Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 HAZİRAN 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J l i J v U i l U1VJJ. ekonomi(Ş cumhuriyet.com.tr 13
Bankacılık sektöründe ortaya çıkan tablo, şirketlerin taze kaynak beklentisini zora soktu
Kredi açmazıderinleşiyorGÜLŞAHKARADAĞ
Istanbul Yaklaşımı'nın ikinci
ayagı olan ve ekonomiyı canlan-
dıracak ana unsur olarak görülen
"şirfcetiere yeni kredilerin sağlan-
ması" hedefinin bankalann mali
durumu nedeniyle sekteye uğra-
yabileceğini öne sürüldü.
Dr. Oztin Akgüç, yeni kredi
açılrnasın] engelleyen temel sı-
kıntının bankalann özkaynakla-
nndaki nakit darlığı olduğunu
söyledi. Uluslararası yatınm da-
nışmanhğı şırketi Morgan Stan-
ley de u
Istanbul Yaklaşunı'ndan
en fazia 50 şirketin yararlanacağı-
nı" düşündüklenni ıfade etti.
Bankalardaki nakıt sıkıntısının
yanı sıra mayıs ayında mevduat-
• Yatınm danışmanlığı şirketi Morgan Stanley,
Istanbul Yaklaşımı'ndan yararlanacak şirket sayısının en
fazla 50 olabileceğini söyledi. Akgüç de bankalann nakit
darlığı yaşadığını belirtti.
lann krediye dönüşüm oranının
yüzde 30.4'le dip seviyeye düş-
mesı de bankacılık sektörünün
kredi musluklannı kısmaya de-
vam ettiğini gösterdi. Yapı Kre-
di'yle birlikte toplam kredilerin
yüzde 22"sini elinde bulunduran
Pamukbank'a el konulması da
başta turizmciler olmak üzere re-
el sektörde endişe yarattı.
Öztin Akgüç, bankalann ser-
maye yeterliliği oranındaki düzel-
menin yeniden değerlemeden
kaynaklı olduğunu belirterek "Is-
tanbul YaklaşunTnda baok kre-
dilerin yeniden yapüandınlması
öngörülüyor ki bu ayakta herhan-
gi bir aksama olmaz. Ancak yeni
kredi ayağuıda bir aksama olur.
Bankalann bilançolanna bakıldı-
ğında bu görülüyor" dedi.
Uluslararası yatınm danışman-
lığı şirketi Morgan Stanley'den
görüştüğümüz bir uzman ise
"Türİdye'deki bankalann sorunu
ekonomik sermayelerinin olma-
masıdır. Kendilerinin nakdi yok-
ken şirkederekredi açmalan bek-
lenmemeü" diye konuştu. Mor-
gan Stanley uzmanı, "tstanbul
Yaklaşımı benzeri mahkeme dışı
yeniden yapılandırma girişiınleri
büyük şirketler için geçerli olabi-
hr" diye konuştu.
'Kredi verecek şirket yok'
Istanbul Yaklaşımı mimarlann-
dan Garanti Bankası Genel Mü-
dürYardımcısı AdnanMemiş ise
bankalann nakit sıkıntısı olmadı-
ğını ifade ederek "Bizim asıl so-
nuıumuz kredi verebilecek şirket
bulamamak sorunu'" dedi. Me-
miş, Yaklaşım"dan yararlanacak
şirket sayısının daha fazla olaca-
ğıni belirterek. 'Bu şirketlerin
birlikte çauşüğı geniş bir şirketler
bütünü var. Küçük şirketlere de
dolayt bir katkı sağlanacakör" di-
ye konuştu.
ERGUN ÖZEN:
Herşeye
hazırlıklı
olmalıyız
İSTANBUL (AA) - Garanti
Bankası Genel Müdürü Ergun
Özen, siyasetteki belirsizliklere
ilişkin olarak, "Bankacı olarak
bertürlü ihtimale hanriıklı olnıa-
hyız. Bir banka veya fırmanın her
zaman B planmın olması lazım.
Bizim de B planunız var. Siyaset-
te önümüzdeki günlerde daha
fazla bir karışıklık olursa B pla-
nınuzı devreye sokacağu" dedi.
