19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 TEMMUZ 2002 ÇARŞAMBA DtZt Sıvas'ın şeriatçı ayaklanmayla karşı karşıya bırakılması olayların katliama dönüşmesine neden oldu Ankam cesaretlendirdiANKARA SIVAS'I DUYMADI ŞDIMAKIAAIÛİNI SÖNMI tlhan TAŞCI -2- önemin Sıvas Valisi Ahmet Karabilgin 'in, cumhuriyeti hedefalan ayaklanma karşısındaki yardım çağrısını da Ankara duymadı. Nasıl olmuştu da kentte de\leti temsil eden valiyi Ankara yalnız bırakmışh? Karabilgin 'e göre hedef açıkîı, kendisini linç edip, Hükümet Konağı 'na yeşil bayrak asacaklardı. Onlarca aydmın dumandan boğularakyaşamını yitirmesinin sorumluları bulunabildi mi? Elbette. Bürokrasiyefatura kesildi. Ya Sıvas'tan yükselen karanlığı görtneyenler... c^ ^ içeği burnunda Başbakan Tansu Çiller, 35 kişinin yanarak öldiiğü katliamda 'otelin etrafını saran vatandaşlarımızın hiçbirine zarar' gelmemesinden duyduğu mutluluğu vatandaşlarla paylaştı. Çiller in yardımcısı Erdal înönü de 8yıl sonra 'o donemde yeîkisinin olduğunu, ama olaylardan bilgisinin olmadığını' açıklayarak yüreğimize su serpti. ANAP lideri Mesut Yılmaz 'a göre, 'Birfutbol maçında da bu kadar kişi ölebilirdi'. Ankara, Sıvas'ı şeriatçı ayaklan- mayla karşı karşıya bırakırken du- yarsızlığı da olaylann katliama dö- nüştnesme yol açtı. Dönemin çiçe- ği burnunda Başbakanı Tansu Çil- ler'in, önce Madımak'ı Van"da ya- nan otelle kanşttnp "Otefin ortağı si- gortadan para abnak için oteHni ate- şe vermiş" sözleri duyarsızlığın bo- yutunu ortaya koydu. Çiller. gafuıı ise ikinci gafla düzelrmeye çalıştı; "Madımak'ı ateşe verenJere zarar geönedi" Çiller'in yardımcısı Erdal tnönü ise bu konudaki sessizliğini tam 8 yıl sonra bozdu: "Benim o dönemde yetkim vardı ama olaylardan bilgim yoktu." Dönemin Cumhurbaşkanı Süley- man Deminel ise olaylan Aziz Ne- sin'in tahrik ettiğini düşünüyordu. Dönemin Sıvas Valisi Ahnıet Ka- rabilgin. 7 yıllık suskunluğun ardın- dan 2000 yılında Cumhuriyet'e An- kara'nın duyarsızlığıru, yaşadığı ça- resizliği aynntılanylaanlatmıştı. Ka- rabilgin, o gün yaşananJan şöyle di- le getiriyordu: "Ben vaH olarak taşraya gittiğim zaman Ankara 'daki hiikiimerin ar- kamda olduğunu, herhangi bir sı- kmüda,zordununda hükümetin ba- na destek vereceğini düşünerek hat- ta zaman zaman bu desteği alarak ili yönetirim. Olaylar yaşanırken ben orada zordayım. Çünkü cunıhuri- yeteve benim kişiüğimde devlete, hii- kümete \ önelik büvük bir ayaklan- ma var. Yardnn ve destek isriyorum ama hiçbir yerden ses yok. Hükü- met zordönemimdeyardım istegime yanrtvermedi, banagüç katmadı. Ne zamana kadar yardım gelmedi, 22.00'ye kadar. Her şey bitti, insan- lar öldü. Ondan sonra Trabzon'dan. Kütahya'dan destek gelmeye basla- Saldırganlarla arasında 20 merdi- ven kaldığını vurgulayan Karabil- gin, "İçeri girip, Knç edip yeşil bay- rak asacaklardı'' sözleriyle saldırgan- lann amacını ortaya koyuyordu. Kendisinin yargı karanyla aklan- dığını belirten Karabilgin, dönemin Başbakanı Çiller'in, Genelkurmay nm ile 7.5 yıl hapse mahkûm olan Adem Ağbektaş ve Sedat Özgen- türk'ün Almanya'ya. AB ve Sadet- tin Temizin Suudi Arabistan'a han- gi güçlerin yardımıyla iltica ettiği ortaya çıkanlamadı. Sıvas E Tipi Cezaevi'nde yatan idam hükümlü- sü Faruk Ceylan'ın da cezaevinde eşiyle ilişkide bulunarak çocuk sa- hibı olmasına yardım edenler bulu- namadı. Şeriatçı kalkışmanın baş aktörü Sıvas Belediyesi'nin RP'li Meclis Cyesi Cafer Erçakmak ise aradan geçen 9 yıla karşın hâlâ "bu- lunamadı~." Hükümet Isbasmda Onlarca insan yaşamını yitirdikten sonra gece yansı Bakanlar Kurulu top- landı ve durum değerlendirmesi yap- tı. Dönemin Başkanı Tansu Çiller, "olaylann Atevi-Sünni çeldsmesine dönüşmemesinden" duyduğu mut- luluğu dile getirdi. "Hatta bu otehn errannı saran vatandaşlannuza da hiçbir biçimdezarar geunemea" Baş- dinde dönemin Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel' in Sıvas katliamına bakışını aynntılı olarak ortaya koyu- yor. Cünevt Arcayürek'in 2 Temmuz 1993 günü Demirel'le göriişmesin- den bazı alıntilar şöyle: CA: Beyfendi SD: Efendım? CA: Facıa! SD: Facıa! Haberim oldu. Akşa- ma kadar takip ettim olayı. Oteli yakmışlar, içindeki adamlardayan- mış. Ölen 37. CA: Tabiatıyla etraf toz duman. SDrEvet, evet. Kötü! Fevkalade kö- tü. CA: Sıvas olaylan üzerine bir ko- nuşma yapmayacak mısınız? SD: Hayır. CA: Bir değerlendirme filan? SD: Hayır, yapmam. Paniğe gerek yok. Bunlann içinden devlet çıkar. Zaten böyle hadiseler oldu mu, her- kes her şeyi bir kenara bırakıyor, ki- misi polis müdürü oluyor, kirnisi va- li oluyor ve böyle... O anın içinde ya- Geçgelenyardım Müdahalede gecikUmesi sonucunda Madımak Oteli tamamen yandı ve ölii saytsının artmasına neden oldu. 35 kişi yanarak öldü. Otelden sağ çıkabilenler ise o giinün dehşetini hâlâ içlerinde yaşıyorlar. Onlar ve onlara destek verenier Sıvas katliamını unutturmamak için eOerinden geleni yapıyorlar. Başkanı Doğan Güreş'in ve îçişleri Bakanı MehmetGazioğlu'nun ben- zer bir yargılamadan akJanmayla çı- kıp çıkamayacakları kuşkusunu di- le getiriyordu. cerlcller cesaretlendl Gericılerin iç ve dış güçlerden des- tek aldığı, hem yargı hem de ceza- evi sürecinde ortaya çıktı. Başta An- kara'nın olayı küçümsemesi, yerel yönetim ve güvenlik güçlerinin mü- dahalede "çeküıgen" tavırlan geri- cileri daha da cesaretlendirdi. Katliam davasında idama mah- kûm edilen Harun Kavalc Mehmet Yılmaz, Metin Ceylan, Sedat Vıkü- bakan Çiller'i sevindirdi. Koltuğuna ısınmaya çalışan dö- nemin Îçişleri Bakanı Mehmet Ga- zioğhı, "Sıvas'ta tehlike arz eden bir durum" olmadığını duyurdu. Gazi- oğlu, 35 kişi öldiiğü için gösterilen tepkilerin de "normal" karşılanma- sı gerektiğini salık verdi. Aydınlann cenaze töreninde, pro- testo edilen Çiller'in yardımcısı Er- dal tnönü. yaşananlan 8 yıl sonra, "Benim o dönemde yetkim vardı, ama olaylardan bilgim yoktu" söz- leriyle özetledi. Gazetemiz yazan Cüneyt Arca- yürekin kaleme aldığı "Büyüklere MasaDar-Küçûklere Gerçekler" di- zisinin "Etekii Demokrasi'' adlı 5. cil- şayan adam sen degilsin ki... Yani bu- rada üzerinde durulacak olan şu: Bu- rada halk birbirine düşmemiştir. Demirel: Sorumlu Aziz Nesln SD: Şaşırtıcı bir olay yani. Ondan sonra çırpınıyor Aziz (Nesin) 'Tah- rik mahrik etmedinı ben.' Eee, peki birader, orada (Sıvas Madımak olay- lan) kendiliğinden mi oldu bunlann hepsi? Yapanların hepsinin Allah cezasını \ersin. CA: Evet. SD: Vahşi herifler. Onlara hak ver- meyelim, tamam da. durup durdu- gu yerde olmadı ki bu iş. Kanştır- mayın şu Türkiye'yi birader! Hedeftelti adam KaramoUaoğlu Dönemin RP'li Sıvas Belediye Başkanı, şimdilerin SP'li milletve- kili TemeiKaramoDaoğtu, katliam- daki rolünü kabul etmedi. Karamol- laoğlu, ne yapmışn da hedef olmak- tan hiçbir dönem kurtuJamıyordu? Bu sorunun yanınnı o dönemin Sı- vas EmniyetMüdürlüğü Trafık Böl- ge Şube Müdürü tzzet Karadağ'm tanıkhk anlatımında bulabiliyoruz. Emniyet müdüryardımcısmın tel- siz anonsuyla bütün şube müdürle- rinin vilayet binasının önünde top- lanmasını istediğini belirten Kara- dağ, "VUmet Binas'nın önûne grt- tiğimde bizlere, o gün cuma nama- zından çıkacak bir grubun \ asadışj gösteri yapacağı söylendi ve tedbir- li ounanuz bildirildi" dedi. Kara- dağ, olaylann gelişimini şöyle an- latü: "Kültür Merkezi'nin kaptian ve camlantahripedfldL Sonra kim ge- tirdi bilemivorum, buray^ SıvasBe- lediyeBaşkanı (Temel KaramoUaoğ- lu) gefa'p gösteri yapan kalabahğa konuşma yapn, O sırada biz gerek- H tedbirierhnizi aimışük,zorda kul- lanmaksuretivJeyasadısı gösteri ya- pan kalabalıgı dağırma aşamasma genniştik. Bu asamada iken beJedi- ye başkanı geJdi kalabahğa bir ko- nuşmayapu. Konuşmasmda,'... Ga- zanız mübarek olsun! Ancak tepki- nizi doğal olarak dile getirdirüz. Şu ana kadar yaphklannız yeterlidir, artık dağılın' gibi sözler söyledi." Karadağ, bu konuşmadan sonra dagılmayayüztutankalabalığın ye- nıden vilayet binası önüne gıttiğini söyledi. ttfalvenln hlkmetl Olaylann, Aziz Nesin'in kaJdığı Madımak Oteli'nin önünde yoğun- laşögını, kalabalığın 5-10 bine ulaş- nğını belirten Karadağ mahkeme- sindeki ifadesinde katliamı şöyle aktanyor: "Güvenlik güçleri yetersiz kab- yordu,bizler otelin etrafindabarikat ohışturmustuk,ancakkalabalık ote- leginnekiçin hücum ediyordu. Kül- tür Merkezi önünden sökülen hey- keJ Madımak Oteh'nin önûne geti- rümişti Bu hevkeligören kişiler zap- tedilemez olduiar. Yerde duran bey- kele elle, taşia, tekme ile vuruyor- lanü."Sanki bir zafere ulaşılmış' gi- bi davranmaya başladılar. Bunun sonucunda barikatı yaran şahtslar otelin önündeki otomobifleri ters çe- virdüer,üzerlerindeki aüetleri men- düieri runışturup bu araçlann üze- rineatnorlann. Otomobflleryanma- ya başladu büyüyen yangın otde si- rayet etti. Bu sırada olay yerineitfa- iye araçlan da gelmişti, fakat göste- ri yapan kalabalık bu araçiann Ma- dûnak Oteli'ne yanaşmasını önledi Bizler itfaiye araçianna su sıiap ka- labauğı dağMmasuusövledik, ne hik- mese su sıkmadılar, bu olaylann so- nucunda otd tamamen yandL" Dönemin Sıvas Valisi Karabilgin, olaylardan bir saat sonra Sıvas'taki durumu Başbakanlık'a iletti Dakika dakıka Madımak raporu"Yanhm istemkrineAnkara'dan ses verflme- d@ni" kaydeden dönemin Sıvas Valisi Ahmet Karabögin, Başbakanlık ve îçişleri Bakanbgı'na olayın gelişimini dakika dakika iletmesine kar- şın, Sıvas"ın yobazlarca ateşe verilmesine se- yirci kahndı. Olaydan 1 saat sonra durumun bo- yutlanrun aktanldığı dönemin îçişleri Bakanı MehmetGazioğhı, ancak 8 saat sonra kente gi- derek Valilikten bügi almaya başladı. Ahmet Karabilgin'in aklanmasuıa yardun- cı olan belgelerden 3 Temmuz 1993 tarihli Olay Durum Raporu'nda katlianun dakika da- kika gelişimi şöyle: (2 Temmuz 1993 günü) 13'30:Çeşitli camilerden cuma namazından çıkan sayılan yaklaşık 500 dolayındaki grup hükümet binası önünde toplanmış, AzizNesin, •vali ve hükümet aleyhinde, şeriat lehinde gös- terileryapmayabaşlamışlardır. "ŞeytanAziz'', Vafi-Hükümet istifa, İslamiyeti ezdirmeyece- gjzî" ve benzeri sloganlan haylaran grup, mev- cut emniyet gücüyle hükümet binası önünden ızaklaştınlmıştır. 14:00: Uzaklaşhnlan grup, Kültür Merkezi dıünde toplanmış ve dağıtmak isteyen güven- lJc güçlerine oturarak protestolannı sürdür- nüşlerdir. 14:15: Vali tarafından tugay komutanı tele- bnla aranarak, gelişme eğilimi gösteren olay- lara karşı Tugay'dan yardım istenmiştir. 14-30: îçişleri Bakanı'na Vali tarafından te- lefonla ve faksla gelişmeler bildirilmiştir. Sa- yın Başbakan'a (Çiller) da aynı yönde faksla bilgi sunulmuştur. 14:40: Îçişleri Bakanlığı Müsteşan ile görü- şülerek Tokat ve Kayseri Valiliği 'nden kuvvet istenılmesi kararlaştınhTiış ve ilgili valilere du- rum iletilmiştir. 14:45: Hafik, Yıldızeli, Kangal, Şarkışla ve tır. Polise zor kullanma emri verilip, Tugay Komutanı'ndan destek istenibniştir. 16:00: Bu saat itibanyla Emniyet Müdürlü- ğü'nden 150, Jandarma Alayı'ndan 65. To- kat'tan 25, Kayseri "den 31, Hafik ilçesinden 16, Yıldızeli ilçesinden 27, Kangal'dan 21, Şarkış- la'dan 10, Zara'dan 7, Tugay'dan 100 kişi ol- mak üzere toplam 442 kişilik polis-jandarma- asker gücü oîduğu belirlenmiştir. 16:30: Sayılan yaklaşık 5 bini bulan göste- • Çeşitli camilerden cuma namazından çıkan yaklaşık 500 kişilik grup hükümet binası önünde toplanıp, Aziz Nesin, vali ve hükümet aleyhinde, şeriat lehinde gösteri yaptı. tlerleyen saatlerde sayılan 5 bini bulan göstericiler Madımak Oteli ni sardı ve taşlamaya başladı. Zara'dan polis ve jandarma takviyesi istenil- miş, Tugay Komutanlığf nın askeri birlik sev- ketmesi konusunda girişimler sürdürülmüştür. 14:50: Kültür Merkezi'nden yeniden hükü- met meydanı önüne gelen grup şeriat istemli sloganlarla kanunsuz eylemlerini sürdürmüş- lerdir. 15:15: Göstericiler Hükümet Meydanı 'ndan yeniden Kültür Merkezi'ne yönelmişlerdir. 15:30: Kültür Merkezi taşlanmaya başlanmış- ricilerin Aziz Nesin'in bulunduğunu öğren- dikleri Madımak Oteli'ni sarmaya ve taşlama- ya başladıkian öğrenilmiştir. 18:00: Topluluğun dağılması ve Madımak Oteli'nde bulunan Aziz Nesin ile diğer misa- firlerin tehJikeden kurtulmalan için gösterici- lerin tepki gösterdiği Kültür Merkezi önünde- ki heykelin kaldınlmasına karar verilmiştir. 19:00: Heykel Kültür Merkezi önünden kaldı- nlmış, galeyan içindeki topluluk heykeli iplerle çekerek ana caddede bir süre sürüklemişrir. 19:10: Genelkurmay Başkanı Vali'yi tele- fonla arayan Tugay Komutanhğı 'nın bütün gü- cüyle olaylan önlemek için yardımcı olması- nı istemiştir. 19:45: Madımak Oteli önündeki araçlar ve peşinden de otel kundaklama sonucu yanma- ya başlamışrır. Galeyan içindeki topluluk itfa- iye araçlannın geçişini yerlere yatarak engel- lemiştir. 20:20: Hükümet Konağı önüne gelen toplu- luk şeriat yanlısı sloganlarla Hükümet Kona- ğı'nı taşlamaya başlamışlardır. 20:30: Aziz Nesin Madımak Oteli nden kur- tanlarak güvenlik altında üniversite hastane- sine götürülmüşfür. 20:50: Hükümet Konağı yeniden taşlanmış- tır. 20:55: Asker,jandarma ve polis havaya ateş ederek topluluğu dağıtmaya başlamıştır. 22:00: Sayuı îçişleri Bakanı valiliğe gelip olaylar hakkında bilgi almaya başlamıştır. 23:00: Valilikçe il merkezinde, ikinci bir em- re kadar sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Top- luluk tamamen parçalanmış ve güvenlik güçle- rince şehrin içinde tam hâkimiyet sağlanmıştır. SÜRECEK AVRUPA'DAN GÜRAYÖZ Yeni Bip ieitkultur' Kahramam Otto SchilyAlman sosyal demokrasisındeki sa- ğa kayışın simgelerinden biri haline geldi. Alman- ya'nın bu kadife eldivenli demirelı, demokrasinin sınırlarını daraltma operasyonunun sessiz kahra- manı genel seçimler yaklaştıkça sağın sloganları- na bir bir sahip çıkıyor. Schily'nın ve SPD'nin öte- ki stratejistlerinin planı sağcı olarak sağı yenmek olmalı. Etkili olur mu bu strateji? Bunu eylül ayında, se- çim günü öğreneceğiz. Alman Sosyal Demokrat Partisi, sağa kayışı önleyen son engelı, Oscar La- fontaine ı de devre dışı bıraktıktan sonra, neoli- beral küreselleşmenin tüm kurallarına koşulsuz uyabilecek bir parti haline gelmiştır. Artık muhafa- zakârlarla SPD arasındaki fark, ayrıntılardaki an- laşmazlıklara indirgenmış bulunmaktadır. Kuşku- suz böyle bir dönemin de kendine göre kadroları olacak, geçmişin kadrolan içinden yeni döneme uyum gösteremeyenlerayıklanacak, dönenlere ise kapılar sonuna kadar açılacaktır. • • • Bu dönemin parlak isimlerınden Alman îçişleri Bakanı Otto Schily uzun bir yoldan gelıyor. Işçi hareketinin oldukça güçlü olduğu Ruhr böl- gesinde doğan OttoSchıly'nin resmi biyografisin- de Nazi dönemine ilişkin küçük bir övünme parag- rafı vardır. Bu paragrafta, 1941 yılında Nazilenn, ai- lenin kitaplanna el koydukları yazılıdır. Insanların toplama kamplarında yığınlar halınde yakıld/klan, bilim adamlannın ancak sürgünde yaşam hakkı bu- labildiği bu dönemde Schily a/lesi kitaplannı yitir- miştı. Acı bir şey kuşkusuz. Ama biyografiye alı- nacak kadar önemli mi? Schily hukuk ve siyasal bilimler okurken döne- min yükselen dalgalarına biner. 1968 yıflarının öğ- renci liderlerinden Rudi Dutschke Sosyalıst Öğ- renci Birliği'nde onun yakın arkadaşıdır. Kızıl Or- du fraksiyonu ile bağlantılı olduğu için tutuklanan Horst Mahler'in avukatı da Otto Schily'dir. 1980'ler- de Yeşıller Partisi'ne girer. Partinin fundamentalist- ler kanadından hızla uzaklaşarak Realo'lara "re- alistlere" katılır. Fundamentalisiler sosyal demok- ratlarla koalısyona, böylelikle iktidara gelmeye şıd- detle karşı çıkarken şimdiki kabine arkadaşj Josch- ka Fisher'le birlikte Otto Schily bir an önce eya- letlerde ve mümkünse federal düzeyde iktidara ortak olmak ıstemektedir. Acelecidir o. Joschka ka- dar sabırlı değildır. İktidara yaklaştığını hissettiğı SPD'ye geçiverir. Sonrasını en iyi Almanya'daki göç- menler biliyor Şimdi artık pozisyonlannı daha açık ortaya koy- makta sakınca görmemekte, bir dönem daha ik- tidarda kalabilmek için dünya çapında yükselen dal- gaya, neoliberal küreselleşmenin dalgasına binmek- te acele etmektedır. Başbakanı ve dışişleri bakanı ile birlikte seçimi- ni çoktan yapmıştır. Geçen yıl bir ara muhafaza- kâriar tarafından gündeme getirilen ve göçmen- lerin Alman kültürüne koşulsuz tabi olmalan ge- rektiğini savunan ünlü "İeitkultur" tartışmalan sı- rasında neden sessiz kaldığı hep merak edılirdi. O günlerde açıkça sağda görünmek sosyal demok- rat partililer için kolay degildi. Ama Schily sessiz kalmayı başardı. Fikrini beyan etmedi. • • • Bugünlere saklarmış meğer. Sonunda, geçen hafta Süddeutsche Zeitung'da yayımlanan söyle- şide baklayı ağzından çıkardı. Otto Schily'nin ağzından çıkan bakla şöyledir: "Uyum ancak Alman kültür alanı içinde düşü- nülebilir." Ve kuşkusuz açıkça söylemekte bir sa- kınca görmez Schily: "Uyumun en iyi formu asi- milasyondur." Azınlıklar konusunda da bilım dışı "tezler" ortaya atmakta beis görmez. Yeni azın- lıklar istememektedir. Adı var kendi yok. çoktan eri- yip gitmiş, çoktan asimıle olmuş. azınlık olmanın en temel istemlerinden çoktan vazgeçmiş Sorb- lardan başka aanlık görmek istememektedirSchily. Ama azınlıklar istek üzerine değıl, tarıhin çok bi- linmeyenli denklemlerinin çizdiğı yollardan geçe- rek gelmekte, tarıhin yasalarına göre biçimlen- mektedirler. Schily ise kararını vermiştir; o "birin- ci dili Türkçe olan homojen bir Türk azınlık" is- tememektedir. Schily'ye bir şey diyemeyiz. Türkçe kaçıncı dil olarak kalır, Türkler bir azınlık olur mu şimdiden söy- leyemeyiz. Ama Otto bir içişleri bakanı olarak öteki ülkele- re daha bir alıcı gözle bakmalı, azınlıklar mesele- sini daha ciddi izlemelidir. Bu konuda eski partidaşı, kabine arkadaşı, öte- ki ülkeler konusunda daha geniş bilgiye sahip ol- duğu söylenen Joschka ona yardım edebilir mı aca- ba? AYDEV SULH HUKUK IVIAHKEMESİ'NDEN Dosva: 2002 695 Davacı Hazine vekiJi tarafından dav aîı Nurettin Efe aleyhine açılan müdahalenin men'i \e tescil davasının yapılan açık yargılaması sırasmda \erilen ara karar uyannca: Dava konusu Aydın ılı. Merkez Karahayıt Köyü, Suludere me\kıinde kaın 722 parselin güneyınde bu- lunan 600 m2'lik yüzölçümlü taşırvmazda, dav acı Ha- zine tarafından müdahalenin men'ı ve tescil davası açıldığından bu taşınmazda hak iddıa edenler varsa mahkememıze 3 ay içinde baş\Tirmalan. davaya mü- dahil olarak katılmalan veya tescile itirazda bulun- malannın belirtılmesi ilan olunur. Basm: 40709 DENİZLİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 2000 916 Esas 2001 693 Karar Davacı Nihat Efesoy vekih tarafından da\alı Olcay Şahin aleyhine açılan velayetın nezi davasının yapılan açık yargılaması sonunda: Davaü Olcay Şahın'in adrest tüm aramalara rağmen bulunamadığından. mahkememiz karan davacı vekıli tarafından temyız edılmış. Yargıtay 2. Hukuk Daıre- sı'nin 2002/3930-2002,4731 E.K. sayılı 4.4.2002 ta- rihlı ilamı ile bozularak gelmış olup. karann ilan tan- hınden ıtibaren 15 gün içinde tashihj karar hakkımn bulunduğu. 15 gün içinde tashihı karar edılmedıği takdirde yargılamaya devam olunacağı ilan olunur. Basın: 40518
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle