Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Î-AYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2002 CUMA
2 OLAYLAR VE GORUŞLERolay.gorus(5 cumhuriyet.com.tr
MUMTAZ SOYSAL
İttial Siyaset
MEDYA kaç gundur onunla meşgul Nere-
de ne zaman donecek, donuncenereyegıde-
cek? Bır Anka kuşu kı, nereye konsa orayı ıh-
yaedecek Orunla eskılenn "yenıoluşum"upar-
laktuylere burunecek, CHP yuzde 1O'luk eşı-
ğın uzennder uçacak, DSP tekrar havalana-
cak
Akıllara sığmayan çelışkı bıle unutuldu Dev-
let Bakanı, hukumetın hem ıçınde hem dışın-
da
Ama, asıl unutulan, Turk sıyasal yaşamına
SLjrulmuş tarıhsel lekedır Osmanlı'nın en
zayıf zamanında bıle, ulkeyı yoneten kurulların
ıçıne dıştan gonderılmış bır "vezır" ya da "nâ-
zır' gırmedı
Geçen yıl, Cumhunyetın 78 yılında bu da ol-
du
Gerçı ondokuzuncu yuzyılın Osmanlı Devle-
tı nde Dersaadet ın çeşıtlı "sefaret "lenyle ha-
şırneşırolan onlaryoluyla padışahı etkıleme-
/e çalışan ya da falanca devletın dış polıttka-
sına hızmet etmeye soyunanlar çok oldu Re-
şitPaşa nın "Ingılızcı", Nedim Paşa'nın "Mos-
Kofçu' olduğu soylenır, Âli ve Fuat paşalara
verıne gore Fransa ya da Ingıltere yandaşlığı
yakıştınlırdı Ittıhatçıların daha çok Almanlarla
ıçlı dışlı da olduklan bılınır Malıyesı batık, or-
dusu perışan u/kesı tarumar bır Mutareke is-
tanbulu nun da ışgal ku\A/etlenyle ışbırlığınden
başka seçenegı olabılır mıydı9
Mustafa Kemal'ın Anadolu'ya çıkışına dek
bu hep boyle surup gıtmıştır
Ne oldu da, onun kurdugu Cumhunyet bu zıl-
letı yaşamak zorunda kaldı7
Turkıye'de yapılmış gorunen yabancı pa-
tentlı motorların ılk denemelen ıçın ışletıcı-
lerın asıl fabrıkadan getırılrnesı doğaldır Ye-
dek parçaların çoğu yıne o patentlerle burada
ımal edılse de, lythğtne ınandığınız parçacının
bazen ıstedığınızın "on//na/"ını uzattığı çok olur
Bu orneklerden kalkarak ve hele ekonomı-
dekı yedek paranın dıştan geldığını duşunerek
Dervış olayını modelın yabancı patentlı oluşu-
na bağlayıp bu zıllet goruntusu konusunda bı-
raz tesellı bulabılırsınız
Ama, belkı de en buyuk tesellı goruntunun
halktakı ulusalcı bılınçlenmeyı arttırmasıdır Ne-
rede, nasıl yapıldığı bılınmeyen kamuoyu yok-
lamalarının sıyasal yaşamdakı bu yenı "aktor"
ıçın yuksek 'reytıng"\er çıkardığına bakmayın
sız Turkıye'nınTurkıye den yonetılmesını ıste-
yen ınsanlann bu çeşıt bır "yonetış"\ ıçlerıne sın-
dırmelerı kolay değıldır
Son aylarda dıllerde dolaşan "ıçe sındıreme-
mek" deyımının, oluroimaz her durum ıçın kul-
lanılıp bu konuda hıç telaffuz edılmedığını go-
renlerın tepkısı herhalde seçımde kendını gos-
terecektır Dervış'ı paylaşamayanlar, neyı pay-
laşamadıklannın farkında değıller galıba
hakkınızdaki
herşey
Ajans Press;
şahıslar,
kuruluşlar,
sektörler
ve bilgi toplamayı
istediğiniz konular
hakkında
basında yer alan
tüm haber ve reklamları
yurtiçinde
ve yurtdışında
sizin için takip ediyor...
PRESS
' Medyadakı Gozunuz
KADIKOY 1. ASLİYE TİCARET
MAHKEMESİ'NDEN
E*as No 2001 352
Karar \o 2002 382
Da\acı Secı- Ahmet Ornekal vekılı Av Mehtap Su-
ner tarafindan davalı Husevın Ozyağcı ve Bene\ în-
şjat Taahhut San \e Tıc Ltd Şırketı alevhınde açı-
ljn »ırketın Fesıh ve Tastıvesı davasının vapılan açık
curuşmaları sonunda verılen 16 05 2002 tarthl»
2001 352-2002 382 esas \e karar savılı ılam ıle "da-
\alı Benev tnşaat Taahhut Sanayı ve Tıcaret Lımıted
Sırketının Fesıh ve Tastıvesıne karar verılmış. olup
ı>bu karar Gazıantep ılı Şahınbev ılçesı Kızilmescıt
Mahallesı 28 savılı hanede kavıtlı Mehmet oğlu Hu-
^\m Ozvagu'va 7201 ^avılı kanunun 28 29 madde-
hn eereömce ılanen teblıa olunur 11 07 2002
" " Basın 4497"?
Türkçe...
Nurcan BOŞDURMAZ
T
urkçe uzennde yapı-
lan tartışmalar. son
zamanlarda oldukça
yoğunlaşmış goru-
nuyor Yabancı soz-
cuklenn kullanılması, telaffuz
sorunlan, yanlış kullanılan soz-
cukler ve yazım (ımla) yanlışla-
n gıbı pek çok konu uzennde
yapılan tartışmaJargerçekte Dıl
Devnmı'nden ben suruyor Bu
tartışmalann başlangıcını, daha
da genye Tanzımat donemıne
kadar goturebılınz Dıl Devrı-
mı 'nden sonra ortaya çıkan ya da
o donemde yapılan pek çok tar-
tışmanın, zaman ıçınde bazen
unutulsa da. yınelendığını gor-
mek hem gulunç hem uzucu Or-
neğın, yıllar oncesınde tartışılan
konulardan bın \, w. ve q harf-
lennın Abece'ye alınmamasıy-
laılgılıydı Yakın zamanlarda bu
konu bır gazetede yenıden orta-
ya atıldı Oysa, Dıl Encumenı
1933 yılında bu soruna bır çozum
uretmış Kısaca çozum şoyle
"Türk telaffuzu olan sözeükJer
Tiirktelaffuzufleyazrimahdır: Is-
kender, Aristo. Bulgaristan gibi.
Türkçe telaffıızu olmavıp miUi
tdaffu/Jan bilinenler Tiirk imla-
sı ile \azıhp so/xuklerin milli im-
lalan paranteziçinde gösterilme-
Hdir." Bu arada şunu behrrmek
de yararlı olacak Abece'lerde,
konuşulan dılın seslen vardır
Bunun dışında harf kullanmak,
oğrenmeyı zorlaştınr
Dıl Devnmı donemınde, so-
run sadece alfabedekı harfler ol-
mamış TurkıyeCumhunyetı'nın
resmı ağzı ne olmalıdır sorunu
da tartışılmış \ e sonuçta Istanbul
agzı olmalıdır denılmış Tartış-
malar sonunda her şey bır kura-
la bağlanıyor \ e buna uyuluyor
Buodonemınbırozellığı Kısa-
cası, ortalıkta bugunku gıbı beş
IBUTurkçe Bol Oğr Gore\hsı
on taneyazan klavuzu \eher kla-
vuzda birfoirinden farkh kuraflar
yok.O Donemde Arapça ve Fars-
ça sozcuklerden kurtulmak ıçın
yoğun çaba gostenhrken 1932
yılında Cumhunvet gazetesınde
Yusuf Zi\a Ortaç'ın başka bır
soruna dıkkat çektığını goruyo-
ruz Ortaç, Frenkçe pek çok soz-
cuğu sıralayıp bunlann kullanıl-
masının salgın halıne geldığını
belırtıyor ve otellere, bahçelere.
mağazalara venlen adlardan or-
nekler gostenyor Gunumuzden
tek fark, bu sozcuklenn Ingıhz-
ce değıl Fransızca olması Bu
donemde İsmet İnönii de ılgınç
bır saptama yapıyor "Tûrk di-
H, dört bir taraftan açık kalmış
bir vurda benajor." Gunumuz-
de de durum pek faıklı gorunmu-
yor
Bugun, yazılı eserlerde ozel-
lıkle Frenkçe sozcuklenn sayısı-
nın arttığını goruyoruz Bu artı-
şın nedenı, Turkçe'de yabancı
tenmlenn karşılıklannın bulun-
maması olabılır mı7
Olabılır,
çunku teknolojı ve bılım o kadar
çabuk ılerlıyor kı bız bunun ge-
nsınde kalıyoruz. yenı buluşla-
ra. yenı kavramlann uygun Turk-
çe karşılıklannın bulunması ıçın
bıraz zaman gerekebılıyor Ama,
bır gerçek daha \ar Yıne Dıl
Devnmı'nın ılk yıllanna done-
lım
Mıllıyet gazetesınde 1935 yı-
lında çıkan bır yazıda anlatılan
kuçuk bır olay, haylı ılgınç Olay,
yazının yazıldığı tanhten 30-35
yıl once meydana gelmış, Yanı
1900'lerde tstanburdabırcamı-
de, Abdürrahim adlı bır hoca
kursuye çıkıp vaaz venneye baş-
lamış "Vaktî, veMiıî, ruzî, yani
senin dflmce bir gun... recufi, şah-
sî merdî \ani senin dilince bir
adanı, murur ederdi, abur eder-
di, güzeşt ederdi,yani senin dilin-
ce geçerdi.!." Hocanın ıkıde brr
"senin dilince™'" demesıne sıkı-
lan adam once hocanın Arap ol-
duğunu sanır. merak edıp yanı-
na gıttığınde Azerbaycanlı bır
Turk olduğunu oğrenırve sorar
"Hocam, giizel şejler söyledin
amma.bunlann 4rapçasmı,Fars-
çasını kanşttrmasanotanazmı? "
Hoca, sakalını srvazlayıp karşı-
sındakıne şunlan soyler "Oğul,
bizde halk, kendi dilinden de ol-
sa, apaçık sölenen söziere kulak
asmaz. Eğer bö\te vaktî, \e%mî,
nıaverine "bir gün** dıyecek ol-
sam "' "Bu hoca da bizim gibi
konuşıryor. Bizden nefarkı\ar?_"
derler Boyle uç dort dılden soz
kanşnrmaJı kı, herkesı ağzının ıçı-
ne baktırasın1
'" Gunumuzde de
durum bundan pek farklı değıl
Hayır. aslında farklı çunku Ab-
durrahım Efendı kullandığı Fars-
ça, Arapça sozcuklenn anlamı-
nı bıhyormuş. ya gunumuzde9
E\ et, gunumuzde gazetelerde ya
da çeşıtlı dergılerde Turkçe ıle ıl-
gılı konularda çıkan yazıların
pek çoğunda butakım kavram-
lar anlamı bılınmeden gelışıgu-
zel kullanılmakta Yıne geçenler-
de gazetelerın bınnde Turkçe
uzenne bır şeyler yazılmış oldu-
ğunu gordum Yazının bır yenn-
de "tstanbul diyakkti" denmış.
bır yerınde "İstanbul lehçesi"
kullanılmış Oysa, soz konusu
olan "İstanbul ağa." "lehçe, di-
yalekt \e ağız" sozcuklennın ne
anlama geldığını bılmek ıçın dıl-
bılımcı olmaya gerek yoktur Sa-
dece kıtaplığa gıdıp ka\Tiak kı-
taplara bakmak yeterlıdır Yal-
nız ış sozcuk uretmek olduğu za-
man ışı dılbılımcılere bırakmak-
ta ya da en azından onlara danış-
makta yarar \ar Buyapılmazsa
ne olur
7
Ortalık ne olduğu belır-
sız, bazılanmızın kulaklannı tır-
malayan anlamsız sozcuklerle
dolar
Konunun başka bır yonuyle ıl-
gılı olarak yıne geçmışe kısa bır
yolculuk yapalım, dılersenız
1980'h >ıllara gelındığınde Turk-
çe açısından en onemlı olay. Turk
Dıl Kurumu"nun bağımsız bır
organ olmaktan çıkanlıp. bır ya-
sayla de\ lete bağlanrnasıdır 12
Eylul 1980askenmudahalesıy-
le, TDK'nun ozel hukuktan do-
ğan "dernek" statusune son ve-
nlıp TDK, kanunla kurulmuş bır
"devlet dairesi"ne donuşturul-
muştur 1982 Anayasası'na ko-
nulan bır hukum (madde 134),
TDK'nu Başbakanlığa bağlı
"Atatürk Külriir, Dil ve Tarih
Yûksek Kunımu"nun bır bolu-
mu halıne getınr Bundan sonra
çeşıtlı yazım klavuzlan ortaya
çıkmaya başlar Sozcuk uretme
ışı kışısel çabalara kalır Kısa-
cası ulkemızde artık dılle uğra-
şan, dedığını kabul ettıren say-
gın resmı bır kurum bulunmak-
tadır Sadece, TDK'nun *de\let
dairesi''ne donuşturulmesıne bır
tepkı olarak ortaya çıkan Turk Dı-
h Derneğı'nın, eluıdekı çok sı-
nırlı olanaklarla, eskı TDK ge-
leneğını surdurmeye çalıştığını
goruyoruz
Bunlardan daha acı olanı da
anayasada anadılınm korunma-
sıyla ılgılı tek bır duzenlemenın
olmaması Oysa Fransa. bu ko-
nuda bızden çok daha duyarlı ol-
muş \ e Fransızcanın korunma-
sı ıçın gereklı yasalan çıkarmış-
tır Demek kı elımızde omek ala-
bıleceğımızbırmodeldevar So-
runun çozumu çok da zor değıl
aslında Anadılının korunmasıy-
la ılgılı gereklı yasalann, daha da
gecıkılmeden çıkanlması \e dıl
konusunda çahşacak, saygınlığı
su gorurmez bır kurumun oluş-
turulması Sadece bunun ısten-
mesı, ama gerçekten ıstenmesı
gerekıyor o kadar
Parkinson...
Prof. Dr. Y. Müh Ilhami ÇETEV ve
E
skı Çağlann en buyuk hekımlenn-
den Bergamalı Gaknos'tan (yaklaşık
131 201 arası) ben bılınen Parkin-
son hastabğı. artan ınsan omru ıle gıderek
onem kazanan hastalıklardan bmdır, zıra bu
hastalık esas olarak bır yaşlılık hastahğıdır
Genelhkle ellerden bınnde ıstençsız tıtreme-
lerle başlar. sonra yürume dahıl tum hare-
ketler gıderek yavaşlar ve katılaşır Genel-
hkle 50 55 yaşından sonra her ıla cınste
gorulmekle beraber. erkekler daha çok, ka-
dınlar daha az tutulur Tum kıtalarda, tum
ulkelerde ve varsıl, yoksul farkı gozetmek-
sızın tum toplumsal sınıflarda etkılıdır Or-
talama olarak, ellı yaşını geçen her yüz kı-
şıden bınnın Parkınson hastahğına tutulma-
sı, ne kadar yaygın \ e onemlı olduğunu ka-
nıtlar Ortalama ınsan omrunun gıderek yuk-
selmesı sonucunda bu hastalığa yakalanan-
lann sayısı durmadan artmakta \e dışa kar-
şı en onemlı belırtısı olan tıtreme ıle herke-
sın çevresınde goze çarpmaktadır Neyazık
kı, etkısı bundan ıbaret kalmaz \e hastanın
bedenınde, zıhnınde, ruhunda onemlı değı-
şıklıklere neden olabılır
Ikı bın yıldan ben bılınmesıne karşın Par-
kınson hastalığı gızemını buyuk olçude ko-
rumaktadır TıptaılkkeztngılızdoktorJ Par-
kınson tarafindan 1817'de yayımlanan bırkı-
tapta ıncelendığınden. onun adını alan bu has-
tahkta onemlı ılerlemeler ancak 1960 yılın-
dan sonra başlamıştır Beyın kımyasına da-
yanarak yapılan çalışmalarda, hastalığın esas
olarak. beynın kara madde denılen bolge-
sınde noronlann (beyın hucrelen) buyuk
bolumunun olmesı nedenıyle, bır kımyasal
ıletıcı olan dopami'nı yeterlı mıktarda ure-
tememesınden kaynaklandığı kanıtlanmış-
tır Bu durumda akla hemen gelen ıyıleştır-
me yontemı, şeker hastalanna ınsulın venl-
mesı gıbı. Parkınson hastalanna dopamın
vererek beyındekı eksıkJığı gıdermekrır An-
cak burada doğanın bılınmeyen bır neden-
le koyduğu bır sınırlama ıle karşılaşılmıştır
Buyuk molekullerden oluşan dopamının
kan-beyın sınınnı geçememesı Bu engel,
dopamın yenne onun on maddesı olan. kan-
beyın sınınnı geçebılen \e beyınde dopamı-
ne donuşen levodopa (kısaca L-dopa) kul-
lanarak aşılabılmıştır
Etldler ve bozukluklar: Esas belırtıler ıs-
Uz Psıkohg, MAÜmitÇETİN
tençsız tıtremeler, kaslarda katılaşma ve ıs-
tençlı hareketlerde yavaşlama ve azalmadır
Bunlara kısaca tıtreme, kas sertlığı ve hare-
ketsızlık denır Dışardan en kolay gozlene-
nı ve en çok tanınanı, Parkınson hastalığı de-
nınce akla ılk gelen ışaretı tıtremedır Buna
karşın hasta bakımından en onemhsı yalnız
yurumesını değıl, yuz ıfadesınden yatakta
donmeye kadar her turlu hareketını en faz-
la kısıtlayan hareket yavaşlaması ve guçlu-
ğudur Parkınson hastasının ayakta ıken olu-
şan tıpık vucut gorunumunde gov de ve baş
one doğru eğıktır, dız ve dırsekler hafıf bu-
kuktur Yuruyuş zorlaşır, ozellıkle yuruyu-
şun başlatılmasında zorluk çekılebılır Has-
ta bazen yere çakılmış gıbı kalır kı buna kı-
lıtlenme denır. Yurumeye başlayınca kısa
adımlarla ve ayaklan suruyerek gıder Bu es-
nada kollar az hareket eder ya da hıç hare-
ket ermez Duşme, Parkınson hastalığının
onemlı bır olayıdır ve bu hastalığın bır ışa-
retı de olabılır Hareketsızlığın bır sonucu da
mımık azlığı ve yûz ıfadesının değışmesı-
dır Hasta donuk bakışlıdır, duygulannı ve
heyecanlannı belh etmez Goz kapaklan su-
reklı açıktır, doğal kırpıştırma zayıflar ve sık-
lığı azalır
Dudaklar dolayısıyla ağız tam kapanmaz
Bunlardan başka yutma guçluklen gonıle-
bılır Gıyınme, soyunma, düğmelen kullan-
ma, tıraş olma, saçlan tarama, yemekte bı-
çak kullanma, yemek yeme gıbı ışlenn ya-
pıhnası gıderek guçleşır Buturhastalarkar-
maşık hareketlen yapmada ozellıkle zorla-
nır ve genellıkle yurumek ve dugme ılıkle-
mek gıbı ıkı ayn hareketı aynı zamanda ya-
pamazlar
Parkınson hastalığının tanısında bıle kul-
lanılan bır etkısı. el yazısının tıpık bır bıçım-
de bozulmasıdır Bu Parkınson hastasının > a-
zısı hem harflenn kuçukluğu. hem de satır
> a da sozcuk başında buyuk harfle başlayıp.
sonra gıderek kuçulmesı ve çok kez okun-
maz hale gefmesı ıle dıkkatı çeker Hasta-
nın el yazısı ıncelenerek, hastalığın tanısı ıçın
bır ıpucu elde edılebılır
Istençsız çalışan sınır sıstemınde hem Par-
kınson hastalığı. hem de kullanılan ılaçlar
kan basıncını duşurebılır, bu yoldan baş don-
mesıne ve hastanın duşmesıne neden olabı-
lır Dığer bır etkı, cılttekı yağ bezlennuı aşı-
n yağ uretmesı ve bunun sonucunda yüzün
parlak veyağlı gorunmesıdır Ağızdan aka-
cak kadar aşın tukuruk oluşumu gerçekte yut-
ma yetısının zayıflamasınm ve ağzı açık tut-
manın bır sonucu olabılır Bağırsak hare-
ketlennın yavaşlaması nedenıyle Parkınson
hastalannda sındırım bozulrnası ve pekJık çok
sıkgorulur Bazı ılaçlarpeklığı şıddetlendı-
rebılır Ote yandan mesanenın çalışması da
duzensızleşır ve ıdrar yapmada sıkıntılarya-
şanabılır Hareket azlığınm bır etkısı de has-
ta ayakJannda şışkınhklennı oluşmasıdır
Aşın terleme ve gozlerde kızanklık da Par-
kınson hastalannın şıkâyetlen arasında bu-
lunabılır
Ruhsal Bozukluklar: Başlıca onemlı ruh-
sal bozukluklar arasında. duşunme v e karar
verme yetısının zayıflaması gıbı. bılışsel
(kognıtıf)ışlev bozulmalan sayılabıhr Dık-
kat ve yoğunlaşma yetısı ıle beraber gınşım
\ e bır şey yapma arzusu da zayıflar Bırçok
hastada ruhsal çokunru (depresyon). ıç sı-
kıntısı (anksıyete) ve moral bozukluğu go-
rulur Hasta yaşamdan zevk almaz îlaç kul-
lanan hastalar başlangıçta çoğunlukla hare-
ketlı ve bazen urkutucu ruyalar gorur Da-
ha ılen aşamalarda halusınasyonlar yaşanır
Hastalığın ılen donemlennde unutkanlık ve
hafıza kusurlan gorulebılır Bunama tehlı-
kesı normal ınsanlara gore yaklaşık uç kez
daha fazladır
Sonuç: Bu" yaşlılık hastalığı olan Parkın-
son, yurume ve dengeden, duşunmeye ka-
dar ınsan organlannın çoğunun ışlemesını
yavaşlatır ve ışlevlennı bozar Bırçok has-
tahkta olduğu gıbı gelışmesı hastadan has-
taya çok değışır Bazılannda yavaş, bazıla-
nnda hızlı ılerler, fakat asla durmaz ve ge-
nye gırmez
Hastayı ve aılesını zorlayan etkılennın us-
tesınden yalnız ılaçlagehnemez Hastayı ve
aılesını bılgılendırerek, sıkıntılar beraber
goğuslenmelı ve hastayı en az zorlaması
sağlanmalıdır
Parkmson hastalan rahatsızlıklannı arttı-
ran yorucu, streslı ve heyecan vencı olay-
lardan daıma uzak durmalı, yaşamlannı sa-
kın bır ortamda, çevTelennden gereklı des-
tek ve yardımı gorerek surdurmehdırler Bu
tur hastalar ve eşlen toplumdan kaçma ve
ıçıne kapannıa eğılımınde olduklanndan.
toplumsal ılışkılennı surdurme yonunde da-
ıma teşvık edılmelıdır
MENGEN ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1990 291 Karar No 1991 161
Da\acı Orman Idaresı tarafindan davalılar Emıne Karasan. Yakup Karasan
\e\ıs Cemalı \e Hatıce Akbıjık hakkında açılan tespıtın ıptalı ve tescıl" da\a-
smın vapılan ve bıtınlen açık duruşması sonunda
Dava konusu Bolu ılı, Mengen ılçesı, Duzağaç Koyu'nde bulunan 87 parselın
bılırkışı raporunda belırtılen 950 m2'lık kısmının ıptalı ıle orman olarak hazıne
adına tescılıne fazla kısım hakkındakı davanın reddı vonunde hukum kurulmuş
ve karar davacı orman ıdaresı tarafindan temvız edılerek Vargıtav'a gondentmış.
Yargıtav 20 Hukuk Daıresının 01 06 1994 tanh, 1993 5031 esas, 1994 6238 ka-
rar nolu ılamı ıle onanmasına şeklınde karar verılmış \e \argıta\ ılamı davah
Yakup fCarasan mırasçılan olan Emıne Karasan. Mehmet Karasan Ahmet Kara-
san Husevın Karasan ve Dılek Karasan'a tum aramalara rağmen teblıg edıleme-
mış olup ılanın yayımlanma tarıhınden ıtıbaren 7 gun sonra teblığ edılmış sayıla-
cağı ve 15 gun ıçensınde karar duzeltme talebınde bulunabıleceklerı ılanen teb-
iıg olunur Basın 44842
HATAY 2. ASLtYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dos\aNo 2001 669
Davacı Mustafa Kemal Unıversıtesı \ekılı \\ Faıka
Oktay tarafindan davalılar Şenel Povrazlı Husevın Po>-
razlı ve llhan Kuçukavdın hakkında açılan alacak davası
nedenıvle Davahlardan llhan Kuçukavdın'ın Tunus Cad-
desı 21 \-\ Kavaklıdere-Ankara Husevın Povrazh'nın
Batıkent tlkoğretım Okulu Ankara Şenel Povrazh'nın
(Küçükavdın) Aktaş Sokak Aktepe "* Cadde 182 Keçi^
oren-Ankara adresınden teblıgatın vapılamadıgı vapılan
tum araştırmalara rağmen adreslennm tespıt edılemedı-
ğınden, dava dılekçesının ılanen teblığıne karar venlmış
olmakla duruşma gunu olan 25 09 2002 gunu saat
09 00 da duruşmava gelmelen gelmedıklen takdırde du-
ruşmanın vokluklarında devam edecegı dava dılekçesı
duruşma gunu teblığı yenne aeçerlı olmak uzere ılan olu-
nur 16 07 2002 BaMn 4S408
PENCERE
Ecevit, Baykal, Cem'in
Dünya Görüşleri Bir...
Kureselleşme surecındeyız teknolojık devrımın
gobegındeyız bu çağın ınsanı akılcı ve bılımcı ola-
cak sel yatağına ev yaptıktan sonra bına suların
altında kaldı mı şaşırmayacak, apartmanın beto-
nundan çaldıktan sonra depremde yıkılan yapının
karşısında aglamayacak
Partıler karmaşasında seçım kargaşasına katı-
lıp havanda su dovmeyecek
işte sıze uç kışı
Ecevrt
Baykal
Cem
Uçunu de bılıyoruz dunyagoruşlerı arasında bır
fark var mıdır'?
Yoktur'
Oyleyse nıçın ayn ayrı partılenn başını çekmeye
çabalıyorlar9
Ya akıllarını peynır ekmekle yemışler ya da hırs
gudulenmesı ağır basıyor
Akıl ve bılım çağında teknolojık surecı yaşıyoruz,
ama Turkıye de gozlerımız korelmış, ekonomı çok-
muş bunalım sıyasaya yansımış savaşa surukle-
nıyoruz
Uçurumun kenarındayken partıcılık dıdışmesının
batağında çırpınan bır ulkeye donuştuk
•
Masamın ustunde Attıla Karaosmanoğlu nun
bır kıtabı duruyor
"Turkıye 'de Yenıden Yapılanmayla Ilgılı Sorun-
lar" (Turkıye Bılımler Akademısı Yayını)
45 sayfalık kuçuk kıtap Karaosmanoğlu'nun bır
konuşmasını ıçerıyor ama ıçınde paha bıçılmez
gozlemlerve uyarıcı anılarvar 40"ıncı sayfasından
bıralıntıyı bırfıkte okuyalım
"Endustn devnmınde teknolojık degışıklıkyavaş-
tı, yavaş teknolojıkdegışıklıgın olduğu yerde uzun
sure devam edebılecek ( ) ayrıntılı kanunlar çıka-
rabılırsınız ( ) fakat bılgı çagına gırdığımız za-
man, bılgı uretım faktorlennden bın halıne gırdığı
zaman yanı ınsan gıbı toprak gıbı sermaye gıbı,
uretım faktoru halınegeldıgı zaman, dunya çok da-
ha hızlı bır şekılde degışıyor Onun ıçın kurallann
bu değışıklıklere ımkân verecek şekılde oluşturul-
ması gerekır ( ) Turkıye de bugun mevcut kanun-
ların hepsını bılgısayara yukleyın akıllı bırprogram
ıçınde ve çeşıtlı konularda butun kanunlann neler
soyledığını, hangı kanunun hangı kanun ıle çelış-
me durumunda olduğunu aradığınız zaman orta-
ya çıkarabılırsınız bugunku programlama teknığın-
de hıç mesele değıl "
Pekı 'mesele' daha başka deyışle 'sorun' olan
ne?
Yasaların ardındakı guçler, sınıflar, katmanlar, çı-
kar grupları
•
Insan tanm devnmınden sonra dını oluşturdu, ınan-
cı devlet duzenıne donuşturdu Sanayı devnmın-
de akıl devreyegırdı,dınden bagımsızlaşabıldı.de-
mokrasıyı kurdu Teknolojı devnmınde bu çapta de-
ğışıklık yaratacak derınlık gorulmuyor, ama, 'bılgı'
akışkanlığındakı hız nasıl sonuçlar yaratacak so-
rusu gundemde
1923 te çoğunlukla tanmsal yapıda yaşayan Tur-
kıye daha sanayıleşmesını gerçekleştıremeden tek-
nolojı devrımıyle karşı karşıya kalan ulkelerden bı-
ndır, şaşkınlığımız belkı bu sureçlerın ıç ıçe geç-
mesınden kaynaklanıyor, uç çagı bır arada yaşı-
yoruz
Partıcılık de bunun dalgaları ortas/nda şaşkınlaş-
tı, aynı şeylerı soyleyen bırdızı adamın bırbırıyle ça-
tışmasını seyredıyoruz
•
Ecevıt Baykal Cem
Uçunun de dunya goruşu bır, uçu de eskı CHP'de
yetışmış, uçu de demokratık solcu ya da sosyal de-
mokrat
Pekı neden ayn ayrı partılenn başını çekmeye
çabalıyorlar
7
Hele Turkıye nın hayat mematı soz
konusuyken bu ayrılığın anlamı nedır?
İ KİTAPLAR
O Atatürkçü Partiyi Kunnanın Sırası Geldi
"Başımıza gelen felaketı kavramak ıçın Kor
don'da ı>>tılacı askerlen mı gormemız gerekıjor
9
"
© Ana Çizgileriyle Türkiye'nin Yakın Tarihi
Ataturk ijizgısı a\nı zamanda hem çok batıcı,
hem de çok ulus^u bır tızgıdır
Prof. Dr. Cevat Geray
> Halk Eğjtimi
toplum Fazıl Husnu Dağlarca nın sovlemıvle
'o\le dalmış kı vuzullar suren u\kusuna u\an-
dırmazsan u\anacak değıl''
O Çağdaş De\let Düzenleri
Kureselleşme ve Aztnhklar
IMAJ YAYINEVI
Fakulteler Mah Dınm Sok 23/1
Tel (0312) 319 32 25 - 363 54 14
Fax 363 09 91 06590 Cebecı-ANKARA
e-maıl ımaj@ı\ırcom Posta Çek 1009115
DEMİRKÖY ASLİYE HUTOJK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas Vo 2001 12 karar \ o 2U01 40
Da\au Şemsı Ozturk taratından da\alı Demırkov Nutus
MûdurJugu hakkında a^ılan ısım ta^hıhı davaMnın vapılan
açık vargılaması sonucunda Da%anın kabulune Tokat ılı
Reı>adıve ılvcsı Buşurum K.a^aba•,ı Cılt No F Hane No
8"de nufusa ka> ıtlı Mehmet \e Guler kızı 19
7
~ Re^adıse
dogumlu davacının Şemsı olan ısmının Şebnem olarak du-
zeltılmebine karar verılmı^tır "H01 --a\ı]ı teblıgal hukumle
n geregınce ılanen teblıg olunur Basın 34813
— TARSUS 2. ASLh^: HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosva Nc 2000 "90
Davacı Fadıme Alpı tarafindan habimsiz olarak açılan
gaıplık davasmda Da\aLinın davasının kabulune Içel ılı
Tarsus ılçesı Karavavla KOVTJ Cılt H l Hane 23'te nufu-
sa kavıtlı Fevzı \e A\şeden olma J0 0I 19^2 d lu Hıkmet
Alpının gaıplıjıne davacı tarafindan vapılan masrafların
uzerınde bırakılmasına karar \enlmis olup teblıa vertne
kaım olmak uzere ılan olunur 24 04 2002 BaMn" 2 ^ 8 7