Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 TENMUZ 2O02 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKÖNÖMT ekonomi(Ş cumhuriyet.com.tr 13
ŞIRKETLER
• NİAVİJEAJNS,
Adana Carrefour'da >eni
fcır mtğaza dalıa açtı.
Yenı mağazayla şirketin
satış noktalan Adana da
8S. Tirkıyede 520'ye
yükseldı.
• AYAKKABI
DÎ7VYASI, Herkesin
seçme ozgürlüğü vardır'
sloganıyla girdiği yaz
sezonunda rengârenk
ayakkabılann yanı sıra
ünlü markalann valiz ve
çantalannı da taksitle
tüketiciye sunuyor.
• DIŞBAİVK, EMC
teknolojilerine dayalı
yeni altyapısıyla olası
bir afet durumunda
müşterilerine kesintisiz
bir şekilde hızrnet
verebilecek duruma
geldi.
The Economist: Yolsuzluk Amerikan denetim sektöründe kârlı bir işkolu haline geldi
Çivisiçıkrruşekonomi
• TOTAL. yenilenen
ağır dizel motor yağı
Rubia'yı müşterilerinin
hizmetine sundu.
Rubia'nın tanıtımı 26
ildeki 32 sanayi
sitesinde yapılacak.
• PETROL OFtSt yeni
tasanmlı kolay açılır
gres kutusuyla TSE
Ambalaj yanşması
ödülünü kazandı.
Tasanm güvenli ve
kolay kullanımıyla
dikkat çekti.
• The Economist, lO'dan fazla
"gözde" şirkette ortaya çıkan
skandallann başrol oyuncusu
denetim firması Arthur
Andersen'in "sistemdeki tek çürük
elma olmadığına" dikkat çekti.
Ekonomi Servisi- lO'dan fazla "göz-
de" firmada ortaya çıkan ve küresel sis-
temin üç iticı seİctörünü zan altında bı-
rakan skandallan değerlendiren The
Economist, yolsuzluklann başrol oyun-
cusu denetim firması Arthur Ander-
sen'in "sistemdeki tekçürükebnaolma-
dtğma" dikkat çekti.
Dergi. yolsuzluğun denetim sektörûn-
de "kârh birişkolu halinegtkfiğT ve bu
nedenle önünün alınamadığını belirtti.
Son 10 yılın en çok kazandıran sektör-
leri telekomünikasyon, bilişim ve ener-
jj aJanlardaki çokuluslu şirketlerden bir-
biri ardına gelen skandal yolsuzluk ha-
berleri ABD ekonomisinin hem yasal
çerçevede hem de büyümeye odaklı ola-
rak bır kez daha sorgulanmasma neden
oldu. Yakın bir zamana kadar kazançla-
n başdöndürücü bir hızla "büyiiyen"
Enron, Global Crossing, Tyco, Qwest,
Adelphia, Peregrine Systems, Dynegy,
ImClone, WorldCom ve son olarak ya-
zılım devlerinden Xerox'un yıllardır
muhasebe hesaplannda on mılyarlarca
dolarlık usulsüzlük yaphğı ve firmala-
nn birçogunun gerçekte zarar içerisinde
olduğu öğrenildı. Enron, Global Cros-
sing ve Adelphia'nın iflas ettığı, World-
Com'un ise iflasın eşiğinde oldugu hal-
de hesaplannı böylesine şişirebîlmelen
de tepkıleri ABD'deki düzenlemelere
yöneltti. The Economist dergisi, "skan-
daHarhiç bftmeyecek mi" sözleriyle baş-
layan yorum haberde bu şirketlerin bu-
güne kadargüvenilir olarak bilinen özel
firmalarca denetime tabi tutulduğunu
hatırlatarak "Arthur Andersen, Enron
skandalındaki rolüyle kendi kaderini be-
tirlemiş oMu, sektördışı kakh.Ancak An-
dersen'in bir sepet iyi elma içerisindeki
tek çürük oldugu yargısına varmak ha-
tah olur" dedi.
Andersen'le ortaya çıkan durumun
denetim sektörünün durumunuyansıttı-
ğını belirten The Economist, ABD'nin
muhasebe standartlanru ve denetim me-
kanizmasını yeni yasalarla kontrol altı-
na almak zorunda olduğunu belirtti.
Uluslararası kuruluşlar ve Avrupa Bir-
liği tarafindan da sürekli baskı altında tu-
tulan .ABD, Kyoto Iklim Sözleşmesi ko-
nusunda gösterdıği tavn bu konuda da
uygulamaya geçmeyerek gösteriyor.
ABD, uluslararası muhasebe standartla-
nna şirketlerin uymasının uzun zaman
alacağını ve ekonominin ani degişildik-
lere hazır olmadığını çeşitli platformlar-
da dile geririyor. A\Tupa Birliği, ABD'de
uluslararası muhasebe standartlannın
2005'e kadar uygulanmasını isriyor.
ABD'de büyümeye
yeni tehdit
ABD çıkışlı çokuluslu şirketlerin
yolsuzluk skandallan ABD'de olumluya
çevrilen büyüme oranlannı da tehdit
ediyor. Her ne kadar yetkililer, Enron ve
sonrasında ortaya çıkan yolsuzluklann
ABD'nin milli gelirinde "bir kum tanesi
olarak görüiebileceğini" belirtsede
haberlerin fınans alanında yarattığı
gûvensizük ve iflas eden şirketlerin
yarattığı işsizler ordusunun, ABD
ekonomisinde büyümeyi yeniden sıfira
yakın oranlara çekebileceğı düşünülüyor.
ABD'de skandallara konu olan şirketler
borsada yüzde 78.4 ile yûzde 99.9
arasında değişen oranlarda değer kaybetti.
ABD'de ve uluslararası piyasalarda
yaönmcılar büyûk oranda dolardan
kaçmaya başladı. WorldComdaki
muhasebe usulsüzlüğü ve ABD'nin bütçe
açığıyla başlayan kaçış nedeniyle Euro iki
buçuk yıl aradan sonra dolarla birebir
eşitlenme noktasına geldi. New York
Borsasfnda teknoloji ağırlıklı Nasdaq
endeksi geçen haftadan beri WorldCom
ve bilişim firması Xerox'un
yolsuzlukJanna yönelik haberleriyle
dûşüşler yaşadı. Zenginler kuJübüne üye
8 ülkenin liderlerinin WorldCom
skandaiının hemen ardından Kanada"daki
zirvede "piyasalara yeniden güven
sağlayacağız" mesajını \ ermesinin de
gelişmiş ülkelerin bu noktadaki
endişelerini gösterdıği belirtildi.
• SWISSOTEL'in
gezinti teknesi Sesta,
akşam yemeği ile
brunch gezilerine
başladı.
Kuruçeşme'den
kalkacak tekne gezileri
için Sesta'nın
iskelesinde park yeri de
buiunuyor.
• ELEKTROLUX,
elektrik
süpürgesine monte
edilen 'kolay temizlik
kiti'yle eski tüylü toz
alıcılara yeniden hayat
verdi.
Once değişim sonra gelişim
OZLEMYTJZAK
TAYLAND -
MalatyaJı hemşeri-
si Turgut OzaJ'ın
"karteH tanıT
önerisi ile başlattı-
ğı mücadeleden te-
levizyon reklamla-
nnda izlediğimiz "Fırça Beylerle Nanı-
ra Hanım'ın su bazb aşkına" kadar uza-
nan süreç Polisan Holdıng'in Yönetim
Kurulu Başkanı Necmettin Biflis'i yıp-
ratmamış. Aksıne, 73 yaşmdaki bu
•genç' adam, Sultanhamam'da 1942 yı-
lında tekstil ile ahldığı iş yaşamını önce
tutkal ve ürenmine, ardından boya sek-
törüne yöneltmiş. Bugünlerde ise kendi
deyimi ile "Türkrye'nin en büyük ve en
modern boya fabrikasını" kuracaklannı
söylüyor.
Polisan Holding yüzde 100 yerli ser-
mayeli bir aile şırketi. Ancak 3 bin çeşit
boya üreten, bıni aşkın kişinin çalıştığı
grupta yönetim profesyonellerde.
Yöneticiler, krizde sektörün yüzde 50
• Ne ekonomik kriz, ne rakipleri, ne de merdiven
altı firmalar "firça beylerle natura hanımın su
bazlı aşkını" engelleyemedi. Bayi ilişkileri
sayesinde büyüyen Polisan, e-ticaretle Türkiye'nin
en modern boya fabrikasını kurmaya hazırlanıyor.
küçülmesine karşın Polisan"ın güçlendı-
ğini söylüyorlar. Bunun nedenini de
•"Sanştan kaybetmemek için kâr marjı-
mıadaralttık" diye açıklıyorlar. Polisan
Boyanın Genel müdürü Erol Mizrahi,
" Kriz sonrası oluşan deralüasyonla ra-
kjplerimiz siparişlerini iptal ederek sev-
krvadannı durdurdular. Bi/dezorlandık
ama.. bağlanülanmızdaki taahüderimi-
n, promosvonlar da dahil olmak üzere.
yerine getirdik. Haziran ayına kadar ey-
lül- ekim fiyatianndan mal verdik Bayi
de ryi stok yapü" dıyor.
Polisan yönetıcilerine göre göre "tşin
sım,bm ağryla büyümekte''. Bu yüzden
'afle' diye tanımladıklan ilişldlerini sü-
rekli güçlü tutuyorlar. Polisan'ın 4 yıl-
dır bayileri ile yaptığı yurtdışı geziler de
bu işin bir parçası. Belli bir satış hacmi-
ni tutturan bayinin önüne iki seçenek su-
nuluyor: "İster fabrikanuzdan yüzde 5
iskontolu üriin aL, istersen gel gezilerimi-
ze kaül". Böylece kalabalık bir bayi or-
dusuyla önce Orlando, ardından New
York ve geçen yıl da Güney Afnka tur-
lan yapıhnış. Bu yıl ise Tayland. Geçen
>ıl geziye 900 bayi katılmış; bu yıl sayı,
krizindeetkisiile270. Boya sektörü il-
ginç bir sektör. DYO, ÇBS, Polisan,
Marshall ve Filli boya markası ile tanı-
nan Betek sektörün belli başlılan. An-
cak binlerce "merdivenaltı" diye tanım-
lanan irili ufaklı fırma "ucuz ürünleri"
ile bu markalann karşısına rakip olarak
dikiliyor.
Dolayısıyla farklılık yaratmak şart. Bu
kez devreye e-ticaret sokuluyor. Dış-
bank'ın KOBÎ'leriçin hazırladığı tekno-
loji destekli hizmetpaketi Sistem-D ba-
yilere tanıtılıyor. Bayi, Polisan Intranet'e
gırdığı anda hem kolayca bilgi alışveri-
şinde bulunabiliyor hem de ahl ve devir
hızı düşük stokJann değişimi ve satışı
sağlanabiliyor. Konuşruğumuz bayiler
bilgisayarlı döneme sıcak baktıkJannı
ifade ediyorlar.
"I>eğişim ounadan gelişim olmuyor"
sözleri Polisan'ın yöne tıcilerine ait. Yıl-
lar boyu, doğru ya da yalnış, siyasetçi-
ışadamı ilişkileri doğrultusunda "inişler
çıkışlar" yaşayan, dönem dönem ban-
kalarla anlaşmazhğa düşen Polisan bu-
gün değişimin \e dolayısıyla gelişimin
güzel örneklerinden birini sergiliyor.
DÜNYA EKONO3IİSİNE BAKIŞ /ERGÎN YILDIZOĞLIILONDRA erginyitr.net
Enron, Dynegy, Adeplhi, Global Cros-
sing, Tayco Intemationa, VVorfdCom,
Xerox gibi, salt ABD ekonomisinin de-
ğil, küreselleşme sürecinin yıldızı dev
uluslararası şirketlerin. yıllardır türlü mu-
hasebe oyunlanyla, mali durumlannı ol-
duğundan daha iyi gösterdiklerini ıtiraf
etmelerinetanık oluyoruz. Yargı kurum-
lan bu "sahte-kânar"(') hakkında soruş-
turma açıyor. Ancak, muhasebe oyun-
lanyla durumu olduğundan iyi gösterme
hastalığının özel şirketlerte sınırlı kalma-
dığını, ABD'nin resmi istatistik kurum-
lanna da bulaşmış olduğunu düşündü-
ren göstergeler var
ABD piyasalanna her yıl 400 milyar
dolar pompalayan yabancı yatınmcıla-
nn, bu koşullarda, paralannı çekmeye
başladıkları görülüyor. Frankfurt'taki
Dresdner Investment Trust'ın başya-
tınm uzmanı VVotfram Gerdes, "Tüm
meslek yaşantım boyunca ABD'ye
yönelik bu kadar kötümser bir ruh
haline şafıit olmadım" dıyorve ekliyor.
"Bugünlerde genel kanı ABD'nin ar-
tık yatnm yapılacak en iyi yer olma-
dığı doğrurtusunda" (The New York
Times, 27/06).
ABD ekonomisine yönelik kötümser-
liğin salt konjonktürel bır gelişme olma-
dığını. birçok gözlemcinin. uluslararası
gazetelerin yorumcusunun saptaması-
na bakarak artık diğer ülkelerdeki iş çev-
relennin (genel olarak kapitalist sınrfın)
ve devleti yöneten etrtinin, ABD'de uy-
gulanan ekonomik modele ve iş yapma
tarzlanna güvenlerini yitirdiklerini söyle-
mek mümkün. Eğer bu algılamalar
doğruysa, ABD liderliği/hegemonya-
sı altında yaşanan 20 yıllık küresel-
leşme sürecinin de arbk sonuna gel-
diğimize işaret eden güçlü bir geliş-
meyle karşı karşıyayız demektir.
Çünkü "Küreselleşme esas olarak
Amerikan modelinin küresel çapta
benimsenmesiydi" (Kissinger) ve
"ABD dünyadaki en ileri kapitalist
toplum, kurumlan da piyasa güçle-
Küreselleşmenin Sonu mu?rinin mantıksal evrimînin bir ürünü"
oldugu için "Amerıkanlaşma küresel-
leşmeyle biriikte gidecekti" (Fukuya-
ma), "Bugün gerçekten küresel çı-
karlan olan tek bir ülke vardı ve o da
Amerika'ydı" «3DR-2002, Savunma
Bakanı Rumsfeld).
Amerikan modeli
Küreselleşme sürecinin bütün pariak
ambalajlannı açıp da içine baktığımız-
da, dünya çapında bir serbest
piyasa inşası projesi görürüz.
Küreselleşme sürecını temsil eden
olguların hıçbiri kendiliğinden ev-
rimsel bir biçimde ortaya çıkmadı,
aksine devlet eliyle yukandan aşa-
ğıya. kımı zamanda zor kullanıla-
rak bir ekonomik modelin uygu-
lanmaya başlamasıyla oluştu.
Neo-liberalizm olarak da bilinen
bu ekonomik model, piyasanın
serbestçe işleyişini engelleyen (di-
ğer bir deyişle sermayenin seçe-
neklerinetoplumsal çıkarlar göze-
terek kimi kurallar getiren) tüm de-
neöemelerin kaldırılmasını ve ye-
rine sermayenin kendi kendinı de-
netlemesini getıriyordu.
Daha derinde, bu modelin felsefi te-
mellerinde de, 1980'lerin meşhur Wall
Street (Oliver Stone) filmındeki banker
Gekko'nun vurguladığı gibi "Açgözlü-
lük iyidir!"... "Bu açgözlü bireylerin,
serbestçe işleyen bir piyasa içinde
kendi bencil çıkaıiarı için yapbklan
kıran lorana mücadete, gelişmenin
kaynağı, ekonomik hatta sosyal ya-
şamı düzenlemenin en ideal yolu-
dur" tezi vardı. Bu modelin dünya ça-
pında yaygınlaştınlması, serbest piyasa
altında entegre olmuş tek bir dünya
ekonomisi oluşturulması için başlatılan
"sosyal mühendislık" faalıyetınin, bu
kapitalist ütopya'nın adı da "küresel-
Seşme" oldu.
1980'lerden bu yana bu model, "Ba-
kınızABDşirketlerienkâriı,en kolaykü-
reselleşen şirketler, ABD ekonomisien
sağlıklı ekonomidir; siz de bu modeli
benimseyin" sloganıyla gelişmiş ülke-
lerde pazariandı. Azgelışmiş ülkelere ise
"Tüm dünya bu modelibenimsiyor, kü-
reselleşiyor; sız de bu trene atlayınız"
ve "IMF programını kabul etmezseniz
kredi musluklan kapanır" denilerek ha-
vuç ve sopa teknığiyle dayatıldı. Ancak
senaryo sunulduğu yönde gelişmedi,
kimi sorular oluşmaya başladı.
'Sahte-kârlar' her yerde
Ya 1990'larda bizi "nuriu ufuklara"
götürmeye başlayan küreselleşme, as-
lındaABD kapıtalizminin dünyanın geri
kalanından faydalanmasının bir aracı
idiyse? Ya 1990'ların ıkinci yarısında
"ABD dünya ekonomisini durgunluk-
tan çıkardı" saptamasını. "ABD dün-
yanın geri kalanından transfer ettiği
tasarruflaria kendi ekonomik büyü-
mesini finanse edebildi" biçiminde
düzeltmek gerekiyorsa? Ya Enron'dan
VVorldCom'a kadar sayıları çoktan
1000'i aşan şirketin sahte kârlan, bu
ABD modelinin bir parçasıysa? Ya bu
model ABD'nin ekonomisini olduğun-
dan çok daha iyi göstererek dünyanın
geri kalanından yılda 400 milyar dolar-
lık birtasarrufu emmesınin, ABD aske-
ri-sınai kompleksinın yenilenmesinin ve
güçlendinlmesinin, dolayıs/yla ABD he-
gemonyasının korunmasının biraracıy-
sa?
ABD Morgan StanJey'in başe-
konomısti Stanley Roach'ın ak-
tardıklarınabakılırsaABDşirketle-
ri yeni ve yaratıcı muhasebe yön-
temleriyle zararlannı gızler, kârlan-
nı abartır, böylece borsa değerle-
rini korur, yabancılar da dolduru-
şa gelmiş gibi bu kâğıtlan alarak
ABD borsasını beslerken, resmi is-
tatistik kurumlan da ABD ekono-
misinin durumunu olduğundan iyi
göstermekle meşgulmüş (Global
Economic Forum, 28/06). 31
Temmuz'da açıklanacak olan is-
tatıstiklerden basına sızmaya baş-
layanlar ABD ekonomisinin o
muhteşem performansını, özeHik-
le savunma dışı sermaye harcama-
lannın, servis sektörü dış ticaretinin
ve kişisel gelirlerin yaklaşık yansının
kurgu olduğunu gösteriyor. Şimdi ge-
rekli düzeltmeler yapıldıktan sonra,
1999-2001 yıllarındaki büyüme oranla-
nnda en az bir puan indirim yapılması
gerekecek, Böylece "masallara layık
ekonomik boom" da ortadan kalkmış
olacak.
Modelin iki yüzü
Gelişmiş ülkeler, ABD modelini be-
nımsedikleri, yatmmcı da ABD borsası-
na gittıği oranda ABD'nin sınai-askeri
kompleksınin yenilenme sürecini finan-
se etti, hegemonyasını güçlendirdiler,
ama zengın ve bağımsız ülke olmanın
getirdiğı avantajlarla, hem azgelişmiş
ülkelerin pıyasalannı kullandılarhem de
kendilerini koruyabildiler. Gelişmekte
olan ülkelerin deneyimiyse farklı oldu.
Bunlar, IMF programlannı uyguladıkça,
başta ABD olmak üzere gelişmiş ülke-
lerin bankaları ve şirketleri tarafindan
"hortumlandılar'', ulusal gelişme strate-
jileri, hatta ınisiyatifleri tasfıye edildi.
Böylece tümüyle, yukanda değindi-
ğim küreselleşme sürecine bağımlı kı-
lındılar, ama kalkınamadılar, aksine dış
ve ıç borçlan giderek arttı, toplumsal
yapılannın dokuları çözüldü.
Bugün gelınen noktada, ABD mode-
li iflas ederken ortadatam anlamıyla bir
enkaz var. Arjantın çöktu ve Financial
Times'ın ifadeleriyle küreselleşmenin
dışına düştü. Diğer Latin Amerika ulke-
leri, Brezilya, Uruguay, Paraguay, Mek-
sika hızla yayılan bır mali krizle karşı kar-
şıya. Türkıye'de ekonomi ancak, ülke-
nin jeo-stratejık önemınden dolayı ge-
len ve astarı yüzünden pahalı kredilerle
ayakta durabiliyor, bu arada ulusal zen-
ginlikleri, batan geminın mallan gibi yok
pahasına kapatıljyor.
ABD modeline güven sarsılıyorsa, bu
modelin başanları aslında kurgu. vaat-
leri boş idiyse, serbest piyasa projesi-
nin ve dolayısıyla küreselleşme süreci-
nin sonuna geldiğımizi düşünebilirız.
Bunun için bir neden daha var: Kaprta-
lizm sömürü üzerinde durur, hırsız-
lık değil. Piyasaların üzerındeki dene-
timlenn kalkması, "Açgözlülük iyidir"
anlayışıyla birleşınce her türlü hırsızlığın
önünü açtı. Bu, kapitalizmi daha kınl-
gan, ideolojik olarak daha az korunaklı
bir konuma itiyor Bu yüzden de bu mo-
del değişmek zorunda.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Silikon' Değil,
Gerçek Kıırtuluş!
Türkiye'de kamuoyu oluşturan çevreler, yeni bir
duşünce ya da yaklaşımı çoğu kez, içeriğini ince-
lemeden, kolayca damgalıyor; sarıp sarmalıyorve
bır kenara atıyor.
CHP'nin Hindistan'ın teknoloji yaklaşımına ilişkin
olarak yaptırdığı "Hındistan Bilgi TeknolojileriMo-
deli ve Türkiye" konulu ınceleme, Genel Başkan
Deniz Baykal tarafindan kamuoyuna açıklandı.
Çalışma, en aynntılı biçimde yalnızca Cumhuri-
yef'te yer buldu; bu konudaki tek olumlu köşe ya-
zısını yazarımız Yalçın Doğan yazdı. Bunu arkada-
şımız Işık Kansu CHP Hındıstan'ı inceleyeceğine
Marmara Araştırma Merkezi'nin Gebze'deki silikon
vadisi benzeri oluşumu ınceleseydi daha iyi olurdu
anlamına gelen eleştırisı ızledı.
Cumhuriyet dışında, izledığim kadanyla, yainız-
ca Nuray Mert Radikal'de (27 Haziran) "Silikon
Kurtuluş" başlıklı yazısıyla konuyu ele aldı. Mert,
Hindistan'ın geçmışte yaşadığı sömürge dönemi-
nin CHP'nin açıkladığı çalışmada "tahhselgeçmi-
şı gereği" olarak nitelendirilmesinı iğneliyor; bu ül-
kenın bir Ingiliz sömürgesı olduğunun altını çıziyor.
Mert. haksızlık ediyor; CHP raporunda, "Uzun yıl-
lar bir Ingiliz sömürgesi olan Hındistan.." (s.5) de-
niliyor. Kaldı ki bu konu hiç de onemlı değil. önem-
li olan Türkiye'nin bu konularda ne yapacağıdır.
Mert, Hindistan yazılım firmalarını esas olarak
ABD ve Ingiltere firmalarına ucuz yazılım hizmeti
sağladıklarını bir örnekle açıklıyor. Türkiye'nin kur-
tuluşunun, gelişmiş ülkelere ucuz emeğe dayalı
hizmet veren bu yakfaşımda aranmaması ge-
rektiğinin altını çiziyor.
Oysa CHP raporu, doğru ve yerinde bir sapta-
ma ile "Türkiye, bir yol aynmındadır, ya bilgi tek-
nolojilerini göz ardı ederek.. teknolojinin sadece
tüketicisi olarak yaşayacaktır ya da yapılması ge-
rekenlerı büyük bir hızla yerine getirerek.. yerini
çağdaş gelişmiş toplumların yanında alacaktır" di-
yor. Daha da önemlı olarak polıtika oluşturma sü-
recine katılım isteniyor; çağn çıkanlıyor. Nıtekim,
raporda CHP'nin Türkiye'nin insangücüne olan
güveni vurgulanıyor ve mühendıs, işçi, girişimci,
yatırımcı, eğitimci ve üniversitelerin.. "hepsinin ka-
tılımıyla oluşturacağı etkin birmodelle" sorunaçö-
züm bulunacağı belırtılıyor. Raporda daha sonra
da çoğu bilişim eksenli olmak uzere kimi çözüm
önerılerine yer veriliyor. Bunlar arasında, bakanlık
örgütlenmesi, silikon vadisi turü yerel teknoloji mer-
kezleri oluşturulması, e-devlet, üniversitelerin ye-
niden yapılandırılması, girişimci ve firma teşvikleri
ve kurumsal düzenleme önerileri yer alıyor.
CHP çalışması, yazılımla biriikte bilgi teknolojile-
nnın altyapısını irdeliyor. Bu konu, AB üyesı olmak
ısteyen Türkiye'nin genel bilim ve teknoloji politi-
kalannın çok önemli bir ayağı konusunda atılan bir
ılk adımdır. Yapılması gereken, bu önerileri somut-
laştırarak ete kemiğe büründürmek ve bunu tüm il-
gililerin katılımıyla yapmaktır. Kuşkusuz bu da ye-
terlı değildir. Bir taraftan diğer ülkelerin başanlı
örnekleri nedenleriyle biriikte ıncelenmeli bir ta-
raftan da Türkiye'nin var olan bilim ve teknoloji
altyapısının tam bir dökümü çıkanlmalı ve şim-
diye dek uyguladığı bılım ve teknoloji politikalan-
nın ne ölçüde başanlı oldukları bilimsel çalışma-
lara konu olmalı; degerlendirilmelıdir.
Ülkenin bilim ve teknoloji yeterliliğinin güç-
lendirilmesi. yaşamsal birkonudur. Bu amaca ula-
şılması için, yıllardır OECD araştırmalanyla da vur-
gulandığı gibi, tüm ekonomik ve toplumsal ya-
pıyı kapsayan bir teknolojik yenilik programınm
katılımcı bir anlayışla oluşturulması gerekiyor.
Ulusal teknoloji programı ya da yaygın kullanrmıy-
la ulusal yenilik sistemi denilen yaklaşım, çoğu
AB ülkesınde uygulanıyor. Ulusal yenilik sistemi, bır
sıstemler topluluğudur; eğitim, iletişim, finans, ya-
sal ve kurumsal düzenlemeler; üniversite, kamu
araştırma kurumlan, KOBİ dahıl tüm firmalar, sa-
vunma sanayiı vb. alt sıstemlerın bütunüdür. Bu alt
sistemlerin aynı amaca yönelik, etkin ve verimli ça-
lışması, karşılıklı etkıleşimi, bu etkileşimin eşgüdü-
mü, bütüncül ulusal yenilik sistemi politikasıyla
sağlanıyor. CHP'nin Hindistan incelemesi, böyle
bir açılımın çok önemli bir öğesi sayılmalıdır.
Kamuoyu oluşturan çevrelerin toplumun gelece-
ğıne yönelik açılımlara daha çok ilgi duymaları ge-
rekiyor.
yakup@metu.edu.tr
200 firma iflas etmisti
Uşak'ta cesur
yatırun
' Bu sözcük oyunu Mustafa Bal-
bay'/n.
UŞAK (AA) -
Uşak'ta 108 yıldır fa-
aliyetini sürdüren Bo-
zoğlu Tekstil AŞ. Uşak
Organize Sanayi Böl-
gesi 'ndeki arsa üzerin-
de 3.5 milyon dolarlık
sentetik elyaf fabrikası
kurmaya hazırlanıyor.
Bozoğlu Tekstil AŞ
Yönetim Kurulu Baş-
kanı MehmetBoz, böl-
gede ve ülke genelinde
krizin derin izler bırak-
tığını. ancak kendileri-
nin her zaman krize
karşı hazırlıklı olmala-
n nedeniyle bu durum-
dan en az zararla kur-
tulduklanm belirtti.
Uşak'ta iki yılda 200
firmanın iş hayatını
terk ettiğini, diğerleri-
nin de kapasite ve var-
diyafanm düşürerek
ayakta kalabildiğini
kaydeden Mehmet
Boz. "Biz hesabımızı
ve girişimlerimia krizin
gelecegini düşünerek
\-aptik. Tiirkive''de kriz
değişikzamanlarda sü-
rekli yaşanıyor, haar-
takfa ofanak zorundayız.
Krizi aşmanın yolu bi-
linçü hareket etmektir.
Akıllı hareket eden fir-
ma krizden kârh bileçt-
kabilir'" dedi.
Tekstil sektöründe en
önemli hammadde
olan sentetik elyafı
ürerme hazırhklannda
son aşamaya geldikle-
rinı belirten Boz, teme-
li şubat ayında atılan
fabrikanın makineleri-
nin agustos aymda ta-
mamlanacağmı, eylül
aymda da üretime geç-
meyi hedeflediklerini
bildirdi.
Mehmet Boz. dolgu
beton sistemiyle inşa
edilen fabrikanın üreti-
me geçmesiyle Uşak'ta
önemli bir hareketlen^
me yaşanacağını söyle-
di. Boz, yatınmın 3.5
milyon dolara mal ola-
cağını belirterek
Uşak'ta bu alandaki ilk
tesisin kurulduğuna
dikkat çekti.