22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
t HAZİRAN 2002CU MARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultıma cumhuriyet.com.tr 15 T ^ Nâzım Hikmet'in ünlü yapıtını Mehmet Ulusay'un rejisiyle İstanbul Devlet Tiyatrosu sahneliyor .Denerci neden hâlâ vasıvor?j y j HANDANSA1TA Adının önüne getinlea güçlü, büyük, usta e b sıfatlara gerek kalmadan sadece Nâzun Hilmet demek. özel bir şiir tadını, renginı ta- nıırlamak ıçin yeterli - Nefes alıp verir gibi do- galhkla yazdığı ızlenimı veren o akıcı cümle- ler eyle güçlü ki her bir cümlede zihninızde bir resim oluşuyor. Şainra yaşadığı dönemde oldu- ğu kadar bugün de güncelliginı koruyan, so- runian ele alışında yakaladığı insani boyut Nâ- zım Hıkrnet'i evTenselleştiren en önemli unsur- lardanbiri. Yalnızca bu cografyada yaşayanlara seslen- mediği için tüm dünyada tanınan ve sevilen şairadına bu yılın tüm dünyada Nâzım Hikmet Yılı ilan edılmesı, Türkiye'deki izleyicilerin de bırçok Nâzım Hikmet oyunu görmesine ola- nak tanıdı. "Benerri Kendini Niçin ÖMûrdü?" oyunun- da yalnızca HindistarTınbağımsızhğı için mü- cadele eden bir kahramanı değil. aynı zaman- da dostluğu. yaşadığı çağı, hayatta durduğu ye- ri sorgulayan bir aydtnı ete kemığe bürünüdü- rüyor Nâzım Hikmet. Özlemini çekerek yarat- tığı bu aydını, "oğhınu11 olumluyor ve savunu- yor. Mehmet Ulusoy'un rejisine, bu evrensel çağ- nşımlar göz önünde tutularak 2002'den Nâ- zım'ın yaşamına ve yapıtlanna bakan, günü- müz izleyicisine oyunu muhteşem bır görsel- likle ulaştıran bir anlayış hâkim. Dekor hem çok dinamik hem de işkvsel Oyun broşüründe okuduğuma göre yapıtın Fransa'daki sahnelenişinde en ilgi çeken ve be- ğenilen tarafi dekor ve o dekor üzerinde oyun- culuk hünerlenni sergüeyen oyuncular. Dekor gerçekten de hem çok dinamik hem de işlevsel. Aynca zaman ve mekân kavram- lannı belırginleştirmede etkileyici. Sahnenin ön tarafında bir sokağı ya da ırmağı anımsatan düz platform üzennde, daktilosu başında gör- düğümüz şair bir yandan öyküsünü yazarken, diğer yandan sahne arkasuıda anlatılan öykii- yü izliyor. Sahnenin iç tarafındaki dekor hem fiziksel olarak hem de oyuna kattığı anlam açı- sından dinamik. Döner bir platform üzerinde iç içe geçmiş iki çark sahnedeki hareketi sağ- layan temel unsurlar. Bu hareketlilik, çarkla- nn ışık oyunlanyla farklı mekânlara dönüşme- si ve oyunculann bu çarklar üzerinde gezinir- ken bir yerde, bir gökte belirivermeleriyle da- ha da çarpıcı hale geliyor. Aynca izleyicinin geçmiş, bugün gibi zaman dilimlerinde ve ha- pishane, ev, fabrika. sokak, Kalküta, İstanbul ISTUUL 13 ULUSLKRHRKSI «HFI TIYRTRO FESTIUHLI • "Benerci Kendini Niçin Öldürdü?" oyununda yalnızca Hindistan'm bağımsızlığı için mücadele eden bir kahramanı değil, aynı zamanda dostluğu, yaşadığı çağı, hayatta durduğu yeri sorgulayan bir aydını ete kemiğe bürünüdürüyor Nâzım Hikmet. Özlemini çekerek yarattığı bu aydını, "oğlunu" olumluyor ve savunuyor. gibi uzamlar arasında yolculuk etmesı sağla- nıyor. Sahnedeki yapıtın ikinci temel taşı oyuncu- luk ise maalesef broşürden okuduğumuz yo- rumdaki kadar heyecan verici değil. Nâzım Hikmet'te Celal Kadri Kmoğhı zaman zaman, oyunun anlatıcısı Nâzım Hikmet'le öykünün içine giren Nâzım Hikmet arasındaki gidiş-ge- lişlerde yavaş hareket ediyor. Coşkuyla şiirini okurken bırden öyküye dönmede duraklama- lar yaşıyor. Zamanla bu duraklamalann azala- cağını umut ediyoruz. Benerci'de Hakkı Ergök yazar tarafından kendisıne verilen erdemi, coş- kuyu, kahramanlığı son sahne dışında, üstün- de taşımaktan uzak görünüyor. Hareketlerinde- ki ve konuşmasındakı tutukluk ınandıncı ol- maktan uzaklaşmasına yol açıyor. HühaÇeKk ıse bizce fazla abartılı oyunculuğunu yalnızca polis memurunu oynadığı sahnede doğnı yer- de kullanıyor. Ancak Somedeva'da Kürşat AJ- nıaçık ıle Roy Dranat, seyyar satıcı ve polis memuru rollerinde Yurdaer Okur sahnede rol- lerinın hakkını vermede oldukça başanlılar. Gerek çarkın üzerinde akrobasi gerektiren fi- ziksel perfbrmanslan, gerekse oynadıklan ka- rakterlerle hesaplaştıklamzlcnimi veren oyun- culuklan bu başanda önemli unsurlar. Bızce sahnelemeye katkısı yadsmamayacak bir başka unsur da Kudsi Erguner'in temayla, oyunun tartımıyla mükemmel örtüşen müziği. Önemli bir oyuncu olarak müzigi selamlamak gerek. "Benerci Kendini Niçin Öldürdü" bu top- raklarda yetişen ve uluslararası toplumca da ta- nınmış üç sanatçıyı bır araya getirirken (Nâzım Hikmet, Mehmet Ulusoy, Kudsi Erguner) sah- nede görmeyi özlediğimiz özenle çahşılmış, evrensel iletilere sahip. kendine ait bir rengi olan yapıtlar ıçin de örnek oluşturuyor. Olduk- ça geniş teknik ve finansal olanağa sahip öde- nekli riyatrolarda böyle oyunlan daha sık gör- mek istiyoruz. Kapknı'dan 'Siyah, Kınııızı, Beyaz' NURHAN KAVAKLI ANKARA - Ressam Eridn Kapkın. iç dünyasına yaptığı yolculuklan anlattığı resimlenni Turkuaz Sanat Galerisi"nde başkentli sanatseverlerle buluşturdu. Yükseköğreninüne Viyana Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu'nda başlayan ve istanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu tç Mimarlık Bölümü'nde tamamlayan 1953 doğumlu sanatçının Türkiye'deki üçüncü, Ankara'da ise ilk kişisel sergisi olan "Siyah, KırmızL, Beyaz", Ankaralı sanatseverlerin büyük ilgisini çekti. Sanatçırun resimlerinde ilk bakışta kırmızı, siyah ve beyaz renklerin ağırlıklı kullanımı ön plana çıktı. Bu renklerle yaşama hâkim olan üç olguyu ifade ettiğini belirten Kapkın, "Siyah, içinde buİunduğumuz sonsuzluktaki karanhğı simgeüyor. Beyaz ise bu sonsuz karanhk içinde aradığımız tüm renkleri içeren bir ışık. Kırmızı ise evrende olan şiddeti, vahşeti anlaöyor" dedi. 20 yılı aşkın bir süredir iç mimarlık yapan sanatçı, iç münarhğın katı kurallan olan ve karşı tarafa bağımlı bir yapısı olduğunu Mirgulayarak bu yapının, kişüıin içındeki gerçek sanatçının ortaya çıkmasını engellediğini söyledi. Resme yönelişini bir "kendine dönme ve kendini anlama çabası" olarak açıklayan sanatçı. "tnsanm kendini anlatabilmesi için önce kendini anlaması gerekiyor. Bunun ne kadar zaman alacağı belli olmuyor" diyor. Insanm kendisini anlamasının, kendisiyle yüzleşmesi anlamına da geldigini vurgulayan sanatçı, bunun bazen çok zor ve sancılı olduğunu. ancak kendini anlamaya bir başlaymca, özgürleştirici ve olgunlaştıncı bir yolculuğun başlayabildiğini belirtti. Resimlerinde hiçbir kural tanımayan, tamamen serbest bir teknikle çalışan Kapkın, önüne ne gelirse boyalanyla birleştirip resimlerinde kullandığmı söyledi. Türldye'de Mozart Kültür Servisi - 'Mozart Günleri', önceki gün Aya trini'de, Evin tryasoğlunun Türkiye'de Mozart - Nadir Nadi'nin MozartY konulu tonuşması ve Akxei Lubimov konseriyle sona ;rdi. Evin îlyasoğlu, Nadir Vladi'nin 'Dostum Mozart' ıdlı, 1985 yılında yayımlanan dtabından yola çıkarak, Nadi'nin Vlozart'la kurduğu düşsel, ama jısanlık tarihinin 'en güzel' ve niterikir yansımalan üzerine turduğu dostluğu anlattı. [lyasoğlu, 1956 yılmda Mozart 'ın 200. Doğum Yıldönümü kutlamalan için kurullar oluşturulduğunu ve yıl boyunca süren kutlama etkınliklerini anımsatarak Don Giovanni'den Requiem'e birçok yapıtının ilk kez bu kutlamalar sırasmda seslendirildiğini belirtti. Mozart'ın tüm yapıtlannın, Nadi için birer 'başyapıt' olduğunu anımsattıktan sonra. "Ama Nadi'nin de Mirguladığı gibi, en önemüsi, Mozart'ın yapıtlanyla çağlar boyu insanlığm önünü aydnüatacak ohnasKur" diyerek konuşmasını tamamladı. eYok ikelim Başka Türkr Haydi Fidan 5 ORMAN BAKANLIĞI AĞAÇLANDIRMA VE EROZYON KONTROLÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ The Wooster Group ruh hallerini beden diliyle ortaya koyuyor Buatış sana, GAMZE AKDEMtR Jean Racine'ın 'Phedra' tragedyasından uyarlanarak Paul Schmidt tarafından 1993'te The Wooster Group için yazılan 'Bu Anş Sana, Birdie! { (Phedra)', (To You The Birdie! (Phedre) adlı oyun bugün 20.30'da EnkaOdi- toryumu'nda tiyat- roseverleri alternatif bir tiyatro dilı ve sahneleriyle buluşturacak. Bugün, yann, 3 ve 4 Haziran ta- rihlerinde yine aynı yerde sahnele- necek olan oyunun yönetmeni EB- zabeth LeCompte. Oyuncular. Wil- km Dafoe, Kate Valk, Dominique Bousquet Ari FKakos, Koosil-ja H- wang, Rona Leaning. Suzzy Roc- he. Scott Shepard. Sheena See. Dra- maturjisini Jim Danvson ve Dennis Dermody'nin gerçekleştırdikleri yapıtın özgün müziği Da\id Lin- ton'a ait. 1970 yılında Elizabeth LeComp- te ve Willem Dafoe tarafından New York'ta kurulan The Wooster Gro- up. yüksek teknoloji kullanarak ti- yatro, fihn, video, ses ve ışığı biir- leştiren sıra dışı biçemiyle tanını- yor. Racine'nin Phedra tragedya- sından yola çıkarak Yunan ve yeni çağ tragedyalanna göndermelerde bulunan yapıt, alternatif bır tiyatro diliyle gerçekleştirilmiş postmo- dern bir çalışma. Amerikalı The Wooster Gro- up'un gücü, öncelikle bir sürü tu- tucu gelenekten uzak olmalannda yatıyor. Aynca ekiptekilerin çoğu- nun, hiçbir tiyatro eğitimi almamış olmalan, yollannı daha çok duygu- lanyla bulmalan sonucunu doğur- muş. Yönetmen Elizabeth Le- Compte ile oyunculardan Willem Dafoe ve Kate Valk, bunun oyun- culara, geniş yaratısal olanaklar sağladığı konusunda hemf ikir. Oyunun omurgasını oluşturan beden dilinin yorumlara güç kattı- ğı yapıtta değişken dinamiklerin sözkonusu olduğuna dikkat çeken Dafoe, "Bu noktada sabit bir dina- mizm çerçevesinde hareket etme- memiz -ki buna inanmryoruz ve ol- mamasmı bir avantaj olarak yo- rumluyoruz- 'Bu Aüş Sana, Birth "ninçıkış noktası" derken; her an, her zaman değişebilen bu çatı- da oyunculann yapıta tam anlamıy- la katılabildiğinin altını çizen Valk düşüncelerini "Bu yaratun olanak- laruun işles ve tarzının her zaman değişebilir esneklikte olması çokke- yiffi. O anda doğaçlama geKşen bir duygunun peşinde önem sırası de- ğişebiByor ve ortaya oyuncuyu da- ha tatmin eden çok daha iyi bir per- formans çıkabih'yor" sözleriyle açıklıyor. 'Matrk tiyatrosu' Oyunun oynandığı alana. mima- ri yapısına ve farklı dinamiklere gö- re, bırbıri ardına yüze çıkan depre- sif ruh hallerini başanyla sunduk- lan yapıta getirdikleri yorum. The Wooster Group'un Ingiltere'de eleştırmenlerce 'matris tiyatrosu' olarak nitelenmesini getirmiş. Oyunculann özellikle beden dille- rini konuşturarak dışa vurduğu ve yönetmen LeCompte'un sıralama- da başa koyarak 'art arda açdan ruh kapılan' olarak nitelediği, ruh hal- leri ise utanç, öfke, kendini beğen- mişlik, tutku tuzağında duyumsa- nan acı aşk. Bu noktada oyuncular ve teknis- yenlerden elde ettiği verileri bir or- kestra şefi gibi yöneten LeComp- te'un yapıtta öncelikle üzerinde durduğu noktalardan biri de oyun- culanna metafor ve benzetme ara- sındaki farkı algılatmak olmuş. Modern bir tarzda sahnelenen kla- siklerde genellikle benzetmenin kullanılmasını. metaforun tam ve doğru algılanmadığı için lcullanıla- mamasını ya da yanlış kullanılma- sını bir eksiklik olarak yorumlayan LeCompte, bu bağlamda oyunda kimi sözlerin faşizm Italya'sından ya da motosiklet grubundan ya da bir mezbahadan yola çıkarak söy- lenmesini metaforun hakkının ve- rilmesi olarak örnekliyor. Herkesi oyunu izlemeye davet e- den LeCompte, son sözü oyunun Türkçe çevirisinden yola çıkarak çe\irirsek "Bu abş sana, tragedya" diyerek bağlıyor. (0212 293 3I~33) EStNTİLER ZEYNEP ORAL Geçen Zaman, Duran Zaman... Tam bir yıl oldu Cumhuriyet'te yazmaya başlaya- lı. Ne çabuk geçti zaman! Daha dündü sanki... Ama bir yandan da, bin yıldır Cumhuriyet'e yazıyormuşum duygusu... Geçen zaman, duran zaman... Zaten hep bu ikisi arasında gidip gelerek sürmüyor mu yaşam... (Doğ- rusu, "geçen" ya da "duran" bızız, zaman değil!) Güzel anları, çok yogun yaşadığımız, tadına do- yamadığımız, en güzel anları hiç bitmesin, hiç bitme- sin diyerek durdurmak istememiz doğal... Amaaaa... Üretmediğımiz için, takıntılarımızı ve inatlanmızı pranga gibi taşıdıgımız ıçin, hiçbir şey değişmediği için, (doğrusu, hiçbir şey değişmeden kalmaz, yalnızca bize öyle geliıj hiçbir şeyin, hiçbir zaman değişmeyecegine ve tünelin ucundaki ışığı asla göremeyeceğimize inandığımız için, zaman "durmuş gibi" geliyorsa, o fena! Bir an önce bu çem- beri kınp dışına çıkmak gerek! idam cezası... Anadilde yayın... Idam cezası, ana- dildeyayın... Bir yıl önce gündemimızdeki konularay- nen bugün de önemini koruyor. Bir yıl mı dedim? ll- ki üzerine otuz yıldır, ıkincisi üzerine on yıldır yazdı- ğımı biliyorum! Bir yıl önce şu sıralar, sosyolog Pınar Selek'in İs- tanbul DGM'dekı duruşmasını izliyordum. Birsanık, ansızın ve yıllar sonra "iftiracı" olmaya kararvermiş ve tüm suçlan (cinayet, bomba imal etme, azmettir- me, bomba koyma, çete kurma vb.) Pınar Selek'e yüklemişti... Bir yıl sonra aynı sanık, aynı mahkeme- de, bu kez geçen yıl söylediklerinin tam tersini söy- lüyor. "MİT, JİTEM ve emniyet, Pınar Selek'i suçla- mam için baskı yaptı" diyor, Pınar Selek'i de "Dik- kat et öldürüleceksin" diye uyanyordu. Neredeyse beş yıldır süren mahkemede bakalım daha kaç kez ifadeler, raporlar, tanıklıklar, suçlama- lar değişecek ve daha kaç yıl sürecek? Her duruş- rnada zaman durmuş, zamanı öldürmüşüz, yok et- mişiz gibime geliyor... Ama Pınar Selek'i her düşün- düğümde ya da izlediğımde, zaman hızla geçıyor, za- manla yanşmam gerekiyor. Çünkü o üretiyor, çalışı- yor, kıtaplarını hazıriıyor, yayımlıyor. Kadın Akademi- lerı, kursları, stajlan kuruyor, Türkiye'nin birucundan ötekı ucuna kadın dayanışmasına önayak oluyor. Açıkçası çalışmaktan, öldürülüp öldürülmeyeceğini düşünmeye zaman ayıramıyor! Çocuklanna "Berivan" adını verdikleri için başla- nna gelmeyen kalmadı Akçan ailesinin... Sibel Can'ı sevmekle Terörle Mücadele Yasası'na toslamak ara- sındaki köprüyü düşündükçe bu ülkede zaman dur- muş, asla karanlıktan kurtulamayacağız duygusuna kapılıyorum. Ama daha da vahimi, çeşitli yayın or- ganlannın bu haben verirken "Akçan ailesi Kürtçe bi- le bilmiyor" diye vurgulamalan. Yanı Kürtçe bilseler ve kızlanna "Berivan" adını verseler suçlu olacaklar! Yıllar önce Türk isimlerini yasaklıyor diye Bulgaris- tan'ı protesto etmek için sokağa dökülenler, şimdi neredeler merak ediyorum... Geçen yıl şu sıralar, Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivalı yapılamamıştı. Ve bütün tıyatrocular kıya- meti koparmıştı. "Vay efendim nasıl yapılmaz bu festivat!" diye... Tıyatroculann öfkesı ve üzüntüsü görülecek şeydi... Bu yıl yapılıyor. Ama hayret! Tek tük birkaç isim dışında tiyatrocularımız temsılleri iz- lemiyor. Hiç mi merak etmezler, ülkenin ya da dün- yanın başka yörelenndekı meslektaşları ne yapıyor diye? Tiyatroya ilgi duyun ya da duymayın, benden söy- lemesi: Bugünden başlayarakfestivalin son dört gü- nünde dört "bomba" var: ABD'nin en "uçuk" ama aynı zamanda en "devrimci" tiyatro topluluğu The VVooster Group'tan "Bu Atış Sana, Birdie"... Avru- pa'da son iki yıldır hiç kuşkusuz kendinden en çok söz ettiren sanatçı Sasha VValtz'ın sahnelediği ve koreografısini yaptığı, Almanya'nın en ünlü tıyatro- lanndan Schaubühne'nın sunduğu "Bedenler" adlı dans tiyatrosu... Mehmet Ulusoy'un doruk eserle- rinden, tüm ödülleri toplayan "Benerci Kendini Ni- çin öldürdü?" ve Haydarpaşa Garı'nda, o görkem- li alanda, son kez temsıl edilecek olan, Rutkay Az- iz'in sahnelediği "Memleketimden Insan Manzara- ları"... Geçen yıl festivalin yapılmamasına çok kızan- lara, çok üzülenlere duyurulur! Geçen yıl, bu yıl derken söz kanştı. Oysa bir yıllık okurlarıma teşekkürdu niyetim... Tam bir yıl oldu Cumhuriyet'te yazmaya başlayalı. Ne çabuk geçti zaman! Daha dündü sanki!.. Ama bir yandan da, bin yıldır Cumhuriyet'e yazıyormuşum duygusu... e-posta: zeynep(ö zeyneporal.com Faks:(0212)25716 50 BUGUN • İSTANBUL LİSESİ'nde '11. Kültür Etkinnkleri Haftası' kapsamında 15.00'te Sustain, tstanbul Usesi ve Konuk OkuDann Müzik Gruplan'nın katılacağı öğrenci partisi. (02125141570) • PERA GÜZEL SANATLAR'da 'Pera Sanat Günleri' kapsamında 11.00'de Emel Çavuşoğlu'nun yöneteceği piyano resitali, 15.00'te Çağn Okyar'ın yöneteceği nefesli sazlar konseri, 17.00'de Ahmet Kara'nın yöneteceği nefesli sazlar konseri. (021224452 03) • BABYLON'da 'MiDer Chıbeer Tîme' kapsamında 21,30'da Fila Brazflia'nın konseri. (0212292 73 68) • İZMİR ÇEŞME KALESİ'nde 21.00 de Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin sunacağı 'Üç Bale Temsüi' (0 232 712 66 09) • ST. ANTUAN KİLİSESİ'nde 20.00'de Viyana Vocal Consort ve \Tjana Ünrversitesi Koroso'nun Borusan Nefesli Çalgılar SolisrJeri eşliğinde vereceği konser. (0 212 292 39 70) (SnUUBUL TİKJm» FESTtVAÜHDE BUGÜN • AKM AZİZ NESİN SAHNESİ nde 20.30'da İstanbul Devlet Tiyatrosu'ndan 'Benerci Kendini \için Öldürdü?'. (0212 293 3109) • ENKA ODtTORYUMU'nda 20.30'da The VVooster Group'dan 'Bu Aüş Sana, Birdie!'. (0212 2762214) • TAKStM GEZİPASTAHANESİ önünde 19.30'da Kumpanya'dan Derj-a Alabora ve Şerif Erol'un rol aldığı 'YineNeOldu?' adlı sokak gösterisi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle