Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AĞUSTOS 002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR [email protected] 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE. EVtN ÎLYASOĞLU
'Talat Buluşması'nda, bugüne dek izlenen 'kültürsüz imarcılık' da sorgulandı
Kayseri'dekoruma sözleri• Çağdaşşehirciliğin
tarihsel îokulan yok
etmek aılamma
gelmediji, Kay seri'deki
toplantılırda bir kez
daha vuıgulanarak
geçmişi gözeten bir
imar dÜ2eni için yeni
kurallarartışıldı.
Kuruluşumu 2. yılım kutlayan
Tarihi Kentter Birliği, 19-21
Temmuz 2002 günlerindeki "Ta-
las Buluşmaa" ıçin Kayseri'de
toplandı...
Talas Beledıye Başkanı Orhan
Say ile Kayseri Büyükşehir Bele-
diye Başkanı Mehmet Özhase-
Id'nin ortak "ev sahipleri" ola-
rak yaptıklan açıhş konuşmalann-
da, "tarihsel nirasa duyarlı bir
kent yönetimi" ıçin bu toplantı-
nın çok yararlı olacağını söyleme-
leri ise özel bir anlam taşıyordu...
Çünkü hem Talas'ta, hem de
Kayseri'deki"gecmişevefasızT
' i-
marpolitikalan yüzünden, tarihsel
ve kültürel dokular artık "eski re-
simJere" terk edılmışlerdi.
Şimdi bu iki beledıye, "fiyesi"
olduklan Tanhi Kentler Birli-
ği'nin "variık ve çalışma nede-
ni"ne de bağlı kalarak hiç değilse
artık "elde kalan mirası" kur-
tarmak için kollan sıvamaya karar
veriyorlardı...
Nitekim Talas, özellikle Har-
man Meydanı çevresüıdeki dinsel
ve sivil yapılann restorasyon çalış-
malannda "konuklara gururla
gösterilebüecek" aşamalara ge-
lirken Kayseri de tanhi "Tavuk-
çu" semtindeki Erciyes Üniversi-
tesi'ne emanet edilmış ünlü "7'li
sıra evler"in yenıden yaşatılması
projesini yatırım programına al-
maya karar vermişti...
Bu gelişmelerden Vali Nihat
Canpolat da çok mutlu olmalıydı
ki şunlan söylüyordu: "Keyseri
ve Talas, modern şehircilikle ta-
rihi dokunun korunmasındaki
KÜLTÜR MİRASI'NA "MODERN" (!) KUŞATMA - Kayseri'deld Selçuklu şahaseri Sahabiye Med-
resesi ve "komşusu" (!) olan otel (üstte-solda); 14. yüzyıla ait kilisenin birişiğinde yükselen yurt binası
(üstte-sağda);kentin simgelerinden tarihi kömbetin
M
yeraltı geçidi" inşaati sırasında düşürüldüğü du-
rum; (altta-solda) Talas'ta yaşama direnişinin sonuna gelen Dr. Behçet Gökhan Konağı... (altta-sağda)
uyumu yakalama konusunda da
örnek oluyorlar..."
'Uyumsuz' örnekler
Kaysen'nın hem genç, hem de
görmüş geçırmiş valisınden bu
sözlen işıtmek umut verici olsa bi-
le, kentin "şimdiki görünümü-
ne" bakıldığında aynı uyumun he-
nüz sadece bir "özlem" olduğunu
da fark etmemek mümkün değıl...
Örneğin, 13. yüzyıla ait Selçuk-
lu anıtlannın en zanflennden bi-
ri olan Sahabiye Medresesi'nin
tam karşısında ve bu tanhsel şahe-
seri kent peyzajından "silercesi-
ne" yükselen dev "AJmer Ote-
li"... Bu proje, modernle tarihin
uyumunun değil, olsa olsa "geç-
mişe saygısızhğın" simgesi sayıl-
maz mı?..
Benzer şekilde, 1960'lardanbe-
ri sporsalonuolarakkullanılan 14.
yüzyıla ait "kilise" binasının he-
men bitişiğine izin verilmiş Naci
Yazgan Oğrenci Yurdu ve Be-
ğendik mağazası binası. Kültür
mirasını "ezen" sılüetiyle aynı
saygısızlığın "önci" uygulama-
lan arasında...
Hele, adını Roma kent surların-
dan alan Yoğunburç semtindeki
Selçuklu Kümberi nın adeta "al-
tı ovularak" gerçekleştırilen ve
anıtsal binayı kentiçi trafiğin çok
katlı kavşak düzenlemesi ortasına
hapseden "yeraltı yol geçişine"
ne demeli?..
Bütün bunlara, birkaç yıl önce-
ki Mollaoğlu Konağı ve Zenne-
cioğlu Konağı yıkımlannı ve
kentteki hemen hemen tüm tarihi
sivil mimarinin "harabe" haline
getirilmiş bir SlT alanında adeta
yokolnşa terk edilmesini" ekle-
diğimizde, vali beyin "özlemi" ile
belediye başkanlannın "sözleri-
nin" ne denli yaşamsal değer ta-
şıdığı hemen anlaşıhyordu...
tşte bu gözlem ve değinmelerle
başlayan toplantılann en anlamlı
etkinliğini de birliğe üyelikleri ye-
ni "kabul edilen" 13 belediyenin,
kendi kentlerindeki kültürel mira-
sı tanıtarak bu değerlere "sahip
çıkacaklannı" belırttiklen
"duygulu sunuşlan" oluştur-
muştu.
Amaç: Koruyan belediyecilik
Talas Buluşması'nın ikinci gü-
nündeki panelde ele alınan "Ko-
ruma ve Belediye Mevzuatı"
konusunda hemen herkesın ortak
fıkri; "Tarihsel kimliğin sürdü-
rülmesinde yerel yönetimlerin
çekingen değil, etkin olmalan
gerektiği" ıdı...
Bunu destekleyecek yasal yapı-
lanmanın nasıl güçlendirilmesi
gerektiğini ise Aytimur Güpgü-
poğlu (Kayseri Munarlar Odası
Başkanı), Prof. Dr. Ülkü Azrak
(Maltepe Ü), Mithat Kırayoğlu
(ÇEKUL) ve Prof. Dr. Vacit 1ma-
moğlu (ODTÜ) tartıştılar; izle-
yenler katka koydular; Prof. Dr.
Ruşen Keleş de genel bir değer-
lendirme konuşması yaptı.
Erciyes Üniversitesi Rektör Yar-
dımcısı Prof. Dr. Hüseyin Yurtse-
ver'le birlikte Kültür Bakanlığı,
Yakıflar Genel Müdürlüğü, Or-
man Bakanlığı, tçişleri Bakan-
bğı ve MiUi Eğirim Bakanlı-
ğı'ndan müsteşar yardımcılannın
katıldığı Talas Buluşması için Ta-
rihi Kentler Birliği Başkanvekili
ve Antalya Büyükşehir Belediye
Başkanı Dr. Bekir Kumbul'un
değerlendırmesi ise şöyleydi:
"Birliğimiz, geçmişin yeniden
hatırlanması ve uygarlık kültü-
rümüzün geleceğe taşınması
için kentler arasında bir daya-
nışma ve yanşma rüzgârı baş-
lattı..."
Aynı rüzgânn sürekli esmesi di-
leğiyle Talas'ı gezdiğımizde de
ÇEKÜL Başkanı Prof. Dr. Metin
Sözen şunlan ekliyordu:
"Bu yanşta seyirci oltnak yok;
herkes koşacak... Çünkü geride
kalan, aynı zamanda kimliksiz
ve belleksiz kalacak..."
Eskiden bu kente 'Kapadokya 'nın Paris 7' derlermiş
Talas geçmişiyleyüzleşiyorKayseri toplantılanna Kapadokya'yı konu alan "tki Dünya
Arasında" adlı fîlmiyle katılan yönetmen Hasan Özgen
dedi ki: "Kentler artık geçmişleriyle yüzleşmeli..."
Toplantının ev sahibi olan "Talas" hakhndaki bilgileri
sunan öğr. Gör. Şeyda Güngör Açıkgöz de söze
bununla girerek devam etti: "Talas da geçmişiyle
yüzleşmeye karar verdi... Yıllardır unutulan tarih,
yeniden kentle buluşruruloyor..."
Belediye Başkanı Orhan Say, aynı zamanda "mimar"...
Buna kendi yüreğindeki "TaJas sevgisi"nı de eklemiş,
Erciyes Üniversitesi ile el ele vererek bir dizı koruma ve
yaşatma projesı başlatmış...
Kentte şımdı tam bir "harabe" görünümünde duran,
1920'lere kadar ise 12 bini Rum, 12 bini Ermeni ve 3 bını de
Türk olmak üzere "27 bin kişüik" yerleşme olarak yaşayan,
vaktiyle "Kapadokya'nın Paris'i" denilen SlT alanı
niteliğindeki yamaçlarda artık sadece "anılar" var.
Aynı anıları da taşıyan Harman Mahallesi"nin eski
meydanındaki tanhi yapılar ve Harman Camisi ise restore
edilerek geleceğe armağan ediliyor...
1927'deki ziyareti nedenıyle Atatürk'ün konaklaması ıçin
yapılan taş konağı da Vali Nihat Canpolat Valilik Konutu
olarak yaşatıyor... Bunlara, işadamı Kemal Timuçin'ın
desteğiyle ve yine tarihi bir konağın restorasyonuyla
gerçekleştirilecek olan "kültür merkezi" projesi de
eklendiğinde, Talas'ın geçmişiyle ne denlı "coşkulu bir
yüzleşme" yaşadığı da daha iyi anlaşılıyor...
Nitekim, Kaysenlı mimar Ali Salman da böylesi
bir coşku karşısında "şairliğini" anımsayarak bizleri
şu dizelerle uğurluyor:
"Ondokuz temmuz iki bin ikide / Sinan'ın memleketinde,
/ Yani Kayseri'de, yani Ağırnas'ta, / ve kültürierin beşiği
Talas'ta... / buluşma dostlarla, / konuşmak geçmişten,
gelecekten... / ve serinlemek / Erciyes'in gölgesinde..."
Düzenlenmesi süren Harman Meydanı'nda koruma ve
restorasyon programına alınan Talas Konağı...
ann Club
La Route
Akçay'da
açılacak
'Insanlığm
Geleceği' adlı
fotoğraf
sergisinde
dünyanın en
önemli çevre
sorunlan
irdeleniyor.
Bu dünya hepimizin!
Kültür Servisi - A.R.T Publications, Fuji Film
ve Alman Kültür Merkezi'nin sponsorluğunda dü-
zenlenen 'İnsanlığın Geleceği' adlı fotoğraf ser-
gisi yann Club La Route Akçay'da açılacak. —
15 Ağustos'a dek sürecek sergide, dünyanın çe-
şitli ûlkelerinden çevre gazetecisi ve foto muha-
birlerinin katkılanyla yağmur ormanlanndakı kı-
yınüardan erozyona, petrol kirliliğinden asit yağ-
murianna, nükleer atıklardan küresel ısınmaya ka-
dar dünyanın en önemli çevre sorunlan irdeleni-
yor.
Istanbul Habıtat Il'de açılan 'Future of Man-
kind - Insanbğın Geleceği' adlı fotoğraf sergisı-
nin devamı olarak açılan sergide, 50x60 cm. bo-
yutlannda 50 adet renkli fotoğraf yer ahyor.
——Sergininkoordinatörü H. KemalÇafın,
izleyici önüne çıkacak olan bu önemli serginin,
dünyanın korunmasına yönelık eylemlerin arttınl-
masına dikkatleri çektiğıni söylüyor.
Üç bininci yıllara doğm gıderken fazlasıyla tü-
kettıği ve doğayı yok ettiği için bir özeleştiri yap-
mak isteyen herkese bu sergi, tekrar hatırlamak ve
yeniden başlamak için bir anı-bellek oluşturuyor.
(0 266 385 42 91)
Politikyaşamı, sanatı ve
fotoğraflanyla Nâzım Hikmet
Kültür Servisi - Türkiye Komünist
Parrisi tarafından derlenen ve Nâzım
Kültürevi Kitaphğı'ndan çıkan 'Gü-
zel Günler Göreceğiz Çocuklar. ..-
Nâzım Hikmet Paneüeri', Literarür
Yayıncıhk'tan çıkan Türkkaya Ata-
öv'ün 'Nâzım Hikmet'in Hasreti'
Nâzım Hikmet ile ilgili venı kitaplar
arasında.
Nâzım Hikmet
Panelleri'nden
derlenen 'Güzel
Günler Görece-
ğiz Çocuklar..'da
Konur Ertop,
Bedrettin Aykın
ve Orhan Alka-
ya'nın konuşmacı
olarak katıldığı
'Nâzım'ın Şiiri',
Şükran Kurdakul, Demirtaş Cey-
—hun ve B.Sadık Albayrak'ın katıldı-
ğı 'Nâzım'ın sanat anlayışı', Yılmaz
Onay, Hikmet Yaman, Tuncer Cüce-
noğlu, Haşmet Zeybek ve Metin Coş-
kun'un konuşmacı olarak katıldığı
'Nâzım ve tiyatro', Zahit Atam, Ah-
met Soner'in katıldığı 'Nâzım ve si-
nema', Mehmet Kuzulugil, Emin
Karaca ve Rasih Nuri tleri'nin katıl-
dığı 'Nâzım'ın siyasal yaşamı' konu-
lu paneller yer ahyor.
Türkkaya Ataöv 'Nâzun Hikmet'in
Hasretı'nde, Nâzım Hikmet'in Sovyet-
ler Birliği'ndeki yaşamını anlatıyor.
Ataöv'ün hazırladığı bu kitaptaki me-
tinler, Türkiye'de daha önce yayunlan-
mamış çok sayıda resimle birlikte ilk
kez Vatan gazetesi-
nin pazar ekleri
olarak 1976 yı-
lında peş peşe
yayımlanmış ve
hemen sonra da
kitap olarak ba-
sılmıştı. Büyük
ozanın az bilinen
Rusya'daki yaşa-
mına ayna tutan
kitapta, 'Nâzım'a
Ait Film', Tutukluluk Yıllan',
'Akademi'deki Tören', 'Zoya Kim-
di?', 'Mayakovski', 'Yeni Çevresi',
'Kardeş', 'Ekber Babayev Dostu-
muz', 'HayalimizdeldToplumcu Sa-
natçı', 'Eski Moskovalı', 'Bu yoldan
30 Yü Önce de Geçtim', 'Bir Edebi-
yat Dersi', 'Svetlov'un Grenada Şi-
iri', 'Sanatta Sekterlik' gibi altbaşlık-
lar yer alıyor.
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Sanat ve
Viinyanm Sonu'
Genç yaşta ölen üniü tiyatro adamı Heiner
Müller, 1966 yılında kendisiyle yapılan ve atom
çağında yazarın uğraşını konu alan bir röpor-
tajda, "dünyanın sonu"tartışmalarına ilişkin bir
soruyuşöyleyanıtlıyor: "Dünyanın sonu, buso-
nun politika aracılığıyla da gerçekleştırilebile-
ceğianlaşıldığından buyana moda birsorun ol-
du. Daha önce bu sonun hertıangi bir zaman-
da geleceği doğabilim bağlamında aniaşılmış-
tı. Ancak dünyanın sonu, siyaset aracılığıyla da
gerçekleştirilebileceği anlaşıldıktan sonra in-
sanlann kafasını meşguleden birsoruna dönüş-
tü. Ben, bu konu çevresinde kopartılan fırtına-
yı biraz abartılı buluyorum. Dünyanın sonu, bi-
rincil olarakbireysel bir deneyimdir. Hernorrnal
insan, ölümlü olduğunu bilir ve o öldüğünde
dünya da onun için son bulacaktır. Bu, birolgu.
Işin kötü yani ise dünyanın sonu söylentılerinin
bu arada sanatlan bile etkilemeye başlamış ol-
ması. Dünyanın sonu atmosfen vepropaganda-
sı, yazariararasında da çalışma ahlakının veza-
naatinin çökmesineya dayozlaşmasınayolaçı-
yor. Woffgang Hildesheimer olayını biliyorsu-
nuz; kendisi bir söyleşide, insanlann zaten çok
yakında dünyadan yitip gidecekleri ve 'yazarla-
rın bir zamanlar düşleyebildikleri bir sonraki-
dünyanın artık olmayacağı' gerekçesiyle, bu-
gün hâlâ yazmayı anlamsız bulduğunu söyle-
mişti. Bence bu, çok kötümser bir tutum..."
Heiner Müller'in bu görüşleri, aslında yazarın
uğraşının amacı ve anlamı açısından sorulabi-
lecek bazı temel sorulan gündeme getiriyor. Ya-
zar, edebiyat düzleminde kurguladığı dünyanın
günün birinde mutlaka gerçekleşeceği inancıy-
la mı yazar? Bu inancın yerini, böyle bir dünya-
nın hiç olmayacağı inancının alması, yazarın
uğraşını kendiliğinden anlamsız mı kılar? Do-
ğum ile ölüm arasındaki sınırlı çizgi boyunca
ilerlerken sınırsızlığı ve sonsuzluğu yakalayabil-
me olanağına sahip tek canlı olan insanın fizik-
sel ölümü yenen bir tinsel ölümsüzlüğü yaka-
lama çabalan, ancak dünyanın fiziksel sonsuz-
luğu umudu varolabildiği sürece mi işlevseldir?
Heiner Müller'in atıfta bulunduğu kötümser-
lik, içinde her şeyden önce bir çelişkiyi bann-
dınyor. Her insan gibi, yaşamak bağlamında
ancak şimdi'sinden emin olabilen, buna karşı-
lık bir dakika sonraki varlığına ilişkin her türiü
güvenceden yoksun olan yazar, üstelik uğraşı
gereği düşünen bir insan olarak edebiyat düz-
leminde kurguladığı bir dünyayı nasıl sanatsal
bir varsayım olmaktan çıkanp kesin bir inanca
dönüştürebilir? Ancak bütünüyle gerçekleşme-
dikleri sürece büyülü çekicilikierini koruyabilen
idea/ler gibi, yazarın kalemiyle düşledikleri de
birer düş olma niteliğini bütünüyle yitırmedik-
leri sürece insanlan yeni ufuklara sürüklemez-
lermi?
Inanç, kavram olarak sanatın özüne yaban-
cıdır; çünkü inanmak, belli bir çizgiden ötesini
tartışma gereğini duymamakla, o öte'yi artık
salt bir varsayımın temeline oturtmakla eşan-
lamlıdır. Düşünen insan olan -olması gereken-
sanatçıya. yazara düşen ise kendini inançlaria
sınırlamak değil, fakat her zaman evrime açık
düşüncelerin denizine bırakmaktır. Herhangi bir
"Nasılsa..." kaderciliğiyle işe koyulan bir yara-
tıcının yaratma eylemi, daha doğduğu anda
çevresine gönüllü duvarlannı da çekmiş de-
mektir. Böyle bir yaratma eyleminden doğacak
ürün ise öteki insanlara düşüncenin sınırsız ev-
rimini değil, fakat ancak sınırlar içerisinde birtür
ömür tüketmenin umarsızlığını taşıyabilir.
Kendi çılışmasına ilişkin olarak şöyle diyor
Heiner Müller: "Ben birişyaptığımda, onuyap-
maktan hoşlandığım için, onu en iyi biçimde
yapmak istediğim için yapanm. Tamamladığım
ürünün yann bir müzede mi yer alacağı, yoksa
birşişenin içinde, Atlantik'te miyüzeceği, beni
hiç ilgilendinnez. Ben başladığım işi, sonuçla-
nna, koşullara ve kullandığım malzemenin kalı-
cı olup olmadığına asla bakmaksızın, en iyi bi-
çimde yapmakla yükümlüyüm..."
Her türlü yorumu gereksiz kılacak açıklıkta
sözler: Yazarın, sanatçının eserlerin kalıbına
yerleştirdiği ve tüm anlamını kendinde bulma
gücüne sahip sonsuzluk, doğumun ve ölümün
doğal sınırlan içersinde sonsuzluğu yaşayabil-
menin tek aracı değil mi?
e-posta: [email protected]
[email protected]
Aktör Tony Anhott öldü
• LONDRA (BBC) - Ingiliz aktör Tony
Anholt, 61 yaşında beyin tümörüne yenik
düştü. Oyuncu, BBC tarafından çekilen
'Hovvard's Way' adlı dizideki işadamı Charles
Frere rolüyle adını duyurmuştu. Anholt'un rol
aldığı diğer yapımlar arasında, 'The
Protectorns', 'Only Fools Horses', 'Juliet
Bravo', 'Minder', 'Triangle and Coronation
Street' yer alıyor.
BUGÜN
• tFSAK'ta 18.00'de "Dialar eşliginde
'tFSAK' Güneydoğu Anadolu fotoğraf
çekim gezisi tanıtımı", 19.30 - 20.15 saatleri
arasında Cihat Çavdar'ın katılacağı
'sonbahar' konulu 'dia gösterisi'.
(0 212 292 42 01)
• tŞ SANAT'ta 'Sinema Şenliği'
kapsanunda 12.00, 15.30 ve 19.00'da
Alejandro Gonzales Inarritu'nun
yönetmenliğını yaptığı 'Paramparça'.
(0 212 31610 83)
• ENKA AÇIKHAVA TİYATROSU'nda
21.15'te 'AJal Oyunlan' adlı fiünin
gösterimi. (0 212 276 22 14)
• BEYOĞLU StNEMASI'nda 'Yaz
Şenliği'02 - II - Ferruh Doğan Anısına'
12.00, 15.00, 18.00 ve 21.00'de David
Lynch'in yönetmenliğını yaptığı 'Mulholland
Çıkmazı'. (0 212 251 32 40)