Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 28 TEMMUZ 2002 PAZAR
12 PAZAR KONUKLARI
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş veRum Hükümet SözcüsüPapapetru, Ada'dakison gelişmeleri veAB 'yi değerlendirdi
S Ö Y L E Ş İ : LEYLA TAVŞANOCLU
Jeyla.tavsanoghı(g cumhuriyet.com.tr
Bu yılda Kıbrıs 'ın kuzeyinde 20 Temmuz 1974 harekâtının yddönümü
kutlanıvor. Ama adada yaşayan iki toplum arasında 28yıldır bir türlü uzlaşı
sağlanamıvor. Kuzey ve Güney 'in insanları hâlâ birbirlerine hışkuyla,
çarpık balayorlar. KKTC 'li Kıbns Türkü 'nün eski kuşağı, çok acılar
çekmişliğin verdiği kuşkucu tavırlaşöyle düşünüyor: 'Rum, eskidenyaptığı
gibi bir uzlaşma sağlandığında beniyineyutmaya çahşır mı? 1960 'ta
ortakhk devleti adı altında kurduğumuz devletiyıkan onlar değil miydi?
Şimdi de aynı şeyiyapmayacakları ne malum? " Öteyandan Kıbns
Türkü'nün genç kuşağımn ortakhk devleti, karşı taraftan yutulmak, asılmak,
kesilmek kaygıları ne umuru? Onun derdi AB vatandaşı olmak, bir an önce
dış dünyaya açılmak... Bir de hiç kuşkusuz kendi tarafında kişi başına düşen
3 bin 500-4 bin dolar yıllık gelire karşıhk öbür taraftaki yıllık kişi başına 16
bin dolarlıkgelire ulaşmak. Az buz dert değil. Öteyandan Kıbrıslı Rumlar
bir elleri yağda, bir elleri balda yaşıyor görünseler de sıkışmışlar mı ne?
Aralıkayıgeliyor... Yani AB'nin onlara "Sizişuşu koşullarla aldık"ya da
belki "Almadık"diye açıklama süresinin bitimi. tki ucupis bir değnek.
"Uzlaşı olmasa da sizi aldık" derlerse ne olacak? AB, adanın
bölünmüşlüğünü dünya âleme karşı kabullenecek. Kısmen bir uzlaşı olup da
Kıbns "bütünüyle " AB ye üye olsa işin içinden nasıl çıkılacak? O da ayn
bir tartışma konusu olacak. Ancak şu anda görünen o ki iki tarafda
birbirini suçluyor ve bir uzlaşmaya geçen yıldan daha yakın görünmüyor.
Hazır adanın kuzeyindeyken KKTC Cumhurbaşkanı 'yla Lejkoşa daki
Cumhurbaşkanlığı konutunda bir araya geldik. O öğleyemeğiniyedi. Onun
tabiriyle ben "öğle yemeği niyetine " portakal suyumu içtim. Sonra da Ledra
Palas kapısmdan geçip Rum tarafında Rum Hükümet Sözcüsü Mihalis
Papapetru 'yla konuştum.
Kıbns'tauzlaşmazor- Rum lider Klerides 'leyüzyüzegörüşmelerin beşin-
citurundasınız. Ancak hiçbir sonuçyok. Rum tarafı si-
zin iki egemenlik istemenizden yakımyor. Bu konuda
ne söylemek istersiniz?
DENKTAŞ - Biz, iki egemen halk ve iki egemen kuru-
cu devlet oluşturacağı yeni bir ortaklık devleti bazında
AB'ye üyeliği (Türk-Yunan dengeleri korunmak kaydıy-
la) mümkün kılacak esnekliği göstermiş bulunuyoruz.
Yasal hakkımız -Türkiye'nin 1960 antlaşmalanndan
kaynaklanan yasal hakkı- Türkiye'nin de üye olmadığı
bir kuruluşa Kıbns'ın üye olamayacağıdır. Bunun unu-
tulmaması gerekir. Yaptığımız bu açılım, bu gerçek göz
önünde tutulduğu takdirde degerini bulacaktır.
Rum tarafi bunu değerlendirememiştir. tki egemen halk
yoktur; KKTC yoktur, olmamıştır, olmayacaktır; ege-
menlik 1960 Cumhuriyeti 'nin tek egemenliği olarak de-
vam etmektedir, başka egemenlik tanımayız, diyorlar.
Açıkçası, Akritas planmda öngördükleri hedefe ulaş-
tıklannı varsaymaktadırlar.
Uluslararası camianın Kıb-
ns'a yaklaşunı, maalesef Rum-
larda bu inancın yerleşmesine
neden olmuştur.
1968 'den bu yana başlayan her
göriişme sürecinin başansızlık-
la sonuçlanmasının nedeni bu-
dur!
Eşit egemenliği tanınmayan
bir taraf olarak yapılacak her-
hangi bir anlaşmada, Kıbrıs
Türklerine kâğıt üzerinde ne hak
verüirse verilsin, Kkrides'ın de-
yimi ile "korunmaya ahnnuş
azmhk" statüsünde kalacağımız
aşikârdır.
Rum propagandası
- KKTC içinde bir muhalefet
başladığı ve artık soruna çö-
züm bulunmasımn istendiği
havası hissediliyor. Bu duygu-
lan tatmin için ne yapıyorsu-
nuz?
- Gizlilik içinde sürdürülme-
si gereken görüşmelerin notla-
ruıı Meclis'e göndererek parti
liderlerinin gelişmeleri izleme-
lerine yardımcı olmak istedik.
Parti liderlerinden bazılan,
gizlilik ilkesini hiçe sayarak ve
"Her konuda anlaşma olmadık-
ça hiçbir konuda anlaşma olmuş
sayıhnaz" prensibini de unutarak,
okuduklan belgelerde istedik-
leri kısımlan ele alıp işlerine gel-
digi şekilde bunlan değerlendir-
meye başladılar. "Rumlar şunu
şunu kabul ettikleri hakle Denk-
taş bunlan reddediyor'' diye pro-
paganda, başını alıp yürümüş
durumdadır.
Sayın De Soto da bu konuda
seçtiği kişi veya kurumlara " Kle-
rides'in yapnıış olduğu açıhm-
lara Denktaş, Klerides'üı üze-
rindedurduğu (ve anbşmayı hal-
kma kabul ettirebilmesi için ge-
rekH gördüğü) toprak ve göç-
menlerin mal ve mülkkrine sa-
hipçıkmakonusundaaçıbmyap-
nuvor" mesajını vermektedir.
Saym De Soto, Klerides'in
bizden istediği toprak konusunu konuşabilmemizin ege-
menliğimizin kabul edilmesine bağh olduğu konusunda-
ki ısranmızı ve bunun nedenlerini herhalde yabancı dip-
lomatlara ve Güvenlik Konseyi 'ne anlatmak ihtiyacını duy-
mamaktadır.
Belki bu konudaki hassasiyetimizi kendisine anlatmak-
ta kusur etmiş bulunmaktayız.
Ancak egemenlikteki hassasiyetimizi anlamamakta ıs-
rar eden ve bizi Rumlann ve Verheugen ve diğerlerinin
ağzı ile "uyuşmazakla" suçlayan içimizdeki "dosüann"
davranışlarına şaşmamak mümkün değildir.
-Ancak görünen o kigenç kuşak KKTC'de daha faz-
la açılım istiyor...
- O halde egemenlikte niye ısrar ettiğimizi ve sonuna
kadar da niye ısrar edeceğimizi yeniden açıklamakta ya-
rar vardır.
Ümit ediyorum, bu söyleyeceklerimi, özellikle genç-
lerimiz dikkatle okurlar ve hazmederler, çünkü bizim
neslimiz, onlann hayal edemeyecekleri baskılara ve sal-
dınlara göğüs gererek. mahkûm edilmek istendiğimiz
azınlık durumundan, devletsizlikten, "kanun dışı asffik"
statüsünden, yok edilmekten kurtularak gelecek nesille-
re bir devlet bırakmaktadır. Bu devleti koruyup yücelte-
cek olan gençlerdir; bugunün kültürlü, milli heyecan do-
lu, egemenliğin, hürriyetin degerini bilen, acısı ve tatlısı
ile bir devlete sahip olmanın gururunu, vazgeçilmezliği-
ni takdir ettiğine inandığımız gençlerimizdir.
Gençlerimiz, 39 yıldır verilmekte olan mücadelenin
bizi azınlık statüsüne mahkûm ederek Kıbns'a sahip çık-
mak için her şeyini ortaya koymuş olan ve (bugün hangi
, süslü sözler arkasına sakla-
nırlarsa saklansınlar eşit ege-
menliğimizi teslim etmedik-
çe) bize kâğıt üzerinde vere-
cekleri haklardan öteye git-
memekte ısrar eden Rum'un
aynı siyasetine karşı aynı hür-
riyet mücadelesi olduğunu
bilmelidirler...
Okullanmızda ve üniver-
sitelerimizde gençlerimize
bu konularda yeterince bil-
gi verilmemesinden şikâyet-
çiyiz.
Anayasa defllşllfllfll
- Peki, neyapılmalı?
-1960 anlaşmalanyla ku-
rulmuş olan Kıbns Cumhu-
riyeti bir ortaklık cumhuri-
yetiydi.
1963 'te bu ortaklık Enosis
adına yıkılmıştır.
2002 yılmda, köprülerin
altından geçen sulara rağ-
men, eski Rum ortağımız bi-
zi "Kıbns Cumhuriyeti dev-
letinin anayasasnu değiştire-
rek bir sonuca varmaya" da-
vet etmektedir.
40 yıla yakındır bizi dev-
letsiz bırakıp bütün dünya-
ya "asi bir azmhk" olarak
takdim edenler, bize açıkça
"Dünya, Kıbns Cumhuriye-
ti'nin \arhgını tanıyor,KKTC
diye bir kuruluşu tanmuyor™
Kıbns Cumhuriyeti'ne geri
dönıneyi kabulediniz; yeni bir
anayasa yapahnT diyorlar.
- Bu nasıl bir anayasa
olacak?
- Yeni anayasa yapmak zo-
runluluğu karşısındadırlar.
Çünkü 39 yıldır bıcık bıcık
ettikleri 1960 Anayasası ile
Avrupa Birliği'ne girmeleri
mümkün değildir. KasuBdes
ve Vasüiyu AB yetkililerine
anayasayı değişürme sözünü
vermişlerdir. Yüz yüze gö-
rüşmelerde bunu elde etme-
ye çalışıyorlar... Hem de bi-
ze açıkça, "Tek egemenlik
vardır-. O da Kıbns Cumhuriyeti'nin egemenüğidir™
Ayn egemenlik tanınuvoruz; asla tanımavacağız" diye-
rek!
Bu tek egemenlikte, yani 39 yıldır dışlandığımız ve
toplu mezarlar açarak unvanını çaldıklan "Kıbns Cum-
huriyetPnde bize anayasal haklar verecekler!
Bu haklar 1960'ta olduğu gibi kâğıt üzerinde olacak;
bu anayasa "1960'dan daha ister bir anayasa" olmahdır
diyorlar.
Ve bu anayasa AB normlanna uymalı, BM Güvenlik
Konseyi'nin kararlanndan esinlenmeli, onlara da uyul-
malıdır, görüşlerini kabul etmemizi istiyorlar.
RAUF DENKTAŞ
27Ocak 1924'te Bafkasabasında doğdu.
tlkokul öğrenimini tstanbul ve Kıbns 'ta
yaptu 1941 'de Lefkoşa-tngiliz Okulu 'ndan
mezun oldu. 1944-47arasında tngiltere'de
hukuk eğitimi gördü. 1947'de Kıbns'a
döndü ve avukathk yapmaya başladu
1949'dan 1958'e kadar savcüık yaptu
1960ta Türk CemaatMeclisi Başkanhğı ile
lcra Komitesi Başkanhğı 'na seçildL 1960-
63 arası TMT adına Nacak gazetesini
çıkardu 28 Şubat 1964'te BM'deyaptığı
konuşma nedeniyle Makarios tarafindan
istenmeyen kişi ttan edildi ve Kıbns 'a
girmesi yasaklandu 1973'te Kıbrıs
Cumhurbaşkanı Muavini ve Türk Yönetimi
Baskanı oldu. 15 Kasım 1983'te Kuzey
Kıbns Türk Cumhuriyeti'nin ilan
edümesiyle cumhuriyet kurucu meclisini
kurdu. 1985 Anayasası'na göre
cumhurbaşkanlığı için bağtmsız olarak
adayhğını koydu. O zamandan berigirdiği
bütün cumhurbaşkanlığı seçimlerini
kazandu
- tki toplumun lideri arasındaki yüz yüze görüşmelerde
beşinci tur sürüyor. Ama hâlâ bir sonuç elde edilemiyor.
Siz durumu nasılgörüyorsunuz?
PAPAPETRU - Ben durumun çok zor olduğunu görüyo-
rum. Görüşmelerde kesinlilde hiçbir gelişme ve üerleme kay-
dedilmedi. Bir aralık güvenlik bölümünde bazı ilerlemeler
kaydediyorgibi olmuştuk. Ama Sayın Denktaş, hangi konu-
da üerleme kaydetmişsek onlann hepsini geriye götürdü. Bi-
ze tereddütleri olduğunu söyledi. O nedenle yine başladığı-
mız noktaya döndük. tlerleyemememizin nedeni, şimdiye
kadar hep Sayın Denktaş'ın pozisyonundan bir adım bile ge-
ri atmamakta ısrarlı oluşudur.
- Yani bu pozisyonu nedir?
- Yani iki ayn egemenlik pozisyonu. Aslında bu konu çö-
zülmediği takdirde korkanm görüşmelerde hiçbir Üerleme sağ-
lanamayacaktır.
- tyi de aralık ayı hızla yaklaşıyor. Aralık başına kadar
bir uzlaşma sağlanmazsa sizce ne olur?
- Zamanımızın çok, ama çok da-
raldığını anlamamız lazım. Önü-
müzdeki haftalar ve birkaç ay için-
de elimizden gelen çabayı harca-
malıyız. Mutlaka bir açılım sağla-
mahyız. Korkanm ki hiçbir uzla-
şı sağlanamazsa Kıbns Cumhuri-
yeti (Güney Kıbns Rum Yönetimi)
AB'ye tam üyelik süreci çalışma-
lannı sürdürecektir.
Türkiye'nin üyellfil
- Halihazırdaki koşullarda Tür-
kiyeAB üyeliğitıi nasıl gerçekleş-
tirir?
- Sanıyorum Türkiye'deki buna-
umlardan ve siyasi kargaşadan söz
ediyorsunuz. Ama hiç belli olmaz.
Bu krizden Türkiye yeni bir anla-
yış, yeni bir mantık, yeni siyaset,
yeni yaklaşımla çıkabilir.
Türkiye'deki AB yanlısı güçle-
rin Kıbns sorununa yeni anlayış-
larla çözüm bulunması için daha
güçlü bir elle ortaya çıkacaklannı
umuyonım.
- Bugün dünyada tekgüç olan
ABD 'nin Kıbns sorununa bir çö-
züm bulunmastnı ve Türkiye'nin
AB 'ye tam üye olmasını içtenlik-
le istediğini düşünüyor musu-
nuz?
- ABD'nin, hem Kıbns'a bir çö-
zümü, hem de Türkiye'nin AB'ye
tam üyeliğini içtenlikle istediğin-
den emınım de bunun için ne yap-
tığı önemli. ABD, Kıbns konusun-
da Sayın Ecevtt'i Kıbns'a bir çö-
zümün Türkiye'nin çıkanna olaca-
ğına ikna etmeye çalışıyor. Ama
kaygım, Sayın Ecevit'i ikna konu-
sunda pek fazla şansı olmamasıdır.
Burada, yaklaşımında ABD'nin
daha dinamik olması ve Türki-
ye'ye Kıbns'ta daha farklı bir po-
litikanın Ankara'nın neden çıkan-
na olacağını açıklıkla anlatabilme-
si gerekir. 20 Temmuz Kıbns'ın
işgali (Kıbns Banş Harekâtı) kut-
lamalan çerçevesinde Sayın Ece-
vit ve Sayın Denktaş'ın verdiği ba-
zı demeçleri okuyordum. Sayın
Ecevitdiyorki:
"KKTC, anavatan Tflrkiye'nhı
bir parçasHhr."
mişti. Ama böyle bir argümanı ilk kez işittim.
Bütün bunlardan sonra kendi kendime. "Bu görüşmeleri
neden sürdürüyoruz? Harcadıgnnız çabalar bir sonuç vere-
cek mi? Yoksa başımızı boşuna duvara mı çarpıyonız" diye
sordum. Yine de bütün bunlara karşın yüreğimde bir iyim-
serlik hissediyorum.
- Neden iyimsersiniz?
- Çünkü Türkiye'de hâlâ Avrupa değerlerini paylaşmak is-
teyen ılımlı, banşçı güçlerin bulunduğunu biliyorum. Bu
güçler sayesinde zamanla Kıbns'ta bir uzlaşma sağlanabile-
cektir.
- Aynı konuşmasında Sayın Denktaş, Kıbns 'ta bir uzla-
şı sağlanmadan Güney Kıbns AB 'ye tam üye olursa kapı-
ları bütün bütüne kapayacağını söyledL Siz bu yaklaşunı
nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Sayın Denktaş geçmiş yıllarda da bazı kapılan açık bı-
raktığını söylerken gerçekte hep kapılan kapalı tutmak iste-
miştir. Iş Sayın Denktaş'a kalsaydı, ben bugün burada hiçbir
iyimserlik, umut içinde olmaz-
dım. Ama arhk Türkiye'de duru-
mun değişeceği umudunu taşıyo-
rum. O nedenle de ufak da olsa,
içimde bir iyimserlik ışığı yanı-
yor. Türkiye'de yönericiler AB
üyeliğinden söz ederken bu üye-
liğin Kıbns'a bir çözümden geç-
tiğini çok iyi büiyorlar. Sayın Şük-
rü Sina Gfirel'in ve Sayın Denk-
taş'ın Türk halkından bu gerçek-
leri gizleme çabalan da gerçekte
bir çeşit siyasi oyundur.
Belki Türkiye'de AB üyeliği
karşıtı çevreler Türkiye'nin AB
üyeliği olasılığını, Kıbns sorunu-
nu kullanarak hepten öldürmek
istemektedirler. Kopenhag kriter-
lerine uyum sağlanmadan Türki-
ye'nin AB'ye kesinlilde üye ola-
mayacağı gerçeğini dünya âlem bi-
lırken bunu Türk insanından ni-
ye gizlediklerini anlayamıyorum.
MtHALİS PAPAPETRU
1947, Lefkoşa doğumlu. Yükseköğrenimini
Atina Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde
tamamladıktan sonra Londra
Üniversitesi'nde yüksek lisans yaptu
1972'den beri avukathk mesleğini
sürdürüyor. Londra Kıbrıslı Öğrencüer
Biriiği Başkanhğı, "OEFEK" Yönetim
Kurulu üyeliği, Lefkoşa Omonia Kulübü
Genel Sekreterliği, EDON Başkanlığı ve
Kıbns Barolar Biriiği Başkanhğı
görevlerinde bulundu. 1985'te Kıbns Rum
Komünist Partisi AKEL'den milletvekili
seçUdi, 1990'da sol eğilimli ADÎSOK
Partisi'nin kuruluşunda yer aldı; bu
partiden de milletvekili seçildL Partinin
daha sonra genel başkanhğma da getirüdL
1996'da KED ve ADİSOK partilerinin
birleşmesiyle EDÎ adım alan partinin genel
başkan yardımcüığı görevine seçildL Bu
kimlikle Ulusal Konsey toplantılanna o
günden beri katıhyor. 1999'da hükümet
sözcülüğü görevine atandu O zamandan
beri bu görevini de sürdürüyor.
Bu, bir genişleme, işgalci, sömürgeci bir siyasetin ifadesi
değilse nedir? Bu yaklaşımlarla Türkiye, Kıbns sorununa na-
sıl çözüm getirebilir? Sayın Denktaş da bu kutlamalar çer-
çevesindeki bir konuşmasında, Türkiye'yle Kıbns arasında-
İti bölgede, denizde büyükpetrol yataklan bulunduğunu, do-
layısıyla da bunun Kıbns'ın Türkiye için olan önemini de-
ğiştirip arttırdığını açıkladı. Türkiye'nin Kıbns'a olan ilgi-
sinin dolar bağlantılı olduğuna inanamam, Ben hep 1974 'te-
ki harekâtın anayasal düzenin değiştirilmesi için yapıldığını
sanmıştım. Ya da daha sonra bizlere Kıbnslı Türklerin gü-
venJiklerinin sağlanması için bu harekâtın yapıldığı söylen-
17 Kasım örgtttfl
- Bu arada Kıbns 'ın garantör
devletlerinden birisi olarak Yu-
nanistan 'ın da bayağı sorunlu bir
dönemden geçtiği, 17 Kasım ör-
gütü skandalımn ortaya çıkma-
sıyla birlikte Başbakan Simitis
hükümetinin başmınfena hal-
de ağnmaya başladığı haberle-
ri geliyor...
- Bana göre Simitis hükümeti,
17 Kasımterörörgütünü ortaya çı-
kanp yok etme başansını göster-
diği için halkın büyük desteğini
alacaktır. Üsteük bu başan, Yuna-
nistan'ın yülardır uluslararası are-
nada üzerindeki kara lekeyi de sı-
lip atmasuıa yarduncı olacaktır.
Çünkü uluslararası arenada Yuna-
nistan, bu terör örgütünü bir tür-
lü ortaya çıkaramadığı için yıl-
lardır eleştiriliyordu. 17 Kasım
örgütünün ortaya çıkanlması, Tür-
kiye ile Yunanistan arasındaki iş-
birliği ve iyi ilişkilerin gelişip sağ-
lamlaşmasını da daha fazla sağ-
layacaktır. Çünkü, unutmayın ki
bu terör örgütünün bazı kurban-
lan Türk diplomatlanydı.
- Demek kipek çoklannın ka-
ra tablo çizmelerine karşın siz Kıbns 'a bir çözüm bulun-
ması ve Türkiye'yle Yunanistan arasındaki ilişkilerin da-
ha aayaktnlaşmasmaan umutlusunuz...
- Zaman zaman yabancı meslektaşlannız, Türkiye'nin AB
üyeliğine karşı bizim yakJaşımımızın ne olduğunu soruyor-
lar. Size açıklıkla söyleyebilirim ki Kıbns olarak (Güney
Kıbns Rum Yönetimi) Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini is-
teyen ilk ülkeyiz. Çünkü bu bizim çıkanmızadır. Türkiye
AB'ye üye olduğu zaman kendimizi daha güvende hissede-
cegiz. Burada tek bir koşulumuz var. Türkiye, öbür bütün aday
ülkelerle aynı ilkeleri uygulayarak, aynı koşullara uyarak
AB'ye üye olmalıdır.
Ta Nea gazetesi, Rum kesiminin AB'ye alınmasıyla birlikte Türkiye'nin yaralı bir canavara döneceğini yazdı
Yunanİ8tan9
]n kaygıları korkııya dönüşüyor
MURATtLEM
ATİNA - Türkiye'nin Avrupa
Birliği'ne (AB) üyeliği konusundaki
belirsizlik, Atina'da kaygıyla
izleniyor. Ta Nea gazetesinde yer
alan habere göre, Atina önümüzdeki
dönemde Türkiye ile AB arasında
arabuluculuk rolünü üstlenmeye
hazırlanıyor.
Danışmanlan tarafindan yapılan
toplantılar sonucu Dışişleri Bakanı
Yorgo Papandreu'ya iletilen öneri,
aralık ayı sonrasındaki gelişmeler
çerçevesinde hazırlandı. Yunanistan
Dışişleri Bakanlığı'nda stratejik
politikalan saptayan danışmanlara
göre Türkiye'nin AB'ye üyelik
takvimi belirlenmeden, Kıbns Rum
kesiminin üyeliği kesinleşirse, aralık
ayından sonra hem Yunanistan, hem
de AB "yarah bir canavar" ile karşı
karşıya kalacak. Türkiye'nin bu
durumda göstereceği tepkiyi henüz
tahmin edemediklerini belirten
danışmanlar, Ege ve Kıbns'ta
meydana gelecek sınırsız bir olayın
önlenmesi amacıyla Papandreu'nun
etkin rol üstlenmesini istediler.
Bu çerçevede Türkiye'nin tepkilerini
azaltmak için müzaİcere tarihi
verilmesi konusunda Yorgo
Papandreu, AB üyesi ülkeler
nezdinde girişimlerde bulunmaya
hazırlanıyor. Damşmanlann
Papandreu'ya götürdükleri plana
göre, Kopenhag zirvesinde bir
taraftan Rum kesiminin üyeliği
kesinleşirken diğer taraftan
Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin
başlama tarihi 2003 yılı olarak
saptanacak. Bu durumda isteklerinin
önemli bölümünü elde eden Ankara,
Yunanistan'ın da bu konudaki
çabalannı dikkate alarak Rum
kesimin tek başına üyeliğine
kontrollü tepki gösterecek.
Aralık ayında Ankara'da güçlü bir
hükümetin olamayacağını da dikkate
alan stratejistler, "Bu durumda en
bflyflk tehlike Türkiye'nin tepkisinin
kontroiden çüana olasıhğHnr"
yorumunu yapıyorlar.
Gazetenin haberine göre,
arabuluculuk rolüne sıcak bakan
-f
Papandreu, AB ülkelerinin
Türkiye'ye bakış açılanmn
netleşmesi için en azından eylül
sonuna kadar beklenmesi görüşünü
benimsedi.
Bu süreç içinde Yunan kamuoyu ve
parlamento içi muhalefet partileri
aralık sonrasında meydana
gelebilecek gelişmelerle ilgili
bilgilendirilip arabuluculuk rolünün
getireceği artılar anlaülacak.