Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SYFA CUMHURİYET 1 HAZİRAN 2002 CUMAff.
OLAYLAR VE GORUŞLERolay.gorus@cumhuriyet.com.tr
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
En Kötü Plan
YILLAR yılı, "Gelecekkış karanlıkta kalaca-
ğız" korkusuyla yaşatıldı bu toplum.
O korkuyladır ki, insanlarımız kamunun elin-
deki santraiların yok pahasına satılmasına, lin-
yit yataklarının parasız devrine razı edildi.
Elektrik üretimini, iletimini ve dağıtımını en
rasyonel biçimde yönlendirerek yönetmek üze-
re kurulmuş TEK gibi bir kurum darmadağın
edilip kolayca yutulacak parçalara bölündü.
Anayasa değişikliğiyle ulusal hukuk sistemi-
rıin ırzına geçilerek uluslararası tahkim kabul
edildi.
"Yap-işiet-devret" modeline ve "doğalgazı
alınmasa, elekthği tüketilmese de parası öde-
necek" güvencesine dayalı doğalgaz santral-
lan ihale edildi.
Sonuç, elektrik enerjisi alanında korkunç bir
üretim fazlasının ortaya çıkmasıdır. Ayrıca,
elektrik üretiminde doğalgazın payı yüzde
40'lara yükseldi. Elektrik Mühendisleri Odası
Başkanı'na göre, bol doğalgaz kaynaklanna sa-
hip ülkelerde bile yüzde 15 olan bu oran yeni
santrallann devreye girmesiyle birlikte Türki-
ye'de yüzde 60'a çıkacak.
Uzmanlar bir ülkenin üstelik dışalıma daya-
lı tek bir enerji kaynağına böylesine bağ-
lı olmasını sakıncalı sayadursunlar, siyasal so-
rumlular "Doğalgaz temiz yakıt; aldığımız ül-
keler de çeşitli" deyip işin içinden sıyrılmak-
talar.
Baraj yapımını ihmal ederek ve rüzgâra da-
yalı projeleri bir yana iterek.
Hepsinin ağzında, her zamanki Özal veci-
zesi: "En pahalı enerji, olmayan enerjidiri"
Sanki bu söz, bütün aşırı fazlalıklan, yanlış-
ları, hesapsızlıkları, kayırmaları, hatta yolsuz-
luklan örtbas etmeye yetermiş gibi.
öte yandan, başıbozukluk o ölçülere varmış-
tır ki, özel kesimdeki Elektrik Sanayicileri ve Işa-
damlan Derneği'nin başkanı bile şikâyetçidir
ve Türkiye'nin dışta da güven kaybına uğra-
dığını söylemektedir.
Bütün bunlar niçin oluyor?
Tek neden şöyle özetlenebilir: Doğru dü-
rüst bir planlamanın olmayışı.
Şimdi, birileri çıkıp da "O dediğinizin moda-
sı geçti; 1930'lann, 60'lann, 70'lerin planlan
artık yapılamıyor" diyerek planlama kavramı-
nı kötülemeye kalkmasın. En kötü plan, olma-
yan plandır. Planın kötüsünü yaparken bile,
hiç olmazsa kaynak envanterini ortaya koyar-
sınız, gereksinmelerinizi hesaplamaya uğra-
şırsınız, aklınızı kullanmaya çalışırsınız.
Ortak akıl yerine, para hırsının, parsa dağı-
tıp siyasal destek sağlama hevesinin ve "En
pahalı enerji..." diye başlayan safsatanın tut-
sağı olmadan.
ETKİLİ İLETİŞtM TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ
Reklarocılık, Halkla llışkıler \e Tanıtım, Pazarlama
alanındaki terimleri, Türkçemize gönül vermiş bilim
adamlan, başta Prof. Dr. Nükhet Güz olmak ûzere Dr.
Rengin Küçükerdoğan, Dr. Nilüfer San. Dr. Bülent
Küçükerdoğan, Arş. Gör. Işıl Zeybek'in anadilde
üreterek geniş açıklamalarla
büyük bir anıt-sözlük olarak sunduklan bu yapıt.
tNKILÂP Kıtabevi'nce yayımlanmıştır.
BÜYÜKÇEKMECE ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 2000/1754
Davacı Sezai Vatansever \asisi Ziya Vatansever ta-
rafindan açılan gaıplık davası sebebiyle,
Sezaı Vatansever vasısi Ziya Vatansever tarafindan
mahkememize verilen 28.9.2000 tarihli dılekçesınde
Sezai Vatansever'in annesı Fatma Vatansever ve ağa-
beyi Sezgin Vatansever 1.4.1994 tarihinde Saadetdere
Mahallesi, Balerin Sokak. No:15 Esenyurt-Büyük-
çekmece adresinden aynldıklanndan. tüm aramalara
rağmen bulunamadığından, kendilerini tanıyanlann
veya açık adresini bilenlerin işbu ilan tarihinden itiba-
ren 6 ay ıçerisinde mahkememizin 2000/1754 sayılı
dosyasına müracaatlan TMK'nin 31, 32 ve 33. mad-
deleri gereğince ilan olunur. 13.5.2002 Basın: 33307
Türkiye'ye Sorular...
Prof. Dr. A h m e t SALTIK.4£>Z) Genel Yön. Kurulu Üyesi
icdanlı, vefah ulus ğılımı akıl ahnaz derecede ada-
Vevlatlan, bu kritik
sorularahemenve
ciddi yanıtlar ara-
malıdır. Küresel
kuşatmadan çıkış, ancak bu ara-
yışla olanaklı. ADD'nin 1-2 Ha-
ziran 2002'deki 7. Kurultayı ve-
silesiyle ulusumuzun dikkatine
sunuyoruz. Emperyalizmi dize
getırerek tam bağunsızlık ve lûu-
salegemenüktemelinde, mazlum
uluslara önıek Cumhuriyetimi-
zi, Atatürk öncülüğünde kuran
ulusumuz; 80 yıl sonra yine, kü-
reselleşmiş emperyal çökertme
saldmsı ile yûz yüze ve tek dün-
ya devieti hedefleyen EHt'in ser-
maye imparatoriuğu ile hesap-
laşmaya sürüklenmekte. Durum
ürkünç, örtülmekte... Aymazhk,
sapkınbk ve hıyanet kol kola. Bu
kayış durdurul(a)mazsa, sonuç
Sevr'inrövanşı!.
Sorul-.Cumhuriyetin 79. yılın-
da, halkının yansı yoksul bir ül-
kenin iyi yönetildiği söylenebi-
lir mi? Borçlan ulusal gelirinin
1.5 katını aşan bir ûlke bağımsız-
lığını sürdürebilir mi? Hangi acı
'sürprizkr' ufukta? Çok tehlike-
li gelişmelere gebe ülke, strate-
jik öngörüsüz, yön duygusuz sav-
rularak hangi yüamlara sürük-
lenmekte? Atatürk'ün "Cumhu-
riyetçi-LJhısçu tüm güçter"i, tekel-
ci holding medyası başta, tüm
engelleri aşarak ne zaman '_bir
araya gelecek.'?
Soru2: ABD EBt'e 6 triryon do-
lar borçlu bir kuklayken, küresel
gelirin yüzde 82'sine dünyamn
en varlıklı 1/5'i el korken, yüz-
de 80'i Elit 200 dev sermayeda-
nn serveti en yoksul 48 ülkenin
gelirine eşitken, dünya gelir da-
letsiz ve Türkiye, olağanüstü bo-
zuk gelir paylaşımı ile dünyada
ilk 10 içindeyken; Atatürk'ün
"Ayncahksız, suufsız kaynaşmış
bir kitle olacağız!" hedefini han-
gi ulusal güçler, ne zaman yaşa-
ma geçirecektir? Prof. Ctaossu-
dovsky'nin "Küreseffleşmenin, kü-
resel soygunun maskesi" olduğu
uyansı neden uyanış sağlayamı-
yor? 5. kol işlevli kımi işbirlikçi
medya bu gerçekleri niçin gör-
mezden gelmekte? Sahi, ulusça
çoook derin bir hipnozda mıyız?
Soru3: "Dinci-bölücü-2. cum-
hurtyetçi-\abancı sermaye işbir-
likçisPnin 4 koldan çekiştirdiği,
5. kol görevini mütareke basını-
nı aratmayan tekelci holding med-
yasmrn üstlendiği bu küresel ah-
tapot operasyonunun taşeronu
IMF, DB, DTÖ, AB.. gibi küre-
sel barbarhgın vitrindeki göster-
melik aletlennin oyuncağı olma-
ya ulusal onurumuz daha ne den-
li elverecek? AB'nin 4 temel is-
teği; Ege'de Yunan tezini, Gü-
neydoğu'da kukla Kürt devletini,
sözde Ermeni soykrnmrnı kabul,
Kıbns'ta işgalciliğe (!) son ver-
mek -ki ilk 2'sini TSK savaş ne-
deni sayıyor!- iken, bu kabul edi-
lemez tek yanlı bağunhhğı ne
zaman reddedeceğiz? AB yetki-
lisi T. Spencer' in itirafi gözümü-
zü açmayacak mı? "TürWere,Be-
ride AB'nin parçası olacaklan
yohında 30 yıkhr söz vererek, hiç
dürüst davrannıadığımızı düşü-
nüyorum. Çünkü gerçek, AB'nin
Türkiye'yi üyekabuletmeyohın-
da hiçbir niyeti olmadığıdır."'
(12.07.99, Cumhuriyet)
DB eski baş ekonomistlerin-
den Nobel ödüllü Prof. Stigfitz in
şu değerlendirmesi ne anlama
geliyor? "Ülkenin maliye baka-
nının eüne bir yapısal uyum prog-
ramı tutuşturulur. Bu ashnda;
kan enûcilerin işbaşına geçtiği,
bir ölümfernıanıdırr (28.05.01,
Cumhuriyet) "EVIF ülkenizi me-
zata çıkarryor» EVIF'yi kovmaz-
sanız ya AB'nin ya da Wafl Stre-
et'in sömürgesi olursunuz."
(22.03.01, Cumhuriyet) Prof. Ma-
nisah'nın uyansını fark ettik mi?
"Yü 1994» AB yetkiM L Bret-
ton, raporunda: 'Türkiye ile im-
zalanacak Gümrük Birliği tü-
müyle AB yarannadır: tpler tü-
müyle elimizde, ..büyük yararlar
sağlayacağız'." (Avrupa Çıkma-
zı)
• llusalProgrambiraldatma-
cadır.- Türkiye gibi pek çok ül-
ke koloni yapıhyor... Program
başansız olduğunda Fon'u suç-
layamıyorsunuz. Kilit noktalara
IMF ve DB yetkilileri atamyor.
Bunlann ülke çıkarlannı savun-
duklarından kuşkularım var!.
(Prof. Chossudovsky, Yoksullu-
ğun KüreseDeşmesi).
• "IMF reçeteleri uygulavan
ülkelerde çöküş hıylanmı^ borç-
larmıödeme pahasma, insan hak-
lan rafa kaldınlmış. halkyoksul-
luğun pençesine terkedümiştir!_"
(BM İnsan Haklan 2001 Rapo-
ru)
• "KüreseDeşmenin anayasa-
sı'nı hazırlı\oruz.. hükümetler
neyinalbnaimzaatnktarmm ayır-
dında değfller-'* (R. Roggerio, Es-
ki DTÖ Genel Başkanı, 1997)
Soru 4: Türkiye'nin 100. do-
ğum yıldönümünü hamasileşme-
den, vicdanının ve usunun sesiy-
le, bacaklan tıtremeden öngören
var mı? Yüce Atatürk'ün "_Tür-
kiye Cumhuriyeti sonsuza dek
yaşayacak&r" güdüsünün hmanı-
na sığınmadan, hepımize boyun
borcu yüklediğini kavTayarak..
ufukta neleT görülüyor? 2020 'den
önce ülkemizin parçalanmış ha-
ritalannı yayımlayanlar düş mü
kuruyor?
Soru5: KüreseDeşme belasının
totalitarizme hatta faşizme evril-
diğini, tüm insanlık için ciddi
tehdit içerdiğini algüayabilecek
miyiz? Ortaçağ barbarlığı geri
mi dönüyor? Küreselleşme kar-
şıtlığı aprioridinozorlukmu? Ya
haklılarsa?
Soru 6: Türkiye. kendisini kö-
leleştirerek yok olmaya götürdü-
ğü apaçık olan tüm vaatlerini ve
ilişkilerini askıya alsa, hatta dev-
rimci geleneğiyle reddetse; pet-
rol ve madenlerini işleyerek ka-
zandıkça borçlannı ödese; biz bi-
ze yeteriz özgüvenı ile Atatürk-
çü kadrolan işbaşına getirse; dün-
ya koşullan da çok elverişliyken
iüşkilerinde yeni seçeneklerbul-
sa.. iyice bitkin düşmeden emper-
yahzmle hesaplaşmasmı öne çek-
se... Bugün ham gelebilecek bu
öneriler, yann yitirümiş altın fir-
satlar ohnasa?
En az dört önemli sorumuz da-
ha var, ama yer bu kadar.
Son söz: Sözümüz, yüce Ata-
türk'ün yoktan yarattığı ulus ve
vatanın fikri hür, vicdanı hür ve
irfanı hür vefalı evlatlanna... On-
lar, dipten gelen dalgayla geç kal-
madan silkinecek ve köleleştiri-
lerek yok edilmemize engel ola-
caktır.
Bu yazı: Cumhuriyetin esenli-
ğj adma; >-urtsever ulusumuza,
tarih boyunca tüm yok ediş sal-
dınlannı sa\
r
uşturup onurlu, öz-
gür, tam bağrmsız kahnayı bihniş
çilekeş halkımıza; çok kritik bir
kesitte, ADD olarak umutla ada-
nıyor.
Bağımsızlık ve Egemenliktir Aslolan...
T
SAYOT, elektrik faturalarınızda
Prof. Dr. 1. Reşat ÖZKAN
BMM'nin açılı- Savaşunısonucundadef
edildi. Bu silkiniş ve
başkaldınşın en önem-
li aşamalanndan birisi
olan TBMM'nin açılışı,
gücünü, kendi halkı ve
kendı ülkesinden alan
bir "KırvayiMilliye'' ru-
huna ve içte ve dışta tam
bağımsızlık anlamına
gelen bir "Müdafaa-i
Hukuk" felsefesine da-
yanmaktaydı. Dünyamn
bugünkü durumuna, ül-
kemiz ve halkımız üze-
rinde oynanmaya çalı-
şılan oyunlara bir bakıl-
dığında, bu ruh ve fel-
sefenin öneminin, bu-
gün de hiç azalmadan
sürdürülmesi gerektiğı
gerçeği, kendüiğinden
ortaya çıkmaktadır.
Bu yıldönümü, aynı
zamanda bir çocuk bay-
ramı olarak da kutlanı-
yor. Çocuklar geleceği-
miz, çocukluk da ömür
denilen bir sürecin yo-
la çıkış noktası, bir baş-
langıcıdır, tıpkı 23 Ni-
san 1920'de temelleri
atılan ve sonsuza değin
yaşatmaya kararlı oldu-
ğumuz cumhuriyetimiz
gibi 23 Nisan'ın, bu ne-
denle, vurgulamak du-
rumunda olduğu gibi iki
önemli konu var. Bun-
lardan biri ülkemizin ve
ulusumuzun geleceğinin
güvencesi olan çocukla-
nmızı, ülkeye ve ulusa
sahip çıkacak ve çağdaş
şınm 82. yıldö-
nümünü ulusça
kutlayalı haftalar oldu.
Ama Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayraraı ola-
rak her yıl kutladığımız
bu çok anlamlı olayın
üzerinde, gerek o günün
içinde bulunulan olağa-
nüstü zor koşullan ve
gerek bugün içinde bu-
lunduğumuz zaman di-
liminin gerçekleri bağ-
lamında, özenle durma-
mız gerektiği inancın-
dayım.
Yayılmacı Batılımn
Türkiye'yi ve Türk mi-
letini tarihten sihtnek ve
Anadolu topraklan üze-
rinde yıllardır beslemek-
te olduğu emperyalist
ve sömürgeci plan ve
hedeflerini gerçekleştir-
mek için kalkıştığı boğ-
. ma ve yok etme girişi-
mi, Mustafa Kemal'ın
önderliğinde gerçekleş-
tirilen Ulusal Kurtuluş
yapmanızı
sağlar.
o«ooo
uygarbğı, dünyada ve
Türkrje'de, Atatürk'ün
gösterdiği evrensel ba-
nş ereğj doğnütusunda
aşmayı hedefleyen bir
bilinçle yetiştirebilmek-
tir. Otekisi ise, halkm
kendi istenci doğrultu-
sunda ve yine kendisi-
nin gerçekleştireceği bir
yaşam biçimini vurgula-
mak, bu hedefe doğru
\ürü>üşte, egemenüğin
yine kendisinde olduğu-
nun ve ondan yoksun
olarak oluşturulacak
hiçbir yönetim biçimi-
nin kendisinden yana
olamayacağı gerçeğûıin
altuu çizmektir ki bu bi-
ünce sahip olmadan bt-
rincsindedebaşanhola-
bflmenin olanağı >T)ktur.
Bu dedıklerımiz, hiç
kuşkusuz, cumhuriyete
inanmanın ve ulus ege-
menliğine dayanan laik
ulusal devleti bu yapının
içindeki en temel ku-
rum olarak görmenin de
bir sonucudur.
Son yıllarda, neden-
dir bilinmez, özellikle
bazı sivil toplum kuru-
luşlannda gerçekleşti-
rilen kutlamalarda ko-
nunun bu "egemenlik"
boyutu, sanki ısrarla
ikinci plana atılmaya ve
gözden kaçırılmaya,
içinde bulunduğumuz
dünya koşullannda bu-
nun, artık bir önemi kal-
mamış gibi bir izlenim
verihneye çalışılıyor.
Küreselleşme ve ne-
oliberalizm adı altında
azgın yayılmacıhk ve
sömürgeciliğin dünya-
mn her yanını kasıp ka-
vurduğu, kaynaklanna
göz dikilmiş olan yok-
sul ülkelerın daha da
yoksullaştırmaya çalı-
şıldığı ve bu amaca ulaş-
mak için korumacüık-
tan tutun da her türlü
entrikanın sergilendiği,
kanm, acının ve gözya-
şının birbirine kanştığı
bir ortamda, bağımsız-
lığını koruyamayan ve
bu nedenle de egemen-
liğini yaşamayan ulus-
lar için onurlu ve mut-
lu bir yaşam sürecinin
yakalanabileceğini sav-
lamak, yalnızca ve yal-
nızca, aşağılık bir aldat-
maca ve büyük bir ya-
landan başka bir şey de-
ğildir.
Kendi ulusal kimliği-
nin yanı sıra, kendi ül-
kesi ve dünyamn geri
kalanı hakkında yete-
rince bilinçlendirilme-
den yetiştirilecek olan
çocuklann, her ne ka-
dar çağdaş bilgiler ve
becerilerle donanhrlarsa
donatılsmlar, yeri ve za-
mam geldiğinde, tam ve
gerçek bir yurttaş gibi
davranmalan çok kuş-
kuludur, tıpkı, Mustafa
Kemal Atatürk'ün
"Egemenliğine ve ba-
ğunsızhğuıa sahip olma-
yan uluslann, ne kadar
gönençüohuiarsaobun-
lar öteki uluslann ya-
nında ikinci sıruf insan-
lar olarak kalacaklar-
dır" uyansmda olduğu
gibi...
Işte eğitimin amacı da
böyle bir kuşkuya yol
açabilecek olan her tür-
den olumsuzluğun olu-
şup üremesine engel ol-
maktır.
Bağımsızlık ve ege-
menlik birbirleriyle iç-
li dışlı iki çarpıcı kav-
ram, biri ötekisinin hem
nedeni hem de sonucu.
Bağımsızlığın ohnadı-
ğı yerde egemenliğin
kullanılmasının bir an-
lamı olmayacağı gibi,
ulus egemenliğinin kul-
lamlmadığı bir ortam-
da da bagımsızhğm, hal-
kın çıkarlarından çok
belli bir kesimin amaç-
lanna hizmet etmekten
öteye gidemeyeceği de
açıktır. Bunlardan biri-
si en geniş anlamıyla öz-
gütiük (hürriyet), öte-
kisi de demokrasi'dir.
Mustafa Kemal'in eşsiz
önderliğinde gerçekleş-
tirilen 23 Nisan 1920,
halkımızın bağunsızlık
ve demokrasi hedefine
doğru yola çıkışuıın çok
anlamlı bir dönüm nok-
tasıdır; bazılannm ısrar-
la dayatmaya çalıştıkla-
n gibi, yalnızca bir ço-
cuk bayranu, bir şenlik
değil. Hepimiz, bu ger-
çeğibflmek veonu yaşat-
mak zorundavız.
Vedat Günyol'u Kutlayalım...
Devrı geçmiş eski elektrik saatinizi bir kenara atmanın zamanı geldi. CE standartlarına
^ r e üreölmiş ve TEÖAŞtan onaylı SAYOT elektrik sayacını taktıranlar kazanıyor.
Tasarrufiu günlere merhaba deyin. Hem stz kazanın, hem de ülkemiz kazansın.
SAYOT. tûm Sayot ye)Nü» sMKatarmda vs K.V K. teyternıöe.
Ajremll b*lal Içln: (0 216) 464 4110
Sayo! btf K.V.tC ve Tefcncaoji Hofctng kunAışuduf.
SAYOTwww3ay0t.com
Aydın ERGIL Bi
Bir süre önce, VedatGünyol,
yaşamrnda 91 yılı geride
bıraktı.
Fransızca öğretmeni, hukuk dok-
toru, yazar, çevirmen, yayıncı Ve-
dat Günyol'u Atatürk Erkek Lise-
si'nde (Taksim) öğrenciyken tanı-
dım. Onunla tanışan herkes gibi
benim de yaşamım değişti bu tanış-
mayla. Derslerde öğrettiği bilgiler,
Vedat Günyol için, insanları aydrn-
latma doğrultusunda bir araçtı yal-
nızca. Fransızca dersinde amlan
yazar MoBere olduğunda, sözcük-
lerin öğretilmesinden çok yazann
aydrnlık yönü konuşulur, yazıdaki
güzelliktartışılırdı. Bazende Dağ-
larca'nın birkaç dizesi tahtaya ya-
zılrr, onun Fransızcaya çevirisi ya-
pıbnaya çahşılırdı. Can Yayınla-
n'nda yayımladığı Sabahattin Eyu-
boğlu'nun Şiirle Fransızca adlı ki-
tabı da Fransızcayı şiir çevirileriy-
le öğretiyor. gerçekte ise, hem şi-
irleri hem de Fransızcayı sevdiriyor.
Sait Faik'in deyişiyle "SeMnelde.
başhyor her şej".
Ben, Günyol için "insan ustası"
diyorum. Onun sınıfinda okuyoıp (ya
da kitaplannı okuyup) da değişme-
yen, aydınlanma atılrmı yapmayan
bir kişi tanımıyorum. tnsanlan ay-
dınlatma başansının altında, dav-
ranışlanyla örnek olmak yatıyor.
tnsan saygısı üzerine konuşmak
yerine, bakkalla, garsonla, gazete-
ciyle, ögrencisiyle, kapıcısıyla, oku-
ruyla konuşmaya başlarken yaptı-
ğı küçük bir espri, sevgi dolu ileti-
şimin başlangıcı oluveriyor bir an-
da. CemalSüreyya'nın "99 Yüz"de
yazdığı gibi "Içindekiaydmhğı kar-
şısuıdakine yalnız yansıtmakla kal-
maz, kendininkinin bir eşini de he-
menyaraöronda" insan saygısı an-
cak örnek olunarak aktanlabilir
öbür insanlara. insan saygısı ileti-
şimin önkoşuludur. Iletişim olma-
dan da tartışma obnaz.
Tren istasyonunda yere kâğıt atan
bir gencin attığı kâğıdı yerden ala-
rak çöp kutusuna atan Vedat Gün-
yol'un ona verdiği dersi sözle ver-
mek olanaklı mı? Hepimiz sertlik
ya da dalkavukluk yerine Gün-
yol'un insan saygısı yöntemiyle
derdimizi anlatsak asıl konuyu ger-
çekten tartışma olanağı bulmaz mı-
yız?
Vedat Günyol aydınlığın ta ken-
disidir.
91. yaşgününü ve Maltepe Üni-
versitesi"nce kendisine verilen ikin-
ci doktorluk (Dr.) payesini onun
tutkunu olduğu Cumhuriyet aracı-
lığıyla hep birlikte, bir kez daha
kutlayalım...
PENCERE
Aşağılık Duygusunun
Kuyusu...
Başkan Bush uçağına atladı..
Okyanusu aştı..
Avrupa'yı azımsadı..
Rusya ile kucaklaştı..
- Putin ile anlaştı..
Her şeyin üstüne bir de eski Sovyetler'i NATO'ya
buyur etmesin mi!..
Nereden nereye?..
•
Camide hoca vaaz verirken cennet atı 'Burak'ı
anlatıyormuş:
- Başı mağrıptadır, kuyruğu msşnktadır..
(Başı batıdadır, kuyruğu doğucadır.)
Rastlantı bu ya, Bektaşi cemaatir çindeymiş, otur-
duğu yerden seslenmiş:
- Peki ulan, üstüne bindin 'deh' dedin, nereye
gideceksin?..
Küreselleşme cennet atı Burakmı?..
Rusya NATO'ya girdi..
Kimle vuruşacak?..
•
AB'ye girmeye çalışıyoruz...
Ama çok şamata ediyoruz!..
Yakışıksız şeyler yapıyoruz, kirrsi de çirkin şey-
lersöylüyor...
Ne diyor:
- AS'ye şimdiye kadar girseyak, cebimizde şu
kadar para olacaktı...
Birbaşkası:
- Milli gelirimiz adam başınateçAmehkan Do-
ları olacaktı, biliyor musunuz?..
Bir öteki:
- Zenginleşecektik..
•
AB'nin kökünde çıkar birliği vardır, bu girişim de-
mir-çelik-kömür ortaklığından b^ladı, AET (Avru-
pa Ekonomik Topluluğu) tabelasnı taktıktan son-
ra demokrasi hukukunda birleşenierin örgütüne
dönüştü; ama bizim iç politikada NB'y\ bunca be-
zirgân ağzıyla halkımıza pazarlama yolunu seç-
memız de çok yakışıksız kaçıyor...
Adamın söylediğine bak:
- AB'ye girseydik zengin olmuştuk!..
Elinin körü!..
Birinci yakışıksız iş, hakımızıngözünü para pul
üzerine bpyamakla. zengmliğin ve kalkınmanın b-
zim dışımızdan bize veriteceğim söylemekle tez
gâhlanıyor...
İkinci yakışıksız iş ise daha beter bir olumsuzİL
ğu sergiliyor...
Tutturduk:
- AB'ye giremezsek mahvolurjz!..
Elimizde kurukafayla Hamlet oüp çıktık, sanki t-
yatro sahnesinde, mezarm başırdayız:
- Olmak ya da olmamak!..
•k
AB'ye girmek için gerekli demokratik koşullan sağ-
lamak güç bir şey değil...
Ancak "AB'ye giremezsekyok oluruz" demek,
"Daha şimdiden yokuz" demekle eşanlamlıdır...
ABD bir kalemde AB'yi atleyıp Rusya ile al tak-
ke ver külah...
Bizde feryat figan:
- AB'sizölürüz!..
Aşağılık duygularımızı silip atamadıkça AB'ye
girsek bile ne yazar ki!..
RUHİ SU KÜLTÎ&i S.MT VAKFI
ı:ın fabıiş oikş jrf, tûMlûşenlihe
M N]MünnıamrA pmittnmûiâimcaf,
Cahit BERKAY Ganze ^KKUŞ
Erol PARLAK ScjhanŞAHIN
Grup DEMREN Sültymin SANCAR
Sunan : Gülsüı GOKALP
07 Hazıran 2002 Cuma gunü Saat • ^.BO Salon Semiramis
Rumelı Caddesı 142/4 osnanb^ - Şışlı / IST.
*Da\en\eler: Ruhi SU Kültür ve Sans \'atfıvkm lemın e&lebilir.
RUHİ SU KÛLTÜRve Ş,\NAT VAKH
Ayhan Işık Sokık 34 Ozverim apt.
Kat 2 Beyoğlujstar.bul
r. Tel : (0.212) 2(5 38 96 - 245 40 32
-J- Fax: (0.212) 292 15 72
KÜLTÜR • SANAT 1011 î| »31» 71
i