10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2AĞUSTOS2002CUMA CUMHURİYET SAYFA J V U Yu J. LJ XI. kuttur(g cumhuriyet.com.tr 15 Mevsim rehavetine bir Sinematek zenginliği katan Yaz Şenliği Beyoğlu'nda sürüyor Çölde vahayarastlamak...Cehennemi sıcak havayla yüksek ne- min soluk almayı gittikçe güçleştirdiği yazın bunaltıcı yaz günlerinde, ortalıkta seyredeğer yeni fılm bulamayınca yönümüzü bir süredir Beyoğlu sinemasında sürdürülen Yaz Şenliği 'ndeki eski (kimiyeni)fılmlere çevirdik bu haf- Şarküterl ta. Hergün, her sinemaseveri heyecanlandıracak cinsten, bir başka seçmece fılmin gösterildiği, doğrusu bir Sine- matekprogramındanfarksız zenginlikteki Yaz Şenliği 'nin 2-9 Ağustos haftasında ilk göze çarpan, 1990'lara dam- gasını vurmuş, Fransız yapımı, iki unutulmaz modern si- nema efsanesi: Şarküterive Kayıp Çocuklar Şehri. Buyıl, Parisli iyilikmeleği, 21. yüzyıhn Pollyanna sı, hassas, ha- yalci bir garson kızın masalım anlatan ve sinema yazar- Yenilikçı, öncü birüslubun ağır bastığı, çiz- gi roman kaynaklı, farklı bır fantastik yaklaşı- mın ürünü 'Şarküteri 1 , 'Doktor Caligari'nin Muayenehanesi'nı çağnştıran, perdede alıştı- ğımız kahramanlardan aynlan, oldukça tuhaf insanlann yaşadığı eski bir binada geçiyor. Da- kikalar geçtikçe absürd komediden kara hu- mora, fantastikten saçmaya doğru pupayelken seyrederek gittikçe kızışan harika bir kokteyl tadı veren film, Melies Tiyatrosu'ndan Fran- sız şiirsel gerçekçiliğine ve dokuzuncu sanat da denilen çızgı romana kadar çeşitli kaynaklar- dan besleniyor. Günlûk yaşamdaki fantastiğin izini süren bu benzersiz film, yer yer dinamit kıvamına ula- şan kimi unutulmaz sahneleriyle, bir Max Ernst kolajı gibi aynntılannın içine hapsettiği seyirciyi aşınlıklanylayorupyoğuruyor. Seviş- menin inlettiği karyola yaylannın gıcırtısıyla başlayıp tavan boyayan, viyolonsel çalan, halı çırpan tüm bina sakinlerinin eylemlerine eşlik eden ve gittikçe orgazma giden bir tempoya bürünen müzikal sekans ya da 25 ton suyun bo- şaltıldığı banyoyu su basması sahnesi gibi. Uyumlu bir kakafoninin ayyuka çıktığı film- de, müzikle, seslerle kaynaşünlan görsellik hep ön planda. Bildik etiketlere uymayıp, klişele- re, şablonlara rağbet etmeksizin, birtakım tu- haf, garip, gülünçlü durumlan aktaran. mekâ- nın insan, nesne ve ilişkdlerle harmanlandığı bu yoğun fantezi, sıradan seyirciye demir leblebi gibi gelse de, ticari sinemamn fabrikasyon ha- linde hababam ürettiği basmakalıp filmlerden farklı lezzetler sunuyor peşpeşe. Alışılmış komediye yeni bir soluk getirme- ye girişen bu özgün 'kasap ve bakkaliye me- taforu', humoru, görüntülen, müziği ve oyun- culuğuyla, zamana meydan okuyan, son dö- nem Fransız sinemasımn yüz akı filmlerinden biri kuşkusuz. (3 Ağustos Cumartesi) Plyanlst Avusturyalı kadın yazar ve müzisyen Elfri- ede Jelinek'in, Türkçe çevirisi son dönemde- ki sansür furyasından nasibini alarak toplatıl- mış otobiyografimsi romanından, 199O'lı yıl- larda sert filmleriyle adını duyuran Avusturya- lı yönetmen Michael Haneke eliyle perdeye aktanlan 'Piyanist', geçen yıl Cannes'da ödül- lere boğulmuştu. Cinselhğı bastınlmış, 40'h yaşlanna girme- sine karşın hâlâ bakire kalmış, dırdırcı annesiy- le (Annie Girardot) oturan, konservatuvarda piyano hocalığı yapan 'klinik vaka' Erika'nın (Isabelle Huppert),firtınalarkopan iç âlemin- den, kan, sperm, kusmuk ve gözyaşıyla kan- şık, bol salgılı, ürkünç tablolar sunuyor. Vaktiyle Chabrol'ün 'Violette Noziere'iy- le parlamış Huppert'in bir kez daha buz gibi nevrotik bır kadını canlandırdığı film bu oyun- cunun nicedir abone olup iyice uzmanlaştığı hastalıklı kompozisyonlanna bir yenisini ekli- Modern bir peri masalı larınca mevsimin en iyi ikincifilmi seçilen, alabildiğine şirin ve şiirsel Amelie 'yle hayranlarımn sayısını ikiye kat- layan Jean-Pierre Jeunet 'nin, çizgi romanfanatiği Marc Caro yla birlikte 1991 de çektiği Delicatessen-Şarküteri, yıllardır eskifılmleri ısıtıp ısıtıp önümüze sürerek tırışka- dan nağmeler okuyan Hollywood sinemasımn dayatnğı klişelereyüz vermeyerekdeneyselin tadını geniş kitleye u- laştıran, sıra dışı, has bir 'yaratıa yönetmen' eseri. nelerinden çok tüketim toplumu değerlerini kı- yasıya eleştiren özüyle akılda kalan, sarsıcı ve kışkırtıcı bir başka filmiydi. Arayışlar içinde- kı, uykusuz, tatminsiz Edward Norton'la dövüş kulüplerinin fıkir babası Brad Pıtt'in eyleme geçerek sisteme karşı başlattıklan mücadele sürpriz bir finale bağlanıyor. Norton'un, baş- kalannın acılanna tanık olduğu terapi grupla- nna ve acının bizzat yaşandığı, hissedildiği, paylaşıldığı dövüş seanslanna katılan genç ro- lündeki performansı özellikle anılmalı. (5 Ağustos Pazartesi) Aşk zamanı Wong Kar Wai, o cıvıl cıvıl renkli ve cüm- büşlü üslubunun olgunlaştığı son fılmi 'Hua Yang Nian Hua-Aşk Zamanı'yla kazandığı ödüllere, geçen mevsimin en iyisi olarak SI- YAD'ınkini de eklemişti. Aşk, sadakat, ihanet temalan çe\Tesinde kuyumcu titizliğıyle işlen- miş, ritmı montajda kurulmuş, kuşkusuz en güç beğenırlenn bile gönül tellerini titreten, kusur- suz bir film. Konusuyla David Lean klasiğı Kı- sa Tesadüfler'i akla getiren Aşk Zamanı seyir- cinin duyarlığında, yüreğinde şimşekler çaktı- ran, şimdiden modern bir klasik olmaya aday bir başyapıt. Kar-Wai'nin artık belirgin özelli- ği haline gelmiş, kıpır kıpır görselliğini içeren ve karakterleri kadar önem taşıyan iç mekân- lan estetik biçimde değerlendiren ölçülü-biçi- li anlatımıyla bizi romantizmden melankoliye sa\ r urduğu Aşk Zamanı'nı, başroldeki Tony Leung-Maggie Cheung çifti kadar Michael Galasso'nun dokunaklı müziği de unutulmaz kıhyor sonuçta. İç burkucu, etkileyici, mücev- her gibi bir aşk filmi izlemek isteyenler için. (9 Ağustos Cuma). Kayıp çocuklar Sehrl La Cite des Enfants Perdus-Kayıp Çocuklar Şehri, 22 yıldır tamşık ve birbirini tamamlayan, canlandırma sinemasıyla klip ve reklam filminden yetişen, iki süper 'görüntü mucidi'nin, (yönetmen Jeunet-Caro ikilisinin), 'Şarkûteri'nin ardından yine hayal gücüyle teknolojiyi sanp sarmalayan bir sonraki filmleri. Çızgi romanın Kâbe'si Fransa'dan çıkan bu aynksı yönetmen ikilisinin, 3 boyutlu, fantastik bir çizgi roman yapısında kurduğu, yine özel efekt becerisine de dayanan ikinci ortak çalışması, zamanın belirsiz olduğu, gerçekdışı yor. Ona âşık olan genç öğrencisini (Altın Pal- miye'li Benoit Magemil) anormal cinsel is- tekleriyle şoke eden, evde kalmış kızkurusu- nun, yalın anlatılmış trajik öyküsü, Schubert, Schuman imzalı piyano eserleri ve liedler eş- liğinde, yer yer mükemmellığe erişiyor. (4 Ağustos Pazar) bir dünyada geçen ve yine seyircimn içinde kaybolacağı cinsten, modern bir peri masalı. Kendine özgü, benzersiz bir türe ait filmde Jeunet mizanseni, Caro da artistik yönetimi üstlenmiş. Dekor, mekân, kostümlerden ışıklandırmaya, renklere ve çerçevelemelere kadar, dünya dışı yaratıklardan pek ayırt edilmeyen tepegözlü devlerin, bitlerin, '2001 Uzay Macerası'nın ana bilgisayannı çağnştıran elektronık beyinlerin fink attığı 'Kayıp Çocuklar Şehri', özetle meraklısı için bir kez seyretmenin yetmeyeceği, tam bir 'görsel şölen'. (Bugün) Dövü; Kulübü 1990'lann en iyı filmlerinden 'Yedi'yle genç yaşta ünlenen David Fincherın Edward Nor- ton, Brad Pitt, Helena Bonham Carter'ı yö- nettiği, 1999 yapımı Fight Club- Dövüş Ku- lübü, üç yıl öncesinin, sado-mazo dö\1iş sah- Mullholland Çıkmazı Bulmaca gibi kapalı, belirsiz, karanlık film- lerin, kafa kanştıncı yönetmeni David Lynch'ın, 2001 'ın Cannes'mda en iyi yönet- men ödülünü kazanan son fılmi. Hollywood'un son dönemdeki uçbeyı Lynch'in, yine mantı- ğa, olay örgüsüne, kronolojiye boş verip birta- kım paralel ilişkileryumağı halinde gelişen bu fılmi, kuşkusuz yönetmenin çeyrek asn geçen kariyerinden ve yaşamından kişisel izler de ta- şıyor. Cinsellik, hafıza kaybı, kimlik arayışı ve fılm içinde film temalanyla örülü, Lynch'in her za- manki titizliğiyle kotanp yaşanmış deneyimle- rinin bakışıyla Hollywood'un arka bahçesine kamera tuttuğu film, mavı kutunun açılmasıy- la 'sürdürülegelen hayatlanmızın bürünüy- le farklı seyirler izleyebileceğine' ilişkın bir mesaja bağlanıyor. Farklı kılıklara girip başkasına dönüşen kah- ramanlan, zaman-mekânda sıçramalan, gro- tesk imgeleri, metafor ve sembolleri, renkle, ışıkla oynayan üslubu ve özgün atmosferiyle, bu tipik Lynchvari, yaman 'takıntı ve dalga geçme' filmine ilgisiz kalmak ne mümkün? (8 Ağustos Perşembe) Venedik Festivali 'Frida'yla açüacak Frida'yı Meksikalı oyuncu Salma Hayek oynuyor. Külrür Servisi - Venedik Film Festiva- li, 29 Ağustos'ta başlıyor. 8 Eylül'e dek sürecek olan festivalin açılış filmi, Altın Aslan'ın en güçlü adaylan arasında gös- terilen, Amerikah Julia Taymor'ın yö- nettiği 'Frida'. Sıra dışı yaşamı ve gerçeküstü yapıtla- nyla, resim sanatırun 20. yüzyıldaki özgün isimlennden birine dönüşmüş Meksikalı ressam Frida Kahlo'nun yaşamını akta- ran filmde Frida'yı Salma Hayek canlan- dınyor. Festivalin ana bölümünde, 21 film yart- şırken, genelgeçer eğilimlere karşı yeni bir bölümde aralannda Steven Soder- bergh'in son filmi 'Full Frontal'ın da bu- lunduğu 17 film yer alıyor. Dört Ingiliz yönetmen, Sam Mendes 'Road to Perdi- tion'la, Stephen Daldry 'The Hours'la, Stephen Frears 'Dirty Pretty Things'le, Peter Mullan 'The Magdalene Sisters'la Altın Aslan için yanşacaklar. 'Amerikan Rüyası' ıle tanıdığımız Sam Mendes'in 'Road to Perdition'ında, Tom Hanks'le Paul Newman var. Stephen Daldry, yeni fılmi 'The Ho- urs'da, Virginia WoolTla onun görüşle- rinden etkilenen, farklı çevrelerden üç ka- dının öyküsünü anlatıyor. Nicole Kid- man'ın Virginia Woolf'u oynadığı film- deki rol arkadaşlanndan biri Meryl Streep. Sophia Loren, 20 yıl aradan sonra Ve- nedik'e, yönetmenliğini oğlu Eduardo PontTnin yaptığı 'Between Strangers' ile katılıyor. Yıllarca Berlin Film Festivalı'nin pat- ronluğunu yapan Moritz De Hadeln bu yıl Venedik'ın yeni yöneticisi. KEDİ GOZU VECDİ SAYAR Olağanüstü Halsizlik Türkiye, yeni bir döneme doğru koşar adım ilerliyor. önümüzdeki günlerin nasıl bir 'yeni- lik' getireceğini şimdiden tahmin etmek güç. Daha özgür, daha aydınlık günler mi bekliyor bizi, yoksa daha sıkıntılı, daha baskıcı günler mi, hep birlikte göreceğiz.. Erken seçim ve solda birlik tartışmaları gün- demin birinci maddesine otururken, kedilerin gözü Avrupa Birliği'ne uyum yasalarında? Atıl- ması beklenen adımların bir bölümü, 'dostlar alışverişte görsün' tarzında adımlar da olsa, bu önerilerin yasalaşması, bizi demokratikleş- me hedefine biraz daha yaklaştırabilir. AB paketinin en önemli maddelerinden biri- ne, Kürtçe öğrenim özgürlüğüne ilişkin mad- deye karşı çıkanlar, ülke bütünlüğünü savun- duklarını iddia ediyorlar. Oysa, Kürt dilinin, kül- tür ve sanatının öğrenilmesinin önündeki en- gellerin kaldırılmasının, yurttaşlar arasındaki ayrımcılığın önüne geçeceğini, insanımızın kül- türel gelişimine katkı sağlayacağını görmek zor olmasa gerek. • • • Şu günlerde, iki ilimizde bayram havası esi- yor. Tunceli ve Hakkâri'de yaşayan 28 yaşın- daki gençler, hayatlarında ilk kez 'olağan' ya- şamın tadını çıkarıyor (Munzur Festivali'nin, bu yıl her zamankinden farklı bir coşkuyla kar- şılanması boşuna değil). Sekiz yıl sıkıyönetimin ardmdan, on beş yıl süren olağanüstü hal al- tında yaşamanın ne demek olduğunu, ancak yaşayanlar bilir. Gene de, 'Olağanüstü Hal'siz bir hayata geçiş, bu illerimizde yaşayan kedi- leri fazlaca umutlandırmamalı. Moralinizi boz- mak istemem ama, gerçekçi olmakta; 'Olağa- nüstü Halsiz' yaşayan yurttaşlarımızın başına gelen birkaç olayı anımsamakta yarar var. Antalyalı şair Metin Demirtaş ın ilköğretim öğrencilerine ücretsiz dağıtmak istediği 'Nas- rettin Hoca ile Ezop Dede Bizimle!' adlı kitap- çığın dağıtımına il milli eğitim müdürlüğü izin vermedi. Van'da Emniyet Müdürlüğü, Ferhat Tunç'un konserini yasakladı. 5442 sayılı fller Idaresi Kanunu'nun 11. maddesinin C bendi- ne ve 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu'nun ek. 1. maddesine dayanarak. El- bette, hiçbir inandırıcı nedeni yok bu yasakla- manın. Ferhat Tunç'un, Grup Yorum'un ve başka sanatçılarımızın sık sık karşılaştıkları bu tür yasaklamalarda, kimi zaman sanatçıların 'sakıncalı' olduğu gibi soyut gerekçelere sığı- nılırken, kimi zaman, 'teknik' gerekçeler ön pla- na çıkarılıyor. örneğin, 'tiyatronun kapısında X-Ray cihazı bulunmaması' bir gerekçe olabi- liyor. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün, 'Sahnegös- tehlerinde güvenlik tedbirteri'ne ilişkin 29 Ni- san 2002 tarihli 'Genelge'sinde, 'Gösterinin yapılacağı tesiste güvenlikle ilgili metal arama dedektörü, CDD kamera, X-Ray cihazı ve gü- venlik bariyeri gibi fiziki, mekanik, elektronık her türlü tedbirlerin alınması, genel kolluk teş- kilatı tarafından mahallinde belirienecek gü- venlik standardını taşımayan sertifikalandınl- mamış tesislerde sahne göstehsine izin veril- meyeceği' belirtiliyor. Elbette, mülki amirleri- miz bu kuralların uygulanmasını kimden talep edip kimden etmeyeceklerini çok iyi değerlen- dihyorlar. Hiç kuşkunuz olmasın! Dememiz o ki, birkaç maddenin değişmesiy- le, uygar bir ülke görünümüne kavuşacağımız hayal edilmesin. Olağanüstü hal kalksa da, va- li ve kaymakamların elinde kapı gibi 7//er/da- resi Kanunu' var. Bu kanunla, herhangi birsa- natsal etkinliği yasaklayabiliyor, istedikleri fil- min gösterimini durdurabiliyorlar. Yani, bu ül- kede her valinin, her kaymakamın elinde, ola- ğanüstü hal koşullarını aratmayacak yetkiler var. Yani, işimiz kolay değil. Hiç değil! Üzerimizdeki bu 'olağanüstü halsizlikten kurtulmanın biryolu olmalı... vecdisayar yahoo.com Tiirk sanatçılar Berlin'de • BERLtN (AA) - Almanya'nm başkenti Berlin'de bugün başlayacak olan Gençler Avrupa Yaz Klasik Müzik Festivali'nin açılış konserini Ankara Devlet Konservatuvan Senfoni Orkestrası verecek. Avrupa Gençlik Orkestralan Aknan Dostluk Derneği Başkanı Willi Steul düzenlediği basm toplantısmda, 18 Ağustos'a dek sürecek festivale 13 ülkeden yaklaşık 2 bin müzisyenin katılacağmı söyledi. Steul, Türk sanatçılann Avrupa'daki sanatçılar kadar başanlı olduklanm ve Türkiye'nin AB üyeliği aşamasmda bulunduğu için festivalin açılış konserinin Türk senfoni orkestrası tarafından verilmesinin kararlaştınldığım belirtti. BUGÜN • tŞ SANAT ta 'Sinema Şenliği' kapsamında 12.00, 14.15, 16.30, 19.00'da Michael Winterbottom'ın 'Ihtirasın Bedeli' filmlerinin gösterimi. (0 212 31610 83) • EĞÎTİMCtLER GAZİNOSU'nda Prof. Dr. Alpaslan Işıklı'mn katılacağı 'Küreselleşme ve Sosyal Devlet' konulu söyleşi. (0 232 676 50 00) M ATATÜRK TİYATROSU'nda '16. Şilebezi Kültür ve Sanat Şenliği' kapsamında 22.00'de tbrahim Can konseri. (0 212 286 29 60) • RUMELİHİSARJ nda 21 00 de Sibel Can konseri. (Biletvc: 0 216 454 15 55) • BAŞKA KÜLTÜREVt'nde 19.3_0'da Luchino Visconti'nin 'Venedik'te Ölüm Var' filminin gösterimi. (0 212 249 12 84) • CEMÎL TOPUZLU AÇIKHAVA TtYATROSU'nda 21.00'de Mazhar-Fuat- Özkan üçlüsünün konseri. (Biletix: 0216 454 15 55)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle