14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2002 PERŞEMBI 8 HABERLERIN DEVAMI Barzaniye sert yanıt Sökmenoğlu: ; Haddini bilmez • Baştarajı 1. Sayfada açıklamada,v 'Bo partilerin yöneticüerinin unutmamalan gereken önemli husus, geçnıişteki acı tecrübelerinde Türkiye'den daima ilgi >e yardım görmüş olan bölge halkının son on yıldır sağladıği gelişmeyi ve gfivenliğini her şeyden önce Türkiye'nin i anlayış ve işbirliğine borçlu olduğu gerçeğidir" dsnildi. TBMM Başkanvekili Murat Sökmenoğlu da yaptığı açıklamada, "Haddini bOmez Barzani, TBMM'den gereken cevabı alacaktır" dedi. Dışişleri Baianlığı'ndan dün yapılan yazıh açıklamada, Türkiye'nin Irak politikasının iki temel ilkeye dayandığı, bunlardan birincisinin IraJc'tn toprak bütünlüğûnün mutlaka korunması, digerinin de Irak'ın geleceğine ilişkin kararlarm IraJc halkının tümü tarafından alınması olduğu bildirildi. Açıklamada, "Kuzey Irak'taki siyasi partiler de bu büinçle hareket etmeli ve ülkenin geleceğine ilişkin dayatmalardan dikkatle kaçmmak gerektiğini unutmamalıdırlar" denildi. TBMM Başkanvekili Sökmenoğlu da yaptığı açıklamada, söz konusu bildirinin kiınin saldırgan olduğunu gösterdiğini belirtti. Sökmenoğlu, Saddam sonrası Irak'ın ne olacagını bilrneden kimsenin yerinden kıpırdamasının mümkün olmadığını da kaydederek Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğü konusundaki hassasiyetini vurguladı. Sökmenoğlu şunlan kaydetti: "Seçim kararı alan bir Meclis'in sessiz kalacağını diişiiniiyorlarsa bu Kürt gruplar tarihi yanılgı içine düşüyorlardır. Kuzey Irak topraklarının kime mezar olacağı tartışması, ciddiyetten uzak gerçekJerin örtiilme telaşı içinde yerini bulan ifadeler olamaz." 17 Kasım soruşturması Yunanistan'da derin devlet MURAT ÎLEM ATÎNA - Yunanistan'da 17 Kasım örgütüne yönelik operasyonlar, devletin gizli servisine kaymaya başladı. Son bir buçuk ay içinde meydana gelen gelişmeler, 17 Kasım örgütü ile Yunan gizli servisi EÎP'nin bağlantılannı ortaya çıkarmıştı. Olayın siyasi arenaya kanalize olmasını önlemek isteyen Başbakan Kostas Simitis, sert önlemler almaya başladı. Kamu Düzeni Bakanlığı'ndan eline ulaşan bilgi ve belgeleri dikkatle inceleyen Simitis, gizli servis içinde büyük bir temizlik yapılması emri verdi. Kamu Düzeni Bakanı Mihalis Hrisohidis'in denetiminde başlayan temizlik operasyonunun "devlet içindeki kirli devletin temizlenmesine kadar süreceği" belirtildi. Yunan basın organlan operasyona büyük destek verirken, gazeteler, gizli servis ElP'nin aduıı da "günah servisi" olarak değiştirdi. Konuyla ilgili çevrelere göre, gizli servis içinde onlarca yıldan bu yana kök salmış kirli tlişkiler ağını çökertmek, 17 Kasım operasyonlanna göre çok daha zor olacak. Simitis, ElP -17 Kasım ve PKK arasındaki bağlantılann gün ışığına çıkması üzerine EÎP'yi 17 Kasım'a yönelik operasyonlann dışına çekmişti. Hükümetin ElP'ye yönelik temizlik operasyonlan sürerken bu kez ajanlann hükümete yönelik savaş başlattıklan belirtiliyor. Avriani gazetesinde yer alan habere göre EIP içindeki tutucu çevreler, Cumhurbaşkam ve hükümete önemli mesajlar vermeye başladı. Geçen günlerde Istanköy (Kos) adasmdaki cephanelik soygununun EtP ajanlan tarafından gerçekleşfirildiğini öne süren gazeteye göre, yine geçen hafta Cumhurbaşkam Kostis Stefanopulos'un evinin yakınlannda bulunan otomatik silahı da ElP ajanlan "hükümete bir mesaj" olarak bıraktı. Bu mesajı alan Başbakan Simitis ve çevresi ise servis içindeki provokatörlere karşı cevap vermeye hazırlanıyor. Kürdistan cephesi• Baştarafı 1. Sayfada landınyor. Gelişmelerden büyük rahatsızlık duyan Ankara ise IKDP ve IKYB'den gelen "Amacımız bağıoısız bir dev- let kurmak değU" açıklamala- nru ciddiye almıyor. Türkiye önlem almalı Savunma çe\Telerinde yapılan değerlendirmelerde IKYB ve IKDP'nin kamuoyuna yansıyan görüş farklılıklannm aksine ba- ğımsız bir devlet amacıyla yakın birişbirliği içinde olduklan kay- dediliyor. Değerlendirmelerde, gelişme- Barzani'den tahrik • Baştarafı 1. Sayfada ye, Kuzey Irak'taki Osmanlı ordusunun kaderini hatırla- mah, eğer söylediklerinde ıs- rarhysalar, bırakaüm şansla- nnı denesinler. Ulus olarak kendimizi feda etmeye hazır lerin Türkiye'nin güvenliğini olumsuz etkileyecek nitelikte ol- duğu ve etkin önlem almayı ge- rektirdiği \tirgulanryor. olduğunıuzu ve saldırganlar için bu topraklan mezarhğa çevireceğimizi görecekler." Bildiride, bir askeri harekâta karşı Kerkük, Erbil ve Musul'u savunmak için gereken hazır- lıklann yapıldığı da duyurulda Güvenlik birimlerince hazır- lanan son raporlarda, IKYB ve IKDP'nin "Kürdistan cephe- sinin kurulması ve oluşumu" için anlaştıklan uyansına yer verildi. Istihbarat raporlanna göre IKDP ve IKYB siyasi bürolan arasında haziran ayında Selahad- din kentinde başlayan toplantı- larda bağımsız bir Kürt devleti- nin zeminini oluşturmaya dönük kararlar alındı. "Kürdistan cep- hesi" kurulması ve oluşumu için anlaşan IKDP ve IKYB, buna yönelik olarak "Ortak karar merkezi oluşturulması, birleş- miş bir ordu ve hükümet ku- rulması, dışişleri komusyonu oluşturulması" konulannda da önemli ilerleme sağladı. Iraklılardan umutsuz eylem OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT / BERLİN - Berlin'deki Irak Büyükelçiliği baskmma katılan eylemciler dün yargıç önüne çıkartılırken Bağdat, elçilik baskımnm AB- D'nin Irak saldınsına karşı tavır alan Almanya üzerinde baskı oluşturmaya yönelik bir girişım olduğunu savundu. Yönetimdeki Baas Partisi çiz- gisinde yayın yapan El Tavra ga- zetesi, "Bu eylem, Irak'ı teh- dit eden ABD'ye karşı tavır alan Almanya'daki kamuoyu ve yönetimi etkilemeye yöne- lik bir girişimdir" ifadesini kullandı. El Tavra, eylemin "örgütlü terorizmin bir eylemi" oldu- ğunu yazarak "ABD ve siyonist gizli senislerinin yardımıvla planlandığını" ileri sürdü. Eylemin, Almanya Başbaka- nı Gerhard Schröder'in AB- D'nin Irak'a saldınsma karşı ol- duğunu ve "maceraya girme- yeceğini" açıklamasından iki gün sonra gerçekleşmesinin dikkat çekici olduğu belirtiliyor. Almanya'da gündemin altüst ol- duğu ve savaş tartışmalannın yeniden ön plana çıktığı kayde- diliyor. Hafta başından bu yana, eko- nomi basınında, resesyon süre- cindeki Alman iş dünyasının Bağdat ve Tahran ile yeni bağ- lantılarkurduğuna. gelecekte de Irak ve Iran pazarlanna yönelik girişimlerin artacağına dikkat çekiliyordu. Kamuoyunda da Berlin'in Arap dünyası karşısında ABD yönetiminin "dümen suyun- da" değil, Avrupa'nın çıkarlan doğrultusunda hareket edeceği beklentısi büyüyordu. Olayı gerçekleştiren ve yetki- lilerce daha önce "bilinmedi- ği" vurgulanan "Almanya'nın Demokrafik Irak Muhalefe- ti" adlı örgütün eylemcilerin- den 5 kişi dün yargıç önüne çık- tı. Önceki gün akşam saatlerin- de gerçekleştirilen operasyonda gözaltma alınan 5 eylemcinin uyruklan kesin olarak belirle- nemedi Okullarda taksitle 4 bağış9 dönemi ESRAAÇIKGÖZ Okullara kayıtlann başlama- sı, veliler ve okul vakıflan ara- sında her yıl yaşanan "bağış" konusundaki tartışmalan da be- raberinde getirdı. Semtten sem- te, okuldan okula değişen bağış miktarlan, 50 milyon liradan başlayıp milyarlara ulaşıyor. Yüksek miktarda "bağış" is- teyen okullar, velilere "kolay- lık" olması amacıyla bağış pa- rasmı taksitlere bölüyor. Kızım Nişantaşı Anadolu Li- sesi 'ne kayıt yaptıracak olan bir veli, okulun henüz kendisinden bir para talep edilmediğini belir- terek "Belli bir miktar bağış yaparım, ancak bu ödeyece- ğim para beninı gönlümden kopmalı. Yani bana belli bir miktar söylenmemeli. Ben kendi ekonomik durumuma bakarak kendim belirlemeü- yim. Belki bu miktar istenen paradan fazla olur, belki az" diyor. Kızı bu okulu kazanan başka bir veli, okulun vakfının kendi- sinden 500 milyon lira bağış is- tediğini, bu parayı vermesinin mümkün olmadığuıı söylediğin- de de "O zaman taksit yapanz. Bu bağışları vermezseniz ço- cuklannız kaliteli eğitim gö- remez, yabancı öğretmenlerle okuyamaz" karşıhğını aldığını belirtiyor. Oğlunu Anadolu lisesine yaz- dıracak olan Selim Taşçı, henüz kayıt yaptırmadıklannı belirte- rek "Benden henüz belli bir miktar para istemediler. sade- ce belgeleri getirmemi söyle- diler. Bir de aidatlan bir kere- de mi beş kerede mi ödeyece- ğimi belirleyen bir kâğıt imza- lamam gerekiyor. Ancak 500 milyon lira bağış isterlerse Fen edebiyet fakültesi mezunlarına 'umııt kapısı' açılıyor MEB'den 5 binkişilik yeni atama ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mılü Eğitim Bakanlığı (MEB), yaklaşan genel se- çimler öncesinde, fen edebiyat fakültesi me- zunlanna "umut kapısı" açıyor. Bakanlık, öğ- retmen sertifikası olan fen-edebiyat fakültesi mezunlannın açıkta kalmaması için, 5 bin ki- şilik kadro açılacağım bildirdi. MEB'den alman bilgiye göre, 30 bin kişilik öğretmen alımının fen-edebiyat fakültesi me- zunlannı açıkta bırakacağı gerekçesiyle, Ma- liye Bakanlığı'ndan 5 bin kişilik yeni kadro is- tendi. MEB yetkilileri, sadece bu yıl mezun olacak olan yaklaşık 13 bin eğitim fakültesi mezunu olduğunu belirterek bu kişilerin potan- siyel öğretmen adayı olduğunu kaydettiler. 30 bin kişilik öğretmen kadrosu için 70 bin baş- vuru beklediklerini belirten yetkililer, fen-ede- biyat mezunlannın bu atama için şansı olma- dığını söylediler. Yetkililer, Maliye Bakanlı- ğı'ndan 5 bin kişilik yeni kadro istendiğini de ifade ederek bu atamanın prosedürünün fark- lı olabileceğine dikkati çektiler. Öğretmen açığı çok fazia Türkiye'de yaklaşık 10 bin fen-edebiyat fa- kültesi mezununun, "öğretmenlik sertifika- sı"nın bulunduğuna işaret eden yetkililer, "Bo kişilerin biçbir suçu yok. Gidin öğretmen- lik sertifikası alın demişler. Onlar da öğret- men olma umuduyla almış" diye konuştular. Yetkililer, Türkiye'de öğretmen açığının da bu tür atamalarla kapanmayacağmı belirterek "75-80 bin öğretmen açığı var" dediler. Son 5 yıllık dönemde birçok öğretmen atamasının yapıldığuıı da anımsatan yetkililer, Türki- ye'nin en az 10 bin sınıf öğretmenine ihtiyacı olduğunu kaydettiler. Dinçer: Öğretmen ahmları defolu Eğitim ve Bilim EmekçiJeri Sendikalası (Eği- tim-Sen) Başkanı Alaaddin Dinçer ise düzen- lediği basın toplantısuıda, öğretmen alımlannın yeterli seviyede olmadığını belirterek "Bugün Türkiye'nin 136 bin öğretmene ihtiyacı var- dır" diye konuştu. MEB'nin öğretmen alımla- nnın "defoln" olduğunu söyleyen Dinçer, Tür- kiye'nin öğretmen istihdampolitikasının gide- reîc kötüleştiğini iddia etti. Fen-edebiyat fa- kültesi mezunlannın durumuna değinen Din- çer şöyle devam etti: "Formasyon alınması- na karşın öğretmen yapılmayan fen-edebiyat mezunları, devlet tarafından kandınlmıştır. Eğer fen-edebiyat fakülteierine iş olanağı sağlanmayacaksa, kapatümalıdır." ödeyemem, bu bizim bütçemi- zi aşar. Bütçeme uygun bir miktar olursa veririm" diye konuştu. Yabancı öğretmen parası.. N'işantaşı Anadolu Lisesi Vak- fi sekreteri Emine Okyay, bağış olarak 300 milyon lira aldıklan- m belirterek "Bize bu yıl 120 öğrenci kaydını yaptıracak. Verebilecek olanlardan 300 milyon lira bağış alıyoruz. Bu paralarla üç yabancı öğret- men görevlendirilecek. labo- rant gibi sigortalı çalışan beş personelin maaşı da ödene- cek" dedi. Vakfm yabancı öğretmen is- tihdam etmemesi halinde Ana- dolu lisesinde yabancı öğretmen bulunmayacağmı belirten Ok- yay, "Okul araç ve gereçlerini bile vakıf karşıLyor. Vakıf, ya- bancı öğretmen tutmasa oku- lun yabancı öğretmeni dahi ol- mayacak. Bazı velilerden tep- ki geliyor. Ancak biz bu para- yı versin diye kimseji zorlamı- yornz. Hafta velilerden yeter- li para toplanamadığı zaman yönetim kurulu üyeleri veri- yor. Vakıf tarafından durumu iyi olmayan bazı öğrencilerin defter, kitap gibi giderleri de karşılanıyor" diye konuştu. Nişantaşı Anadolu Lisesi Vak- fı sekreteri Emine Okyay, "Sey- rantepe'de normal bir ilköğ- retim okulunda bağış parası 2.5 milyar olarak belirlenmiş. Bizim lise olmamıza ve Nişan- taşı gibi merkezi bir yerde bn- lunmamıza rağmen, miktarı- mız uygun" dedi. Karl Marx lıâlâ aydınlatıcıI Baştarafı 1. Sayfada sı var ve o sınıf çatışması da modern politi- kanın anahtan. Bu size aykın bir düşünce ola- rak görünebilir, özelhkle de Financial Times sayfalannda. Ama şu anki kapitalizmin krizi üzerine biraz düşünmek bunun tersini göste- recektir. .. Günümüzdeki çatışma, açgözlü fabrika sahipleri ile sefalete sürüklenmiş işçi suııfi ara- sıada değil. Bu, Manc'm hiç ummadığı bir şe- lcide genişlerken bile bölünmüş, o zamandan gûnümüze inamünaz olçüde büyümüş bir sı- nıf olan burjuvazinin içinde bir çatışma. ... Asıl nokta, onun 19. yüzyıl kapitaliz- ntnde tespit ettiği kusurlann çoğunun bugün teirar gündemde oluşu. Son 20 yılda, ege- roen kapitalist ekonomi olan ABD'de, eşitsiz- Ii dikkate değer bir şekilde arttı. 1981'de, gelir sıralamasının en üstündeki yüzde 1 'lik k«im, ABD hane halb gelirinin dörtte biri- nesahipti; 1990'lann sonunda, aynı kesimin toplam gelirden aldıgıpay ise yüzde 38'i geç- ntşti. Bu rakamlar 1920'den beri en yüksek oranlara işaret ediyor. ... özellikle, bugünün uluslararası sermaye akışının geniş ölçekte oluşu, 19. yüzyıl sonun- daki küreselleşmenin ilk yıllannı hatırlatıyor. Bizdeki kapitalizmin krize hassasiyetine gelin- ce, rakamlar her şeyi anlatıyor. VVall Street'in barometresi niteliğindeki Dow Jones Sanayi Endeksi, zirve yaptığı Ocak 2000'den bu yana yüzde 26 düştü. Zirve yapmasından sadece birkaç ay önce, birkaç ünlü spekülatör, Dow Jones'un öngörülebilir gelecekte 36 binpuana ulaşacağını iddia ettikleri bir kitap yayımla- mışh. Eğer onlann tavsiyesine uyarak, Dow Jones Endeksi 'ni kitabın çıktığı günden itiba- ren izleyecek kadar saf olsaydınız, paranızı üçe katlamak bir yana, yılhk bazda reel olarak yüzde 11 zarar ederdiniz. ... Şu andan sonra, borsalardaki hızlı düşü- şün makroekonomik etkilerinin ne olacagını göreceğiz. Geçen ay, ABD Başkanı George Bush'un Ekonomik Damşma Kurulu'nun Başkam Glenn Hubbard, Amerikan hisse se- nedi fiyatlanndaki düşüşün önümüzdeki yıl ekonomik büyümeyi yüzde 0.7'ye varan bir oranda azaltabileceği tahmininde bulundu. ABD'de işsizlik, yüzde 4'ten 6'mn hemen al- tına kadar yükseldi bile. Perakende satışlar da, 2002'nin ilk yansında düştü. Şüphesiz, Ame- rikan tüketicilerinin 1980'lerin ortalanndan beri gördüğümüz en inanılmaz boyutlardaki düşük fiyatlar karşısında tasarruf yapmaya de- vam edebileceklerine inanmak zor. 2000 yılı itibanyla net kişisel tasarruflar uzun dönem- de yüzde 9-12 'lik ortalamasından yüzde 4'ün altma kadar düştü. Bu 1997-2000'deki hızlı büyümenin gizli motorlanndan biriydi. ... Dünyamn en büyüğü niteliğindeki ABD ekonomisinde yavaşlamanın küresel etkileri endişe verici. 1990'lann sonundaki sahte ha- reketliliğin bir diğer anahtar faktörü de ya- bancı yatınmctlann para akıtma istekleriydi ki bu, ABD'nin ödemeler dengesi açığının fi- nansmanını kolaylaştmyor. Bu yabancı yatı- nmcılar, zararlarla dolu bilançolara bakarken bu yatırımcılann ABD'li yatınmcılardan da- ha fazla endişelenecek şeyleri bulunuyor. Çünkü dolar kurundaki bir düşüş, kayıplannı daha da büyütüyor. 1980'lerdeki deneyime göre değerlendirecek olursak, yabancı yatı- nmcılar yatınmlannı sattıkça dolar aşın bir şe- kilde düşebilir. Bunun sonucunda düşen Ame- rikan ithalatı, dünyanın geri kalanına da zarar verecektir. Yine de kapitalizmin ölüm çanlarmı çahna- ya hazırlanmanın vakti daha gehnedi. Ameri- kan finans sektörü, 1980'lerdeki Japon örne- ğinden çok daha sağlıklı durumda. ABD ban- kalanmn bilançolan daha az donuk aktif ve tahsil edihnemiş borç içeriyor. Geçen yüzyılın balon ekonomisinin, inanıl- maz bir varhğı bir sınıftan diğerine aktardığı- na şüphe yok: Işçi smıfindan burjuvaziye de- ğil, orta sınıfin bir kısmından diğerine. Daha açık bir deyişle, kandınlan sınıftan CEO'kra- siye. Kandınlan sınıfi geniş bir sınıf. Sahte ha- reketlerden kârlı çıkanlar ise CEO 'lar toplulu- ğu oldu -Enron'un Finans Müdürü Andrew Fastow ve WorldCom'un eski yöneticisi Ber- nie Ebbers gibi adamlar-. Ama CEO'krasi sa- dece batmış şirketlerin yöneticilerini değil, ba- lon patlamadan önce hisse senetlerini satacak kadar yeterli bilgi sahibi, içeriden öğrenerek işlem yapan kişileri kapsıyor. GUNDEM MUSTAFA BALBA1 • Baştarafı 1. Sayfada "Demokrasinın genel kuralıdır, birkuruma demok- ratik denebilmesi için seçımie gelen yönetimin se- çimle gitmesi, sistemin kurallanna uyması, kamu- oyuna açıklamadığı birgündeminın olmaması gere- kir. Anlattıklanmızın tümümün tersi tarikatlarda var ama, demokratik haklan öylesine kendi çıkahan için kullanıp kamuoyunun gözünü boyuyohar ki, huku- ku uygulamak ısteyenleri antidemokrat, kendilerini katıksız demokrat sunmaya kalkıyorlar." Doğru söze ne denir... Sistemin hıçbir açığın/ kaçırmayan tarikatlann içindeki kaynamaları maddeleyelim... 1 - 28 Şubat süreci öncesindeki kazanımlarını kay- betmemek için birinci hedef olarak varlıklarını koru- mayı seçmiş görünüyorlar. Bunun başlıca yolu da yasaların herkese ışlemesini, ama kenditerine işle- memesini sağlamak. 2- Ekonomik alandan kesinlikle odün vermiyor- lar. Eskiden bir binanın bodrum katında mesken tu- tanlar, şimdi çalışmalarını holdıng düzeyine taşımış durumdalar. Hedefledikleri manevi gücü aşan bir maddi gücü kullanıyorlar. Bunun tadı doğal yeni be- raberlikleri yeni arayışları getırıyor. 3- Ekonomik gücü korumanın başlıca yolu siya- si gücü etkilemek. Geleneksel olarak merkez sağ partilerin tümündetemsilci bulunduran tarikatlar bu anlayışını sürdürüyor. 3 Kasım seçimieri öncesinde de benzer haberler alıyoruz. öyle siyasi parti lider- leri var kı bir tarikat grubunu etkileyebilecek kişinin evine kadar gıdip hal hatır sorma zorunluluğu his- sediyor. 4- Tarikatlar bir şeyi daha keşfetti: Avrupa Birliği kurumları! Artık sıkışınca kutsal kitaplardan yardım istemek yerıne AB kurumlarından yardım istiyorlar. Daha pratik ve kazanımları yüksek. Tıpkı yazının başında sözunü ettiğimiz gibi hukuku uygulayan kurumlara karşı hukuk savaşımı! Çokuluslu şirketlerle kol kola 5- Tarikat desteklı akımların devlet yönetimini ele geçirmek için seçtiği iki temel yol var: Seçimlerle gelmek... Devlet kurumlarını adım adım ele geçirmek. Her iki hedeften de vazgeçılmedi. Seçimlerde pek çok tarikat destekli siyasi görmeye devam edece- ğiz. Devlet kurumlan içindeki ağırlıkları konusunda fazla söze gerek yok. Sadece millervekili adayı o\- mak için istifa edenlerin dağılımına bakmak bile ye- terli. 6- Tarikatlann, siyaset ve tıcaretin yanında özel- likle uzun erimli bir hedef olarak seçtiklerı alan ise eğitim. Çok kaba bir dağılımla tarikatlar tüm mad- di olanaklarının uçte bırinı okul çağındaki çocukla- rın sempatısinı kazanıp onları saflarına çekmeye, üçte birini medya, basın yaym ve benzeri halkla iliş- kiler olaylarına, üçte birini de gecekondularda otu- ran yurttaşları kendilenne bağlamaya ayırıyorlar. 7- Tarikatların ekonomik güçlerini arttırmak için iz- ledikleri yollar arasında çokuluslu şirketlerle ortak- lık da bulunuyor. Yabancı şirketlerle kurulan bu iliş- kiler beraberınde uluslararası güvenceleri de getiri- yor. öyle anlaşılıyor kı arkadaşlar kendilerini ayak- ta tutacak sistem araya araya küreselleşecekler! 8- Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya'daki geliş- meler de ister ıstemez Türkiye'yi doğrudan ilgilen- diriyor. Türkiye bu coğrafyanın olanaklarıyla ve so- runlanyla iç içe. Orta Asya'da Suudi Arabistan kö- kenli Vahabilerle Iran'ın kıyasıya çekişmesi arasın- da Türkiye'ye sempatı duyan eğilimler eriyor. Bal- kanlar'da da yı\lardır kan kokusundan bıkmış olan insanlar, uzatılan her elin dostça olduğunu düşünü- yorlar. Kosova'dan bir örnek verip noktayı koyalım. Avrupa ülkelerinin kontrolü altındakı bölgelerde Türk barış gücünün sosyal yardımlarına izin verilmiyor, Suudilere bütün kapılar açılıyor! [email protected] Öğrenim kredileri yükseltilecek Yurt ücretlerine yüzde 25 zam ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Kredi ve Yurtlar Kurumu (Yurt-Kur), yurt ücret- lerine yüzde 25 oranın- da zam yaparken öğren- ci kredilerini de yüzde 35 oranında arttırmayı planlıyor. Yurt-Kur Genel Mü- dürlüğü'nden alınan bil- giye göre, 2002-2003 öğretim yılında öğren- cilerden alınacak yurt ücretleri, aylık 24 mil- yon liradan 30 milyon lirayayükseltildi. Ücret- lerde, yıllık peşin öde- me yapılması durumun- da, yüzde 20 indirime gidileceği kaydedildi. Oğrenciler. yurt ücretle- rini kayıttan itibaren, üç aylık dönemler halinde, bölge yurt müdürlükle- rine ödeyebilecekler. Yurt-Kur, öğrencilere üç aylık dönemlerhalin- de verdiği öğrenim kre- disini de yüzde 35 ora- nında yükseltmeyi plan- lıyor. Buna göre lisans ögrencilerine verilecek aylık Öğrenım kredisi 60 milyon, yüksek lisans ögrencilerine verilecek kredi de 120 milyon li- raya yükseltilecek. Öteyandan,MEB'n- den yapılan açıklama- da, Devlet Parasız Yatı- lılık Sınavı 'nı kazanan- lann pansiyon haklannı kullanmaması duru- munda, mahalli sınav yapılacağı bildirildi. 27 Eylül'de yapılacak sına- va ailesinin gelir düze- yi düşük olanlarile Sos- yal Hizmetlerve Çocuk Esirgeme Kurumu Ya- sası kapsamında bulu- nanlann katılabileceği belirtildi. TEŞEKKÜR Gelimm EMEL TLRKELİ'nın saglığına kavuşmasında gösterdıği duyarlılık için sınıf arkadaşım Emekli Hv Korgeneral VURAL AVÂR'a, yakın ve içten ılgısınden dolayı GATA K.B.B. Anabiiim Dalı Başkanı Prof. Tabip Tuğamıral YALÇIN ÖZKAPTAN'a, Yardımcı Doçent Tabip Kd. Yzb. TtMURAKÇAM'a. amelıyatı gerçekleştiren Hv. Tabip Ütğm. ALTAN ATALAVa, aynca Tabip Ütğm. UĞUR KARAPINAR'a, servis görevlilen, fiemşire ve yardımcılanna teşekkürü borç bilinm. GÜNGÖRTÜRKELt İETT pasomu kaybettım. Hükümsüzdür. \fl'SA ÇtFTÇt l.Ü. öğrenci k)mlığimı kaybettım. Hükümsüzdür. OSMASŞEŞBEŞ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle