19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA • + CUMHURİYET 23 TEMMUZ 2002 SALI OLAYLAR V E G O R U Ş L E R [email protected] EVET/HAYIR OKTAY AKBAL MektuptertaBfrYaşam "Gürrlerden birgün, birdalının bir köşeciğin- de şöy/e biryeşerti görür' Bak bak' derdik. 'Ya- şıyor'. Sonra bu yeşillik genişler, uçlara doğru yayılır ve başka bir günde bir uçta şişkinlik be- lirirdi. 'Görüyor musun, gördün mü?' Baharge- liyor." Hapishane bahçesindeki erik ağacıdır. Mey- ve vermez... Ama yaşantısını sürdürür. Yaşam sevinci verir. llk yazı müjdeler. Çok hapishane anısı, öyküsü, romanı oku- duk... Hepsi etkiteyiciydi, hepsi acı bir yaşam yaprağıydı. Ama Nail V.'nin, yani Nail Çakırhan' ınkiler, öykü, roman, anı diyeyazılmamış... Sev- giliye yazılan aşk mektuplan! Yıllardır kapatılmış bir aydı nın eşine verdiğı izlenim raportarı!.. Ara- dan elli yıl geçmiş, amacanlılığını korumuş. Ça- kırhan da, Halet de, o günlerin canlı bir tanığı olarak aramızda... Halet Çambel, iyi ki saklamış bu mektuplan!.. Hem bir belge, hem bir şiir, bir öykü... Ama önemli yanı aşkın hertürlü çilenin, acının, sıkıntının üstesinden gelmesi... Nail Çakırhan, yaşamının uzun yıllannı çeşit- li hapishanelerdegeçirmiştir. Şiırlerınden, daha da çok siyasal görüşlennden... Tek parti döne- minin ağır baskısı, yurt ve insan gerçeklerini ya- zanlara, söyleyenlere daha iyi bir toplum, bir yaşama düzeni kurmak özlemiyle örgütler ku- ranlara karşı acımasızlığı, daha da çok işken- ceci tutumu... Işkence o günlerde de vardı, insanlık dışı tu- tumlar, en başta falaka!.. O yıilann işkenceleri böyleydi. Elektrikler, askılar bilmem nelerdaha keşfedilmemişti, daha insanlıktan çıkmamıştı baskıcılar!.. Bugün, Nail Çakırhan'dan bir fala- ka olayını dinleyince nerdeyse "o da bir şey mi" diyebiliyoruz. "Emniyette iyi gün, iyi saat olmaz. Gündüz- lerkorkunç, gecelerdaha korkunçtur. Gündüz- leri insanı hep sorguya, sigaya çekerier. Sorgu aralıksızdır, seni biri bırakırbaşkası alır ve bu böy- lece günlerle uzayıp gider. Sorguda hep yüre- ği ağıza getiren şeylerden laf açarlar. Geceleri ise söz yalnız sopanındır, her şey dayak her şey işkence kokar geceleri." Falaka vardır. Gereklı gereksiz başvurulan bir yöntem. Bir hoş geldin dayağı, bir de falaka!.. Çakırhan bakın nasıl anlatıyor insan onurunu pa- ramparça eden bu olayı: "llk sopanın acısını insan tabanlarda değil ciğerterinde duyar. Başlangıçta müthiş biracı- dırbu, fakat dayanılmaz değil. Herhalde kırk el- li sopadan olacak hızı yavaş yavaş kaybolma- ya başlar." Bu kez falakaya ara verilir, ikinci, üçüncü dayağa hazırlatılır insan... "Dayaktan bir hafta on gün sonra bile ayaklar bileklere ka- dar şişmiş, mosmor kan oturmuştur. Bilmez neden insan onlara gözleri yaşarmadan baka- maz ve ne gariptir ki, insana adeta hiç ayakla- rı olmayacakmış gibi gelir." "Üç hapishaneden mektuplar; Canım Ha- let 'c/<5/m"(Tüstav Yaytnı). Hem bir aşk kitabı, hem de düşünen insana uygulanan korkunç acılann bütün canlılığıyla yansıtılması... Seven insan, sevdiğine her şeyi anlatmış. Hiçbir şeyi gizle- meden!. Umutlan, hayalleri, beklentileri, mutlu- luk özlemini... Halet Çambel 1947 yılından 1950'ye bir zaman parçasındaki yaşantıyı şim- diki okurlara sunmakla bir çeşit görev yapmış- tır... Bunca acılardan sonra Çakırhan şu yorumu yapıyor: Itiraf etmeliyim ki ben bu yeni canlı dünyamı hapishaneye borçluyum: Hapishane bir mekteptir, mahpushane duvarian en mükem- mel kitaplardan daha öğreticidir diyenler cid- den aldanmamışlar. Hapislik insana iki şey öğ- retiyor; insanları sevmesini, bir de nefreti. İn- san hayatında asıl olan sevgidir, nefret kötü şeydır. Fakat ne acıdır ki nefreti iyi bilmeyen in- sanın, sevgisi de tam olmuyor." Türkıye Gazetecıler Cemıyetının yayınladığı günlüK Bizim Gazete [llke sorunlanna ılışkın raporlanyla. araştırmalanyla, koşe yazılarıyla, tarafsız haberlenyle sıvıl toplumların gazetesı. Dûzenlı okumak içın abone olun. Tel: 0.212.511 06 75 Aklımızdaki İstanbul... Gönlümüzdeki şehir! Erzurum Kongresi'nin Ozündeki Mantık... Av. Ertugml KAZANCI B ir devrimin, huku- kun üstünlüğüne, yargısal erke ve ya- salhğın tüm aynn- tılanna verdiği çok özenli önemsemeyi, bu ülkenin kurtuluş süreci ve kuruluş kro- nolojisinde görmekteyiz. "Meş- rujyetç." anlayış, Anadolu Ihti- lali'nin sürekli bir mantığı ola- rak her koşulda saptanmaktadır. Siyasal koşullar ne olursa olsun toplumsal düzenin yadsınamaz bir öğesi şekliyle hukuk, devrim- sel eylemin bütün aşamalannda yer almıştır. Ülkesel ve ulusla- rarası adalet ve banş ortamının sağlanması konusundaki hukuk- sal düzenlilik inancı, vazgeçi- lemez bir biçimde sergilenmiş- tir. "Ulusal iradeyi egemen kıl- mak" için, "ulusal gücü etken" ilke sayan 23 Temmuz 1919 ta- rihli Erzurum Kongresi'nin ozündeki mantık bilinci, tama- mıylahukuksaldır. Emperyaliz- me karşı Anadolu'dabağımsız- lık ateşi yakarak etrafuıda top- lanmak isteyen insanlar, önce hukuksal kurumlan oluşturmuş- lardır. Erzurum Kongresi'ne yol açan 21 Haziran 1919 tarihli "AmasyaTamimr, "hertürtüya- bancı etki ve denetimden uzâk, ulusal bir kurul" öngörmekte- dır. Aslında burada sözü edilen "kurul", Erzurum ve Sıvas Kongreleriyleotuşarak23 Nisan 1920 tarihinde Ankara'da açı- UcakBMM'ningekcekteki Ba- kanlar Kuruhı'ndan, yani yeni ADD Genel Sekreteri bir hükümetten başkaca bir şey değildir. Yine aynı "tsaaaa" kapsamın- da olmak üzere, askeri ve sivil makamlara gönderilen özel açık- lamada ise; "Büyük amaçlann gerçekleştirilmesi, ulusun bağ- rmdan doğan güce dayanmab- dn-" düşüncesi yer almektadır. "Ulusal gücü yanhş yollara yö- neltme ve dağıtmanın cezasını yunlunçekliğr belirtilerek, "ya- sal örgütknme içinde mücade- le" önerilmektedir. 8 Temmuz 1919 gecesi resmi görevlerin- den çekılen Mustafa Kernal Pa- şa'nın, 23 Temmuz'da başlayan Erzurum Kongresi'ndekı kim- liği "sade detegeBkür". Işte bu bağ, kendisini ileride kurulacak bir ülkenin devlet başkanlığına değin ulaştıracak olgudur ve ge- çerli medeni yasaya ait bir yurt- taşlık ilişkisidir. Hukukun üstünlüğü: Ulusal Kurtuluş Savaşf nın üç askeri, iki diplomatik ayağı vardır. Inönü, Sakarya ve Dumlupınar'daki sa- vaş utkulan, Mudanva ve Lo- zan Banş Antlaşmalanyla per- çinlenmiştir. Yeni Türkiye Dev- leti'nin hukuksal varlığı; Erzu- rum Kongresi'nden başlayan, askeri başanlarla güçlenen ve Lozan'da sona eren çetin ve uzun biryoldan geçilerek sağlanmış- tır. "KurtuhışManifestosu" ola- rak tanımlanabilecek "Amasya Tamimi", (günümüz Türkçesiy- le Amasya Genelgesi) zeminin- deki hukuksal örgütlülük ve bu kaynaklardan gelişecek bilinç, Erzurum'da sağlanmıştır. Kurtuluş Savaşı tarihi üzerin- de kuşkusuz son derece değer- li kalemler çeşitli yapıtlar ya- yımlamışlardır. Ama işin hu- kuksal bağı üzerinde gereğince duruünamıştır. Oysa ki, siyasal tarihtebir ihtüabnyasalyöntem- lerden özenle geçirilerek sonuç ahnmasuun tek örneğini, sade- ce Türkiye Cumhurtyeti teşldl etmektedir. Çünkü 23 Temmuz - 7 Ağustos 1919 günleri arasın- da yapılan Erzurum Kongre- si'nde alınan kararlar ve seçi- len "Temsikfler Kuruhı", vali- liğe yasal biçime uygun olarak sunulur. Karar maddelerinin tü- mü, bir devletin genel işleyişin- deki tabana oturmaktadır. Genel olarak da "hukukun üstünlü- ğü'' kavramına koşut öz içer- mektedir. Örneğin; azınlıklar için yasal güvenceler verilirken, "banşuı adaletkurallannabağdaşıkbğT konu edilmektedir. Emperya- listlerle işbirliğinin önde oldu- ğu ve "mandatertik" beklenti- lerinin gündemde bulunduğu bir dönemde bu güvence ayn bir tutum gereği verilmektedir. Söz konusu tutum ise, gelecek için temelleri ahlan bir devlet kurma düşüncesine özgü hukuksal cid- diyettir. Erzurum Kongresi'nin en önemli karan, "Ulusun bağun- sızlığının korunmasına ve gü- venöğinin sağlanmasına İstan- bul Hükümeti'nin gücüyetmez- se gecici bir hükümetin oluştu- rulması" düşüncesıdir. Ancak bu gelişme için iki koşul saptan- maktadır. Birincisi, 'Haife-Sul- tan hükümetinin işgal edilme- yen yetierden çekilmekzorunda kalması", öbürü ise "geçici hü- kümetin yürüriükteki yasalara uv'gunşekldegörev >-apacağı''dır. Bundan çıkanlacak sonuç odur ki, "Doğu tneri Müdafaa-i Hu- kuk-uMDii>c Cenüyeti''nin Tem- silciler Kurulu, olası bir boşlu- ğu yasal çizgide doldurmayı amaçlamaktadır. Daha sonrala- n Sıvas'tayapılacakkongre so- nuçlanna bağlı olarak, 20-22 Ekim 1919'da istanbul hüküme- ti temsilcileriyle Amasya'da im- zalanacak protokolle tüm karar- lar meşruluk kazanır. "Temsfl- cflerKuruhı'nun Istanbul'a yar- dımcı kalması ve milletvekfli se- çim yasasmın halka duyurubna- suıa" ilişkin Osmanlı hüküme- tinin resmi istemi, Anadolu'nun eylemli liderliğine yeni bir ya- sallık verir. tşgalcilerin silah bas- kınlanyla dağıtılan îstanbul'da- ki "MecKs-iMebusan''ın Anka- ra'da TBMM adıyla toplanma- sı ise ihtilale kesin bir hukuksal- lık sağlayacaktır. Kurtuluşun as- keri yönü de bu çatıda "meşru" bir işlev taşımaya başlayacaktır. Sonuç: Erzurum Kongresi' nin Kurtuluş tarihindeki özgün ye- ri siyasal ve hukuksal açılardan çok önemlidir. Yüzyıllar boyunca hem ba- şındaki keyfi saltanat rejiminin ve hem de emperyalizmin zul- münü çeken birhalk, Erzurum'da ulusal kişilik buhnuştur. "Ken- di azim ve karanyla" yeni bir devlet kurarak onurlu bir kim- liğe ulaşmıştır. Uvey Yurttaşlar... Dr. Cengiz ABBASGİL Hukukçu knlara ikinci, üçüncü sınıf yurttaşlar ı denebilir. Sanırız kimlerden söz ' ettiğimizi hemen anladınız. Çalışır- ken de yaşlılık nedeni ile iş yaşanüsı son bul- duğunda da sıkmtılan ve yoksulluklan son bulmayan sigorta emeklileri. Eşitsizliğin, fukarahğın ortalarda dolaşan canlı örnek- leri. Daha ne demeli bilmem ki... Onlar için en uygun tanım üvey yurttaşhk olsa gerek. Neden mi? Işte yanıh: Yurdumuzda üç tür emeklilik kurumu oluşturulmuştur. Sosyal Sigortalar, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur. Üçünün de amacı sigortahlanna hayatı ko- laylaştırmak ve yaşhluclannda da kendile- rine emekli ayhğı bağlamaktır kısaca. Gel gör ki her üçünden de bağlanan emekli ay- lıklan. değil rahat bir yaşam sürmeye, en alt düzeyde gıda gereksinimini bile karşıla- maktan uzaktır. Böyle olmakla birlikte ken- di aralannda da eşitsizlik vardır. Parasal ba- kımdan en alt düzeyde olanlar SSK emek- lileridir. Eğer zamanında yüksek prim ödemişler- se Bağkur emeklilerinin aylıklan biraz da- ha iyidir. Ama suuflandırmada bunlara gö- re Emekh Sandığı emeklileri daha iyi bir du- rumdadırlar. Aynca Emekli Sandığı'nın kendi emeklileri arasında da uçurumla an- latılabilecek aylık farklılıklan vardır. Bazı üstdüzey yöneticiler nerde ise çalışırken al- dığı aylığa yakın maaş almaktadu"lar. Bun- lar arasında milletvekilliğinden emeklilik iş- lemlerini ayarlayanlan anlatmaya gerek yok. Onlann ilk icraatlan aylıklar ve emeklilik- lerini ayarlamak vu uyarlamak olmaktadır. Bu bakımdan onlann üveylikle ilgileri ol- madığından bu sıralamada yerleri yoktur. De- mek ki üvey yurttaşlar konumunda olanla- n da üçe ayuTnak gerekmektedir. SSK emek- lileri ise bunlann arasında en alt düzeyde olanlardır. O halde onlara üçüncü sınıf üvey yurttaşlar benzetmesi daha çok yakışır. Üçüncü sınıf üvey yurttaşlann sağlık sorun- lannın giderilmesi ise onlar için tam bir iş- kencedir. Emekli olmuş bir kişinin doğal olarak sağlık sorunlan ilk sıradadır. Arzulanan bu- nun sıkıntısız, ucuz ve çabuk sağlanması- dır. Amma gel gör ki SSK emeklilerinin sağlık gereksinmelerinin giderilmesi için verilen uğraş başlı başına işkencedir. Gün- lerce telefon başında randevu için uğraşa- caksın. Şansın varsa rande\'u alacaksın. Bu arada birçok sağlık sorununda randevıınun aylar hatta yıllar sonraya olmasına da hazır- lıklı olacaksın. Bütün bu engeller aşıldık- tan sonra gittiğiniz hastanede sıranızın gel- mesini bekleyeceksiniz. îyi kötü muayene- den sonra daha çile bitmemiştir. Ondan son- ra ilaç kuyruğuna girip bekleyeceksin. Bu Doğalgazda fırsatı kaçırmaym! Şimdi doğalgaza abone olanlara, 250 milyon abonelik bedeli 1 peşin + 4 taksit!Üstelik güvence bedeli de 4 taksitle. Aynca hemen gaz kullanmaya başlayanlara, 30 Kasım'a kadar%50 indirim. çileli uğraştan sonra hastahğınız artmaz ya da başka bir hastahğa yakalanmadıysanız şanslı sayılmanız gerekir. Bu çile de sağlık konusunda başka bir üçüncü sınıf üvey yurt- taşhktır. Emekli Sandığı ve Bağ-Kur emeklileri Kızılay dahil bütün sağlık kurumlan ve tüm eczanelerden yararlanırken SSK emeklile- ri sadece SSK hastanelerine ve eczaneleri- ne mahkûm edilmişlerdir. Hele Millet Mec- lisi üyesi ve emeklileri ile aile efradının sağ- lık sorunlannın lüks bir şeklide karşılanma- suıın bilinmeyen yönü kalmadığından on- dan bahsetmeye değmez. Bu eşitsizlik ilgi- lilere dank etmiş olacak ki eylükien geçeıü olmak üzere SSK emeklilerinin de tüm has- tanelerden yararlanması için girişimde bu- hınulmuştur. Gelelım işin anayasal yanına. Anayasamız başlangıç bölümü "HerTürk yurttaşınuı temel haklardan eşiüikve sosyal adalet gereklerince yararlanacağını" belir- terek, maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirmeye doğuştan sahiptir demektedir. Onuncu maddesi de, eşitlikten bahsermek- tedir. Elli altıncı maddesi de; devletin her- kesin hayatuıı beden ve ruh sağhğı içerisin- de sürdürmesini sağlayacak çalışmalardan söz etmektedir. Ancak gerçek hayatta tüm yurttaşlann özellikle SSK emeklilerinin yaşantılannda bunlan gönnelen hayaldir. Neden bu eşit- sizlik? Neden bu aynlık gaynlık? Neden emekli aylıklarındaki eşitsizhk giderilmez? Ne- den tüm sosyal güvenlik kurumlan bir çatı altın- da toplanmaz? Çünkü bunlan yapacak başta sa- yın milletvekillerimiz, hükümetimiz ve yüksek bürokratlanmız üvey ev- lat yurttaşlann çektiği sı- kıntıyı tatmamışlardır da ondan. Onlan uyandırmak ge- rekir. Bunun için onlan parasal olarakbir ay SSK emekli aylığı ile geçinme- ye, sağlık sorunlannı da bir defaya mahsus ola- rak SSK hastanelerinde gidermeye zorunlu kıl- mak en akılcı yol olsa ge- rekir. Belki 0 zaman ger- çeğin ne olduğunu gö- rürler de SSK emeklile- rinin çektiği çilenin ayır- dına vanrlar. PENCERE Erken Seçimin Anlamı... Thomas More "Utopia"yı 1516'dayazdı, özle- diği dünyayt anlatıyordu; Tommas Campanella da "Güneş Ülkesi"r\\ 1602'de kaleme aldı; o yıllarda kilise düzeni geçerliydi Avrupa'da, her ikisinin de başı beladan kurtulmadı, her ikisi de ölüm cezası- na çarptınldılar.. Campanella deli taklidi yaparak kur- tulabildi... İki yapıt da insanları mutluluğa eriştirecek bir toplum düzeninden söz açıyordu... Insanın kafasında özlediği bir dünya tasarımı oluşabilir; ama, kişi içinde yaşadığı koşullan ne öl- çüdedeğiştirebilir?..Birkimsekomünisttoplumun erdemlenni benimseyebilir; peki, hangı ülkede ya- şıyor?.. Iran'da mı?.. Kuzey Kore'de mi?.. Amerika'da mı?.. İçinde yaşadığı toplumunarazisini,cangılını,ko- şullarını hesaba katmadan kafasındaki tasarımı uygulamaya kalkan, başını taşa vurur!.. • 2002 yılında, Türkiye'de bir şeyler yapmak iste- yen politikacı, ülkenin hem iç hem de dış koşulla- nnı ve dengeierinı aklın terazisine vurmak zorun- da... Işkembe-i kübradan atıp tutmanın kimseye bir yararı dokunmaz... Üç ay sonra seçim var... Ne olacak bu seçimde?.. Başımız göğe mi erecek?.. Siyasi partileri al, yan yana diz, üst üste koy, sı- fırlaçarp!.. Kimse seçimde mucize beklemesin!.. Erken bir seçimin ne kazandırıp ne kaybettire- ceği bellı değil!.. • Evlere şenlik bir medyamız var. Futbol gargarası.. Manken kızlann dedikodusu.. Piyasayarenliği.. Siyasetşamatası... Erken seçimin kuyruğunatakıldı medya; ama, bu seçim yasalanyla, bu medyayla; kuruldu kurulacak ve de eski siyasal partilerle, irili ufaklı liderlerle, ol- du da bitti maşallah bir erken seçimde sandıktan doğru dürüst sonuçlar çıkacağına kim inanır?.. • Yoklamalara bakılırsa sandıktan çıkacak birinci parti AKP imiş... Maşallah!.. üder Tayyip Erdoğan birinci partinin başı ola- rak başbakan olacak, Avrupa Biıiiği uyum yasala- rını çıkaracak, Türkiye ekonomısini okuyup üfleyip düzeltecek, Türkiye'yi Irak savaşında kazaya uğ- ramaktan koruyacak, laik Cumhuriyete sahip çıka- cak... Peki, bu kişi daha dün ne diyordu: "Camiler kışlamız.. Minareler süngümüz.. Kubbeler miğferimiz..." Birdenbire nereden bir ilham geldi de hazret il- ginç bir değişime uğradı?... • Üç ay sonra Türkiye'de ne değişecek ki seçim- den bir hayır çıkacak?.. Âlem yine ol âlem olacak.. Devran yine ol devran.. Ekonomik kriz sürerken, siyasal krız patladı; se- çimin başka adı yok!.. ANMA AGÂHHÜN Seni özlüyoruz. ZEYNEP -AHMET LOZAN GUNUMUZ KUTLU OLSUN Lozan Konferansı 'nın V9 \ ıldönümü nedenıyle Türk Gençhğıne Hızmet \'akfı tarafından kutlama törenı duzenlenmıştır Kamuovuna Duyıınılur. Prof. Dr. Güngör Şatıroğlu Düzenleme Komıtesı Program Sabah • Lozan kahranunı Ismet İNÖNI nün Maçka'daki anıtına çelenk koyma töreni 23 Temmuz 2002 Salı( Bugün) Saat: 1030 Panel'Akşam LOZAN KONFERANSI Sunuj: Şaban Ali Yaşaroglu Türk Gençhğıne Hızmet Vakfi Yönetım Kunılu L yesı Saygı Dunışu-tstiklal Marçı • Prof. Dr. Güngör Şatıroğlu Arşivinden lnönü'nfin kendi sesinden Lozan ve günün anlam ve önemini belirten sla\t gösterisi Oturum Başkanı Dr. Hüsamettin Caoöztûrk TûrkGeuçliğıne Hizmet Vakfi Başkanı Orhan Koloğlu Tanhçi-yazar, Basın-Yayın eskı Genel Mûdürü Dr. Alev Coşkun Cumhuriyet Gazetesi Yönetım Kurulu Başkanı. Turizm eskj Bakanı 23 Temmuz 2002 Salı Saat: 1830 Yer tTLl Sosyal Tesıslen Konferans Salcmu, tTÜ Maçka Kampusu Tel. 0212-243 24^4 HATTI: (0212) 626 46 66 www.igdas.com.tr EOSİKR Işbirllğiyle komblde 8 taksit! Tel: (0212) 273 03 05 Aufal <ı stcak su sö2İ«şmesi yapacaklar i^tn kampanya süresi 10 Ha2itan-3o Kasım 3002 tarihleri rsınffiur. • Sanayi aboneleri kampanyaya dahıl dejtlldir. • SttvOk ticarı kuruluş »boneleri ve I m m jnçü tlcari abonelef %y> indinnidfen yararlanamaz. * %so imürim, sadece do£«lga2 tüketim psar, dlger fatura kalemleri dahil değildi'. • Tesisatta sdzle;me yenlleytnler ve/veya fincesinde gaz kullanmaya baştayanlar, kampanya kapsamı dışındadır. IGDASGökyüzüyle Arkadaş" ANTALYA 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN EsasNo: 2001 '426 Davacı Sağlık Bakanlığı vekilı tarafından davalılar Fatma Tabur ve arkadaşlan aleyhine mahkememizce açılan tescil davasında: Davalılar Makbule Çakmak, Durkadın Kapan, Şerife Çakmak. Düriye Gökalp, Sa- niye Gültekin. Hakime Taşbaş, Mustafa Fidangül ve Murat Güler'e açılan işbu dava nedenıyle tebligat yapılamadığmdan; Davalılara duruşma günü ve dava dilekçesinin ilanen tebligıne karar verilmiş olup, Antalya Merkez Arapsuyu Mahallesi 4157 ada, 1 parselde kayıtlı taşınmazın 5543 m2'hk kısmınm sağlık ocağı yapılmak üzere kamulaştınldığın», kamulaşlınna bedeli- nin 390502 No'lu hesabına bloke edildigini. dava konusu edilen bu taşınmazın davalı- lar adına olan tapusunun iptali ile davacı Hazine adına tapuya tesciline karar verilme- sini dava ve talep ettiği. Yukanda isirrîleri yazılı davalılann Adliye Sarayı 6. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 19.11.2002 günü saat 10.40'ta yapılacak olan yargılamada hazır bulunmalan. aksi takdirde davanın gıyabında bitirileceği, dava dilekçesi yerine ilanen tebliğ olunur. 04.07.2002 Basın: 43981
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle