23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30MAv IS2OO2 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA EKONOMI ekonomicü cumhuriyet.com.tr 13 DEFTERDARLIK Emlak vergisini zamlı ödemeyin Ekonomi Servisi - Üs- küdar, Güngören ve Zeytinburnu belediyele- nnin, emlak vergisini 2001 yenne 2002 rayiç bedelleri üzerinden al- mak istemeleri yurttaş- lann şıkâyetlerine konu olurken yetkililer, Def- terdarlığa şikâyette bu- lunulabılecegini belirtti. Yüzde 300'ü aşan oranda zamlı hesapla- nan vergiyi ödemek iste- meyen mükelleflerden Zeki Yarayb, Üsküdar Belediyesi yetkililerin- den "Bize böyle tafimat veriMi, itiraz edemezsi- niz" yanıtıru aldığını be- lirtti. Varaylı, belediye- nin 2001 rayiç bedelleri üzerinden vergiyi yüzde 306 oramnda arttırarak tahsil etmek istediğini ifade ettı. Bunun üzeri- ne başvurulan îstanbul Defterdarlığı yetkilileri, yurttaşlara şikâyette bu- lunmalannı önerdi. Yetkililer, "MükeUef sonradan ceza ödeme- mek için yüzde 532 yeni- den değerieme oranryia vergisini hesaplayıp ya- nsını (1. taksit) bankaya ya da posta çekryle bele- diye hesabma yatırabihr. O arada Defterdarhğa başvuruda bulunabilir. Bunun sonucunda bele- diyenin işlemi incelenir" bilgisıni verdi. Son öde- me tarihinin 31 Mayıs olduğunu anımsatan yetkililer, "Ödemeden de itiraz edilebihr, ancak şikâyetin incelenmesi ve yerine getirflmesi 1-2 günde mümkün olmaya- bihyor. Bu nedenle, ön- lem abp 1. taksidi 2001 rayiç bedeli üzerinden yatirsmlar" uyansında bulundu. Belediyelerin sadece tahsilatı konu- sunda yetkili olduğunu bildiren yetkililer. "Bil- diklerini okuyamazlar. Yerginin uygulanması Maüye BakanhğYna ait" dediler. DÜNYABANKASI Kendisini test ediyor ANKARA(ANKA) - Dünya Bankası, Türki- ye'deki performansının Türkler tarafından nasıl değerlendirildiğini ölç- mek üzere bir anket dü- zenledi. Ankette Dünya Bankası'nuı 1999 dep- remler ve şubat knzi er- tesinde Türkiye'ye sağ- ladığı destekten Türki- ye'deki eğitim ve sağlık hizmetlerinin gehştiril- mesi için gösterdıgi ça- balar ve Türk muhatap- lanna yönelik tutumuna kadar çok sayıda alanda- lci performansına not ve- rilmesi istendi. ProCon GfK-IBS Research adlı suruluş tarafından yürü- :ülen anket, yanıtlanma- >ı istemiyle kamu ve 3zel sektörler temsilci- leri, hükümet dışı kuru- luşlar ve medya dahil ol- mak üzere. çeşitlı alan- larda faaliyet gösteren toplam 35(5 kişiye gön- derildi. Dünya Bankası Temsilcisi Ajay Chbib- ber. anketi yanıtlamala- n istenen kişilere gön- derdiği mektupta Dünya Bankası Türkiye ülke ekibinin, 'IJlke Destek Stratejisi' (CAS) hazır- lamak üzere Türk hukü- metiyle birlikte çalışma yaparken Türkiye'deki çalışmalarmın nasıl de- gerlendirildigini çok iyi anlamalannın tajidığı büyük öneme ikkat çekti. DİE'nin tanm alanlan sayımı, "tarım arazilerinin yok oluşunu" ortaya koydu: Arazilerbetonoldu• lOyılda 1 milyon 178 bin dekar tanm arazisi yapılaşmaya ve turizme açıldı. • Kimyasal gübre hayvan gübresinden daha çok kullanılıyor. %/ Nüfiısu 25 binden az olan yerlerde toplam hane halkıîıın yüzde 66.3 'ü tanmla uğraşıyor. ANKARA (Cumhuiyet Büro- su) - Devlet Istatistik Enstitü- sü'nün(DtE) "tanmarazilerisa- yım sonuçlan", Türkiye'nin son 10 yılda hızla "betonlaşnğmT ortaya koydu. DlE venlenne gö- re, son 10 yılda toplam 4 milyon dekarlık tanm arazisınin, 1 mil- yon 178 bin dekan yapılaşma ve turizm yapılaşma nedeniyle yok oldu. Tanma elverişlı olmasma karşın, 1 milyon 212 bin dekar- lık arazi de "kullanılamaz arazj" konumuna getirildi. DtE'nin dün açıkladığı 28 Ma- yıs-30 Eylül 2001 dönemini kap- sayan genel tanm sayımı geçici sonuçlan, köylerin ve küçük il- çelerin ekonomik durumunu da ortaya koydu. Nüfiısu 2 binin al- Onda olan yerleşim yerlerinde ta- nm işletmeleri dışında en çok bakkal ve kahvehane bulunuyor. Tanm sayımıyla ilgilı sonuçlar şöyle: - Türkiye'de toplam 668 mil- yon 781 bin dekar arazinin yüz- de 33.13'üişleniyor. - Tüm köyler ve nüfusu 25 bin- den az olan il ve ilçe merkezle- rinde bulunan toplam hane hal- kının yüzde 66.3'ü (4 milyon 106 Son 10 ydda 4 milyon dekar tanm arazisi olmaktan çıkanhrken yalnızca 1 milyon dekar kazamldL bin hane) tanmsal faaliyetle uğ- raşıyor. - Son 10 yılda toplam arazinin yüzde 0.9'Ia 6 milyon 19 bin de- karlık bölümünün kullanım ama- cı değişti. Bunun yüzde 64"ü ta- nm, yüzde 7'si de koruluk ve or- man arazisinden oluştu. Değişik- liğe uğrayan tanm arazisinin yüzde 29'u ile değişikliğe uğra- yan koruluk ve orman arazisinin yüzde 16'sı yapılaşma alanı ve turizm alanı haline geldi. Yanı. 1 milyon 117 bin dekar tanm ara- zisi ile 67.4 bin dekar koruluk ve orman arazisi betonlaştı. - Son 10 yılda tanma elverişli olup kullanılmayan alanlardan yalnızca 247 bin dekar arazi ta- nma kazandınldı. - 37 bin 472 yerleşim yerinde, kimyasal gübre kullanımı, çift- lik gübresi kullanımından daha yaygın. Toplam yerleşim yerinın yüzde 80.59'u çiftlik gübresi kullanırken, yüzde 93.56'sı kim- yasal gübre kullanıyor. Güney- doğu Bölgesi'nde yerleşim yer- lerinin yüzde 46.19'u çiftlik güb- resi kullanırken, yüzde 80.29'u kimyasal gübre kullanmakta. -10 yıl da toplam 4 milyon de- kar tanm arazisi olmaktan çıka- nlırken, yalnızca 1 milyon dekar arazi tanm arazisi haline geldi - Toplam yerleşim yerinin yüz- de 76.6'sı zirai mücadele yapar- ken, bu oran Kuzeydoğu bölge- sınde yüzde 34.53 ile en düşük, yüzde 93.26'yla da Ortagüney Bölgesi'nde en yüksek seviye- dedir. Trakya'da verim araştırması Trakya'da çiftçinin daha fazla verim ala- bilmesi için Tanm Ba- kanlığı 'na bağlı teşki- latlar yeni yeni araş- hrma modellerini yü- rürlüğe koyarak dene- me ürün ekimlerini sürdürüyor. Çorlu Ilçe Tanm Müdürlüğü ile Trakya Tanmsal Araştırma Enstitüsü (Edirne) buğday ve arpa türleri denemesi üzerinde duruyor. Dört adet aday buğ- day çeşidinin deneme ekimi gerçekleştirildi. Ekilen türler arasmda- ki verimin hangi türde yüksek olduğunun he- saplaması yapılacak. Tanm politikasızlık kurbanı Ekonomi Servisi - Gelişmiş ülkeler sübvansiyonlan arttınrken Türkiye hâlâ nüfusunun ortalama 3 'te 1 'ini ba- nndıran tanm sektöründe günübirlik politikalarla destekleri kaldınyor. Dünyada korumacı önicmlerin art- tığı tanm sektöründe, Türkiye"nin iz- lediği tersine politika alarm zilleri çal- dınyor. Son olarak, dünyada en liberal ekono- mi olarak bilinen ABD, tanm sübvansi- yonlannı yüzde 70 oramnda arttırdı, Av- rupa Birliği de bütçesinin neredeyse yüzde 40'ını bu alana ayırmayı sürdü- rüyor. Türkiye ise tütünden fmdığa, buğdaydan pamuğa kadar başta strate- jikürünlerolmak üzere hemen heralan- da üreticiye destekleri kaldmyor. Des- tekleme ahmlanna son veren, üreticiye tohum, gübre gibi temel girdilerde des- teği neredeyse sıfirlayan Türkiye'de dı- şa bağımlılık giderek artıyor. Yıllardır politikasızhğa kurban edi- len Türk tanmı, bu kez de IMF ve Dün- ya Bankası'nın önerisi ve desteğiyle "aşamalı bir yok etme planıykT karşı karşıya. Dünya Bankası 'nin mali deste- ğiyle uygulanan doğrudan gelir desteği sistemiyle tanmsal üretim arttınlmıyor, "sahipohınan toprakmiktanna göre pa- ra dağıhmr yapılıyor. Ancak Türki- ye'de uygulanabilirliği olmadığı. daha da önemlisi Türkiye'nin ihtiyacı olan tanmsal üretimi arttırmayacağı uzman- larca her firsatta yinelenen söz konusu sistem, kimi zaman - hiç üretim yapma- yan kişilere" destek verilmesiyle günde- me geldi. Sistem yaygınlaştıkça desteklerin kaldınlmasıyla tütün üretimi azalhlı- yor, findık ağaçlan sökülmeye çalışılı- yor ve şeker ithal edilmesine karşın pan- car üretim kotası giderek düşürülü- yor.üretici buğday ekmek yerine tar- lasını boş bırakıyor. Eski ELSİAD Başkanı Özata: Elekriği pahalı tüketen Türkiye kararlı olmak zorunda Ejıerji politikaları sil baştan olmamah • Eski ELSİAD Başkanı Özata, şirketlerin uluslararası tahkime gittiği enerji piyasasmda devletin olası mali kaybı yanı sıra Türkiye'nin güven yitirdiğini sa\omdu. Ozata, Türkiye'nin kararlı da\Tanması gerektiğini belirtti. Ekonomi Servisi - Enerji politikalannın "günübirük" belirlen- mesinin Türkiye'ye ma- liyetinin çok yüksek ol- duğu belirtildi. Çok de- ğil, bundan 10 yıl önce uygulanmasuıda ısrar edilen yap-işlet-devret modeli ile alım garanti- sinden vazgeçmek isten- mesi üzerine firmalann uluslararası tahkime başvurmaya başladıkla- rını ammsatan eski Elektrik Sanayicileri ve Işadamlan Demeği (EL- SİAD) Başkanı Mehmet Özata, olası mali kaybın yanı sıra Türkiye'nin ciddi anlamda güven yi- tirdiğini belirtti. Özata, "Türkhe ka- rarlı davranmak dunı- munda. Elektrik pahah. Flyatın düşmesi içinyao- nmlann olabildigince düşük maliyeüe hızlı, re- kabet ortamında ve şef- faf yapüması gerekir'' dedi" Enerji Bakanlığı'mn alun garantisi ve yap-iş- let-devret modelinden vazgeçmek istemesi üzerine Ilısu Barajı'nı üstlenen ABD'li enerji şirketleri tahkim davası açtı. Bunu diğer firmala- nn da takip etmesi bek- lenirken bu süreci yo- rumlayan Özata, Türki- ye'de enerji sektörünün "bhmekbiimeyen tarüş- malar" nedeniyle tıkan- dığını vurguladı. Özata şunlan söyledi: "Niye böyle oldu, bu- nun sonımlusu kim? Özelleştirme denildl anayasa değistirildi. uhıslararası tahkim ka- bui edildL Bu kez de Hazine'nin garanti tar- üşmalan başladı. Yaü- nmcılar ihakyi kazan- mışlar, sözleşme imza- lamışlar, Danıştay onaylanuş. Bunlardan sonra Hazine sorunu. Türkiye'deki şirketle- rin çoğunhığu yabancı partnerlerini kaybetti. Erkut Yücaoğlu'nun şirketi 3 tane yabancı partner değiştirdi. En sonuncu da gitti." Yüksek maliyet Türkiye'de santralla- nn yüksek maliyetle kar- şı karşıya olduğunu be- lirten Özata, "Avrupa'da 130 dolar olan feoloil Türkrye'de 220 dolar. Yüksek vergi nedeni\le yüksek maliyetle ürete- biUyor. Bu kadaryüksek verghie rekabet edeme- yiz" dedi. Devletin para kazanan yatınmcı sayı- sında artış olması hahn- de daha fazla vergi top- layabileceğini ifade eden Özata "Manükde- dedi. Özelieştirme u\ gulanıalanvla sürekli gündemde kalan encrjide abarnb talep tahminleri yapüdığı ileri sürüldü. EMO BAŞKANI GÖLTAŞ: Üretimfazlası oluştu ANKARA (Cumhuri- \"et Bürosu) - Elektrik Mühendisleri Odası Başkanı Cengiz Göltaş, yıllardır süren özelleştir- me siyasetinin de etki- siyle, enerji alanının bir bilinmeze sürüklendiği- ni söyledi. Göltaş, yıllar- dır yapüan abarülı talep tahminleri sonucunda elektrik eneriisinde bü- yük bir üretim fazlasının oluştuğunu kaydetti. Abartüı talep tahmin- lerinin, Rusya ve îran'la yapılan, "al ya da öde" esasuıa dayanan anlaş- malann Türkiye'deki santrallann, kapasıtele- rinin altında üretmeleri- ne neden olduğuna dik- kat çeken Göltaş, 2001 'de elektrik enerjisi üretiminde doğalgazm payının yüzde 40 düze- yinde olduğunu belirt- ti.Göltaş, yeni doğalgaz santrallannın de\Teye girmesinden sonra yüz- de 60'a ulaşmasının beklendiğini söyledi. Doğalgaz kaynaklan- na sahip ülkelerde bile elektrik enerjisi üreti- minde doğalgaz kulla- nım payının yüzde 15'i geçmediğini anımsatan Göltaş, Türkiye'nin it- hal bir kaynağa bu ka- dar bağımlı olmasınnı yanlışlığına işaret etti. AKARYAKITÇILARA 1 SENT Pompa eyktniertelendi ANKARA(Cumhuri- yet Bürosu) - Akaryakıt dağınm şirketleri ve ba- yilerin, ocak ayında çı- kanlan kararnamenin geçerli talınarak, kâr paylannın benzinde 9 sent yerine 10 sent olma- sının sağlanması talebi yerine getiriliyor. Akar- yakıt bayii ve dağıtım şirketlerini temsil eden örgütler dün Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Ozkan'la yaptıklan gö- rüşmede, kararnamenin imzaya açıldığını öğren- meleri üzerine, 1 Hazi- ran'da yapılacak eylem karanndaîı vazgeçtikle- rini açıkladılar. Petrol Ürunleri Işve- renleri Sendikası (PÜİS) Genel Başkanı lsmail Aytemiz ile TABGİS Başkanı Anf Ketenci, Ocak 2001 tarihli karar- namenin yeniden geçer- li olacağını ifade ettiler. Buna göre benzinde ba- yi ve dağıtım şirketleri- nin 9 sente düşürülen kâr paylan 10 sente çıkan- lacak. Ketenci, bu 1 sentlik artıştan bayilere yalnızca 0.55 sentin yan- sıyacağım belirtirken, bunun parasal karşılığı- mn da 7-8 bin lira olaca- ğını söyledi. İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞÜKRAN SONER 27 Mayıs-12 Eylül Demokrasi tarihimizden söz ederken 10 yılda bir gelen askeri müdahalelerden, üç darbeden söz ede- riz. Bir de 28 Şubatımız var tabii. Askeri müdahale as- keri müdahaledirtabii, ama üçünü bir kefeye koymak, 1960'ın demokratik açılımını, 12 Eylül'ün demokra- siyi katledişini atlamak da oluyor. Türkiye'de sivil iktidarlar, parlamento, 27 Mayıs' ın getirip 12 Eylül'ün götürdüklerinin yaralarını sarama- dığı için bugün demokrasimiz kanıyor. 12 Eylül 1980, 27 Mayıs 196O'ı reddederek işe başlamıştı. Askeri darbeyi yapanların, 20 yıl önceki kendi arkadaşları- nın yapmış oldukları darbeyi reddetmelerinin neden- lerinin 12 Eylül sürecinde tartışılması elbette söz ko- nusu olamazdı. Aslında ilk bakışta kendi geçmışlerini ret gibi gö- rünen olayın nedenleri çok açıktı. Türkiye'de çok par- tilı rejime açılış, seçimlerle gelemeyen demokrasi, ne yazık kı 27 Mayıs 1960 darbesinin ürünü idi. 1961 Anayasası, 1963 yasaları ile gelen gerçek demokra- tik açılım, sendikal haklar, bir süre sonra bu ülkenin insanına çok görüldü. Ylne ne yazık ki sivil siyaset, hele de sermaye, bü- tün sivil örgütleri ile birlikte, dış destekli de olarak, bu ülkenin insanına gerçek demokratik hakları, açılımı çok görmüşler, içlerıne sindırememişlerdi. Demokratik haklarla sendikaların, sivil toplum ör- gütlerinin, 24 Ocak kararlarının, (bugünkü IMF-Dün- ya Bankası-Derviş simgeli) reçetelerin o dönemde- ki modelinin uygulanmasında engel oluşturmalan gerçeği, darbeyi tetiklemişti. 1961 demokratik açılım- lannın, demokratikleşmenin Türkiye için lüks olduğu ilan edilmış, "bol elbisenin" daraltılması yoluna gidil- mişti. 12 Mart darbesi, demokrasinın budanması ye- terli görülmemişti. TİSK, TÜSlAD'ın o tarihlerden gelenek olan çarşaf çarşaf ilanları. gelişen sendikal hakları, demokratik açılımları hedef alıyordu. Zaten 12 Eylul Anayasası, yasaları ile hele de sendikal haklara gelen yasakla- maların tümü, noktası virgülü ile daha önce sermaye örgütlerinin istemlerinin bütününü içermekteydi. 24 Ocak kararları. 12 Eylül sayesinde eksiksiz gerçek- leştirilmişti. Özalizm He sermayenin, Batı'nın, IMF, Dünya Ban- kası'nın istedikleri eksiksiz yerine getirilirken Batı dün- yası 12 Eylül yönetimıne teşekkürünü, Türkiye'ye Cumhuriyetten 1980'e kadar yapılmış dış yardımla- rın 7.5 katının sadece ABD vızesine bağlı Alman- ya'dan verılmesi ile gerçekleştirmışti. Karşılığı elbet- te Özalizm simgesinde özetlenen ekonomik açılım, demokratik kapalımdı. 12 Eylül sürecinde anayasa ve yasalarda, iğne oya- sı gibi işlenen yasaklarta, Türkiye'de biçimsel demok- rasi yerinde duruyor, başta siyasi partiler, sendikalar, demokratik kitle örgütlerinin örgütlü gücünün yok edilmesi için gereken her şey yapılıyordu. Elbette so- lun üzeri silindir gibi ezilirken (cezaevlerinden on bin- lerin geçırılmesi, işkenceler. toplumda yaratılan kor- ku ve dehşetle) rejim için tehdit olarak görülmeyen hertürsağ, milliyetçi ve Islamı ayaklan ile besleniyor- du. Türkiye kendısine biçilen arka bahçe rolüne uygun yapılaşıyor, özal biryandan ekranlardan kalemini gö- zümüze soka soka "Şili, Arjantin, Güney Kore mu- cizelerini" anlatırken yabancı sermayeye "Ucuz işçi bizde" sloganları ile çağrı yapıyordu. Beklenen rant ekonomisi, sıcak para bir süre etkili olmuş, ama bek- lenen mucize gelmemişti. Zaten dünyada da bu mo- delle sürekli gelişen, kalkınan ülke örneği de olama- dı. Mucizeler bir bir yıkıldı. Türkiye birçok krizi, aslında modeli hiçbir dönem tam uygulayamadığı için göreceli ucuz atlattı. Şimdilerde gündemde AB üyeliği olunca, sanki vit- rinde, oynanan rollerde kimi değişiklikler var. Sanki sermaye, kimi örgütleri ile 12 Eylül, sonrası gelişme- lerden ders almış, gerçi sosyal devlet anlamında ger- çek demokratikleşme, sendikal haklarda hiçbir aşa- ma kaydetmeden AB normlarını savunuyor. Askerler 12 Eylül sonrasının olumsuz gelişmelerınde birinci derecede sorumluluk üstlenmiş ve cıddi ders almış olarak, siyasilerden bile daha ciddi askeri darbelere karşı gözüküyorlar. Yeni darbelerin gündemde olma- ması, sivil toplum örgütlenmelerinin, siyasetin dıre- niş gücünün, çözüm üretmelerinin değil, askerlerin 12 Eylül'den ders almış olmalarının bir göstergesi gibi. Ama Türkiye henüz 12 Eylül sürecinden kurtulmuş değil. Siyaset çözüm üretemiyor. 12 Eylül'ün başta siyasi partiler, sendikalar, demokratik örgütler üzerin- deki yıkımı bütün sonuçları ile ortada. Türkiye'nin as- lında, öncelikle 12 Eylül sürecinin bütün olumsuz so- nuçlan ile savaşması gerekiyor. Şüphesız 1961 Anayasası'nı, yasaları, demokratik açılımlarını bugün taklit etmek gerekmiyor. Yine de gerçek demokratik açılımı hedef almış 12 Eylül Ana- yasası. yasalan, en önemlisi de kafalardaki, örgütlen- melerdeki yasakları ile anlamlı bir savaşım için geç bile kaldık. soner@cumhuriyetcom.tr DTM Müsteşarı Tüzmenden veda Bürokrasi de şehit verir AXKAR4(Cumhu- riyet Bürosu) - Dış Ti- caret Müsteşarlı- ğı'ndan alınan Kürşad Tüzmen, görevinden alınmasını, "Bizinı bovnumuz yiğit bovnu- dur, bükerse ancak sev- da büker" sözleriyle değerlendirdi. Tokyo Büyükelçiliği'ne tica- ret ataşesi olarak yapı- lan atamayı kabul et- meyerek emekli olmak için dilekçe veren Tüz- men, özel sektöre ya da siyasete girme konu- sunda teklifleri değer- lendireceğini bildirdi. Bakan düzeyinde komşu ülkelerden gö- revden alınmasıyla il- gili tepkiler geldiğini de açıİdayan Tüzmen, "Hiç şehit venneden toprak alındığım gör- dünüz mü? Bürokrasi de şehitier verir" dedi. Tüzmen, dün 9 Eylül 1999'da başladığı Dış Ticaret Müsteşarlığı görevini bıraktı. Tüz- men, "Temiz, çok dü- rüst ve iş dünyasının temsilcisi bir teşkflat bı- rakıyonım" diye ko- nuştu. Gazetecilerin görevden neden alındı- ğına ilişkin ısrarlı so- rularma karşın Devlet Bakanı Tunca Tos- kay'a yönelik tepkisini ortaya koymayan Tüz- men, "Niye sorusunun halen ce>abını bulabil- miş değüinı. Bu sorula- n tasarruftı yapana so- racaksınız. Belki fazla çahştun, fazla düzgün okJum" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle