23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 2002 PAZAR 12 PAZAR KONUKLARI KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş veRum Hükümet SözcüsüPapapetru, Ada'dakison gelişmeleri veAB 'yi değerlendirdi S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOCLU Jeyla.tavsanoghı(g cumhuriyet.com.tr Bu yılda Kıbrıs 'ın kuzeyinde 20 Temmuz 1974 harekâtının yddönümü kutlanıvor. Ama adada yaşayan iki toplum arasında 28yıldır bir türlü uzlaşı sağlanamıvor. Kuzey ve Güney 'in insanları hâlâ birbirlerine hışkuyla, çarpık balayorlar. KKTC 'li Kıbns Türkü 'nün eski kuşağı, çok acılar çekmişliğin verdiği kuşkucu tavırlaşöyle düşünüyor: 'Rum, eskidenyaptığı gibi bir uzlaşma sağlandığında beniyineyutmaya çahşır mı? 1960 'ta ortakhk devleti adı altında kurduğumuz devletiyıkan onlar değil miydi? Şimdi de aynı şeyiyapmayacakları ne malum? " Öteyandan Kıbns Türkü'nün genç kuşağımn ortakhk devleti, karşı taraftan yutulmak, asılmak, kesilmek kaygıları ne umuru? Onun derdi AB vatandaşı olmak, bir an önce dış dünyaya açılmak... Bir de hiç kuşkusuz kendi tarafında kişi başına düşen 3 bin 500-4 bin dolar yıllık gelire karşıhk öbür taraftaki yıllık kişi başına 16 bin dolarlıkgelire ulaşmak. Az buz dert değil. Öteyandan Kıbrıslı Rumlar bir elleri yağda, bir elleri balda yaşıyor görünseler de sıkışmışlar mı ne? Aralıkayıgeliyor... Yani AB'nin onlara "Sizişuşu koşullarla aldık"ya da belki "Almadık"diye açıklama süresinin bitimi. tki ucupis bir değnek. "Uzlaşı olmasa da sizi aldık" derlerse ne olacak? AB, adanın bölünmüşlüğünü dünya âleme karşı kabullenecek. Kısmen bir uzlaşı olup da Kıbns "bütünüyle " AB ye üye olsa işin içinden nasıl çıkılacak? O da ayn bir tartışma konusu olacak. Ancak şu anda görünen o ki iki tarafda birbirini suçluyor ve bir uzlaşmaya geçen yıldan daha yakın görünmüyor. Hazır adanın kuzeyindeyken KKTC Cumhurbaşkanı 'yla Lejkoşa daki Cumhurbaşkanlığı konutunda bir araya geldik. O öğleyemeğiniyedi. Onun tabiriyle ben "öğle yemeği niyetine " portakal suyumu içtim. Sonra da Ledra Palas kapısmdan geçip Rum tarafında Rum Hükümet Sözcüsü Mihalis Papapetru 'yla konuştum. Kıbns'tauzlaşmazor- Rum lider Klerides 'leyüzyüzegörüşmelerin beşin- citurundasınız. Ancak hiçbir sonuçyok. Rum tarafı si- zin iki egemenlik istemenizden yakımyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz? DENKTAŞ - Biz, iki egemen halk ve iki egemen kuru- cu devlet oluşturacağı yeni bir ortaklık devleti bazında AB'ye üyeliği (Türk-Yunan dengeleri korunmak kaydıy- la) mümkün kılacak esnekliği göstermiş bulunuyoruz. Yasal hakkımız -Türkiye'nin 1960 antlaşmalanndan kaynaklanan yasal hakkı- Türkiye'nin de üye olmadığı bir kuruluşa Kıbns'ın üye olamayacağıdır. Bunun unu- tulmaması gerekir. Yaptığımız bu açılım, bu gerçek göz önünde tutulduğu takdirde degerini bulacaktır. Rum tarafi bunu değerlendirememiştir. tki egemen halk yoktur; KKTC yoktur, olmamıştır, olmayacaktır; ege- menlik 1960 Cumhuriyeti 'nin tek egemenliği olarak de- vam etmektedir, başka egemenlik tanımayız, diyorlar. Açıkçası, Akritas planmda öngördükleri hedefe ulaş- tıklannı varsaymaktadırlar. Uluslararası camianın Kıb- ns'a yaklaşunı, maalesef Rum- larda bu inancın yerleşmesine neden olmuştur. 1968 'den bu yana başlayan her göriişme sürecinin başansızlık- la sonuçlanmasının nedeni bu- dur! Eşit egemenliği tanınmayan bir taraf olarak yapılacak her- hangi bir anlaşmada, Kıbrıs Türklerine kâğıt üzerinde ne hak verüirse verilsin, Kkrides'ın de- yimi ile "korunmaya ahnnuş azmhk" statüsünde kalacağımız aşikârdır. Rum propagandası - KKTC içinde bir muhalefet başladığı ve artık soruna çö- züm bulunmasımn istendiği havası hissediliyor. Bu duygu- lan tatmin için ne yapıyorsu- nuz? - Gizlilik içinde sürdürülme- si gereken görüşmelerin notla- ruıı Meclis'e göndererek parti liderlerinin gelişmeleri izleme- lerine yardımcı olmak istedik. Parti liderlerinden bazılan, gizlilik ilkesini hiçe sayarak ve "Her konuda anlaşma olmadık- ça hiçbir konuda anlaşma olmuş sayıhnaz" prensibini de unutarak, okuduklan belgelerde istedik- leri kısımlan ele alıp işlerine gel- digi şekilde bunlan değerlendir- meye başladılar. "Rumlar şunu şunu kabul ettikleri hakle Denk- taş bunlan reddediyor'' diye pro- paganda, başını alıp yürümüş durumdadır. Sayın De Soto da bu konuda seçtiği kişi veya kurumlara " Kle- rides'in yapnıış olduğu açıhm- lara Denktaş, Klerides'üı üze- rindedurduğu (ve anbşmayı hal- kma kabul ettirebilmesi için ge- rekH gördüğü) toprak ve göç- menlerin mal ve mülkkrine sa- hipçıkmakonusundaaçıbmyap- nuvor" mesajını vermektedir. Saym De Soto, Klerides'in bizden istediği toprak konusunu konuşabilmemizin ege- menliğimizin kabul edilmesine bağh olduğu konusunda- ki ısranmızı ve bunun nedenlerini herhalde yabancı dip- lomatlara ve Güvenlik Konseyi 'ne anlatmak ihtiyacını duy- mamaktadır. Belki bu konudaki hassasiyetimizi kendisine anlatmak- ta kusur etmiş bulunmaktayız. Ancak egemenlikteki hassasiyetimizi anlamamakta ıs- rar eden ve bizi Rumlann ve Verheugen ve diğerlerinin ağzı ile "uyuşmazakla" suçlayan içimizdeki "dosüann" davranışlarına şaşmamak mümkün değildir. -Ancak görünen o kigenç kuşak KKTC'de daha faz- la açılım istiyor... - O halde egemenlikte niye ısrar ettiğimizi ve sonuna kadar da niye ısrar edeceğimizi yeniden açıklamakta ya- rar vardır. Ümit ediyorum, bu söyleyeceklerimi, özellikle genç- lerimiz dikkatle okurlar ve hazmederler, çünkü bizim neslimiz, onlann hayal edemeyecekleri baskılara ve sal- dınlara göğüs gererek. mahkûm edilmek istendiğimiz azınlık durumundan, devletsizlikten, "kanun dışı asffik" statüsünden, yok edilmekten kurtularak gelecek nesille- re bir devlet bırakmaktadır. Bu devleti koruyup yücelte- cek olan gençlerdir; bugunün kültürlü, milli heyecan do- lu, egemenliğin, hürriyetin degerini bilen, acısı ve tatlısı ile bir devlete sahip olmanın gururunu, vazgeçilmezliği- ni takdir ettiğine inandığımız gençlerimizdir. Gençlerimiz, 39 yıldır verilmekte olan mücadelenin bizi azınlık statüsüne mahkûm ederek Kıbns'a sahip çık- mak için her şeyini ortaya koymuş olan ve (bugün hangi , süslü sözler arkasına sakla- nırlarsa saklansınlar eşit ege- menliğimizi teslim etmedik- çe) bize kâğıt üzerinde vere- cekleri haklardan öteye git- memekte ısrar eden Rum'un aynı siyasetine karşı aynı hür- riyet mücadelesi olduğunu bilmelidirler... Okullanmızda ve üniver- sitelerimizde gençlerimize bu konularda yeterince bil- gi verilmemesinden şikâyet- çiyiz. Anayasa defllşllfllfll - Peki, neyapılmalı? -1960 anlaşmalanyla ku- rulmuş olan Kıbns Cumhu- riyeti bir ortaklık cumhuri- yetiydi. 1963 'te bu ortaklık Enosis adına yıkılmıştır. 2002 yılmda, köprülerin altından geçen sulara rağ- men, eski Rum ortağımız bi- zi "Kıbns Cumhuriyeti dev- letinin anayasasnu değiştire- rek bir sonuca varmaya" da- vet etmektedir. 40 yıla yakındır bizi dev- letsiz bırakıp bütün dünya- ya "asi bir azmhk" olarak takdim edenler, bize açıkça "Dünya, Kıbns Cumhuriye- ti'nin \arhgını tanıyor,KKTC diye bir kuruluşu tanmuyor™ Kıbns Cumhuriyeti'ne geri dönıneyi kabulediniz; yeni bir anayasa yapahnT diyorlar. - Bu nasıl bir anayasa olacak? - Yeni anayasa yapmak zo- runluluğu karşısındadırlar. Çünkü 39 yıldır bıcık bıcık ettikleri 1960 Anayasası ile Avrupa Birliği'ne girmeleri mümkün değildir. KasuBdes ve Vasüiyu AB yetkililerine anayasayı değişürme sözünü vermişlerdir. Yüz yüze gö- rüşmelerde bunu elde etme- ye çalışıyorlar... Hem de bi- ze açıkça, "Tek egemenlik vardır-. O da Kıbns Cumhuriyeti'nin egemenüğidir™ Ayn egemenlik tanınuvoruz; asla tanımavacağız" diye- rek! Bu tek egemenlikte, yani 39 yıldır dışlandığımız ve toplu mezarlar açarak unvanını çaldıklan "Kıbns Cum- huriyetPnde bize anayasal haklar verecekler! Bu haklar 1960'ta olduğu gibi kâğıt üzerinde olacak; bu anayasa "1960'dan daha ister bir anayasa" olmahdır diyorlar. Ve bu anayasa AB normlanna uymalı, BM Güvenlik Konseyi'nin kararlanndan esinlenmeli, onlara da uyul- malıdır, görüşlerini kabul etmemizi istiyorlar. RAUF DENKTAŞ 27Ocak 1924'te Bafkasabasında doğdu. tlkokul öğrenimini tstanbul ve Kıbns 'ta yaptu 1941 'de Lefkoşa-tngiliz Okulu 'ndan mezun oldu. 1944-47arasında tngiltere'de hukuk eğitimi gördü. 1947'de Kıbns'a döndü ve avukathk yapmaya başladu 1949'dan 1958'e kadar savcüık yaptu 1960ta Türk CemaatMeclisi Başkanhğı ile lcra Komitesi Başkanhğı 'na seçildL 1960- 63 arası TMT adına Nacak gazetesini çıkardu 28 Şubat 1964'te BM'deyaptığı konuşma nedeniyle Makarios tarafindan istenmeyen kişi ttan edildi ve Kıbns 'a girmesi yasaklandu 1973'te Kıbrıs Cumhurbaşkanı Muavini ve Türk Yönetimi Baskanı oldu. 15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin ilan edümesiyle cumhuriyet kurucu meclisini kurdu. 1985 Anayasası'na göre cumhurbaşkanlığı için bağtmsız olarak adayhğını koydu. O zamandan berigirdiği bütün cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazandu - tki toplumun lideri arasındaki yüz yüze görüşmelerde beşinci tur sürüyor. Ama hâlâ bir sonuç elde edilemiyor. Siz durumu nasılgörüyorsunuz? PAPAPETRU - Ben durumun çok zor olduğunu görüyo- rum. Görüşmelerde kesinlilde hiçbir gelişme ve üerleme kay- dedilmedi. Bir aralık güvenlik bölümünde bazı ilerlemeler kaydediyorgibi olmuştuk. Ama Sayın Denktaş, hangi konu- da üerleme kaydetmişsek onlann hepsini geriye götürdü. Bi- ze tereddütleri olduğunu söyledi. O nedenle yine başladığı- mız noktaya döndük. tlerleyemememizin nedeni, şimdiye kadar hep Sayın Denktaş'ın pozisyonundan bir adım bile ge- ri atmamakta ısrarlı oluşudur. - Yani bu pozisyonu nedir? - Yani iki ayn egemenlik pozisyonu. Aslında bu konu çö- zülmediği takdirde korkanm görüşmelerde hiçbir Üerleme sağ- lanamayacaktır. - tyi de aralık ayı hızla yaklaşıyor. Aralık başına kadar bir uzlaşma sağlanmazsa sizce ne olur? - Zamanımızın çok, ama çok da- raldığını anlamamız lazım. Önü- müzdeki haftalar ve birkaç ay için- de elimizden gelen çabayı harca- malıyız. Mutlaka bir açılım sağla- mahyız. Korkanm ki hiçbir uzla- şı sağlanamazsa Kıbns Cumhuri- yeti (Güney Kıbns Rum Yönetimi) AB'ye tam üyelik süreci çalışma- lannı sürdürecektir. Türkiye'nin üyellfil - Halihazırdaki koşullarda Tür- kiyeAB üyeliğitıi nasıl gerçekleş- tirir? - Sanıyorum Türkiye'deki buna- umlardan ve siyasi kargaşadan söz ediyorsunuz. Ama hiç belli olmaz. Bu krizden Türkiye yeni bir anla- yış, yeni bir mantık, yeni siyaset, yeni yaklaşımla çıkabilir. Türkiye'deki AB yanlısı güçle- rin Kıbns sorununa yeni anlayış- larla çözüm bulunması için daha güçlü bir elle ortaya çıkacaklannı umuyonım. - Bugün dünyada tekgüç olan ABD 'nin Kıbns sorununa bir çö- züm bulunmastnı ve Türkiye'nin AB 'ye tam üye olmasını içtenlik- le istediğini düşünüyor musu- nuz? - ABD'nin, hem Kıbns'a bir çö- zümü, hem de Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini içtenlikle istediğin- den emınım de bunun için ne yap- tığı önemli. ABD, Kıbns konusun- da Sayın Ecevtt'i Kıbns'a bir çö- zümün Türkiye'nin çıkanna olaca- ğına ikna etmeye çalışıyor. Ama kaygım, Sayın Ecevit'i ikna konu- sunda pek fazla şansı olmamasıdır. Burada, yaklaşımında ABD'nin daha dinamik olması ve Türki- ye'ye Kıbns'ta daha farklı bir po- litikanın Ankara'nın neden çıkan- na olacağını açıklıkla anlatabilme- si gerekir. 20 Temmuz Kıbns'ın işgali (Kıbns Banş Harekâtı) kut- lamalan çerçevesinde Sayın Ece- vit ve Sayın Denktaş'ın verdiği ba- zı demeçleri okuyordum. Sayın Ecevitdiyorki: "KKTC, anavatan Tflrkiye'nhı bir parçasHhr." mişti. Ama böyle bir argümanı ilk kez işittim. Bütün bunlardan sonra kendi kendime. "Bu görüşmeleri neden sürdürüyoruz? Harcadıgnnız çabalar bir sonuç vere- cek mi? Yoksa başımızı boşuna duvara mı çarpıyonız" diye sordum. Yine de bütün bunlara karşın yüreğimde bir iyim- serlik hissediyorum. - Neden iyimsersiniz? - Çünkü Türkiye'de hâlâ Avrupa değerlerini paylaşmak is- teyen ılımlı, banşçı güçlerin bulunduğunu biliyorum. Bu güçler sayesinde zamanla Kıbns'ta bir uzlaşma sağlanabile- cektir. - Aynı konuşmasında Sayın Denktaş, Kıbns 'ta bir uzla- şı sağlanmadan Güney Kıbns AB 'ye tam üye olursa kapı- ları bütün bütüne kapayacağını söyledL Siz bu yaklaşunı nasıl değerlendiriyorsunuz? - Sayın Denktaş geçmiş yıllarda da bazı kapılan açık bı- raktığını söylerken gerçekte hep kapılan kapalı tutmak iste- miştir. Iş Sayın Denktaş'a kalsaydı, ben bugün burada hiçbir iyimserlik, umut içinde olmaz- dım. Ama arhk Türkiye'de duru- mun değişeceği umudunu taşıyo- rum. O nedenle de ufak da olsa, içimde bir iyimserlik ışığı yanı- yor. Türkiye'de yönericiler AB üyeliğinden söz ederken bu üye- liğin Kıbns'a bir çözümden geç- tiğini çok iyi büiyorlar. Sayın Şük- rü Sina Gfirel'in ve Sayın Denk- taş'ın Türk halkından bu gerçek- leri gizleme çabalan da gerçekte bir çeşit siyasi oyundur. Belki Türkiye'de AB üyeliği karşıtı çevreler Türkiye'nin AB üyeliği olasılığını, Kıbns sorunu- nu kullanarak hepten öldürmek istemektedirler. Kopenhag kriter- lerine uyum sağlanmadan Türki- ye'nin AB'ye kesinlilde üye ola- mayacağı gerçeğini dünya âlem bi- lırken bunu Türk insanından ni- ye gizlediklerini anlayamıyorum. MtHALİS PAPAPETRU 1947, Lefkoşa doğumlu. Yükseköğrenimini Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladıktan sonra Londra Üniversitesi'nde yüksek lisans yaptu 1972'den beri avukathk mesleğini sürdürüyor. Londra Kıbrıslı Öğrencüer Biriiği Başkanhğı, "OEFEK" Yönetim Kurulu üyeliği, Lefkoşa Omonia Kulübü Genel Sekreterliği, EDON Başkanlığı ve Kıbns Barolar Biriiği Başkanhğı görevlerinde bulundu. 1985'te Kıbns Rum Komünist Partisi AKEL'den milletvekili seçUdi, 1990'da sol eğilimli ADÎSOK Partisi'nin kuruluşunda yer aldı; bu partiden de milletvekili seçildL Partinin daha sonra genel başkanhğma da getirüdL 1996'da KED ve ADİSOK partilerinin birleşmesiyle EDÎ adım alan partinin genel başkan yardımcüığı görevine seçildL Bu kimlikle Ulusal Konsey toplantılanna o günden beri katıhyor. 1999'da hükümet sözcülüğü görevine atandu O zamandan beri bu görevini de sürdürüyor. Bu, bir genişleme, işgalci, sömürgeci bir siyasetin ifadesi değilse nedir? Bu yaklaşımlarla Türkiye, Kıbns sorununa na- sıl çözüm getirebilir? Sayın Denktaş da bu kutlamalar çer- çevesindeki bir konuşmasında, Türkiye'yle Kıbns arasında- İti bölgede, denizde büyükpetrol yataklan bulunduğunu, do- layısıyla da bunun Kıbns'ın Türkiye için olan önemini de- ğiştirip arttırdığını açıkladı. Türkiye'nin Kıbns'a olan ilgi- sinin dolar bağlantılı olduğuna inanamam, Ben hep 1974 'te- ki harekâtın anayasal düzenin değiştirilmesi için yapıldığını sanmıştım. Ya da daha sonra bizlere Kıbnslı Türklerin gü- venJiklerinin sağlanması için bu harekâtın yapıldığı söylen- 17 Kasım örgtttfl - Bu arada Kıbns 'ın garantör devletlerinden birisi olarak Yu- nanistan 'ın da bayağı sorunlu bir dönemden geçtiği, 17 Kasım ör- gütü skandalımn ortaya çıkma- sıyla birlikte Başbakan Simitis hükümetinin başmınfena hal- de ağnmaya başladığı haberle- ri geliyor... - Bana göre Simitis hükümeti, 17 Kasımterörörgütünü ortaya çı- kanp yok etme başansını göster- diği için halkın büyük desteğini alacaktır. Üsteük bu başan, Yuna- nistan'ın yülardır uluslararası are- nada üzerindeki kara lekeyi de sı- lip atmasuıa yarduncı olacaktır. Çünkü uluslararası arenada Yuna- nistan, bu terör örgütünü bir tür- lü ortaya çıkaramadığı için yıl- lardır eleştiriliyordu. 17 Kasım örgütünün ortaya çıkanlması, Tür- kiye ile Yunanistan arasındaki iş- birliği ve iyi ilişkilerin gelişip sağ- lamlaşmasını da daha fazla sağ- layacaktır. Çünkü, unutmayın ki bu terör örgütünün bazı kurban- lan Türk diplomatlanydı. - Demek kipek çoklannın ka- ra tablo çizmelerine karşın siz Kıbns 'a bir çözüm bulun- ması ve Türkiye'yle Yunanistan arasındaki ilişkilerin da- ha aayaktnlaşmasmaan umutlusunuz... - Zaman zaman yabancı meslektaşlannız, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı bizim yakJaşımımızın ne olduğunu soruyor- lar. Size açıklıkla söyleyebilirim ki Kıbns olarak (Güney Kıbns Rum Yönetimi) Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini is- teyen ilk ülkeyiz. Çünkü bu bizim çıkanmızadır. Türkiye AB'ye üye olduğu zaman kendimizi daha güvende hissede- cegiz. Burada tek bir koşulumuz var. Türkiye, öbür bütün aday ülkelerle aynı ilkeleri uygulayarak, aynı koşullara uyarak AB'ye üye olmalıdır. Ta Nea gazetesi, Rum kesiminin AB'ye alınmasıyla birlikte Türkiye'nin yaralı bir canavara döneceğini yazdı Yunanİ8tan9 ]n kaygıları korkııya dönüşüyor MURATtLEM ATİNA - Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne (AB) üyeliği konusundaki belirsizlik, Atina'da kaygıyla izleniyor. Ta Nea gazetesinde yer alan habere göre, Atina önümüzdeki dönemde Türkiye ile AB arasında arabuluculuk rolünü üstlenmeye hazırlanıyor. Danışmanlan tarafindan yapılan toplantılar sonucu Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu'ya iletilen öneri, aralık ayı sonrasındaki gelişmeler çerçevesinde hazırlandı. Yunanistan Dışişleri Bakanlığı'nda stratejik politikalan saptayan danışmanlara göre Türkiye'nin AB'ye üyelik takvimi belirlenmeden, Kıbns Rum kesiminin üyeliği kesinleşirse, aralık ayından sonra hem Yunanistan, hem de AB "yarah bir canavar" ile karşı karşıya kalacak. Türkiye'nin bu durumda göstereceği tepkiyi henüz tahmin edemediklerini belirten danışmanlar, Ege ve Kıbns'ta meydana gelecek sınırsız bir olayın önlenmesi amacıyla Papandreu'nun etkin rol üstlenmesini istediler. Bu çerçevede Türkiye'nin tepkilerini azaltmak için müzaİcere tarihi verilmesi konusunda Yorgo Papandreu, AB üyesi ülkeler nezdinde girişimlerde bulunmaya hazırlanıyor. Damşmanlann Papandreu'ya götürdükleri plana göre, Kopenhag zirvesinde bir taraftan Rum kesiminin üyeliği kesinleşirken diğer taraftan Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin başlama tarihi 2003 yılı olarak saptanacak. Bu durumda isteklerinin önemli bölümünü elde eden Ankara, Yunanistan'ın da bu konudaki çabalannı dikkate alarak Rum kesimin tek başına üyeliğine kontrollü tepki gösterecek. Aralık ayında Ankara'da güçlü bir hükümetin olamayacağını da dikkate alan stratejistler, "Bu durumda en bflyflk tehlike Türkiye'nin tepkisinin kontroiden çüana olasıhğHnr" yorumunu yapıyorlar. Gazetenin haberine göre, arabuluculuk rolüne sıcak bakan -f Papandreu, AB ülkelerinin Türkiye'ye bakış açılanmn netleşmesi için en azından eylül sonuna kadar beklenmesi görüşünü benimsedi. Bu süreç içinde Yunan kamuoyu ve parlamento içi muhalefet partileri aralık sonrasında meydana gelebilecek gelişmelerle ilgili bilgilendirilip arabuluculuk rolünün getireceği artılar anlaülacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle