Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 27 HAZİRAN 2002 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorusa cumhuriyet.com.tr
6 TEMMUZ - 31 AĞUSTOS
RUMELİ HİSAR1
NİLUFER
6-7-8-9 Temmuz
ATA DEMİRER
10 Temmuz
HÜLYA AVŞAR
11-12 Temmuz
VANESSA MAE
1 3 Temmuz
SAMİ ÖZER
14 Temmuz
İLHAN ŞEŞEN
1 5 Temmuz
ATHENA
16 Temmuz
GÜLBEN ERGEN
1 7 Temmuz
IŞIN KARACA
1 8 Temmuz
EBRU YAŞAR
1 9 Temmuz
AYNA
2 0 Temmuz
EROL EVGİN
MURAT EVGİN
21 Temmuz
YILMAZ ERDOĞAN
22-23 Temmuz
İBRAHİM TATÜSES
24-25 Temmuz
ZERRİN ÖZER
26 Temmuz
EBRU GÜNDEŞ
27 Temmuz
PETEK DİNÇÖZ
1 Ağustos
SİBEL CAN
2-3 Ağustos
CEM YILMAZ
4-5-6-7-8 Ağustos
TEOMAN
9 Ağustos (Akustik)
10 Ağustos (Tek Başına)
DIANA KRALL
11 Ağustos
SERTAB ERENER
12-13 Ağustos
NEZ
14-15-16 Ağustos
HANDE YENER
17 Ağustos
FAZIL SAY
18 Ağustos
YAŞAR
19 Ağustos
KAYAHAN
İPEK AÇAR
20 Ağustos
FAHİR ATAKOĞLU
21 Ağustos
GRUP GÜNDOĞARKEN
22 Ağustos
BURCU GÜNEŞ
23 Ağustos
BEYAZ
24 Ağustos
AMR DIAB
25 Ağustos
SERTAB ERENER
LEVENT YÜKSEL
26-27-28 Ağustos
AŞKIN NUR YENGİ
29 Ağustos
MUSTAFA SANDAL
30-31 Ağustos
Yıldızlı Geceler" biletlerini, Rumeli Hisan gişesinden,
satış noktalarından, www.biletix.com adresinden
ve (0216) 454 15 55'ten alabilirsiniz.
Hani ulusallık bitmişti?
Hani Küreselleşmeler,
AB 'ler böyle ilkel duyarlık-
ları tarihin çöp sepetine at-
mışlardı? Oysa negördük?
21. yüzyıl, umulanın tersi-
ne, ulus devletlerin, ulus
duyarlıkJannın, en taşkın, en
bilinçli çağı olacağa benziyor... in-
sanoğlu "ben"den kurtulup, ya-
ni kendi dar, kapalı çevresinden,
ulusundan dışlanıp, "büyük" in-
sanlık dünyasının bireyi olacağa
benziyor!
Bayraklar ayrı, sınııiar ayrı, çı-
karlarayn!.. Bırakın milyonlarca,
milyarlarca insanı bir potada, bir
çizgide, bir anlamda bir araya
getirmeyi, siz bir mahallenin bi-
reylerini bile eş duyguda, eş
amaçta, eş görüşte birleştirin de
görelim! Insanlaşma, bireyin öz
çıkanndan, öz benliğinden olabil-
diğince kopmasıyla gerçekleşe-
bilir. Yüzyıllar geçti birey de, bi-
reylerin toplamıyla oluşan ulus
da, ulusallıklar da olduğu gibi ya-
şıyor. Belki herzamankinden da-
hagüçlü olarak...
Yüzlerini gördünüz, maçlarda,
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Hani?
ulusal takımlarının başanlarını ya
da yenilgilerini izleyen insanla-
rın!.. Sonra da kilometreler öte-
den dünya halklarının çılgın se-
vinçlerini!
Hepsinde "Bizen üstünüz, biz
en büyüğüz" gururu, onuru, gü-
veni yok mu? "Biz" dendi mi, ne
dünya yurttaşlığı, ne küreselleş-
me bireyciliği, ne de Avrupa, As-
ya, Afrika, Amerika ulusalcılığı
kalır! Herkes kendi dünyasında,
kendi dar hesaplann aldatmaca-
sında!..
Gerçek acıdır, Her ulus kendi-
ni herkesten üstün saydığı süre,
(ki bu süre daha çok yıllan kap-
sayacak!) birfikler, ortakJıklar, söz-
de dostluklar boş sözlerden öte
bir anlam taşıyabilir mi?
Alman ulusal marşı "Herkesin
Üstünde Almanya" demez mi?
Bizleren büyük ulus biziz di-
ye gururlanmaz mıyız? Ba-
— kın, açlık, yoksulluksınınül-
ke insanlarının nerdeyse
yüzde seksenini kapsadığı
günlerde yaşıyoruz; yine de
bir iki futbol maçını kazanın-
ca dünyalar bizım oluyor.
Yalnız biz mi, Fransızından ingi-
lizine, Italyanına kadar herkes
öyle.'.. Eğftim, öğretim, görgü, bil-
gi ne olursa olsun, bir gol, bir ba-
şarı ya da başansızlık, insanlann
da, uluslann da yüzlerini, gerçek
niyetlerini apaçık gösteriyor...
Evet, hep sevindik, bayramlar
ettik, yeri göğü kırmızı beyaza
boyadık. Tıpkı iki üç yıl önce Fran-
sa'nın dünya birincisi olduğunda
yaptığı gibi...
Yani, kimsenin ötekinden bir
farkı yok! Ulusal duygular her-
keste var! Hele o birlik, bu birlik
diyen, ama her şeyin başında
yalnız kendi çıkarlannı düşünen
o 'anamalcılar'da herkesten da-
ha çok!..
(Not: Kısa bir süre dinlenmek
istiyorum. Okurlanmın izniyle)
ErdemAnıtlan...
Mahmut YAGMUR Eğitimci
G
eçenlerde, bir açıkotu-
ruma katıldun. Tartışı-
lacak konu, eğitim ve
öğretim sorunianydı.
Dinleyiciler coşkuluydu. Görüş-
lerimi, dingüı bir sesle, "Pişir pi-
şir söyle sözii / Arasuıda çiğ bulu-
nur" öğüdüne uyarak açıkladun.
Tümcelerimin yalın ve özgün ol-
masına özen gösterdim. Konuş-
mamın, ilgiyle dinlenmesinden kı-
vanç duydum.
Açıkoturumun soru-yanıt bölü-
münde, ilginç bir olay oldu. Giyi-
mi özenli, tavrı küçümseyici, söz-
leri iğneleyici (kinayeli) bir dinle-
yici, "emekçi", "emek" sözcük-
lerinin ve "eski rüfek deyiminin'
1
anlamlannı açıklamamı ıstedi Bu
güdümlü isteğe. aşağıdaki yanıt-
lan verdim:
Toprağı sürenler. tohumlan eken-
ler, fıdanlan dikenler. ürünleri der-
leyenler, buğdayı övütenler. ek-
meği pişirenler, bacalan tüttüren-
ler, çarklan döndürenler, tözleri
(cevherleri) işleyenJer, çeliğe su
verenler. saynlan (hastalan) iyileş-
tirenler. doğanın gizlerini çözen-
ler. düşleri gerçekieştirenler, bıli-
mi geliştirenler... 'emekçi'Ierdir.
Emekçiler, elleri öpülecek kişiler-
dir. Yeryüzünün gerçek bayları
(efendileri) ve iyeleridir.
Eski tûfekkr...
Uygarhklan kuran, nesnel ve
öznel değerlen üreten. insanoğlu-
nun beyninin, yüreğinin, ellerinin
gücüdür. Bu yaratıcı gücün adı,
tt
emek"tir. Emek. evrendeki ad-
lann en güzeli, değerlerin en yü-
cesidir!
Yoksulluğun kökünü kurutmak,
emek sömürücülerinin defterleri-
ni dürmek, emekçilen örgütlemek,
hakça bir düzen kurmak için sava-
şım vermiş. tanımsız acılar çekmiş,
gençliği zindanlarda geçmiş, ya-
şamının son evresine gelmiş seA-
culara, "eski tüfek" denir. Yaygın
olmayan bu deyim. içten bir övgü-
yü ve saygıyı dile getirir. Eski tü-
feklerin, direnç, bilınç, istenç (ira-
de), özveri, erdem anıtı olduklan-
nı belirtir.
Yaşım, üç çeyrek yüzyılı aştı.
Belleğimin karatahtasından, yıl-
lar önce tanıdığım ve dostluk kur-
duğum eski tüfeklenn nitelikleri si-
linmedi. Ders alınacak, esin kay-
nağı olacak bu nitelikleri kısaca an-
latmak istiyorum:
Gömütlerinde (mezarlarında)
erinç içinde yatan eski rüfekler,
seçkin, yetkin, etkin, savlı kişiler-
di. Kişilikleri, harlı ateşlerdepişe-
rek, sol düşüncenin örsünde dövü-
lerek biçimlenmişti. Yaşam biçim-
leri, savaşımlan, görüşleri, ilkele-
ri, erekleri.. ilgi çekicıydi. Örne-
ğin, lüpçülükten ve lüpçülerden
iğrenirlerdi. Derinlemesine irdele-
meyi, usanmadan denemeyi, sürek-
li aramayı, kafa yorarak öğrenme-
yi, ter dökerek üretmeyi, kardeş-
çe bölüşmeyi.. severlerdi.
Insancıl (hümanist) insanlardı.
Hoşgörülü ve sevecen eğitmenler-
di. Beyinleri olumlu bilgi, yürek-
li an sevgi üreten birer gözeydi. Ki-
şisel sorunlanna. acılanna. öfke-
lerine yenik düşmezlerdi. Sevdik-
leri ve güvendiklen emekçılerle
arada bir buluşurlardı. Buluştuk-
lan her yeri, bir dersliğe dönüşrii-
rürlerdi. Bilgi dağarcıklannda olan-
lan, cömertçe ortaya dökerlerdi.
Çaylanm yudumlarken, özekınsel
(külrürel), sanatsal, tutumsal, siya-
sal.. içeriklı dersler verirlerdi. Ders-
lerini dinleyenleri, severek eğitir-
ler. gücendirmeden eleştinrler. aşa-
ğısamadan (tezyif etmeden) uya-
rırlar, sezdırmeden yönlendirirler,
insanca yaşamanın yöntemlerinı
öğretirlerdi.
Çevrenleri (ufuklan) geniş, umut-
lan diri, iç güçleri (moralleri) çe-
lik gibi sağlamdı. Sözlüklerinde.
karamsarlüc, yılgınlık, korkakhk.
döneklik.. gibi sözcükler yoktu.
Karanlığın ışığa, karakışın yaza,
ağuıın bala, şıranın şaraba. bulu-
tun yağmura, kuru tohumun cana,
tutsaklığın özgürlüğe. evrimin dev-
rime.. gebe olduğuna kesenkes ina-
nırlardı. Gür sesle, emeği, emek-
çiyi, özgürlüğü, bağımsızljğı savu-
nurlardı.
Yaşamlan, yaJın ve dizgeliydi.
Gösterişi, açgözlülüğü, savurgan-
lığı ilkellik sayarlardı. Tutumlu ol-
maya özen gösterirlerdi. Içtikleri
suyun birdamlasını, yedikleri ek-
meğin bir lokmasını, keselerinde-
ki paranın bir kuruşunu bile saçıp
savurmazlardı. Yerken, içerken,
para harcarken derin derin göğüs
geçirirlerdi. Yüzlerine çöreklenen
acıdan. açları, çıplaklan, bir lok-
ma ekmeğe gövdelerini satanları
düşündükleri anlaşılırdı.
Anlatnnyeteneklerieşsizdi. Top-
lumsal düşünceleri, yıllanmış şa-
rap gibiydi. Anlattıklan, insanı
coşturur ve esrikleştirirdi. Biçem-
leri, kızgın yaz esintisı gibiydi.
Kavrulmuş umutlan yeşerrir, ya-
nık yürekleri serinletirdi. Tümce-
leri, dört dörtlük birer özdeyişti.
Katran karası gecelerde, fosforlu
bir ok gibi doğru yolu gösterirdi.
Deneyimli ve özverili devrimci-
lerdi. Cn ve çıkarpeşinde koşmaz-
lardı. Toplumsal mutluluğu, kişi-
sel mutluluklanndan üstün tutar-
lardı. Onlara göre doğa, yaratıklar
arasuıda aynm yapmayan sevecen
bir anaydı. Dogal kaynaklarda, tüm
yaratıklann haklan vardı. Üretme-
den tüketmek asalaklıktı. Emek
sömürücülüğü, bağışlanmayacak
suçlardandı. Ter dökmeden, kafa
yormadan elde edilen her şey ha-
ramdı. Insana yakışan, başı dik,
alnı açık, onurlu, özgür, bağımsız
yaşamaktı. Yeryüzünü, kötülük-
İerden, haksızlıklardan anndırmak
için başlahlan imecelere katılmak-
t\. Yineliyorum: Emek, yüce bir
değerdir. Yüce değerierin tümünü
üretenleremekçilerdir. Göksel ki-
taplann buyruklannın, yalvaçla-
nn ilerilerinin (mesajlannın) çoğu.
emeğe ve emekçilere değgindir.
Düşçü, gerçekçi toplumbilimci-
ler, emek ve emekçi konusunu, kı-
lı kırk yararak irdelemişlerdir. Or-
taya, yüzlerce yıldan ben değişti-
rilemeyen, çürütülemeyen savlar
koymuşlardır. Acunu (dünyayı)
derinden sarsan, kentleri yerle bir
eden, milyonlarca suçsuz insanı
öldüren.. savaşlann, emek sömü-
rüsünden çıktığını kanıtlamışlar-
dır. Anamalcılann doymazlığı (ha-
risliği), asalaklann onursuzluğu.
bağnazların aymazlığı. zorbalann
acımasızlığı, siyasacılann gözbağ-
cdığı sürdükçe, insanhğın köklü bir
erince, kalıcı bir banşa, hakça bir
gönence kavuşmasının olanaksız
olduğunu vurgulamışlardır.
Eski rüfekler,önsezileri,öngörü-
lerigüçiü (dşüerdi Yukandaki ger-
çekleri,erginlikçağmagirergirmez
algılamışlardı. Duraksamadan,
emekçilerie yazgı birtigi yapmış-
lardı. Onlan bilinçlendirmek, ör-
güdemekiçiııçalışmışlardLBuyüz-
den, sık sık zindana atılmışlardL
Zindanaaükükça, saygmiıldan art-
mıştL Birer halk bahadın olmuş-
lardı. Çünkü, kamu mallannı yag-
nıalamanıış, bankalaruu hortum-
lamamıs, Devlet Hazinesi'ni soy-
manuşlardı.
Gömütlerinde, alaz saçan güller
açsın! Arulan, gençlere esin kay-
nağı olsun!
PENCERE
Zum..
Zoom (zum okunuyor) değişken odaklı çekim
makinesinin objektifi...
Zum yapmak ne demek?..
Bu satırları yazarken Türkiye-Brezilya maçına
birkaçsaat kalmıştı..
Koskoca Türkiye bir bekleme salonuna dön-
müştü..
Herkes televızyon başına yerleşmiştı..
Biraz sonra maç başlayacak..
Oyunun akışını izleyen kameraman kim bilir kaç
kezzumyapacak?..
•
Eskiden yoktu böyle şey..
Kamera uzaktan bakardı maça; birdenbire sa-
haya girivermek olanağı var mıydı?..
Penaltıyı atacak oyuncuya elle dokunacak ka-
dar yaklaşabilmek..
Oyuncunun sırtındaki teri gözlemlemek..
Yüzündeki mimiği ayrımsamak..
Yere tükürdüğünü görmek..
Düşerken seyretmek..
Olanaksızdı..
Zum harika bir keşif..
Zumlamak olağanüstü bir işlem..
Amatehlikeli!..
•
İki sakıncası var zumlamanın..
Bir kez maçı tetevizyonda izleyen, zumlayanın bey-
nine bağımlı..
Sonra yaprağa bakarken ağacı, ağaca bakarken
ormanı gözden kaçıımak tehlikesi var.
Zumlanan noktanın dışındaki her şey birdenbi-
re bakış ufkundan siliniyor.
Oysa ben eskiden maç seyrederken, top bir ka-
lenin önündeyse, öteki kaleye de göz atardım...
Merak ederdım:
Gol tehlikesiyle karşı karşıya olan kaleci atik ve
tetiktedir...
Ya öteki kaleci ne yapıyor?..
•
Zum yalnız çekım makinesiyle futbolda yapılan
bir işlem değil...
Sanatın ve polrtikanın, tek sözcükle hayatın tüm
kesimlerınde zum yapılıyor...
Filmde, televizyonda, gazetede, köşe yazısında
zum yapılıyor...
Zumlamak kaçınılmaz..
Yazıda konuyu belirlemek bir tür zumlamadır..
Ya televizyonda?..
Bir televizyonda kamera bir yoksulu zumlasa, mil-
yarlarca kişinin gözüne sokuverir...
Insanlık dünyayı. kendi gözüyle değil, TV gözüy-
le izliyor.
•
Mityarlarca insan, hiç durmadan zumlanan br dün-
yayı nasıl algılayab/lir?..
Önemli olan ne?..
Önemsiz ne?..
Birincil olan ne?..
Soncul olan ne?..
Televizyonların gözümüze soktuğu görüntülerle
şartlanan kişileriz; oysa kim bilir zumlanmayan
dünyalarda neler yaşanıyor?..
Maç saati yaklaşıyor..
Türkiye koskoca bir bekleme salonu..
Ah biryensek!..
Tek bir noktaya, hedefe, amaca, dileğe hepimiz
zumlanmışgibiyiz...
ÇACIN MOTEL
• Akvaryum gibi deniz
• Her öğün balık
• Kalabalık ve kabalıktan uzak
sessiz tatil...
• 1 Kişi tam pansiyon 30.000.000 TL
(ASSOS) Bektaş Köyü - Sütlüce Koyu
Tel: (0286) 723 40 42 - 43
TC
KAYSERİ 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
2001 826
Davacı Nunye Turgut vekilı Av. Mustafa Aydın tara-
fından da\alı Fendun Turgut aleyhıne açılan boşanma
davasının yapılan yargılamasında:
Davali Fendun Turgut'un adına çıkartılan da\etiye-
nin teblığ edilemedığı, adres araştırmasında da açık
adresının belırlenemedığınden dava dılekçesınin ılanı-
na karar venlmekle. da\a dilekçesinde ılen sürülen da-
\alının kusurlu hareketlen nedenıyle e\iılığın çekil-
mez hal aldığına daır boşanma dava dılekçesınin ıla-
nından itibaren 18.07.2002 günü saat 11.50'de yapıla-
cak duruşmada hazır bulunmanız aksi takdirde yoklu-
ğunuzda yargılama vapılarak sonuçlandınlacağı husu-
su ılan olûnur. 12.06.2002 Basın: 38826
'Çarpılırsa Düzelir'
www.rumelihisari.com
"Yıldızlı Geceler" Rumeli Tanrtım tarafından düzenlenmektedır.
Hem solda olduklannı savunup hem
de solda olmanın gereklerini yerine
getirmeyi göze alamayanlar.
evTenselcilikle ulusalcılığı
bağda^amaz ka\Tamlar olduğunu
sananlar... Yurdumuzunve
halkımızın umudu olması gereken
yeni bir sol partı yaratmanın
ötesinde. yenilenen bir so! anlayışla
mümkün olabilecek en geniş güç
birliği çabalannı sürekli öteieyenler...
Hani adamın biri: ağzı yüzü yamuk
yumuk.. kolu bacağı çarpık çurpuk
çocuğunu doktor doktor gezdirir
dururmuş yıllardır.. ama bir türlü
umarbulamazmış... Sonundakonu
komşunun tavsiyesiyle "Bir de
hocaya götüretim, yoksa düzebnez"
diye düşünmüş... Hoca çocuğa
bakmış.. bakmış...
- Çarpılırsa düzelir, deyivermiş...
Ne dersiniz?
Necdet ARAa SHP Kurucu Üvesi
ELEMAN ARANIYOR
V^ Çocuk Doktoru ıYenı Doğan ve Çocuk Yoğun Bakım sorumluluğu
alabilecek.) ^ Çocuk - Dahiliye - Cerrahi (NöbetçiHekımJeri)
* ^ Bayan Röntgen Teknisyenleri l^ Bebek ve Koroner
Yoğun Bakım Hemşireleri l^ Danışma - Vezne - Santral
Görevlileri ve Hostesler aranmaktadır. Tel: 0 216 575 26 66
Tatilcilerin %10'u reklamla, %90'ı tavsiye ile kendi otellerini buluriar...
(>ieMt- bir tavsiyedir"
•%
rss
%**
Restonnt & Hanıı Ağaçlam sıkUğmdantenızgyüriıjsunû çe*emed* Gelm gdrûn
C
lub Orient, Antik Çağın adalet, sağlık ve banş için buluşma merkezı
olan Ören'de denize "srfır" bınbır yıldızlı bir tatıl koyüdur Homeros un
doğum yen "Işıkıar Sahili'nde, Dunyanın atmosfennde oksıjen oranı
en yuksek ıkı noktasından bm oian Ednemrt Körfez/'nde, Zeytin Rıvıerası'ndadır
Club Orientte, Ege sitılınde yapılmış 62 dubleks yapının her daıresı 2-4 veya
4-6 kışılık aileler ıçın tasarianmış, ıçlennde dufWC ve telefon olan odalardan
oluşur. Tüm kapılar dev bir botanik bahçesine açılır Bafıçe bıter, ıncecık kumlu
plaj başlar.
Ûzurfuler ve engelliler için tûmûyle duzayak, vejetaryenler ve dıabetıkler ıçın
sorunsuz tatıl Günluk doktor vizitı.
HHazıran-14 Temmuz 2002
Kişi başı rP32.000.000 TL, 0-12 yaş ûcretsu, (3J-4.-5.-tf. kifiler, 16 000 000 TL
Club Orient Holiday Resort. Ören-Burhaniye
Tel: 0.266.416 53 54- 416 34 45 • Fax: 0.266.416 40 26
JbrtlkCaftn
KonveiHusu
Örendeyeralan
ClMb orteıtt
Bimlararaa
sanatcılann.
arteologların ve
ceyrecllerin
aünümüzdekl
Bulusma MertaziıHr.
v.v>v> club-oneni.com