Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Imtiyaz Sahibi: ciMHURİYET VAKFI
a*na İLHAN SELÇUK
Genel Yayın Yönetmeni: tbrahim
Yıldız # Yazıişleri Müdürleri:
Salhn Alpaslan - Necmi Çelik #
Sorumlu Müdün Mehmet Sucu#
HaberMakezi Müdürü: HakanKara
tstıhbarat Cengiz Yıldırım 9 Ekonomı: Öz-
lem Yüzak 6 Külrür Egemen Berköz # Spor
Abdülkadir Vücelman • Makaleler Sami Ka-
raören 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı 0 Bıl-
gı-Belge Edibe Bnğra • Yurt Haberlen Meh-
met Faraç 0 Avrupa Temsılcisı Güray Öz
Yaym Kurulu: Ühan Selçuk (Baş-
kan), Emre Kongar (Danışman).
Orhan Erinç, Hikmet Çetin-
kaya. Şükran Soner, İbrahim
Yıİdız, Orhan Btırsak, Musta-
fa Balba\, Hakan Kara.
Ankaıa Temsılcisı: Mustafa Balbay Atatüık Bulvarı
No- 125, Kat 4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel. 4195020 (7
hat). Faks 4195027#lzmırTemsılcisı.SerdarKızık.
H ZıvaBlv. 1352 S.2 3Tel.4411220. Faks 4418745
9 Adana Temsılcisı: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119
S No 1 Kat.l. Tel- 363 12 11, Faks: 363 12 15
Muessese Müdurü: Erol
Erkut 9 Koordınator.
Ahmet Korulsan • Mu-
hasebe Bülent Yener0
tdarc Hüseyin Gürer
# Satış Fazilet Kuza
REKLAM: P.M. Ltd. Şti. • Genel
Müdür Gülbin Erdunuı# Koordınator
Reha Işıtman # Genel MüdürYrcL.
Se>da Çoban 9 Fınansman Müdüıü
Çettn Frdnran Tel: 0212 514 07 53 -
513 84 60-61. Faks 021251384 63
\a)imla\an: Yenı Gün Haber \\ansı BaMn \e Yayıncılık A Ş. Baskı: Sabah \ a> mcılık A.$.
TurkLKajıCad 3>) 41 Cagaloghı 34334 Istanbul PK 246 - Sırkecı 34435 lstanbul
Tel: 10 212) 512 05 05 (20 hall
Faks (0 2121513 85 95 28TEMMUZ2002 lmsak: 3.59 Güneş: 5.49 Ögle: 13 18 Jkındı: P.l l Akşam: 20.34 Yatsı: 22.14
Bikini mi
elbise mi?
• Haber Merkeri-
Brezilya'nın Rio de
Janeiro kentinde
düzenlenen moda
haftasının son günü
Coopa Roca'nın
imzasını taşıyan
kıyafetler sergilendi.
Önceki gün
düzenlenen ve 2003
yılı ilkbahar-yaz
kreasyonunun
sergilendiği defilede
çok sayıda şort takım
yer alıyordu. Ve,
bazılan o kadar açık
saçıktı ki seyredenler
"Bunlar bikini mi
elbise mi?" demekten
kendini alamadı.
BisiMetle Ipek
Yolu turu
• NEVŞEHtR(AA)-
Yaşlan 40 ile 60
arasında değişen 36
Japon bisikletçi, tarihi
Ipek Yolu turlannın
Türkiye etabına
Kapadokya
bölgesinden başladı.
Japonya Dünyayı
Tanıma Demeği
Yöneticisi Miura
Tadayuki, yaptığı
açıklamada, Ipek Yolu
turuna 1991 yılında
Çin'den başladıklannı
ve her yıl yolun geçtiği
ülkelere gittiklerini
söyledi. Bu ülkelerde
tpek Yolu'nun geçtiği
yöreleri bisikletleriyle
gezdiklerini ifade eden
Tadayuku. "Her
ülkede 7 ile 10 gün
arasında kalıyoruz ve
bu sürede tpek
Yolu'nun geçtiği
bölgeleri bisikletimizle
geziyoruz.
Dar pantolona
dikkat edin
• KONYA(AA)-
Bedeni sıkan dar
pantolon ve streçlerin
özellikle sıcak yaz
aylannda deriyi
havasız bırakarak
mantar
enfeksiyonlanna neden
olduğu bildirildi.
Konya Numune
Hastanesi Kalp Damar
Hastalıklan Uzmanı
Dr. Recep Yoldaş,
vücuda yapışan,
sentetik ve naylon
kanşımlı giysilerin
sıcaklarda ciddı sağlık
sorunlanna yol
açabileceğini kaydetti.
Yoldaş, dar pantolon ve
streçlerin, bayanlann
en çok şikâyet ettikleri
varisin önemli
nedenleri arasında yer
aldığmı belirtti.
Ttıurman'dan
sinemaya veda
• Kültür Servisi-
"Pulp Fiction"
fılmiyle üne kavuşan
aktris Uma Thurman,
sinemaya veda etmeye
hazırlanıyor.
Internetteki
"peoplenews"
sitesinin haberine göre,
Uma Thurman,
sinemaya olan ilgisini
kaybettiğini ve ^
çocuklanna iyi bir
anne olmak için
uğraşhğını söyledi.
Çocuklan 2 yaşındaki
Maya ve 6 aylık Roan
ile ilgilenmekten
mutluluk duyduğunu
dile getirdi.
Avusturyalı psikolog Dr. Renate Strasser, Selçuk'ta Isa Bey Hamamı kazısında iskelet temizliyor
Derinleri araştıranbakan eşi• Avustarya îçişleri
Bakanı Emst Strasser' in
eşi Renate, bir haftadır
Selçuk'ta Isa Bey
Hamamı'na yakın
mütevazı bir pansiyonda
kalıyor. Psikolog olan Dr.
Strasser, "Arkeoloji ile
psikolojinin ortak yanı,
ikisinin de derinleri
araştırmasıdır" diyor.
ÖZGENACAR
SELÇUK-Avusturya îçişleri Ba-
kanı 'nın eşi Dr. Renate Strasser,
Selçuk'ta 14.yy'dankalmaIsaBey
Hamamı'nda yapılan arkeolojik ka-
zıda bir çocuk iskeleti temizledi.
Avusturya Arkeoloji Enstitüsü ile
Vakıflar Genel Müdürlüğü arasın-
da yapılan işbirliği sonucu, Prof.
Dr. FritzKrinzingerbaşkanlığında,
tarih doktoru Şule Pfeiffer-Taş yö-
netiminde Selçuk'ta beylikler döne-
minde yapılmış, ancak günümüzde
ilgisizlik nedeniyle yıkıntı duru-
munda olan beş hamamda kazı ve
onarun çalışmalan yapılıyor.
Aydınoğullan'ndanİsaBey, 1374-
75 yıllannda Selçuk'ta bir cami ile
yakınında bir hamam yaptırmıştı.
Dr. Renate Strasser,yıllardır bir arkeolojikkazıya katümak istediğini ve bu amacına ulaşüğı için muthı olduğunu söyiüyor.
tkisi de kendi adını taşıyan bu ya-
pılardan cami günümüzde kullanı-
lırken, yıkık olan hamamda birkaç
yıldır arkeolojik kazılar yapılıyor,
gelecek kuşaklara onanlarak bıra-
kılması için planlan çiziliyor.
Bu yıl onanmına başlanan Isa
Bey Hamamı'nda, geçen yıl dört
iskelet ile daha önce aynı dönem-
den 936 gümüş sikkelik bir define
de bulunmuştu.
Bu yılki kazıda bulunan çocuk
iskeletinin topraktan çıkanhş aşa-
masında fırça ile temizliğini, Sel-
çuk'a kazıya katılmak amacıyla ge-
len Avusturya Îçişleri Bakanı'nın
psikolog olan eşi Dr. Strasser yap-
tı. Bilindiği üzere psikolojinin ku-
rucusu olan Avusturyalı Dr. Sig-
mund Freud'un, arkeolojik yapıtlar-
dan oluşan bir koleksiyonu olduğu
bilıniyor.
Freud'un arkeoloji tutkusunu
anımsatan Dr. Strasser, kendinin de
arkeolojiye ilgi duyduğunu belirt-
tikten sonra " YıDardır bir arkeolo-
jik kazıya katılmak isterdim. Bunu,
Selçuk'ta elde etmekten mutJuyum.
Arkeoloji ile psikoloji arasında bir
ortak nokta var. Her ikisi de derin-
leri araşünr..." dedi.
tşçüerie çay
Bir haftadır Selçuk'ta îsa Bey Ha-
mamı'na yakın mütevazı bir pansi-
yonda kalan bakan eşi, işçilerin çay
molalanna da katılıyor.
Avusturya Halk Partisi'nden se-
çilen Îçişleri Bakanı Ernst Strasser
ise Salzburg'da yapılan Avrupa Bir-
liği Genişleme Toplantısı'nda ül-
kesini temsil ediyor. Bakan, pazar
günü Selçuk'a gelerek Kuşadası
Kısmet Otel'de eşi ile birlikte tatil
yapacak.
Ote yandan Selçuk Müzesi'nde,
Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün
işbirliği ile açılan "EfesGladyatör-
leri (Öğleden Sonra Ölüm)" adlı
sergi de büyük ilgi görüyor. Aynca
bu sergi nedeniyle Almanya'dan ge-
lecek gladyatörler 3-4 Ağustos ak-
şamlan Efes'in antik tiyatrosunda
özel gladyatör gösterileri ve dövüş-
leri düzenleyecekler. Başta Avustur-
ya olmak üzere Avrupa'dan bazı
meraklı turistlerin de bu amaçla Sel-
çuk'a gelecekleri bildiriliyor.
DASKYLEÎON
Tarihin
yatnğı
toprak
BANDIRMA(AA)
- Balıkesir'in Ergili
Köyü'ndeki
Hisartepe'de bir
tarih yatıyor.
Hisartepe
Höyüğü'nde
bulunan Daskyleion
Antik Kenti'ndeki
kazılarda Pers
Akamanış, Frig ve
Hellenistik
dönemlere ait
önemli bulgular
elde edildi. Prof.
Bakn-Akbaşoğlu,
Kültür
Bakanhğı'nın 9.5
milyar lira katkı
sağladığı kazılann
ağustos ayı sonuna
kadar süreceğiııi
söyledi.
AL GÖZÜM SEYREYLE /IŞIL ÖZGENTÜRK
Yunuslayaşlı adam
NadiaComaneci'ninyıkbzı 1976Montreal Olimpiyatlan'ndaparladLComaneci, III lam puanı alaıı ıik unınastikçi obna unvanınadasahip.
14 yaşında olimpiyatlarda altın madalya kazanan Comaneci artık 40 yaşında
10 puanlık sporcuÇeviri Servisi - Mükemmelli-
yetin tadını almış biri olarak ya-
şamak zordur; bir de bütün dün-
ya taranndan izlenip aUoşlanıyor-
sanız iş daha da zorlaşır; 14 ya-
şında mükemmelken, 40 yaşına
gelmiş olmak işleri çok daha ka-
nşık bir hale getirebilir.
Financial Times'ta yayımla-
nan habere göre DemirPerde'nın
ardından çıkan, akıllarda sonsu-
za dek 14 yaşında kalacak, mü-
kemmel skoru, 10 tam puanı alan
ilk dmnastikçı sıfaüna sahip Ro-
manyalı Nadia Comaneci'yi ço-
ğu insan 1976 Montreal Otim-
piyaüan'ndan hatırlayacaktır.
Montreal'de, bu zaferden son-
ra bir yıl içüıde doğan 150 kızın
adı Nadia kondu ve onun at kuy-
• 1976 Montreal Olimpiyatlan'nda
10 tam puanı alan ilk cimnastikçi
olan 14 yaşındaki Romanyalı Nadia
Comaneci ABD'de yaşıyor.
Comaneci, 1989 yılının Aralık
ayında madalyalarını geride
bırakarak ülkesinden kaçtı.
ruğu saç modeli tüm genç kız-
larda olması gereken bir özelli-
ğe dönüştü.
Üstün performansı seyahat-
lerle ödüllendiriliyordu. Komi-
nist bir ülkede az rastlanır bir
lükstü bu; "YaşıÜannun sadece
haritada görebileceği ülkeleregi-
diyordum, sonra da coğrafya
derslerinde, ben burayı gördüm,
şurayı gezdim, MississipiŞi tek-
neyle geçtim dryeiçten içe sevmi-
yordum."
Bir de küçük maaş bağlanmış-
tı ona; "Canını istediğinde ken-
dimerenklibir toka gibi ufak te-
fek şeyler ahyordum.''
Yaşı biraz ilerlediğinde ise, se-
yahat hakkı elinden alındı. O ise
renkli tokalardan ve gezi anıla-
nndan daha başka bir şeyin pe-
şindeydi: Özgürlük. 1989'daki
Türkiye'nin tanıtım reklamı birinci
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türkiye'nin tanıtım reklamı, Spiegel
dergisinin yaptığı kamuoyu yoklamasında
yüzde 67izlenme ve^yüzde 39 dikkat
çekme oranı ile derginin aynı nüshasında
yayımlanan reklamlar arasında en başanlı
reklam seçildi. Turizm Bakanı Mustafa
Taşar, konuyla ilgili yaptığı yazılı
açıklamada, elde edilen bu başannın,
Türkiye'nin tanıtunında doğru projelere
imza atıldığının göstergesi olduğunu
bildirdi. Ohımlu Türkiye imajının
pekiştirilmesinin ve mevcut turizm
potansîyelinîn en iyi şektlde tanıtılmasırun
etkin reklam kampanyalanyla mümkün
olacağını belirten Taşar, "Avusturya ve
tspanya gibi önemli ülkelerin firmalan
arasında bizim reklanunuzm birinci
gebnesi, turizmdeki çıtanuzın yüksektiğinin
göstergesidir" dedi.
kaçışının sebebi de buydu. Ma-
caristan sınınnın ardına yedi sa-
atlik bir yürüyuş. Aralığın kar-
h bir gecesinde yüriiyüş bavul-
suz bir yolculuk anlamına geli-
yordu. "Herşeyimi geride bffak-
nm, madalyalarımı bile."
îki hafta sonra Romanya'da
devrim yaşandı ve diktatör Ni-
coiaeCausescu idam edildi. Bun-
dan sonraki hayatı aüesine yap-
tığı ziyaretler dışında hep batı-
da geçti. Nadia önce Kanada'ya,
ardından da Oklahoma'ya, o sı-
ralardaarkadaş olduğu BartCon-
nors'ın yaşadığı yere taşındı.
Arkadaşhklan ilerledi ve
1996'da Bükreş'te evlendiler.
Üstün başannın ardından geç-
mişin ihtişamının içinde boğul-
mamış, alkole, uyuşturuculara
ya da fast fcod'a kapılmamış Na-
dia. Aksine yediği her şeye çok
dikkat eden ve her gün düzenli
egzersiz yapan bir kaduı.
Kocası Bart Connors la be-
raber 'Bart Connors Cimnastik
Okulu'nu îşletiyorlar. Cimnas-
tikçiler için aletler üretiyorlar,
'Perfect 10' adındaki televizyon
yapım şirketinde cimnastik mü-
sabakalan üzerine. kablohı kanal-
larda yayınlanmak üzere prog-
ramlar yapıyorlar ve bir de der-
gi çıkartıyorlar.
Herkes bir anda kıyıya koşmuştu. Uzak-
ta, kayalann bulunduğu yerde bir yunus
sürekli havalara sıçrayıp duruyordu. Kı-
yıda toplananlar bir süre sonra çığlık çığ-
lığa ona eşlik etmeye başladılar. En çok
da çocuklar.
Yunusun zıplaması bitmiyordu, o sıra-
da yıllarca hiç kimseye hiçbir söz söyle-
memiş yaşlı bir adam. elinde sigara kıyı-
ya geldi ve ancak çevresindeki birkaç ki-
şinin duyabileceği bir sesle:
"Bu yunusun bir derdi var" dedi. "Kr
motora atia> ıp \ anına gidelim."
Adamın yıllardır konuşmadığını bilen
o birkaç kişi şaşkınhk içinde yanlanna
yaşlı adamı da alıp bir motora bindiler ve
motor hızla yunusun zıplayıp durduğu ka-
yalara doğru ilerledi. Motor yaklaştıkça
yunusun zıplamalan artıyordu. Neredey-
se imdat ister gıbıydi. Sonunda motor yu-
nusun yanına vardı ve o zaman motorda-
kiler yunusun gerçekten canının acıdığı-
nı, yardım istediğini anladılar.
Yunusun boğazrnda bir pet şişe ters bir
biçimde duruyordu. Ağzını bir türlü ka-
patamıyordu yunusçuk, bütün çağnsı bo-
ğazındaki bu pet şişenin çıkanlması için-
di. Motordakiler yaşlı adamın uyansıyla
yol kesip yunusa iyice yanaştılar. Yunus
bir an zıplamayı bırakıp motordakılere
baktı. Canınuı ölesiye yandığı bellıydi,
çenesini usulca motora
doğru uzattı. O zaman
yaşlı adam, elindeki siga-
rasını atü, gömleğinin ko-
lunu yukan sıyuıp elini
yunusun ağzından içeri
soktu ve bir anda yunu-
sun boğazına tablı kalan
pet şişeyi çekip çıkardı.
Motordakiler adamı al-
kışlarken yunus motorun
öbür yanına geçti, bu kez
sevinç taklaları atarak
motorun çevresinde do-
laşmaya başladı. Yüzün-
de adetaminnettarbir an-
lam \'ardı. Yaşlı adam yu-
nusun başını okşayıp epey
zamandır gülmediği bir
biçimde güldü ve yanın-
dakilerden motora yol
vermelerini istedi. Motorhareket etti. Yu-
nus uzaklaşan motora uzun uzun baktı, ar-
dından boğazrnda ince bir sızı, yaşh ada-
muı hikâyesini anlatmak için denizin de-
rinliklerine daldı.
Yunus yaşlı adamın hikâyesini hiç kim-
senin bihnediği kadar biliyordu, çünkü
pek çokgece, o deniz fenerinin altında otu-
rup sigara içen adamı görmüş, onun ken-
di kendine anlathklarını dinlemişti, yu-
nus adamı kendinden iyi biliyordu.
Hep aynı hikâyeyi sil baştan anlatıyor-
du adam, o zamanlar otuz yaşındaydı,
şimdi yetmış beşinde. Yıllardır hikâye-
nin hiçbir satınnı değiştirmeden, her ge-
ce onu ayın kulağınafisüdıyordu,zatenyu-
nus da hikâyeyi işte tam o zamanlar sil baş-
tan yeniden dinliyordu.
Fenerin altuıda oturan adam önce bir si-
gara yakıyordu» sonra agu- ağır başlıyor-
du anlatmaya. Ydlaryıllarönceydı, adam
o zamanlar kasabanın en yakışıklı, en mert
delikanlısıydı. Kadife de en güzel kızı.
Adam güzeller güzeli Kadife'ye âşıktı.
Kadife de yakışıklı mı yakışıklı adama.
Adam o zamanlar sünger avcısıydı. Her
sabah bir balıkçı gemisiyle açıklara gi-
der, bir süre suyu seyrettikten sonra yu-
kardan idare edilen başlığrnı giyer, öyle-
ce denize dalardı. Sadece başlığı takardı,
yürümesini zorlaştrran o garip dalgıç kı-
yafetlerini giydiği görülmemişti.
Suyun altında saatlerce sünger peşinde
koşardı. Çogu zaman da süngeri unutur, de-
nizin mavisinde yavaş hareketlerle dola-
şan balıklara eşlik ederdi. Balıklar bu ga-
rip başlıklı adamı hiç yadırgamazlardı.
Çünkü onu tanırlardı, elindeki torbada her
zaman onlar için bir şey olduğunu bilirler-
di. Adambahklan severdi, balıklar adamı.
Bütün kasaba Kadife'yle yakışıklı sün-
gerciyi bırbırlerine yakıştınrdı. Birbirle-
rine âşık olduklannı herkes bılirdi. En çok
da yakışıklı süngercinin kankası bir baş-
ka süngerci, Hasan bilırdı.
Yunus, fenerin dibinde oturan adamın
ikinci sigarayı yaktığında yüreğinin çok
acıdığını hissederdi. Adam acıya dayan-
mak için dudaklannı ısunr, sıgarasından
acı dolu bir nefes çeker ve anlatmaya de-
vam ederdı. Her şey bir temmuz günü,
ma\inin ma\i olduğu bir sabah değişmiş-
ti. Yakışıklı süngerci, bir söylentiye göre
o sabah denız kızlanna rastlamış ve onla-
nn peşinden hiç durmadan gittiği için, en
derin vurgunlardan birini yemiş, ancak
son anda yan baygın suyun üstüne çıka-
bıbnişti.
Yakışıklı süngerci ondan ötesini anım-
sarruyordu. Bildiğı tek şey
deniz kızlannın ona sü-
rekli el ettığiydı. Günler-
ce vurgun makinesinde
yatması da bir işe yarama-
mıştı. Makineden çıktı-
ğında bildiğı bütün hikâ-
yeleri, tanıdığı bütün yüz-
leri unutmuştu. Sadece
sabahtan akşama kadar
denize bakan bir adam
vardı artık. Deniz hzla-
nnı görmek için, sabah-
tan akşama kadar denize
bakan bir adam.
Ne Kadife'nin sözleri,
gülümsemesi, ne Ha-
san'tn sabahtan başlayıp
gün boyu süren ılgisi, des-
teği onu denize bakmak-
tan vazgeçırememişti. Il-
la ki deniz kızlannın peşindeydi, hiçbir şey
konuşmadan, hiçbir şey sormadan. Tek
konuştuğu yer fenerin altındaki o yerdi. İş-
te yunus da tam orada onu her gece din-
lerdi.
Sonra onu seven iki kişi. Kadife'yle Ha-
san, birbirlerine destek olmak için evlen-
miş. çoluk çocuğa kanşmışlardı. Onlar
evlendiğınde adam gene denize bakıyor-
du, bir türlü gelmeyen deniz kızlannı bek-
lerken öylece kı>ıda uyumuştu.
Motor hızla yol ahyordu. Yaşh adam dö-
nüş yolunda yeniden yaktığı sıgarasından
son bir nefes alıp, kıyıya iyice yaklaşan
motordan telaşla atladı ve oradan hemen
uzaklaşh. Ardından onu tanıyanlar bir-
birlerine fısıldadılar.
"YıDar sonra ilk kez konuştu, beHd de o
>ımus bir deniz ktzmh. Belki de."
Sevgıli okur, herkesgibi taolyapmak be-
nim de hakkım. Siz yımusla yaşlı adamın
hikâyesini okurken ben mavi bir denizde
mavi bir yunusla yüzüyor olacağım. Gö-
rüyorsunuz, tatil filan dinlemeyip gene bir
pazar başınızı şişirdim, salıya başka bir
yunus hikâyesı bekleyın. Tatildeyim ya.
sevTey1eisil(</ yahoo.com