Bankalann 2003 yıluıda bü-
yümeyi sağlayacak likidıteye ve
sermaye yeterlilik rasyosuna sa-
hip olduğunu belirten Özen,
"Yapılan üçlü denedme arök
inanmak gerekir" dedi. Banka-
cılıkta serbest sermaye proble-
minin devam ettigine dikkati çe-
ken Özen, bunun için bankala-
nn 2003 yıluıda iştiraklerini ve
gayrimenkullerini satmak zo-
runda olduğunu söyledi. Özen,
sektörün bu yıl makul oranda
kâr edeceğini, bunun 2003 'te ar-
tacağını kaydetti. Özen, Türk
bankacılığında kredilerin top-
lam aktiflere oranının yüzde 30-
35'lere gerilediğine işaret ede-
rek bu oranın yüzde 75-80 olan
Batı ülkelerine göre çok düşük
olduğunu söyledi. Özen Osman-
lı Bankası ile birleşmeden top-
lam 148 milyon dolariık tasarruf
sağladıklannı bildirdi.
TOBB, Ydmaz ve 200 kjşilik heyetle Brüksel'de Türkiye'nin Avnıpa Biriiği iiyeliği için kulis yapacak.
Brüksel çıkarmasıAVHAN ŞtVIŞEK
BRÜKSEL - Türkıye Odalar ve Borsalar Bir-
iiği (TOBB), ANAP Genel Başkanı ve Başbakan
Yardımcısı Mesut Yılmaz ve 200 kişilik kalabalık
bir heyetle Brüksel'e geldi. Avrupa Birliği-
Türkiye Karma Parlamento Komisyonu (KPK)
üyesi milletvekilleri, Devlet Bakanı Tunca Toskay
ve Anadolu'nun çeşitli yerlerinden 150
işadamından oluşan heyet, Türkiye'nin AB
üyeliği için kulis yapacak.
Türkiye'nin yıl sonuna kadar AB ile üyelik
müzarekelerine başlama hedefı için iş dünyası,
girişimlerini yoğunlaştınyor.
TOBB, yaklaşık 200 sivil toplum kuruluşunu
bir araya getirerek yayımlanmasına katkıda bu-
lunduğu AB deklarasyonunun ardından bu kez de
AB Komisyonu ve üye ülkelerin desteğini alnıak
için kalabalık heyetle Brüksel'e çıkarma yaptı.
TOBBun yann düzenleyeceği ve AB temsil-
cilerinin de katılacağı "AB üyeliğine doğru
Türkiye'nin sağladıgı ilerleme" konferansında,
Türkiye'nin üyeliğe hazırlık açısından mevcut
durumu, Türk ekonomisındeki yapısal sorunlar ve
bunlann üyeliğe etkileri ve AB sürecındekı re-
formlar masaya yatınlacak.
Konferans, Yılmaz, Toskay, TOBB Başkanı
Rıfat Hisarcıklıoğlu. AB Komisyonu Başkan
Yardımcısı Loyola de Palacio başta olmak üzere
iki taraftan üst düzey yetkilileri buluşturacak.
Endise veren tablo
Şubat krizinden bu yana reel sektör, içine girdiği
kaynak darboğazını aşmak için bankacılık
alamndaki sorunlann çözülmesini bekliyor. Ancak
sektör verileri şirketlerin kredi beklentisinin kısa
vadede de çözülemeyeceğine işaret ediyor.
Şirketleri endişelendiren gehşmeler şöyle:
- Pamukbank sarsuıüsı: Yapı Kredi Bankası ve
Pamukbank" ın toplam krediler içerisindeki payı
yüzde 22. Önceki gün turizmciler sektörün en
büyük kreditörü Pamukbank'a ilişkin gelişmelerin
tedirginük yarattığmı duyurdular. Istanbul
Yaklaşımı'nın da temel taşlanndan biri olan
Pamukbak'ın sermaye açığının ne zaman
kapatılacağı ve bankanın kredi verebilir duruma
gele.ceği belirsizliğini koruyor.
- Kredi pastası küçüldü: 2000 yıiı sonunda yüzde
47 olan mevduatın krediye dönüşüm oranı mayıs
sonunda yüzde 30.4'le son yıllann dip noktasına
geriledi. Bu dönemde toplam mevduat 106.8
katrilyon lira, toplam krediler 32.5 katrilyon lira
düzeyinde gerçekleşti.
- Bankalarda nakit sıkuıüsı: Bankalann açıklanan
bilançolannda likidite (nakit) miktan yüksek
görünüyor. Ancak bankalann kullandırabileceği
kredi miktan, likitlerin yükümlülüklere oranı ve
özkaynaklardakı serbest sermayeye (bankaya ait
nakit) göre belirleniyor. Bankalann bilançolanna
bakıldığında bu oranın yetersiz olduğu görülüyor.
Istanbul Yaklaşımı uygulamada
Zor durumdaki şirketlerin kurtanlmasına yönelik
tstanbul Yaklaşımı konusunda hazırlanan Finansal
Yeniden Yapılandırma Çerçeve Anlaşması,
uygulamaya giriyor. îlk imza, Işıklar Grubu için
bugün atılacak.
Finansal Yeniden Yapılandırma Çerçeve
Anlaşması için öngörülen Hakem Kurulu
oluşturuldu. Koordinasyon Sekretaryasını Türkiye
Sınai Kalkınma Bankası'nın yapması konusunda
da anlaşma sağlandı. Türkiye Bankalar Biriiği
Yeniden Yapılandırma Çalışma Grubu Başkam ve
Garanti Bankası Genel Müdür Yarduncısı Adnan
Memiş, Hakem Kurulu'nda Bankalar Biriiği
Yönetim Kurulu'nun görevlendireceği kişilerin
belirlendiğini söyledi. Seçilen kişilerle
görüşmelerin yapıldığım belirten Memiş,
isimlerini vermediği bu kişilerin, geçmişte
bankacılık yaptıklannı bildirdi. Memiş,
"Firmalann başvurusu başladı mı" sorusu üzerine
de, "Başvunı ve davet mekiruplan bankalara
gönderildL Yani dileyen banka, uygun gördüğü
müşterisinden başvuru ve taahhüt mektubunu
talep edebilir noktada şu anda" diye konuştu.
TMSF'ye devredilen Pamukbank'ın Istanbul
Yaklaşımı'ndan çıkmasının söz konusu olmadığım
bildiren Memiş, "Orada hiçbir problem olacağı
kanısuıda değüinT dedi. Memiş, fonlama kaynağı
konusunda da bir gelişme olmadığını kaydetti.
Bu arada, tstanbul Yaklaşımı'nın ilk uygulaması,
Işıklar Holding ve iştirakleri için gerçekleştiriliyor.
Borçlan yeniden yapılandınlacak Işıklar Grubu,
anlaşmaya bugün ilgili mali kuruluşlann
temsilcilerinin katılımıyla imza koyacak.
DÜNYA EKONOMİStNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞUJLONDRA erginya tr.net
Futbol hummasına tutulduysanız
dikkatinizden kaçmış olabilir. geçen
haftaki gelişmeler yıne zor bir döneme
girdiğimizi gösterıyor. 1980'lerde baş-
layan, 1990'larda da istikrarını kaybe-
den, neoliberal uygulamalara dayanan
uluslararası ekonomik sistemin, diğer
bir deyişle küreselleşme sürecinin di-
kişleri yine patlamaya başladı.
Çirkin görüntü
Prof. Dani Rodrik (Harvard) son ya-
zılarından birine (Haziran-2002) şöyle
başlıyor: "Gelişmekte olan dünyada
neoliberal ekonomik politikaları yirmi
yıldır uygulanıyor. Şimdi kestn biryar-
gıda bulunacak konumdayız: Gördü-
ğümüz manzara güzel değil." Çünku,
neoliberal uygulamalar ekonomik bü-
yümeye yol açmadı. 1905-1980 döne-
miyle, 1990'ları karşılaştırdığımızda
görüyoruz ki, Latin Amerika'da yalnız-
ca üç ülkede büyüme var. Bunlardan
biri Arjantin(!). Eski Doğu Bloku ülkele-
rinde büyüme oranlan hâlâ 1990 yılının
gerisinde. Sahra Altı ekonomilerinin
performansı tam anlamıyla sefalet,
1970'lerden bile kötü. Bu olurnsuz bü-
yüme trendleri, IMF politikalarını be-
nimseyen ülkelerdegelirdağılımını da-
ha da bozmuş. Yalnızca Hindistan, Çin
ve Vletnam gibi, neolıberalizme aldır-
madan kendı yolunda ilerlemeye çalı-
şan ülkelerde bir ekonomik büyüme
söz konusu.
Küreselleşme sürecinde ekonomik
krize giren her ülkede, uygulanan sis-
temı sorgulamak yerine, daha da derin-
leştirecek "sözde kunımsal reformlar"
devreye sokulmuş. Rodrik, bu reform-
lann. yerel özelliklerin hiç göz önüne
alınmadan hazırlandığını (Stiglitz'in, bir
IMFraporunun,yalnızca ülke adı değiş-
tirilerek bir başka ülkeye sunulmasıyla
ilgili anekdotunu hatırlayalım) bu yüz-
den. uygunsuz ve uygulanamaz oldu-
ğunu saptıyor (After Neoliberalizm,
What!).
Sorun küreselleşme
Bırleşmiş Milletler örgütünün sosyal
'Sistemin' Dikişleri Patlıyor
araştırmalar birimi UNCTAD tarafın-
dan geçen hafta yayımlanan, (Cum-
huriyet, Gürhan Uçkan 20/06), 230
sayfalık "En az gelişmiş ülkeler rapo-
ru- 2002" yukarıdaki saptamaları doğ-
ruluyor. Küreselleşmenin bugünkü
biçimi. uluslararasıyoksulluk tuzağını
daha da güçlendiriyor". Daha önce
sık sık vurguladığımız bir gerçek, ra-
por tarafından da saptanıyor: Ticare-
tın serbestleştirilmesi çözüm değil. En
yoksul ülkelerin ortalama dışa açılma
oranı yüzde 40'la, en gelişmiş ülkele-
rinkinin çok üstünde. 49 ülkenin geçen
10 yıldaki performansını irdeleyen ra-
pora göre küreselleşme
devam ettıği takdirde,
günde 1 dolardan daha
az bir gelirle yaşamaya
çalışanların saflarına,
2015 yılına kadar 100
milyon insan daha katı-
lacak.
Üstelik, Corporate
Crime Reporter (Was-
hington) ve Multinati-
onal Monitor bültenle-
rinin editörleri Russel
Mokhiber ve Robert
Weissman'ın ortak ka-
leme aldıklan bir maka-
lede dile getirdikleri gibi
IMF ve Dünya Bankası,
yoksul ülkelerin tüm
kaynaklarını, sonuçlan-
na aldırmadan, borç
re şimdi ülke hızla dünya ekonomisinın
dışına itiliyor (22/06). Ama, IMF'nin dı-
ğer müşterileri, Aziz Nesin'in "AN Biz
Eşekler" hikâyesini anımsatırcasına,
biz Arjantin olmayız plağını çalarak yo-
la devam ediyorlar.
Bu sırada, geçen hafta, Latin Ameri-
ka'da yine bulaşıcılık konuşulmaya
başlanıyor. Uruguay, pesoyu dalgalan-
maya bırakmak zorunda kaldı.. böyle-
ce Wall Street Journal'a göre buiaşıcı-
lığın kurbanı oldu. Financial Times'a
göre Meksika Pesosu'nda geçen iki yı-
lın en büyük düşüşü yaşandı. Strad-
for'a göre Peru'da sokaklara dökülen
çalışıyorlar, dışardakilergelmeyizdiyor.
Sözde demokrasi havarisi Soros da
ateşe korukle giderek, Council on Fo-
reign Relations'dayapılan birtoplan-
tıda. "Lula kazanırsa kaos olur diyor"
(Aktaran Joelmir Beting, Estadao,
20/06). The Moscovv Times dan
Chris Floyd da, Bush'un, Latin Ame-
rika'da, Chavez'den sonra ikinci he-
defi Lula olacak diyor.
Ve... En sağlıklı ekonomi"
Bill Clinton'a göre de ABD' dünya-
nın en güçlü ve sağlıklı ekonomisiydı.
Küreselleşme bunun mode-
linın yaygınlaşması anlamı-
na gelıyordu. 1990'ların
ikinci yarısında küresel eko-
nomik büyümenin yüzde
4O'ı ABD'den kaynaklandı.
Asya krizi sonrasırtda dün-
ya ekonomisini ABD'nin tü-
ketim gücü ayakta tuttu. Bu
performansın arkasında
ABD şırketlerinin yüksek
kârları ve Wall Street Bor-
sası'nın güçlü performansı
vardı.
Bu performans sayesin-
dedir ki ABD' kronik dış tica-
ret açığını dünyanın geri ka-
lanından emdiği (borsaya
gelen) tasarruflarla kapata-
rak yoluna devam etti. Bu
süreçte dolar da en çok ara-
ödemeye yönlendirerek krizleri felake-
te çeviriyor. örneğın Malavvi hüküme-
tini elındeki son tahıl stoklarını ihraç et-
meye zorlayarak kuraklık sorununun
yaygın bir açlık felaketine dönüşmesi-
ne neden oluyor. Kısaca neoliberal kü-
reselleşme dünyanın yoksul çoğunlu-
ğu için tam bir felaket olmuş.
Latin Amerika'da tehlike
Bu felaketın en büyük kanıtı tabii ki
Arjantin! IMF politikalarını sadakatle uy-
guladı ve çöktü. Financial Times'a gö-
muhalefetin karşısında, enerji sektö-
ründeki özelleştirmeden geri adım at-
tığı için Toledo hükümetınin başı der-
de girecek. Arjantin hâlâ IMF kapısın-
da. Brezılya'nın önde gelen gazetele-
rinden Estadao de Sao Paulo'nun yo-
rumcularından Alberto Tamer, per-
şembe günü, "Biz ne Arjantin 'iz ne de
Meksika" diyedursun Brezilya'da işçi
Partisi başkan adayı, sosyal demokrat
Lula'nın seçimleri kazanma olasılığı
mali piyasaların tepkisine neden oluyor.
içerdekiler paralarını dışarı kaçırmaya
nan, dünyanın en güçlü egemen para-
sı olmaya devam etti. Şimdi birçok gös-
terge dünyanın bu "en sağlıklı ekono-
misinın" de yolun sonuna geldiğini,
geçmış yıllann güçlü
görüntüsün de içinin
aslında boş olduğunu,
hadi çekınmeden
söyleyelim. hep birlik-
te dolduruşa getirildi-
ğimizi gösteriyor.
Enron'danbuyana
1000'den fazla ABD
şirketi beş yıldır açık-
ladıkları gelir tablolarının yanıltıcı ol-
duğunu itiraf etti. The Economist
ABD'de, kapitalizmin ve küreselleş-
menin sımgesi dev şirketler birbiri ar-
dına devrilirken bu sayı büyümeye de-
vam edecek, diyor. ABD'de şirketle-
re güven sarsıldıkça borsa geriliyor.
Dow Jones geçen 13 haftanın 10'un-
da düştü ve Financial Times'tan Mar-
tin VVolf'a göre en önemli ölçütler
DJ'nin hâlâ aşırı değerli olduğunu
gösteriyor. Wolf'un yazısında sunulan
tarihsel borsa ındeksi grafiğindeyse,
1920-30 donemıyle 1990-2002 döne-
mi arasındakı benzerlik gerçekten
çarpıcı (Financial Times 18/06). Diğer
taraftan, ABD ekonomısinde cari açık
halen GSMH'nin yuzde 4'ünü geçti
yüzde 5'e doğru gidıyor.
Clınton döneminin bütçe fazlası, ye-
rini GSMH'nin yüzde 1.5'ine ulaşan bir
açığa bıraktı. The Economist'e göre
önümüzdeki yıllarda bu bütçe açığının
kapanmasının olasılığı yok. Yabancı ya-
tınmcının borsaya güveni sarsıldıkça
da dolara talep geriliyor, dolar da uzun
süreli bir düşme eğilimine oturma-
ya başlıyor. Ocaktan bu yana Euro kar-
şısında yüzde 10, Yen karşısında da
yüzde 8 değer kaybetti.
Birtaraftan "dünyanın en sağlıklı" ül-
kesinin hastalığı, doların gerileme tren-
di, diğer taraftan "yüksek piyasalarda"
yeni bir kriz dalgası (Ingiltere zaferi bi-
le Brezilya'da indeksi yükseltemedi)
olasılığı ve UNCTAD raporu, geçen 20
yılın ekonomik düzeninın bittiğini bir kez
daha gösteriyor. Aslında çoktan bitmiş-
ti.. Asya krizinden bu yana uzatmala-
rı oynuyordu. Halen süren neoliberal-
izm saplantısıysa artık, "Bindik bir
alamete, gıdıyoruz felakete" özdeyışini
hatırlatıyor.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Bitmeyen 'Bakım
ve Onarım
1
Ekonomi, yıllardır, bakım ve onarımdan geçiyor.
Ancak bir türlü bakımdan cıkamıyor; tersine, yo-
ğun bakıma alınıyor. Böyle olunca da, bir türlü yo-
la cıkamıyor; harekete geçemiyor.
Neden?
Çünkü hükümet uyumlu ve etkili çalışamıyor. Işin
gerçeği, hükümet, variık nedenini kaybetti; neden
hükümet ettığinin bilıncinde değil.
Yaklaşık üç yıl önce kurulduğunda, hükümetin iki
amacı vardı; birincisi, ekonomıyi düzlüğe çıkarmak;
ıkıncısi de, Türkiye'nin Avrupa Birliğı'ne tam üyeli-
ği yönunde somut adımlar atılmasını sağlamak. Üç
yılın sonunda, hükümetin, her iki konuda da nasıl
bocaladığı açıkça görülüyor.
Hükümetin iç tutarsızlıkları, Meclis'te grubu bu-
lunan parti yöneticilerinın hergun değişen sözcam-
bazlıkiarı; idama ve anadilin öğrenilmesine dayalı
oy hesaplan, AB konusunda, her gün olumsuz yön-
deyepyenı bıçimleralıyor, evriliyor, dönüşüyon son-
bahara kalıyor; kısaca sonuçsuzluk üretiyor.
IMF tarafından yönetildiği için ekonomi alanında
daha uyumlu bir hükümet görüntüsü veriliyor.
Görüntü, adına Güçlü Ekonomiye Geçiş denilen
istikrar programının eksiksiz uygulanmasından kay-
naklanıyor. Son günlerde devletın iç borçlanma fa-
izlerinin hızla yükselişi ve bunun bütçenin faiz yü-
kü üzennde yarattığı olumsuzluk; doların TL karşı-
lığının hızla artışı, borsanın bir türiü kendıne gele-
meyen konumu ve Pamukbank olayının bir kez da-
ha kanıtladığı gibi, ekonominin lyileşmesinde bir
arpa boyu yol alınmış değildir. Ekonomi, sürekli ola-
rak yeni hastalık belirtileri üretiyor.
Hastalığın, biri dış, diğeri de iç olmak üzere iki bo-
yutu var.
Son Pamukbank olayı karşısında, başta IMF ol-
mak üzere yabancı sermaye çevreleri neredeyse
bayram ediyor. Aylardır, "Ekonomi iyidir; iyıye gi-
diyor" dıyen hükümetin ekonomi yönetimi, Pa-
mukbank'ın batışı nedeniyle sevinç duyduğunu
saklamıyor; bankacılık sistemınin asıl şimdi sağlı-
ğına kavuştuğunu açıklayabiliyor. Oysa aynı yöne-
tim aylarca bankacılık sisteminin nasıl içinin boşal-
tıldığını gözledi; gerekli önlemlerı almadı ya da ala-
madı. Son karann, IMF baskısıyla alındığı anlaşılı-
yor. Bu durumda, IMF ve hükümet el ele, batan
bankalann yabancılar tarafından ucuza satın
alınmalarına olanak mı hazırlıyor? Bu soruya
doğru yanıt venlmelidir.
İkinci, ancak hiç de ikincil olmayan boyut iç si-
yasetin kendisidir. Asıl hastalık, siyasetin içinde-
dir. Türkiye'de sıyaset, daha somut olarak hükü-
met, binlerini zengin etmede ya da batırmada
çok etkili olabiliyor. Büyük holdingler için hüküme-
te olabildiğince yakınlık, daha çok ve hızlı serma-
ye birıkıminin en önemli önkoşulu sayılıyor. Serma-
ye çevreleri-hükümet ilişkisi bu nedenle her zaman
kapsamlı bir sorun yumağına dönüşüyor. Pamuk-
bank'ın ipinin çekilmesinde, holdingler arası serma-
ye birikimi yarışının ya da kavgasının hükümet üze-
rindeki etkisinin derecesi de yanıtlanması gereken
yakıcı bir sorudur.
• • •
Türkiye'de hükümetlerin temel sorunu, deği-
şik sermaye kesimlerine eşit uzaklıkta dura-
mamaları ve özerk kalamamalarıdır. Siyaset-
ekonomık çıkar bağının çimentosu, eğer holdin-
ge aıt bir de gazete-TV gücü varsa, çok daha ağır-
laşıyor. Toplumsal yapı, siyaset-ekonomi-medya
üçlüsünün kuşatması altında eziliyor.
IMF isteğiyle özerk kurullann oluşturulması da,
son olayın kanıtladığı gibi, bu yapıyı düzeltmeye
yetmiyor. Çünkü yöntem yanlıştır. Devletin özerk-
leşmesi, IMF'nin bağımsız kurullar yöntemiyle ger-
çekleşemez.
Yapılması gereken, devleti, ekonomik çıkar grup-
lanndan eşit uzaklıkta tutmaktır. Devlet, ekonomik
çıkar ağlannın ipliklerinin oyuncağı olmaktan kur-
tulmalıdır. Özerk olması gereken bu üst kurullar
değil, siyasetin kendisidir. Çözümü gerekli du-
ğüm, milletvekili ve bakanların dokunulmazlıkla-
nnı sınırlamak, siyasetçının gerektiğınde yargıda
hesap vermesıni sağlamak, partilerin gelir para-
sal kaynaklarını çok daha sıkı denetlemek ve sı-
yaseti saygın, topluma hızmet eden özellığe kavuş-
turmaktır. Sıyaset, büyük toprak, rant ve sermaye
sahiplerinın tutsağı olmaktan kurtarılmalıdır. Bu ya-
pılmadıkça, siyaset, başta IMF olmak üzere yaban-
cı isteklerın oyuncağı ya da holdinglerin savaş ala-
nı olarak kalır.
• • •
Ulusal Futbol Takımımızı kutluyor, ortak sevinci-
mizi paylaşıyorum.
yakup@metu.edu.tr
Bankacılıkta muhasebe
reformu tamam
ANKAR4(ANKA)-
Bankacılık Düzenleme
ve Denetleme Kurumu
(BDDK),IMFıleyürü-
tülen stand-by kapsa-
mında performans kri-
teri olan, uluslararası
muhasebe standartla-
nyla uyumlu yeni mu-
hasebe sistemine ilişkin
düzenlemeyi, taahhüt
edilen süre dolmadan
gerçekleştirdi.
Yeni Muhasebe Uy-
gulama Yönetmeliği ile
bunun uygulamasına
ilişkin 18 tebliğ, Resmi
Gazete'nin dünkü mü-
kerrer sayısmda yayım-
landı. Muhasebe uygu-
lama yönetmeliği ile
enflasyon muhasebesi-
ne ilişkin tebliğ 1 Tem-
muz 2002, diğer tebliğ-
ler ise 1 Ekim 2002 ta-
rihinden itibaren yürür-
lüğe girecek. Yeni mu-
hasebe uygulama yö-
netmeliği ile bankala-
nn hesap ve kayıt düze-
ninde saydamlık ve tek-
düzen. faaliyetlerin
gerçek niteliğine uygun
olarak muhasebeleşti-
rilmesi, mali tablolann
zamamnda ve doğru bi-
çimde hazırlanması
sağlanacak, kayıt dışı-
lık önlenecek. Mali tab-
lolarının hazırlanma-
smda, enflasyon muha-
sebesi uygulanacak.
Şu doğalgaz
faturalarını ödemeyi
hep unutuyorum!
Ama çalıştığım için
bankaya gidip talimat
verecek zamanım
olmuyor.
Televveb'den,
Fatura Ödeme Talimatı
verebilirsiniz.
www. teleweb.com. tr