18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2002 CUMA HABERLER Erken seçim olasılığı, siyasi partileri hareketlendirdi. MHP, 5 milletvekilini hazır bekletiyor DUNYADA BUGUN ALİ SİRMEN Sezep Şansımız mı?... Cumhurbaşkanı Sezer, 4756 sayılı "Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Işleyişleri Hakkında Kanun, Basın Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un kimi maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Bilindiği gibi, RTÜK Yasası diye anılan 4756 sayılı kanunu Sayın Sezer daha önce veto etmişti. Sayın Sezer göreve geldiğinden beri, birçokyasayı veto etti, aynı zamanda yürütme ile arasında ciddi gerginlikler yaşandı. Şu anda, klasik parlamanter sistemle yönetilen ülkelerin sanırım hiç birinde yürütme ve yasama ile devlet başkanı arasında böylesi bir çelişki yaşanmamaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, bu çelişki Sayın Sezer'in yetkilerinin dışına taşmasından veya onları zorlamasından kaynaklanmıyor. Ahmet Necdet Sezer, anayasanın Çankaya'ya tanıdığı yetkileri kullanmakla yetiniyor, ortada bir zorlama yok. Nitekim, sekiz safyalık gerekçe ile yeniden görüşülmek üzere, TBMM'ye gönderdiği 4756 sayılı yasanın, yasamatarafından aynen kabul edilmesi üzerine Sayın Sezer, anayasanın hükmüne uyarak yeniden önüne gelen metni onaylamış, ama Anayasa Mahkemesi'ne de başvurmuştur. • •• 57. hükümeti oluşturan partiler ise Sezer'in bu tutumundan hoşnut değiller ve bir yandan onun geri gönderdiği yasaları, veto ne denli haklı gerekçelere dayanırsa dayansın, olduğu gibi kabul ederken öte yandan da Çankaya'nın yetkilerini kısıtlayıcı yeni düzenlemeler yolunu tutuyorlar. Kısacası, siyasiler ısrarla Sayın Sezer ile inatlaşma yolunu seçiyorlar. Zaten, Sayın Sezer'i Anayasa Mahkemesi'nden, Çankaya'ya davet eden Başbakan Ecevit de seçiminden pişman. Bülent Bey, Sezer'in yanlış bir seçim olduğunu düşünüyor. Ne var ki, Sayın Ecevit'e oy vermiş olan seçmen de bu davranışını kendi yanlışı olarak nitelerken, Ecevit'in yanlış gördüğünü, kendi açısından doğru kabul ediyor. Yani iki ayrı eksiden bir artı doğuyor. Şu anda Sayın Sezer'in halk nezdindeki itibarı, tüm parlamento ve yürütmenin çok çok üstünde. Bülent Bey için şanssız olan seçim, bizim açımızdan bir şanstır. Sistemin, demokrasinin kuralları içerisinde yürümesidir Sayın Sezer'in kaygısı. Cumhurbaşkanı'nın referansı ise eksik ve güdük de olsa anayasa. Zaten sistem gereği başka bir çare de yok. Olayı, RTÜK özelinde incelediğimizde Sayın Cumhurbaşkanı'nın titizliğinin tekelleşmenin önünü tıkarken, basın özgürlüğünün önünü ise açmaya yönelik olduğunu görüyoruz. Cumhurbaşkanı'nın Anayasa Mahkemesi'ne başvurusunun geniş özeti, önceki günkü, başvurunun dostum Fikret llkiz'in kaleminden yorumu ise dünkü Cumhuriyet'te yayımlandı. Salt bu haberin çeşitli gazetelerde veriliş biçimi bile Sezer'in duyarlılığının ne denli önemli olduğunu göstermektedir. örneğin, Hürriyet başlığına Cumhurbaşkanı'nın itiraz ettiği noktaları değil, onayladığı maddeyi, hem de kendine göreyorum ekleyerek taşımıştı. Sezer'in Anayasa Mahkemesi'ne başvurusu bir şanstır. Çünkü söz konusu yasa bu şekliyle uygulandığı sürece, Türkiye'nin basın özgürlüğü alanında, AB standartlarıyla uyum sağlaması olanaksız olacaktı. Bırakın daha tartışmalı öbür konuları bir yana ama, "korku salacak yayın yapılmaması", "yayınların karamsarlık, umutsuzluk eğilimlerini körükleyici ...nitelikte olmaması" gibi hükümler "kanunsuz suç ve ceza olamaz" evrensel ilkesine aykırıdır. Ama medyada tekelleşmenin önünü açarken, basının gücünün kötüye kullanılması olasıhklarını güçlendirici bir düzenlemeyi bazı etkin çevrelerin baskısıyla ne pahasına olursa olsun çıkarmak isteyenler, bütün bunlara kulak tıkamışlardır. Bu yasa Anayasa Mahkemesi'nden dönmez ise AB'den dönecektir. Böyle bir olasılığın önünü kesmek üzere harekete geçip anayasal hakkını kullanan Sezer, hepimiz.hattabizealdırmasabileAB'ninkarşısında boynu kıldan ince olan çevreler için bile bir şanstır. Onların bu gerçeği görmüyorolmaları durumu değiştirmiyor. MHP'ye yeni transferler yolda EMİNE KAPLAN ANKARAIktidarortaklannın, "erken seçim" olmayacağı, seçimin /amanında yapılması gerektiği yönündeki açıklamalanna karşın partiler hesaplarını olası bir erken seçime göre yapıyor. MHP, Başbakan Bülent Ecevit'in sağlıgına endeksli olarak yeni bir hükiimet ya da seçim hükümeti kurulnıasının gündeme gelmesı durumunda birinci parti olmak için transferleri hazırda bekletiyor. ANAP lideri Mesut Yılnıaz ise Erkan Mumcu'nun genel başkanlık yanşına girmesini dikkate alarak seçimin parti kongresinden sonra yapıl • MHP'nin birinci parti olması DSP'yi de etkileyecek. ANAP lideri Yılmaz, genel başkanlık yarışına giren Mumcu'yıı dikkate alarak seçimin parti kongresinden sonra yapılmasını istiyor. masını istiyor. Seçim tartışmalan, siyasi kulisleri hareketlendirdi. Hükümetin MHPkanadı, Başbakan Bülent Ecevit'ın çekilmesi durumunda yeni bir hükümet ya da seçim hükümetinin kurulmasının gündeme gelmesi olasılığına karşılık yeni transferleri ha/ırda bekletiyor. DYP'den istifa eden Cihan Paçacı'nin MHP'ye katılmasımn ardından 5 millervekilinin daha MHP'ye gcçeceği konuşuluyor. MHP'nin ilk aşamada amacının DSP ile aradaki dengeyi korumak, ancak olası gelişmelere göre kapılan tamamen açıp birinci parti olarak hükümeti kurmak oldugu ileri sürüldü. MHP'nin transferi, parti içındekimuhaliflerede mesaj niteliği taşıyor. Bugüne kadar partiden her istifanın ardından transfer yoluna giden MH P yönetinıinin yeni istifalar olması durumunda transfer yaparak iki parti arasındaki sandalye dağılımındaki dengeyi korumayı hedeflediği belirtildı. Ku lislerde, Başbakan Ecevit'in rahatsızlığının artması, buna karşın çekilmemekte ısrar etmesi durumunda da MHP'nin çekilmeyi zorlamak için çok sayıda transfer yapabileceği de konuşuluyor. MH P'liler, "Eğer arada 20 kadar fark olursa Sayın Ecevit, o zaman hıından rahatsı/Jık duyar" dcdiler. MHP'nin sandalye sayısının öne geçmesinin, DSP cleki dengeleri etkileyeceğine de dikkatçekildi. DSP'derahatsızlıklanbilinenbirgrup mîllctvekili, partiyi MHP'nin gerisinedüşürmeve başbakanlığın Bahçcli'ye geçmesi sorumluluğunu üstlenmemek için dikkatli bir yaklaşım sergiliyorlardı. 'Rahşan Hanım'a laf taşıyorlar. Hakkımda yanıltıp çıkar sağlamaya çalışıyorlar' demişti Sezer'den iptal başvurusu Ozkan ciddiye ahnmadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Bülent Ecevit'in hastalığının uzaması üzerine DSP'de her gün yeni "veliaht" adayları ortaya çıkarken Başbakan Yardımcısı Hüsametiin Ozkan ile Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit arasındaki gerginlik dc sürüyor. özkan'ın "Rahşan Hanım'a laf taşıyorlar. Hakkımda yanıltıp çıkar sağlamaya çalışıyorlar" sözlerinden, genel merkeze yakın kaynaklar "alınnıadı". DSP'nin geleceğıne ilişkın Ecevitler'den "işaret" beklenirken kulislerde "Başbakan kolay kolay çekilmez. Seçime kadar götürür. En fa/Ja, belli bir kadroyu, seçim sonrası için öne çıkanr" görüşü yaygınlaştı. Başbakan Ecevit'in sağlık sorunlan DSP'de "Ecevit sonrası" senaryolara her gün yenilerinin eklenmesine yol açıyor. Genel merkez yöneticileri "DSP'de genel başkanlık, iilkede başbakanlık soruıuı yoktur" açıklamaları yaparken Ecevit'in "bırakma, çeküme" karan alması olasılığının yüksek olmadığı vurgulandı. Rahşan Ecevit'in son dönemde eşinin sağlığıyla ilgili olarak kendisini hedef alan haber ve yorumlarla ilgili olarak Başbakan Yardımcısı Özkan'ı suçladığına dikkat çekildi. Genel merkeze yakın Ozkan: lledefteki adam. kaynaklar, "Ecevitler bitirilmeye, manşetlerden yıpranlmaya çalışıhrken birileri öne çıkanlıyor" dediler. özkan'ın "Sayın Rahşan Ecevit'i benimle ilgili yanıltıyorlar. Yanlış bilgi verip laf taşıvorlar. Aramızda sorun var gibi göstermeye çakşıyorlar. Amaçlan bundan çıkar sağlamak. Ancak kendisini üzecek hiçbir davranışım olnıadı. Evleıine de rahatsız etmemek için gttmedim" sözleri ortamı yumuşatmaya yetmedi. Rahşan licevit'e yakınlıgıyla bilinen parti yöneticileri, "Bizleri kastetmiyor herhalde. Biz, Bülent Bey'e de, hanmıefendiye de, örgiite de yakınız. Adınıız hiçbir şaibeye, çıkar işine karışnıadı. Kanşsa zaten DSP'de olamayız" demekle yetindi. Bu arada, Orman Bakanı Nami Çağan'dan sonra Grup Başkanvekili Emrehan Hahcı'nın da adı "veüahf olarak kulislerde dolaşmaya başladı. Ancak Başbakan Ecevit ya da eşi Rahşan Ecevit'in DSP'de birini işaret etmeleri durumunda, bunun kesin sonuç vermesinin beklenemeyeceği değerlendirmeleri de yapıldı. Af Yasası yine Anayasa Mahkemesi 'nde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, TBMM'de yeterli oy sayısı ile kabul edilmediği için anayasaya aykın olan Af Yasasf nın iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Cumhurbaşkanı Sezer, Anayasa Mahkemesi'ne başvuru dilekçesinde, daha önce yasa hakkında mahkemenin verdiği iptal karan nedeniyle hukuksal boşluk doğduğuna işaret etti. Sezer, bunun üzerine yeniden düzenlenerek 21 Mayıs'ta çıkarılan 4758 sayılı yasada "af" sözcüğüne yer verilmemesine karşın, yasanın 1. maddesinin 2. bent kuralının " a P niteliğinde olup olmadığının saptanması gerektiğini vurguladı. Anayasa Mahkemesi'nin iptal karannda4616 sayılı yasanın "Bağlı olduklan infa/ kurallanna göre çekmeleri gcreken toplam cezalarından ya da toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza siiıesi ya da hükümlülük süresi dolnıuş olanlar yönündcn toplu özel a f niteliğinde olduğunu açıkça vurguladıgını" belirten Sezer, şunlara dikkat çekti: "4616 sayılı yasanın 1. maddesinin 2. bendi ile bu bendin 4758 sayılı yasa ile yeniden düzenlenen metni arasında öz yönünden • Yüksek Mahkeme'nin bir fark iptal kararıyla ortaya bulunmamaktadır. çtkan yasal boşluk Gerçekten, her iki nedeniyle bugüne kadar düzenlemede de ceza ya da cczalardan on 1500'ün üzerinde yıllık indirim söz hükümlü tahliye edildl konusudur. Bu rakam aftan Düzenlemeler yararlanacaUann üçte birini olıısnıruyor. Adalet arasındaki fark, on yıllık indirimin Bakanlığt 'nın dün 'toplam cezadan ya savcıhklara yasanın da hükümlülük onaylandığmı süresinden' mi,yoksa bildirmesiyle bu sayıntn gelecek günlenle daha da 'infaz kurallanna göre artacağuıa işaret ediiiyor. çekilmesi gereken süreden' mi yapılacağına ilişkindir. Bu durum, her iki düzenlemenin, içeriğinin nitelenınesi yönünden farklı olmadığinı göstermektedir. Sonuç olarak, 4616 sayılı yasanın 1. maddesinin 4758 sayılı Yasa'yla yeniden düzenlenen 2. bendi uyannca, infaz hükümlerine göre çekilmesi gcreken loplam cezadan yapılan on yıllık indirim 'toplu özel af' niteliğindedir." Sezer, bu niteliği nedeniyle yasanın anayasanın değişik 87. maddesi uyannca üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu olan 330 oyla kabul edilmesinin "yasama yönünden anayasal zonınluluk" olduğunu kaydetti. Buna karşın, yasanın çoğunluk gözetilmeyerek TBMM'den 174 oyla geçirildiğini anımsatan Sezer, düzenlemenin yeterli oy sayısı ile kabul edilmediği için anayasanın değişik 87. maddesine aykırı olduğunu bildirdi. Sezer, bu gerekçelerle yasanın iptali ve yürürlüğünün durdurulmasını istedi. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararıyla ortaya yasal boşluk çıkmıştı. Kimi mahkemeler, Yüksek Mahkeme'nin iptal karan doğıultusunda tahliye karan verirken kimileri de yeni yasayı bekleme yolunu seçti. Bugüne dek 1500'ün üzerinde kişi tahliye oldu. Yüksek Mahkeme, yürürlüğü durdurma karan vermesi halinde tahliye işlemleri askıya alınacak. Mahkemenin iptal karan vermesi durumunda ise tahliye edilenler açısından herhangi bir işlem yapılamayacak. • •• Rahşan Ecevit, son dönemde eşinin sağlığıyla ilgili olarak kendisini hedef alan haber ve yorumlarla ilgili olarak Ecevit'in veliahtı gözüylü bakılan Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ı suçluyor. îstihbarat raporlan, örgütün Ermenistan'da da taban çalışmalan yaptığını doğruluyor KADEK, İran ve Suriye'de destek buldu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Terör örgütü PKKKADEK'in, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden 60 kişilik birgrubu İran yolunu kullanarak Kuzey Irak'a gönderıneye hazırlandığı öğrenildi. Iran'ın, Almanya'nın Düsseldorf kentinden yapılmaya başlanan uçak seferleriyle Urumiye'ye gelen terör örgütü üyelerine, Kuzey Irak için transit vize vererek geçişleri kolaylaştıracağı belirtiliyor. Îstihbarat birimlerine göre, 700 kadar PKKKADEK üyesinin bulunduğu Iran'da teröristlere verilen silahlı ve siyasi cğitim de sürüyor. Salmas bölgesinde yoğunlaşan KADEK gruplan, Başkale, Gürpınar ve Çatak kırsalında faaliyet göstermek üzere Türkiye'ye geçmeyi planlıyor. îstihbarat birimlerince hazırlanan komşu ülkelerdekı PKKKADEK faaliyetlerine ilişkin rapor, terör örgütünün başta İran olmak üzere Ermenistan ve Suriye'de destek bulduğunu ortaya koydu. Raporda terör örgütünün KADEK ismiyle Suriye'de yasal faaliyet göstermek için başvuruda bulunduğu, Ermenistan'da da "KürtErmeni Dostluk Komitesi" adı altında faalıyetlenni sürdürmeye hazırlandığı öğrenildi. Rapordan bazı satır başları şöyle: KADEK'e İran yOİU: Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden, tran üzerinden Kuzey Irak'a geçmek üzere yaklaşık 60 kişilik bir KADEK grubu hazırlandı. Almanya'nın Düsseldorf kentinden Iran'ın Urumiye şehrine yapılan uçuşlar ile bu geçişlerin gerçekleştirilmesi planlanıyor. İran'da 7 0 0 KADEK'II: tran'da halen 700 kadar terör örgütü mensubu barınıyor. Bunlara sılahlı ve siyasi eğitim veriliyor. İran'da Salmas bölgesinde yoğunlaşan KADEK grupları, mevsim şartlannın düzelmcsiyle SalnıasKelereş bölgesindeki kampı daha etkin hale getirdi. ikinci haftası ıçcrısınde orgüt kadrolarınca "KADEK'in Suriye'deki siyasi faaliyetlerine i/in verilmesi ve yasal hale geitirilmesi" yönünde bir mektup Suriye devlet makamlarına gönderildi. Suriye vatandaşı Bahoz kod adlı Fehman Hüseyin, 8. Kongre sonrasında Başkanlık Konseyi üyeliğine getirildi. Suriye'de nısan ayı içerisinde KADEK tarafından Afrin ilçesinde bir hastane inşaatına başladı. Hastanenin yapımına katkıda bulunmak amacıyla para toplama kampanyalarına başlandı. Ermenistan'da KADEK sorumlularınca Aragats ve Armavir şehirlerinde Yezidilerin çoğunlukta olduğu bölgelerde propaganda çalışmalan sürdürüldü ve örgüte militan teminine çalışıldı. KADEK'in Kadınlar Kolu olan PJA'nın, Ermenistan Kadınlar Birliği içine girerek çalışma yapmasının planlandığı, Erivan KADEK bürosunun ise lirmenistan KürtErmeni Dostluk Komitesı adı altında faaliyetlerini sürdüreceği öğrenildi. Erivan'da yayımlanan VVelata Roje gazetesinin örgütün Kafkasya'daki yayın organı haline getirilmesi çalışmalan başlatıldı. Ermenistan'da Dostluk Komltesi: KADEK Konseyl'ne Surlyeli: Nisanın AB Komisyonu Ankara Temsilciliği PKK'ye destek iddialan yalan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AB Komisyonu Ankara Temsilciliği, PKK ve KADEK ile ilintisi olan projelere maddi katkı sağladığı iddialannı yalanladı. Bir gazetede diin yayımlanan "Avrupa parasıyla gövde gösterisi" başlıklı haber üzerine açıklama yapan AB Komisyonu, iddialan "gerçekdışı ve hayali" olarak nitelendirdi. Komisyonun açıklamasındaşöyledenildi: u l . Diyarbakır Kültiir ve Sanat Festivali, Avrupa Konrisyonu'nun 2001yihlV1EDAKültUr Programı çerçevesinde Brüksel'de seçilen projclerden sadece birisidir. Geçen yıl Avrupa Komisyonu, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri ve içişleri BakanlıgYnın onayı ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi'ne bu proje için 20 bin Kuro'luk bir katkıda bulundu. 'PKK' ya da KADEK'le hiçbir ilintisi olmayan bu proje kapsamında düzenlenen başarıb kiiltür ve sanat etkinlikleri resmi makamların da takdirlerini kazanmıştı. Avrupa Komisyonıı'nıın, 2002 yıhnda düzenlenen 2. Diyarbakır Kiiltür ve Sanat Fetivali'ne herhangi bir katkısı olmamıştır." IR NOKTASI Seçim olur mu olmaz mı, bu henüz tam olarak belli değil. Ancak Kemal Derviş'in seçim gününün belirlenmesi konusundaki konuşmaları, "Seçim olabilir mi" sorusunun daha sık gündeme gelmesine neden oluyor. Her neyse olur ya da olmaz. Seçim açısından solun durumuna bakmak, belki sol üzerine yapılan tartışmayı daha somut bir platforma çekebilir. Şu anda solda en fazla oy şansı olan parti durumunda CHP var. CHP, çok net bir muhalefet yürütmese bile diğer partilerin itibaryitirmesinden yararlanarak bir parça oylarını arttırmış gibi görünüyor. Iktidar partilerinin bu kadar puan kaybettiği ortamda CHP neden oylarını yeteri kadar yükseltemiyor? Belki asıl soru ve sorun da bu. Deniz Baykal önderliğindeki CHP, demokrasi, özgürlükler ve Türkiye'nin temel siyasetleri konusunda ne düşünüyor doğrusu merak ediyorum. Bazı CHP'Iİ dostlarımın bana programlardan söz edecegini biliyorum. Benim de /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] kusu içinde. Devletin tepesinden yayılan korkular en çok solu etkiliyor. "Aman ha Kopenhag kriterleri kabul edilirse Türkiye bölünür" türünden sesler, solun sesi haline mi geldi, insan şaşırıyor. Solun devletle, devlet güçleriyle ilişkisini ciddi bir şekilde masaya yatıralım. Devlet soyut bir şey değil. RTÜK, YÖK, MGK, 1982 Anayasası, Seçim Yasası, Siyasi Partiler Yasası, Türk Ceza Yasası, Terörle Mücadele Yasası, ölüm cezasını içeren yasalar gibi kurum ve yasalar devletin temelini belirliyor. Bunlar 12 Eylül'de çizilen yeni devlet prof ilinin ana hatlarını ifade ediyor. Sol bu anlayış etrafında örgütlenen devletle ilişkisini nasıl yürütecek? Bu soruların cevabı net bir şekilde belirlenmeden bir yere varmak mümkün görünmüyor. Solun bir kesimi "Devlet bize yaklaştı" diyerek durumu açıklamaya çalışıyor. Hangi noktada? Yoksa asıl değişen sol mu? Böyle giderse halkın haklarını kim savunacak? Solu Tartışmayı Sürdürelim diğim o değil. Ben bugün, demokrasi, özgürlükler, Kıbrıs, örgütlenme gibi konularda CHP'nin ne yaptığını öğrenmeye çalışıyorum. Benim gözüme çarpan bazı dikkat çekici noktalardan söz edebilirim: Geçenlerde Mesut Yılmaz, Denktaş'ın Kıbrıs konusunda çözüm yanlısı davranması gerektiği yönünde küçük bir uyarıda bulundu. Mesut Yılmaz bu açıklama sonrası, MHP, Denktaş ve Ecevit'in eleştirileriyle karşılaştı. Bir gün sonra Deniz Baykal onlardan da ağır bir dille Mesut Yılmaz'a saldırdı ve Denktaş'ın yanındasaftuttu. Yani açıkçası bugünkü Kıbrıs politikaları konusunda MGK'den birfarkı olmadığını ortaya koydu. Anadilde eğitim konusunda üniversite gençlerinin verdiği dilekçeler üzerine birtartışma başladı. CHP'den Algan Hacaloğlu, dilekçe hakkını ve anadil hakkını savunan bir açıklama yaptı. İki gün sonra Deniz Baykal, bu açıklamayı boşa çıkaran bir tutum aldı ve CHP'nin ne demek istediği yine anlaşılamadı. CHP, devleti mi yoksa halkı mı savunacak bir karar vermek zorunda. Aslında devletin CHP'nin desteğine de pek ihtiyacı yok, kendisini savunacak gücü var. CHP'nin hakkını yemeyelim, sanki diğer sol kesimler CHP'den pek farklı mı? Solun bir kesimiyle devlet güçleri arasında son dönemde ayrılığın yerini birlik almadı mı?.. Devletin tepesinde ne RTÜK, ne YÖK, ne Seçim Yasası, ne Siyasi Partiler Yasası, ne 1982 Anayasası, ne Kıbrıs, ne Türk Ceza Yasası, ne MGK konusunda en küçük bir değişme ve yumuşama olmadı. Bunları değiştirmeyen güçler, üstelik ne "şeri ••• atçılar" ne de "bölücüler". Milliyetçilik ise devlet katında her zamankinden daha üst düzeyde. Buna rağmen solun bir kesimi, belki de önemli bir kesimi denebilir, "şeriatçılığa" ve "bölücülüğe" karşı büyük bir "zafer" kazandığı söylenen devlet güçlerinin yanında saf tutuyor. Kıbrıs'ta "direnen" Denktaş'la gönül gönüle. Bu noktada ilginçtir, solda parti kuran da kurmaya hazırlanan da farklı bir şey söylemiyor. Aralarında küçük farklılıklar bulunsa da temelde bir aynılık söz konusu. Eskiden, özgürlük solun temel itici gücü ve hedefiydi. Düşünce ve örgütlenme özgürlüğü ajandanın en önüne yazılırdı. Çünkü bu özgürlükler olmadan emekçilerin hakkını araması, adım atması mümkün değildı. Şimdi durum öyle mi? Şimdi sol güçlerin önemli bir kısmı sanki "devlet elden gidiyor" kor
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle