23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 8 TEMMUZ 2002 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 ItactH slyas$tçi Irf/fltf u 3 Kasım Erzincan'ın Ula- lar beldesinin CHP'li eski bele- drye başkanı Paşa Dağ: "MHP, neden 3 Ka- sım'da erken seçim is- tiyor?" diye soruyor ve "3 Kasım, Susurluk'taki malum kazanın altıncı yıldönümü... Susurluk'u unutturmaya çalışıyor olmasınlar" diyor. Dldim'de Didim Akbûk'te t Holiday Resort Otel'in karşısın- daki Altın Site'de oturuyorlar... Daha doğrusu oturamıyor- lar... Çünkü şöyle diyor- (ar "Otelin diskosunun sabaha kadar süren gü- rültüsü yüzünden çev- rede rahat, huzur kal- madı. Kaymakamlık, Jandarma, Vilayet, Çev- re Müdürlüğü hiç kim- se şikâyetimize yanıt vermiyor... Aynca, Hazi- neye ait arazide ve üs- tü açık prefabrik bir ya- pıda nasıl diskotekaçıl- masına izin verildiğini de merak ediyoruz... Otelin işletmecisinin sosyal demokrat kimli- ği ile tanıdığımız Mus- tafa Kul olması ise me- rakımızı daha da arttın- yor." Elektronik posta: denizsom@cumhuriyet.cofn.tr - Yeni Türkiye'den istifalar başlamış... "Eskisi de bövlevdi!" H er zaman olduğu gıbı yıne belgelere daya- narak yazmış Erbil Tuşalp... Erbil, Günizi Yayıncılık'tan çıkan "Vatan Millet Sakarya / Çete Parti Mafya" kitabında siyaset mafya denklemin ortak paydası "Susurluk Iş Kazası"nı fark- lı bir bakışla değerlendiriyor... Denklemi kuranların kim olduğu sorusunun 11 Eylül'de New York'taki sal- dırıdan sonra bir kez daha sorulması gereği üzerin- de duruyor: "Salt ülkemizin son 30 yılını değil, tüm dünyayı ka- na bulayan bu teröristleri kim, nerede, nasıl, niçin ye- tiştiriyordu. Tarihin en büyük terör saldırısına uğrayan ABD'nin dünyanın en büyük terör kamplarını kurup, yöneten bir ülke olması gerçeği yadsınamıyordu." "ABD Başkanı George Bush Afganistan savaşı- nın nedenini açıklarken, 'Eğer herhangi bir devletin. masum insanların yaşamına mal olan eylemler ger- çekleştiren kişileri egittiği ve barındırdığını saptar- sak, bu ülkeleri de terörist ilan edeceğiz' diyordu." Iş kazası!"FBI'ın yaptığı 'terör' tanımı ise A BD'nin ayağına dolaşacaktı: Bir sivil nüfusu sindirmek ve ürkütme- ye, bir ülke yönetiminin politikasını etkilemeye ya da icraatını kendi istediği gibi yönlendirmeyedönük, her türlü şiddeteylemi..." "Bu iki tanımlama bir araya gelince, kimilerine gö- re ABD'nin kendisini de 'terörist' ve 'terörü besleyen' ülke ilan etmek için fazla uğraşması gerekmezdi. Ge- rekmezdi, çünkü tıpkı Afganistan, Suriye, Irak, Sudan, Iran ve Libya gibi ülkelerin yaptığına benzer bir faali- yet içinde olan ABD, tam 55 yıldır kendi topraklann- da (Georgia eyaletinin Fort Benning kasabasında), üstelik vergi mükelleflerinin kesesinden finanse edi- len bir terör kampı işletiyordu: Scholl of Americasya da geçen ocak ayından itibaren yeni adıyla VVestern Hemisphere Institute of Security Cooperation!" "Aslında salt Türkiye değil belki de tüm dünyanın Vatan Millet Sakarya / Çete Parti Mafya sorunu var- dı. örneğin ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral VVilliam Crowe'un yıllar önceki yaklaşımı da hiçbir zaman asla anımsanmayacaktı: Uluslararası eğitim programımız (IMET) nüfuz sağlamak açısından son derece başanlı olmuştur. Bugün dünyadaordulannın başında olan, hatta bazı durumlarda ülkelerini yöne- ten pek çok asker, bu program sonucu ABD'de eği- tim görmüş kişilerdir." "Bugün dünyada bakan, büyükelçi, kuvvet komu- tanı olanlardan bu programda eğitim görmüş 1.500 kişi vardır. Sözün kısası bu program uzun vadeli bir yatınm olarak çok değerli bir güvenlik yardımı aracıdır ve ABD'ye sayısız yarariar sağlamaktadır." VVashinton'dan Susurluk'taki iş kazasına gelirsek... Erbil'in kitabında; hem de belgeleriyle... SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutkuö yahoo.com Erken seçime gerek yok. Partileri ve milletvekillerini KÖŞE YAZARLARI belirlesin! 'Geleceğini biliyordum' dedi, arkadaşı Öyküyü Ayşegül Tokattı iletti: Savaşın en kanlı günlerinden biri... Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü... Insanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker. teğmene koştu ve: - Teğmenim, arkadaşımı alıp gelebi- lir miyim? Delirdin mi, der gibi baktı teğmen: - Gitmeye deger mi? Arkadaşın de- lik deşik olmuş... Büyük olasılıkla öl- müştürbile... Kendi hayatını datehlike- ye atma sakın! Asker ısrar etti ve teğmen "Peki" de- di, "git o zaman." Inanılması güç bir mucize.. Asker o korkunç ateş yağmuru altında arkada- şına ulaştı... Onu sırtına aldı ve koşa koşadöndü... Birlikte siperin içineyu- varlandılar. Teğmen, kanlar içindeki askeri muayene etti... Sonra onu sipe- re taşıyan arkadaşına döndü: - Sana değmez, hayatını tehlikeye at- mana değmez, demiştim. zaten öl- müş... - Değdi teğmenim, dedi asker.. - Nasıl değdi, dedi teğmen, ölmüş görmüyor musun? - Gene de değdi komutanım... Çün- kü yanına ulaştığımda henüz sağdı... 0nun son sözlerini duymak, dünyaya bedeldi benim için... Ve arkadaşının son sözlerini hıçkıra- rak tekrarladı: "Geleceğini biliyordum!" demişti ar- kadaşı... "Geleceğini biliyordum!" ÇED KÖŞESİ OKTAY EKÎNCİ Suyla Gelen Çölleşme... Yakm yıllara kadar tsra- il'den övgüyle söz etmek iste- yenler, bu ülkedeki sulama projelenyle "çöktetanmalan- lan" yaratıldığını hayranlıkla belirtirlerdi... Şimdi GAP'taki sulama projelerinin ise verimliliği arttırma bir yana, me\ r cut *ta- nm alanlannda çöDeşmeyi" başlatacağı söyleniyor... Çünkü, özellikle sıcak ve kurak iklimli yörelerde, yeter- li "dreMj" yapılmadan ger- çekleştirilen sulamalann, top- rakta "tuzlanmaya" neden ol- duğu ve bunun da tanmsal ni- teliği yok ettigi vurgulanı- yor... Nitekim Suriye'nin 1940'larda motopomplarla sulamaya başladığı F m t hav- zasındaki tuzlanma yüzün- den, 1980'lerden sonra aynı araziler terk edilmeye başlan- mış... Ülkemizde de Çukuro- va, Gediz, Söke ve Amik ova- lanndaki verim azalmalan ay- nı nedene bağlanıyor... Buhariaşma ve tuzlanma Türidye Barajlar ve KüM- rel Miras Izieme Kurulu'nun 14 Haziran 2002 günü Istan- bul'daki Taksim-Hill Otel'de düzenlediği foruma katılan Ziraat Mühendisleri Odası yöneticilerinden Ahmet Ata- lar da toprağa geçiyor... Ayıu su gereğinden fazîa verilince de zaten tuziu olan taban su- yunu yükseltiyor ve ikisinin kanşunıyla çoğalan tuzlar toprak yüzeyinde kahrken, su ise sıcaktan buhaıiaşıp gerrve tanma etverişsiz bir ortam bı- raktyor.^" Harran'da başladı... Yıllardır birçok yörede ger- çekleşen işte bu olayın son kurbanı "Harran Ovası"na verilmekte olan sular, kısa za- manda "beürgin'' bir tuzlan- mayı da başlattı bile... Bu sonucun daha baştan bi- lindiği halde ve Ziraat Mü- hendisleri Odası'nın "dre- naj" uyanlannın dikkate alın- madığından yakınan Ahmet Atalık, dünyadaki benzer de- neyimleri ise bakın nasıl an- latıyor: "Aynı ihmaller yüzünden tuzlanmanın yılda 2 milyon hektar ahna yayıkuğı hesapla- rayor... Birçok geri kalmış İU- kede bilim dışı sulatnalarla üriinkr de azaldığı gibi, yan- hş anyapdar arazUeriyle bir- likte terk ediliyor»." Mezopotamya da 'bitiyor'^ Harran Ovası'nın da aynı coğrafyayı paylaştığı bütün Mezopotamya bölgesinde, KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicaka turk.net ÇÎZGtLÎK KÂMİL MASARACI Harran Ovası'nda "sulama sonrası" şaşkmbk! tak, özellikle sulama işlevi de bulunan barajlann doğal ve kültürel çevrenin yanı sıra "tanın topraklan" üzerinde de olumsuz sonuçlar yarata- bildiğine dikkat çekti... Bu tür kimi barajlann "ta- nm alanlannı getiştirme" yö- nündeki amaçlan ile bizzat kendilerinin aynı tanm alan- lannı inşaat ve göllenmeyle "yok ettiklerini" vurgulayan i*Jınıet Atalık, yıllardır yaşa- nagelen bu çelişkinin bir baş- ka ürünü olarak "tuzlanma" olayını da özetle şöyle açıklı- yor: "lknmi sıcak, az vağışh böl- geierde denetimsiz \e geüşigü- zei verilen suiann içindeki tuz- tarihten bu yana insanoğ- lunun "tanm okulu" olan ve "verimfi ay vadiâ" olarak ad- landınlan bereketli toprak- lann "jüzde 80"i aynı tür su- lamalann yarattıgı tuzlan- malar yüzünden elden çıkmış durumda... Sözün kısası, 21. yüzyılda ilerlemeye başladığımız bir çağda, bilgiye ve bilime gereken değeri hâlâ ver- mediğimiz için, kutsal Jdtap- larda bile olmayan bir"mu- cizeyi" gerçekleştiriyoruz; "sujia çöl yararmanın" i- nanılmaz aymazlıgını kanıt- lıyoruz... Oekincia cumhuriyetcom.tr. TARİHTE BUGÜN MIMTAZARIKAN 28 Temmuz famanmd» ÇibimiŞ iir porhtti. B/R K0NC£RTQ OS7AS/.. mf'OE SUGÛN İTALYAN SE^TECJLEHİNİN EN BÜ- YÜtd£&A/P£N AN7ONIO V't/ALO/, ?2 yAŞtNDA ÖLOU. KlBK Y/LA )PVüM ZAMANtfJI, VENEDİIC'TEKJ Ş/£ YE- TİML£lt CJOHJJNDA MüZiK Ö€B£TMBNLİĞİ YAPA- Geçieuiçri. VIVALPI, o&w*ia ÇCCUKIARIU BNSTRUMAM ÇALMALflRlMIAl PA STKlpy LE,Z£NG#J CIEZEST&t yAPOZAJS/ B,BSTELBMİŞrİ. OPE8A VE ceATVeyOLAje/ Û4 MZPt AMA, OhiU ZAMAUItJM ÖNÜME GeÇİGEAJ, HEP ENSTRUMAH TPL MÜZİK ÇAUŞAMLARlVOt. 23S6NFONİ VE ' 454 k&Nçeem YAZMI% OLAM MAU>I, ÖZEL- ÜKl£ KONÇEM7Ü S&0SSC VE SOLD KOtJÇeZTD- LARIYLA £ASÛK ÇASIUIN DÂHİSİ SAYILMAIOA- P/e, 'MEVS/MLEZ"ADU YAPtn BU ÜSNUPA YETEISJ.İ , • . HotelPıiııcess, Bodnmı'untarihİTC ~^gÂğ turistik güzellıklenyle ıç içe. samimi bir T V H O ^ ^ ortamda. gûleryûzlü personelı •""I-'D I K j P ' p ffs ^em misafîrlenmıze h«r türlü ktTntnr vt KİTmpn sunnavı âSlfi^JVûfm BODRUM • GÛVERCİNÜK TÛRKİYE • Büyûkier ve küçükler içm ayn havuzbr Tel : 0252 374 52 43 .Timseraiykresomvtbar 02523745693 •AntittinbegûnlûinirUr • tşsiz kmıardi oza vam gennn Fax : 0252 374 50 93 • Her gûn Cumhımyn gaînaıız bızden Bir kişi açık büfe tam pansıyon 30.000.000.-TL FETHfYE ÇALIŞ'TA BlLUNAN HOTEL TALRUS f Tüm odalarda klima t^ Denize yaya 8 dakika f Canlı mûzik W 250 m2 ha\Tizu v* Sabah ak^am açık büfe Yanm panshoa 19.000.000 Tam pareiyon (Tanıtım Amacıyla) 23.000.000 Tel: (0252) 613 62 45 ıKredı kartı geçerlidırj GÜZEL SA^ATLARA GİRİŞ C VIISMAI \IU atölyeörüıııeek (0212) 241 35 58 ERZURUM 3.ASLh'EHUKlTK HÂKÎMLİĞfNDEN Esas \o: 2001 209 EJavacı Burhan Güler vekilı Av Tuncer Aktaş tarafindan da- valı Elife Ipek aleyhine mahke- memıze açılan menfi tespit çek ıptalı davasının yapılan açık yar- gılaması sırasmda \erikn ara ka- rarı geregınce, Davalı Elife Ipek'in yapılan zabıta araştırma- sına rağmen adresi tespit edile- memış olduğundan dava dilekçe- sı ve mahkemece verilen ihtiyr ati tedbir karan iie duruşma günü kendısıne tebbğ edılememış olup ılanen teblıgat yapılraasına karar verilmışür. tşbu ilanın teblığin- den itbaren davalı Elife tpek'ın, do5yanın durujma günö olan 01.10.2002 günü saat 9.00'da mahkememizde hazır bulunması veya kendisini bir vekılle lemsıl ettırmesi. aksı takdirde dava di- lekçesi ve duruşma günü ile ve- rilen ıhtıyati tedbir kararının kendısıne tebliğ edilmış sayıla- cağı. gıyabmda duruşma yapılıp karar verileceğı ılanen tebliğ olu- nur. 19.07. 2002 Basm: 46005 GÖRÜŞ Prof. Dr. SEBATİ ÖZDEMtR Tiirk Demokrasisinin Sefaleti ve Gençliğimiz... Türkiye'nin siyasal tarihinin 1950'de DP ıktidan ile de- ğişik bir kimliğe bürünmesiyle birlikte 10 yıl gibi kısa bir süre içinde nasıl bir kaosa itilerek ülke yaşamının çal- kantılara sürüklendiği iyi bilinmektedir. Yeni bir ülke ve cumhuriyet kurmuş olan CHP'nin, özellikle 4O'lı yıllar- daki iktidarının aymazlığı, bağır bağır geliyorum diyen bir savaşa hazırtıksızlık ve savaş koşullannın getirdiği olumsuz yansımalan sonucu toplumsal muhalefetle birlikte solun da desteğini alarak DP'yi iktidarataşımış- tı. Ancak tarih açısından değerlendırildiğınde şaşılacak kadar kısa bir süre içinde yaptıkları -ki burada tekrar saymak gereksizdir- ülkeyi "demokrasi" adınatüm ge- rici icraatlanyla birlikte 27 Mayıs Ihtilali'ne hazırlamış- tı. 27 Mayıs'ın yeni anayasa ile birlikte getirdiği özgür- lük ortamı dünyada esen sol rüzgâriann da etkisiyle ül- keye 68 dönemini; egemenlerin kaygısı ise şu halkın asla hak etmeyeceğı 12 Mart faşizmini yaşatıyordu. Demokrasiye dönüş ile birlikte -ki bızde bu sadece seçimlerin yapılması olarak algılanır- yapılan 73 seçim- leri CHP-MSP koalisyonunu yarattı. Gericiliğe prim ve- ren bu koalisyonun ardmdan Milliyetçi Cephe (MC) hü- kümetleri ardı ardına gelmeye başladı. Ülkeyi kan gö- lüne çevirmek, halkı daha da yoksullaştırmak ve tarif- siz acılar yaşayan bir 78 kuşağı (Yolsuzu, hırsızı, şeref- sizi bu üikede onurfanyla(!) dolaşırken bu 78 kuşağının çocukları bugün hâlâ yasaklıdır biliyor muydunuz? Bil- miyorsanız 78'liler Vakfı Başkanı Celalettin Can'a so- run lütfen!) yaratmaktan başka bir işe yaramayan bu MC hükümetleri döneminin ardından 12 Eylül darbesi geldi. Şu bize "bol gelen" 27 Mayıs Anayasası'nın ye- rine (Tabii kı haklıydılar(!). Bu halka demokrasi hak ya da özgürlükler yakışır mıydı ki.) kendilerine yakışır bir anayasayı; 82 Anayasası'nı getirdiler, geçici 16 mad- deyı de ekleyerek (Halen anlamış değilim ve anlayan varsa lütfen bana açıklasın; bu ne geçmez geçici mad- delermiş ki 20 yıldır bir türlü geçmiyorlar?). Unutmadan, vatanı milleti kurtarmak için ülke yöne- timine el koyan bu darbeciler -nerden akıllanna estiy- se(!)- garantör devlet srfatıyla iznimiz gerekiyordu ve verdiler Yunanistan tekrar NATO'nun askeri kanadına girebildi! Ve tabii ki hatırlatmaya gerek yok; bu kurtan- cılanmız vatan-millet adına ülkenin binlerce aydın ve yurtseverinin üzerinden bir silindir gibi geçtiler! Tabii bunlar da demokrasiye geçtiler ve güdümlü 83 seçımlerı ile birlikte ANAP ve Özal devrimciliği(!) döne- mi başladı. Devleti dolandırmanın ve her türlü yolsuz- luğun gözde olduğu bu devrin ardından 91 seçimleri ile birlikte bu devir de bitti ve DYP-ŞHP koalisyonu dö- nemi başladı. Geniş halk kitlelerinin desteği ile iktida- rataşınan bu koalisyondan beklenen 12 Eylül'ün tas- fiyesi idi; ancak bu beklenti boşa çıktı. Sonuç: Zar zor Meclis'e girebilen bir CHP ve REFAHYOL iktidan dö- nemi. öyle bir dönem ki liderinin malvarlığının hesabını ver- meyen (Meclis'te bunu koruyup kollayan da hem eski hem de şimdiki yeni oluşumcu namı diğer SHP), Ame- rikan vatandaşı olup olmadığı şüpheli ve bugün "Irak'a müdahalenin başbakanı olmak istiyonım" diyen DYP ve işi gücü türbanla uğraşıp genç kızlanmızın gelece- ğini karartan, şeyhlere, şıhlara başbakanlıkta iftar ye- mekleri veren, "Refah'a oy vermeyen Müslüman de- ğjldir" demekten başka bir iş yapmayan (ki bugün hâ- lâ takipçileri kılık değiştirerek ortaya çıkıyorlar) Refah Partisi ve ardından 28 Şubat... Ve tabii ki hesaplaşma- lar başladı; Fazilet'i kurdular, ama işler yine kesattı ve beklenen gün geldi çattı: Saadet Partisi ve Ak Parti or- taya çıktı. Birinin "yasaklı" lideri "Refah'a oy vermeyen Müslüman değildir" diyordu, diğeri ise "Minarelersün- gümüzdür" diyordu. Ne değışmişti kı acaba?.. 3 yıldır ise Türk siyasi tarihinin en kötü hükümeti (şu kuşlu, kurtlu ve de anlı) iş başında. Hiçbir şey üretme- yen, üreticiyi perişan eden, fabrikalar kapattıran, ban- kalar batıran bir iktidardı bu. Sonuç: Bu hükümetin kuşlu tarafı vatan-millet uğruna gemiyi terk ettiler ve ye- ni bir parti (neresi yeniyse) kurdular; Yeni Türkiye Par- tisi! Mustafa Kemal cumhuriyetimizi, bu ülkeyi gençle- re emanet etmişti. Ancak yıllarca kanla gözyaşıyla yoğ- rularak yapılan depolitizasyon çalışmaları gençliği ül- ke sorunlarından ve politikadan uzaklaştırdı ve hemen herkes gençlığimizden ümidini kesti. Ben aynı görüşte değilim; bugün tetevizyonlardaki açıkoturumlarda en fazla 20 yaşlarında olan pınl pınl gençler sorularıyla siyasetçıleri stüdyodan kaçınyoriar. Ve yine bugün yaş ortalaması 23 ve hemen hemen hepsi oğrenci olan gençlerimizin çıkardığı iki yayın or- ganı var; biri genel yayın yönetmenliğini AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi yüksek lisans öğrencisi Özgür Er- dem'in yaptığı ve 1999 yılı sonlanndan itibaren yayım- lanan lleh dergisi, diğeri ise genel yayın yönetmenliği- ni IÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencisi Erkin Yurda- kul'un yaptığı ve henüz 4 aydır yayımlanan Türk Solu gazetesi var. Bu yayınlar hakkında hiçbir şey söylemek istemiyo- rum. Gençliğimizden umudunu kesen herkese bu ya- yınları okumalarını öneriyor ve bu gençlerimizi sevgiy- le selamlryorum. e-posta: sebati.ozdemir a cumhuriyetcom.tr BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4S0LD.4NSAĞA: 1/ Ilkel top- lumlarda do- ğaüstü bir güç taşıdığına ina- nılan nesne... Ödeşme, razı olma. II Orto- dokslarda tah- ta pano üzeri- ne yapılan her türlü dinsel resme verilen ad... tngiltere'de çok sevilen bir cins bira. 3/ Bir şiir türüne adı- nı vermiş antik çal- gı... Ank, etsiz. 4/Ke- miklerin yuvarlak u- cu... Itarya 'da bir kent. 5/Birnota... Satranç- ta bir taş. 6/ Gebeliği önlemek için döryata- ğı içine konan sarmal biçiminde araç... Adlan sıfat yapan bir yapım eki. 7/ Kakım, gelincik gibi hayvanlann beyaz ve yumuşak postu... En kalın erkek sesi. 8/Tann... Kansızhk. 9/ Mert, kalender ve babacan kimse... Kuzu ağılı. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Asma bitinin yol açöğı bir bağ hastalığı. 2/Bir ay adı... Çek Cumhuriyeti'rrin başkenti. 3/ Sık gözlü ağ... Tropikal Afhka'da yetişen ve odunu mobilya- cılıkta kullanılan bir ağaç. 4/ Küçük mağara... Ma- dagaskar'da yaşayan bir maymun cinsi. 5/îsviçre'ye özgü, ağaç kütüklerden yapılan dağ evi... îri, kart. 6/ "Oguz —": Karikatürcümüz... Nikelin simgesi... 7/Üflemeli birçalgı... Kötü, çirkin. 8/Duyuru... Do- kusunda gümüş ya da altın renginde tel bulunan ku- maş. 9/ Bir çeşit antibiyotik.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle