Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AĞUSTOS 2002 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
kultur(ğ cumhurjyet.com.tr 15
UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKlNCt
tzmir Agorası'nın kentle buluşması için 60 yıl geçtikten sonra kollar yeni umutlarla sıvandı
Ah şu 'otopark' olmasaydıî..
Y.erleşme tarihi 5000 yü
olan îzmir'in 2500yaşmdaki
Agora sında başlanan kazılar
sürerken, antik dokunun
tarihsel çevresini yeniden
kente kazandırmak için de
mimarhk ve şehircilik
projeleri üretiîiyor...
Bu fotoğraf, Cumhuriyetfn tzmir
baskısında da (O3.O8.2OOİ) yayımlan-
mıştı...
".Agora'da kazıJann başlatılması"
töreni (01.08.2002) gazetede haber
olurken, aynı fotografta göze çarpan
"kat otoparkTnın bu tarihsel peyzaj-
daki "tahribatmı" giderme planı da
Büyükşehir Belediyesf nce hazırlan-
mış ve devreye giriyordu...
Yerel yönetımlerin de tarihsel mıra-
sa "orgütfü veuzman birimleriyfe* sa-
hip çıkmasmın Türkiye'deki "öncü"
örneklerinden olan "fzmir Büvükşe-
hir BeJedivesi - Tarihsel Çevre ve Kül-
tür \arhldan Müdürlüğii", 2002 yıh
başında "resmen" lcurulur kurubnaz
"Agora projesine" öncelik verdi...
MüdürÖnderBatkan(şehirplancı-
sı) ve ekibinin, belediye yönetimi ve
diğer ilgili birimlerle de görüş gelişti-
rerek ürettikleri projenin temel ama-
cj; "Agora'dakiarkeoIojikpotansiyeB
vebeJgetenmesini korunıaamaçüinıar
pJanı güvencesine aJmak. bunu vapar-
ken de antik dokuvu kuşatan uvgun-
suz yapüaşmayı ortadan kaldıran; ta-
rihi dokunun özgün peyzajı ve mima-
risini gözeten bir çe\Te düzenlemesini
gerçekleştirmek-.'' şeldinde özetlene-
bilır...
Aynı zamanda yine Agora'nm,
Kentteki tarih ve kültürbilincine de
eşsiz bir katkı sağlayacak işte böylesi
birkazıyı yöneten, tzmirMüze Müdü-
rü Dr. Mehmet Taşbalan diyor ki:
"Sünyrna'yı bilmekavn şey,gÖzJemek
veyaşamak ayn şey_ fzmirtilere bu ay-
ncahğı sağlayacak Agora kazüanyla
kentin binlerce yılhk coşkularnu, hfi-
zünlerini, zenginliğmi, sükunetini ve
caniıhğını bugüne taşryacağız~. Tabit
yarma da_"
Aynı kazılan heyecanla başlatanlar-
dan îzmir II Kültür Müdürü Musa Se-
yirei de dıyor kı "İ.S. 178'deki büyük
depremdeyılalan Agora'yıyeniden in-
şa etnıek için o çağda halİa örgütieyen
Bahkesirti Aristeides ve tmparator
Marcus Aurelius'a da teşekkür borç-
luyuz~ Çünkü burada savaşlann tari-
hini değil, insan ifişldlerinin, kültürel
yaşamın ve sevgilerin tarihini öğreni-
İskender'in çeşmesl-
"OTOMOBİL SEVDASEVEV TAHRİBATI - A\mpa kent södeşmelerinde. otomobiBn tarihsel merkezden uzaklaş-
ünlması ilkesi var_. fcmir'in Kemeralü semtindeki "Agora OtoparkT bu ilkenin tam tersi bir anlayışın miras...
özellikle "Ödçeşmehk'' caddesinden Başkan Ahraet Piriştina'nın aynı
"görülebilir'' hale getirilmesi ve tan- "radikaT tutumu bir "lzmir duyarb-
hi KemeraJö'ndaki canlı kentsel ya-
şamla "bütünleştirümesi'' anlamına da
gelen bu hedefın en önemli engeli ise
ışte bu fotografta da "suçunuaçığa vu-
ran"kat otoparkı...
îzmir'in ulaşım planlaması ve stra-
tejilerinde önemli katkılan olanisma-
il Acar"ın da tartışmalara katılarak;
"Bu katfa otopark zaten çözüm değil;
hedefKemeralü veAgora çevresinioto-
mobilden arındırmak ohnah^T deme-
sı sonucunda "plancüar" kararlannı
verdiler; ürerilen projeden kat otopar-
kını "sildifer".
hğT içınde desteklemesi ise "katoto-
parknun buhınmadığr bir Agora ve
çevTesi düzenleme projesini bir "be-
lediyeplanı" olarak gündeme gerirmiş
oidu...
Kentsel yaşamda arkeoloji
01.08.2002 günü akşamüstü. işte
böylesi bir "koruma planlaması"
katkısıyla yeniden başlatılan "Ago-
ra kazrian", diğer arkeolojik araş-
tırmalardan farkh bir anlam ve nite-
lik taşıyor...
Çünkü, bu kazılar bir "metropolüıT
içinde ve kentin en yoğun, en kalaba-
lık, en renkli yaşama merkezinin "tam
ortasında" gerçekleşiyor...
Yani, Izmirliler ve Izmir'e konuk
gelenler; "kentten uzaklaşmadan".
hatta kenti doyasıya kucaklayabile-
cekleri KemerahYnda alışveriş yapıp,
sadece sokaklarda doiaşırlarken bile,
"antik çağuı taıuklannı gün ışığma çı-
kartançahşmalan" görebilecek, izle-
yebıleeekler...
Kazılarda ilk kez zemin tarama
çalışmalannı Fransa'nın Sorbonne
Üniversitesi'nden Prof. Thomas
Drevvbear ile Prof. Guymenyer sür-
dürüyor...
O gün, tören sırasında, Agora'da
"2400yıldD-" güldür güldür akan "an-
tik suyun" başında oturduk: şarap iç-
tik... 1939da ilk başlayan kazılann
emektarlannı andık, Prof. Dr. Rudolf
ı\auman'ın katkılanna kadeh kaldır-
dık...
Tam 22 yıl Yalvae'ta antik tarihi Pi-
sidia Antiocheia'yla belgeledikten
sonra SimvTna'ya gelen Mehmet Taş-
lıalan, Iskender'in de ışte bu suyun
başında durup "Izmir'i varatan düşJe-
re" dalmış olabileceğini söylemesin
mi?..
Böylece "kırtsaJ çeşmenin" de adı-
nı bulmuş olduk; "tskender'ingözyaş-
lannı" tarihle başbaşa bırakıp Ago-
ra 'danaynldık...
Tabii, her gidışımizdeki gibi yine;
"Ah şu otopark olmasaydi™" diyerek.
Antik çağm Izmirli ozanı Homeros, doğduğu kıyılarda aynı duygusallıkla yine sizi bekliyor
GünbatinundaHom&mlabııluşun
O gûn Körfez'de güneş batarken, Meksfi Homeros'un yeniden
doguşu da kudandı^
Agora kazılannın başlatılması töreni
gibi, ertesi günü "Homeros An*" açılışı
da "günbatinunda" yapıldı...
(02/08/2002)
Körfez'de ve hele "Mefes Deftası" kıyı-
sında günbatımı bu aylarda bir başka olu-
yor... Güneş giderek kızaran yüzüyle de-
nize doğru alçalıp ufukta kaybolacak ama
sanki ne gitmek istiyor ne de "batmak*...
Heykeltıraş Ferit Özşen de sanki bu
muhteşem direnişe destek olmak isterce-
sine, Homeros Arutı'ni tam da "güneşeel
uzaûyor" gibi tasarlarruş... Hani, bir ya-
kalayıverse, Jazıl yuvarlak ufuk çizgisinin
üzerinde öylece asılı kalacak...
Herkes bilir, Körfez'in bu kıyılan bir-
kaç yıl öncesine dek tarihiyle değil, "ko-
kusuyb" tanınırdı...
tzmir Büyükşehir Belediyesi'nin îz-
mir'i "knrtarma'' projelerinden "Meles
Dehası Islahı" çahşmalanyla koku da kal-
mayınca, sıra "tarihi'' yeniden anımsat-
mayageldi...
Meles *oğlıına' kavuştiL..
O akşam anıtrn açılışında yoktu; ama
dosrumuz Murat KatogJu'nun duyarlı ve
yaratıcı önerisi AhmetPiriştina'yı da sar-
malayınca, geriye Ferit Özşen'in yaratıcı-
lığını beklemek kalmıştı...
Yaklaşık biryıl süren çalışma sonucun-
da ortaya çıkmış anıtın, Meles Deltası 'nda
Körfez'le ve güneşle buluşması ise basın
bülteninde şöyle özetlenmişti:
"Tarihte,Meks'in oğhı anlamında' Me-
Iesigenes' olarak da bilinen fhada ve
Odvsseia destanJannın yazan ozan Ho-
meros, doğduğu ver Meles'te adına dild-
lenanıtiaSmyrna">ayeniden merhaba di-
.vor-.*
Amtta neler mi var?..
Bu sorunun yanıtı için Izmir'e gittiği-
nizde sizin de Homerosa "merhaba'' de-
meniz gerekiyor...
Hele bir de "gunbatnnma" rastlatırsa-
ruz, yine Ferit Ûzşen'in aynı kıyıya kon-
durduğu "jaaçaplanı'' kuşu bile size çok
şey anlatacak... îzmir'in artık unutmaya
başladığı koku ve bataklığın tarihsel se-
rüvenini süngeleyen "Idtabeyi'' size ken-
disi okuyacak...
ODAK NOKTASI
AHMETCEMAL
Sanat ve Para...
"Maviyle sanat, karaylapara demekistiyorum...
Her rengin kendine göre birgüzelliği vardır... A-
ma her yaşayanın iliklerine işleyen, ölüm karası-
na, yüz karasına, kasvet karasına bire bir gelen
renk mavidir. Karanlığı asıl yenen mavidir, güneş
değil! Güneş çekilip gittikten sonra bile mavi sa-
bahlara kadar can çekişir karanlıkla. En güze/ge-
celerin bile rengi mavidir. Lafbütün bunlar, bun-
dan sonra söyleyeceklerim de laf; ama derdimi
an/atamazsam bir mavi olsun kalsın aklınızda, sa-
natın da kendisi mavi. -Şu son yıllarda kara ma-
viyi, yani para sanatı bulandınyor gibi geliyor ba-
na... istereski gerçek olsun, isteryenigerçek: Pa-
ranın sanatı yenmesinden daha acı bir şey düşü-
nemiyorum insanlık için. Birçok sanatçılar tanıma-
dık mı hep ? Pazarian, para kaygulan olmadığı za-
man, zamanlannı ve kendilerini aşıyor, piraşkına
geceyi gündüze çeviriyorlardı... değişiverdiler:
sanatı bakkallara inat seçmişken bir çeşit bakkal
oluverdiler; içlerindeki maviyi haraç mezat sattı-
lar. Belki rahat ettiler; ama para para kurum ku-
rum kuruttu hepsini. Biradlan kaldı, sanatçı."
Yukarıdaki satırları, Sabahattin Eyuboğlu'nun
1958'de yazdığı "Mavi ve Kara" başlıklı deneme-
sinden aldım. Elbet gönül -ve hiç kuşkum yok ki,
Sabahattin Eyuboğlu da!- isterdi ki, bu deneme ül-
kemizde güncelliğirit çoktan yitirmiş, sanatın kar-
şısında para kavramı da silinip gitmiş olsun. Ama
ne gezer! Şimdilerde Eyuboğlu'nun sözünü ettiği
kara, sanki tüm mavilikleri yok etti; sanat ve sa-
natçı kılıfında parayı seçmek, bir erdem(!) olup çık-
tı. Üstelik böyleleri, yani sanatçı kılığına bürünüp
parayı seçenler, bir de gencecik sanatçı adaylan-
nın arasından çıkmıyor mu, ona daha çok kahro-
luyorum. Sanatın eğitimini almış, yolunu seçmiş-
ken, seçtikleri yolda direnmek için tüm güçlerine
sahip bulundukları yaşlardayken, birkaç zorlu dö-
nemeçle karşılaşır karşılaşmaz, sözde sanatçı(!)
kimliklerinden açıkça vazgeçmenin, yaptıklannın
artık sanat adına olmadığını söylemenin ahlakını
bile sergilemeyi düşünmeksizin para peşine takı-
lanlar için bakın aynı denemesinde ne demiş Eyu-
boğlu: "Sanat hiçbir ortak kabul etmeyecek ka-
dar kıskanç bir sevgilidir. Küçük hesapların da en
büyük düşmanıdır. önce para kazanayım, sonra
sanat yaparım diyen sanatçıların nasıl kuruduğu-
nu görmüşsünüzdür..."
Bu yolu tutanların kendi öğrencilerim arasından
da çıkması, bana her zaman acı verıyor. Bir za-
manlar sınıflarda ya da evimde katıksız sanatın,
gerçek sanatçının ve tiyatronun nasıl olması ge-
rektiğıni tartıştıgımız kimi gençlerin, üstelik bu ko-
nularda belki de herkesten daha idealist söylem-
lerle mangalda kül bırakmamış olanlann daha ilk
geçim sıkıntılarıyla birlikte paranın yüzüne gülme-
lerı, para adına kimi zaman üyesi olduklan tiyatro
topluluklannı, oynamakta olduklan oyunlardaki
rollerini bile bırakıp kaçmaktan çekinmemeleri, ve
bu ihanete rağmen kendilerini hâlâ sanatçıların
safında görmeleri, içımde çok aatıcı biraldatılmış-
lık duygusu yaratıyor. Tek avuntum ise böylelerini
bir anda hem eski öğrencilerimin hem de adam gi-
bi adam saydıklanmın listesinden hemen çıkarma
konusunda kararlı davranabilmem.
Bir kez daha kulak verelim Eyuboğlu'na: "Sa-
natçıyı paranın kulluğundan kurtarmak hepimizin
boynumun borcudur. öyledir, ama biz onu kur-
tarmaya çalışırken, o bu kulluktan hoşlanmaya
başlarsa? O zaman ara da bul maviyi! Hiçbir şey
vermez mi olur paranın kulu olmuş sanatçı? Ve-
rir, kolayına kaçtığı için daha da bol verir; ama ne?
Kirli bir mavi, olmasa da olur bir mavi."
Bir panelde Şahika Tekand'dan duyduğum şu
sö'zler, bellegimden hiç silinmedi: "Ben kendime
tiyatro sanatçısı diyorsam eğer, azya da çok, ek-
meğimi yalnızca tiyatrodan yerim!"
Sanatçı dediğin, işte budur! Çünkü onlar, yine
Eyuboğlu'nun deyişiyle, tüm güçlüklere inat sana-
tı paranın, maviyi karanın üstüne çıkarırlar. Geriye
kalanlar ise yalnızca manatçıdır!
ahmetcemal(g superonline.com
DOĞAN KİTAP'TAN FARKLIALANLARDA ÜÇ İNCELEME
Sosyoloji, tarih,
siyaset ve insanKültür Servisi-Taha
Akvx)l'un
Kîtaplar
Arasmda,
Etemîzzet
Btenice'nin
"BeşHasta
Vsu-'\eSibel
Sakacının
çevirisıyle,
AJon
Gratchın
ErkeklerDile
Gdse'adlı
kiaplan Doğan
iCjtap'tan çıktı.
fahaAkyorun,
kyol imzalı 'Kitaplar Arasmda'da
yazann 128 inceleme ve araştırma yazısı
yer alırken Benice 'Beş Hasta Var'da
Cumhuriyet'in ilk döneminde İstanbul'da
yaşanan 'alafranga'hğı ele alıyor. Son
kitap Gratch'ın 'Erkekler Dile Gehe'si
ise erkeklerin utanç ve korkulannın
kökenine bir yolculuk niteliğinde.
Vrasında' adlı
nceleme ve
rzştırma
itabında
osyolojı ve
ûıtür. tarih ve
i>aset üzerine
2i taneyazı yer alıyor. Kitaptaki yazılann
Mieli. \azann, 2001 yılı sonuna kadar
Hliyefte pazartesi günleri kıtaplar
ıtkindâ yazdığı yazılara dayamyor.
tan Izzet Benice'nin 'Beş Hasta Var' adh
»nanmda ise genç bir kadın yaşamını
igıda doküyor. Arka planında mütareke
Sıemııuı panoramasının çizildiği
BeşHaaa Var'da işbirlikçi Osmanh-Türk
Itlenm o günkü yaşamlan şaşırtıcı, cesur
»ılemler eşliğinde okura sunuluyor.
/mıncı bir tavırla ele alındığı
bcat çeken kitap, imparatorluğun sonu
İ
jle_Cumhuriyet'in başlangıcı
arasındaki
dönemde
Istanbul'da
yaşanan
'alafranga'hğı
tüm çıplaklığı
ile anlatırken
'hasta cemheti'
çılgıncasına
neşterliyor.
Dr. Alon
Gratch'ın
'Erkekler Dfle
Gelse' adlı
romanmda da
öneri ve örnek
öykülerle
erkeklenn dili
irdeleniyor.
Böylece, erkeğin
en fazla canını
yakan utanç ve
__ __ korku gibi
~~~ "~~"~" ~ ~~ duygulann
kökenini ortaya koyuyor.
Freud'dan John Gray'e kadar uzanan
bilgilerden yararlanan yazar, edebiyat. tarih,
popüler kültür alanındaki getıiş birikimini
erkeğin sıkıntı duyduğu sorunlan
çözümlemek için kullanıyor.
Böylelikle, kadınlar. daha duru bir göriişle
bu kılavuz kitapla romantik ilışkilerinin
neden uzun sürelı olmadığının, neden
mutsuzlukla sonuçlandığının,
iletışimsizliklerin ve kopukluklann
nedenlennı çözüyor, ilişkilere
bakış açısını tazeliyor.
BABALÂR
BUGüN
TSJSLVm,
Çocuğunuz İçin kenara
Koyacağınız 40 para
YARBV
Onun istikbalini temin
eden bir kuvvet olur
'htfkitfe İ$ liankası
TASARRUF KUTULARIMfZI
ALINIZ
±ş Bankası
Tarihinin
îlamdır'adlı
sergi,
Cumhuriyet
ileyaşıtlş
Bankası 'nin
kuruluş
öyküsünden
başlayarak
Türkiye nin
geçirdiği
sosyal,
kültürel ve
ekonomik
dönüşümün
izlerini
bankanın özel
tarihi ile
büîünleyen bir
yapıda
sunumr.
Cumhuriyet'ten günümüze
bankacılık ve reklamcılık
Kültür Servisi - Türkiye Iş Bankası, 78. kuru-
luş yıldönümünü, 1924 'ten günümüze yazılı ba-
sında yer alan ilan ve afişlerden bir seçkiyle oluş-
turulan 'İş Bankası Tarihinin İlanıdır' adlı ser-
gıyle kutluyor. İş Sanat Kültür Merkezi Kibele
Sanat Galerisi'nde yer alacak sergi. 27 Ağustos
- 14 Eylül tarihleri arasında görülebilecek.
Sergi. Cumhuriyet ile yaşıt tş Bankasf mn ku-
ruluş öyküsünden başlayarak, Türkiye"nin geçir-
diği sosyal, kültürel ve ekonomik dönüşümün iz-
lerini bankanın özel tarihi ile bütünleyen bir ya-
pıda sunuyor sanatseverlere. Sergi aynı zaman-
da Cumhunyet'ten günümüze bankacılıktakı ge-
lişmelere ve reklamcılık alanındaki ilerlemele-
re ayna ruruyor.
Bankanın ışçi-köylü-memura yönelik ürünle-
ri, çekiliş ve ödülleri, ulusal ekonomiye ivme
kazandıran iştirakJeri, etkinlikleri, üstlendiği
sponsorluklar, çocuklara tasarruf ka\Tamını aşı-
layan kumbara ilanlan gibi hizmetlerin konu
edildiği sergiyle birlikte ilk kez bankanın görsel
tarihini farkh bir boyutla gözler önüne seriyor.
Ünlü grafik sanatçısı İhap Hulusinın Iş Ban-
kası için gerçekleştirdigi tasarruf ve kumbara
konulu afişlerin de yer aldığı sergiye Iş Banka-
sı, Basın Müzesi, Uetişim Yayınlan arşi\leriyle
birlikte, Cumhuriyet, Son Posta, Akşam, Hürri-
yet, Milliyet ve Tan gazeteleri, Hayat, Yedigün,
Atlas, Aktüel, Nokta, Akis. Doğuş, Milliyet Sa-
nat, Panorama, Artıhaber, Ilgaz, Senet-i Fünûn,
Yankı, Ses, Karikatürgibi dergiIerka>Tiak]ık edi-
yor. (212 31615 80)
Altın Portakal
Kısa Film-Video
finalistleri belli oldu
• ANTALVA (Cumhuriyet Bürosu) - '39.
Uluslararas Antaha Altın Portakal Film FesthaM'
bünyesinde gerçekleştirilecek '8. Uluslararasi
Alön Portakal Kısa Füm-Video Yanşması'nın
finalistleri belli oldu. Sinema dergisüıden sınema
yazan Tunca .4rslan, Altyazı dergisinden sinema
yazan İbrahim Türk ye Anadolu Üniversitesi
Sinema-TV Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr.
FeridunAJcyürek'tenoluşanönjürinin, 14-17
Ağustos tarihleri arasında yaptıklan
değerlendirme sonunda, 133 film arasından
dramatik dalda 10 film. canlandırma dalında 5
film, deneysel dalda 4 film ve belgesel dalında 10
film, yanşma filmi olarak seçildi. Türkiye'den 16
kısa filmin yanşacağı 'dramatik' dalda Altın
Portakal için yanşacak 10 filmden 4'ü
Türkiye'den seçilirken Macaristan'dan 2,
Yugoslavya, Ispanya, Danimarka ve Almanya'dan
1 'er film finale kaldı. 'Canlandırma' dalında,
Ingiltere ve Portekiz 1 "er filmle aday seçilirken
Türkiye 3 filmle yanşacak. 'Deneysei' dalda
yanşma filmi seçilen 4 eserden 2'si Türkiye
yapımı, diğerleri ise Yugoslavya ve Macaristan
yapımı. 'Belgesel' dalında büyük jürinin
değerlendireceği 10 fihnden 7'si Türkiye'den
seçilirken diğer fînalistler Slovenya, Portekiz ve
tsraü'den çıktı.
BLGUN
ENKA AÇDCHAVA TİYATROSU nda saat 21.
15'te 'Ocean'sEleven' adlı filmin gösterimi.
(212 2762214)
BEYOĞLÜSEVEMASI'nda 12.00, 15.00,
18.00 ve 21.00 saatlerinde Lars Von Trier'in
yönertiği 'Dalgalan Aşmak' adlı film
izlenebihr. (212 251 32 40)
İŞSAJVAT'ta 12.00, 14.15. 16.30 ve 19.00
seanslannda Danis Tanovic'in 'Tarafsız Bölge'
adlı filmi. (212 3161083)
ESKANDİL JAZZ CLUB'da 22.00 de Ergüder
Yoldaş ve İlknur Açıkel konseri.
(216332 80 36)