19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYTA CUMHURİYET 16TEMMUZ2002SALI ıo DUNYA VE T U R K I Y E [email protected] KAVŞAK OZGEN ACAR Diplomasiye Tsatil, Otellere Müşteri Yok! Geçen yıl 10 Temmuz'da bu köşe- nin başlığı "Horoz Kuyruğu Tatil Yo- lunda" idi. "Horoz kuyruğu (cockta- i!) " anlamınagelen kokteyller ile "res- mi kabul(receptıon)" anlamındave ulusalgünlerin kutlandığı resepsiyon- ların tatile girmekte olduğunu yaz- mıştık. Bu yıl başkent dıplomasisinin yüzük asık. Yabancı diplornatlartatıl kaygısı yaşıyorlar. Her yıl, 14 Tem- muz'da Fransız BuyükelçiliçSi'nde kut- lanan ulusal günden sonra diplomasi 3 Ekim'de Almanya'nın ulusal günü- ne değin tatile girer. yabancı dıplomat- lar başkentı boşaltırlardı. Bu arada An- kara'da kalan "nobetçi diplomatlar" yalnızca Isviçre Ulusal Günü'nü 1 Agus- tos'ta peyn/r ve çikolatalar eşliğınde sıcaktan yakınarak kutlariardı. DSP'de patlayan siyasal oluşum, diplomatla- nn yaz tatilini zehır etmişe bienziyor. Bu yaz, Isviçre Ulusal Giinü'ne (A) takımı diplomatlann da katılmak zorun- da kalacaklan anlaşılıyor. Her neden- se bu yıl Fransız Ulusal Günü'ne hü- kümetten kimse katılmadı! Resmi kabuller, çeşitli ülkelerden. her meslekten bır araya gelen, za- manı sınırlı insanların, ıki kadeh ara- sında çok kısa sürede iş ayarlamala- rı ya da bılgi alışverişinde bulunma- ları için en ideal ortamlardır. Bu res- mi kabuller Türkiye'nin nabzının tu- tulduğu yerlerdir. Deneyimli birTürk, heıtıangi bır ulusal güne katıldığı an, daha kapıdan girer girmez yabancı- ların daha çok hangi konulara ilgi duyduklannı algılamakta gecikmez. Bu buluşmalardadiplomatlann ikitemel amacı vardır. Birincisi siyasaJ, ekono- mık ve askeri konularda istihbarat yapmak; ikincısı kendı ulkesinin çıkar- ları doğrultusunda ev sahibi ülkenin yetkilılerinın, basın temsılcilerinın ku- laklanna doğru-yanlış bilgiler fısılda- yarak onlan yönlendirmektir. Bir başka durum daha geçerlidir. Türk ekonomisi ne kadar sağlıklıysa, ülkede siyasal istikrar ne kadar güç- lüyse, yabancı diplomatların davra- nışları da o kadar saygılı olur. Bir baş- ka deyişle. daha dünkü çocuk birTürk yetkilinin önünde dahi ceket düğme- leri iliklenir. Ancak bugünkü gibi, ge- rek ekonomik bunalımın, gerek siya- sal bunalımın yarattığı bir "acz" duru- mu varsa, daha mesleğinin başında- ki 3. kâtip bır yabancı diplomat, size tepeden bakmaklakalmaz, "Asiye'nin nasıl kurtulması gerektiği" hakkında nasihatlervemıeyebaşlar. Biryandan zaman zaman küstahlığa varan öne- rilenni sürdürürken, öte yandan da kendinden önceki meslektaşının dev- rettiği Türk kız arkadaşına ulaşmak için resmi kabulden bir an önce ayrıl- mak için saatine bakar durur. Anım- sanm, 35 yıl önce yedek subaylığımı yaptığım ve nüfusu azalan Edirne'nin gerçekten güzel kızları o zamanlar bir an önce büyük kentlere kapağı atmak amacıyla subay ve mernurlann peşin- de dolaşırlardı. Ankara'da yabancı dil bilen bazı genç ve güzel kızlann da baş- kent "puö"lannda yabancı diplomat- lann ya da rahat yaşamın peşinde ol- duklanna yıllardır tanık olmuşuzdur. 3-4 yıl süren birliktelik umutsuzlukla noktalanınca, giden diplomat, halefi- ne işleri ile biriikte Türk kızının telefo- nunu da devretmekte tereddütetmez. Türkiye'deki siyasal ve ekonomik durumu bir de Ankara'daki otel lobi- lerinden algılayabilirsiniz. Başkent tu- ristik bir kent değildir. Otellerin konuk- lan daha çok yerii ve yabancı işa- damlandır. On beş yıl öncesine de- ğin başkentin en büyük oteli, Büyük Ankara Oteli idi. 0 da 60'ların başın- da bir olaydan sonra hükümet tara- fından Emekli Sandığı'nayaptmlmış- tı. ABD Başkan Yardımcısı Lyndon B. Johnson Türkiye'ye geldiğinde Iz- mir Caddesi'nde, o günlerin en bü- yük oteli sayılan, Balin Oteli'nde kal- mıştı. Otelde, Johnson'un boyuna uygun biryatak bulunamayınca Site- ler'de 24 saat içinde özel olarak kar- yola ve yatak yaptınlmıştı. Günümüz ölçütlerine göre üç yıldızlı Balin Ote- li yıllarcaAnkara'nın en büyük oteli ola- rak hizmet görmüştü. Bu otellerin lobisine girdiğiniz za- man kimin kım olduğunu hemen an- lardınız. Akvaryum gibi saydamlaşan otelin küçük lobisi ya da 'öar'ındaki- ler geneJde Amerikan silah tüccarla- n olurdu. Pek az yabancı işadamına rastlanırdı. Oysa Hilton ve Shera- ton'un yapılmasından sonra bu otel- leri silah tüccarlarından başka, Ame- rikalı, Avrupalı, Japon işadamlan dol- durdu. ABDyönetimi, Türkıye'yi "fl©- lişen en önemli 10 pazar ülkesinden biri" ilan ettikten sonra Ankara otel- lerinde bir patlama yaşandı. Otelleri, Türkiye'de yatırımdan çok bu "pa- zara" mal ve hizmet satmaya gelen yabancı işadamlan doldurdu. Ancak, bugünlerde başkentin beş yıldızlı otelleri, bırkaçturist grubu dı- şında, sinek avlıyor. Ne gelen silah tüc- can, ne mal ve hizmet pazariayan ya- bancı, ne de Türkiye'nin gelişen en önemli 10 pazar ülkesinden biri oldu- ğunu anımsayan var. Afganistan'da tarih tekemr etfyor Tarih tekerrür ediyor. Büyük Is- kender Makedonya'danyolaçıkıp İran'dan sonra Afganistan'ı da ele geçirip imparatorluğunu kurduğun- da en büyük desteği "onurfu" fakat "paralı askerlerden (mercenaries)" sağlamıştı. Piyadelerini Yunanis- tan'dan getirirken, süvarilerini Ana- dolu'nun çeşitli yerlerinden topladı- ğı paralı askerlerden derlemişti. Günümüzde de en büyük "em- peryal (pardon artık super) gûç" olan ABD de Afganistan'da aynı yöntemi uyguluyor. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowttz hafta sonunda tstanbul'da, dün Kâbil'de, bugün Ankara'da Afga- nistan konusunda konuş- malarve görüşmeter yap- b. IstanburdaTürkiye Eko- nomik ve Sosyal Etüdler Vakfi'ndaki (TESEV) ko- nuşmasında Wolfowitz, "71 Eylül'ün gerçekama- cı, yalnızca New York ve Washington'da binalara saldırmakdeğildi. Busal- dın ile Amerikan askerierini Afga- nistan'a çekıp daha çok Amerikalı öldürmekamaçlanmıştı" dedi. Bush yönetiminin, bu tanısını tam yetkili bir kişinin ağzından duymak dü- şüncelerimizi doğruladı. Vıetnam Savaşı'ndan sonra ABD yönetimi artık savaş taktiklerini tek Amerikalı askerin dahi ölmesini ön- leyecek biçimde planlıyor. llk uygu- lamayı Körfez Savaşı'nda yaptı. Amerikalı askerin "canı can" oldu- ğu için Afganistan'dada devreye da- ha çok BM şemsiyesi altındaki pa- Büyük Iskender ralıaskerterkonuldu. ABD'nin, Ulus- lararası Güvenlik Destek Gücü'nün (UGDG) komutasını alan Türkiye'nin, Afganistan'daki askeri masraflarını karşılamak üzere 28 milyon dolar ve- receği açıklandı. Ardından Türki- ye'ye ister askeri, ister ekonomik alanda kullanılmak üzere 200 mil- yon dolarlık bağış yapılacağı söy- lendi. Aradan aylar geçti, Türk Bir- liği Kâbil ve çevresini denetimine aldı, ama VVashington'da Kong- re'den 228 milyon dolarlık yardm pa- keti hâlâ çıkmadı. Oysa Iskender, Afga- nistan'ı IÖ 334'te ele ge- çirinceye değin her yer- de "peşin para" kullan- mıştı. İster Anadolu'dan götürdüğü paralı askerle- re, ister ele geçirmek is- tedtğî bir kentin yönetici- lerine üzerinde kendi res- mi olan çil çil gümüş ve al- tın sikkelerle ödemelerini peşin yaprnıştı. Iskender, bir anlamda başarısını, bono, çek ve kredi kartı kullanmayışına, işini peşin para öde- yerek yapmasına borçluydu. Bu ne- denle Iskender her gittiği yere, darp- hanesini de götürmüştü. Yönetici- lere yaptığı peşin ödemelerle kent- leri kolaylıkla ele geçirmiş, karşı çt- kan kentleri de acımasızca yakıp yıkmıştı. Bakalım Wolfowitz, Ankara'da Irak saldınsı için Ankara'dan ne ka- dar asker ve üs kolaylıklan isteye- cek, bunlann karşılığında iktidarda bunalım yaşayan bir iktidara ne ka- dar para önerecek? Ulusalcı diplomatın yaşam öyküsii Adı: Eminence Grise of teForeign Service: Nu- nan Menemencioğlu Yazan: Dr. Yücel Güç- lû Yayımlayan: Dışişleri Ba- (<anlığı ISBN: 975-97928-0-x Türk dış siyasasının ulu- salcılığına adını kazımış de- fierli Türk diplomatlarından tın Numan Menemencioğ- lıdur. Bu değerli diplomat, uusalcı siyasasını annetarafın- canakrabasıolan NamıkKemal'den anışolmalıdır. Atatürk ve inönü'nün cş siyasalarını uygulamada başarı çosteren Menemencioğlu, 13 yıl sü- 7=ife Dtşişleri Bakantığı'nın 2 numa- öıadamı olma başansını göstermiş- t Boğazlar'ı uluslararası statüye bağ- fe/an Montreux Sözleşmesi, Hatay'ın İrkıye'ye katılımı ile ılgili olarak yap- ıfiı müzakereler bu becerıleri arasın- dadır. En önemli görevi ise 2. Dünya Savaşı'nın en civ- civli günlerindeki (1942-44) Dışişleri Bakanlığı'dır. Cum- hurbaşkanı Ismet inönü'nün tarafsızlıksiyasasjnın başa- nlı uygulayıcısı Menemen- cioğlu'nun adı müttefik- lerce "4/manc/"yaçıkanl- mıştır. Oysa Menemenci- oğlu, ülkenin ulusal çı- karlarının baş savunu- cusu olmuştur. Bu değerli dip- lomatın yaşamöyküsünü, Türk dış si- yasasındaki rolünü, genç araştırma- cı bir yazar ve bir diplomat olan Dr. Yü- cel Güçlü araştınp kaleme aldı. Kitabın dış siyasayı meslek edin- miş ya da edinecek genç kuşaklarca okunmasını öneririz. Ankara'daki ya- bancı diplomatlar ile ülke dışındaki araştırma kurumlarınca da büyük ilgi gören bu Ingilizce kitabın Türkçeye kazandırılmasını dileriz. Elmek: oacar(âsuperonline.com Fax: 0312. 442 79 90 Gürel, Avrupa konusunda dış politikanın geleneksel temelleri bulunduğunu söyledi AB için devletpolitikası Gürel: Farkiılık yalnızca nüanslarda olabilir. ANKARA (Cumhumet Bürosu) - Dışiş- leri Bakanlığı görevine yeni başlayan Baş- bakan Yardımcısı Şükrü Sina GöreL Türk dış politikasının geleneksel temelleri bulundu- ğunu vurgulayarak ''Dışişleri bakanı kim olursa olsun, bu bir devlet politikası olarak yürütülür. Farkiılık yalnızca nüanslarda ola- bilir" dedi. Gürel ılk dış gezisım Kıbns Ba- nş Harekâtı'nın y/ldönümü nedeniyle 19 Temmuz'da Kuzey Kıbns Türk Cumhuriye- ti'ne (KKTC) gerçekleştireceğini açıkladı. Başbakan BülentEcevit tarafindan. İsma- il Cem'in ıstifasının ardından Dışişleri Ba- kanlığı'na atanan Başbakan Yardımcısı Şük- rü Sina Gürel, dün ilk kez Bakanlığa geldi. Gürel, gazetecilerin sorulannı yanıtlarken. basında kendisinin AB üyeliği ve dış poli- tikaya bakışı konusunda yer alan yorumla- ra da açıklık getirdi. Türk dış politikasının geleneksel temelleri bulunduğunu vurgu- layan Gürel, bu geleneksel devlet politika- sının dışişleri bakanı kim olursa olsun yü- rütüldüğünü, ancak farklılığın yalnızca "nû- anslar olabileceğini" kaydettı. Birgazetecinin, "Hükümeteyönelik ulus- lararası bir planın olduğu şekJindeki açık- lamanızla neyi kastettiniz" sorusunu Gürel, "Dün o konuda söyleveceğimi söyledim, ek- levecek bir şeyim yok" diye yanıtladı. MHP'nin, Devlet Bakanı KemalDerviş'in konumundan duyduğu rahatsızlığın hatırla- tılması üzerine de Gürel, hükümet sorum- luluğunu devam ettirdiklerini ve Başbakan BülentEcevit'in de bu hükümet sorumlulu- ğunu gereği içinde sürdürdüğünü kaydetti. Bir gazetecınin, eskı Dışişleri Bakanı Is- mail Cem ile bir devir teslim töreni yapıp yapmayacaklan sorusu üzerine de Gürel, "Sayın Cem gerekli bulursa, bana çalışma- ları konusunda bilgi verme şansına her za- man sahiptir" dedi. hkziyaretKKTCVe Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Gürel aynca, 20 Temmuz Kıbns Banş Ha- rekâtı'nın yıldönümü nedeniyle, 19 Tem- muz'da Türkiye Cumhuriyeti'nı temsilen KKTC'ye gıdeceğini açıkladı. Gürel, Türkiye'nin Kıbns konusundaki görüşlerini dünyaya ıletmek için adaya gide- ceğini sözlerine ekledi. Şeyh Omer, karann ardından Pakistan yönetimine meydan okudu Pearl davasuKİa öliiııı cezası • Ingiltere doğumlu Şeyh Ömer'in ölüm cezasına çarptınldığı davada 3 sanığa da ömür boyu hapis cezası verildi. Karar Londra ve Washington'da memnunlukla karşılandı, ancak ülkedeki köktendincilerin misilleme eyleminden korkuluyor. Dış Haberier Senisi - Pakis- tan'da, ABD'li gazeteci Daniel Pearl'ü kaçırmak ve öldürmek- ten yargılanan Şeyh Ahmed Ömer Said ölüm cezasına çarp- tınlırken diğer 3 sanığa ömür boyu hapis cezası verildi. Wall Street Journal muhabiri olan 38 yaşındakı Pearl, Islami gruplarla ilgili bir araştırma ya- parken 23 Ocak'ta Karaçi'de kay- bolmuş, 1 ay sonra öldürüldüğü- nü gösteren bır video Karaçi'de- ki ABD Konsolosluğu'na gönderilmişti. Ga- zetecinin cesedi henüz bulunamadı.Hayda- rabad'da görülen davada, Pakistanlı Yargıç AB Eşref Şah sanıklan aynca, 2 milyon ru- pi (yaklaşık 53 milyar lira) para cezasına çarptınrken paranın Pearl'ün eşi Mariana'ya verileceği kaydedildi. Verilen ölüm cezası karanna karşı tehdit- ler sa\'uran Şeyh Ömer. "Göreceğiz ilk kiın ölecek, ben mi voksa bana ölüm cezası veren- Pearl'ü (sağda) öldürmekle suçlanan Şeyh Ömer ölüm cezasına çarpünldı. (Potoğraflar: AP) ler mi" dedi. Ömür boyu hapse mahkûm edi- len sanıklardan Şeyh Adil'ın kardeşi de Müs- lümanlan karara karşı ayaklanmaya çağırdı. Adının açıklanmasını istemeyen bir Ingiliz Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Pakistan mahke- mesinin, verdiğı karan memnuniyetle karşı- ladığını, ancak ölüm cezasını desteklemedik- lerinı kaydetti. Wall Street Journal'ın başkan yardımcısı Steven Goldstein da karan mem- nuniyetle karşıladıklannı söyledi. Arap gazeteci Atvan, aralık ayında suudi teröriste şaraplenl isabet ettiğini yazdı Yaralanan Ladin'in sağlığı iyi LONDRA (AA) - Terörist l same bin Ladin'in aralık ayında karargâhlanna yapılan operasyon sırasında şarapnelle yaralandığı, ancak durumunun şimdi iyi olduğu belirtildi. Bin Ladinin çevresi ile yakın ilişkileri bulunan Arap gazeteci Abdül Bari Atvan, Bin Ladin'in, aralık ayında Afganistan'ın doğusundaki Tora Bora dağlanndaki karargâhlanna ABD öncülüğünde yapılan operasyon sırasında yaralandığını kaydetti. Omzundan yaralandı Merkezi Londra'da bufunan El Kuds El Arabi dergisınin editörlüğünü yapan Atvan, "Amerikan operasyonu sırasında şarapnel, Bin Ladin'in omzunu yaraladj. Şimdi sağhğı iyi" dedi. At\an, Bin Ladin'in destekçilerinin kendisine "ABD'ye başka bir saldın yapılmcaya kadar Bin Ladin'in \ideo görüntülerde j'er almayacağınr söylediklerini belirtti. ABD'li yetkililer ise olayla ilgili bir ilgilerinin bulunmadığım açıldadı. Hırvat-Boşnak-Yugoslav liderler buluştu Saroybosna'da üçlü zirve SARAYBOSISA (Ajanslar) -Yugoslavya, Hırvatistan ve Bosna-Hersek devlet başkanlan, bölgede banş ve güvenin yeniden inşası ile ticaretin geliştirilmesi konulannı görüşmek üzere Saraybosna'da bir araya geldiler. Bosna Savaşı'nın (1992-1995) taraflan olan üç ülkeden en üst düzey yetkililerin 1995'ten sonra ilk kez bir araya geldikleri zirve için Bosnalı Sırplann savaşta 43 ay kuşatma alunda tuttuğu, etnik çatışmalar, kitlesel kıyımlarla anımsanan Saraybosna seçildi. Zirvede, Yugosla\ya Devlet Başkanı Voyislav Koştuniça, Hırvatistan Devlet Başkanı Stipe Mesiç ve Bosna Oçlü Başkanlık Konseyi üyelerinin, ülkeleri arasındaki serbest ticaret engellerinin kaidmlması ve organize suçlara karşı işbirliğini öngören anlaşmaya varmalan bekleniyor. çakal'ın cünü'nün yazarının yorumu: Suikostçı tam birsalak Dış Haberler Servisi - Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac'a yapılan sukisat girişimi, 6O'lı yıllann en çok satan romanı "Çakal'm Günü"nü haörlatırken, romanın yazan Frederfck Forsyth, suikast girişiminde bulunan kişi için "salak" benzetmesinde bulundu. Romanında, 196O'lı yıllarda ulusal gün geçit töreni sırasında Cumhurbaşkanı Charles de GauDe'e yapılan suikastı sürükleyici bir dille anlatan Forsyth, Chirac'a suikast girişiminde bulunan 25 yaşındaki Maxime Bnınerie için M Bu adamm tam bir salak olduğu aşikâr" dedi. Bu arada Bnınerie'yi psikiyatri kliniğine naklinden önce kısa süre dinleyen polis, saldırganın "Cumhurbaşkanı'nı öldürüp intihar eOnek istedim" dediğini açıkladı. "Şiırimiz kentten içeridır abiler Takvimler degıştirilirken bir gün yitirilir Bir kent ölümünûn denizıne kayar dragomanlanyla Düzayak çivit badanalı bir kent nasıl kurulur abiler?" E C E AYHAN'ımızı kaybettik (1959) Mülkiye'nin ve Türkiye'nin başı sağ olsun. MÜLKİYELtLER BİRLİĞ1 ve VAKFI Nüfus kağıdımı kaybettim. Hükümsüzdür. ERCANBAĞCI Nüfus kağıdımı kaybettim. Hükümsüzdür. HAMDİ CANÎKLt ÖLÜM Fazılet Tunçkanafın »evgılı eşı: Hansın - Ferda Tunçkanat ve Fıgen Tunçkanat'ın değerli babalan, Sesgi Gülalp, Hande ve Çıfdem Tunçkanat'ın bıncık dedelen, Sure\ya Tunçkanat'ın ağabeyı. 27 Mavıs 1960 Devrimi Milli Birlik Komitesi Üvesi, Emekli Ha\a Kurma\ Albay. Eskı Tabn Senator HAYDAR TUNÇKANAT ı 14 Temmuz 2002 tanhınde kaybettik Acımız bu\uktür Cenazesı 11 Temmu? 2002 Çarşamba günü saat 12 OO'de TB VIM'den. öğle namazında Kocatepe Camısf nden kaldınlarak Cebecı Asrı Mezarlığı'nda toprağa \enlecektır. Tann rahmet e>iesm. AİLESİ Nürus cüz- danım kaybettim. Hükümsüzdür. AYHAN KARA Ehlıyetimı kaybettim. Hükümsüzdür. CEMAL AKKİRAY BAŞBAKAN ECEVİT: Kıbns'ı Avrupa kanştırdı ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Başbakan Bülent Ecevit, AB'nin Kıbns konusuna son yıl- larda kanştığını ve sorunu büsbü- tün karmaşık hale getirdığini be- lirterek "O yüzden de Kıbns'ta Rumlaria Türkkri dengeli bir şe- kilde tatmin edecek bir çözüm bu- lunamadı. Kıbns'ta iki tarafı da tatmin edecek bir çözüm bulabil- menin başta gelen koşulu, Kıbns- lılann kendi başlanna bırakılma- landn"" dedi. Ecevit, Kıbns Banş Harekâtının 28. yıldönümü dolayısıyla KKTC'nin Ankara Büyükelçisi AhmetZeki Buhınç başkanlığında- ki heyeti kabul etti. Başbakanlık Resmi Konutu'ndaki kabulde ko- nuşan Ece\ıt, Banş Harekâtı'ndan bu yana dünyadan gelen bütün en- gellemelere karşm Kıbnslı Türk- lerin büyük başan gösterdiklerini ve güçlükleri aştıklannı söyledi. Ecevit, şöyle devam etti: "Hâlâ tabn Kıbns konusu dün- yada bir sorun gibi elealınryor. Oy- sa bence Kıbns'ı ilgilendiren dev- letterçok azdn-ashnda.Türldyt, Yu- nanistan, Kıbns Türkleri, Kıbns RumJan ve İngiltere... Bu unsurla- rm dışmda herhangi bir de\1etin as- hnda Kıbns'la bir Ugisi olmaması gerekir. Ama maalesef AB bu ko- nuya son \ıllanla kanştı ve sorunu büsbütün kanşık hale getirdL" Hükümet olarak KKTC Cum- hurbaşkanı Rauf Denktaş'a şük- ranlannı sunan Ecevit, "Bazı bas- küaıia karşılaşacağımız kesindir. Bunlan göze almak zorundayız. KKTC, Türkiye'nin bir vatan top- rağı sayıhr. Biz ondan hiçbir de\lete ödün vereme>iz." dıye konuştu. 5. TUR BAŞLIYOR Bütünlüklü çözüm önerisi Dış Haberler Servisi-KKTC Cum- hurbaşkanı Rauf Denktaş ve Rum yönetimi liden Glafkos Klerides arasında gerçekleştirilen ve 16 Ocak'tan bu yana devam eden doğ- rudan görüşmelerin beşinci turu bu- gün başlarken komünist AKEL par- tisi Genel Sekreteri ve Rum Mec- lis Başkanı Dimitris Hristofyas. "BM Genel Sekreteri Kofi Annan'uı ni- yetinin. görüşmelerin bir safhasın- da Kıbns sorununa iüşkin bütünlük- lü bir çözüm planı sunmak" oldu- ğunu öne sürdü. Hristofyas, "genel sekreterin herhangi bir hareketi, BM Anaya- sası ve BM'nin Kıbns konusunda- kikaraıiançerçevesindeoffiiabdır'' diye konuştu. Ağustosta görüşmelere devam Bugün başlayan 5. tur görüşme- lerin ağustos başına kadar devam etmesi bekleniyor. Rum kesiminde yayımlanan Alithia gazetesi, Demofcrarik Par- ti (DÎKO) Başkanı Tasos Papado- pulos'un, 5 Haziran 2002 tarihli Rum Ulusal Konsey Toplantısı 'nda Rum tarafının görüşmelerden çe- kilmesini önerdiğini yazdı. Gazeteyegöre Papadopulos, "gö- rüşmelere devam edilmesinin. ken- dilerini Avrupa Birh'ği (AB) üyeK- ği koşulu karşısında Kıbns sonı- nunun çözümüne mecbur edilme tehlikesine sokacağuu" söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle