27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Î-AYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 2002 CUMA 2 OLAYLAR VE GORUŞLERolay.gorus(5 cumhuriyet.com.tr MUMTAZ SOYSAL İttial Siyaset MEDYA kaç gundur onunla meşgul Nere- de ne zaman donecek, donuncenereyegıde- cek? Bır Anka kuşu kı, nereye konsa orayı ıh- yaedecek Orunla eskılenn "yenıoluşum"upar- laktuylere burunecek, CHP yuzde 1O'luk eşı- ğın uzennder uçacak, DSP tekrar havalana- cak Akıllara sığmayan çelışkı bıle unutuldu Dev- let Bakanı, hukumetın hem ıçınde hem dışın- da Ama, asıl unutulan, Turk sıyasal yaşamına SLjrulmuş tarıhsel lekedır Osmanlı'nın en zayıf zamanında bıle, ulkeyı yoneten kurulların ıçıne dıştan gonderılmış bır "vezır" ya da "nâ- zır' gırmedı Geçen yıl, Cumhunyetın 78 yılında bu da ol- du Gerçı ondokuzuncu yuzyılın Osmanlı Devle- tı nde Dersaadet ın çeşıtlı "sefaret "lenyle ha- şırneşırolan onlaryoluyla padışahı etkıleme- /e çalışan ya da falanca devletın dış polıttka- sına hızmet etmeye soyunanlar çok oldu Re- şitPaşa nın "Ingılızcı", Nedim Paşa'nın "Mos- Kofçu' olduğu soylenır, Âli ve Fuat paşalara verıne gore Fransa ya da Ingıltere yandaşlığı yakıştınlırdı Ittıhatçıların daha çok Almanlarla ıçlı dışlı da olduklan bılınır Malıyesı batık, or- dusu perışan u/kesı tarumar bır Mutareke is- tanbulu nun da ışgal ku\A/etlenyle ışbırlığınden başka seçenegı olabılır mıydı9 Mustafa Kemal'ın Anadolu'ya çıkışına dek bu hep boyle surup gıtmıştır Ne oldu da, onun kurdugu Cumhunyet bu zıl- letı yaşamak zorunda kaldı7 Turkıye'de yapılmış gorunen yabancı pa- tentlı motorların ılk denemelen ıçın ışletıcı- lerın asıl fabrıkadan getırılrnesı doğaldır Ye- dek parçaların çoğu yıne o patentlerle burada ımal edılse de, lythğtne ınandığınız parçacının bazen ıstedığınızın "on//na/"ını uzattığı çok olur Bu orneklerden kalkarak ve hele ekonomı- dekı yedek paranın dıştan geldığını duşunerek Dervış olayını modelın yabancı patentlı oluşu- na bağlayıp bu zıllet goruntusu konusunda bı- raz tesellı bulabılırsınız Ama, belkı de en buyuk tesellı goruntunun halktakı ulusalcı bılınçlenmeyı arttırmasıdır Ne- rede, nasıl yapıldığı bılınmeyen kamuoyu yok- lamalarının sıyasal yaşamdakı bu yenı "aktor" ıçın yuksek 'reytıng"\er çıkardığına bakmayın sız Turkıye'nınTurkıye den yonetılmesını ıste- yen ınsanlann bu çeşıt bır "yonetış"\ ıçlerıne sın- dırmelerı kolay değıldır Son aylarda dıllerde dolaşan "ıçe sındıreme- mek" deyımının, oluroimaz her durum ıçın kul- lanılıp bu konuda hıç telaffuz edılmedığını go- renlerın tepkısı herhalde seçımde kendını gos- terecektır Dervış'ı paylaşamayanlar, neyı pay- laşamadıklannın farkında değıller galıba hakkınızdaki herşey Ajans Press; şahıslar, kuruluşlar, sektörler ve bilgi toplamayı istediğiniz konular hakkında basında yer alan tüm haber ve reklamları yurtiçinde ve yurtdışında sizin için takip ediyor... PRESS ' Medyadakı Gozunuz KADIKOY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NDEN E*as No 2001 352 Karar \o 2002 382 Da\acı Secı- Ahmet Ornekal vekılı Av Mehtap Su- ner tarafindan davalı Husevın Ozyağcı ve Bene\ în- şjat Taahhut San \e Tıc Ltd Şırketı alevhınde açı- ljn »ırketın Fesıh ve Tastıvesı davasının vapılan açık curuşmaları sonunda verılen 16 05 2002 tarthl» 2001 352-2002 382 esas \e karar savılı ılam ıle "da- \alı Benev tnşaat Taahhut Sanayı ve Tıcaret Lımıted Sırketının Fesıh ve Tastıvesıne karar verılmış. olup ı>bu karar Gazıantep ılı Şahınbev ılçesı Kızilmescıt Mahallesı 28 savılı hanede kavıtlı Mehmet oğlu Hu- ^\m Ozvagu'va 7201 ^avılı kanunun 28 29 madde- hn eereömce ılanen teblıa olunur 11 07 2002 " " Basın 4497"? Türkçe... Nurcan BOŞDURMAZ T urkçe uzennde yapı- lan tartışmalar. son zamanlarda oldukça yoğunlaşmış goru- nuyor Yabancı soz- cuklenn kullanılması, telaffuz sorunlan, yanlış kullanılan soz- cukler ve yazım (ımla) yanlışla- n gıbı pek çok konu uzennde yapılan tartışmaJargerçekte Dıl Devnmı'nden ben suruyor Bu tartışmalann başlangıcını, daha da genye Tanzımat donemıne kadar goturebılınz Dıl Devrı- mı 'nden sonra ortaya çıkan ya da o donemde yapılan pek çok tar- tışmanın, zaman ıçınde bazen unutulsa da. yınelendığını gor- mek hem gulunç hem uzucu Or- neğın, yıllar oncesınde tartışılan konulardan bın \, w. ve q harf- lennın Abece'ye alınmamasıy- laılgılıydı Yakın zamanlarda bu konu bır gazetede yenıden orta- ya atıldı Oysa, Dıl Encumenı 1933 yılında bu soruna bır çozum uretmış Kısaca çozum şoyle "Türk telaffuzu olan sözeükJer Tiirktelaffuzufleyazrimahdır: Is- kender, Aristo. Bulgaristan gibi. Türkçe telaffıızu olmavıp miUi tdaffu/Jan bilinenler Tiirk imla- sı ile \azıhp so/xuklerin milli im- lalan paranteziçinde gösterilme- Hdir." Bu arada şunu behrrmek de yararlı olacak Abece'lerde, konuşulan dılın seslen vardır Bunun dışında harf kullanmak, oğrenmeyı zorlaştınr Dıl Devnmı donemınde, so- run sadece alfabedekı harfler ol- mamış TurkıyeCumhunyetı'nın resmı ağzı ne olmalıdır sorunu da tartışılmış \ e sonuçta Istanbul agzı olmalıdır denılmış Tartış- malar sonunda her şey bır kura- la bağlanıyor \ e buna uyuluyor Buodonemınbırozellığı Kısa- cası, ortalıkta bugunku gıbı beş IBUTurkçe Bol Oğr Gore\hsı on taneyazan klavuzu \eher kla- vuzda birfoirinden farkh kuraflar yok.O Donemde Arapça ve Fars- ça sozcuklerden kurtulmak ıçın yoğun çaba gostenhrken 1932 yılında Cumhunvet gazetesınde Yusuf Zi\a Ortaç'ın başka bır soruna dıkkat çektığını goruyo- ruz Ortaç, Frenkçe pek çok soz- cuğu sıralayıp bunlann kullanıl- masının salgın halıne geldığını belırtıyor ve otellere, bahçelere. mağazalara venlen adlardan or- nekler gostenyor Gunumuzden tek fark, bu sozcuklenn Ingıhz- ce değıl Fransızca olması Bu donemde İsmet İnönii de ılgınç bır saptama yapıyor "Tûrk di- H, dört bir taraftan açık kalmış bir vurda benajor." Gunumuz- de de durum pek faıklı gorunmu- yor Bugun, yazılı eserlerde ozel- lıkle Frenkçe sozcuklenn sayısı- nın arttığını goruyoruz Bu artı- şın nedenı, Turkçe'de yabancı tenmlenn karşılıklannın bulun- maması olabılır mı7 Olabılır, çunku teknolojı ve bılım o kadar çabuk ılerlıyor kı bız bunun ge- nsınde kalıyoruz. yenı buluşla- ra. yenı kavramlann uygun Turk- çe karşılıklannın bulunması ıçın bıraz zaman gerekebılıyor Ama, bır gerçek daha \ar Yıne Dıl Devnmı'nın ılk yıllanna done- lım Mıllıyet gazetesınde 1935 yı- lında çıkan bır yazıda anlatılan kuçuk bır olay, haylı ılgınç Olay, yazının yazıldığı tanhten 30-35 yıl once meydana gelmış, Yanı 1900'lerde tstanburdabırcamı- de, Abdürrahim adlı bır hoca kursuye çıkıp vaaz venneye baş- lamış "Vaktî, veMiıî, ruzî, yani senin dflmce bir gun... recufi, şah- sî merdî \ani senin dilince bir adanı, murur ederdi, abur eder- di, güzeşt ederdi,yani senin dilin- ce geçerdi.!." Hocanın ıkıde brr "senin dilince™'" demesıne sıkı- lan adam once hocanın Arap ol- duğunu sanır. merak edıp yanı- na gıttığınde Azerbaycanlı bır Turk olduğunu oğrenırve sorar "Hocam, giizel şejler söyledin amma.bunlann 4rapçasmı,Fars- çasını kanşttrmasanotanazmı? " Hoca, sakalını srvazlayıp karşı- sındakıne şunlan soyler "Oğul, bizde halk, kendi dilinden de ol- sa, apaçık sölenen söziere kulak asmaz. Eğer bö\te vaktî, \e%mî, nıaverine "bir gün** dıyecek ol- sam "' "Bu hoca da bizim gibi konuşıryor. Bizden nefarkı\ar?_" derler Boyle uç dort dılden soz kanşnrmaJı kı, herkesı ağzının ıçı- ne baktırasın1 '" Gunumuzde de durum bundan pek farklı değıl Hayır. aslında farklı çunku Ab- durrahım Efendı kullandığı Fars- ça, Arapça sozcuklenn anlamı- nı bıhyormuş. ya gunumuzde9 E\ et, gunumuzde gazetelerde ya da çeşıtlı dergılerde Turkçe ıle ıl- gılı konularda çıkan yazıların pek çoğunda butakım kavram- lar anlamı bılınmeden gelışıgu- zel kullanılmakta Yıne geçenler- de gazetelerın bınnde Turkçe uzenne bır şeyler yazılmış oldu- ğunu gordum Yazının bır yenn- de "tstanbul diyakkti" denmış. bır yerınde "İstanbul lehçesi" kullanılmış Oysa, soz konusu olan "İstanbul ağa." "lehçe, di- yalekt \e ağız" sozcuklennın ne anlama geldığını bılmek ıçın dıl- bılımcı olmaya gerek yoktur Sa- dece kıtaplığa gıdıp ka\Tiak kı- taplara bakmak yeterlıdır Yal- nız ış sozcuk uretmek olduğu za- man ışı dılbılımcılere bırakmak- ta ya da en azından onlara danış- makta yarar \ar Buyapılmazsa ne olur 7 Ortalık ne olduğu belır- sız, bazılanmızın kulaklannı tır- malayan anlamsız sozcuklerle dolar Konunun başka bır yonuyle ıl- gılı olarak yıne geçmışe kısa bır yolculuk yapalım, dılersenız 1980'h >ıllara gelındığınde Turk- çe açısından en onemlı olay. Turk Dıl Kurumu"nun bağımsız bır organ olmaktan çıkanlıp. bır ya- sayla de\ lete bağlanrnasıdır 12 Eylul 1980askenmudahalesıy- le, TDK'nun ozel hukuktan do- ğan "dernek" statusune son ve- nlıp TDK, kanunla kurulmuş bır "devlet dairesi"ne donuşturul- muştur 1982 Anayasası'na ko- nulan bır hukum (madde 134), TDK'nu Başbakanlığa bağlı "Atatürk Külriir, Dil ve Tarih Yûksek Kunımu"nun bır bolu- mu halıne getınr Bundan sonra çeşıtlı yazım klavuzlan ortaya çıkmaya başlar Sozcuk uretme ışı kışısel çabalara kalır Kısa- cası ulkemızde artık dılle uğra- şan, dedığını kabul ettıren say- gın resmı bır kurum bulunmak- tadır Sadece, TDK'nun *de\let dairesi''ne donuşturulmesıne bır tepkı olarak ortaya çıkan Turk Dı- h Derneğı'nın, eluıdekı çok sı- nırlı olanaklarla, eskı TDK ge- leneğını surdurmeye çalıştığını goruyoruz Bunlardan daha acı olanı da anayasada anadılınm korunma- sıyla ılgılı tek bır duzenlemenın olmaması Oysa Fransa. bu ko- nuda bızden çok daha duyarlı ol- muş \ e Fransızcanın korunma- sı ıçın gereklı yasalan çıkarmış- tır Demek kı elımızde omek ala- bıleceğımızbırmodeldevar So- runun çozumu çok da zor değıl aslında Anadılının korunmasıy- la ılgılı gereklı yasalann, daha da gecıkılmeden çıkanlması \e dıl konusunda çahşacak, saygınlığı su gorurmez bır kurumun oluş- turulması Sadece bunun ısten- mesı, ama gerçekten ıstenmesı gerekıyor o kadar Parkinson... Prof. Dr. Y. Müh Ilhami ÇETEV ve E skı Çağlann en buyuk hekımlenn- den Bergamalı Gaknos'tan (yaklaşık 131 201 arası) ben bılınen Parkin- son hastabğı. artan ınsan omru ıle gıderek onem kazanan hastalıklardan bmdır, zıra bu hastalık esas olarak bır yaşlılık hastahğıdır Genelhkle ellerden bınnde ıstençsız tıtreme- lerle başlar. sonra yürume dahıl tum hare- ketler gıderek yavaşlar ve katılaşır Genel- hkle 50 55 yaşından sonra her ıla cınste gorulmekle beraber. erkekler daha çok, ka- dınlar daha az tutulur Tum kıtalarda, tum ulkelerde ve varsıl, yoksul farkı gozetmek- sızın tum toplumsal sınıflarda etkılıdır Or- talama olarak, ellı yaşını geçen her yüz kı- şıden bınnın Parkınson hastahğına tutulma- sı, ne kadar yaygın \ e onemlı olduğunu ka- nıtlar Ortalama ınsan omrunun gıderek yuk- selmesı sonucunda bu hastalığa yakalanan- lann sayısı durmadan artmakta \e dışa kar- şı en onemlı belırtısı olan tıtreme ıle herke- sın çevresınde goze çarpmaktadır Neyazık kı, etkısı bundan ıbaret kalmaz \e hastanın bedenınde, zıhnınde, ruhunda onemlı değı- şıklıklere neden olabılır Ikı bın yıldan ben bılınmesıne karşın Par- kınson hastalığı gızemını buyuk olçude ko- rumaktadır TıptaılkkeztngılızdoktorJ Par- kınson tarafindan 1817'de yayımlanan bırkı- tapta ıncelendığınden. onun adını alan bu has- tahkta onemlı ılerlemeler ancak 1960 yılın- dan sonra başlamıştır Beyın kımyasına da- yanarak yapılan çalışmalarda, hastalığın esas olarak. beynın kara madde denılen bolge- sınde noronlann (beyın hucrelen) buyuk bolumunun olmesı nedenıyle, bır kımyasal ıletıcı olan dopami'nı yeterlı mıktarda ure- tememesınden kaynaklandığı kanıtlanmış- tır Bu durumda akla hemen gelen ıyıleştır- me yontemı, şeker hastalanna ınsulın venl- mesı gıbı. Parkınson hastalanna dopamın vererek beyındekı eksıkJığı gıdermekrır An- cak burada doğanın bılınmeyen bır neden- le koyduğu bır sınırlama ıle karşılaşılmıştır Buyuk molekullerden oluşan dopamının kan-beyın sınınnı geçememesı Bu engel, dopamın yenne onun on maddesı olan. kan- beyın sınınnı geçebılen \e beyınde dopamı- ne donuşen levodopa (kısaca L-dopa) kul- lanarak aşılabılmıştır Etldler ve bozukluklar: Esas belırtıler ıs- Uz Psıkohg, MAÜmitÇETİN tençsız tıtremeler, kaslarda katılaşma ve ıs- tençlı hareketlerde yavaşlama ve azalmadır Bunlara kısaca tıtreme, kas sertlığı ve hare- ketsızlık denır Dışardan en kolay gozlene- nı ve en çok tanınanı, Parkınson hastalığı de- nınce akla ılk gelen ışaretı tıtremedır Buna karşın hasta bakımından en onemhsı yalnız yurumesını değıl, yuz ıfadesınden yatakta donmeye kadar her turlu hareketını en faz- la kısıtlayan hareket yavaşlaması ve guçlu- ğudur Parkınson hastasının ayakta ıken olu- şan tıpık vucut gorunumunde gov de ve baş one doğru eğıktır, dız ve dırsekler hafıf bu- kuktur Yuruyuş zorlaşır, ozellıkle yuruyu- şun başlatılmasında zorluk çekılebılır Has- ta bazen yere çakılmış gıbı kalır kı buna kı- lıtlenme denır. Yurumeye başlayınca kısa adımlarla ve ayaklan suruyerek gıder Bu es- nada kollar az hareket eder ya da hıç hare- ket ermez Duşme, Parkınson hastalığının onemlı bır olayıdır ve bu hastalığın bır ışa- retı de olabılır Hareketsızlığın bır sonucu da mımık azlığı ve yûz ıfadesının değışmesı- dır Hasta donuk bakışlıdır, duygulannı ve heyecanlannı belh etmez Goz kapaklan su- reklı açıktır, doğal kırpıştırma zayıflar ve sık- lığı azalır Dudaklar dolayısıyla ağız tam kapanmaz Bunlardan başka yutma guçluklen gonıle- bılır Gıyınme, soyunma, düğmelen kullan- ma, tıraş olma, saçlan tarama, yemekte bı- çak kullanma, yemek yeme gıbı ışlenn ya- pıhnası gıderek guçleşır Buturhastalarkar- maşık hareketlen yapmada ozellıkle zorla- nır ve genellıkle yurumek ve dugme ılıkle- mek gıbı ıkı ayn hareketı aynı zamanda ya- pamazlar Parkınson hastalığının tanısında bıle kul- lanılan bır etkısı. el yazısının tıpık bır bıçım- de bozulmasıdır Bu Parkınson hastasının > a- zısı hem harflenn kuçukluğu. hem de satır > a da sozcuk başında buyuk harfle başlayıp. sonra gıderek kuçulmesı ve çok kez okun- maz hale gefmesı ıle dıkkatı çeker Hasta- nın el yazısı ıncelenerek, hastalığın tanısı ıçın bır ıpucu elde edılebılır Istençsız çalışan sınır sıstemınde hem Par- kınson hastalığı. hem de kullanılan ılaçlar kan basıncını duşurebılır, bu yoldan baş don- mesıne ve hastanın duşmesıne neden olabı- lır Dığer bır etkı, cılttekı yağ bezlennuı aşı- n yağ uretmesı ve bunun sonucunda yüzün parlak veyağlı gorunmesıdır Ağızdan aka- cak kadar aşın tukuruk oluşumu gerçekte yut- ma yetısının zayıflamasınm ve ağzı açık tut- manın bır sonucu olabılır Bağırsak hare- ketlennın yavaşlaması nedenıyle Parkınson hastalannda sındırım bozulrnası ve pekJık çok sıkgorulur Bazı ılaçlarpeklığı şıddetlendı- rebılır Ote yandan mesanenın çalışması da duzensızleşır ve ıdrar yapmada sıkıntılarya- şanabılır Hareket azlığınm bır etkısı de has- ta ayakJannda şışkınhklennı oluşmasıdır Aşın terleme ve gozlerde kızanklık da Par- kınson hastalannın şıkâyetlen arasında bu- lunabılır Ruhsal Bozukluklar: Başlıca onemlı ruh- sal bozukluklar arasında. duşunme v e karar verme yetısının zayıflaması gıbı. bılışsel (kognıtıf)ışlev bozulmalan sayılabıhr Dık- kat ve yoğunlaşma yetısı ıle beraber gınşım \ e bır şey yapma arzusu da zayıflar Bırçok hastada ruhsal çokunru (depresyon). ıç sı- kıntısı (anksıyete) ve moral bozukluğu go- rulur Hasta yaşamdan zevk almaz îlaç kul- lanan hastalar başlangıçta çoğunlukla hare- ketlı ve bazen urkutucu ruyalar gorur Da- ha ılen aşamalarda halusınasyonlar yaşanır Hastalığın ılen donemlennde unutkanlık ve hafıza kusurlan gorulebılır Bunama tehlı- kesı normal ınsanlara gore yaklaşık uç kez daha fazladır Sonuç: Bu" yaşlılık hastalığı olan Parkın- son, yurume ve dengeden, duşunmeye ka- dar ınsan organlannın çoğunun ışlemesını yavaşlatır ve ışlevlennı bozar Bırçok has- tahkta olduğu gıbı gelışmesı hastadan has- taya çok değışır Bazılannda yavaş, bazıla- nnda hızlı ılerler, fakat asla durmaz ve ge- nye gırmez Hastayı ve aılesını zorlayan etkılennın us- tesınden yalnız ılaçlagehnemez Hastayı ve aılesını bılgılendırerek, sıkıntılar beraber goğuslenmelı ve hastayı en az zorlaması sağlanmalıdır Parkmson hastalan rahatsızlıklannı arttı- ran yorucu, streslı ve heyecan vencı olay- lardan daıma uzak durmalı, yaşamlannı sa- kın bır ortamda, çevTelennden gereklı des- tek ve yardımı gorerek surdurmehdırler Bu tur hastalar ve eşlen toplumdan kaçma ve ıçıne kapannıa eğılımınde olduklanndan. toplumsal ılışkılennı surdurme yonunde da- ıma teşvık edılmelıdır MENGEN ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo 1990 291 Karar No 1991 161 Da\acı Orman Idaresı tarafindan davalılar Emıne Karasan. Yakup Karasan \e\ıs Cemalı \e Hatıce Akbıjık hakkında açılan tespıtın ıptalı ve tescıl" da\a- smın vapılan ve bıtınlen açık duruşması sonunda Dava konusu Bolu ılı, Mengen ılçesı, Duzağaç Koyu'nde bulunan 87 parselın bılırkışı raporunda belırtılen 950 m2'lık kısmının ıptalı ıle orman olarak hazıne adına tescılıne fazla kısım hakkındakı davanın reddı vonunde hukum kurulmuş ve karar davacı orman ıdaresı tarafindan temvız edılerek Vargıtav'a gondentmış. Yargıtav 20 Hukuk Daıresının 01 06 1994 tanh, 1993 5031 esas, 1994 6238 ka- rar nolu ılamı ıle onanmasına şeklınde karar verılmış \e \argıta\ ılamı davah Yakup fCarasan mırasçılan olan Emıne Karasan. Mehmet Karasan Ahmet Kara- san Husevın Karasan ve Dılek Karasan'a tum aramalara rağmen teblıg edıleme- mış olup ılanın yayımlanma tarıhınden ıtıbaren 7 gun sonra teblığ edılmış sayıla- cağı ve 15 gun ıçensınde karar duzeltme talebınde bulunabıleceklerı ılanen teb- iıg olunur Basın 44842 HATAY 2. ASLtYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dos\aNo 2001 669 Davacı Mustafa Kemal Unıversıtesı \ekılı \\ Faıka Oktay tarafindan davalılar Şenel Povrazlı Husevın Po>- razlı ve llhan Kuçukavdın hakkında açılan alacak davası nedenıvle Davahlardan llhan Kuçukavdın'ın Tunus Cad- desı 21 \-\ Kavaklıdere-Ankara Husevın Povrazh'nın Batıkent tlkoğretım Okulu Ankara Şenel Povrazh'nın (Küçükavdın) Aktaş Sokak Aktepe "* Cadde 182 Keçi^ oren-Ankara adresınden teblıgatın vapılamadıgı vapılan tum araştırmalara rağmen adreslennm tespıt edılemedı- ğınden, dava dılekçesının ılanen teblığıne karar venlmış olmakla duruşma gunu olan 25 09 2002 gunu saat 09 00 da duruşmava gelmelen gelmedıklen takdırde du- ruşmanın vokluklarında devam edecegı dava dılekçesı duruşma gunu teblığı yenne aeçerlı olmak uzere ılan olu- nur 16 07 2002 BaMn 4S408 PENCERE Ecevit, Baykal, Cem'in Dünya Görüşleri Bir... Kureselleşme surecındeyız teknolojık devrımın gobegındeyız bu çağın ınsanı akılcı ve bılımcı ola- cak sel yatağına ev yaptıktan sonra bına suların altında kaldı mı şaşırmayacak, apartmanın beto- nundan çaldıktan sonra depremde yıkılan yapının karşısında aglamayacak Partıler karmaşasında seçım kargaşasına katı- lıp havanda su dovmeyecek işte sıze uç kışı Ecevrt Baykal Cem Uçunu de bılıyoruz dunyagoruşlerı arasında bır fark var mıdır'? Yoktur' Oyleyse nıçın ayn ayrı partılenn başını çekmeye çabalıyorlar9 Ya akıllarını peynır ekmekle yemışler ya da hırs gudulenmesı ağır basıyor Akıl ve bılım çağında teknolojık surecı yaşıyoruz, ama Turkıye de gozlerımız korelmış, ekonomı çok- muş bunalım sıyasaya yansımış savaşa surukle- nıyoruz Uçurumun kenarındayken partıcılık dıdışmesının batağında çırpınan bır ulkeye donuştuk • Masamın ustunde Attıla Karaosmanoğlu nun bır kıtabı duruyor "Turkıye 'de Yenıden Yapılanmayla Ilgılı Sorun- lar" (Turkıye Bılımler Akademısı Yayını) 45 sayfalık kuçuk kıtap Karaosmanoğlu'nun bır konuşmasını ıçerıyor ama ıçınde paha bıçılmez gozlemlerve uyarıcı anılarvar 40"ıncı sayfasından bıralıntıyı bırfıkte okuyalım "Endustn devnmınde teknolojık degışıklıkyavaş- tı, yavaş teknolojıkdegışıklıgın olduğu yerde uzun sure devam edebılecek ( ) ayrıntılı kanunlar çıka- rabılırsınız ( ) fakat bılgı çagına gırdığımız za- man, bılgı uretım faktorlennden bın halıne gırdığı zaman yanı ınsan gıbı toprak gıbı sermaye gıbı, uretım faktoru halınegeldıgı zaman, dunya çok da- ha hızlı bır şekılde degışıyor Onun ıçın kurallann bu değışıklıklere ımkân verecek şekılde oluşturul- ması gerekır ( ) Turkıye de bugun mevcut kanun- ların hepsını bılgısayara yukleyın akıllı bırprogram ıçınde ve çeşıtlı konularda butun kanunlann neler soyledığını, hangı kanunun hangı kanun ıle çelış- me durumunda olduğunu aradığınız zaman orta- ya çıkarabılırsınız bugunku programlama teknığın- de hıç mesele değıl " Pekı 'mesele' daha başka deyışle 'sorun' olan ne? Yasaların ardındakı guçler, sınıflar, katmanlar, çı- kar grupları • Insan tanm devnmınden sonra dını oluşturdu, ınan- cı devlet duzenıne donuşturdu Sanayı devnmın- de akıl devreyegırdı,dınden bagımsızlaşabıldı.de- mokrasıyı kurdu Teknolojı devnmınde bu çapta de- ğışıklık yaratacak derınlık gorulmuyor, ama, 'bılgı' akışkanlığındakı hız nasıl sonuçlar yaratacak so- rusu gundemde 1923 te çoğunlukla tanmsal yapıda yaşayan Tur- kıye daha sanayıleşmesını gerçekleştıremeden tek- nolojı devrımıyle karşı karşıya kalan ulkelerden bı- ndır, şaşkınlığımız belkı bu sureçlerın ıç ıçe geç- mesınden kaynaklanıyor, uç çagı bır arada yaşı- yoruz Partıcılık de bunun dalgaları ortas/nda şaşkınlaş- tı, aynı şeylerı soyleyen bırdızı adamın bırbırıyle ça- tışmasını seyredıyoruz • Ecevıt Baykal Cem Uçunun de dunya goruşu bır, uçu de eskı CHP'de yetışmış, uçu de demokratık solcu ya da sosyal de- mokrat Pekı neden ayn ayrı partılenn başını çekmeye çabalıyorlar 7 Hele Turkıye nın hayat mematı soz konusuyken bu ayrılığın anlamı nedır? İ KİTAPLAR O Atatürkçü Partiyi Kunnanın Sırası Geldi "Başımıza gelen felaketı kavramak ıçın Kor don'da ı>>tılacı askerlen mı gormemız gerekıjor 9 " © Ana Çizgileriyle Türkiye'nin Yakın Tarihi Ataturk ijizgısı a\nı zamanda hem çok batıcı, hem de çok ulus^u bır tızgıdır Prof. Dr. Cevat Geray > Halk Eğjtimi toplum Fazıl Husnu Dağlarca nın sovlemıvle 'o\le dalmış kı vuzullar suren u\kusuna u\an- dırmazsan u\anacak değıl'' O Çağdaş De\let Düzenleri Kureselleşme ve Aztnhklar IMAJ YAYINEVI Fakulteler Mah Dınm Sok 23/1 Tel (0312) 319 32 25 - 363 54 14 Fax 363 09 91 06590 Cebecı-ANKARA e-maıl ımaj@ı\ırcom Posta Çek 1009115 DEMİRKÖY ASLİYE HUTOJK MAHKEMESİ'NDEN Esas Vo 2001 12 karar \ o 2U01 40 Da\au Şemsı Ozturk taratından da\alı Demırkov Nutus MûdurJugu hakkında a^ılan ısım ta^hıhı davaMnın vapılan açık vargılaması sonucunda Da%anın kabulune Tokat ılı Reı>adıve ılvcsı Buşurum K.a^aba•,ı Cılt No F Hane No 8"de nufusa ka> ıtlı Mehmet \e Guler kızı 19 7 ~ Re^adıse dogumlu davacının Şemsı olan ısmının Şebnem olarak du- zeltılmebine karar verılmı^tır "H01 --a\ı]ı teblıgal hukumle n geregınce ılanen teblıg olunur Basın 34813 — TARSUS 2. ASLh^: HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosva Nc 2000 "90 Davacı Fadıme Alpı tarafindan habimsiz olarak açılan gaıplık davasmda Da\aLinın davasının kabulune Içel ılı Tarsus ılçesı Karavavla KOVTJ Cılt H l Hane 23'te nufu- sa kavıtlı Fevzı \e A\şeden olma J0 0I 19^2 d lu Hıkmet Alpının gaıplıjıne davacı tarafindan vapılan masrafların uzerınde bırakılmasına karar \enlmis olup teblıa vertne kaım olmak uzere ılan olunur 24 04 2002 BaMn" 2 ^ 8 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle