Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İAYFA CUMHURİYET 17 TEMMUZ 2002 ÇARŞAMBA
14 KULTUR kultung cumhuriyet.com.tr
FahirAtak&ğlu son albümü 'As One'da hoşgörü ve sevgiyi hissettirmeye çalışıyor
SınırtanımayanbesteciISENAÇALİDİS
FahirAtakoğlu'nun yeni al bümü
*"As One' Universal etıketi i l e kısa
"br süre önce müzik marketlerdekı
yerini aldı. Albümde yer alam par-
<;alann müzik ve düzenlemes.i Ata-
lccğlu'na ait. Doğu'nun egzotik ha-
-vasını Batı'run mozaiğıni yansıtan
sıcacık albümde sanatçıya Fadia El
Fbge'in yanı sıra Sami Özer, Eric
Ehzelhof RoeHszema ve Ö m e r Yü-
n u z eşlik ediyor.
- Uzun bir çabşmanm üriinii olan
*As One' albümünüzün verdiği bir
mesaj var nu?
FAHtR ATAKOĞLU - 'As One'
pozitif bir albüm. As One'da mü-
ziğim ile tüm dınleyenlere hoşgö-
riiyü ve sevgiyi hissettirmeye ça-
lıştım. Albümün içinde de yazciığım
gibi hepimiz bu dünyaya aynı gel-
dik; bir anadan doğduk, saftık, te-
mizdik, gunahsızdık...
Yaşadığımız her an, bırbirimize
baktığımız gözlerle. hepımızin 'bir'
olduğu o anı hatırlarsak ve birbiri-
mize o gözler ıle bakarsak eğer, ih-
tiraslanmızı bırakıp hoşgörü v e sev-
giyi yaşayacağımıza, böylelikJe ba-
nşı bulacağımıza inanıyorurn. He-
pimizin dünyaya baktığunLz bir 'or-
tak' penceremiz olmalı. Bu albüm-
de de müziğimi dinleyenlere b u or-
tak duyguyu yaşatmak ıstedimu Mü-
ziği kelimelerle ifade etmek çok
zor. Özellikle benim için. Kendini
en iyi müzikle ifade edebilen bir
insanım.
4
Önce dünyahyım'
- Bu albümünüzde Doğu-Batı sen-
tezi yapıyorsunuz. Bu sentez müzj-
kaJ diHnize nasıl ve hangi açüardan
yansıyor?
ATAKOĞLU- Müziğı hiçbir za-
man 'sentez' olarak görmedirn. Be-
nim için müzik zaten çok geniş, bü-
yük... Melodinin çok önemli oldu-
ğuna inanan bir besteciyim.
Melodi her şey. Melodilerim ken-
di tınılannı zaten doğal haliyle be-
. aşadığımız her an, birbirimize baktığımız
gözlerle, hepimizin 'bir' olduğu o anı hatırlarsak ve
birbirimize o gözler ile bakarsak eğer, ihtiraslanmızı bırakıp
hoşgörü ve sevgiyi yaşayacağımıza, böylelikle banşı
bulacağımıza inanıyorum. Hepimizin dünyaya baktığımız
bir 'ortak' penceremiz olmalı. Bu albümde de müziğimi
dinleyenlere bu ortak duyguyu yaşatmak istedim.'
lirliyor. Her şey bir yana genetık
olarak doğduğum, büyüdüğüm yer
olarak ben Doğuluyum; ama bu
dünyada, bu evrende yaşıyorum.
Yani önce dünyalıyım.
Hiçbir zorlama olmadan hissetti-
ğimi, sınırsız bir şekilde müziğime
yansıtıyorum. Bunu yaparken ister
'kanun' olsun, ister 'gitar' benim için
fark etmiyor. Müzık duygudur, bu-
nu besteci en iyi nasıl ifade ediyor-
sa onu seçmeli. Coğrafya konum-
lanmız yaratıcılığımızı 'hesapbr' içi-
ne sokmamalı...
- Albümde size I.übnanlı sanatçı
Fadya El Hage eşlik ediyor...
ATAKOĞLU-Fadya"El Hage'in
ses rengi, albümde insan sesi ola-
rak bazı bestelerime çok yakıştı.
Yumuşak tuıısı, insanın içinden yağ
gibi akan bir sesi var. Müziğimle ta-
mamen örtüştü. Fadya zaten sürek-
li Lübnan müziği söyleyen bir ses
değil, ara sıra Lübnanlı müzıkçi-
lerle çalışıyor, ama çok değişik pro-
jeler içinde de bulunmuş. Kendisi
de benim müziğimden çok etkilen-
diği için böylesine güzel bir sonuç
çıktı. Hiçbirimiz çalışmamızın tü-
müne Lübnan müziği ya da Türk
müziği olarak bakmadık. Melodi-
lerimin en iyi şekilde yorumuydu
önemli olan.
Çıkış noktamız bu olunca, bu öz-
gürlügün bıze verdiği rahatlık me-
lodi performansının da doğaçlama-
nın da beklentimizin çok üstünde ol-
masını sağladı.
- Bazı bestelerinizde Türk müzi-
ğinin öğelerine rastbyoruz. Türk
müziğini vurtdışma nasıl sunuyor-
sunuz?
ATAKOĞLU - Müzikte sınır ta-
nımıyorum. Öyle diyorsanız her-
halde bu doğal olarak benim Türk
olmamdan ileri geliyor. Ama hisse-
dersem ut, başka türlü hissedersem
bu elektro gitar olabilir veya bir-
gün "İskandinav müziği' ya da 'Yu-
nan müziği' ya da 'Afrika müziği'
tınılan da olabilir. Müziği ben Türk
olduğumu belli edeyim ya da 'Ben
Türküm, benim müziğim de haliy-
le böyle..' diyerek yapmıyorum.
Özgürüm ve melodime yakışan tı-
nılann hangi ülkenin müziğinden
geldiği hiç önemli değil. Aynca
'Türk müziğini' yurtdışında tem-
sil' etmek gibi bir faaliyetı kendi
kariyerimde odak noktası olarak
hiçbir zaman görmedim. Haliyle ve
doğal olarak oluyorsa oluyor. Ger-
çek olan Türk kanı taşımam ve Türk
müziği ıle büyümem. pencereyi aç-
tığımda duyduğum ezan sesi,
radyoda halk müzikleri.. insan
olarak tabii ki beni etkiledi. Mü-
ziğimde duyduklannız bunla-
nn etkileri... Aynca klasik Türk
müziği ve halk müziği enstrii-
manlannın ilgimi çekmesi, me-
lodilerimle örtüşmesi de doğal
olarak bu söylediğim nedenler-
den dolayı kendiliğinden oluveri-
yor zaten.
-Yurtdışında gelecek kurmak is-
teyen sanatçılardan birisiniz. Bu yıl
yurtdışı için ne gibi çabşmalannız
olacak.
ATAKOĞLU - Yeni albüm kon-
serleri için Rusya, Doğu Avrupa ül-
keleri, Yunanistan, Avustralya, Fi-
lipinler ve 2003'te Japonya'ya gi-
deceğim. Müziğimi tüm dünya din-
lesin istiyorum, hepsi bu...
- Özellikle şu aralar ağırhk verdi-
giniz belgesel çalışmalar \
ı
ar nu?
ATAKOĞLU - 'Lale' konulu Hik-
met Yenigün'ün yöneteceği bir bel-
gesel üstüne çalışıyorum... Bu bel-
gesel dış ülkelerde de gösterilecek.
Etkinlik 5 EylüTde Atom Egoyan'ın 'Ararat' fümiyle açılacak.
Tomnto Film Şenliği'nde
11 Eylülgölgesi
ENGtNAŞKEV
TORONTO-5 Eylül'debaş-
layacak olan Toronto Fihn Şen-
Mği'nin açılışında gösterilmek
için yönehnen Atom Egoyan'ın
'Ermenikıyınîi' konulu 'Ararat'
adh fılminin seçilmesi, kendi fil-
mi 'Spider'ın (Örümcek) seçil-
mesini bekleyen yönetmen Da-
vidCronenberg'i öfkelendirdi.
5-14 Eylül tarihlen arasında ya-
pılacak şenliğin açılışı için 'Ara-
rat'ı seçen şenlik yönetmeni Pi-
ersHandling. Atom Egoyan'ın
yapımındaki epik ve boyutsal
içeriğin, bu filmin seçilmesin-
de temel etken olduğunu vurgu-
ladı.
David Cronenberg'in filminin
öyküsünün dar boyutlardan kor-
ku getiren bir temayı ışlediğini
ve bu nedenle filmin şenliğin bir
başka bölümüne layık olduğu-
nu belirten Pıers Handhng'ın
sözlen, basın toplantısında ya-
nında duran Cronenberg'in si-
nirli biçimde gülmesine neden
oldu. Gala için yapılan seçimi
değerlendiren bazı Torontolu
film eleştirmenleri, 'Ararat'ın
sinemaseverleri tepkiye itme
riski taşıdığını öne sürüyorlar.
11 Eylül olaylannm, şenliği
bir onurlandırma görevine itti-
ğini sö>-leyen şenlik başyetkı-
lisi Handlıng, "11 Eylül'ünilk
yıldönümünde, özel anma ge-
celeri düzenleneceğini ve günün
anlamıyla bağlantılı yapunlar
sunulacağuu" belırtiyor.
11 Eylül öğesinin, içeriğinde-
ki kapsamlı dram doğrultusun-
da, tüm şenliğe yansıdığı gö-
rülüyor. Şenlığinörgütlemeso-
rumlulan, bu öğenin bilinçli ya
da bilinçdışı olarak tüm izlen-
ce bölümlerini etkiledığini ve so-
nuçta 'ciddilik' olgusunun ege-
menlığını belirlediğini vurgulu-
yorlar. Nitekim, medya toplan-
tısında açıldanan diğer 3 gala-
daki fihnler bu olguyu doğru-
luyor: Yönetmen Peter Kos-
minsky'nın 'VVhite Oleander'
adh filmınde, yetim bir çocuğun
dışlanmışlık dramı öyküleni-
yor. Robüı \Vright Penn, Mk-
helle Pfeiffer ve Renee Zeflewe-
ger bu yapımın ünlü sanatçıla-
n.
Yönetmen Brad Silberling'in
'Moonlight MBe' adh yapıtın-
da, yaşanmış bir cinayet öykü-
sü izlenecek. Dustin Hooftnan.
Susan Sarandon ve Holh Hun-
ter, bu yapımın seçkin adlannı
oluşturuyor.
Üçüncü ciddı temalı yapım,
Cannes'da ayakta alkışlanan Gü-
ney Kore yapımı 'Chihwaseon'.
Yönetmen Kw«n-Taek'in bu fıl-
mi konusunu 19. yüzyılda yaşan-
mış bir tutku söylencesinden alı-
yor ve ünlü bir ressamı anlatı-
yor. Şenlikle ilgili her türlü bil-
giye ınternetteki şu adreste ula-
şılabılıyor: '«TV^'.belL ca/fılm-
fest'.
Payel Yayınlan 'ndan
FreudKitaplığı dizisiKültür Servisi - Payel Yayınlan, Freud'un tüm kitaplannı
'Payel Freud Kitaphğı' başlığı altında 16 kitaplık bir dizi
olarak yayımladı.
Penkan Yajınevi'nin oluşturduğu 'Freud Kitaphğı'ndaki
sıralamaya göre düzenlenen ciltlerde
kitabın ana başlığı altında kronolojik
sıra izlenerek Freud'un çeşitli
çalışmalan yer alıyor. Çalışmalann
yazılış tarihleri göz önüne alınarak
oluşturulan Payel Freud Kitaplığı
dizisinin diğer Freud kitaplanndan
aynlan özelliği, Freud'un
çahşmalannm eksiksiz olarak
yayımlanmış olması.
Freud Kitaplığfndan 'Histeri Üzerine
Çalışmalar', 'Metapsikoloji', 'Dinin
Kökenleri' adh üç yeni cilt
yayımlandı. Serinin yayımlanan diğer
kitaplan ise 'Ruhçözümlemesine
Giriş Konferansları',
'Ruhçözümlemesine Yeni Giriş
Konferanslan', •Düşlerin Yorumu I',
'Düşlerin Yorumu II', 'Günlük
Yaşanun Psikopatolojisi', 'Espriler ve
Bilinçdışı ile İlişkifer', 'Olgu Ovküleri
I', 'Olgu Ö\küleri II', 'Psikopâtoloji',
'Sanat ve Edebiyat',
'Ruhçözümlemesinin Tarihi'. Dizi
'CinseUik Üzerine' ve 'Uygarhk,
Toplum ve Din' adh kitaplann
yayımlanmasıyla tamamlanacak.
Dr. EmreKapkuı'm Türkçeye
çevirdiği dizinin üçüncü cildi olan
'Histeri Üzerine Çalışmalar*. histeri
üzerine yaptıklan çalışmalar sonucu
ruhçözümlemesini ortaya çıkaran
Freud ve Breuer'in 1893 yılında
birlikte yazdıklan 'Ön Bildiri'yi ve
1895 yılında yayımlanan ünlü olgu
öykülerini içenyor.
Ruhçözümlemesinin kuluçka
dönemindeki belli başh
kavramlannın gelişiminin yer aldığı
kitapta, bellek yitimi ve hastanın
sağaltuna direnmesi gibi engeller,
'biHnçdışr bir zihin, cinsel güdülerin
gücü, aktanm görüngüsüyle birlikte
süreklilik ilkesinin formüle edilmesi
yer alıyor. Serinin on ikinci cildi olan
'Metapsikoloji', Freudcu
metapsikolojinin zamandizinsel bir
tablosunu yansıtarak okurun
Freud'un düşüncesinin gelişmesini ve klinik
çalışmalanndaki bulgulann ışığı altında kuramlannda
yaptığı bazı değişiklikleri izlemesini olanakh kıhyor.
Dr. Emre Kapkın ve Ayşen Tekşen Kapkın ın
HISTERI UZERINE
ÇALIŞMALAR
METAPSİKOLOJİ
Türkçeye çevirdiği kitap. Freud'un son iki önemli yapıtı
olan 'Haz İlkesinin Ötesinde' ile 'Ego ve td' de içinde
olmak üzere ruhçözümlemesi kuramınm en önemli
çalışmalannı kapsıyor. Kitapta aynca, bilinçdışının
zihinsel yaşamdaki rolü. içgüdü
kuramı, yaşam ve ölüm içgüdüleri,
egonun dış dünya ile ilişkileri,
narsisizm, bastırma. yas ve
melankoli, mazoşizm konulan da yer
alıyor. 'Metapsikoloji', ruhçözümsel
kuramm kapsamlı bir açıklamasını
sunmakla Freud'un diğer
çalışmalannı daha iyi anlamak için
kaçuıılmaz bir kaynak oluştunıyor.
Serinin on dördüncü cildi olan 'Dinin
Kökenleri'. Freud'un dinsel inanç
konusundaki görüşlerinin aynntıh bir
anlatısmı sunuyor. Ayşen Tekşen
Kapkın"ın Türkçeye çevirdiği
kitapta, Freud dinin bilinçdışı
ve ilkel yönlerinin altını çizerek
din ile ilkel toplumlann,
çocuklann ve nevrotiklerin zihinsel
yaşamlan arasında koşutluklar
kuruyor. Freud'un en iyi yazılmış
yapıtı olarak gördüğü 'Totem ve
Tabu', totemcilik, dışevlilik ve
tabunun yanı sıra batıl inanç, ruhlann
varhğına inanma ve büyü gibi ilkel
âdetlerle inançlan inceleyerek
bunlan newozun ruhçözümsel
incelemesiyle çocuklann gelişmesi
açılanndan tartışıyor. Kitapta,
Freud'un Tann Baba ve Hıristiyan
Komünyonu ka\Tamlannı
'ilkel topluluğun ilk babası'
kavranıından ve bu babanın kurban
sunulan bir totem haline
getirilişinden türediği görüşü
işleniyor. Freud'un din üzerine son
çahşması olan 'Musa ve
Tektanncıhk', bireysel ruhbilimin
bir ulusal grupla onun dinine
geniş ölçüde ve ustaca
uygulanması. Kitapta, aynca, tarihsel
ve dinsel gerçeklerin ortaya
konulması ve bunlann çarpıtılarak
geleneğe dönüştürülmesi süreçleri
anlatılarak Musa'nın ve tektannlı
dinin kutsal kitaplanndaki
betimlemelerde bulunan eksiklüder
ortaya çıkanlmış. Freud, kitabın
sonunda dinin Yahudi kişiliğine etkisi üzerine
gözlemlerini anlatıyor ve sünnet, iğdiş edilme
kompleksi ile Yahudi düşmanhğı arasındaki ilişkilerle
ilgili görüşlerini belirtiyor.
DEFNE GOLGESt
TURGAY FtŞEKÇİ
Özlem
Yazın ortasında karşı konulmaz bir özlem gelip
yumruk gibi oturdu göğsümün ortasına. Neredey-
se soluksuz kalacağım.
Neyın özlemi bu durup dururken bastıran?
Insanoğlu kendini bildi bileli bir sonlanmaz öz-
lemin içinde. En temel insani gereksinimlerin kar-
şılanmasından, bilimde, sanatta en yukanlara ulaş-
ma çabasına dek hep bitmez bir özlem.
Insanı insan yapan özelliklerinden birı bu için-
deki hiç tükenmeyen özlem duygusu.
Bıreylen ve toplumlan geliştiren, insanlan ilkel top-
lumlardan bugünün dünyasına, bugünün insanını
ve dünyasını da yannın çok daha iyi olacağı kuş-
kusuz dünyasına ve insanhğına taşıyacak olan hep
o aynı duygu.
Campanella'nın Güneş Ülkesi'nden Thomas
Moore'un Ütopya sına nice düşünür, özlemini
çektikleri birdünyayı anlatmayagirişmişlerdiröte-
ki insanlara.
Marx, savaşsız ve sömürüsüz bir dünyanın yal-
nızca özlem değil, gerçek de olabileceğini, daha-
sı bunun tarihsel bir zorunluluk olduğunu bilimsel
olarak ortaya koyduğundan bu yana da insanlık
bu özlemi gerçeğedönüştürmenin dalgalanmala-
nnı yaşıyor.
Nâzım Hikmet'imiz de büyük bir özlem şairidir.
Geçen yüzyılın en karanlık dönemlerinde, çok zor
koşullar altında yaşamış olsa da karısına yazdığı
aşk şiirlerinden ölüm düşüncesinı işlediği şiirleri-
ne dek hep içindekı büyük özlemi dıle getirdi.
Günümüz insanının aşk duygusunu bireysel bir
mutluluk olarak yaşaması karşısında, Nâzım, aş-
kın bireyi toplumsal kılacak büyük özlemleri de
içerdiğine, onu aşkınlaştıracak bir güç taşıdığına
inanmış, bu duygusunu da bütün yapıtlannayan-
sıtmıştır.
Fernat ile Şirin oyunu bu sürecin işlendiği tipik
bir üründür. Ferhat'ın Şırin'e olan özlemınin gücü,
oyunun sonunda onun dağları delıp, susuzluktan
kırılan halka su getırme gücüne dönüşür.
Yanı özlem, yalnızca yanık bir ıç çekiş değildir.
Yaz aylan bende, ulkemız topraklarının o son-
suz bolluk ve bereketine bir kez daha tanık olmak
için köylere gitmek, kasaba pazariannda dolaşmak
özlemi uyandırır.
Çoğunlukla gerçekleştiririm de bu özlemimı.
Ekili tarlalar, bahçeler arasında dolaştıkça, kıza-
ran domatesleri, sıcak toprağın üzerinde serilmiş
yatan karpuzları, kavunları gördükçe doğaya olan
güvenım artar, pekişir. Doğa dediğimiz bu inanıl-
maz canlının yine kendi ürünü olan insani hem yo-
la getireceğini, hem de mutlu edeceğine inanırım.
Doğa güzelliklerine dalıp gitmişken, Erdal Alo-
va'nın derlediği Türk Halk Edebiyatı Antolojisi'ni
(Alfa Yayınlan) okuyordum. Kısas-ı Enbiya'dan
"Yusuf'un Güzelliği" bölümündeki betimleme dik-
katimı çekti: "Yusufsaz benizli ve güzel yüzlü ve
kıvırcık saçlı ve elâ gözlüydü."
Bildiğiniz gibi, inanışa göre Yusuf, Yakup'un
oğludur. Tann onu yaratırken evrendeki bütün gü-
zelliklerin üçte ikisini ona vermiş, kalan üçte biri-
ni ise bütün öteki insanlar arasında üleştirmiştir.
Demek san benizlilik ve elâ gözlülük, tannsal bir
güzelliğin tanımıymış. Antik çağ heykellerinde, Rö-
nesans resimlerindeki güzellik kavramı da bura-
dan esinlenmiş olmalı.
İnsanın böylesi güzelliklere özlem duymasının da
demek çok eskilere giden bir hikâyesi varmış.
tfısekci"' hotmail.com
tlöründüğü gibi değil!'
• Kültür Servisi - Sanatçı Serkan Özkaya,
Platform Garanti Güncel Sanat Merkezı'nde 25
Temmuz günü 18.00 - 20.00 saatleri arasında
'Göründüğü gibi değil! Açıklayabilirim.'
başlıklı bir konferans verecek. Toplantıda,
Özkaya'nın tstanbul dışında gerçekleştirdiği
son dönem işlerinin video gösterimi yapılacak
ve izleyicilerin yorumlanna açık olarak işler
üzerine tartışılacak. Aynca Isveç Rooseum'da
ortaya koyduğu 'n'olur dur deme bana' ve
'senin suçun değil' ile Hollanda'da Begane
Grond'da gerçekleştirdiği yerleştirme
çalışmalan ve Malmo Radisson'da düzenlediği
'Picasso konuşmalan' adh söyleşileri aynntıh
olarak anlatılacak ve sanatçının bu yılki
projeleri, daha önceki yapıtlanyla bağlantılı
olarak ele almacak. (0 212 293 23 61)
K Ü L T Ü R İ Ç İ Z İ K
K Â M İ L M A S A R A C I