Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-f 0 HAZİRAN 2002 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI ekonomi(S cumhuriyet.com.tr 13
ŞlRKETLER
• DKNY, tüm
ilkbahar üriinlerinde
yaptığı yüzde 40
indirimle
müşterilerinın yüzünü
güldürüyor.
• GEDİK VAn HIM
borsa şirketlerinin,
yıhn ilk çeyreğindeki
performanslannı
değerlendirdiğı, 'Borsa
Şirket!eri2002'
rehberini yayımlandı.
• ACNIELSEN,
Migros ve Şok
mağazaianyla yaptığı
işbirliğiyle hızlı
tüketim sektöriinün
daha iyi anlaşılmasına
çalışacak.
• KENTUCKY
FRIED CH1CKEN,
tavuk etınden yapılan
yeni ürünü Cripsy
Strips ile beyaz etten
vazgeçeyemeyenler
için seçenek
oluşturuyor.
• MARMARA
ÜNtVERSİTESİ TIP
FAKÜLTESt VAKFI,
Academic Hospital'dan
sonra ikinci sağlık
işletmesi Çiftehavuzlar
Tıp Merkezi'ni
hizmete soktu.
• DR.OETKER,
geleneksel Türk
tatlılan serisinin yeni
ürünü tulumba tatlısını
tüketicisinin beğenisine
sunuyor.
• NESQUIK, yeni
çıkardığı muzlu ve
çilekli sütlerini
çocuklarla
buluşturuyor.
• SDEMENS,
kablosuz telefon
sınıfinın en hafif ve
kiiçük üyesi Giagest
4010 Micro'yu Türk
rüketicisinin beğenisine
sundu.
• UZAYKtVftA
:arafından üretilen
Giz Matik Tablet', iki
ışamalı etkisiyle
Dulaşıklan parlarıyor.
• GOLDAŞ, yedinci
-nağazasını Taksim'de
ıçtı. Bölgenin iki katlı
ek mücevher
nağazası, 270
•netrekare alana sahip.
• TUZOT, içerdiği
;eşıtli baharatlar ve
curutulmuş
;ebzelerden
)luşan
combinasyonuyla
/emeklere lezzet
catryor.
• CAPPY, çılek
ıromalı yeni meyve
:uyuyla sıcak yaz
lylannı serinletecek.
| CITIZEN, ürettiğı
"romaster Cyber
\.qualand saat ile
'ürkiye"deki ilk
ilgisayarlı dahş kol
aati oldu.
Kararların bürokratik idareler arasındaki çekişmelerle alınmaması gerektiğini belirten Derviş:
HyasayagölgeetmeyinOLCAY BLHıTfKTAŞ
ŞİLE - Ekonomıden sorumlu
De\ let Bakanı Kemal Derviş, piya-
saya saygılı. sağlam kurumlann ol-
masi durumunda kişilerin hiç öne-
mi olmadığını belırterek "Bugün
en güçlü ülkelere baktığımı/da çok
önemli kişiler,çok bilgililiderler var.
Ama bu liderier bir gün kayboldu-
ğunda > a da yerine bir başkası gel-
diğindeorada fazla bir şey değişmi-
yor. Bir kjşiye bağlanan herhangi
bir toplunı her zaman biiyük tehli-
ke içindedir. Önemli olan kurum-
lar ve sistemdir. Kişiler değfldir"
dedi. Derviş,şuandadurumuniyi
olduğunu iddia edemeyeceğini,
son derece parçalanmış bir yöne-
tim yapısı ve kısır çekişmeler için-
de bulunulduğunu ifade ederek
"Bu bürokratik yapıyı toparlaya-
cak güçte bir eşgüdüm yok" dedi.
Ekonomistler Platförmu tarafin-
dan düzenlenen Ekonomi Politika-
lan Zirvesi'nde konuşma yapan
Kemal Deniş, ülke zengınliğinin
artması için ekonomi politikalan-
nın düzgün uygulanmasının öne-
mine değindi. Deniş, siyasetin pi-
yasaya saygılı olması gerektiğini
söyleyerek şöyle devam ettı.
• Şu anda son derece parçalanmış bir
yönetim ve kısır çekişmeler olduğundan
dert yanan Deniş, makro dengelerin
yeniden oturtulabilmesine karşın
sürdürülebilir büyüme için daha yapılması
gereken çok şey olduğunu vurguladı.
"Siyaset kendisini ele geçirenle-
rin, bu güç sayesinde ülke kaynak-
laruu kendi çıkarlanna kullanma
mekanizmasına dönüştürülmeme-
li, düzgün bir piyasa ekonomisinin
sağbklıişlemesiiçin kummlaroluş-
turmacı güç olarak kullanılnıalı."
'Eşgüdûm sağtanmair
Derviş, makro dengelerin otur-
tulmasına karşın daha yapılacak
çok iş olduğunu, bunlann başında
eşgüdümün geldiğini vurguladı.
Günlük tartışmalara ve siyasi
konulara girmek istemediğini de
ifade eden Deniş, dünya ülkeleri
arasındaki refah düzeyi farklılıkla-
nna yol açan faktörlerin, "doğal
kaynaklar, teknoloji. sermaye ve
sermaye stoku ile eğhjm" şeklinde
sıralanabileceğini söyledi.
Ancak bunlann ülkeler arasın-
daki refah düzeyi farkını açıkla-
makta yeterli olmayacağını kayde-
den Deniş, gerekli ekonomik po-
litikalan uygulamanın daha büyük
önem taşıdığını vurguladı.
Kemal Derviş, katılımcılann so-
rulannı yamtlarken Türkiye'nin
dünya ülkeleri arasında ekonomik
bakımdan orta yerde görülebilece-
ğini, ancak kendisini Italya, Ispan-
ya, Isveç gibi ülkelerle kıyaslama-
sı gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin şu andaki en önem-
li sorununun yatınm ortamı oldu-
ğunu ifade eden Deniş, makro
ekonomik dengelerin yeniden ye-
rine oturtulabileceğini ifade etti.
Borç sorununun devam ettiğine,
ancak temelde ödemelerdengesin-
de sorun bulunmadığına dikkat çe-
ken Deniş, enflasyonun düşüş
trendinin sürdüğünü, piyasalarda-
ki panik havasının azaldığını, ya-
vaş da olsa makro ekonomik den-
gelenn kurulmaya başladığını an-
lattı.
1 ÎM BAŞKANI: KURTARICIARAMAYIN
Ekonomi üçüncü
gündem olamaz
Derviş: Büyüme geçen yılın
gerisinde olacak
Ekonomideki
gelişmeler olumlu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ekonomiden
sorumlu Devlet Bakanı Kemal Deniş, 2002
yılının ilk çeyreğindeki büyüme oranının geçen
yılın aynı dönemine göre 3 puan düşük
çıkmasının beklendiğini itiraf etti.
Mart ayından itibaren Türkiye'nin büyümeye
geçtiğini belirten Derviş, mevsimsel etkiler
dışanda bırakıldığında ise bu yılın ilk üç ayında
2001 yılının son dönemine göre sanayi
üretiminde yüzde 11, yurtiçi üretimde yüzde
3.3, milli gelirde ise yüzde 3'e yakın artış
bekJendiğini kaydetti. Derviş yaptığı yazılı
açıklamada, 2002 yılının ilk çeyreğinde
ekonomik bekleyiş ve gerçekleşmelerde olumlu
gelişmeler olduğunu belirtti. Yılın ilk üç ayında
sanayi üretiminin geçen yılın aynı dönemine
göre yüzde 3.5 arttığma dikkat çeken
Derviş, göstergelerin de gelişmeye ılişkin
olumlu sinyaller verdiğini belirtti.
Derviş, tüm bu olumlu gelişmelere karşın yılın
ilk çeyreğindeki büyüme rakamlannın, geçen
yılın aynı dönemine göre yüzde 3 daha düşük
çıkacağını söyledi.
Ekonomi Servisi - Iş çevreleri,
süren başbakanlık ve hükümet
tartışmalannın ekonomik sorun-
lann önüne geçmesine tepkı gös-
terdı. Türkiye Ihracatçılar Mec-
Iisi (TÎM) Başkanı Oğuz Saücı,
kurtancılar aranmasından \az-
geçilmesi gerektiğini belırterek
"Bizim, hangisiyasalyönetim ge-
Hrse gelsin hayata ge-
çirmekzonında oldu-
ğumuz küresel stan-
dartian oluşturmaya
ve bunlara sahip çık-
maya ihtiyacımız var"
diye konuşurken
TOBB Başkanı Rifat
Hisarcıkboğlu. "Gün-
demin birinci madde-
sine ekononıiyi oturt-
mamızgerekir. Ekonomi üçüncü
gündem maddesi olursa dikkat
ve ilgi dağriır" dedi.
Ekonomi Politikalan Zirve-
si'ne katılan Satıcı. "*Son krizin
yaratügı kınlmanın da tesiriyle
ciddi bir degişim süreci başlanuş
görünüyor. Zihniyetimizi değiş-
• TİM Başkanı
Oğuz Satıcı
kurtancı
aranmasından
vazgeçilmesi
gerektiğini
söyledi.
tirmeden yasalanmızı veya ör-
gütienme modeUcrimizi dcğiştir-
memizin sağlayacağı hiçbir kah-
cı sonuç \oktur" dedi.
15 aydan bu yana pozıtif bü-
yümeye geçilemediğini kayde-
den Hisarcıklıoğlu ise "Türksa-
nayisinin rekabet gücü arttnJ-
malı. Bunun için de sanayinin
m^^__ önündekiengeOerkal-
dınlmah. Enerjinin
pahahhğL, istihdanun
üzerindeki sosyal pa-
yın agırügu vüksek
vergi oranlan ve yük-
sek finansman oran-
lan, sanayiyi sıkuıüya
sokuyor. Kur, olması
gerekenyerin birazal-
~^~^~~ ündagflHgözüküyor"
diye konuştu.
Türkiye'de siyasi partiler ve
seçim kanunlan değişmeden ye-
ni bir seçime gidilmemesi gerek-
tiğini belirten Hisarcıkhoğlu, de-
mokrasiye inanmış bir insan için
seçimin her zaman, her sartta ge-
çerli olduğunu ifade etti.
ISDEMIR
1
<"/;? işçisi ayakta
tSDEMİR'de
tophısözleşme
hükümlerinden
yararlanmak için
açüklan da\a sonucu
işten aûlan taşeron isçiler
miting düzenkdiler. 821
kişinin davayı kazanarak
kadrolu ofanasuıın 4 bin
taşeron işçinin önünü
açtiğını ifade eden işçiler,
"Aynı bakkın onlar için
doğması işverenin
özeDeştirmeden
bekJentilerine darbe
vurdu. tş>eren, işçileri
eide ettiğj haklardan
vazgeçirmek için her
türlü entrikayı devreye
soktu. Baskı sonucu 150
işçi tesiim belgesi
imzaladı. 400 ch annda
ISDEMİR işçisi işini
ka\tetti" dediler. Kadın
ve çocuklann da kabldığı
mitingdesıksık
"Sanlımş sendika
istemhoruz",
"İSDE.VÖR bizimdir.
bizim kalacak"
sloganlan atüdL
(Fotoğraf: AKIN
BODUR)
DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGIN YILDIZOĞLU LONDRA erginya tr.net
Eğer CIA ve FBI. toplamış oldukları
bilgilen gerektıği gibı değerlendirseler-
miş "11 Eylül" önlenebilirmış! The
News Week ve The Economist gibi
Bush yanlısı muhafazakâr yayınlar bile
artık bunu kabul edıyor. ABD Kongresı
de bir soruşturma başlattı. Öyleyse 11
Eylül üzerine üretilen komplo teorilerinı
artık ciddiye alalım mı?
El Kaide denen garabet
Bir tarafta, CIA, FBI gıbı devasa ha-
ber alma örgütleri, tüm uluslararası te-
lefon konuşmalannı. e-posta trafiğini,
anahtar sözcüklere göre tarayarak izle-
meye olanak veren Echalon, Carnivor
gibi sistemlerve ABD'yi destekleyen ül-
kelerin istihbarat orgütlen var. Diğer ta-
rafta da CIA tarafından, Afganistan'da
SSCB'ye karşı savaşmak üzere eğitilen,
fanatik bir Suudi milyonerin kurduğu El
Kaide gibı hiçbir toplumsal projesi ol-
mayan, ustelık de en temel gizlilik kural-
larına dahı uymayı beceremeyen pasak-
lı bir örgüt. 11 Eylul'den önce, El Ka-
ide'nın bu en önemli eylemıni yapacak
militanlan, hem birbirleriyle hem de lider-
likle doğrudan temas halındeler; eylemi
yapmayı planladıkları ülkede gerçek ad-
larıyla dolaşıyor, araba kiralıyor. trafik ce-
zası alıyor, uçuş okullarına kaydoluyor,
grup halinde deneme uçuşları yapıyor,
süreklı nakit para kullanıyor, gerçek ad-
larına çıkarılmış pasaportlarla uluslara-
rası alanda mekik dokuyorlar; 11 Eylül
günü uçağa binerken bile gerçek adla-
rını kulianıyortar. Fransa, Almanya, isra-
il, Rusya, Kanada, Hindistan, Mısır,
Ürdün, Fas, Kazakistan, Malezya,
Kayman Adalan, haberaJma örgütleri bu
"müthiş" mılitanları izlıyor, hareketlerini
CIA'ya bildiriyorlar. Echalon, Kuala Lum-
pur'da üst duzey bir toplantı yapılacağı-
nı saptıyor. Malezya Gızli Servisi, CIA için
bu toplantıyı ızliyor, katılanların fotoğraf-
larını, bu arada 11 Eylul'ü gerçekleştire-
cek olan ve o sırada ABD'de gerçek ad-
larıyla dolaşan iki militanın da üst düzey
El Kaide lıderlığiyle fotoğraflarını çekiyor.
Bu arada, bir FBI görevlisı Temmuz
2001 'de uçuş okullarındaki bir grup öğ-
Komplo Teorilerirenciyle El Kaide arasındaki ilişkıyı sap-
tıyor ve amirlerine bildiriyor. Adamlar
tam anlamıyla kucakta...
Geçen Mart'ta Senatör McKinsey.
ABD hükümetinin, 11 Eylül'den önce
güçlü enformasyon aldığını. ama bu ve-
rileri izlemediğıni ileri sürüyor. Hatta,
Bush çevresindeki bir grubun, Carlyle
firmasının adını Özellikle vurguluyor,
terorizme karşı savaştan büyük kazanç
elde ettiğini iddia ediyor, soruşturma is-
tiyor. Tüm ABD basını Senatör'e binbir
hakaretle saldınyor. 15 Mayıs günü CBS
TV, Afganistan savaşının planlarının 11
Eylül'den önce Bush'un masasında dur-
duğunu açıklıyor... Uzatmayalım, ABD
yönetimi olayın yaklaşık 18 ay öncesin-
den başlamak
üzere, El Kaide
milıtanlarınr ızle-
meye almış. FBI,
hatta, ABD'ye gi-
rış vizesi veren ku-
ruluş, bu bilgiler
elimıze ulaşsaydı
bu facia önlenebi-
lırdi, en azından
adamları ülkeye
sokmazdık d/yor-
lar. 11 Eylülle bir-
likte ABD yöneti-
mi, çok önceden
hazırlanmış yeni
ve saldırgan bir dış politikayı devreye
sokuyor. Dünya birden değişmeye baş-
lıyor! Komplo teorileri de 11 Eylül'ü ABD
yönetimi içinden bir kesimin gerçekleş-
tirdiğini ileri sürüyor.
Titanik'le ne ilgisi var?
Titanik 1912 Nisanı'nda bir buz dağı-
na çarparak battı. Facia büyük bir top-
lumsal sarsıntı yarattı, sonra. hakkında
romanlar yazıldı, filmler yapıldı, teoriler
üretildi. Halbuki Titanik'in hikâyesi, da-
ha Titanik yapılmadan çok önce
1898'de ve tüm ayrıntılarıyla yazılmıştı.
Morgan Robertson adlı eski bir gemı-
cinin yazdığı "Futilitiy" (Boşunalık) adlı
romanda, Titan adında, Titanik'in he-
men tüm teknik özelliklerini taşıyan,
onun gibi son derecede lüks birtransat-
lantiğin bir buzdağına çarparak batışı
anlatılıyordu. Bu noktada iki soru çıkıyor
karşımıza: Neden Titanik faciası bu ka-
dar büyük bir sarsıntı yarattı ve mitleş-
tirildı? Nasıl oldu da Robertson bu faci-
ayı, bu kadarayrıntılı vedoğru birbiçim-
de öngörebıldı?
Titanik bırtaraftan. dönemınin tekno-
lojik düzeyinin, dönemin hızlı ulaşım kül-
türünün, 19. yüzyılın sonunda başlayan
küreselleşmenın en yüksek noktasını
simgeliyordu. Diğer taraftan da o sıra-
da. bir dönemin sonuna gelınmekte ol-
duğuna ilişkin
belirtiler. (mali
spekulasyon, iş-
çı hareketi, ko-
münızm, milli-
yetçilik, Yahudı
düşmanlığı, sa-
vaşlar) belirttiler
hızla artıyor, bir
belirsizlik ve en-
dışe ortamı gi-
derek yoğunla-
şıyordu. Bu
bağlamda Tita-
nik'in bu döne-
min sonunu işa-
ret eden gelişmelerı taşıyan bir "semp-
ton" (Slovoj Zizek, Ideolojinin Yüce
Nesnesi, 1. kısım 2. bölüm) oldu ve top-
lumsal bilince kazındı. Şimdi, neden.
Ikiz Kuleler de ABD hegemonyası al-
tında şekıllenen küreselleşmenin, mali
sermayenın tüm gergınliklerinin (krizle-
rinin) ortaya çıkmaya başladığı bir döne-
min ruhunu, (aynı Titanik gibi) temsil edi-
yordu diye düşünmeyelim?
1898'de Robertson, romanını yazrna-
ya koyulduğunda, teknolojik ve toplum-
sal açıdan Titanik gibi birgemıninyapıl-
masının tüm ön koşullan oluşmuştu. Bir
anlamda, Titanik faciası bir olasılık ola-
rak tarih sahnesine çıkmıştı. Aynı Ikiz
Kuleler'e yönelik olarak gerçekleşecek
saldın gibi: Bir süredir küreseîleşme ma-
li krızlerle sarsılıyor, ABD hegemonyası-
na direniş artıyordu; Afganistan, "Cihat"
geleneğini canlandırmıştı, radikal Müs-
lüman örgütler arasında intihar eylemle-
ri olağan mücadele yöntemi haline gel-
mişti. 11 Eylül benzeri bir olayın gerçek-
leşmesi için gerekli tüm koşullar yerli ye-
rindeydi. Şımdi buna bir süredir ege-
menliğinin zayıfladığını düşünen, saldır-
gan bir dış politikayı devreye sokmak
için fırsat kollayan ABD yönetimini ekle-
yelım. Olayın anlaşılmazlığı ortadan
kalkmaya. üzerinde oluşan "aura'' dağıl-
maya başlar. Olay komplo teonlerine ge-
rek kalmadan, bu tarihsel zemin üzerin-
de varlıkları birbiriyle kesışen nihilist giz-
li örgütleri, gizli servislerin bürokrasisi.
ihtiraslı ama dar göruşlü politikacıların
oportünistlikleri de göz önüne alınarak,
komplo teorilerine gerek kalmadan
açıklanabilir bir hale gelir. Büyük olası-
lıkla CIA, El Kaıde'nin büyük bir iş pe-
şinde olduğunu fark etmış, dış polrtika
"şahinleri" bu eylemin yaratacagı infial-
den faydalanmayı düşünmüş, sonra
olay denetımden çıkarak beklenenin
çok üstünde bir boyutta gerçekleşmış-
tır. Bu ilişkiler içinde komplocu girişim-
ler de mutlaka olmuştur, ama verili tarih-
sel koşullar üzerinde ve kendileri de bu
koşulların bir urünü olarak...
Komplo teorileri, işte bu "komplocu-
lan" yaratan tarihsel koşullan görmez-
den gelir. Bu teorileri izleyince de komp-
locular karşımıza, intihar eyleminı ger-
çekleştirenler de dahil, herkesi kukla gi-
bi oynatan, bu arada binlerce insanı ve
kendi yaşamlarını kolaylıkla kurban ede-
cek kadar kararlı ve inançlı, insan üs-
tü bir elit olarak çıkarlar. Artık. top-
lumsal dinamikler ve tarih her şeye ka-
dir, Tanrı katınayükseltilmiş, birelitin ira-
desinin ürünüdür. Bu fantezi, halk sınıf-
larını, bu iradenin sonuçlarına katlan-
maktan başka seçenekleri olmayan za-
vallı karıncalar olarak görür, böylece
sözde sistemi eleştırirken gerçekte
"komploculann" ıktidarını ayaktatutan
bir dunya görüşünü güçlendirmekten
başka bir işe yaramaz.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Asıl Bilinmesi Gereken
Siyasal gidiş kaygı veriyor. Ülke, giderek biryö-
netimsizlik düzlemine sürükleniyor. Bu gidişin
sorumlusu, başta hükümet edenler olmak üzere,
Meclıs'te temsil edilen siyasal partılerdir.
Hemen tüm görüşler, AB üyeliği açısından bu yı-
lın yaşamsal olduğunda birleşiyor. Önde gelen si-
vil toplum kuruluşları, işçı ve ışveren örgütleri baş-
ta olmak üzere, AB üyeliği için siyasetçileri göre-
ve çağınyor. Cumhurbaşkanı Sezer, bu toplumsal
isteğin Meclis'e yansıması için yoğun çaba harcı-
yor. Başbakan. yaşamını tehlikeye atarak, AB üye-
liğinegiden yolun açılmasına uğraşıyor. Ancak tüm
bu çabalar, cuma günü yapılan liderier doruğunun
da kanıtladığı gibi, partı başkanlarını uzlaşma nok-
tasına getirmeye yetmiyor. Tersine, kendi içinde
çok parçalı hükümetin bu durumunun su yüzü-
ne çıkması, ana muhalefet partisı DYP'nin anlam-
sız yan çizmesiyle birleşerek siyasal bunalımı da-
ha da ağırlaştırıyor.
Çünkü, küçük siyasal hesaplar, daha açığı oy
kaygılan, Meclis'te temsil edilen parti genel baş-
kanlannın gözünü kör ediyor.
• • •
Bu sırada bir başka olumsuzluk yaşanıyor. Dev-
letin doruğundaki toplantının tüm ayrıntılan, anın-
da, kamuoyunun bilgisinesunuluyor. Bu noktaçok
önemlidir.
Herdevletin bu tür yaşamsal konuları belirii bir
gizlilik içinde yürütmesi ve gizli belgelerin 25-50 yıl
gibi bir süre sonra açıklanması en yaygın yakla-
şımdır; bir bakıma, kuraldır. Bu kuralıle halkın bıl-
gı edinme hakkı arasındaki ınce çızgi. demokratik
ortamlarda doğru çizilir. Bizde ise tersi yapılıyor,
başbakanın sağlık durumu gibi kamusal konular-
da, tam bir bilinmezlik geçerli oluyor; buna karşı-
lık, gizli kalması gereken görüşmelerın tüm içeriği
açıklanabiliyor. Bunun gibı, halkın bilgi edinme
hakkının sınırlarının genişletilmesı yönündeki is-
tekler günümüzün özgüriükçü gidişine ters birtu-
tumla göz ardı ediliyor; örneğin son RTÜK Yasa-
sı'nın yasakçı düzenlemelerini şimdiki hükümet
üyesi partiler tam destek verebıliyor.
• • •
Oysa, bütünüyle hükümetin halka vermesi ge-
reken bilgiler vardır.
Doğu Karadenız'de bir ayı aşan bir süredir, yaş
çay yaprağı toplanıyor ve başta Çaykur olmak üze-
re çay fabrikalarına satılıyor. Ancak, çay üreticisi,
ürününü kaç liradan sattığını bılmıyor. Serbest
piyasa alıcı ve satıcılann fiyata göre davranışı ilke-
sine dayanır; burada hükümetin yetersızliği yü-
zünden, ftyatsız ticaret yapılıyor. Çok daha acık-
lı olan, kimi özel çay fabrikalarının, geçen yılın ürün
bedellerini üreticiye ödememiş olmalarıdır. Başka
geçim kaynağı olmayan çay üretıcilerinın ekono-
minin en ağır bunalım yılında ve ağır enflasyon ve
yüksek faız ortamında, sattıkları ürünün karşılığını
alamamış olmaları, ülkenin nasıl yönetılmekte ol-
duğunun çok somut bir göstergesi değil mi?
Benzer bir durum buğdayda yaşanıyor; yeni
ürün buğday hasadı başladı, ortada hukümetçe
açıklanması gereken fiyattan haber yok. Buğday
üreticisi de ürünü kaç liradan satacağını bilmi-
yor. Geçen yıl yaşanan büyük buğday soygunu-
nun bu yıl da tekrar edeceği anlaşılıyor. Bilindiği
gibi geçen yıl, Toprak Mahsullerı Ofisı'nin (TMO)
2.5 milyon ton gibi çok sınırlı bir alım yapması,
buğday üretıcisini uygun deyimiyle, yakmıştı: Üre-
tici buğdayını TMO'ya satamayınca, 140-150 bin
liradan tüccara satmış ve aradan bir iki ay geçme-
den, serbest piyasa buğdayın fiyatı ikıye katlan-
mış, 280 bin liraya yükselmiş ve bu, halkın birincil
gıdası olan ekmeğin fiyatına yansımıştı.
Yaz ortası oldu, çiftçi sattığı ürünün fiyatını bil-
miyor. Bu sırada, ABD ve AB'de tarımsal destek-
lemenin bu yıl geçen yıla göre daha fazla olaca-
ğı haberleri geliyor. Hükümet, bırakınız destekle-
me sözünü bir yana, ürün fiyatlarını açıklayacak bir
işleyiş gösteremiyor. Oysa asıl bilinmesi gere-
ken, milyonlarca çrftçinin yaşamını doğrudan
ilgilendiren ürün fıyatlarıdır. Başta MHP. parti-
ler, Çankaya toplantısının ayrıntılarını açıklayarak
oy toplama yarışına giriyor.
Demokrasinin, yani, ünlü tanımıyla, halkın halk
için halk tarafından yönetildiği yerde böyle çeliş-
kiler yaşanmaz. Hükümeti ve de MHP'yi bu açı-
dan değerlendirmek gerekir; kuşkusuz, asıl büyük
kaybın yaşandığı AB üyeliği sürecini de.
yakup@metu.edu.tr
Kayıt dışı kaybı: 9.5 katrilyon
• ANKARA (AIVKA)-Krizlebirlikte uygun
ortam bulan kayıt dışı ekonomi her geçen gün
büyüyor. Kayıt dışı istihdam edilenlerin
sayısmın 6.3 milyon kişiyi, Türkiye'nin
kayıtdışı istihdam nedeniyle yıllık kaybının ise
9.5 katrilyon lirayı bulduğu belirtiliyor. Türk-
Iş Araştırma Müdür Yardımcısı Enis
Bağdadioğlu"nun araştumasına göre, 6.3
milyon kişinin bugünkü mevcut asgari ücret
üzerinden kayıtlı duruma getirilmesi
durumunda, devlet, 9 katrilyon 567 trilyon
liralık vergi ve prim kazanacak.
Teba hedef büyüttü
• Ekonomi Senisi - Beyaz eşya ve klima
sektöründe geniş ürün yelpazesine sahip
şirketler arasında yer alan Teba, fmn ve pişirici
ürün dış satışlarında patlama gerçekJeştirdi.
Başta Avrupa ülkelen olmak üzere ABD, Latin
Amerika. Uzakdoğu ve Afrika'nın da
aralannda yer aldığı 80'i aşkuı ülkeye dış satım
gerçekJeştiren şirket, hazır mutfak
showToom'lannın sayısını yıl sonuna kadar
40'a çıkarmayı planlıyor.
e-ticarette güvenlik sağlanacak
• Ekonomi Servisi - Güneydoğu A\Tupa
Bölgesi'nde elektronik ticaretin geliştiribnesi
amacıyla hazırlanan program çerçevesinde
Gantek Teknoloji'nin projesi yaşama geçiyor.
Avrupa Topluluğu IST (Bilişim Bilimi ve
Teknolojisi) Avrupa Birliği'ne üye olmayan
ülkelerdeki firmalann gerçekleştirdiği projelere
nadir fonlama yaparken Gantek Teknoloji'nin
"LA MER Projesi" için gerekli finansmanı
sağladı. Gantek Teknoloji, ülkelerin ticaret
odalan arasında akıllı kartlara dayalı bir "Açık
Anahtar Altyapısı" (PKI) kuraraİc pilot
çalışmayı başlatma hazırlıklannı tamamladı.