23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
laAMUZ 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bşbakanlık konutunda yapılacak liderler zirvesinde hükümetin geleceği şekillenecek DSP'de revizyon beklentisi,VKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Baş- c BülentEcevh'ın bugün koalisyon orta; partılerin liderleriyle bırlikte ya- pacaı zir\r enin sonuçlan, hükümetin ve DSPıin geleceği açısından merakla bek- leniyr. Başbakan Ecevit'in "Revizyon yokr ıçıklamalanna karşın kabinedeki bazı »SP'libakanlanndeğiştirileceğine ilişkı söylentiler dinmiyor. TBMM'de A B lonusunda atılacak adımlarla ilgili olara oluşturulan komisyonun çalışma- lan icn de gözler zırveye çevrildi. Mans ayı başından beri sağlık sorun- lan ndeniyle hastane ile çalışma ofısi arasııda gidip gelen Ecevit, bugün Baş- bakad ık konutunda ortaklanyla bir ara- • Zirvede Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin uzlaşmaz bir tavır içine girmesi ve MHP ile ANAP arasmdaki gerginliğin tırmanması durumunda erken seçimin ülke gündeminin ilk sırastna yerleşebileceği belirtiliyor. ya gelecek. Zirvenin ana gündeminin ekonomi olduğu vurgulanırken başta ölüm cezasının kaldınlması olmak üze- re AB ile ilgili adımlann da ele alınma- sı bekleniyor. MHP liden ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin tavnna göre. tatile giren Meclis"in olağanüstü top- lantıya çağnlmasının gündeme gelebi- leceği bildirildi. Zirveden bu yönde bir irade çıkması durumunda, Mecİis'te oluş- turulan partilerarası komisyon da çalış- malara başlayacak. DSP Grup Başkan- vekili Emrehan Hancı ve Genel Başkan Yardımcısı Tayftın İçK ile diğer üye ve- ren partilerin temsilcileri bir araya gele- rek uzlaşma arayacak. Bahçeli'nin uz- laşmaz bir tavır içine girmesi ve MHP ile ANAP arasındaki gerginliğin tırman- ması durumunda, erken seçimin ülke gündeminin ılk sırasına yerleşebilece- ğinin altı çizildi. Zirve, DSP ıçinde de merakla bekle- niyor.Toplantıda Ecevit, uzun süredir yüz yüze görüşmediği Başbakan Yar- dımcısı Hüsamettin Ozkan ile de bir ara- ya gelecek. Ecevit'in "Senaryo,hiçböy- İe bir şey düşünmedim" demesine kar- şın DSP kulislerinde kabine değişikligı beklentisi dinmiyor. Genel Başkan Yar- dımcısı Rahşan Ecevit ve ekibi Özkan'a karşı savaş açtı. Genel merkeze gitme- yen, PM toplantılanna kahlmayan Öz- kan'ın gruba gelmemesinin yol açtığı spekülasyonlar da sürüyor. Rahşan Ece- vit'in, Özkan'ın yerine Emrehan Halı- cı'nın getirilmesini istediği belirtiliyor. Özkan ekibi ise kabine değişikliğine ih- timal vermiyor. Yeni kriterler geliyor Birliğe üyelik zorlasacak • A3, 2004 ve 2008 yıllannda gerçikleştireceği iki genişleme dalgasımn ardından, üyelik için başvuracak yeni ülkelerden, demokrasi ve insan haklan alanında yeni bazı kriterleri karşılamalannı isteyecek. AYHAN ŞtMŞEK ANKARA-Türkıye. Kopenhag kriterlerine uyumu hâlâ tamamla- yamazken Avrupa Bir- İiği (AB) yeni adayla- ra dönük çok daha sıkı kriter koymak için kol- lan sıvadı. AB, 2004 ve 2008 yıllannda ger- çekleştireceği iki ge- nişleme dalgasının ar- dından, üyehk için baş- vuracak yeni ülkeler- den, demokrasi ve in- san haklan alanında ile- ri bazı kriterleri karşı- lamalannı isteyecek. AB'nin geleceğin ça- lıştayında (konvansi- yon) tartışılan bu kriter- ler arasında, doğrudan "azmhklann taıunma- gvehaklannınkabulü" de bulunuyor. Türkiye yıl sonuna kadar mü- zakerelere başlayama- ması ve iki genişleme dalgasıru kaçırması du- rumunda, yeni aday ül- kelerle birlikte bu yeni kriterlere de uyum sağ- lamak zorunda kala- cak. Avrupa'daki Er- meniler, sözde soykın- mın tanınmasını da bu kriterler arasına soka- bilmek için şimdiden harekete geçti. Türkiye, aralık ayın- da Danimarka'da ger- çekleştirilecek Kopen- hag zirvesiyle AB ile ilişkilerinde çok Önem- li bir yol aynmına gire- cek. AB'nin 2004 ve 2008 yıllannda üyeliğe kabul edeceği aday ü1- keleri belirleyeceği bu zirvede, Türkiye iki ge- nişleme dalgasının da dışında bırakılırsa, "ebedi adaybk" tehli- kesiyle karşı karşıya kalacak. AB, Türkiye gelecek birkaç ayda si- yasi kriterlere "tam uyum" yönünde ciddi adımlar atmazsa, zır- vede müzakerelere baş- lama karannın söz ko- nusu olmadığının me- sajını veriyor. Türkiye bu durumda. AB'nin yeni adaylan arasında yer almalan beklenen Yugoslavya. Hırvatis- tan, Bosna-Hersek, Ar- navutluk, Ukrayna gi- bi ülkelerle aym gruba düşecek ve üyelik için çok ileri bir tarihi bek- lemek zorunda kala- cak. AB'nin 2004 ve 2008 yıllanndaki en büyük "genişleme" hareketi- nin ardından, üye ülke- ler arasında siyasi bir- liği pekiştirmeye dö- nük "derinleşme" ça- balanna daha da yo- ğunlaşması bekleniyor. Bunun da demokrasi, insan haklan gibi alan- larda birliğin tüm üye- leri için yeni yükümlü- lükler getırecek ve stan- dartları yükseltecek adımları beraberinde getireceği kaydediliyor. Bu çerçevede, yeni aday ülkelerden de üye- lik için Kopenhag kri- terlerinden çok daha ileri kriterleri karşıla- malan istenecek. Avrupa"daki Ermeni lobileri, sözde soykın- mın tanınmasını da üye olmak isteyen ülkele- rin uyması gereken kri- terler arasına sokabü- mek için girişimlerine başladılar. Bakan Türk ,Kabataş Usesf nin pflav gününde, e\ini öğretmenfik yapüğı okula bağtşlayan Zeria Baü'nin büstünü açü ve Bali'nin elini öptü. (Fotoğraf: AA) Türk: AB yolunda kaybedecek zamanımız kalmadı Tren her zaman gelmez tstanbul Haber Servisi - Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, AB yolunda Türkiye'nin artık kaybedecek zamanı kalmadığını belirterek "Öyle söylendiği gibi 'Tren her zaman gelir' beklentisi jçinde olmamalıyız" dedi. Türk, AB Konseyi'nde Türkiye'den başka idamı yasalannda bulunduran ülke kalmadığını ve Türkiye'nin AB'ye tam üye olması için bu cezanın kaldınlması gerektiğini vurgulayarak "Çağdışı kalmış bir cezayı da arük kaldırmak durumundayız" dedi. Kabataş Lisesi'nin geleneksel pilav gûnüne katılan Türk, gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Türk, "AB sürecinde 6 ay çok önemH Bu sürede yasal düzenlemeler yapılabilecek mi, uzlaşma sağlanabilecek mi" sorusuna şu karşılığı verdi: "Udaşma sanryorum sağJanacakör. Bir anİaşmazhk noktasında kilitlenjp kabnamahyız. Liusal Program'ın öngördüğü tedbirJeri, önce hepimizin aym görüşü paylaşüğı, tarüşma konusu olmayan noktalardan başlamak iizere, yasalan çıkarmak suretiyle bunu yapabiliriz. Lzlaşmazhk konularmı da bu arada çözebttiriz. Biz şimdi trenin içindc olabiürdik. Ama zamanında yapüğımız hatalaıia, bugün hâlâ daha trenin son vagonuna yetişmeye çahşıyoruz. Ama bunu da kaçırmamalryız." Bakan Türk, Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfi (TESEV) tarafından hazırlanan raporla ilgili de Türk halkırun büyük çoğunluğunun s AB fikrini benimsediğini belirterek Türk, "AB, halkumzm da isteği, arzusudur" diye konuştu. Türk, idamla ilgili de şunlan söyledi: "OHim cezası gibi duyartı bazı konularda, yeterii ve etkili başka bir ceza getirilmek suretiyle, bu müebbet ağır hapis ya da ağniaşünlmış müebbet hapis olabinr, bu kişilerin de bir daha şartla sahverilmeden yararlanmamak kaydryia ölüm cezasının kalduıhnası yine çoğunluğun görüşüdür." Cözaltılar Sağlar: Bu kafayla AB'ye girilmez ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar. Nevruz kutlamalan sıra- sında gözaltma alınanla- nn 3.5 aydır mahkemeye çıkanlmadığını belirte- rek "Bu kafayla AB'ye gu-flmez" dedi. Sağlar yaptığı açıkla- mada, 21 Mart'ta Mer- sin'de yapılan Nevruz kut- lamalannda çıkan olaylar- da, ilk önce 60, daha son- ra gerçekleştirilen ope- rasyonlarla 250 kişinin gözaltına alındığını bildir- di. Sağlar, aradan 3 aydan fazla süre geçmesine rağ- men bu kişilerin mahke- meye çıkarılmadığına dikkat çekti. Sağlar şun- lan söyledi: "Nevruz kutlamalan sn-asında çıkan oiayiar ge- rekçe gösterilerek gözal- nna ahnan ve tutuklanan bu vatandaşlanmız bu- güne dek mahkeme önü- ne çıkanlmadan keyfî ola- rak bekletürvor. 2İ. >-üz- yılda, çağdaşlaşma iddi- asındaki Türldye'de, ken- dini 'sol' olarak tanımla- yan bir Başbakan 'ın yö- nettiği, AB'ye gjrme ko- nusundaki öncütük yapn yormuş gibi gözüken bir Içişleri Bakanı'nm oldu- ğu bir ülkede böyle bir ola> yaşanıyor, Bu kafa>- la AB'ye falan girilmez. AB üyeBği için gerekHya- sal düzenlemeleri gerçek- leştirmeden MecUs'i tati- le sokmalan da hüküme- tin AB konusunda sami- mi ounadığını bir kez da- ha ortaya koydu. Bu ka- fayla demokrarik degil, ancak dikta ile yönetilen bir ülke oluruz," Çıkan olaylan valiliğin koyduğu yasağa bağla- yan Sağlar, kutlamalann serbest olduğu yerlerde hiçbir olay çıkmadığına işaret etti. IRMIKI AYDIN ENGİN aengin@doruk.net.tr Birilerinin gözü aydın olsun. AB'ye üye olmak gibi ulusal birliğimizi parçalayacak, ulus- devletimizi yok edecek, ulusal onurumuzu ayakiar aftına alacak bir beladan uzunca bir süre için kurtulduk. Bugün temmuzun ilk günü. Tür- kiye Büyük Millet Meclisi resmen tatile girdi. Ekim ayına kadar TBMM tatil. Hükümet ise zaten iki aydır "hastalık izni" kullanıyor ve daha epey kullanacağını, has- tanın kendisi söyledi. Bu durumda, 12 Ekim günü açıklanacak olan Avrupa Komıs- yonu'rtun "AB Genişleme Rapo- rv"nu yazacak AB diplomatları ve bürokratları, aday üye Türki- ye bugüne dek Kopenhag öl- çutleri denen siyasal koşuflariçin ne yaptıysa (sahı ne yaptı?) on- lan önlerine koyacaklar ve rapor- lannı yazacaklar. Raporun içeriği bugünden bel- Ii. öteki 12 aday ülkeden hangi- lennin genişleme sürecine dahil edileceklerinı bilemeyiz. Ama ra- porun bizimle ilgili paragraflannı neredeyse "a//nf;"gibi özetlemek mümkün: "...Demokratıkleşmeyönünde bugüne dek attığı adımlar, ger- Onlar Ortak - Biz Pazar çekleştirdiğineformlar Türkiye ile tam üyelikgörüşmelerine başla- nabilmesinı mümkün kılmamak- tadır. Türkiye'nin dunımu ileride görüşülecektir..." Daha yalınlaştıralım: Türkiye AB üyeliği denen ulu- sal felaketi başanyla savuştur- muştur. Ulus-devlet kurtulmuş, ulusal birfik pekişmiş, ulusal onur ko- runmuştur. Bencileyin ulus-dev- letimizi AB emperyalizmine peş- keş çekmek isteyen. milliyetçili- ğin soylu duygulanndan nasipsiz, "enternasyonal solcu" hainlerin hevesleri kursaklarında kalmıştır. Gözler aydın olsun... • • • Şimdi Avrupa Biıiiği kendi yo- lunda ılerleyecektir. Türkiye de kendi yolunda. Ve bu iki yol aynı yönde değil- dir. AB'nin bundan sonra nereye evrileceği, nasıl bir Avrupa yara- tılacağı, var olan Avrupa'nın ne- ye dönüşeceği (ya da dönüşme- yeceği) bundan böyle AB içinde- kı ırkçı, aşırı sağcı, faşizan güç- ler; neoliberal, dine bağlı, piyasa tanrısına tapan güçler ve Porte- kizli, Italyan, Alman, Hollandalı, Fransız, Belçikalı, Lüksemburg- lu, isveçli, Ispanyol, Yunan, Avus- turyalı, Bulgar, Macar, Rumen. Ingiliz, Polonyalı emekçilerinden ve aydınlarından oluşan ılerici güçler, yani "Başka bir Avrupa, başka birdünya mümkün" diyen- ler arasındaki mücadelede belir- lenecek. Yani bizi ilgilendıren bir müca- dele söz konusu değil. Biz kendi işimize bakacak, ken- di yolumuzda yürüyeceğiz. Bu tuhaf bir yol olacak. Güm- rük birliği bızi Avaıpa Birliği'nin dı- şında, ama çok da uzağındade- ğil, çeperinde tutmaya yetip de artacak bir bağ. Ortak olmayı reddettiğimiz, bu- nu başanyla engellediğimız için "çeperdeki pazar" olmayı yeğ- ledtk demektir. AB'nin siyasal karariarına (ör- neğin Kıbrıs), askeri kararlanna (orneğin AGSP), ekonomik ka- rarlanna kanşmayacağız. O ko- nularda sadece ortaklar karar ve oy sahibi olacak, belırleyecek. Biz, yüzümüzü büyük ölçüde Doğu'ya çevirecek ve Ortadoğu petrollerinın ve Orta Asya petrol ve doğalgaz yataklannın güven- liği için israil'le bırlikte tetikçiliğe benzer işler yapacak ve bu saye- de ABD'den borç isteme hakkı- nı elimizde tutacağız. Büyük bir birliğin üyesi, eşit or- tağı olmayı ulusal onurumuzaye- diremez ve ulusal bağımsızlığı- mızı yitireceğimizden korkarken, bugünün dünya koşullarında ABD'nin dünya hegemonyası kjin başlattığı vahşi savaşta, direnç gücü pek cılız bir uydu olacağız. Sermayenin her türüne yeryu- zünde sınırsız, kısıtsız dolaşım hakkını ve olanağını tanıyıp "işgü- cü" denen metaın ulusal sınırlar içine hapsolmasını sağlayan kü- reselleşme koşullarında, ancak "ortak" ülke emekçilerine tanı- nan serbest dolaşım hakkını da AB üyeltğt ile birlikte biltnmeyen bir tarihe erteleyen Türkiye'de, milyonluk işsız kitlesı ve son iki krizde onlara eklenen daha kalı- fiye yeni işsizler milli sermayenin sunduğu iş olanakları ile yetine- cekler. Böylece bir yandan milli sermaye rekabetten anndırılmış ışgücü pazannda ucuz ve nitelik- li işgücünün keyfini yaşarken Tür- kiye emekçileri de milli sermaye tarafından, milli bir şekilde sö- mürülmenin onurunu içinde(etin- de kemiğinde) duyacak. ••• Son bir nokta: Türkiye solu, 196O'lı yıllarda alanları "Onlar or- tak - Biz pazar" sloganlan ile in- letiyordu. O dönemde Sovyet ül- kesinden Çin'e, Doğu Alman- ya'dan Arnavutluk'a, Vietnam'a, Bulgaristan'a, Küba'ya kadar uza- nan koca bir coğrafyada sosya- lizm kuruculuğu gibi bir büyük deneyim yaşanmaktaydı. Türki- ye'de sosyalizme açılan yolu em- peryalist-kapitalist Avrupa ile bü- tünleşmek yerine sosyalizm ku- ruculuğunda yürüyen ülkelerle omuz omuza açmak ciddi, coş- kulu ve umutlu bir tercihti ve so- mut bir karşılığı vardı. O yüzden 1968'lerin "Onlar ortak - Biz pa- zar" sloganı anlamlıydı ve ayak- ları yere basmaktaydı. Türkiye, o yıllarda alanlarda yankılarüan sloganm hedefine, bu- gün Türkiye solunun, aklı ve bil- gisi o yıllarda kalanlannın da unu- tulmaz katkılanyla ulaştı. Bu tarihsel bir parodi değilse nedir? Muhalefetin 'samimiyeti' (!) Meclis, son haftayı partilerin daha çok kamuoyuna dönük girişimleri ile geçirdi. DSP'nin idam turunun ardından, DSP-ANAP turu gerçekleştirildi. Bu partilere randevu vermeyen DYP de ayrı bir tur gerçekleştirdi. Bu göstermelik turlar sonuçsuz kalırken, DYP "Meclis tatile girmesin" diye son bir atakta bulundu. Tatil istemeyen DYP'lilerin "devam" durumunu araştırdık. Bu konuyu sıkı takibe alan ve dönem dönem açıklayan Meclis'in devam rekortmeni DSP Grup Başkanvekili Emrehan Halıcı'nın saptamalanna göre bu yasama döneminde partilerin devam raporu şöyle: 2000: DSP (Yüzde 58.1), MHP: Yüzde 46. ANAP: Yüzde 27.89. FP: Yüzde 17.64. DYP: Yüzde 12.38. 2001: DSP: Yüzde 60.5, MHP: Yüzde 46.3, ANAP: Yuzde 30.2, AKP: Yüzde 7.8. DYP: Yüzde 6.8, SP: Yüzde 6.6. 2002 (Ocak-Nisan arası): DSP: Yüzde 61.4, MHP: Yüzde 49.6, ANAP: Yüzde 28.6, DYP: Yüzde 5.7, AKP: Yuzde 5.4, SP: Yüzde 4.7. Devam oranlan bu denli düşük olan DYP'liler meğer yaz tatilinde de çalışmak istiyormuş! Üstelik, yazın Meclis'in çalışmasını isteyen Emrehan Halıcı. DYP'lilerin bu onergelerinın oylamasında parti sıralannda sadece 17 milletvekili oturuyordu. MHP'li Ismail Köse, DYP'nin bu çıkışını şöyle yorumladı: Bu, sınıfta kalan bir ortaokul öğrencisinin yazın telafı kursu yapılması için okul idaresine ricada bulunmasına benziyor. Burası ortaokul değil, TBMM'dir. Telafi kursu açamayız." Muhalefetin "samimiyeti" konusunda bir başka örnek de, geçen hafta AKP'lilerin Milli Eğitım Bakanı Metin Bostancıoğlu hakkında verdiğı önerge sonunda kurulan soruşturma komisyonu raporunun görüşmeleri sırasında yaşandı. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, MHP ve ANAP'taki olası firelerin önünü kesmek için "Iktıdar milletvekilleri oylamayagirmesin" dedi. Iktidar partileri oylamaya katılmayarak kendi ıçlerindeki olası fıreleri kontrol altına aldı. Muhalefetten sadece 107 milletvekili oylamaya katılarak Bostancıoğlu'nu aklayan rapor aleyhine oy kullandı. Oysa, DYP, AKP ve SP'nin toplam sandalye sayısı 185'eulaşıyor... Hükümetin durumu malum, peki "Nerede bu muhalefet"? DYP-ANAP: 7-0, MHP- DYP:4-1 TBMM'deki sağ partiler arasında yıl boyunca hızlı bir transfer trafiği yaşandı. DYP, bir dönem Mesut Yılmaz'a yakınlığı ile bilınen Trabzon Milletvekili Eyüp Aşık'ın da aralannda yer aldığı toplam 7 ANAP milletvekilini saflanna kattı. Daha sonra iki parti, "özal misyonu"nu sahiplenme yanşına girdi. Bu yarışın hedef ismi ise eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal ın oğlu, bağımsız Malatya Milletvekili Ahmet Özal dı. Bu yanşı ANAP kazandı ve küçük Ozal'ı saflanna kattı. MHP ile DYP arasında da sıkı bir transfer mücadelesi yaşandı. MHP, DYP'den 4 milletvekili transfer etti. DYP ise, parlamentonun son haftasında MHP'den bir milletvekili alabildi. İki parti, Çorum milletvekillerini degiş tokuş yaptı. DYP lideri Tansu Çiller'in "A Takımı"nda yer alan Bekir Aksoy MHP'ye katılırken, daha önce MHP'den istifa eden Çorum Milletvekili Abdülhaluk Çay da DYP'ye geçti. Çay'ın katılımının gerçekleştiği toplantıda gazetecilerle sohbet eden bir DYP'Iİ durumu şöyle özetledi: "Bizim için Çorvm'da değişen bir şey olmadı. Giden de MHP'liydi gelen de MHP'li..." Diz dize 'yakmlaşma' MHP'nin, ölüm cezasının kendileri dışında kaldınlması yönündeki restinin ardından, DSP ve ANAP TBMM'de bir çalışma grubu oluşturulması için muhalefet partileri ile görüşmeler yaptı. DSP ve ANAP grup başkanvekilleri, AKP'yi geçen hafta ıçinde iki kez ziyaret etti. Ölüm cezasına ilişkin yasal ve anayasal duzenlemenin eşzamanlı yapılmasını isteyen AKP Grup Başkanı Bülent Arınç, bu konudaki tutumlarını esprıli bir dille özetledi. DSP ve ANAP grup başkanvekilleriyle yaptıklan görüşmeden sonra gazetecilerin Arınç'a yöneltiği sorular ve yanıtlan şöyle: - Bu görüşmenizde öncekine göre bir fark var mı? - Evet, bu sefer iktidar ortaklan DSP ve ANAP birlikte geldiler. - Görüşmelerinizde bir yakınlaşma oldu mu? - Evet, bu sefer diz dize oturduk... Ah şu tazminatlar olmasaL. TBMM Genel Kurulu'nda, ögretmen avukatlann iki mesleği de birlikte yapabilmelerine ilişkin yasa önerisi görüşülürken, DYP'li Kamer Genç ön saflardaydı. Konuşmalan nedeniyle "hakkında en fazla dava açılan ve en çok tazminat ödeyen milletvekiH" sıfatını kimselere bırakmayan Genç, kürsüye çıkıp avukat ücretlerinin yüksekliğinden yakındı: "Avukatiık Yasası'yla devletin bütün kaynaklannı avukatlann cebine aktardınız. 1998yılında Deniz Baykal'la ilgili bir beyanat verdim, gitti bir dava açtı. Mahkeme 1.5 milyar lira tazminata hükmetti. Geçen gün bana tebligatta bulundular. 1.5 milyar liralık tazminata tahakkuk eden avukatlık ücreti ne kadar biliyor musunuz? 850 milyon lira" Bu sözler üzerine, özellikle avukat kökenli milletvekillerinden "Bedava mı çalışsınlar" sesleri yükseldi. Genç, "Her kişinin bir emeği var. Eskiden bedava mı çalışıyordunuz? Verelim devletin bütçesini hepinize canım. Bu memlekette avukat dışında başka bir kimse yok mu?" Ödediği tazminatlarla avukatlara ödediği ücretler arasında bunalan Genç, eskisi kadar rahat konuşamamaktan da şikâyetçi. Gazeteciler çeşitli oiaylarla ilgili olarak kendisinden görüş istediğinde bir "Ahh..." çekip şöyle devam ediyor "Söyleyecek çok şey var, ben ne söyleyeceğimi biliyorum. Ama bir de tazminat ödemek olmasa..." Meclis tatilinln başlamasıyla birlikte, "Parlamento Kulisi" de tatile giriyor. Sonbaharda görüşmek dileğiyle... Türey Köse, Emine Kapian, Bülent Sanoğlu, Sertaç Eş tbnımcumıâttnctnettr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle