Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İAĞUSTOS2002PAZAR CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
RönesansAnadolu'dabaşladıProf. Dr. Talat Halman: Bunu 13. yüzyılm büyük düşünürlerinden Hacı Bektaş Veli'nin
özdeyişlerinde, Mevlana ve Yunus'un şiirlerinde görüyoruz. Bu bir nevi İslamda rönesanstı
SELAHATTİN ŞAHÎN
BACffiEKTAŞ - Bilkent Univer-
si*esi Türk Edebiyatı Bölüm Başka-
nı Prof. Dr Talat Halman, " 13. yüz-
yılnı bûyük düşünürlerinin krüitürü-
m iize armağan ettiği erdemleri siya-
setimize aktarabiürsek, Türkiye diin-
yaya ömek bir ülke olabitir" dedi.
Halman, 39. Ulusal 13. Uluslara-
rası Hacı Bektaş Veli'yi AnrnaKül-
t ü r ve Sanat Etkinlikleri çerçevesin-
de düzenlenen "Haabektaşve Yunns"
konulu konferansta, Hacı Bektaş Ve-
K, Mevlana, Yunus Emre veNasred-
din Hoca'nın yaşadığı 13. yüzyılın,
Türk kültür tarihinin en görkemli
yüzyılı oldugunu söyledi.
"Avrupa ortaçağda karanlıklar
içinde yaşarken, bizim tasavvufı ge-
lenegimizde bu büyük düşünürter,
muhteşem bir evrensel düşünce orta-
ya çjkardılar" diyen Halman, şöyle
devam etti:
"Bunu Hacı Bektaş Veli'nin özde-
yişlerinde, Mevlana ve Yiınus Em-
re'nin şiirlerinde görüyoruz. Bu, bir
nevi Islamda rönesansü. Avrupa'da
Rönesans başlamadan yüzyü kadar
önce, Anadolu'da başladı. tnsanm
kendi değeri, insanın Tann'nın bir
uzanüsı, yeryüzündeki bir yansuna-
sı olduğtı düşüncesi, manevi temiz-
Kk, heyecan ve dinin kahplanndan
uzakiaşıp doğrudan doğruya insan-
la Allah arasında bir tanrîsal aşka
dayanan anlayış, bu yüzyılda orta-
ya çıkmışür."
Mevlana, Hacı Bektaş Veli ve Yu-
nus Emre'nin, kendileri için değil. top-
luma hizmet için yaşamayı bir ilke
haline getirdiklerinı belirten Hal-
man, şunlan anlattı:
"13. yüzyıbn büyük düşünürleri-
nin kültürümüze armağan ettiği er-
demleri siyasetimize aktarabitirsek,
Türkiye dünyaya örnek bir ülke ola-
bilir. Vlcdan özgürlüğü, toplumda
özgürlük,tophımahizmetanlayışı, da-
yanışma anîayışı,aşk, manevi temiz-
lik Bütün bunlan Türk siyasal ide-
olojisi olarak geliştirebUseydik ülke-
mizde medyadan izlediğüniz birçok
rezalet, skandaL soygun yerine iç kal-
kmmaohırdu. Türkdemokrasisi çok
güçlü bir demokrasi haline geür ve
Türkiye'de iktisadi bir kalkmma, ah-
lak bakmıından da düzelme olurdu.
Çünkü Türkiye'de bir ahlak çökün-
tüsü yaşıyonız."
Onlü: DSP
barajı geçer
• ERMENEK (AA)-
Devlet Bakanı Fikret
ÜnJü, 3 Kasım
seçimlerinde barajın bütün
partiler için sorun
olacağını, buna karşın
DSP'nin yüzde 10 barajını
aşacağını söyledi.
Karaman'ın Ermenek
ilçesinde düzenlenen
'Ermenek 8. Taşeli Kültür
ve Sıla Festivali'ne katılan
Ünlü, gazetecilerin
"DSP'den istifa edip
etmeyeceği" ile ilgili
sorusu üzerine. "Şu an
görevimin başındayım"
diye yanıtladı.
YTP, 51 ilde
örgütlendî
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
YTP, 51 ılde
örgütlenmesini
tamamladı. YTP'den
yapılan yazıh açıklamada,
51 ilde teşkilatlanmanın
tamamlandığı, bu illerde il
başkan ve yönetim kurulu
üyeleriyle ilçe
teşkilatlanmn
oluşturulduğu bildirildi.
Ankara, Istanbul, Izmir,
Adana ve diğer illerdekj
örgütlenme çalışmalannın
ise sürdüğü belirtildi.
Perinçek'ten
kampanya
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
îşçi Partisi Genel Başkanı
Doğu Pennçek, partisinin
Çankaya flçe Orgütü'nün
seçim kampanyasını
başlattı. Çankaya Güzel
Sanatlar Merkezi'nde
düzenlenen törende
konuşan Perinçek,
partililere seçim
kampanyası süresinde
yapıîacak çahşmalar
hakkında bilgi verdi.
Perinçek, Kemal Derviş'in
CHP ile birlikte hareket
etme karannı da
değerlendirerek, "Tayyip-
Derviş-Baykal üçlüsü
Mehmetçiğin kanını
satma koalisyonunu
oluşturacak. Ancak. bu
üçlünün kafalannı duvara
çarpacaklan belli
olmuştur" dedi.
İstifacılara
• ANKARA (ANKA)-
ANAP İstanbul
Milletvekili Emre
Kocaoğlu, partisinden
istifa ederek yeniden
milletvekıli olabilmek için
başka partilere geçen
milletvekillerini ağır bir
dille eleştirerek,
"Bunlarda sadakat değil,
koltuk önemlidir.
Kendilerini satılığa
çıkarmaktan bile
çekinmezler" dedi.
Emnîyette
atama
• ANKARA
(Cumfluriyet Bürosu) -
Emniyet Genel
Müdürlüğü Polis Kriminal
Laboratuvarlan Daire
Başkanlığı'na Seyit
Demirci atandı. îrfan
Bayar'ın istifa ederek
milletvekilliğine aday
olması üzerine boşalan
daire başkanlığına APK
uzmanı Demirci getirildi.
Demirci, uzun yıllar
çahştığı Kriminal
Laboratuvarlan
Dairesi'nde başkan
yardımcılığı görevinde
de bulunmuştu.
HADEP lideri Murat Bozlak:
Bağmısız aday
çıkarmıyoruz
• Bozlak iddialann gerçeği
yansıtmadığını, SP'yle de şu ana kadar
bir pazarlık yapmadıklannı bildirdi.
FIRATKOZOK
ANKARA - HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak,
"HADEP bağımsız adaylarla grup kuracak kadar
miDetveküini TBMM'ye sokacak" senaryolannın
doğruyu yansıtmadığını söyledi. Bozlak, "HADEP
olarak secime gireceğiz'' dedi. Bozlak, seçim
listelerinin tüm demokrat, ilerici, sosyalist insanlara
açık olduğunu anlahrken "ÖDP ve SHP de buna
dahiT diyerek, ışbırliği mesajı verdi. Bozlak, tüm
sol partilerle görüşebileceklerini belirtirken, "Ancak
televizyonlardan birieşme konusunda umutsuz
oiduldannı soyleyenlerle işimiz oknaz" sözleriyle
YTP Genel Başkanı İsmail Cem'i hedef aldı.
HADEP Genel Başkanı Bozlak, partisiyle ilgili son
gelişmeleri Cumhuriyete değerlendirdi. Bozlak ana
başlıklanyla şu görüşleri bildirdi:
- Bağunsc aday
göstermeyeceğiz:
Partimizin bağımsız
aday çıkarması
mümkün değil.
HADEP adı alnnda
seçime gireceğiz.
Türkiye'deki
demokrasi güçleri,
sosyal demokratlar,
sosyalistJerle,
hallamızla, seçim
listelerini ortaklaşa
kullanmaya hazınz,
isteyen gelir. ÖDP için
de SHP için de bu
geçerli. Tüm partilerle
görüş alışverişlerine
hazınz. Ancak televizyonlardan bu işin
olmayacağını söyleyenlerin peşinden koşmayız.
- SP ile ittifakı görüşmedik; SP'nin Güneydoğu'da
HADEP'e, HADEP'in de Batı'da SP'ye öncelik
tanıması gibi bir pazarlık söz konusu değil. Böyle
bir şey olmuş olsaydı benim bilgimin olması
gerekırdi.
- CHP'nin derdi sadece parlamentoya girmek: Güçlü
iktidan esas alan \e sorunlara çözüm getirecek bir
gücün oluşmasını hedefleyen bir sol birlik
düşünülüyorsa CHP'nin rolü önemli olacaktır. DSP
zaten bitrniş bir partidir. CHP güçlü bir sol birlik
yaratma düşüncesine sahip değil. Dışandan
izlediğimiz kadanyla CHP yönetimine hâkim olan
düşünce iktidar değil,
- Kapatma davası bu yıl sonuçlanmaz: Anayasa
Mahkemesı'ndeki davada raportör, raporunu
hazırlıyor. Seçimden önce karara bağlanacak
durumda değil.
- AKP birinci olamaz, YTP barajı aşamaz: Seçime
hayli zaman var, bu süreç içerisinde ben önemli
değişikliklerin olacağı düşüncesindeyim. AKP her
ne kadar birinci parti olarak gözüküyorsa da
Türkiye'nin önünü açacak, özgürlükçü bir parti
olmadığının seçim tarihine kadar kamuoyu
tarafindan anlaşılacağı inancındayım. AKP'nin
birinci parti olacağı inancını taşımıyorum. YTP
bugünkü görünümünü devam ettirirse parlamentoya
giremeyeceği düşüncesindeyim.
BozlalcBizHADEPotarak
seçime gireceğiz.
ÇİZMEDEN YUKARI MUSA KART
GükJİZ TT
sokak 4
BU UâRBK&T
MHP'ye milletvekili aday adayı olarak 1200 kişi başvurdu
Türkeş'in torunu aday oldu
EMİNE KAPLAN
ANKARA - MHP'ye milletve-
kili aday adayı olarak 1200 kişi baş-
vururken, AlparslanTürkeş'in to-
runu Onurhan Homriş MHP'den
aday oldu. Türkeş'in kurmaylan-
na MHP kapılan açıhrken, Rıza
Müftüoğhı, Sahh Gökçe ve Tün-
cay Şekercioğlu gibi isimler aday-
lık için başvurdu. Ab-
dullah Çath' nın kardeşi
Zeld Çath ile savcı Do-
ğan Oz'ün katili tbra-
hinı Çiftçi, genel mer-
kezde nabız yokladı, an-
cak aday olmadı.
MHP'nin türbanlı aday-
lan arasmda yer alan Aysel Knrt
Meclis çalışmalannda başını aç-
mayacağmı söyledi.
MHP'ye aday adayhğı başvuru-
lan önceki gün sona erdi. 1200 ki-
şi MHP'den aday olabilmek için
başvururken, 150 kişi ile îstanbul
birinci; 73 başvuru ile Ankara ikin-
ci; 56 başvuru ile de Mersin üçün-
cü sırada yer aldı. Adayların 50'si
kadın, 71 'i hukukçu, 6O'ı bürokrat.
32'si ekonomist, 20'si sanayici, 7'si
de sendika yöneticilerinden oluş-
tu. Adaylar arasında MHP lideri
Devlet Bahçeh'nin damşmam De-
niz Böhikbaşi- Kınkkale Valisi Be-
hiç ÇeHk, eski Başbakan Ferit Me-
len'in oğlu Mithat Melen, eski
BDDK üyesi Kemal Çevik, eski
Devlet Bakanı NamıkKemalZey-
bek, eski rektörlerden Mümtaz
• Abdullah Çath'nın kardeşi Zeki
Çath ile savcı Doğan Öz'ün katili îbrahim
Çiftçi genel merkezde nabız yokladı,
ancak aday olraadı.
Topbaş ve Osman Çakır yer aldı.
Alparslan Tüıkeş 'in damadı Ha-
mit Homriş"in oğlu Onurhan Hom-
riş de MHP'den adayadayı olda Ha-
mit Homriş, 1995 seçimlerinde
MHP'den aday olmasına karşın
parti içindeki "hanedan tartışma-
lan nedeniyle adaylıktan çekilmek
zorunda kahnıştı.
Türkeş dönemindeki parti yöne-
ticileri ve milletvekillerine de MHP
kapılan açıldı. Rıza Müftüoğlu,
Salih Gökçe, Tuncay Şekercioğlu,
Servet Turgut Yaşar Erbaz, Mus-
tafa Dağcı ve Osman Sevimli,
MHP'den aday adayı oldu.
Abdullah Çath'nın kardeşi Zeki
Çath ile Îbrahim Çiftçi, adaylık
başvurusu döneminde MHP Ge-
nel Merkezi'ne gelerek nabız yok-
ladılar, ancak aday olmadılar. 1979
yıhnda savcı Doğan
Öz'ü öldürdüğü gerek-
çesiyle idam cezasma
çarpnnlan Çiftçi, Tür-
keş'in ölümünün ardın-
dan yapılan MHP kong-
resinde genel başkanh-
ğa aday olmuş, ancak
MHP lideri Devlet BahçeB ye des-
tek vererek adayhktan çekümişti.
Bir süre önce siyaseti bu-akaca-
ğını açıklayan TBMM Başkanı
Omerlzgi, yeniden milletvekilli-
ğine adaylığını koydu. MHP Ge-
nel Başkan Yardımcısı Süleyman
Servet Sazak dışmdaki bütün mil-
letvekilleri adaylık baş%aırusunu
yaparken, Sazak'ın siyaseti bırak-
mayı düşündüğü kaydedildi.
IRMIKIAYDIN ENGtN aengin@doruk.net.tr
O büyük depremın yıldönü-
mü üstüne birşeyleryazacak-
sanız, gazetecilik mesleğinin
gereği, bir gün önceden ya-
pacaksınız. 16Ağustosgünü,
17 Ağustos depremi üstüne
düşündüklerinizı, yargılannızı,
izlenimlerinizi, anılarınızı yaza-
caksınız ki yıldönümünde ya-
yımlansın, okurun önüne kon-
sun.
Bunu bilerek yapmadım. Yi-
tirdiğiniz birinin ölüm yıldönü-
münde onu anmaya, o günkü
duygularınızı bir kez daha ya-
şamaya niyetlenip bunu bir
gün önceden yapmak gibi "ya-
pay" bir yola sapmayı içim çek-
medi.
Sanırım 17 Ağustos 1999
günü, sabaha karşı dipten ge-
len o ölümcül darbenin ardın-
dan deprem bölgesine ilk ko-
şan ve bölgede en çok kalan
gazetectlerden biriyim. Oört
hafta boyunca ilk günler ölüm,
sonraki günler ölü kokan dep-
rem bölgesinde dört döndüm.
Yeryüzünün dört bir yanından
kopup gelmiş. hünerli, bilgili,
alabildiğine soğukkanlı ve ala-
Adapazan'nda Bir Ahşap Konak
bildiğine duyarlı kurtarma ekip-
leriyle birlikte pek çok kurtar-
ma operasyonunu başından
sonuna kadar izledim. Soluk-
lanmızı ve umutlanmızı son ana
kadardin tutarak yerin attından
bir kişinin daha yaşama dön-
dürülmesini bekledik. Kimi kez
sevinç çığlıklanna kanşan se-
vinç gözyaşlarını gazeteye,
radyoya kendi gözlerim de ıs-
lakken aktardım; kimi kez gün-
ışığına cansız çıkanlmış bir be-
denin kefene sarılıp sessizce
götürülüşüne tanıklık ettim.
Zor günlerdi...
•••
Tam üç yıl önce bugündü
(size göre dündü).
Zamanın ister istemez aşın-
dıncı etkisiyle canlılığını yitirmiş
izlenimler, anılar arasında, ûç
yıl öncesi üstüne bir yazıya
oturunca -biraz da şaşarak-
ayırdına vardım:
Üç yıl önceyi anımsadığım-
da gözümün önüne gelen ilk
görüntü, neAdapazarı'ndaki
Kızılay yemek kazanının önün-
deki kuyrukta itilip kakılan,
bacağı kirli ve kanlı bir çaput-
la bağlanmış, 8-9 yaşlarında-
ki o sanşın, sessiz ve yapayal-
nız oğlan çocuğu; ne Gölcük
girişinde Petrol Ofisi istasyo-
nunun yanındaki çok katlı be-
tonarme binanın yıkıntısı altın-
dan Avusturya ekibinin canlı
çıkardığı gencecik kızın gü-
nışığından kamaşıp kırpışan
güzelim kara gözleri; ne Ya-
lova'da bir gece yarısı, çadı-
nnın önünde, hiç konuşmadan
ve hiç uyuyamadan, gün ışı-
yana kadar üst üste cigara iç-
tiğimiz o sessizce ağlayan ba-
ba...
Hayır...
Üç yıl önceki o dehşet gün-
lerihâen bugüne taşıdığım en
başat, en baskın görüntü bir ah-
şap konaktır...
Adapazan'nda, bitişik dü-
zen sıralanan sekiz, dokuz kat-
lı, altları dükkân, üstlerı konut
beton silolann ilk üç katlarının
toprağın dibine gömüldüğü,
birbiri üstüne devrilmiş karton
kutuları andıran bina yıkıntıla-
rının sıralandığı Çark Cadde-
si'ni sabaha karşı, ölümcül bir
sessizlikte, boydan boya, ür-
pererek, ürkerek ve ağlama-
maya çalışarak tek başıma yü-
rümüştüm. Caddenin bittiği
yerden birkaç adım ötede, yı-
kıntılar arasında bir ahşap ko-
nak, bir "yaşam muştusu" gi-
bi karşıma dikildi.
Kalakaldım.
Haritadan sılinmiş bircadde
(Çark Caddesi), sağlam tek bir
binanın kalmadığı birkavşakve
o ahşap konak.
Ahşabın tadını çıkaran us-
taların ürettiği iki katlı, zarif,
alımlı, yaşlı ama bakımlı bir ko-
nak.
Sapasağlam. Dimdik. Önün-
den geçen fay'a meydan oku-
muş ve fay onu altedememiş.
Pencerelerinin camları bile kı-
nlmamış, depremden önce na-
sılsa, sonra da öyle kalmayı
kolayca başarmış bir mimariık
anıtı!..
Bahçesinde yaşlıca bir
adam, Çark Caddesi yönüne
kederie bakıyordu. Mesleğimi
anımsayıp adamla konuştum:
- Deprem anında neredey-
diniz?
- Burda, evimde.
- Depremi duymadınız mı?
- Duyulmaz mı? Zangırzan-
gırsarsıldık, titredik...
- Ya ev?
- Yerle birlikte o da salıncak
gibi sallandı. Yerin sallanması
durunca, evin sallanması da
durdu. Hepsi bu...
•••
Aradan üç yıl geçti. Anılar
silikleşti; acılar ister istemez
azaldı; dehşet duygusu zayıf-
ladı.
Geriye bakıyorum. O deh-
şet günlerini dolaysız yaşamış
biri olarak bendeki en baskın,
en başat anı Adapazarı'ndaki
o ahşap konak...
O iki katlı (sadece iki katlı) ah-
şap konağın "17 Ağustos ders-
ferf'nin en iyisi ve en önemlisi
olduğunu sanıyorum...
POLTIİKA GÜ1NLÜGÜ
HtKMET ÇETtNKAYA
Üç Kırmızı Güvercin...
Karşı kıyılardan batıyordu güneş; türküler bir zaman
dönüşümü içindeydi; sevgıyle, aşkla doldurulmuş yü-
rekler yaşama sevinciyte çarpıyordu...
Yıldızlar nasıl akar ırmaklan seyrederken, nasıl
büyür tutkular geceyansı sürgünlerinde, zeytin ağaç-
lan nasıl uyur iyonya eteklerinde, bilir misiniz?
Bir sevgı geçıdinde var olmak, tutsaklığın kumaşını
dokumak, kurumuş gözJerde dağ yollannda yurü-
mek neyin habercisidır, anlatır mısınız?
Ağustos yağmuru altındayım!..
Çocuklar Harem Iskelesi'nde arabalı vapuru beklı-
yor...
Bir süre onlara bakıyorum...
Hüzünlü gözlerinde çocukluğumu yakalıyorum!..
Uzun bir yürüyüşteyım sankı!..
Sığ sulardayım, aydınlıksızım, kan ısısındayım!..
Yorgo Seferis'in doğduğu topraklarda ruhlanmızın
yolculuğuna çıkıp, Asya'nın derinliklenne gömülen kah-
ramanlan aramaktan yorulmuştum!..
Kırık dökük duşünceleri çürüyen teknelerde bırak-
mış, anlaşılmaz dillerden konuşmaya başlamıştım...
Kuğulann yaraladığı yabancıydım artık!..
Bir türku duydum o sırada beni kendime getiren:
"Nıce burunlar geçtik nıce adalarj denız bir başka
denize kanşıyorduj martılan, ayı, balıklan başka."
Harem Iskelesı'ndeydim, Kızkulesi'ne bakıyordum,
yağmur altında ıslanıyordum!..
Boğaz'ın mavi sularında İyonya yı gödıyordum!..
Aşkın ve denızın yapttlarıydı yaşamın bir dilımı de!..
Özlemdı yeşil dallann rüzgârla konuştuğu hınzır
bakışlann kabul gördüğu saatleıi..
Ağlamaktı güçlü adımlar, sınırsız istek, uyanık sev-
gi, öğle güneşinde olgunlaşan düşler!..
Öç tanrıçaları ıslık çalmaya başladıklan zaman, cins-
leri kanşmış yılanlarla engereklerı ben gördum!..
Sunaklar yıkılmış, dostlar unutulmuş, limon yaprak-
lançamur içindeydi!..
Sanki kadere inanmış gibıydim:
"Işıkta üç kırmızı güvercın alın yazımızı çiziyoriar,
renkleriyte, davranışlanyla sevdiğimiz kişilerin."
• • •
Ağustos yağmuru altındayım!..
Çocuklar Harem Iskelesi'nde arabalı vapuru bek-
liyor...
Bir süre onlara bakıyorum...
Hüzunlü gözlerinde çocukluğumu yakalıyorum!..
Ayak seslerinin ardından yayılan sessizlik beni Ur-
la'ya taşıyor, Bozcaada'da Rum meyhanelerinde do-
laştınyor!..
Yıldızlar kayboluyor bırden!..
Tasos Spiropulos un güneş yurdundayım, Şükran
Kurdakul un hiç yaşanmamış gunlerindeyim sanki...
"Karşı kıyılan aradım bir sabah vakti
Selanık kordonunda rüzgârlar ıçerken,
Takıldım martılarla gemılerin peşine
Şimdiden özlemeye başladım memleketi."
Gece dallann arasında ılık bir imbat fısıldıyor!..
Çocukluğumdakı o çınar ağacı yüreğımdeki sevin-
ci kuşatıyoıt.
"Yurdu yok ki güneşin.
Kaldırdım ben de sınırian.
Ağaçlann
çiçeklerin
ilkyaz kuşlannın
yurdu yok ki.
Kaldırdım ben de sımrian."
Kapı çalıyor ansızın!..
Yaşamın aynlık saatlerı bitiyor!..
Bir kadın degişen mevsimlerin içinden çıkıp geli-
yor...
Artık gözyaşlan yüzlerde kurumuştuıi..
Anılar tek tek bir yerlere yazılmıştır...
Acının tüm tarıhi bir ıhlamur yaprağına kazınmıştır...
Çiçeğe durmuş ağaçlar, denizin üzerine çöken
sis...
Söyleyin nereye saklandı benim çocukluğum?
Özlemlerim, hüzünlenm, tutkulanm...
Dumanlar içinde mavi olmayı unutan gökyüzü, pa-
çavralar giyinmiş sığınb bulutlar, son aşkımla tutu-
şacaksınız butün!..
• • •
Mayakovski'yi tanıyacaksınız kan tüten yaralann
en derininde; hayat fırtınalannın dalgalannda, kasatu-
ra bıçaklan gibi yağmurlu günlerde!..
Ağlayacaksınız!..
Çünkü hem çocukluk, hem de gençlik yıllanmı çal-
dınız, kalemlerimi, silgılenmı, defterlenmi alıp götürdü-
nüz!..
Beni değil, hepimizi yok etmeye çalıştınız...
Artık dinlemiyorum o masallan. o kandırmacalan!..
Anladım kı siz sevgisızsıniz!..
Korkaksınız!..
Alçaksınız!..
Aşksız yaşıyorsunuz!
Kendi mideniz için çocuklan aç bıraktınız!..
Ağustos yağmuru altındayım!..
Çocuklar bana, ben çocuklara bakıyorum Harem Is-
kelesi'nde...
Denizin dalgalan ıskeleye vuruyor!..
Içimden bütün çocuklann gözlerini mavıye boya-
mak geçiyor!..
hikmet.cetinkaya(g cumhuriyet.com.tr
Faks numaramız: 0212/ 513 90 98
Hikmet ÇETİNKAYA
kadınlaryağmurvekuşlar
u n i i i . i v ı n cıL
Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 II