18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA + CUMHURİYET 3 MAYIS 2002 CUMA HABERLER DUNYADA BUGUN MA SİRMEN JM ve Gaf Soruları Ağlanacak halımıze gülmemiz, aldırmazlığımı- zır alglama yetenegimize galebe çalmasından mdır, yoksa aklımızı kurtarmak için onu geri çe- *cip kendimiz1 ironi ileşapşallığa karşı koruma in- siyakımızdar mıdır? Affın harıgı toplumsal gereksinime yanıt getir- öiĞisorusunahangi izan sahibi tutariı biryanıt ve- rebilir ki? lrraa:ını. "sindi, sinmedi" diye papatya falı aça- rak sürdüren. sonunda da bize dönüp garip, se- nil oir gjlücükle, sinse de yaptım, sinmese de di- ye açıklarna yapan kişinin af dün içine niye sin- rniyordu, bugün niye siniyor? Cumhurbaşkanı'nın veto ettiği metin ile şimdi aynıyla kabul edilen metin arasında sindirim sis- temi üzerinde iki ters etki yaratacak hangi deği- şiklik vardır? Melih Aşık'ın da belirttiği gibi, Hüseyin Baş "Tür- kiye hiç bu kadar sindirim sistemiyle yönetilme- Ttişti" derken ve Ecevit'e sinderella adını takar- ken, haksız mıydı? • • • Bu yasanın özel af yasası olmadığını, bir şartlı tahliye yasası olduğunu söyleyen Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, önceki günkü açıklamasın- da, "Aslında genel kurvlda 5/3 çoğunluk gerek- i" derken gerçekte bir gün evvel reddettiği özel af yasası olma niteliğini bir gün sonra kabul etmiş almuyor mu? Bu durumda, bu metnin olduğu gibi Cumhur- Daşkanlığına gönderilmesi anayasa krizi dogur- nayacak mı? Cumhurbaşkanı'nın elinde başka olanak bu- unmadığı için yasayı onaylayıp Anayasa Mahke- nesi'ne başvurması neyi çözecek? Anayasa Mahkemesi kararlan geriye işlemedi- ğine göre, arada tahliye edilenlehn durumu ne olacak ve kaos nasıl çözülecek? Meclis Başkanı izgi neden mahkûmlardan af di- iyor, o konumdaki bir kişi öldürülenlerin yakınla- nndan, birtüriü çözülemeyen krizin mağdurian iş- sizlerden, açlardan özür dileyecekken özür için ne- den yanlış adrese başvuruyor? Haluk Kırcı ve Isa Armağan'ın eytemlerini des- tekleyen ve böylelikleTCK 312 suçu işleyen, ama dokunulmazlık zırhıyla korunan MHP Trabzon Mil- letvekili Ortıan Bıçakçıoğlu, daha önce de (1976) ruhsatsız silah ile adam öldürmeye tam teşebbüs- ten biri 12, diğeri 1 yıllık iki hapis cezasına çarp- tnlmadı mı? (Bakınız, Oktay Ekşi, "Milletvekili ola- maz ki", Hürriyet 2 Mayıs 2002 Perşembe.) Şimdi Ortian Bıçakçıoğlu, "Taksirli suçlarhariç toplam biryıl hapis veya ağır hapis cezasına hü- küm giymiş olanlar....affa uğramış bile olsalar milletvekili seçilemezler" diyen Anayasa'nın 76. maddesine karşın nasıl parlamentoda bulunabi- liyor? • • • Görüyorsunuz Rahşan Ecevit'in rikkatinden yola çıkılarak hazırlanan af nasıl yanıtsız sorular ve kaos yaratıyor. Neyse biz bunları bırakalım biryana da, birfık- rayla bağlayalım sözümüzü. Bahar gelmiş, adam yetişkin oğluyla hersabah saat beşte, fariarı biraz bozuk arabasıyla ava çı- kıyormuş, kentin ışıklan ile idare ediyor, karanlık yola geldiğinde gün ışıdığından sorunsuz gidi- yoriarmış. Her sabah 4.45'te çalarsaat çalar, onlar da ale- lacele yola koyulurlarmış. Bir gün adamın karısı demiş ki, - Her sabah saati cangır cangır öttürmeyin, kız da korkuyla uyanıyor. Ben zaten saat 4.45'te çi- şe kalkıyorum. sizi uyandınrım. öyle yapmışlar, ertesi sabah kadın bunlan uyan- dırmış, apar topar kalkıp yola koyulmuşlar. Gitmişlergitmişler, ışıklı caddelerbitmiş, dağ yo- luna girmişler, hâlâ hava aydınlanmıyor, farlar da zayıf, biraz ilerledikten sonra yolu iyi göremedik- leri için şarampole yuvarlanmışlar. Adam kendine geldikten sonra oğluna seslen- miş, onun da durumu iyi, zar zor arabadan çık- mışlar, adam ters dönmüş arabanın bagajından el fenerini çıkarmış binbir güçlükle, yakıp bir sa- atine bakmış ki, 2.30. O sırada oglu sormuş: - Ne oldu baba, demiş, nedir bu başımıza ge- len? Adam hırsla başını sallamış, - Ne olacak demiş, ananın çişine güvenerek yola çıkarsan olacağı budur işte. Ben bu fıkranın af ile ilgisini bulamadım, onun için de içime sindiremedim, ama sinse de sinmese de yazdım. Ne dersiniz? Avrupa Konseyi: DEP'lileryeniden yargılanmalı STRASBOURG(AA) - Avrupa Konseyi Ba- kanlar Komitesi, Türki- ye'ye, Anayasa Mahke- mesi tarafindan kapatı- lan DEP'in cezaevinde bulunan 4 eski milletve- kilinin yeniden yargılan- ması için gerekli düzen- lemeyi yapması çağn- sında bulundu. A\Tupa Konseyi Ba- kanlar Komitesi adına büyükelçiler seviyesin- de toplanan delegeler ko- mitesi. maddi tazminat ödemenin dışında, Tür- kiye'nin. cezaevinde tu- tulanlann tekrar yargı- lanmasına olanak sağ- layan bir düzenleme yap- masını istedi. Kapatılan DEP'in 4 eski milletve- kili Leyla Zana, Setim Sadak, Hatip Dicle ve Orhan Doğan, 1994 yı- lında 15 yıl hapis ceza- sma çarptınlmıştı. Cezaevinde bulunan eski milletvekülerı, 1996 yılında AÎHM'ye yap- tıklan başvuruda, Avru- pa tnsan Haklan Sözleş- mesi'nin ifade özgürlü- ğü. örgütlenme hakkı, aynmcılığın yasaklan- ması ve adil yargılanma hakkı ile ilgili maddele- rınin Türkiye tarafindan ihlal edildiğini ileri sür- müşlerdi. AÎHM, DEP millervekillerini yargı- layan DGM 'nin tarafsız ve bağımsız olmadığı gerekçesiyle AÎHS"nin 6'ncı maddesinin Tür- kiye tarafindan ihlal edil- diği görüşüne varmıştı. Liderler, AB'nin olumlu karanna karşılık ölüm cezası ve kültürel haklarda adım atmayı konuştu Cem: ABiçinfirsatdoğduANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - ABnin PKK ve DHKP-Cyı terör örgütleri listesine alması, Türİdye'ye ölüm cezası ve kültürel haklar ala- nında adım atmak için güven verdi. Dışişleri Bakanı İsmailCem ın dün toplanan liderlerzirvesinde, AB'nin karannın önemli bir firsat yarattığı- na işaret ederek gelecek 2-3 ayda atılacak adımlann Türkiye'ye müza- kerelere başlamarun yolunu açabi- leceğini söylediği öğrenildi. Başba- kan Bülent Ecevit, zirvenin ardın- dan yaptığı açıklamada, üyelik sü- recinde önemli gelişmeler olduğu- nu vurgulayarak "AB ile müzakere- lerin başlaması söz konusu" dedi. AB'nin genişleme sürecinde kri- • Liderler zirvesine katılan Dışişleri Bakanı îsmail Cem, AB'nin PKK ve DHKP-C örgütleri hakkında aldığı karann güvenlik ve üyelik süreci açısından önemli bir firsat yarattığını belirterek 2-3 ayda atılacak adımlann Türkiye'ye müzakerelere başlama yolunu açabileceğini söyledi. tik kararlar alacağı hazirandaki Se- villa ve aralıktaki Kopenhag zirve- leri öncesınde Türkiye'nin izleye- ceği strateji, dünkü liderler zirve- sinde masaya yatınldı. TBMM'de RTÜK Yasası görüşmeleri nedenıy- Ie bir saat gecikme ile başlayan top- lantıya, Ecevit, yardımcılan Devlet Bahçeti, Mesut Yıbnaz, Hüsamettin Ozkan. Dışişleri Bakanı îsmail Cem, Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Uğur Ziyal ve AB'den sorumlu Müsteşar Yardımcısı Akın Alpruna katıldı. Edinilen bilgilere göre Dışişleri Bakanı Cem, AB'nin PKK ve DHKP-C'yi terör listesine alma ka- rannın önemini vurgularken bunun hem "güvenlik'' hem de "üyetik sü- reci" açısından önemli fırsatlar ya- rattığına işaret etti. Ölüm cezasının kaldınlması durumunda, terör ör- gütü üyelerinin Türkiye'ye ıadesinin yolunun açılacağına işaret eden Cem. bunun tam üyelik müzakerelerine yıl sonuna kadar başlama hedefinı de güçlendireceğini vurguladı. Cemin. ABnin son karannın kül- türel haklar konusuna da yeni bir bakış gerektirdiği yönündeki fikir- leri, ANAP lideri Mesut Yılmaz ta- rafindan da büyük destek gördü. Hü- kümet ortaklan, yeni bir çalışma başlatma amacıyla anlaşırken bu ko- nuda hazırlıklar için Dışişleri Ba- kanlığı ve AB Genel Sekreterliği görevlendırildi. Yaklaşık 1.5 saat süren zirvenin ar- dından açıklama yapan Ecevit, AB ile tam üyelik müzakerelerinin baş- lamasının söz konusu olduğuna işa- ret etti. Ecevit, "AB ile ilişkilerde önemli gelişmeler var. Sayın Dışişle- ri Bakanımız, AB ile ilişkilerimiziıı son aşamalan ve bu konudaki bek- lentüerie ilgili aynnüb bilgi verdi. So- rular soruldu, bilgiler ahndı" diye konuştu. Ecevit, müzakerelerle ilgili bir tak- vimin olup olmadığının sorulması üzerine, "Hayır, herhangi bir tak- vim söz konusu değü" yanıtını ver- di. Ecevit, "Kürtçe yayın ve idam konusunda MecKs'e bir paket gele- cek mi" sorusu üzerine, "Bazıhazır- lıklann yapıbnası gerekiyor. O ko- nudaki hanrlıklan arkadaşlanmız yapıp gedreceklern diye konuştu. Mecüs^te RTUK kavgası• Baştarafı 1. Sayfada Genel kurul, TBMM Baş- kamekili Murat Sökmenoğ- lu ile Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Ozkan arasında önceki günden kalan tartış- manıngerüimiyleaçıldı. Sök- menoğlu, Özkan'ın "Genel kurulu açın" diyerek elıyle müdahalede bulunduğunu söy- leyerek dünkü oturumu yö- netmeyi reddetti. "Sineimflle- te dönüp gddigimizin farkın- da değfller. Ben gerekirse kür- süden de giderim, befld de bt- rakmm koltuğu" diyen Sök- menoğlu, "Yüriitme organı yasama\a hükmedemez. Pi- lodar uçağı bir tek şekilde bı- rakır: moraDeri bozulduğu za- nıan. tncindûn, kmknm'' gö- rüşünü dıle getirdi. Hüsamettin Özkan ise "Sa- yın Sökmenoghı en son kıra- cak ve gücendireceğim bir in- sandır. Herhalde yanlış anla- ma okfu" açıklamasını yaptı. AKP Genel Sekreteri Ertuğrul Yalçmbayır, ANAP'lı Cavit Kavak'uı kendisine "dangalak" dediğini ileri sü- rerek Kavak'uı üzerine yürüdü. ANAP'h İdare Amiri Erkan Kemaloğlu'nun da (gözlüklü) araya girmesiyie büyüyen tarûşma, kavgaya dönüştü. Millervekilkri arasmdaki arbede sırasuıda Kemaloğlu yere düştü. (A A) 'Dangalak' tarüşması Genel kurulda gergin başlayan görüşmeler, daha sonra kavgaya dönüştü. Hükümet temsilcisi ve ko- misyonun, muhalefetin önergele- rine "kankhğffii" söyleyerek söz hakkını önlemesıni, muhalefet par- tileri su^ kapaklanna vurarak pro- testo etti. Muhalefetin "Içtüzüğü istismar ediyorsunuz, muhalefeti susrurmak istiyorsıuıuz" sözlerine karşı, oturumu yöneten Yüksel Ya- lova, "Elektronik sistem zarar gö- riiyor" diyerek müdahale etti. Bu sırada AKP Genel Sekreten Ertuğrul Yalçmbayır, komisyon sı- rasında oturan ANAP'lı Cavit Ka- \"ak"ın üzerine yürüyerek "Kime dangalak diye bağmyorsun" dedi. ANAP'h Idare Amin Erkan Ke- maloğhı'un katılımıyla olay kav- gaya dönüşürken SP ve AKP'liler ile ANAP'lı milletvekilleri birbiri- ne girdi. SP'li Şeref Malkoç, yere düşen Erkan Kemaloğlu'nu kucak- layarak kavgadan uzaklaştırdı. Verilen aranın ardından AKP Grup Başkan\ ekili MelunetAB Şa- hin, "dangalak" sözcüğü için Ka- vak'ın özür dilemesini istedi. Yalo- va tutanaklan isterken AKP Genel Başkan Yardımcısı AlCoşkun "Ku- lagmıla duydurru özür dflesin" di- yerek komisyon sıralanna yürüdü. Daha sonra söz alan Erkan Ke- maloğlu'nun "İdare amiriolarakgö- revimi yapmak iizere ontya gittim. 20 kişinin birden bir kişrve hücüm ermesi mertlige sıgmaz, bu namert- Bktir" sözleriyle yeniden kavga baş- ladı. AKP'liler ANAP sıralarına yürürken muhalefet partileri pro- testoda bulundu. Kürsüye çıkan AKP Grup Baş- kanı Bülent Annç, "Uzlaşma Ko- misyonu'ndan partimizi çekiyoruz. Kendileri çahp kendileri o> nasın- lar" diyerek hükümete misilleme ya- pacaklannı açıkladı. DYP Grup Başkanvekili Ali Rıza Gönül de hükümeti protesto ederek grubuy- la salonu terk etti. Gürkan'dan yasaya eleştiri Genel kurulda tasanyla ilgili ko- nuşma yapmamayı yeğleyen Dev- let Bakanı Yılmaz Karakovunlu, sorulan da yazılı yamtlayacağını söyledi. Tasanya muhalefetin yanı smı iktidar milletvekillennden de tepki geldi. DSP Ankara Milletve- kili Uluç Gürkan, konuşmasında "Bugün burada ateşk oynuyoruz.si- yaseti köleleştiriyonız, demokrasi- yi dinamirihoruz. TBMM için öta- nazi hakkını kuflanrvoruz*' görüşü- nü dile getirdi. Meclis'in kendi eliy- le siyaset kurumu ve halka tepeden bakan bir "büjiik biraderi" yarat- maya çalıştığım savunan Gürkan. "Bu tasanyla getirilmekistenen ya- pu çağdaş demokrasilerde ttalya dı- şında tek örnegi olmayan bir yasa- dır. Medya. kanıu ihaielerinde rakip- lerini sindirecekkonuma getirflme- melidir. Medya. bireysel çıkartann odağmda ticaretleştirilmemelidir. Bu tasarıyı çıkanrsanız, AB'\i. demokrasrvi bile ağzmıza alma hak- knuz otaıaz" diye konuştu. SOSYAL DEMOKRAT HALK PARTİSİ Karayalçın gün sayıyor İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Solda partileşme çalışmaJanna hız veren Murat Karayalçın, yeni partinin kuruluş dilekçesini bu ay Içişleri Bakanhğı'na vereceklerini söyledi. Karayalçın, genel istek üzerine parti adının "Sos\^al Demokrat Halk Partisi"" olacağını bildirdi. Murat Karayalçın, önümüzdeki yıl ilkbaharda seçün olacak şekilde çalışmalannı sürdürdükJerini belirterek "Seçimlerden 6 a> r önce Türkhe'nin 41 ilinde örgütknmemizi tamamlamak istiyoruz" dedi. Partı programı ve örgütlenme çalışmalannın sürdüğünü kaydeden Karayalçın. "Türkiye'nin yeniden yapılanması gerekiyor. O nedenle yeni parti annişlan var. Sol yenflenerek başama ulaşacakur" dedi. ORTAK HAREKET ETME KARARI Özden ve Soysalbirleşiyor ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - Bağımsız Cumhuriyet Hareketi (BCH) lideri Prof. Dr. Mümtaz Soysal ile eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden partileşme çalışmalannda güçbirliği karan aldılar. Yekta Güngör Özden, Atatürkçülüğü, tekellerine ahnadrklannı ancak birbirini tanıyan, birbirine güvenen ve birbirine inanan Atatürkçüleri bir araya getirmek üzere bir parti kurmaya çalıştıklannı söyledi. Özden, "Bizim gibi düşünenlere de kapunız açık olacak şekilde ortak hareket etme karan aldık" dedi. BCH'nin de kendilerinin de program ve tüzüklerinin hazır olduğunu anımsatan Özden, oluşturulacak komisyonlann çalışmalanyla, bunlann birleştirileceğini söyledi. 3 Mayıs Diinya Basın ÖzgüHüğü Günü Basınınilk talebi hâlâ ozgurluk İstanbul Haber Servisi - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nden (TGC) yapılan açıklamada, Dünya Basın Özgürlüğu Günü'nde Türk basınının, özgürlükleri daha da sınırlayan bir yasa girişimiyle karşı karşıya bulunduğu belirtilerek "Bu yasayla yasal sınırlar içindeki bir eleştiri bile, açılacak tazminat davalanyta gazeteciler üzerinde baskı kurulması sonunu doğuracakar" denildi. TGC, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğu günü nedeniyle yaptığı açıklamada, radyo, televizyon, basın ve internet konusunda kapsamı belirsiz kurallar eklenmek istendiğini vurguladı. "Özeflilde yerel, bölgesel rad>o ve tdevizyonlaria gazeteJere öngörülen para cezalan. iktişün organlaruun yaşamlarmı sürdürmelermi tebükeye düşürecek tutarlar öngörmektedir" denilen açıklamada şu görüşlere yer verildi: "KişUik haklanna saldın gazeteciük adına savaınulamaz. Kurallar aşüdığuıda, yarguun görevini başlarması da doğaldır. Ancak haksız fni Oe yaponmı arasında Yargttav'ın ilke kararlan ile oluşan denge, bu yasa ile tümü>1e bozulmak istenmektedir. Yasal sınırlar içindeki bir eleştiri için bile açılacak tazminat davalanyla gazeteciler üzerinde baskı kurulması olanagının yaraülması "halkın gerçekleri öğrenme hakkını' ortadan kaldıracak bir sonuç yaratacakür." Dünya Basın Konseyleri Birliği Başkanı Oktay Ekşj ise yaptığı yazılı açıklamada "2002 yınnda karşumza çıkan asıl vBhim gerçek, demokratikrejimleyönerilen ve iletişim özgürlüğu şampiyonu geçinen ülkeler kamuoyunun bile, resmi makamlar ile medyanm işbirüği sonucu, tek yönlü ve tek doğruhı şekilde ohışturulduklaruuıı ortaya çıkmasıdır'' dedi. RSF'nin raponı Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün fRSF) toplam 150 ülkede basının durumunu inceleyen 704 sayfalık Dünya Basın Özgürlüğu raporuna göre, 2001 "de 31 gazeteci haber izlerken öldürüldü. 1 Ocak 2002 itibanyla dünyada 110 gazeteci cezaevine girdi; 489 gazeteci gözaltına alındı, 716 gazeteci tehdit ve saldınya uğradı, 378 de sansür olayı yaşandı. Raporda, 2001 yılında tüm dünyada basın özgürlüğünün durumunda açık bir genleme yaşandığı belırtüdi. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Sevda Demirel'i tanırsınız. Ülke- mizin bilinen insanları içinde yer alır. Zaman zaman adı çeşitli skandallara kanştığı için ilgimizi çeker. Kendisini çe- şitli tele-vole programlarında izleriz. Daha önce bir kere "fuhuş" yaptığı iddiasıyla polis tarafindan gözaltına alınmıştı. Sonra Emniyet Müdürünün elini öptü ve "masum" olduğu anla- şıldı. Polis, bazı kadınları fuhuş yaptığı gerekçesiyle neden gözaltına alır bir türlü anlayamam. Çünkü, Türkiye'de ve dünyanın birçok geri kalmış ülke- sinde "fuhuş" önemli bir ekonomik sektördür. Sektör güvenlik güçlerinin koruyup kollaması olmadan icra-i fa- aliyet edemez. Bu evrensel kuraldır. "Fuhuş" iddiasıyla biriieri gözaltına alınınca şüpheye düşerim. düşünü- rüm. Acaba, zincirin neresinde bir kı- rılma oldu, sorusu kafamı işgal eder. Sevda Demirel olayında da benzer bir şüphe içine düşmüş ve o yönde bir de yazı yazmıştım. Hande mi Sevda mı? ••• Hande Ataizi'nin Sevda Demırel'e birTVçekimi sırasında bu olayı hatır- latması ve sataşmada bulunması, Sev- da'nın ona "o....u" diye saldırmasıy- la skandaladönüşmüş. Sevda Demi- rel de Hande'yi herkesin önünde do- nunu çıkarmaklasuçlamış. Bu olayın günümüz kültürü açısından ilginç bo- yutları olduğunu kabul etmek gereki- yor. Hande Ataizi, muhtemelen hazır- ladığı TV programına konuk ettiği Sev- da Demirel'le böyle konuşarak, seyir- cinin ilgisini çekmek niyetindeydi. TV programlarında bu türden atış- malar, sataşmalar ilgi çekiyor. Sıyasi içerikli programlar bile "horoz dövü- şü" mantığı içinde gerçekleştıriliyor. Hande, Sevda'ya "Sen fuhuş muya- pıyordun bakiim!" diyecek. Sevda ona gülerek cevap verecek, tatlı tatlı bir atış- ma olacak, yurttaş da bu kültür dü- zeyi yüksek(!) tartışmayı heyecanla iz- leyecekti. Sonra gelsin reytingler, ar- dından paralar diyecekti Hande. • • • Hande, hesabını böyle yapmış ama gel gör kı Sevda biraz fazla sinirlen- miş ve öfke içinde Hande'yetokadı pat- latmış. Bu nedenle Sevda'lı program çekilememiş. Sevda Demirel çekim- leri terk etmiş, belki de programdan çıkarılmış. Iş bu kadarla kalsa belki gözlerden kaçardı. Ancak ülkemizin en çok sa- tan gazetesi, bu büyük toplumsal ola- yı kaçırmayıp haber yapmış. Gazete- nin birinci sayfasında tokat anında çe- kilmiş fotoğrafla birlikte kocaman bir haber yer almış. Zaten böyle bir ha- beri kaçırmak bir eksiklik olurdu. Ben bu yazıyı yazarken sanırım, bütün önemli TV kanallan harekete geçmiş- tir. Bu yazıyı Stockholm'e gıden bir uçakta yazdığım için, söz konusu önemli gelişmeleri ne yazık ki izleye- meyeceğim. Benim tahminim, Sev- da'yı ya da Hande'yi ük kez Reha Muhtar ana haber bültenine konuk eder. Ondan bunu beklerim. Reha ta- rafindan ayrıntılanyla ele alınacak bu program bence izleme rekorlarını da altüst eder. Sonra da "itiraf" etmele- ri üzerine onları çağınr ve sorun daha derinlemesine ele alınabilir. ••• En büyük gazetemizin yazdığına göre aynı programın erkekleri de atış- mış, ama onlar kavga etmedikleri için sahneyi terk etmemişler. İyi de olmuş, yoksa Hande'nin "İkiKere Kiki"s\ teh- likeye girerdi. Dünyanın her yerinde, bulvar gazeteleri vardır. Çıplak kadın fotoğrafları, cinayet haberleri ve sos- yete dedıkodularıyla dolu olan bu ga- zeteler çok da satariar. Ancak, geliş- miş ülkelerin bulvar gazeteleriyle ha- ber gazeteleri ve siyasi gazeteler bir- birine kanşmaz. Bir gazete ya siyasi haber ağırlıklıdırve kimliğini öyle gös- terir, ya da bulvar gazetesidir. Bizde durum karışık. En büyük ga- zetemiz dahil gazetelerimizin çoğu- nun bulvar gazetesi mi, haber gaze- tesi mi olduğunu anlamaktagüçlük çe- kersiniz. Bizde hepsi bir aradadır. Bi- rinci sayfalann yansı en ciddi siyasi ha- berlerle kaplıdır, öbür yansı ise güzel- lerle ve onların maceralanyla. Iç say- falarda da durum farklı değildir. Bana sorarsanız, bir estetik görün- tüsü olmayan sevimsiz politikacılann laf yarıştırmasını ve otoriter sistem meraklısı erkek köşe yazarlannı izle- mektense, Hande Ataızi'ni izlemeyi bile kabul edebilirim. Arada hiç ol- mazsa bir estetik fark var. Bazan kav- ga ederler ona da razı oluruz, olur biter.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle