Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
S.-FA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 2002 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLERolay.gorus a cumhuriyet.com.tr
EVET/HAYIR
3KTAY AKBAL
• ••Vlaçları Dinlerken
Radyoda dinlediğim ilk maç Fenerbahçe ile
VienerSport arasında idi. Ünlü Taksim kışla-
•nda... Yıl 1934... Kimcfi maçı anlatan. Sait Bey
-liydı, EşrefŞefik mi, t>elkideMesutCemil?
Philips radyonun s e s yükselticisini pence-
=ye takmıştık. Tüm mahalle dinlesin diye!
.«mşu Nebahat Hanım'dan öğrenmiştik bu
a. 0 da alaturka şarkılanJjahçeye indirdiği yük-
elticisi ileakşam sulârînda bizlere duyururdu.
Azdı, sayılıydı, 30'lann Şehzadebaşısı'nda rad-
3su olanlar... Futbol rneraklısı da o kadarçok
eğildi. Taksim Stadı ancak büyük maçlarda
olardı. Zeki Bey'in, Nitıat Bey'in oynadığı o
.•»asalsı Fenerbahçe - Galatasaray maçlann-
<a!..
Şaşırdınız mı, besteci- müzik adamı Mesut
(emil'in de maç anlatıc^sı olmasına!.. Yalnız maç
egil,filmteride anlatırdiı radyoda... Ramon No-
aro'nunoynadığı 'KecJİ ve Kenan'filmini sah-
ra sahne, o duygulu sesiyle bizlere tanıtma-
rış mıydı Mesut Cem il Bey!..
Son Dünya Kupası rnaçlannı izlerken o gün-
l<ri düşündüm... Kimi anılarolduğu gibi kalır
tellekte... Ah derdik milli takımımız yabancı-
lan yenecek duruma £>ir gelse! Fener - Gala-
tsaray muhtelitiydi zaten Milli Takım! Beşik-
fcşbelkı, birazdaVefa!.. Otuzlukırklıyıllarbiz-
lee bir Milli Takım başarı sı tattırdı mıydı anım-
sımıyorum. Geldikiki binlere, baktık Türk fut-
tolu dünya takımlarını yeniyor, tur atlayabili-
yor. Türk halkı da en büyük mutluluğu, ancak
boyle yaşayabiliyor! Açlığını, işsizliğini, para-
sclığını. yanna olan güvensizliğini herşeyi unu-
tup attığımız gollerle gururlanıyor. Bir anda
msydanlar. caddeler doluyor, bayraklar, kır-
mzı beyaz renklerle yaşam bambaşka bir gü-
zellik kazanıyor
Philips radyoda maç dinlerken böyle bir coş-
kı duyar mıydık? Şimdi bakanından bilmem
kine kadar herkes bir golle hop oturup hop
kalktı!. Işlerdurdu, her şey unutuldu. Boşuna
m demiş. Portekiz'in kırk yıllıkdiktatörü Dr. Sa-
lazar, "Ben bu ülkeyi kırk yıl üç 'F ile yönet-
tin"... Üç 'Fnedir? Fut±>ol, Resta, Fado!... Bu-
nı kendımize uydurursak, Türk halkını sevin-
dirmek, dertlerinden koparmak için bizim TV'ler-
de de akşam sabah Tatlıses'ler, Avşar'lar, Te-
levoleler, futbol maçlannın heyecanlan, tartış-
malan en büyük avuntu, kendini boşuna kan-
dırma olmuyor mu?
Eski bir Alman cumhurbaşkanı, Dr. Heuss,
dCnya şampiyonu olan futbolculannı kutlarken
ne demişti: Ülkemize ayakla kazanılan zafer-
lerden çok kafayla, akı/la ulaşılan zaferler ge-
reKİi..."
Dünyada en büyük spor başarılannı kaza-
nan ülkelere bakın; hepsi bilimin, kültürün en
ileri aşamalanna ulaştığı toplumlar...
Futbol iyi, hoş, her başarı bizi sevindiriyor.
Ama ayakla değil, kafayla elde edilecek başa-
nlar daha çok sevindirecektir.
Karanlıktan Aydınlığa Felsefe Günleri...
Prof. Dr. Bedia AKARSU
94O'lı yıllardı. O za- Özellikle gençlerin felsefeye il-
1manlann ünlü sosyolo-
ğuProf.Dr.Z.F.Fındı-
koğlu'nun bir yazısı şu
başlıkla yayımlanmış-
tı: "Sibirya'da Hurnıa = Türki-
ye'de Febefe". O günden bu gü-
ne Sibirya'da hurma yetiştınldı
mi bümiyorum. ama Türk Ay-
dınlanma Devrimi'nın açtığı
ışıklı yolla Türkiyede artık fel-
sefe yapılıyor. Kaldı ki, o gün-
lerde de biz felsefe öğrencileri
Alman ve Türk felsefe hocala-
nmızdan aldığımız felsefe eği-
timi ile en yeni felsefe akımla-
nnı biliyor ve en yeni felsefe
yapıtlannın. örneğin Sartre'ın
Fransa'da daha yeni yayımlan-
mış "VariıkveHiçlik'' kitabının
seminerde ele alınmasını iste-
yebiliyorduk ve vonAster hoca-
mız bunu sevinçle kabul ediyor-
du.
Türkiye'de bilirnsel anJamıy-
la felsefe, 1933 'te İstanbul Üni-
versitesi'nin kurulmasıyla baş-
lamıştır. İlk kuşaklar büyük öz-
veriyle felsefenin ilk adımlan-
nı attılar ve felsefe yapmanın ne
olduğunu göstermek yanında
felsefe yapmak için gerekli olan
felsefe kavramlannı ve felsefe
düi'ni geliştirdiler ve bugünle-
re gelindi. Şu yaşadığımız son
günlerin iki etkinliğini ele ala-
rak bu gelişmenin somut örnek-
lerini felsefeyle ilgilenenlere
sunmak isitiyorum.
Binncisi 16-17 Mayıs'ta Muğ-
la Üniversitesi Felsefe Bölü-
mü'nün hazırladığı Felsefe Gün-
leri'nde yurdun her yanından
katılan 28 felsefe öğretim üye-
si "Bflgi ve Değer" konusunda
bildiriler sundular ve bütün yön-
leriyle değerleri, bilimi tartıştı-
lar. Tam bir agırbaşlılıkla geçen
tartışmalara katılım yüksekti.
gısi göriilecek şeydi. Çevremi-
zi saran gençlerin soru yağmu-
ru altmdaydık. Akşamlan da hep
birlikte oturuluyor. konuşmalar
sürüyor, yakınlıklar artıyordu.
Üçüncü günü yapılan Göko-
va'daki tekne gezisinde bu ya-
kınlaşmalar büsbütün arttı, fel-
sefe tartışmalan sürdürüldü. Bu
günlerin başansında Felsefe Bö-
lümü Başkanı Prof. Dr.Doğan
Özlem ve arkadaşlarının payı
büyüktü. Muğla Üniversitesi
Rektörü Sayın Prof. Dr. Ethem
Ruhi Fığlah, başından sonuna
kadar tartışmalan izleyerek, ka-
tılarak. akşamlan konuklarla
söyleşiyi sürdürerek ve herbiri-
nıizle ayn ayn ilgilenerek büyük
bir konukseverlik gösterdi.
Ütinci etkinlik daha bir başkay-
dı: Harran Üniversitesi Ulusla-
rarası Felsefe Günleri, dünya-
nın ilk üniversitesi olarak kabul
edilen ve "dünyaya ışık saçan"
biüm adamlannı yetiştıren bir yer
olarak anılan ünlü "Harran Fel-
sefe Oku]u"na ev sahipliğı yap-
mış olan Antik Harran Ken-
ti"nde gerçekleştinldi. UNES-
CO tarafından Dünya Felsefe
Günü olarak kabul edilen 4 Ha-
ziran Felsefe Günü Lluslarara-
sı Felsefe Dernekleri Federasyo-
nu (FİSP) \e Türk Felsefe Ku-
rumu Başkanı Prof. Dr. t. Ku-
çuradi'nin önerisi ile dünyada ilk
olarak uygarhğın doğduğu top-
raklarda, Harran'da. Felsefe Gün-
leri ile birlikte kutlandı. Ilginç
yanı bu felsefe günlerinin tartış-
macılanrun Kse öğrencileri ol-
ması idi. Doğu ile Batı kültür-
leri arasında köprü görevini yük-
lenen Urfa'nın bir ilçesi olan
Harran'ın kalesinde bugünkü
Türkiye'nin doğu ve batısından
gelen, yüzleri gibi kafalan da
pınl pınl olan gençler felsefenin
güncel konulannı büyük bir agır-
başlıhkla tartışarak ve eğlenerek
kaynaştılar.
Türkiye genelinde 18 il ve 25
farklı liseden felsefe öğretmen-
leri ile birilikte gelen öğreciler,
20 kadar Türk. Rus, Amerikalı,
Japon, Azerbaycanlı öğretim
üyesinin yönetiminde tartışa-
caklardı oturumlarda. Etkinlik
Harran Ören Yeri'nde Açılış'la
başladı. Bir öğrecinin konuşma-
sından sonra, Türk, Rus, Ame-
rikalı, Japon öğretim üyesi ko-
nuklar birerkonuşma yaptılar. Ja-
pon konuşmacı Mika Shino'nun
konuşmasından LTsTSCO'ya
Dünya Felsefe Günü önerisinin
Türk Felsefe Kurumu Başkanı
İ. Kuçuradi'den geldiğini öğren-
miş olduk. Shino böyle bir öne-
riden dolayı T.F Kurumu'na ve
Kuçuradi' ya teşekkür ediyordu.
(Bu arada şunu da belirtmek is-
terim. Dünya Felsefe Kongresi
gelecek yıl istanbul'da yapdacak-
tır. Bunu sağlamanın kolay ol-
madığını biîen biri olarak, bu
işi başaran, bu ugurda büyük bir
öz\eri ile çalışan I. Kuçuradi'ye
ben de teşekkür etmek istiyo-
rum). Bu konuşmalann arduıdan
Harran Kaymakamı Sayın Ha-
111 tbrahinı Akşit ve Şanhurfa
Valisi Sayın MuzafferDflek çok
anlamlı ve aydınlık birer konuş-
ma yaptılar. Bütün etkinlikleri
hazırlayan Felsefe Bölümü Baş-
kanı Doç Dr. Zuhal Karahan
Kara'nın sunuşu ile Şanhurfa
De\et Korosu Sazlan eşliğınde
Mehmet Ozbek' in müzik dinle-
tisi törene katılanlan coşturdu ve
daha ilk anda kaynaştırdı. Daha
sonra Harran Kalesi'ndeki iç
mekânda oturumlar başladı. Ba-
nş ve Savaş , Felsefe ve Banş,
Uygarlık ve Kültür, Küreselleş-
me \e Kültür, Felsefenin Kav-
ramlan, Etik ve Tıp, Bilim ve Fel-
sefenin Islam Dünyasına Geçi-
şi, Felsefe Eğitimi konulannda
tartıştı liseli gençlerimiz; ger-
çekten övünç verecek biçimde
ve agırbaşlılıkla. Geceleri yapı-
lan şenlikler de gençleri kay-
naştırmak için özenle seçihniş-
ti. ilk gece "Sıra Gecesi" dü-
zenlenmişti ha\"uz başında; halk
danslanna ve türkülerine genç-
ler de katıldı, değişik yörelerin
gençleri kaynaşıverdiler. Felse-
fenin insanlan nasıl aydınlattı-
ğı ve nasıl dost kıldığı gözle gö-
rülüyordu sanki bilimsel otu-
rumlarda ve eglencelerde. Otu-
rumlar arası ve akşamlan Urfa-
lı öğrencilerin verdiği kuartet
dinletisi, Nietzsche Okuma Ti-
yatrosu ve Klasik Yunan Tiyat-
rosu'ndan Antigone Sahnesi gi-
bi etkinlikler gerçekten kıvanç
verici idi. Son gün yapılan Iise
öğretmenleriyle üniversite öğre-
tim üyeleri arasındaki tartışma-
lı oturum da çok ilginçti; her iki
yanın eksiklikJerinin ortaya çık-
ması bakımından iyi de oldu.
Her konuda çok iyi düşünüle-
rek yapılmış bu etkinlikleri böy-
lesine iyi düzenleyen Harran
Üniversitesı öğretim üyesi Sa-
yın Doç. Dr. Zuhal Karahan Ka-
ra'yı yürekten kutluyorum. Ay-
nca bu etkinliklere büyük kat-
kıda bulunan Harran Kaymaka-
mı Sayın Akşit'i ve büyük des-
tek veren Sayın Vali M. Dilek'i '
de anmak isterim. Sayın kay-
makamın Harran'da İaırduğu
Halk Kitaphğı da, zevkle dö-
şenmiş olrnası ve içindeki değer-
li kitaplan ile öv^üye değer. Baş
köşede Hasan An' Yücel'in, kı-
zı Canan Yücel tarafından hazır-
lanmış olan, bütün kitaplannın
yer ahnası bile aydınlık bir yer-
de olduğumuzun bir göstergesi.
Bütün bu etkinliklerin tüm il ve
ilçelerimize örnek olmasını di-
lerim.
Cumhuriyet miyiz5 Aşiret mi, Karar Verelim...
A
l
MeKh BtRSEL snmar
tatürk'ünbiravuç paratorluğun çöküşünden,
arkadaşıyla baş- dipdiri genç bir Cumhuri-
. lattığı Milli Mü- yetindoğuşunu birlikte ya-
cadelenin son aşaması olan şadık. Atatürk, ebedi dün-
Cumhuriyetiadevletinyö- yaya intikal ederken bu
netimbiçimi olarak kabu- eserini Türk gençliğine
lünden 78 yılı aşmış bulu- emanet ettı. Bizlere ver-
nuyoruz. 500 yülık bir ım- diği güvenle, bumirası ko-
rumayı ve sahip çıkma ge-
reğini adeta unuttuk. Bü-
tün ülkelerin gıpta ile iz-
lediği inkılaplann da za-
manla yıpraûlmasına seyir-
ci kaldik. Sonunda bugün-
lere gelerek ortaçağ ile.
çağdaş yaşam değerleri or-
"Bir Mozart ^alıd^ri, Tarihifflekandabir kez dak ünlü «oprano Eva IM ile sahneîeoijc
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
CRR Opera Orkestrası ve Korosu
Cemal Reşit Rey
Müzik Dostları Derneği /
Cemal Reşit Rey
Friends of Music Association
22 Haziran
2002
Saat: 21.30
Yer: Yıldız Sarayı/Palace
Genel Sanat Yönetmeni: Arda Aydoğan
W. A. Mozart
Saraydan Kız Kaçırma
Die Entführung aus dem Serail"
'Opera 3 Perde
CRR Opera Orkestrası ve Korosu /
CRR Opera Orchestra and Chorus
GtntralAr&ticDincUr./uûıKiDOĞAH
Davetiye temini için
i Cemal Reşit Rey Konser Salonu Gişesi
0212 232 9830
T.C UILTIİR RAKAM1Ğ1
BUYUK
Sef
Renglm GBkmen
(Devlet Sanotçısı)
Reiisör
Aytaç Manlzade
Kostüm
Sevda Aksakoğtu
Koro Şefl
Çlçek Kurra Kanter
Isık
MOflt Özbek
Korrepetitör ve Sef Yrd.
Mahlr Cetlz
Korrepetitör
601den G0kşen
Prodüksiyon Sorumlusu
Ferlde Akpınar
Constame
Eva Llnd
Belmonte
Levent GQndQz
Osmin
Attlta Manlzade
(Oevlet Sanûtçıst)
Bhndchen
Aslı Ayan
Pedrillo
Arl Edlrne
Selim Pasa
Herbert Hanko
AiSVİÇRE HASTANESİ
' * * "Gen^Sanm
Cumhuriyet G L O B A L
TRAVE.L SERVICES — -
THE RlTZ-CARLTON'
KÜLTÜR A 5.
YAPIVKRED)
SİGORTA
KAYAOĞLU BAKIRCILIK SAN. VE TİC. A.Ş.
tamında genç kuşaklan iki
kutup arasında boşluğa bı-
rakıverdik. Bir yönde,
Cumhuriyet rejiminin ku-
rum ve yasalannı hayata
geçirirken, aynı zamanda
onlan uygulayacak birey-
leri çağdaş inanç ve dona-
tımla yeterli miktarda ye-
tiştiremedik. Zaman za-
man bu yönde yapılan
olumlu auhmlar ıse bir sü-
re sonra, bilinen nedenler-
le gündem dışı bırakıldı.
Içine itildiğüniz bu or-
tamda Cumhuriyet yöne-
timini bir şekil olarak ka-
bullenerek, soyut bir anlam
vermekle yetüıdik. Ben-
zer diğer mefhumlarda ol-
duğu üzere, herkesin ken-
dine göre bir Cumhuriyet
anlayışı ortaya çıku. Her ne
kadarlaikdemokratik Tür-
kiye Cumhuriyeti, Müslü-
man dinine bağlı ülkeler-
de bir örnek teşkil ediyor-
sa da, bu rejimin dayandı-
ğı 3 temel ilkeyi ne oran-
da uyguladığımızı gör-
mekte yarar olabihr!.. Öz-
gürlük (Libert'e): Devlet
ve hükümetlerin başlıca
var oluş nedeni, vatanda-
şın yaşamını en özgür ko-
şullarda sürdürmesini sağ-
layacak bırumlar oluştur-
mak, yasalan çıkartmak
ve uygulamasını denetle-
mektir.
Bunun öncelikle, top-
lum ve birey olarak eko-
nomik bağımsızlıkla sağ-
lanmasını, Istiklal Müca-
delesinin ardından Lozan
Antlaşması'ndan sonra
Atatürk aynen açıklamış
ve yaşamı süresince top-
lum olarak, ekonomik öz-
gürlüğünü korumuştur.
Bugün yaşadığımız or-
tamda, bu açıdan çok iler-
lediğimiz kanısında deği-
üm. Toplum olarak "aşiret
düzenT ortamında yaşa-
yan milyonlarca vatanda-
şımızın ne ekonomik, ne
fikirsel, ne de fiziksel bir
özgürlüğe sahip olduğu-
nu sanmıyorum. Bu yetmi-
yormuş gibi Cumhuriyeti
koruyacak Yüce Mechs'e
de bu "aşiret reislerini"
beni temsilen TBMM'ye
göndererek vatandaşhk gö-
revini yapmış oluyorum!
Bu nedenle yıllardan be-
ri, gündeme gelmeyen top-
rak reformu gibi yapısal
değışıklikler, bu aşiret dü-
zenini rahatsız edici yasa-
lan, boşuna beklemeyi sür-
dürüyoruz.
Eşitük (Egalit'e): Yasa
önünde bütün vatandaşlar
eşittir fıkri, ancak sözde
kalıyor. ne sağhk, ne eği-
tim, ne de sosyal hizmet-
ler açısından bu eşıtlıkten
bahsetmek bugünkü uy-
gulamada söz konusu de-
ğil. Vatandaşımız, kendi-
sine bakımla yükümlü
SSK hastanelerınde bir
randevu için 6 ay bekler-
ken, çok değerli temsilci-
lerimiz için özel hastane-
lerde ailece bakım ve te-
da\i faturalanna milyar-
lar ödeniyor. Bu da 6 ay
kuyrukta bekleyen, onu
seçen vatandaşın geliri ile
karşılanıyor.
Eğitimde ise bu eşıtlik
tam tersine işliyor. Devlet
ilköğretimden başlayarak
üniversite aşamasına ka-
dar kurduğu birimlerle ta-
lebi karşılayamadığından,
her düzeyde öz?el okul ve
vakıf üniversitelenne fi-
nans sağlamakla çözüm
buluyor.! Bu koşullarda
yetiştirdiğimız öğrenciler
ne nitelik ne de nicelik açı-
sından günümüzün gerek-
sinmelerini karşılamaya
yeterli oluyor.
Birfik(Fratenıit'e): Za-
man zaman sözü edilen iş
ve siyaset dünyasının vaz-
geçemediği "bu biriik''üı
maalesef genelde belli
amaçlara hızmet etmek-
ten ötede bir yaran ohnu-
yor. Toplumun yaşam ko-
şullannı olumsuz etkile-
yen "şer güçleri" devam-
lı olarak uyum halinde bu
birliği gerçekleştirirken,
her ne hikmetse, topluma
olumlu katkılan olabile-
cek düşünürler, bilim ve
kültür sahibi bireyler bir
araya gelmekte zorlanı-
yorlar. Bu nedenle de çok
başanlı etkinlikler göste-
ren bazı sivil toplum ku-
ruluşlan da, kendi sınırla-
n içinde kalmakla yetine-
rek, böylehkle destek sağ-
layabiliyorlar.
Sonuç: Baü'nın ortaçağ-
larda yaşadığı feodal dü-
zeni, 0 dönemde yaşama-
mış olmanın tesellisiyle
a\r
unurken bunun en ilkel
örneklerini 21. yy'da yaşa-
mayı sürdüriiyoruz.
tçinde bocaladığımız
"aşiret düzenTni layık ol-
duğu yere oturtmakla, Ay-
ıhnlanma Çağl'ru başlat-
manın başka yolu yoktur.
Bunu gerçekleştiremedi-
ğimiz sürece, her düzeyde
Ozgürlük ve Eşitük sağla-
dıktan sonra Birlik'ten söz
etmeye hakkımız olacak-
tır.
PENCERE
Köşeye Sıkışan
MHP'nin Durumu..
MHP'nin aldığı son kararlar gündeme bomba
gibi düştü; parti üç aylı bayrağını açmıştı; AB'nin
dayatmalanna 'e^ef' demeyecekti; bu yüzden hü-
kümet bozulursa bozulsundu...
Erken seçim mi?...
MHP hazırdı..
Apo'nun idamına, Kıbns'ın Yunana verilmesıne,
Türkiye'nin elden çıkanlmasına karşı çıkan parti, se-
çim sandığında barajı kolaylıkla aşardı...
MHP hesabını yapmıştı.
•
MHP çoktan berı köşeye sıkışmıştı...
Parti 'Türkçü' idi..
'Soğuk Savaş' döneminde dayandığı siyaset üç
ayaklıydı:
"Allahsız Komünizm"e karşıydı..
"Esir Türkler" kurtarılacaktı..
"Türk-lslam Sentezi" uygulanacaktı..
Bugün durum ne?
Sovyetleryıkıldı, "Komünizm Tehlikesi" kalma-
dı; Orta Asya'daki "Esir Türkler" bağımsız devlet-
lere dönüştüler, "Turan Ülküsü" gerçekleştı; "So-
ğuk Savaş" sona erince Amerika'nın "YeşilKuşak"
siyaseti bitti, "11 Eylül"den sonra bu politika ter-
sine döndü; Türkiye'de '28 Şubat' Turk-lslam Sen-
tezi'nin köküne kibrit suyu ekti, MHP'nin dinciler-
le yolu ayrıldı.
Genye ne kalıyordu?..
Anadolu'da PKK'nin kanlı terörii, MHP'nin ka-
nadına kuvvet verdi...
Kürtçülük Türkçülüğü körüklemişti.
MHP iktidara tırmandı.
•
Ancak şimdi MHP'ye diyorlar ki:
AB'ye gırmek mi istiyorsun?..
1) Kıbrıs'ı vereceksin!.,
2) Kürtlere haklar sağlayacaksın!..
3) Apo'yu asmayacaksın!..
Pekı, partinin sebeb-ı hikmeti için geriye ne ka-
lıyor?..
Üçlü koalisyonda ekonomi tam birfiyasko oldu;
Türkiye IMF'ye kayıtsız şartsız teslim edildi; bir de
üstüne AB koşulları bindirdi mi, buyrun cenaze na-
mazına..
Devtet Bahçeli'nin son tutumu bir "nefis mü-
dafaası"n\n zorunluğundan başka şey değil...
•
"Atatürk milliyetçiliği" ile "Türkçülük" arasında-
ki farkı anlamakta, saymakla bitmez yararlar var..
Millet (ulus) "Aydınlanma Devrimi"n\n ürünüdür;
'ümmet'i aşıyor insan, inancın yerine aklı koyuyor,
'kul' iken bireyleşip 'yurttaş' oluyor; 'demokrasi' ve
"insan hakları'na yöneliyor; bu sürecın içeriğinde
ırkçılık'yok; milliyetçilik uyanışı var, "ulus devlet"
böyle kuruluyor...
Atatürk milliyetçiliği Türkiye Cumhuriyeti'nin
özünü oluşturan "Aydınlanma Devnmi"yie özdeş-
tir; kulu yurttaşa dönüşmüştür; Anadolu'da yaşa-
yan herkes hangi soydan olursaolsun -Çerkez, Lİz,
Arap, Kürt, Rum, Ermeni, Yahudi, Boşnak, vb...-
üst kimliğinde Türk'tür...
Günümüzde insanlığın büyük belası "etnik mil-
hyetçilik"\\r, bu siyaseti emperyalizm körüklüyor;
aynı toprakta ve devlette yaşayan insanlar, de-
mokrasinin emek-sermaye tartışmasına dayanan
sınıfsal içerığinden kopuyorlar; birbirlerine soyca
duşmanlaşıp kan döküyorlar...
Ne Türkçülük!..
Ne Kürtçülük!..
Bu kapsamda MHP'ye düşen büyük bir görev
var; parti Soğuk Savaş'ı geride bırakan dünyada,
geçerli yeni koşulların ayırdına varmalıdır; Anado-
lu halkının sağduyusuna koşut bir yola girilmelidir;
Atatürk'ün "ulusalcılık" potasında insanlarımızın
kaynaşması gerek...
Ne var ki AB'nin Türkiye'ye dayattığı koşullarda
önceliklerı ve sonralıkları amaçlı olarak birbirine
kanştırması, MHP'yi köşeye sıkıştırdı...
Parti tabanında yukarıya doğru bir baskı olma-
saydı, Devlet Bahçeli, koalisyonu bozabilecek bir
siyaseti göze alır mıydı!..
ENGLISH CENTRE
L a n g u a g s S c h o o l
Gene) Ingılızce Programlan
Şırfcetler ve Kuruluşlar için Ûzel Programlar
İş IngiNzcesı Programlan
TOEFL-IELTS-FCE Smavfanna Haartık Progrsmlan
Çoculdara Ûzel Hafta IÇJ Gündüz Yaz Programlan
Bıre-bir fngilızce Eğıtımlen
Ev Hammlarm Özel Programlar
Ûğrencilerimıze Ücretsiz Aktivtteler
Rum.ll C<d. No:92 W220 O m n t e y btantoul
T.l: (0212| 225 »1 72-247HSS• 241 M S4
www mudafaai-hukuk.com.tr
ATATÜRKÇÜ AYLIK DERGİ
Tel: (0 312) 432 24 34 Faks: 432 2818