiye'de okuma ahş- kanhgıvüzde2.5'kenyazar- lara bu bağlamda hangi ce- saretle yazdüdan da soru- labüir. Doğrusu her yazan kişiyi, özellikle edebiyat alanında yazan her kişiyi Don Kişot görme eğilimi vardırtoplumda. Bu neden- le de ardı ardına kıtaplar çücbkça kimin okuyacağı- nı düşünürüm. Ama yine de okuyan, tartışan, kitap- lann peşinde koşan bir ke- sim, şükür ki var. îşte bu kesim Türkiye'nin gelece- ğini biçimlendirecek kesim- dir. Ya da bir başka işlevi, en azından bugünü kültürel değerleriyle yanna bağla- ma işlevini yerine getiren kesim olacaktır. Yazarlar bu işin köprüsüdürler bugün. Büyük edebiyat yapıtlan- nın verileceği zamarüara köprüdürler. Öykü kitaplannın içmde biçemiyle, dıliyle öykünün gizini yakalamış pek çok genç yazanmız var. Murat Gülsoy'dan Suzan Saman- a'ya, Mügetjtfkçi'den Za- fer Doruk'a.. pek çok yazar. Bu bir eşiktir. Öykü düini yaratmak, kendi biçemini bulmak, nasıl yazdığını bi- linçle kavramak bir eşüctir. İyi yapıtlar bundan sonra verilecektir; yaraülacakhr. İyi yapıtlar, okırv'ana farklı şeyler söyleyen yapıtlardır çünkü. Kçemdenemeleriy- le yaratılmış özgünlükler yakalanmışûr belki, ama in- sansal olan hemen hiçbir şey öykülerde gezinmemek- tedir. Yazarlann ilk yapıtla- nnı ben genellikle kendüe- rinden kurtuhna yapıtlan sayanm. Hepimizyaşadüc- lanmızın yazılması, yanna kahnası gerektiğine inanı- nz. Hepimizin serüveni eş- sizdir. Ne ki serüvenler ya- zümadıkça, kahcıhkkazan- maz. Yazıhnası da yetmez, özgün biçimde, insanlığı kucaklayacak, kendi döne- minin insan tipini göstere- cek biçimde, yeni heyecan- lar verecek biçimde yazü- ması, yaratüması gerekli- dir. Her yazar döneminin tanığıdır, ama mahkemeta- değüdir. O, insanı ken- di bakışının özgünlüğüyle yakalayıp yeniden yaranr. Öyle bir yaratrr ki okuyan hem kenidini bulur, hem ge- leceğe ihşkin yeni yorum- lar yakalar. Hem yeni insa- nı tanır, hem değişen koşul- lann insanda yaratnğı derin etkilerini izler. Emr Karmca'nın Erken Açan Papatyalar'ıru okur- ken insana bır şeyler söyle- meye çahşan biryazann te- miz düini buldum. Öyküle- rinde yaşamın gözümüzden kaçan yanlannı bir öykücü sezgisiyle düe getirirken ol- dukça bihnçli bir seçimle konulannı beÜrlediğini gö- rüyorsunuz. Iddiasızbir an- lanm, özenli birTürkçe, he- men her insanın yaşayagel- diği, ama düe getirileme- mış nice küçük olayın ya- şamın kendi örgüsünü oluş- turduğunu bir kez daha öğ- reniyorsunuz. Yazar kendi öykü düini oluştururken insandan kaç- madan, kendi özünü har- manlamış, ama ben mer- kezd bir bakıştan uzak, ken- dinden başka yazılacak çok şey olduğunu görerek düi- ni söyleyeceklerinin aracı kümışnr. Dübir araçtır. Exfe- biyat düi günlük düden ay- ndır; edebiyatın kendi sar- sıcı etküerini özünde bann- dıran bir gücü vardrr. Bu yüzden yazarlar, çoğu kez günlük düi edebiyat diline dönüştürmeninsancısını çe- kerler. Yetkin bir dü yarat- mak güzeldir; yaratüan di- h insana anlatmak için yet- kin bir araca dönüştürmek daha da güzeldir. Bir yazar dilin kendi varhğmı da bir sanata dönüştürebüir. Bu da güzeldir, ama içinde insan yoksa geriye bir cambazhk kokusu kalır. Erken Açan Papatyalar'da Eray Kann- ca, bunlann büinciyle özel- likle gençlerin yaşamın içi- ne savrulan arkadaşuklan- nı, acımasız rastlantılann yarattığı sarsıntılan, ınsa- nımızın hangi boyuttayaşar- sa yaşasın çehşküerle, ken- dini ödünlemelerle, dahası psikolojinin büdikleriyle açüdanamayacak yanlannı bize sunuyor, bunlara ışüc tutuyor. PENCERE Seçim Sandığında Boşuna Körebe Oyunu Seçim üzerine tatava başladı.. Anket manket.. Yoklama moklama.. Yorum morum.. Neçıkıyor ortaya?.. Bir: Iktidarda olmayan, üç senedir muhalefette kalan partilerin oylan yükseliyor.. İki: Üçlü koalisyonla üç yıldır iktidarda bulunan partiler sandıkta ayvayı yiyortar... Peki, ne olacak?.. • Halkımız saftır... Vur ensesinetokadı, al agzından lokmayı; at eli- ni halkın cebine, yürüt nafakasını... Halkımız üç yıl koalisyondaki partilerle oyalan- dı; bu arada muhalefette kalan partilerin iktidarday- ken yedikleri herzeleri unuttu... 3 Kasım seçimlerinde saf halkımız sandığa gi- der, şimdi muhalefette olanlan iktidara getirir... Ha Ali Hoca.. Ha Hoca Ali.. Bir üç yıl daha AB, IMF, kriz, mriz, falan, filan, feş- mekân derken halk yine uyutulur... • Halkımız 3 Kasım'da neyi değiştirecek?.. Iktidarı mı?.. 'Iktidar' soyut bir kavram!.. Soyutu somutlaştırmak için 'iktidar' koltuklarına kimlerin oturacağına bakmalı... Devlet Bahçeli.. Bülent Ecevit.. Mesut Yılmaz.. Üçü de zaten iktidar koltuğunda değil mi!.. Yeni kim var?.. Kemal Derviş mi?.. Yok canım.. Kemal Derviş IMF hesabına iktidar koltuğunda 'Ekonominin Çan' gibi kaç zamandır oturmuyor mu!.. Ismail Cem?.. Cem de üç yıldan beri iktidar koltuğunda değil mi!.. öyleyse halkımız 3 Kasım'da neyi değiştirecek?.. Tansu Çiller'ı mi iktidara getirecek?.. Amanın!.. Yaşandı, denendi, sınandı, görüldü; herkes bu sarakadan payını aldı!.. Recai Kutan?.. Eyvah!.. Baykal?.. Yeni mi, eski mi?.. Geriye kim kalıyor?.. Tayyipe maşallah!.. • Tavuk kuluçkasından ördek civcivi çıkamayaca- ğına göre 3 Kasım'dan kimse yeni bir şey bekle- mesin!.. Seçim üzerine tatava, boşuna oylama üzerine- dir; anket manket, yoklama moklama, yorum mo- rum, dostlar ahşverişte görsün üzerine yasak sav- madır; gelenlerin gidenlerden hiçbir farkları olma- yacaktır!.. • .. ;.;- Peki, kim başlattı bu seçim dalgasını?.. Derviş mi?.. Savaş rüzgârlan eserken, IMF prpgramı uygula- nırken, koalisyon hükümeti iyi kötü, kör topal yü- rürken seçim bombasını Meclis'in altına koyup DSP'yi parçalayan gücün zamiri ne?.. Boşuna seçim, boşuna harcama, halkı aldatma- ca, koltuk kapmaca!.. Halkın cebinden bilmem kaç trilyon daha çıkacak; seçimde körebe oynana- cak... NOVITAS DOĞU KARADENİZ GAP KASTAM0NU İRAN YUNANİSTAN MISIR HİNDİSTAN (7-14 Eylül) (21-25 Eylül) (26-29 Ekim) (27 Eylül - 5 Ekim) (25-30 Ekim) (1-BAralık) (1-13Arahk) TW : (0212) 251 28 08 - 09 E-mail: [email protected] YAŞAM ZAMANLA YAKIŞIYORSA! ZAMANİN ÖNÜNDE BİR HllMtl HAVA, KARA, DENİZ AMBULANSLARI ( 0212 ) 50572 72 BODRUM Yeşil ve Huzurlu BİTEZ'de HOTEL NATUR * * • Tam Pansiyon 40.000.000 TL. Odalarda klima, minibar, TV, saç kurutma, balkon, sauna, masaj, fitness, tenis, bisüdet, yüzme havuzu, kapalı açık restaurant, bar, snack bar, özel restaurant, eğlence geceleri ve tam gün doktor. Tel: 0 252 - 363 77 74 (5 Hat), Faks: 0 252 - 363 77 83
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle