22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Imtiyaz Sahibi: ciMHURİYET VAKFI a*na İLHAN SELÇUK Genel Yayın Yönetmeni: tbrahim Yıldız # Yazıişleri Müdürleri: Salhn Alpaslan - Necmi Çelik # Sorumlu Müdün Mehmet Sucu# HaberMakezi Müdürü: HakanKara tstıhbarat Cengiz Yıldırım 9 Ekonomı: Öz- lem Yüzak 6 Külrür Egemen Berköz # Spor Abdülkadir Vücelman • Makaleler Sami Ka- raören 0 Düzeltme Abdullah Yazıcı 0 Bıl- gı-Belge Edibe Bnğra • Yurt Haberlen Meh- met Faraç 0 Avrupa Temsılcisı Güray Öz Yaym Kurulu: Ühan Selçuk (Baş- kan), Emre Kongar (Danışman). Orhan Erinç, Hikmet Çetin- kaya. Şükran Soner, İbrahim Yıİdız, Orhan Btırsak, Musta- fa Balba\, Hakan Kara. Ankaıa Temsılcisı: Mustafa Balbay Atatüık Bulvarı No- 125, Kat 4, Bakanlıklar-Ankarâ Tel. 4195020 (7 hat). Faks 4195027#lzmırTemsılcisı.SerdarKızık. H ZıvaBlv. 1352 S.2 3Tel.4411220. Faks 4418745 9 Adana Temsılcisı: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S No 1 Kat.l. Tel- 363 12 11, Faks: 363 12 15 Muessese Müdurü: Erol Erkut 9 Koordınator. Ahmet Korulsan • Mu- hasebe Bülent Yener0 tdarc Hüseyin Gürer # Satış Fazilet Kuza REKLAM: P.M. Ltd. Şti. • Genel Müdür Gülbin Erdunuı# Koordınator Reha Işıtman # Genel MüdürYrcL. Se>da Çoban 9 Fınansman Müdüıü Çettn Frdnran Tel: 0212 514 07 53 - 513 84 60-61. Faks 021251384 63 \a)imla\an: Yenı Gün Haber \\ansı BaMn \e Yayıncılık A Ş. Baskı: Sabah \ a> mcılık A.$. TurkLKajıCad 3>) 41 Cagaloghı 34334 Istanbul PK 246 - Sırkecı 34435 lstanbul Tel: 10 212) 512 05 05 (20 hall Faks (0 2121513 85 95 28TEMMUZ2002 lmsak: 3.59 Güneş: 5.49 Ögle: 13 18 Jkındı: P.l l Akşam: 20.34 Yatsı: 22.14 Bikini mi elbise mi? • Haber Merkeri- Brezilya'nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen moda haftasının son günü Coopa Roca'nın imzasını taşıyan kıyafetler sergilendi. Önceki gün düzenlenen ve 2003 yılı ilkbahar-yaz kreasyonunun sergilendiği defilede çok sayıda şort takım yer alıyordu. Ve, bazılan o kadar açık saçıktı ki seyredenler "Bunlar bikini mi elbise mi?" demekten kendini alamadı. BisiMetle Ipek Yolu turu • NEVŞEHtR(AA)- Yaşlan 40 ile 60 arasında değişen 36 Japon bisikletçi, tarihi Ipek Yolu turlannın Türkiye etabına Kapadokya bölgesinden başladı. Japonya Dünyayı Tanıma Demeği Yöneticisi Miura Tadayuki, yaptığı açıklamada, Ipek Yolu turuna 1991 yılında Çin'den başladıklannı ve her yıl yolun geçtiği ülkelere gittiklerini söyledi. Bu ülkelerde tpek Yolu'nun geçtiği yöreleri bisikletleriyle gezdiklerini ifade eden Tadayuku. "Her ülkede 7 ile 10 gün arasında kalıyoruz ve bu sürede tpek Yolu'nun geçtiği bölgeleri bisikletimizle geziyoruz. Dar pantolona dikkat edin • KONYA(AA)- Bedeni sıkan dar pantolon ve streçlerin özellikle sıcak yaz aylannda deriyi havasız bırakarak mantar enfeksiyonlanna neden olduğu bildirildi. Konya Numune Hastanesi Kalp Damar Hastalıklan Uzmanı Dr. Recep Yoldaş, vücuda yapışan, sentetik ve naylon kanşımlı giysilerin sıcaklarda ciddı sağlık sorunlanna yol açabileceğini kaydetti. Yoldaş, dar pantolon ve streçlerin, bayanlann en çok şikâyet ettikleri varisin önemli nedenleri arasında yer aldığmı belirtti. Ttıurman'dan sinemaya veda • Kültür Servisi- "Pulp Fiction" fılmiyle üne kavuşan aktris Uma Thurman, sinemaya veda etmeye hazırlanıyor. Internetteki "peoplenews" sitesinin haberine göre, Uma Thurman, sinemaya olan ilgisini kaybettiğini ve ^ çocuklanna iyi bir anne olmak için uğraşhğını söyledi. Çocuklan 2 yaşındaki Maya ve 6 aylık Roan ile ilgilenmekten mutluluk duyduğunu dile getirdi. Avusturyalı psikolog Dr. Renate Strasser, Selçuk'ta Isa Bey Hamamı kazısında iskelet temizliyor Derinleri araştıranbakan eşi• Avustarya îçişleri Bakanı Emst Strasser' in eşi Renate, bir haftadır Selçuk'ta Isa Bey Hamamı'na yakın mütevazı bir pansiyonda kalıyor. Psikolog olan Dr. Strasser, "Arkeoloji ile psikolojinin ortak yanı, ikisinin de derinleri araştırmasıdır" diyor. ÖZGENACAR SELÇUK-Avusturya îçişleri Ba- kanı 'nın eşi Dr. Renate Strasser, Selçuk'ta 14.yy'dankalmaIsaBey Hamamı'nda yapılan arkeolojik ka- zıda bir çocuk iskeleti temizledi. Avusturya Arkeoloji Enstitüsü ile Vakıflar Genel Müdürlüğü arasın- da yapılan işbirliği sonucu, Prof. Dr. FritzKrinzingerbaşkanlığında, tarih doktoru Şule Pfeiffer-Taş yö- netiminde Selçuk'ta beylikler döne- minde yapılmış, ancak günümüzde ilgisizlik nedeniyle yıkıntı duru- munda olan beş hamamda kazı ve onarun çalışmalan yapılıyor. Aydınoğullan'ndanİsaBey, 1374- 75 yıllannda Selçuk'ta bir cami ile yakınında bir hamam yaptırmıştı. Dr. Renate Strasser,yıllardır bir arkeolojikkazıya katümak istediğini ve bu amacına ulaşüğı için muthı olduğunu söyiüyor. tkisi de kendi adını taşıyan bu ya- pılardan cami günümüzde kullanı- lırken, yıkık olan hamamda birkaç yıldır arkeolojik kazılar yapılıyor, gelecek kuşaklara onanlarak bıra- kılması için planlan çiziliyor. Bu yıl onanmına başlanan Isa Bey Hamamı'nda, geçen yıl dört iskelet ile daha önce aynı dönem- den 936 gümüş sikkelik bir define de bulunmuştu. Bu yılki kazıda bulunan çocuk iskeletinin topraktan çıkanhş aşa- masında fırça ile temizliğini, Sel- çuk'a kazıya katılmak amacıyla ge- len Avusturya Îçişleri Bakanı'nın psikolog olan eşi Dr. Strasser yap- tı. Bilindiği üzere psikolojinin ku- rucusu olan Avusturyalı Dr. Sig- mund Freud'un, arkeolojik yapıtlar- dan oluşan bir koleksiyonu olduğu bilıniyor. Freud'un arkeoloji tutkusunu anımsatan Dr. Strasser, kendinin de arkeolojiye ilgi duyduğunu belirt- tikten sonra " YıDardır bir arkeolo- jik kazıya katılmak isterdim. Bunu, Selçuk'ta elde etmekten mutJuyum. Arkeoloji ile psikoloji arasında bir ortak nokta var. Her ikisi de derin- leri araşünr..." dedi. tşçüerie çay Bir haftadır Selçuk'ta îsa Bey Ha- mamı'na yakın mütevazı bir pansi- yonda kalan bakan eşi, işçilerin çay molalanna da katılıyor. Avusturya Halk Partisi'nden se- çilen Îçişleri Bakanı Ernst Strasser ise Salzburg'da yapılan Avrupa Bir- liği Genişleme Toplantısı'nda ül- kesini temsil ediyor. Bakan, pazar günü Selçuk'a gelerek Kuşadası Kısmet Otel'de eşi ile birlikte tatil yapacak. Ote yandan Selçuk Müzesi'nde, Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün işbirliği ile açılan "EfesGladyatör- leri (Öğleden Sonra Ölüm)" adlı sergi de büyük ilgi görüyor. Aynca bu sergi nedeniyle Almanya'dan ge- lecek gladyatörler 3-4 Ağustos ak- şamlan Efes'in antik tiyatrosunda özel gladyatör gösterileri ve dövüş- leri düzenleyecekler. Başta Avustur- ya olmak üzere Avrupa'dan bazı meraklı turistlerin de bu amaçla Sel- çuk'a gelecekleri bildiriliyor. DASKYLEÎON Tarihin yatnğı toprak BANDIRMA(AA) - Balıkesir'in Ergili Köyü'ndeki Hisartepe'de bir tarih yatıyor. Hisartepe Höyüğü'nde bulunan Daskyleion Antik Kenti'ndeki kazılarda Pers Akamanış, Frig ve Hellenistik dönemlere ait önemli bulgular elde edildi. Prof. Bakn-Akbaşoğlu, Kültür Bakanhğı'nın 9.5 milyar lira katkı sağladığı kazılann ağustos ayı sonuna kadar süreceğiııi söyledi. AL GÖZÜM SEYREYLE /IŞIL ÖZGENTÜRK Yunuslayaşlı adam NadiaComaneci'ninyıkbzı 1976Montreal Olimpiyatlan'ndaparladLComaneci, III lam puanı alaıı ıik unınastikçi obna unvanınadasahip. 14 yaşında olimpiyatlarda altın madalya kazanan Comaneci artık 40 yaşında 10 puanlık sporcuÇeviri Servisi - Mükemmelli- yetin tadını almış biri olarak ya- şamak zordur; bir de bütün dün- ya taranndan izlenip aUoşlanıyor- sanız iş daha da zorlaşır; 14 ya- şında mükemmelken, 40 yaşına gelmiş olmak işleri çok daha ka- nşık bir hale getirebilir. Financial Times'ta yayımla- nan habere göre DemirPerde'nın ardından çıkan, akıllarda sonsu- za dek 14 yaşında kalacak, mü- kemmel skoru, 10 tam puanı alan ilk dmnastikçı sıfaüna sahip Ro- manyalı Nadia Comaneci'yi ço- ğu insan 1976 Montreal Otim- piyaüan'ndan hatırlayacaktır. Montreal'de, bu zaferden son- ra bir yıl içüıde doğan 150 kızın adı Nadia kondu ve onun at kuy- • 1976 Montreal Olimpiyatlan'nda 10 tam puanı alan ilk cimnastikçi olan 14 yaşındaki Romanyalı Nadia Comaneci ABD'de yaşıyor. Comaneci, 1989 yılının Aralık ayında madalyalarını geride bırakarak ülkesinden kaçtı. ruğu saç modeli tüm genç kız- larda olması gereken bir özelli- ğe dönüştü. Üstün performansı seyahat- lerle ödüllendiriliyordu. Komi- nist bir ülkede az rastlanır bir lükstü bu; "YaşıÜannun sadece haritada görebileceği ülkeleregi- diyordum, sonra da coğrafya derslerinde, ben burayı gördüm, şurayı gezdim, MississipiŞi tek- neyle geçtim dryeiçten içe sevmi- yordum." Bir de küçük maaş bağlanmış- tı ona; "Canını istediğinde ken- dimerenklibir toka gibi ufak te- fek şeyler ahyordum.'' Yaşı biraz ilerlediğinde ise, se- yahat hakkı elinden alındı. O ise renkli tokalardan ve gezi anıla- nndan daha başka bir şeyin pe- şindeydi: Özgürlük. 1989'daki Türkiye'nin tanıtım reklamı birinci ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye'nin tanıtım reklamı, Spiegel dergisinin yaptığı kamuoyu yoklamasında yüzde 67izlenme ve^yüzde 39 dikkat çekme oranı ile derginin aynı nüshasında yayımlanan reklamlar arasında en başanlı reklam seçildi. Turizm Bakanı Mustafa Taşar, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, elde edilen bu başannın, Türkiye'nin tanıtunında doğru projelere imza atıldığının göstergesi olduğunu bildirdi. Ohımlu Türkiye imajının pekiştirilmesinin ve mevcut turizm potansîyelinîn en iyi şektlde tanıtılmasırun etkin reklam kampanyalanyla mümkün olacağını belirten Taşar, "Avusturya ve tspanya gibi önemli ülkelerin firmalan arasında bizim reklanunuzm birinci gebnesi, turizmdeki çıtanuzın yüksektiğinin göstergesidir" dedi. kaçışının sebebi de buydu. Ma- caristan sınınnın ardına yedi sa- atlik bir yürüyuş. Aralığın kar- h bir gecesinde yüriiyüş bavul- suz bir yolculuk anlamına geli- yordu. "Herşeyimi geride bffak- nm, madalyalarımı bile." îki hafta sonra Romanya'da devrim yaşandı ve diktatör Ni- coiaeCausescu idam edildi. Bun- dan sonraki hayatı aüesine yap- tığı ziyaretler dışında hep batı- da geçti. Nadia önce Kanada'ya, ardından da Oklahoma'ya, o sı- ralardaarkadaş olduğu BartCon- nors'ın yaşadığı yere taşındı. Arkadaşhklan ilerledi ve 1996'da Bükreş'te evlendiler. Üstün başannın ardından geç- mişin ihtişamının içinde boğul- mamış, alkole, uyuşturuculara ya da fast fcod'a kapılmamış Na- dia. Aksine yediği her şeye çok dikkat eden ve her gün düzenli egzersiz yapan bir kaduı. Kocası Bart Connors la be- raber 'Bart Connors Cimnastik Okulu'nu îşletiyorlar. Cimnas- tikçiler için aletler üretiyorlar, 'Perfect 10' adındaki televizyon yapım şirketinde cimnastik mü- sabakalan üzerine. kablohı kanal- larda yayınlanmak üzere prog- ramlar yapıyorlar ve bir de der- gi çıkartıyorlar. Herkes bir anda kıyıya koşmuştu. Uzak- ta, kayalann bulunduğu yerde bir yunus sürekli havalara sıçrayıp duruyordu. Kı- yıda toplananlar bir süre sonra çığlık çığ- lığa ona eşlik etmeye başladılar. En çok da çocuklar. Yunusun zıplaması bitmiyordu, o sıra- da yıllarca hiç kimseye hiçbir söz söyle- memiş yaşlı bir adam. elinde sigara kıyı- ya geldi ve ancak çevresindeki birkaç ki- şinin duyabileceği bir sesle: "Bu yunusun bir derdi var" dedi. "Kr motora atia> ıp \ anına gidelim." Adamın yıllardır konuşmadığını bilen o birkaç kişi şaşkınhk içinde yanlanna yaşlı adamı da alıp bir motora bindiler ve motor hızla yunusun zıplayıp durduğu ka- yalara doğru ilerledi. Motor yaklaştıkça yunusun zıplamalan artıyordu. Neredey- se imdat ister gıbıydi. Sonunda motor yu- nusun yanına vardı ve o zaman motorda- kiler yunusun gerçekten canının acıdığı- nı, yardım istediğini anladılar. Yunusun boğazrnda bir pet şişe ters bir biçimde duruyordu. Ağzını bir türlü ka- patamıyordu yunusçuk, bütün çağnsı bo- ğazındaki bu pet şişenin çıkanlması için- di. Motordakiler yaşlı adamın uyansıyla yol kesip yunusa iyice yanaştılar. Yunus bir an zıplamayı bırakıp motordakılere baktı. Canınuı ölesiye yandığı bellıydi, çenesini usulca motora doğru uzattı. O zaman yaşlı adam, elindeki siga- rasını atü, gömleğinin ko- lunu yukan sıyuıp elini yunusun ağzından içeri soktu ve bir anda yunu- sun boğazına tablı kalan pet şişeyi çekip çıkardı. Motordakiler adamı al- kışlarken yunus motorun öbür yanına geçti, bu kez sevinç taklaları atarak motorun çevresinde do- laşmaya başladı. Yüzün- de adetaminnettarbir an- lam \'ardı. Yaşlı adam yu- nusun başını okşayıp epey zamandır gülmediği bir biçimde güldü ve yanın- dakilerden motora yol vermelerini istedi. Motorhareket etti. Yu- nus uzaklaşan motora uzun uzun baktı, ar- dından boğazrnda ince bir sızı, yaşh ada- muı hikâyesini anlatmak için denizin de- rinliklerine daldı. Yunus yaşlı adamın hikâyesini hiç kim- senin bihnediği kadar biliyordu, çünkü pek çokgece, o deniz fenerinin altında otu- rup sigara içen adamı görmüş, onun ken- di kendine anlathklarını dinlemişti, yu- nus adamı kendinden iyi biliyordu. Hep aynı hikâyeyi sil baştan anlatıyor- du adam, o zamanlar otuz yaşındaydı, şimdi yetmış beşinde. Yıllardır hikâye- nin hiçbir satınnı değiştirmeden, her ge- ce onu ayın kulağınafisüdıyordu,zatenyu- nus da hikâyeyi işte tam o zamanlar sil baş- tan yeniden dinliyordu. Fenerin altuıda oturan adam önce bir si- gara yakıyordu» sonra agu- ağır başlıyor- du anlatmaya. Ydlaryıllarönceydı, adam o zamanlar kasabanın en yakışıklı, en mert delikanlısıydı. Kadife de en güzel kızı. Adam güzeller güzeli Kadife'ye âşıktı. Kadife de yakışıklı mı yakışıklı adama. Adam o zamanlar sünger avcısıydı. Her sabah bir balıkçı gemisiyle açıklara gi- der, bir süre suyu seyrettikten sonra yu- kardan idare edilen başlığrnı giyer, öyle- ce denize dalardı. Sadece başlığı takardı, yürümesini zorlaştrran o garip dalgıç kı- yafetlerini giydiği görülmemişti. Suyun altında saatlerce sünger peşinde koşardı. Çogu zaman da süngeri unutur, de- nizin mavisinde yavaş hareketlerle dola- şan balıklara eşlik ederdi. Balıklar bu ga- rip başlıklı adamı hiç yadırgamazlardı. Çünkü onu tanırlardı, elindeki torbada her zaman onlar için bir şey olduğunu bilirler- di. Adambahklan severdi, balıklar adamı. Bütün kasaba Kadife'yle yakışıklı sün- gerciyi bırbırlerine yakıştınrdı. Birbirle- rine âşık olduklannı herkes bılirdi. En çok da yakışıklı süngercinin kankası bir baş- ka süngerci, Hasan bilırdı. Yunus, fenerin dibinde oturan adamın ikinci sigarayı yaktığında yüreğinin çok acıdığını hissederdi. Adam acıya dayan- mak için dudaklannı ısunr, sıgarasından acı dolu bir nefes çeker ve anlatmaya de- vam ederdı. Her şey bir temmuz günü, ma\inin ma\i olduğu bir sabah değişmiş- ti. Yakışıklı süngerci, bir söylentiye göre o sabah denız kızlanna rastlamış ve onla- nn peşinden hiç durmadan gittiği için, en derin vurgunlardan birini yemiş, ancak son anda yan baygın suyun üstüne çıka- bıbnişti. Yakışıklı süngerci ondan ötesini anım- sarruyordu. Bildiğı tek şey deniz kızlannın ona sü- rekli el ettığiydı. Günler- ce vurgun makinesinde yatması da bir işe yarama- mıştı. Makineden çıktı- ğında bildiğı bütün hikâ- yeleri, tanıdığı bütün yüz- leri unutmuştu. Sadece sabahtan akşama kadar denize bakan bir adam vardı artık. Deniz hzla- nnı görmek için, sabah- tan akşama kadar denize bakan bir adam. Ne Kadife'nin sözleri, gülümsemesi, ne Ha- san'tn sabahtan başlayıp gün boyu süren ılgisi, des- teği onu denize bakmak- tan vazgeçırememişti. Il- la ki deniz kızlannın peşindeydi, hiçbir şey konuşmadan, hiçbir şey sormadan. Tek konuştuğu yer fenerin altındaki o yerdi. İş- te yunus da tam orada onu her gece din- lerdi. Sonra onu seven iki kişi. Kadife'yle Ha- san, birbirlerine destek olmak için evlen- miş. çoluk çocuğa kanşmışlardı. Onlar evlendiğınde adam gene denize bakıyor- du, bir türlü gelmeyen deniz kızlannı bek- lerken öylece kı>ıda uyumuştu. Motor hızla yol ahyordu. Yaşh adam dö- nüş yolunda yeniden yaktığı sıgarasından son bir nefes alıp, kıyıya iyice yaklaşan motordan telaşla atladı ve oradan hemen uzaklaşh. Ardından onu tanıyanlar bir- birlerine fısıldadılar. "YıDar sonra ilk kez konuştu, beHd de o >ımus bir deniz ktzmh. Belki de." Sevgıli okur, herkesgibi taolyapmak be- nim de hakkım. Siz yımusla yaşlı adamın hikâyesini okurken ben mavi bir denizde mavi bir yunusla yüzüyor olacağım. Gö- rüyorsunuz, tatil filan dinlemeyip gene bir pazar başınızı şişirdim, salıya başka bir yunus hikâyesı bekleyın. Tatildeyim ya. sevTey1eisil(</ yahoo.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle