Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA
+
CUMHURİYET 3 AĞUSTOS 2002 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER s@cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Plansızlık Olimpiyadı
MAKET çok çpüzel olmalıydı: Ferahlık duygu-
s u verecek biçimde sahanın üç yanını çevrele-
yen apaçık tribünler ve tek bir kapalı tribün. Fe-
rahlığın üzerine gökyüzünde süzülürcesine kon-
durulmuş fiyakaJı bir yarım ay. Neredeyse hilal
gibi incelip sporseverlerle birtikte havalanacak.
Görenler hayran kalmıştır.
Projenin mimarı, mutlaka, başka türlü ger-
çekleştirerneyecegi birfantezisini ortaya koymuş
olmaktan memnundu hertıalde. Olsaolsa, baş-
ka mimariar ara-sında, hilalvari tek tribün da-
mından esinlenerek "Bon pour l'Orient", yani
"Şark için iyi sayılır" diyenler çıkmış olabilir.
"Peki, yağmurlu ya da kızgın güneşli havalar-
da o tribünde oturmayan öbürseyircilerne ya-
pacak? Rüzgâr cfaha çok hangiyönden esiyor?
Bunlar hesaplandı mı acaba?" diye içlerinden
sorarak.
Birincisi kadar "esfe&7c"olmayan ikinci tribün
belki böyle sorular üzerine yapılmıştır. Işlevsel-
lik, elbette estetik kadar önemli.
Mimar, hertıalde, ulaşım sorununu, stada
on binlerce kişinin nasıl gelip gideceğini
düşünmekle görevli değildi. Ona, arsa gösteril-
miş, kapasrte veri Imiş, buna göre proje önerme-
si istenmiştir. Yol konusunu düşünmek başka-
larının işiydi. BeJediyenin, devletin, bakanlıkla-
rın.
En başta da, Istanbul'un olimpiyat adaylığı do-
layısıyla böyle bi r stat yapımına önayak olan
Olimpiyat Komitesi'nin, daha doğrusu herkes-
ten önce "Olimpfyat Hazırtama ve Dûzenleme
Kurulu'nun.
Artık başka dünyalara göç eden Metin Toker,
sorunlarkarşısında rahat durmayan aklını bu ko-
nuya da takmıştı: Olimpiyat adaylığını yakın ge-
lecekte Istanbul'a verdirtmeye çalışmak ne de-
rece gerçekçi bir çabaydı? Bu amaçla çıkanlan
yasanın sağladığı kaynaklar ne ölçüde yerinde
kullanılmaktaydı? Binbir hesabın döndüğü böy-
le bir adaylık yanşması ortamında fıldır fıldır
dünyayı dolaşıp durmak akıl kârı mıydı? Kay-
naklann her şeyden önce sporcu gençlik yetiş-
tirmek ve sonra d a tesisleriyle adayhğa layık bir
Istanbul yaratmak için uzun vadede daha doğ-
ru harcanması mümkün değil miydi?
Kısacası, iyi bir planlama demekti bu. Her şey-
de olduğu gibi. Ekonomik ve sosyal kalkın-
mada da, AB ilişkilerinde de, Kıbrıs sorununda
da, eğitimdede, spordada. En azından, anaçiz-
gileriyte "stratejikplanlama" olarak.
Geçen akşam, eşgüdüm sağlanıp gerekli alt-
yapı tamamlanmadan, 80 bin insanı "kobay" ye-
rine koyarak girişilen apar topar "stataçma" de-
nemesi böyle bir eksik yaklaşımın ne gibi du-
rumlara yol açacağını feci biçimde gösterdi.
Yine de yararsız sayılmaz. Ders alınabilmiş-
seeğer.
Captain Dragırf
GÜMÜŞLÜK-BODRUM
Bodnun'un do&ai kalaa »on koylarutdan
KOYUNBABAT)A
lKişiT.P -28.000.000 TL
0 - 6- yaj ücrettiz, 6 • 12 yas % 50 indirünli,
açık bfife kahvalfa öğle yemegi, 5 çayı,
açık büfe akf un yemeği,
Çocuk ve büyükler için havuz,
TV Salonu - Bar - Şark köşesi
Gazeteniz, kitaplanıur bizden
Tel: (252) 388 66 25 - 26 Fax (252) 388 66 27
Cep(O532)265 7845
Sağlık. Danışmanlık
ve
Estetik Merkezl
HÜLYA ŞENAKTAŞ
(yeni adresinde)
Şeyhresmi Mahallesi,
BaşhocaSok.No:61,lnciApt
Yavuzselim/Fatih/ISTANBUL
Tel. Iş: (0 212) 635 74 53, (0 212) 525 38 03
GSM: (0532) 324 3312
Kıbns...
Av. Sadlk ERDOGAN Ankara Barosu Başka
A
nkara Barosu, ge-
çen yü Aralık ayın-
da Sayın Denk-
taş'ın da katıldığı
bir ulusal konfe-
rans düzenlemişti. Nisan ayında
Lefkoşa Barosu ile birlikte Kıb-
ns'ta, geçen Haziran ayında da
Mersin ve Giresun'da gerçekleş-
tirilen etkinliklerden sonra 16-20
Temmuz 2002 tarihleri arasında
Antalya'da 4 gün süren bir ulus-
lararası konferans, Istanbul'da da
bir panel düzenleyerek "Kıbns
sonınaw
nu ele aldı.
Antalya Barosu'nun da deste-
ğiyle gerçekleştirilen uluslarara-
sı konferansa, Portekiz'den Çin'e
kadar dünya ûlkelerinin baro baş-
kanlan, uluslararası hukukçu bi-
lim adamlan ile Türkiye barola-
nrun başkanlan ve bilim adamla-
nmız katıldılar.
Keza, Yeditepe Üniversitesi ile
birlikte düzenlenen îstanbul'daki
panelde de yine Kanada'dan în-
giltere'ye değin çeşitli ülkelerin
bilim adamlan, KKTC Yüksek
Mahkemesi ile KKTC basınının
temsilcileri hazır bulundular.
Her iki toplantıda gerek Doğu
Akdeniz'de banş, istikrar ve gü-
venliğin sağlanması ve gerekse
Avrupa Birliği ile ilişkiler bağla-
mında "Kıbns sorumı"nun öne-
mi üzerinde duruldu. Konu, ulus-
lararası hukuk ve Kıbns'a ilişkin
uluslararası sözleşmeler kapsa-
mında ele alınıp tartışüdı.
Peki neden "Kıbns''? Bu top-
lantilarda ortaya çıkan sonucun da
gösterdiği gibi, bugün Kıbns, dün-
yanın ön cephesi konumundadır.
Gerek Türkiye'nin Batı ile ilişki-
lerinde, gerek bölgede ve gerek-
se dünya çapında sürdürülen he-
gemonya mücadelesinde bugün
"Kıbns sorunu* tayin edici önem-
dedir.
Batı, Türkiye'yi 4 cepheden sı-
bştınyor:
1) Ermeai sorunu, 2) Ege so-
runu, 3) Kuzey Irak sorunu ve 4)
Kıbns sorunu.
"Enneni sorunu" konusunda
Türkiye'nin geçmişte bir "Enne-
ni soykmmı"nı gerçekleştirdıği-
m
nin kabul edilmesi istenmekte,
giderek bunun için tazminat öde-
mesi talep edilmektedir. Plana
göre, şayet bu kabul ettirilebile-
cek olursa arkasından toprak ta-
lebi gelecektir.
"Ege sorunu''nda karasulan,
kıta sahanlığı ve Ege adalannın
Lozan'la belirlenen statüsü ko-
nusunda Türkiye'nin taviz ver-
mesi istenmekte, gerekirse bu ko-
nulann Lahey gibi uluslararası
kuruluşlara götürülerek, buralar-
dan çıkacak kararlann peşinen
kabul edileceğinin Türkiye tara-
findan ilanı istenmektedir.
"Kuzey Irak sorumTnda ise
Türkiye'nin olası bir Irak müda-
halesine destek vermesi, Kuzey
Irak'ta kurulacak kukla bir Kürt
de\'letininhamisi olması, kısaca-
sı Ortadogu'da ABD'nin jandar-
mahğı rolünü üstlenmesi daya-
hlmaktadır.
"KJbnssorunu"nagelince, Tür-
kiye'nin Kıbns devletine vücut
veren Londra ve Zürih antlaşma-
lanndan doğan garantörlük hak-
lanndan vazgeçmesi, Kıbns'taki
Türklere azınlık hakla verilmesiy-
le yetinmesi istenmektedir. Güney
Kıbns Rum kesimini tüm adanın
tek meşru temsilcisi kabul eden
Batı'nın bu konudakı planı şu-
dur: Güney FCıbns Rum kesimi-
nin Avrupa Birliği üyeliği için
yaptığı tek taraflı başvuru esas
ahnarak Kıbns Avrupa Birliği'ne
alınacak ve böylece tüm Kıbns
Adası, AB topragı kabul edile-
rek, zaten şimdiden "işgald" ilan
ettikleri Türkiye'nin Ada'dan çe-
kilmesi, Türk Silahlı Kuvvetle-
ri'nin adayı terketmesi istenecek-
tir. Bunu kabul etmeyecek olan
Türkiye'ye AB üyeliğini ret ve
ekonomik ambargolar dahil her
türlü yaptınm uygulanacaktır.
Bu dört sorun, yani Ermeni,
Ege, Kuzey Irak ve Kıbns sorun-
lannın hepsi, asünda bir paketin
unsurlandır. özellikle Kıbns ve
Kuzey Irak sorunlan birbiriyle
yakından bağlantıhdır. Zaten dik-
kat edilirse ne zaman Kuzey Irak
sorunu alevlenirse Kıbns da gün-
deme getirilmektedir. Veya Kıb-
ns söz konusu olduğunda, Kuzey
Irak sorunu da hemen devreye
sokulmaktadır.
Kısacası Türkiye, AB üzerin-
den tehdit edilerek Kıbns'taki
meşru haklanndan vazgeçmeye
zorlanmakta; Kıbns konusunda
sıkıştınlarak Kuzey Irak'a yapı-
lacak olası bir müdahalede aknf
rol alması istenmektedir.
Türkiye direniyor: Işte bütün
bu tehditlere karşı Türkiye dire-
niyor. Bugün, ekonomisinden si-
yasetine kadar Türkiye'nin bir
çıkmaz içine düşürülmeye çalışıl-
masının nedeni budur.
Türkiye nasıl direniyor? Somut
olarak ifade edecek olursak; iki
temel konuda, yani Kıbns ve Ku-
zey Irak konusunda Türkiye 'nin,
Milli Güvenlik Kunılu karan ola-
rak da ortaya çıkan ve resmen
açıklanan tutumu şudur.
1) Kıbns Rum kesiminin tek
taraflı başvurusu ile tüm Kıbns
Avrupa Birliği'ne alınacak olur-
sa Türkiye, KKTC ile entegras-
yon, yani bütünleşme dahil her tür-
lü önlemi alacaktır. 2) Türkiye,
Irak'ın toprak bütünlüğünü ısrar-
la savunmaktadır. Irak'a yapıla-
cak bir müdahale ile bunun ihlal
edilip Kuzey Irak'a kukla bir Kürt
devletinin kurulmasmı Türkiye
savaş nedeni saymaktadır.
Işte, Ankara Barosu'nun "Kıb-
ns sorunu''nun hukuksal ve si-
yasal boyutlanyla böylesine ya-
kından ilgilenmesinin nedeni bu-
dur.
Bazılan "AB'yegidenyohm Di-
yarbakn"'dan geçtiğmi" söylese-
ler de gelişmeler gösteriyor ki
"AB'ninyoluLeftoşa'dabitmek-
tedn-"
Hukuksal boyutbn: Gelelim
düzenledığımız uluslararası kon-
feransta konunun ortaya çıkan
hukuksal boyutlanna: Güney Kıb-
ns Rum Yönetimi'nin, AB'ye
yapnğı tek taraflı başvuru Zürih
ve Londra antlaşmalan ile Kıbns
Anayasası'na aykındır. Bu bel-
gelere göre Kıbns'ın bu ulusla-
rarası kuruluşa katılabilmesi için,
Kıbns halkının her iki kesiminin
de onayının almması ve katılına-
cak kuruluşun Türkiye ve Yuna-
nistan'ın eşzamanlı olarak üye
bulunduklan bir kuruluş olması
gerekir. Yani, Güney Kıbns Rum
Yönetimi'nin AB'ye katılmak
üzere yaptığı başvuru, başvuran
bu yönerimin tüm Kıbns'ı tek ba-
şına temsile yetkili ohnamasının
yani sua, Kıbns devletine vücut
veren temel belgelere de aylon-
dır. Böyle birbaşvurunun bırakı-
nız kabul edihnesini, görüşülme-
si dahi uluslararası anlaşmalann
ihlalidir.
AB'nin roiü: Temel sorun, Kıb-
ns gibi konulara emperyalistlerin
müdahalesini kabul edip etme-
mektir. Kıbns sorununun Kıb-
ns'ta yaşayan Türk ve Rum halk-
lannın sorunu olduğu, bunlar ve
Türkiye ile Yunanistan arasında
-haydi bilemediniz Kıbns'ta ya-
şayan halklar ile "garantör dev-
leöer" olarak anılan Türkiye, Yu-
nanistan ve Ingiltere arasında- ele
alınıp çözümlenmelidir.
Nitekim konuya Avrupa Birli-
ği taranndan el atildıktan sonra çö-
züm daha da güçleşmiştir. AB
yetkilileri bugün, taraflar arasuı-
da sürdürülen ikili görüşmeler bir
çözüme ulaşmasa dahi Güney
Kıbns Rum kesiminin üyelik baş-
vurusunun kabul edileceğini açık-
ça ilan etmekte ve bu sorun çö-
zümlenmediği sürece Türkiye'nin
üyelik başvurusunun ise kabul
edikneyeceğini belirtmektedirler.
Bu koşullarda, Güney Kıbns Rum
Yönetimi'nin ve Yunanistan'ın
çözüme yöneuk adımlaratması za-
ten mümkün değildir. Çünkü, an-
laşmakta bir yararlan kalmamış-
tır.
Anlaşılan o ki, Kıbns ve Ege gi-
bi ulusal sorunlan, uluslararası
platformlardan uzak tutmak zo-
rundayız.
Küresefleşmenin seçeneği: Bu-
gün AB'ye bel bağlayan güçler
tüm planlannı dünyanın "tekkn-
tuphı" olacağı varsayımına da-
yandırmaktadırlar. Yanılgılan bu-
radadır. Oysa, bilinen deyimle,
"Yenibirdünyakurubcakve Tür-
kiye deyerinialacaknr". Sanıldı-
ğı gibi "küresdkşme''nin alterna-
tıfî, daranlamda milliyetçiük de-
ğil, emperyahst tehdit alnnda bu-
lunan mazlum ülkelerin enternas-
yonalist dayanışmasıdır.
Yaşlılık - İhtiyarlık...
MEDISA
CEM YAYEVEVİ
Küçükparmakkapı Ipek Sokağı No:10 80060
Beyo^u-lstanbul
Tel: (0212) 293 41 70 Faks: (0212) 244 15 33
Mtabın geliri Nâzım Hıkmet Kültür ve Sanat Vakfı'na
bırakılacaktır.
Dr.KritonDİNÇMEN
B
elki de, başhktaki
üdkelimeninbirbi-
rinin aynısı oldu-
ğunu zannedenler vardır.
Ancak, önemle belirtilme-
si gerekir ki, özellikle bi-
yolojik açıdan, her kelime
bir diğerinden farklı, iki
ayn kavramı ifade etmek-
tedir.
Yaşhfak'ın fizyolojik bir
sureç olmasına karşı, ttıtf-
yarhk patolojik bir anlam
taşımaktadır.
Yaşlanma'yı herhangi
bir organizmanuı, hatta,
canlı ya da cansız herhan-
gi birmaddenin, belirgin bir
zaman süresi içinde, ken-
di temel yapısının yıpran-
ması sonunda, kendisinde
mevcut özellikleruı ve do-
layısıyla kendisinin bir za-
manlar göstermekte oldu-
ğu işlevlerin (fonksiyonla-
rm) kaütesinin düşmesi ola-
rak tanımlayabiliriz.
Kolayca anlaşüıyor ki,
cansızlarda yaşlanmanın
tamamen maddi alanda az
ya da çok bir kaybın ifade-
si olmasına karşın, canlılar-
daki düşüş fizyolojik, ruh-
sal ve toplumsal alanda
kendisini gösterir.
Vurgulanması gerekir ki,
yaştanma'dagerçek anlam-
da ve mutlak bir kayıp hiç
görühnez; olay bir yavaş-
lama, birzayıflamadan iba-
rettır. Kaldı ki, kişinin, ya-
şamının ilk yıllannda edin-
miş olduğu kavrama, de-
ğerlendirme, benzerleri bi-
rini öbüründen ayırabilme,
düşünme ve de düşüncele-
rini topariayıp onlan söz-
sel ifade edebilme, hiddet
ve hzgınlık dürtülerini op-
timal bir düzeyde tutabil-
me, kendi öz dûrumunu al-
gılayabilme gibi üst düzey
ruhsal yetilerinin (meleke-
lerinin) ve de edinilen bil-
gi yükünün oranında ruh-
sal alandaki bu "yavaşla-
ma" ve "zajTflama" süre-
cinin olabildiğince geç baş-
ladığı ve hafif geçtıği gö-
rülür. Ne var ki, yetersiz
bir ego, yetersiz bir kişilik
organizasyonu gösteren,
düşünme yetisi yoksul ve
sığ olan kimselerle ileri
yaşlarda bencillik, inatçı-
hk, hırçınhk, birbirini takip
eden saldırganlık ve riya-
kârlık halleri, etraftakile-
rine karşı kuşku (şüphe)
halleri görülür.
Sadece canlılan ilgilen-
diren ihtivarhk'a gelince,
olay, tamamen farklıdır.
Burada belirgin anatomo-
patolojik ve de psikopato-
lojik bulgunun varlığı söz
konusudur; yani fızyolo-
jikbir yıpranma değil, tam
tersine, patolojik bir yıkım-
dan söz edilir.
Beyinde, yaşhhkta gö-
rülmesi beklenen bazı or-
ganık, anatomopatolojik
değişikliklerle kıyaslan-
mayacak ve ancak ihtiyar-
lık durumunda ortaya çdcan
ve ihtiyarlık'a özgü belir-
riler saptanır. Ve, bu orga-
nik belirtilerin, yani sıra
gitgide artan ve geri dönü-
şümü söz konusu olmayan
bellek (hafiza) ve dikkat
bozukluklan, yenüeşme ve
değişmeden korkma, söz-
cük (kelime) bulamama,
konuşma güçlükleri, ço-
cuklaşma, çocukça bir za-
vallılık içinde acayip gü-
lümsemeler, kişilik gücü
ve organizasyonunda yı-
kım, olaylan değrelendir-
mede kayıp ve de kendisin-
de gelişmekte olan vahim
değişikliklerin farkına var-
mama, aptalca bir kendine
güven, çevresinden kuşku-
lanma ve suçlamalarda bu-
lunma, bir tür düşüncele-
rini çekinmeden açıklayıp
çevresinden yardun dilen-
me gibi psikiyatrik ve de
onlaraeşlik eden çeşitli nö-
rolojik kayıplar klirıik tab-
loyu tamamlar.
Yukarda belirttiğimiz gi-
bi hasta tüm bunlann far-
kındadeğildir. Ancak, has-
talığın başlangıç aşama-
sında, bazen hasta kendin-
de oluşmakta olun bu ka-
yıplan hissedebüir ve bu
durum nedeniyle -psiki-
yatride yıknn reaksiyonu
olarak tanımlanan- bir pa-
nik dönemi geçirebilir.
Yanyı bitirmeden önce,
olayın adb psikiyatrik cep-
hesi hakkında da ufak bir
açıklamada bulunmamız
gerekmektedir.
Yaşhhk, tek başına, hu-
kuk ya da ceza ehliyetini et-
kileyecek mahiyet ve dere-
cede herhangi bir psikiyat-
rik ya da nörolojik yıîom
belırtisi göstermediğine gö-
re, kişinin hukuksal ve ce-
zasal ehliyetini etkilemez.
Bu dunıma göre, şahsın
sözü edilen ehliyetleri tam
olup kendisinin müşaveret
ya da hacir altına alınma-
sında, ya da cazai ehliye-
rinin azaltılmasında ya da
ortadankaldırümasına her-
hangi tıbbi bir neden de
yoktur.
thtiyarhk'ta ise, durum
tamamen farklıdır. Kişide-
ki psikiyatrik ve nörolojik
yıkım derecesine göre, bu-
mımahalinin ciddi boyut-
lar almaya başlamış oldu-
ğu safhada kişinin gerek
hukuk gerekse ceza ehliye-
tının azahnış olması nede-
niyle, hastaya müşavt- te-
yÛyadaazalbhnşcezaeb-
Bytdkaran verilir, bunama-
nın tam yerleşmiş ohnası
halinde ise, vadtyM yada-
cezal sorumsuzluk karan
verilir.
Vurgunlanması gerekir
ki, hukuksal ehliyet tayini
ve dolayısıyla kişinin hu-
kuksal sorumluluk yüklen-
mesinin ehliyeti karan ve-
rilirken kişinin yüklenme-
si beklenen sosyal sorum-
luluğun öneminin de göz
önüne alınması şarttır. Ve,
bir yazının kısıtlı sınırlan
içinde irdelemeye çalıştığı-
mız Yaşhhk- dıtrvuıtk ko-
nusunu bitirirken, hiç kim-
semizin ihrJytrhk'ı ytşa-
mamaa dileğinde buluna-
hm.
GAYRİMENKULÜN AÇ3K ARI1RMA İLANI MUĞLA1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
DosyaNo: 1998/505 Tal.
Gayrimenkulün tapu kaydı, cinsi, evsafi ve kıymeti: 1. TAPU KAYDI: Mugla ili, Keranıettin Mah., 36 ada, 51 parsel, 6 cilt, 564 sayfa no'lu arsa vasıflı ta-
şınmaz. lmar durumu: Taşınmaz koruma imar planı içerisinde bölge dışında, inşaat düzerü serbest nizam, kat adedi 2, bina yüksekligi h: 6.50 m, yapı yoğunlu-
ftu (TAKS) % 60'tır. GEEAY Kurulu'na 19.09.1981 gün ve A-3129 sayîh karanna uygun proje düzenlenecektir. Projeleri fzmir II nuraaralı Kültur ve Tabiat
varlıklannı Koruma Kurulu'nca onaylandıktan sonra insaa izni verilecektir. Adresi: Keramettin Mah. Dere Sokak - MUGLA. önemli özellikleri: Tasınmaz
Muğla merkez Keramettin Mahallesi, 11 pafta, 36 ada, 51 sayılı parsel olup arsa vasflndadır. Arsanın yüzölçümü 212.53 m2'dir. Parsel Muğla Koruma lmar
Planı içinde, bölge dışında serbest nizam, 2 kat, yapı yoğunluu % 60 olacak şekilde yapılaşmaya elvenşli konumdadır. Parsele yapılacak binanın projelerinin
Koruma Kurulunca tasdiklenmesini takiben ruhsat venlmesi mümkün olacaktır. Parsel eğimli bir arazide olup, parsel içinde ekonomik değer taşımayan muhte-
lif meyve ağaçlan bulunmaktadır. Parselin bulundugu mevkii, imar durumu ve mevcut piyasa koşullan göz önüne alınarak değeri: 212.53 m2X20.000.000.-
TL. = 4.250.600.000- TL. olarak hesaplanmıştır. Muhammen bedeli: Satışa konu taşınmaz 4.250. -600.000.- TL.'dır. 2. Tapu kaydı: Mugla ili, Müştakbey
Mah., 100 ada, 47 parsel, 3 cilt, 273 sayıa, zemin kat, 5 no'lu girişte, 6 (5/B) no'lu taşınmaz, Imar durumu: Taşınmaz koruma imar planı - Ticaret alanı içerisin-
de, inşaat düzeni serbest nizam, kat adedi 3, bina yüksekliği h: 9.50 m., yapı yogunluğu (TAKS) 0.75'tir. GEEAY Kunılu'nun 19.09.1981 gün ve A-3129 sayılı
karanna uygun proje düzenlenecektir. Projeleri Izmir II Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu'nca onaylandıktan sonra inşa izni verilecektir.
Adresi: Müştakbey Mah. Yayla Sokak No: 6 (5/B) - MUGLA. önemli özellikleri: Taşınmaz mugla merkez, Müştakbev Mahallesi, 24 pafta, 100 ada, 47 no'lu
parselde bulunan zemin kat, 5 no'lu girişte, 6 (5/B) no'lu dükkândır. Dükkânın bulundugu parsel 248 m2 olup, içinde bodrum, zemin, 1 ve 2 katlardan oluşan
nenüz tamamlanmamış betonarme bina bulunmaktadır. Zemin katta bulunan dükkân tamamlanmış olup, alanı 29 m2dir. Dükkânın 6/78 hissesi oranına karşılık
19 m2 arsa payı bulunmaktadır. Dükkânın kapı ve pencere doğramalan demir, zemin döşemesi mozaik, duvarlar kireç badanalıdır. Halihazırda kullanıhr du-
rumda olup yaklaşık 8-10 yıllıktır. Muhammen bedeli: Saüşa konu taşınmaz 7.120. 000.000.- TL.'dır. SaOş şartlan: 1) Taşınmazlann birinci satışı 24. 09.2002
Salı günü olup, 51 parsel, saat: 14.00 ile 14.10 arasında, 47 parsel, saat: 14.15 ile 14.25 arasında. Mugla 1. Icra Müdürlügü Odası'nda açık artırma yoluyla ya-
pılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen kıymetin %75'ini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve satış masraflannı geçmesi şartıyla en çok artüra-
na ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok armranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 04.10.2002 Cuma günü aynı yer ve saatlerde ikinci artırmaya
çıkan lacaktır. tkinci arttırmada ise rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuunu ve tahmin edilen kıymetin %40'ını ve satış masraflannı geçmesi şartıyla en
çok arttırana ihale olunur. 2) Artnrmaya iştirak edeceklerin tahmin edilen kıymetin %20'si nispetinde pey akçesi veya bu miktar kadar milli bir bankanın temi-
nat mektubunu vermeleri lazırndır. Satış peşin para iledir. Alıcı istediginde 20 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. Resmı ihale pulu, tapu alım harcı ve
masraflan, şayrimenkulün teslim masraflan, K.D.V. alıcıya aittir. Tapu satım harcı, taşınmazın aynmdan dogan birikmiş vergiler ile delJaliye resmi satış bede-
linden ödenır. 3) Ipotek sahibi alacaklılar ile diger ilgililerin ve irtifak hakkı sahiplerinin bu gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle faiz ve masrafa dair id-
dialannı dayanağı belgeler ile 15 gün içerisinde dairemize bildirmeleri lazımdır. Aksi takdirde haklan tapu siciliyle sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakı-
lacaklardır. 4) Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içerisinde ödenmezse l.l.K.'nun 133. maddesi geregince ihale feshedilir. iki ihale arasındaki farktan ve
temerrüt faizinden alıcı ve kefilleri mesul tutulacak ve hiçbir hükme hacet kalmadan kendilerinden tahsil edilecektir. 5) Şartname ilan tarihinden itibaren her-
kesin görebilmesi için Muğla 1. Icra Müdürlüğu'nde açık olup, masrafı verildigi takdirde isteyen alıcıya bir ömegi gönderilebilir. 6) Iş bu saüş ilanının gazete-
de yaymlanan ilanı, tapuda adresi olmayanlar için IlK'nun Mad. 127 gereguıce teblig yerine kaim olmak üzere ilan ve tebliğ olunur. 7) Satışa iştirak edenlerin
şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklan, başkaca bılgi almak is'teyenlerin 1999/505 Tal. sayılı dosya numarasıyla Müdürlügümüze baş-
vurmalan ilan olunur. Basın: 47053
PENCERE
'Olii Bizim Olmayınca...'
Anadolu gibi bir ilginç coğrafya yerkürede var mı,
bilmiyorum; birkaç kez yazmıştım, yinelemekte za-
raryok; gezegenimizde bütün anlı şanlı yarımada-
lar kuzeyden güneye sarkar: Italya, Ispanya, Ara-
bistan, Hindistan, Hindiçini, Kaliforniya, Peloponez,
Kore, Florida vb...
Bir tek Anadolu doğudan batıya "bir kısrak ba-
şı gibi" uzanır...
Coğrafyasıyla tarihi zaman içinde Anadolu gibi
yoğrulmuş bir başka toprak var mı?..
Vaktiyle kimler yaşamış bu toprakta?.. Say say
bitiremezsin!.. Kaç soy sop birbirine kanşmış, kaç
uygarlık üst üste katmanlaşmış?.. Göçlerle kaçla-
rın sayısını tutmak olanaksız!.. Kaç din, kaç mez-
hep, kaç tarikat, kaç inanç, geçmişten gelecege,
Anadolu'yu tohumlayıp güzelleştirmiş?..
•
Pınarbaşı Kayseri'nin bir ilçesi; Tufan Doğan
Avşargil kentin eski belediye başkanı, CHP'den
milletvekili!.. Köy Enstitüsü çıkışlı Avşargil bir kitap
yazmış:
"CHP'Iİ Yıllar.."
Kitapta Pınarbaşı'nın etnik yapısını da anlatıyor;
başta Çerkezler var..
Kafkasya'dan gelmişler..
Kafkasya'da soylar yediveren gülleri gibi kat kat,
renk renk; Abazalar, Inguşlar, Adigeler, Şabşığlar,
Ahıskalar, Çeçenler, Tabartolar, Kabartaylar; say
sayabildiğince, Çerkezleri de ekle...
1965'te Pınarbaşı'na göç yoluyla gelip iskân edi-
len Avşarlar var..
Oguzlarvar..
1936'da Bulgaristan'dan gelenler var..
1878'de Kars'tan goçüp Pınarbaşı'na konan Ko-
çaklar'ın simgelediği toplum var..
Kürtler var..
Beğen beğendiğini..
OrtaAnadolu'nun göbeğinde bir küçük ilçede tam
birmozayik...
Anadolu'nun zenginliği bu!..
•
Gelelim kitapta okuduğum harika bir mizahı vur-
gulayan öyküye...
Uzun Yayla'nın Çerkez köylerinden birinde ha-
tın sayılır bir kişi sizlere ömür...
Çerkezlerin yaşlılan Türkçe bilmiyorlar; ne yapa-
caklarını düşünmüşler...
İçlerinden biri demiş ki:
- Bir Avşar kadını getirelim, bizimki için hiç ol-
mazsa ağıt yaktıralım...
Çağırmışlar..
Avşar kadını gelmiş..
Yörede ölünün sırtından çıkan çamaşırfara 'soy-
/ca'derlermiş..
Avşar kadını soykalardan birini eline almış, baş-
lamış ağıt yakmaya:
"Ne deyim de, ne söyleyim
ölû bizim olmayınca
Birer biner tükenir mi
Üçer beşer ölmeyince"
Çerkez kadınları söyleneni anlamadıklan için
hüngür hüngür ağlarlarmış...
•
Mizahın bu türiüsüne "kara mizah" derler, özel
birtürdür, hercoğrafyada raslanmaz, Anadolu hal-
kının yaratıcılığını vurgular, ölümü bile kapsar...
ölüme gülümsemesini bilenlerin Anadolu yaşa-
mında etnikçilik, ırkçılık, şovenlik yaparak insanla-
n birbirine düşürmeye çalışması, Anadolu'nun ta-
rihine de cografyasına da aykın bir tutum...
T.C.
MARMARA ÖNlVERSİTESİ
SÛREKLİ EĞİTİM MERKEZİ
M Ü S E M
SCHOOL OF BUSINESS
ENGLISH
Program, Ingilizceyi iş ve yönetim
terminolojileri ile yoğunlaşarak öğrenmeyi
amaçlayan (banka, şirket v.s. çalışanlan gibi )
ldşilere yöneliktir. Program, işletme disiplinleri
olan Muhasebe, Pazarlama, Finansman v.s. gibi
konularla ilgili terminolojik bilgileri içeren
metinlerle bezenmiştir. Ayrıca, ingilizce olan
MBA programlannın ingilizce proficiency
sınavlannı başararak ana programa kattlmak
isteyenler içinde uygundur. Hiç ingilizce
bilmeyenler ve muhtelif seviyelerde bilen kişiler,
programa katılabilirler. Program 4 modOl olup, 1
yarıyıl 2 modül içerir. Haftada 12 ders saatidir.
Bir akademik yılda toplam 2 dönem olup, 1
dönem 246 ders saatini içermektedir. Her bir
modul bir seviyeyi atlatmaktadır. (Elementary -
Pre.Intermediate-Imermediate ve Upp.Int.)
Programı başarı ile tamamlayanlara
ÜNİVERSİTE onaylı sertifika verilecektir
Ders saatleri: Hafta içi: Pzt.-Çrş.-Cuma 19:15 —21:00
Salı-Pcrş. 19:15-22.00
Haftasonu: Cts.-Pazar 10:00-15:25
3002 - 2003 YILI AKADEMİK TAKVİMİ
BASLANGIC BÎTİS
LDönem : H.sonu 01 Eylül 2002 26Ocak2003
H.içi 02 Eylöl 2002 28 Ocak 2003
ILDönem: H.sonu OIMart2003 19Tcm. 2003
H.içi 03 Mart 2003 22 Tem. 2003
Not: Dönem arası Şubcl ayı, yazın ise Temmuz-Ağustos
ayları tatildir. Alınacak öğrenci sayısı sınırlt olup
tuu/lar kayıt sırası esas alınarak olusiurulacaktır.
* Sevîye tespit sınavı için lütfen randevu alınız.
Kavıt ve Detavfı Bilgi tcin Başvuru Adresi
Marmara Üniversitesi Sûrekli Eğitim Merkezi MÜSEM
jöztepe Kampüsü
~ 0216348 7257-3494732(Direkt)
0216 414 05 45 (Dahili 1281 - 1282)
0216 349 00 13 (Fax)
Bahçelicvler KampflsO
10212 556 10 43-556 80 78
B 0212 507 99 25(10hat,iç 1119)
<: Bu ilM Mtnnan Oflrvcrsite« Dörter Scrmayr Iflctmcti t*rifınd«n vrrilmipir