Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16TEMMUZ2002SALI
14 J V U J _ J 1 LJ-K. kultur@cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN
'OidipusNerede?' Delphi'deAvrupa KûltürMerkezi Delphi'tıin Yönetim Ku-
nlu Başkanı Prof. Vassilis KZarasmanis, 5-12
Ttmmuz 2002 tarihleri arasında Delphi'de kül-
tirolımpıyatlan 2001-2004 kapsamında gerçek-
lejtinlen Uluslararası Antik Yucan Tiyatrosu Bu-
lujması'na 15'iaşkın ülkeden aJcademisyenlerin,
sanatçılann. eleşrirmenlerin katıldığını belirtir-
ken Tebaı Mitleri ve Tebai Kuşağı teması üzerin-
de duruyordu. Bu kuşağın kahramanlan Oidipus,
Aırigone, Kreon. Jokasta, Ismene Agave, Elekt-
rave diğerleri... Bugün de insan ruhunun sonsuz
dennliklerinde güçlerini koruyorlar.
Jluslararası Istanbul Tiyatro Fesrivali'nin Av-
rupa kültür Merkezi Delphi ile bu bağlamda or-
tak bir proje gerçekleştirmesi önerisı, sanat yö-
netmeni olan Bayan NicolopouJou'dan geçen yıl
geldi. Festrval, öneriyi Şahika Tekand (Studio
Oyuncuları) ile görüştü ve böylelıkle "Oidipus
Nerede?" süreci başlamış oldu. Bılindiği gibi,
Şahika Tekand'ın>
'KralOidipus''tragedyası üze-
rine tasarladığı ve yorumladığı bu oyun, 13. Ulus-
lararası Istanbul Tiyatro Festivali'nde perde aç-
tıktan sonra 8 Temmuz 2002 'de Delphi 'de oynan-
dı \ e büyük bir başan kazandı.
-llusİararasj Antik Yunan Tryatrosu Buluşma-
sı"ndaki bu patlama, Şahika Tekand ve ekip ar-
kadaşlannı olduğu kadar kuşkusuz ortak yapım-
cılan da mutlu kıldı. Çünkü Delphi, yukanda da
belırttiğim gibi, dünyanın her yarundan akade-
misyenlerin, yazar ve eleştırmenlerin, sanatçıla-
nn katılımıyla gerçekleştirilen ve seminerlerde
çağdaş tiyatronun hem sanatsal anlamda hem de
pazar anlamında nabzının rutulduğu yerlerden
biri Bu nedenle burada verilen sınav sadece Stu-
dio Oyunculan adına değil Türkiye adına da ve-
rilen iyi bir sınav olarak değeriendirilmelidir, di-
ye düşünüyorum.
Gösteriş yerine fonksiyonellik
Şahika Tekand'la Delphi dönüşünde orada ya-
şananlan ve de gelışmelerin öncesini, sonrasınj
konuşuyoruz.
- Bu proje üstüne Ukyapbğınuz konuşmayı çok
iyi haürhyorum. Seni hem çok heyecanlandıran
hem de biraz ürküten bir öneriydi
- Bir an için, hatta günlerce her ıkı durumu da
yaşadım, ama insan sakin olup sonucu değil de
süreci önemserse, asıl olanın kendi doğru bildi-
ği şekilde bir oyunu sahnelemek olduğu fikrini
içine sindirirse doğrular kendıni gösteriyor. Ben
de öyle yapmaya karar verdim.
- "OidipusNerede?",yahıı çizgisiyle dikkat çe-
ken bir çanşma. Bu yalmİığı diğer oyunlannda da
yakalamak mümkün.
- Yalınlık benım için hep önemli olmuştur.
Bundan vazgeçmedim. Oyunu seyirci için gös-
tenşli hale getirmek yerine oyunun unsurlannın
fonksiyonel olmasına özen gösterdim. tlginçlik
peşinde koşrnaksızın dürüstlükle kendi sahnele-
me ve oyunculuk yoluma yoğunlaştım. Bu, ba-
na her köşesine güvendiğim ve içindeki her şe-
yin hesabını verebildiğim bir oyun kazandırdı. Bir
başka şansım da antik Yunan tragedyasını çok sev-
mem, uzun zamandır Studio'daki çağdaş sahne
araştırmalan sırasında sık sık söz konusu olma-
sıydı. iyi bildiğim bir alandı. Bilgi, en önemli yar-
dımcım oldu.
- Oyunu tamamen çağdaş bir yapı içine kur-
man ve aynı zamanda antik Yunan ruhunu koru-
nıan da etkiyi güçlendiren bir başka unsur.
luslararası Antik
Yunan Tiyatrosu Bu-
luşması 'nda 'Oidipus
Nerede? 'oyununu
sahneleyen Studio
Oyunculan 'na, aynı
oyunla Japonya,
Âtina, îspanya ve
Kolombiya
kapılarının da
açılacak olması ve de
pek çok ülkeden
oyunucunun buraya
gelerek atölye
çalışmalarına
katılmak istemesi
güzel bir gelişme.
- Evet, oyunu sahnelerken çağdaş biryapı kur-
makla beraber, antik yüceliğini kaybetmemesi-
ni istedım. Çünkü tragedyayı yirirmek bugün be-
nim için hem ideolojik hem de sanatsal anlam-
da çağdaş bir tarnşmayı işaret ediyordu. îlkesiz-
lik, sorgulama yetisinin yitirilmesi. gösterişh ol-
duktan sonra her yapılanın mubah kabul editme-
si. hem ideolojik hem de sanatsal bir sorun ola-
rak bu oyunun sahnelenmesinde önemli rol oy-
nadı. Bu yapısıyla da hem Istanbul, hem Delp-
hi'de büyük ses getirdi.
- "Oidipus Nerede?"vi bir 'oyun' olarak de al-
man da çok dikkat çekici bir yaklaşuiL
- Ben herhangi bir metni ele aldığım zaman per-
formansın kendisi olarak gerçek hale gelebilme-
sini sağlamak için büfün rejilerimde bir oyun
(game) yaratmaya çalışınm. Bu, ele aldığım oyun
metninin kendisinden çıkardığım bir oyundur.
"Kral Oidjpus" metni de dedektif hikâyesi gibi
işleyen yapısıyla bana kare bulmaca, labirent, kö-
rebe oyunlannı getirdi ve performansın kurallan
bu oyunlarla şekillendi. Böyle olunca sahne üze-
rindeki her şey kendisi olarakgerçek oldu. Bu hem
etkiyi arttırdı hem de sahnede inanılmayacak hıç-
bir şey kalmadı. Böyle olunca tiyatronun asıl ni-
teliği, yani "canh" olma niteliği kendini göster-
di ve her kesimden, her ülkeden seyirci tarafin-
danbeğenitopladı.
- Oyunda diH kuDamş biçiminden ve Delphi'de
bu anlamda akhğın tepkiden söz eder misin ?
- Dılı çok önemsedim ve antik Yunan plastiği-
nin en önemli parçası olan sesi Türkçede antik Yu-
nan müziğini elde edecek şekilde kullandım. Bu,
Delphi'de en çok beğeni ve dikkat toplayan un-
surlardan biri oldu. Dilin müziği biçim yaratırken
her zaman anlanundan daha önemli oldu benim
için. Burada da dil anlatmadı, söylenişiyle anla-
mı yarattı. Böyle olunca da Yunanıstan'da bütün
seyirciler, Türkçe bir metni nasıl olup da kelime-
si kelimesine anladıklanna şaşırdıklannı söyle-
diler.
- Biraz da 8 Temmuz akşamındanve ertesigün-
den, orada açdan kapılardan konuşalım.
- Oyun tam 10 kere selam tekranyla ve ınanıl-
maz bir seyirci tezahüratıyla bitti. Saatlerce sü-
ren tebrikler, hatta kucaklaşmalar oldu. Atina bü-
yükelçimiz de oradaydı, eşiyle birlikte ve en az
bizler kadar heyacanlandı gördükleri karşısında.
Oyunun ertesi günü yapılan semınerde, dünyanın
çeşıtli yerlerinden gelen tiyatro adamlan oyunu
tek tek analiz ettiler. Katılımcılardan, Prof. Hde-
neAhrweiler. ki kendisi Avrupa Üniversitesi rek-
törü, "Oyunun adı Oidipus Nerede? Ama, bu so-
ruyu sormaya arük gerek yok, çünkü arbk biho-
ruz; Türkiye'de" diyerek bize teşekkür erri. Şim-
di adını hatırlayamadığım bir Yunanlı yönermen,
"Adeta yüzyıhn ortalannda bir uçak kazası ol-
muştuve moderntiyatrobu kazadaöbnüştü.Şim-
di ise Tıuidye'nin bu oyunu ile kara kutu bulun-
du" dedi.Gerçek olduğuna inanamayacağımız
kadar etkileyici bir olaydı Delphi. Oyunculuk,
sahneleme. sahne tasanmı ve metin üzerine uzun
değerlendirmeler yapıldı. Bunlan anlahyorum,
çünkü bizler burada beğendiğimizi birbirimize bi-
le kolaylıkla söylemeyiz. Oğrendiğimiz üzere,
hali hazırda Yunan basıru oyuna ve topluluğu-
muza geniş yer veriyor.
SevgOi Şahika Tekand, seni ve Studio Oyuncu-
lan'nı kutJuvorum.
90 BlN KORSAN KİTAP
Korsan 'a
karşı
mücadele
Kültür Servisi - Korsan yayınla
mücadele gelişiyor. Başta Ankara
ve Istanbul olmak üzere Türkiye ça-
pında EDÎSAIVIavukatlan. emniyet
güçlerinin desteğiyle korsan yayın
baskınlannı sistematik olarak sürdü-
rüyor. Fikir ve Sanat Eserleri Kanu-
nu'nda2001 yılında yapılan son de-
ğişikliklerle kurulan EDtSAM (Tfde-
biyat ve tlim Eserleri Sahipleri Mes-
leİc Birliği) üyesi 32 yayınevinin
kendi maddi olanaklanyla yaptıkla-
n baskınlarda 1 Mart 2002 - 31 Ma-
yıs 2002 arasmda 90.000 adet kor-
san kitap ele geçirildi. 65 baskında
83 kişi hakkında dava açıldı.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na
göre korsan yayını basmak veya
imaline yardım etmek. satılmasına
aracılık etmek, taşımak, yaymak,
satmak, kiralamak, umuma arz et-
mek ya da her hangi bir biçimde ti-
caret konusu yaparak fayda sağla-
mak 4-6 yıl ağır hapis ve 50-150
milyar TL. ağır para cezası ile ce-
zalandınlıyor. Hukukçularkanunun
uygulanmasında birtakım sorunlar-
lakarşılaştıklannıbildiriyorlar. So-
runlann başında, birçok yerde ko-
nuyla ilgili devletgörevlilerinin ka-
nunu bilmemesi geliyor. Bir diğer so-
run ise mahkemelerin uzaması. Yar-
gılamadabilirkişi görüşüne başvur-
maksızın, birkitabın bandrolsüz ol-
mamasından hareketle mahkeme-
lerin daha hızh sonuçlandınlacağı be-
lirtıliyor.
Adara, ,\lfa, Altm,Arkadaş, Dhar-
ma. Doğan, Dost, Dünya Epsilon,
Espress/Metro, İletişim.İmge, lnla-
lap. tş Bankasu Literatür, LM, Me-
tis, Nobel Tıp, Om, Otopsi, Oxford,
Ö^ün Medja, Özgiir, Pan, Pear-
son. Remzi, Stüdyo İmge, Timaş,
Türk-AJman Kitabe>i, YKY yayı-
ne^lerinin katılımıyla oluşturulan
gûç birliği sonucunda EDtSAM a\oı-
katlannın 2001 yılmda yaptıkJan 63
baskında 55.000 kitap ve 56.000 ki-
tap kapağı ele geçirildi. 1 Mart 2002-
31 Mayıs 2002 arasında yapılan 65
basbnda ise 90.000'in üzerinde kor-
san kitaba el konuldu. sorumlular
hakkında açılan davalar halen sürü-
yör (EDİSAM: 0 212 520 09 75)
Lütfî Kırdar'da Missouri coşkusu
Caz müziğinin iki büyük ustası,
basçı Charlie Haden ve Pat Metheny,
9. Istanbul Caz Festfvalinın şu ana
kadarki en iyi konser performansla-
nndan birini çıkardılar. Sıcak bir pa-
zar gecesi, Lütfü Kırdar Spor ve Ser-
gi Salonu'nu hınca hınç dolduran iki-
li, 1997'de çıkardıklan 'Be>™dThe
.Missouri Skj' albümlerinin ardından
tam beş yıl sonra. ilk kez ve sadece
bu festival için özel olarak bir araya
geldi.
1970'ten beri sıkı dost Haden ile
Metheny, 'Beyond the Missouri Sky'la
ikili olarak ilk müzikal beraberlıkle-
rini yaşadı. Iki müzısyenin Misso-
uri'li olması, aynı ambiyansı soluma-
sı ve doğup büyüdükleri topraklann
insanca değerlerine sahip çıkmalan,
yani aidiyet hissiyatı, ikisini bir ara-
ya getiren faktörler; 'Beyond the Mis-
souri Sky', gerçek bir sevgi, onur ve
geçmişin insanlık değerlerini sahip-
lenmenin hikâyesi. Ortak çalışma ol-
masına rağmen, Haden'in üzerine kur-
gulanmış olan albümün parçalannı
baştan sona çaldı ikili. Kapıdaki iz-
diham nedeniyie 10 dakika rötar ile
başlayan konserde, Metheny yalnız
Charlie Haden ve Pat Metheny, albümlerinin ardından tam beş yıl sonra Uk
kez özel olarak bir araya geldi
geldi sahneye; birisi özel yapım çift
saplı arp gitarla (bu gitar tam bir New-
Age enstrümanı) olmak üzere iki par-
ça çaldı, ardından Haden'in katılma-
sıyla birlikte ikili açılışı albümde ol-
duğu gibi 4
Waltz For Ruth' ile yaptı.
Haden, mesleğinin zirvesinde bir
isim; kendisi de bütün çıplaklığı ile bu-
nun farkında. Ne \ar ki. bu olağanüs-
tü kendinden emin olma hali, onda za-
man zaman coşku eksikliğine yol açı-
yor. Vazifesini yapan müzisyen hava-
sında başladı konsere: basının volü-
mü de düşüktü. Metheny daha arzu-
lu ve daha ön planda görünüyordu, Ha-
den ile birlikte çalıyor olmasmdan
duyduğu gurur her halinden hissedi-
liyordu. O da artık orta yaşı ufaktan
geride bırakıyor, hatta yaşlılık döne-
minin ilk rakamlarına 'merhaba' de-
miş olmanın sinyallerini veriyordu.
Konserın ilerleyen dakıkalannda, sa-
lonun muhteşem sevgi \e saygı dolu
ilgisi, her iki müzisyeni de ayağa kal-
dırdı, giderek duygu yoğunluğu arttı
ikili ve dinleyiciler arasında.
Haden babasının anısına çalınan
'The PreciousJewd'da Haden'in yap-
tığı hüzün dolu solo göz yaşarttı; son-
lara doğru ikisinin de keyfi (özellikle
Haden) iyice yerindeydi. Kontrbasının
kişiliği iyice öne çıktı. sololanrun ren-
gi ve tonu her zamankinden daha bir
yoğun hissedildi.Haden son parçadan
önce bir kez mikrofona geldi ve ko-
nuştu: Istanbul'un caz için çok büyük
bir merkez olduğunu, gitar hero Met-
heny ile tekrar yıllar sonra burada, bu
seyirci karşısında olmaktan gurur ve
mutluluk duyduğunu dile getirdi. Ve
son parçayı anons ettı. Kansı için yap-
tığı albüm harici bestelerden birini ça-
lacaklardı; 'Blues For Ruth.' Bu par-
ça için ilk kez Metheny de elektrik gi-
tannı aldı ve her iki sanatçı bu parça-
yı ayakta çaldı.Konserin sona erme-
siyle alkışlarbitmek bılmedi; bu ıçten
sevgi ve alaka karşısında tabii ki bis
olacakrı. ikili tekrara, sahneyegeldi ve
yıllar öncesinde beraberyapüklan 'Re-
joicing' albümünün açıhşında yer alan
unutulmaz güzellikteki Horace Sihier
bestesi 'LondyWoman'ı çalarak tüm
salonu bir kez daha mest etti. Oriji-
nallerine sadık kalınarak yorumlanan
parçalardan oluşan konserin, her açı-
dan damak tadı yüksekti.
'Kübacazı've 'salsa'gecesi
Gonzalo Rubalcaba
bu akşam saat
19.00'da Lütfı
Kırdar'da Afro -
Cuban cazından
örnekler sunarken.
Oscar D'leon da
Esma Sultan
Yausı'nda saat
21.00 de kendine
özgü salsa
yorumlanyla
müzikso'erlerin
karşısında olacak.
Kültür Servisi - Uluslararası tstanbul
Caz Festivali bugün, 'Küba cazı'nrn
günümüzdeki en özgün ve başanlı
isimlerinden 'Gonzalo Rubalcaba
Trio' konseri ve Oscar D'leon'un
vokalde yer alacağı 'Salsa Gecesi V
adlı konserle sürüyor.
Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve
Sergi Sarayı'nda 19.00'da sahneye
çıkacak olan 'Gonzalo Rubalcaba
Trio', piyanoda Gonzalo RibaJcaba,
akustik basta Carios Henriquez ve
davoılda Ignacio Berroa'dan
oluşuyor. Pıyanist ve besteci
Gonzalo Rubalcaba, Afro-Cuban
caz müziğinin en genç ve önemli
temsilcilerinden biri.
Sanatçı, kendine özgü tekniği ve
yaratıcılığıyla, piyanonun senfonik
özelliğini müziğine taşıyor.
Afro-Cuban cazı, klasik müzik
temalan, ritim ve harmoniyi
buluşturan Rubalcaba, doğaçlama
yeteneği ve klasikleşen besteleriyle
başansını kanıtlamış bir isim. 2001
tarihli 'Supernova' albümü, daha
önce çıkan üçü gibi caz ve Latin cazı
dallarmda Grammy'ye aday
gösterildi. Rubalcaba'nın akustik
basta yer alan Carlos Henriques ve
Afro-Cuban geleneğinin Amerikan
cazmda dav'uldaki usta
temsilcilerinden Ignacio Berroa'yla
oluşturduğu üçlü, dünyada haklı bir
üne sahip.
Bugün Oscar D'leon'u ikinci kez
İstanbullu müzikseverlerle
buluşturacak olan 21.00'deki 'Salsa
Gecesi I' adlı konsere, The Marmara
Esma Sultan Yalısı ev sahipliği
yapacak.
Sanatçıya konserde, on iki kişiden
oluşan topluluk eşlik edecek.
Venezüellalı sanatçı, sesi ve kendine
özgü 'salsa' yorumunun yani sıra
kontrabas \irtüözü ve yapımcı
olarak da müzik dünyasında yer
ahyor. Altmıştan fazla kayıtlı
albüme imza atan DTeon, yirmi yılı
aşkm sahne deneyimine sahip.
Yoğun müzik geçmişi ve doğaçlama
yeteneğiyle sanatçı, bu konserde de
dinleyiciye unutulmaz bir salsa
gecesi yaşatacak.
YAZT ODASI
SELİM tLERİ
Belgin Doruk
Anılar: ıssız ve yağmurlu için Belgin Doruk'u'
anımsamaya çalışıyorum.
Değişmezse, bu söyleşı kitabının adı öyle ola-
cak: Anılar; ıssız ve yağmurlu. Issız olan hayat,
hayatım. Yağmurlu olan ruh dünyam...
Belgin Doruk'u bugüne dek birkaç kez yazdım.
Örnekse, Cihangir'e, Kumrulu Yokuş Sokağı'nda
oturan annesıne, kuyruklu otomobille gelişini Gra-
mofon Hâlâ Çalıyor'da yazdım.
Geldiğı duyulmuştu. Mahallenin hanımlan, bizço-
cuklarapartman kapısındabekleşiyorduk. Küçük-
hanımefendı dizisine başlamamıştı ama, çok ün-
lüydü Belgin Doruk. Türk sınemasının kentsoylu
gençkızıydı.
Siyah camlı gözlüklertakmış, apartman kapısın-
dan çıktı. Herkes alkışlıyor; Belgin Hanım çekin-
gen gülümsüyor, bir an önce beyaz arabaya bin-
meye çalışıyordu. Yokuş aşağı, köşeyi dönünce-
ye kadar, arkasına bakarak bize el salladı.
Bu sahneyi unutamam.
Belgin Hanım'la yıllar sonra tanıştım. Milliyetga-
zetesi için "Yaşayan Kraliçeler" başlıklı bir röpor-
taj dizisi hazırlıyordum. İlk güzelllik kraliçemiz Fe-
riha Tevfik'ten 1985'e bir yolculuk. Dizide Belgin
Doruk da olsun istiyordum.
Ama Belgin Doruk'a ulaşmak handıyse ımkân-
sızdı.
Sinemayı bırakmıştı. Borç yüzünden sahneye çık-
mayı, şarkı soylemeyi denemiş, ama daha ilk ge-
ce bilincini sarsacak kertede bunalıma girmişti.
Derken kaybolmuştu. Şişmanladığı, insan içine
çıkmak, toplum hayatına katılmak istemediği söy-
leniyordu. Yıllardır ortalıkta yoktu. Acı bir Greta Gar-
bo efsanesı.
Çolpan llhan ve Sadri Alışık yakın arkadaşla-
rıydılar. Onlara baş vurmak nedense aklıma gel-
memiş.
"Yaşayan Kraliçeler" Belgin Doruk'suz başladı.
iki üç gün sonra Cahit Uçuk aradı benı. Cahit Ha-
nım'la tanışmıyorduk.Telefonumu Milliyet'ten bul-
muş. Beni niye arıyor diyordum.
Cahit Uçuk, "Belgin Doruk apartman komşum-
dur, kızım gibidir. Onu anyormuşsunuz" dedi. Se-
vinçten uçtum.
Devam ediyordu Cahit Hanım: "Belgin şimdi
yanımda, fakat çok heyecanlı. Telefonu benim
açmamı, sizinle önce benim konuşmamı istedi."
Dizi için röportajı Belgin Hanım'la telefonda ger-
çekleştirebilmiştik. Yüz yüze görüşmek istemiyor-
du, bana kendini göstermek ıstemiyordu. Konu-
şurken bile tedirgindi.
Hatırlıyorum'da onun için yazdıklarımı okumuş.
Biraz da bu sevgiyle görüşmeyi kabul etmiş.
Telefon arkadaşı olduk. Aylarca sürdü. Edebıyat-
tan, özellikle Türk romanından söyleşiyorduk. Yet-
kın bir roman okuruydu. Nihayet bir gün beni evi-
ne davet etti; artık güvenmışti.
Belgin Doruk'un sofrasını da Evimizin Tek Ista-
kozu'nda yazdım. Sofrası zengin ve zevklı, çok za-
rif bir ev sahibesiydi.
Bunlan yazmak yetmedi. Ada, Her Yalnızlık Gi-
bi'de Belgin Doruk'un hüzün dolu serüvenine bir
kez daha döndüm. Sonbaharyapraklarına merha-
met duyuşunu dilim döndüğünce anlatmaya ça-
lıştım. Belgin Hanım'ı yitirmiştik. Daha özgürce
•yazabiliyordum.
Kimi kişilerin sizdekı izdüşümü sona ermiyor.
Belgin Hanım benim için öyle. Anılar; ıssız ve yağ-
murlu onsuz olmazdı.
Bugün böyle starlaryok artık. Belki bundan son-
ra da olmayacak. Belgin Doruk alçakgönüllü bir
insandı. Geçmişindeki büyük ünu çoktan unut-
muştu. Çocuk inceliğine kavuşmuştu.
Bana, Peyami Safa'nın Server Bedi adıyla uyar-
ladığı kocaman bir "Arsen Lüpen" hikâyeleri cildi
armağan etmişti...
Takvimde İz Bırakan:
"Ben Casablanca'da öleceğim. ölmek için iyi
bir yer." Hovvard Koch, Kazablanka, Aziz Çalış-
lar'ın çevirisı, Can Yayınlan, 1994.
'Yaşan Ne Yaşar Ne Yaşamaz'
Kültür Senisi - Umudum Tiyatro, 18
Temmuz 21.15 'te Darüşşafaka Çetin
Berkmen Spor Tesisleri Açıkhava
Tiyatrosu'nda Aziz Nesin'in 'Yaşar Ne Yaşar
Ne Yaşamaz' adlı oyunuyla izleyicinin
karşısına çıkacak. Oyunun yönetmenliğini de
yapan Metin Zakoğlu. Banu Ergin, Tuncay
Bayezıt,
Bekir Erdemöz. Gülderen Geralı, Metin
Yıldınm ve Eser Karahasanoğlu rolleri
paylaşıyorlar. Müziği Timur Selçuk'a
ait olan oyunun dekor ve kostümlerini
Tuğba Zakoğlu gerçekleştirdi.
(0 212 256 07 27)
BUGÜN
•GENÇLtKMERKEZİnde Belgesel
Sinemacılar Birliği tarafından
düzenlenen 'A>işığı BelgeseDeri' kapsamında
21.00'de Mihriban Tanık'm 'Anadolu'nun
Solan Rengi Semahlar'. 21 50 de Kim
Longiotto - Barrie VTnce'nin 'tran Usulü
Boşanma' ve 23.30da Orhan Çalışır-Michael
Enger'in 'Yüzünü Daha Önce Görmüştüm'
adlı filmleri.
(0 216 349 77 68)
• ENKAAÇJKHA\ATt\'ATROSU'nda
21.15 'te Cem DavTanın 'Beyefendi' adlı tek
kişilik oyunu. (0212 276 22 14)
• BEYOĞLU SİNEMASInda Ferruh Doğan
anısına Yaz Şenüği I' kapsamında Darren
Aranofsky'nin yönetmenliğini yaptığı 'Pi'.
(0 212 251 32 40)
CAZ FESTıVALt'NDE BUGÜN
• LÜTFİ KIRDAR'da 19.00'da Gonzalo
Rubalcaba Trio'dan 'Küba Cazı Gecesi'.
(0 216 454 15 55)
• ESMA SULTAN YALISFnda 21 OO'de
Oscar D'Leondan 'Salsa Gecesi I'
(0 216 454 15 55)