23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2002 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorusa cumhuriyet.com.tr 6 TEMMUZ - 31 AĞUSTOS RUMELİ HİSAR1 NİLUFER 6-7-8-9 Temmuz ATA DEMİRER 10 Temmuz HÜLYA AVŞAR 11-12 Temmuz VANESSA MAE 1 3 Temmuz SAMİ ÖZER 14 Temmuz İLHAN ŞEŞEN 1 5 Temmuz ATHENA 16 Temmuz GÜLBEN ERGEN 1 7 Temmuz IŞIN KARACA 1 8 Temmuz EBRU YAŞAR 1 9 Temmuz AYNA 2 0 Temmuz EROL EVGİN MURAT EVGİN 21 Temmuz YILMAZ ERDOĞAN 22-23 Temmuz İBRAHİM TATÜSES 24-25 Temmuz ZERRİN ÖZER 26 Temmuz EBRU GÜNDEŞ 27 Temmuz PETEK DİNÇÖZ 1 Ağustos SİBEL CAN 2-3 Ağustos CEM YILMAZ 4-5-6-7-8 Ağustos TEOMAN 9 Ağustos (Akustik) 10 Ağustos (Tek Başına) DIANA KRALL 11 Ağustos SERTAB ERENER 12-13 Ağustos NEZ 14-15-16 Ağustos HANDE YENER 17 Ağustos FAZIL SAY 18 Ağustos YAŞAR 19 Ağustos KAYAHAN İPEK AÇAR 20 Ağustos FAHİR ATAKOĞLU 21 Ağustos GRUP GÜNDOĞARKEN 22 Ağustos BURCU GÜNEŞ 23 Ağustos BEYAZ 24 Ağustos AMR DIAB 25 Ağustos SERTAB ERENER LEVENT YÜKSEL 26-27-28 Ağustos AŞKIN NUR YENGİ 29 Ağustos MUSTAFA SANDAL 30-31 Ağustos Yıldızlı Geceler" biletlerini, Rumeli Hisan gişesinden, satış noktalarından, www.biletix.com adresinden ve (0216) 454 15 55'ten alabilirsiniz. Hani ulusallık bitmişti? Hani Küreselleşmeler, AB 'ler böyle ilkel duyarlık- ları tarihin çöp sepetine at- mışlardı? Oysa negördük? 21. yüzyıl, umulanın tersi- ne, ulus devletlerin, ulus duyarlıkJannın, en taşkın, en bilinçli çağı olacağa benziyor... in- sanoğlu "ben"den kurtulup, ya- ni kendi dar, kapalı çevresinden, ulusundan dışlanıp, "büyük" in- sanlık dünyasının bireyi olacağa benziyor! Bayraklar ayrı, sınııiar ayrı, çı- karlarayn!.. Bırakın milyonlarca, milyarlarca insanı bir potada, bir çizgide, bir anlamda bir araya getirmeyi, siz bir mahallenin bi- reylerini bile eş duyguda, eş amaçta, eş görüşte birleştirin de görelim! Insanlaşma, bireyin öz çıkanndan, öz benliğinden olabil- diğince kopmasıyla gerçekleşe- bilir. Yüzyıllar geçti birey de, bi- reylerin toplamıyla oluşan ulus da, ulusallıklar da olduğu gibi ya- şıyor. Belki herzamankinden da- hagüçlü olarak... Yüzlerini gördünüz, maçlarda, EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Hani? ulusal takımlarının başanlarını ya da yenilgilerini izleyen insanla- rın!.. Sonra da kilometreler öte- den dünya halklarının çılgın se- vinçlerini! Hepsinde "Bizen üstünüz, biz en büyüğüz" gururu, onuru, gü- veni yok mu? "Biz" dendi mi, ne dünya yurttaşlığı, ne küreselleş- me bireyciliği, ne de Avrupa, As- ya, Afrika, Amerika ulusalcılığı kalır! Herkes kendi dünyasında, kendi dar hesaplann aldatmaca- sında!.. Gerçek acıdır, Her ulus kendi- ni herkesten üstün saydığı süre, (ki bu süre daha çok yıllan kap- sayacak!) birfikler, ortakJıklar, söz- de dostluklar boş sözlerden öte bir anlam taşıyabilir mi? Alman ulusal marşı "Herkesin Üstünde Almanya" demez mi? Bizleren büyük ulus biziz di- ye gururlanmaz mıyız? Ba- — kın, açlık, yoksulluksınınül- ke insanlarının nerdeyse yüzde seksenini kapsadığı günlerde yaşıyoruz; yine de bir iki futbol maçını kazanın- ca dünyalar bizım oluyor. Yalnız biz mi, Fransızından ingi- lizine, Italyanına kadar herkes öyle.'.. Eğftim, öğretim, görgü, bil- gi ne olursa olsun, bir gol, bir ba- şarı ya da başansızlık, insanlann da, uluslann da yüzlerini, gerçek niyetlerini apaçık gösteriyor... Evet, hep sevindik, bayramlar ettik, yeri göğü kırmızı beyaza boyadık. Tıpkı iki üç yıl önce Fran- sa'nın dünya birincisi olduğunda yaptığı gibi... Yani, kimsenin ötekinden bir farkı yok! Ulusal duygular her- keste var! Hele o birlik, bu birlik diyen, ama her şeyin başında yalnız kendi çıkarlannı düşünen o 'anamalcılar'da herkesten da- ha çok!.. (Not: Kısa bir süre dinlenmek istiyorum. Okurlanmın izniyle) ErdemAnıtlan... Mahmut YAGMUR Eğitimci G eçenlerde, bir açıkotu- ruma katıldun. Tartışı- lacak konu, eğitim ve öğretim sorunianydı. Dinleyiciler coşkuluydu. Görüş- lerimi, dingüı bir sesle, "Pişir pi- şir söyle sözii / Arasuıda çiğ bulu- nur" öğüdüne uyarak açıkladun. Tümcelerimin yalın ve özgün ol- masına özen gösterdim. Konuş- mamın, ilgiyle dinlenmesinden kı- vanç duydum. Açıkoturumun soru-yanıt bölü- münde, ilginç bir olay oldu. Giyi- mi özenli, tavrı küçümseyici, söz- leri iğneleyici (kinayeli) bir dinle- yici, "emekçi", "emek" sözcük- lerinin ve "eski rüfek deyiminin' 1 anlamlannı açıklamamı ıstedi Bu güdümlü isteğe. aşağıdaki yanıt- lan verdim: Toprağı sürenler. tohumlan eken- ler, fıdanlan dikenler. ürünleri der- leyenler, buğdayı övütenler. ek- meği pişirenler, bacalan tüttüren- ler, çarklan döndürenler, tözleri (cevherleri) işleyenJer, çeliğe su verenler. saynlan (hastalan) iyileş- tirenler. doğanın gizlerini çözen- ler. düşleri gerçekieştirenler, bıli- mi geliştirenler... 'emekçi'Ierdir. Emekçiler, elleri öpülecek kişiler- dir. Yeryüzünün gerçek bayları (efendileri) ve iyeleridir. Eski tûfekkr... Uygarhklan kuran, nesnel ve öznel değerlen üreten. insanoğlu- nun beyninin, yüreğinin, ellerinin gücüdür. Bu yaratıcı gücün adı, tt emek"tir. Emek. evrendeki ad- lann en güzeli, değerlerin en yü- cesidir! Yoksulluğun kökünü kurutmak, emek sömürücülerinin defterleri- ni dürmek, emekçilen örgütlemek, hakça bir düzen kurmak için sava- şım vermiş. tanımsız acılar çekmiş, gençliği zindanlarda geçmiş, ya- şamının son evresine gelmiş seA- culara, "eski tüfek" denir. Yaygın olmayan bu deyim. içten bir övgü- yü ve saygıyı dile getirir. Eski tü- feklerin, direnç, bilınç, istenç (ira- de), özveri, erdem anıtı olduklan- nı belirtir. Yaşım, üç çeyrek yüzyılı aştı. Belleğimin karatahtasından, yıl- lar önce tanıdığım ve dostluk kur- duğum eski tüfeklenn nitelikleri si- linmedi. Ders alınacak, esin kay- nağı olacak bu nitelikleri kısaca an- latmak istiyorum: Gömütlerinde (mezarlarında) erinç içinde yatan eski rüfekler, seçkin, yetkin, etkin, savlı kişiler- di. Kişilikleri, harlı ateşlerdepişe- rek, sol düşüncenin örsünde dövü- lerek biçimlenmişti. Yaşam biçim- leri, savaşımlan, görüşleri, ilkele- ri, erekleri.. ilgi çekicıydi. Örne- ğin, lüpçülükten ve lüpçülerden iğrenirlerdi. Derinlemesine irdele- meyi, usanmadan denemeyi, sürek- li aramayı, kafa yorarak öğrenme- yi, ter dökerek üretmeyi, kardeş- çe bölüşmeyi.. severlerdi. Insancıl (hümanist) insanlardı. Hoşgörülü ve sevecen eğitmenler- di. Beyinleri olumlu bilgi, yürek- li an sevgi üreten birer gözeydi. Ki- şisel sorunlanna. acılanna. öfke- lerine yenik düşmezlerdi. Sevdik- leri ve güvendiklen emekçılerle arada bir buluşurlardı. Buluştuk- lan her yeri, bir dersliğe dönüşrii- rürlerdi. Bilgi dağarcıklannda olan- lan, cömertçe ortaya dökerlerdi. Çaylanm yudumlarken, özekınsel (külrürel), sanatsal, tutumsal, siya- sal.. içeriklı dersler verirlerdi. Ders- lerini dinleyenleri, severek eğitir- ler. gücendirmeden eleştinrler. aşa- ğısamadan (tezyif etmeden) uya- rırlar, sezdırmeden yönlendirirler, insanca yaşamanın yöntemlerinı öğretirlerdi. Çevrenleri (ufuklan) geniş, umut- lan diri, iç güçleri (moralleri) çe- lik gibi sağlamdı. Sözlüklerinde. karamsarlüc, yılgınlık, korkakhk. döneklik.. gibi sözcükler yoktu. Karanlığın ışığa, karakışın yaza, ağuıın bala, şıranın şaraba. bulu- tun yağmura, kuru tohumun cana, tutsaklığın özgürlüğe. evrimin dev- rime.. gebe olduğuna kesenkes ina- nırlardı. Gür sesle, emeği, emek- çiyi, özgürlüğü, bağımsızljğı savu- nurlardı. Yaşamlan, yaJın ve dizgeliydi. Gösterişi, açgözlülüğü, savurgan- lığı ilkellik sayarlardı. Tutumlu ol- maya özen gösterirlerdi. Içtikleri suyun birdamlasını, yedikleri ek- meğin bir lokmasını, keselerinde- ki paranın bir kuruşunu bile saçıp savurmazlardı. Yerken, içerken, para harcarken derin derin göğüs geçirirlerdi. Yüzlerine çöreklenen acıdan. açları, çıplaklan, bir lok- ma ekmeğe gövdelerini satanları düşündükleri anlaşılırdı. Anlatnnyeteneklerieşsizdi. Top- lumsal düşünceleri, yıllanmış şa- rap gibiydi. Anlattıklan, insanı coşturur ve esrikleştirirdi. Biçem- leri, kızgın yaz esintisı gibiydi. Kavrulmuş umutlan yeşerrir, ya- nık yürekleri serinletirdi. Tümce- leri, dört dörtlük birer özdeyişti. Katran karası gecelerde, fosforlu bir ok gibi doğru yolu gösterirdi. Deneyimli ve özverili devrimci- lerdi. Cn ve çıkarpeşinde koşmaz- lardı. Toplumsal mutluluğu, kişi- sel mutluluklanndan üstün tutar- lardı. Onlara göre doğa, yaratıklar arasuıda aynm yapmayan sevecen bir anaydı. Dogal kaynaklarda, tüm yaratıklann haklan vardı. Üretme- den tüketmek asalaklıktı. Emek sömürücülüğü, bağışlanmayacak suçlardandı. Ter dökmeden, kafa yormadan elde edilen her şey ha- ramdı. Insana yakışan, başı dik, alnı açık, onurlu, özgür, bağımsız yaşamaktı. Yeryüzünü, kötülük- İerden, haksızlıklardan anndırmak için başlahlan imecelere katılmak- t\. Yineliyorum: Emek, yüce bir değerdir. Yüce değerierin tümünü üretenleremekçilerdir. Göksel ki- taplann buyruklannın, yalvaçla- nn ilerilerinin (mesajlannın) çoğu. emeğe ve emekçilere değgindir. Düşçü, gerçekçi toplumbilimci- ler, emek ve emekçi konusunu, kı- lı kırk yararak irdelemişlerdir. Or- taya, yüzlerce yıldan ben değişti- rilemeyen, çürütülemeyen savlar koymuşlardır. Acunu (dünyayı) derinden sarsan, kentleri yerle bir eden, milyonlarca suçsuz insanı öldüren.. savaşlann, emek sömü- rüsünden çıktığını kanıtlamışlar- dır. Anamalcılann doymazlığı (ha- risliği), asalaklann onursuzluğu. bağnazların aymazlığı. zorbalann acımasızlığı, siyasacılann gözbağ- cdığı sürdükçe, insanhğın köklü bir erince, kalıcı bir banşa, hakça bir gönence kavuşmasının olanaksız olduğunu vurgulamışlardır. Eski rüfekler,önsezileri,öngörü- lerigüçiü (dşüerdi Yukandaki ger- çekleri,erginlikçağmagirergirmez algılamışlardı. Duraksamadan, emekçilerie yazgı birtigi yapmış- lardı. Onlan bilinçlendirmek, ör- güdemekiçiııçalışmışlardLBuyüz- den, sık sık zindana atılmışlardL Zindanaaükükça, saygmiıldan art- mıştL Birer halk bahadın olmuş- lardı. Çünkü, kamu mallannı yag- nıalamanıış, bankalaruu hortum- lamamıs, Devlet Hazinesi'ni soy- manuşlardı. Gömütlerinde, alaz saçan güller açsın! Arulan, gençlere esin kay- nağı olsun! PENCERE Zum.. Zoom (zum okunuyor) değişken odaklı çekim makinesinin objektifi... Zum yapmak ne demek?.. Bu satırları yazarken Türkiye-Brezilya maçına birkaçsaat kalmıştı.. Koskoca Türkiye bir bekleme salonuna dön- müştü.. Herkes televızyon başına yerleşmiştı.. Biraz sonra maç başlayacak.. Oyunun akışını izleyen kameraman kim bilir kaç kezzumyapacak?.. • Eskiden yoktu böyle şey.. Kamera uzaktan bakardı maça; birdenbire sa- haya girivermek olanağı var mıydı?.. Penaltıyı atacak oyuncuya elle dokunacak ka- dar yaklaşabilmek.. Oyuncunun sırtındaki teri gözlemlemek.. Yüzündeki mimiği ayrımsamak.. Yere tükürdüğünü görmek.. Düşerken seyretmek.. Olanaksızdı.. Zum harika bir keşif.. Zumlamak olağanüstü bir işlem.. Amatehlikeli!.. • İki sakıncası var zumlamanın.. Bir kez maçı tetevizyonda izleyen, zumlayanın bey- nine bağımlı.. Sonra yaprağa bakarken ağacı, ağaca bakarken ormanı gözden kaçıımak tehlikesi var. Zumlanan noktanın dışındaki her şey birdenbi- re bakış ufkundan siliniyor. Oysa ben eskiden maç seyrederken, top bir ka- lenin önündeyse, öteki kaleye de göz atardım... Merak ederdım: Gol tehlikesiyle karşı karşıya olan kaleci atik ve tetiktedir... Ya öteki kaleci ne yapıyor?.. • Zum yalnız çekım makinesiyle futbolda yapılan bir işlem değil... Sanatın ve polrtikanın, tek sözcükle hayatın tüm kesimlerınde zum yapılıyor... Filmde, televizyonda, gazetede, köşe yazısında zum yapılıyor... Zumlamak kaçınılmaz.. Yazıda konuyu belirlemek bir tür zumlamadır.. Ya televizyonda?.. Bir televizyonda kamera bir yoksulu zumlasa, mil- yarlarca kişinin gözüne sokuverir... Insanlık dünyayı. kendi gözüyle değil, TV gözüy- le izliyor. • Mityarlarca insan, hiç durmadan zumlanan br dün- yayı nasıl algılayab/lir?.. Önemli olan ne?.. Önemsiz ne?.. Birincil olan ne?.. Soncul olan ne?.. Televizyonların gözümüze soktuğu görüntülerle şartlanan kişileriz; oysa kim bilir zumlanmayan dünyalarda neler yaşanıyor?.. Maç saati yaklaşıyor.. Türkiye koskoca bir bekleme salonu.. Ah biryensek!.. Tek bir noktaya, hedefe, amaca, dileğe hepimiz zumlanmışgibiyiz... ÇACIN MOTEL • Akvaryum gibi deniz • Her öğün balık • Kalabalık ve kabalıktan uzak sessiz tatil... • 1 Kişi tam pansiyon 30.000.000 TL (ASSOS) Bektaş Köyü - Sütlüce Koyu Tel: (0286) 723 40 42 - 43 TC KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 2001 826 Davacı Nunye Turgut vekilı Av. Mustafa Aydın tara- fından da\alı Fendun Turgut aleyhıne açılan boşanma davasının yapılan yargılamasında: Davali Fendun Turgut'un adına çıkartılan da\etiye- nin teblığ edilemedığı, adres araştırmasında da açık adresının belırlenemedığınden dava dılekçesınin ılanı- na karar venlmekle. da\a dilekçesinde ılen sürülen da- \alının kusurlu hareketlen nedenıyle e\iılığın çekil- mez hal aldığına daır boşanma dava dılekçesınin ıla- nından itibaren 18.07.2002 günü saat 11.50'de yapıla- cak duruşmada hazır bulunmanız aksi takdirde yoklu- ğunuzda yargılama vapılarak sonuçlandınlacağı husu- su ılan olûnur. 12.06.2002 Basın: 38826 'Çarpılırsa Düzelir' www.rumelihisari.com "Yıldızlı Geceler" Rumeli Tanrtım tarafından düzenlenmektedır. Hem solda olduklannı savunup hem de solda olmanın gereklerini yerine getirmeyi göze alamayanlar. evTenselcilikle ulusalcılığı bağda^amaz ka\Tamlar olduğunu sananlar... Yurdumuzunve halkımızın umudu olması gereken yeni bir sol partı yaratmanın ötesinde. yenilenen bir so! anlayışla mümkün olabilecek en geniş güç birliği çabalannı sürekli öteieyenler... Hani adamın biri: ağzı yüzü yamuk yumuk.. kolu bacağı çarpık çurpuk çocuğunu doktor doktor gezdirir dururmuş yıllardır.. ama bir türlü umarbulamazmış... Sonundakonu komşunun tavsiyesiyle "Bir de hocaya götüretim, yoksa düzebnez" diye düşünmüş... Hoca çocuğa bakmış.. bakmış... - Çarpılırsa düzelir, deyivermiş... Ne dersiniz? Necdet ARAa SHP Kurucu Üvesi ELEMAN ARANIYOR V^ Çocuk Doktoru ıYenı Doğan ve Çocuk Yoğun Bakım sorumluluğu alabilecek.) ^ Çocuk - Dahiliye - Cerrahi (NöbetçiHekımJeri) * ^ Bayan Röntgen Teknisyenleri l^ Bebek ve Koroner Yoğun Bakım Hemşireleri l^ Danışma - Vezne - Santral Görevlileri ve Hostesler aranmaktadır. Tel: 0 216 575 26 66 Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini buluriar... (>ieMt- bir tavsiyedir" •% rss %** Restonnt & Hanıı Ağaçlam sıkUğmdantenızgyüriıjsunû çe*emed* Gelm gdrûn C lub Orient, Antik Çağın adalet, sağlık ve banş için buluşma merkezı olan Ören'de denize "srfır" bınbır yıldızlı bir tatıl koyüdur Homeros un doğum yen "Işıkıar Sahili'nde, Dunyanın atmosfennde oksıjen oranı en yuksek ıkı noktasından bm oian Ednemrt Körfez/'nde, Zeytin Rıvıerası'ndadır Club Orientte, Ege sitılınde yapılmış 62 dubleks yapının her daıresı 2-4 veya 4-6 kışılık aileler ıçın tasarianmış, ıçlennde dufWC ve telefon olan odalardan oluşur. Tüm kapılar dev bir botanik bahçesine açılır Bafıçe bıter, ıncecık kumlu plaj başlar. Ûzurfuler ve engelliler için tûmûyle duzayak, vejetaryenler ve dıabetıkler ıçın sorunsuz tatıl Günluk doktor vizitı. HHazıran-14 Temmuz 2002 Kişi başı rP32.000.000 TL, 0-12 yaş ûcretsu, (3J-4.-5.-tf. kifiler, 16 000 000 TL Club Orient Holiday Resort. Ören-Burhaniye Tel: 0.266.416 53 54- 416 34 45 • Fax: 0.266.416 40 26 JbrtlkCaftn KonveiHusu Örendeyeralan ClMb orteıtt Bimlararaa sanatcılann. arteologların ve ceyrecllerin aünümüzdekl Bulusma MertaziıHr. v.v>v> club-oneni.com
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle